Etiket: Nöbet

  • Marmarisliler domuz nöbeti tutuyor

    Marmarisliler domuz nöbeti tutuyor

    Pandemi ve orman yangınlarının ardından yaşam alanlarının yok olması ile karşı karşıya gelen yaban domuzları, ilçe merkezine girerek kendilerine yiyecek arıyorlar. Evlerin bahçelerinde eşinen domuzlardan korkan vatandaşlar zaman zaman polise ve zabıtaya haber verdiklerini ifade ederek ‘polis gelip bahçelerimizden çıkarıyor, bazen de biz sabaha kadar nöbet tutup bahçemizi koruyoruz ‘’ diyor.

    Mahalle sakinleri ‘’ Biz hayvanları seviyoruz, zarar vermeyeceklerini bilsek ellerimizle besleriz ancak korkuyoruz. Bahçelerimize girip biber, patlıcan fidanlarımızı eşiyorlar biz de her gece nöbet tutuyoruz ‘’ şeklinde konuşarak yetkililerden bir çözüm bulmalarını rica ettiklerini belirttiler.

  • Nöbet kulübesini ekmek teknesine çevirdi

    Nöbet kulübesini ekmek teknesine çevirdi

    6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde en fazla yıkım Hatay’da yaşandı. Kent merkezi kadar ilçelerin de ağır hasar aldığı depremde vatandaşlar, devletin yardımlarının yanında kendi imkanlarıyla da hayata tutunmaya çalışıyor. Hassa ilçesinde 33 yıldır berberlik yapan 46 yaşındaki Sedat Çay’ın iş yeri de depremde ağır hasar alarak yıkıldı. Doğup büyüdüğü toprakları terketmeyen Çay, kendini toparladıktan sonra müşterilerinin isteği üzerine çadırlara ve evlerin bahçelerine tıraşa gitti. Yeni iş yeri için de başvuru yapan Çay, mahallesinden bir süre önce taşınan polis merkezinin nöbet kulübesinin ayakta olduğunu gördü. Aklına burayı iş yeri yapmak gelen Çay, temizlik ve bakımın ardından koltuğu ve malzemelerini kulübeye getirdi. Çay, kapısı, elektriği ve suyu olmasa da müşterilerinin ihtiyaçlarını burada gidermenin mutluluğunu yaşıyor. Tabela olarak ise kulübenin duvarına sprey boya ile ‘berber’ yazıldığı görüldü.

    “Pandemi dönemindeki gibi çalıştım”

    Nöbet kulübesinde mesleğini sürdüren Sedat Çay, “Deprem sabahı saat 4.17’ydi bir gürültüyle uyandık. Kendimizi zorla dışarı attık. Allah kimseye yaşatmasın, çok büyük bir deprem yaşadık. Depremde eşimin tarafından 11 kişiyi kaybettik. Tokat’ta 12 gün kaldık, tekrar geri geldik. Daha sonra iş yerime gittim. Yıkım kararı alınmıştı. Malzemelerimi alıp evime getirdim. Ondan sonra da pandemi usulü iş yaptık. Arayan kişileri gidip tıraş ettim” dedi.

    “Eşyalarımı sabah getirip, akşam götürüyorum”

    Çocukluğunun bulunduğu bölgede geçtiğini anlatan Çay, “Bu nöbet kulübesini yıkadım, temizledim, işe başladım. Burası önceden polis karakoluydu. Polis karakolu taşındı gitti. Burası boştu ve nöbet kulübesiydi. Eşyalarımı her gün sabah getirip, akşam götürüyorum. Günlük 10-15 tıraş yapıyorum. Elektrik olmadığı için geceye kalamıyorum. Su, elektrik yok, bu şartlarda çalışmaya devam. Yeni iş yerimin anahtarlarını aldım. İnşallah bir haftaya kadar yeni iş yerime geçeceğim. Böyle bir yerde işimi yapacağım hiç aklıma gelmezdi. İşim beni hayata bağlıyor. Bu iş olmazsa yapamam. Çünkü 13 yaşından beri bu işi yapıyorum” ifadelerini kullandı.

  • Annelerin evlat nöbeti

    Annelerin evlat nöbeti

    Çocuklarının terör örgütü PKK tarafından kaçırıldığını söyleyen aileler, Cumhuriyet Caddesi’nde bir araya geldi. Ellerinde Türk bayrakları bulunan anneler, Mukaddes Akar Caddesi üzerinde bulunan HDP binası önünde açıklama yaptı. Annelerin eylemine destek vermeye devam eden Esmer Koç, 10 yıl sonra kızı Zübeyde Koç’a kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. Koç, “Kızım 14 yaşında iken terör örgütü tarafından dağa kaçırıldı. 10 yıldır evlat acısı çekiyordum. En son evladımı terör örgütünün elinde kurtardım. Allah Cumhurbaşkanımızdan, İçişleri Bakanımızdan razı olsun. Evlat nöbetindeki annelere destek vermeye devam edeceğim” dedi.

    Dağa kaçırılan Zübeyde Koç’un kız kardeşi Fadile Koç ise, “Ablam 2013 yılında PKK yandaşları tarafından dağa kaçırıldı. Annemle birlikte 4 yıl Diyarbakır’da HDP binası önünde evlat nöbetti tuttuk. Umudumuzu kaybetmedik, mücadelemizde kararlı idik. Çok şükür mücadelemizi kazandık. Ablam kaçtı kurtuldu. Devletimizin sayesinde ablama kavuştum. Cumhurbaşkanımızdan, İçişleri Bakanımızdan Allah razı olsun. Çok acılar çektik. Mücadeleyi kazandık, darısı diğer annelerin başına” ifadelerini kullandı.


    Yüksekova’da öğrenci iken dağa kaçırılan 12 yaşındaki halasının oğlu Şahin Çetin için annelere destek veren Berivan Çetin, “Şırnak’ta teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Özcan İlhan, Jandarma Uzman Çavuş Bayram Doğan, Jandarma Uzman Çavuş Serkan Ölmez, Jandarma Uzman Çavuş Gaffar Mayik ve Güvenlik Korucusu Cevher Özgün’e Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun 12 Mayıs 2023 tarihinde Hakkari annelerimizden olan bir aile daha evladına sağ salim kavuştu. Başta İçişleri Bakanımıza, Valimize, Emniyet Müdürümüze desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Allah hepsinden razı olsun. Bir siyasi partinin görevi teröre perde olmak mıdır? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yer alan bir milletvekilinin görevi ateşe benzin dökmek midir? Siyaset teröriste siper olup güvenlik güçlerini yalanla iftira ile çarpıtmayla hedef almak mıdır?

    Açıkça söylüyoruz, kimin taşeronu olurlarsa olsunlar, nereye hizmet ederlerse etsinler bu kiralık katillerle sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Önümüzdeki günler bir milat olsun, bir doğuş olsun, bu yeniden doğuşla bu ülkede inşallah bu terörü gelin toprağa gömelim diyoruz. Bir varlık, yokluk mücadelesini verdiğimizin altını özellikle çizmek istiyoruz. İçimiz, ciğerimiz yanıyor, sabır taşımız çatlama noktasına geldi. Hakkari ve Diyarbakır anneleri olarak terör örgütüne karşı çıktıkları isyan bayrağıyla edi bese (artık yeter) diyoruz. Bir avuç cesur ana on yıllardır benim Kürt kardeşlerimin sırtına kene gibi yapışan, kanını sülük gibi emen zalimlere artık yeter diyoruz. Başlattığımız evlat nöbeti ile Hakkari ve Diyarbakır anneleri olarak sadece korku duvarlarını parçalamakla kalmadık, aynı zamanda siyasetçi görünümlü insan kaçakçılarının maskelerini de aşağı indirdik. Hakkari ve Diyarbakır anneleri olarak evlatlarımızı geri istiyoruz. Haykırışı teröre ve bölücü örgütün uzantılarına vurulmuş en ağır darbelerinden birisi olmuştur ve olmaya devam edecektir. Terör örgütünün kirli, karanlık ve korkak yüzü bir avuç kadının direnişiyle tarihte ilk defa bu derece ayan beyan ortaya çıkmıştır” şeklinde konuştu.

  • Ailenin ‘Heyelan’ nöbeti

    Ailenin ‘Heyelan’ nöbeti

    Trabzon’un Ortahisar ilçesine bağlı Subaşı mahallesinde yaklaşık bir ay önce heyelan meydana geldi. Heyelan sonucu mahalle yolu ulaşıma kapanırken, heyelandan en çok etkilen yer Hekimoğlu ailesinin yaşadığı ev oldu. 6 kişilik Hekimoğlu ailesinin yaşadığı ev heyelan riskiyle karşı karşıya gelirken, aile gece-gündüz heyelan nöbeti tutmaya başladı.


    Torunları ile birlikte heyelan tehlikesi olan evde yaşayan Süleyman Hekimoğlu, heyelanın yavaş yavaş devam ettiğini söyledi. Hekimoğlu, “1 ay önce heyelan oldu. Söylentiye göre tuvalet çukuru burayı tetiklemiş. Aslı ve astarı yok. Fakat bunu kimseye inandıramadık. 30 gündür gece gündüz nöbetteyim. AFAD’a, Kaymakamlığa, Belediyeye müracaat ettik. Bir sonuç alamadık. Muhtar izin vermiyor biz buraya duvar yapamayız diyorlar. Belediyeye gittim aynısını söylediler. 30 gündür burası devam ediyor. Eve dayandı. Evde 6 kişi yaşıyoruz. En çok zoruma giden de 5 yaşındaki torunum biz nereye gideceğiz diyor. Her gelen fotoğraf çekip gidiyor. Bunun sonucunu merak ediyorum. Evin alt kısmındaki yol iptal oldu. Anında üst taraftan yol vurdular. 2 günde yolu bitirip hizmete açtılar. Heyelan devam ediyor. Gece saatlerinde oldu, sabah kalktığımızda heyelan olduğunu fark ettik. Hemen müracaat ettik. 30 gündür gelen fotoğraf çekti, gitti. İstinat duvarı yapılmasını istiyoruz. Muhtar müsaade etmiyorsa kendi yerime duvar yapın dedim. Buradan devamlı gelen bir su varmış. Bu benim günahım değil. Hemen bitişiğimde bir ev daha var. Onlarda risk altında. Toplamda 10 kişilik bir aile var” dedi.


    “Torunlarım çıksa buradan aşağıya düşse ben ne yaparım”

    Maddi durumları olmadığı için başka bir yere gidemediklerini dile getiren Necla Hekimoğlu ise “1 ay önce ilk yol koptu sonra bizim yerimizde heyelanlar olmaya başladı. 1 aydır biz bu sıkıntının içerisindeyiz. Yalvarmadığımız kimse kalmadı ama sesimizi kimse duymadı. Perişan olduk. Torunlarım çıksa buradan aşağıya düşse ben ne yaparım. Gece hiç uykumuz yok. Mahvolduk. İşimizi muhtar engelledi. Bizde insanız. Bu evin içerisinde 6 kişiyiz. Maddi durumumuz yok. İnsan olduğumuzu hatırlasınlar. Evimiz, yuvamız mahvoldu” ifadelerini kullandı.

  • Evlat nöbetindeki annelerden çağrı

    Evlat nöbetindeki annelerden çağrı

    Van’da çocuklarının terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan aileler, 57 haftadır partinin il başkanlığı binası önünde oturma eylemi yaparak seslerini duyurmaya çalışıyor. Evlatları değişik tarihlerde PKK terör örgütü tarafından dağa kaçırılan ve sayıları 34’ü bulan aileler, ellerindeki dövizlerle parti binası önünde HDP ve PKK aleyhine slogan attı.

    “24 bayramdır kızımdan ayrıyım”

    Eyleme katılan anne Nazlı Sancar, 2012 yılından bu yana evlat mücadelesi verdiğini söyledi. Haklı mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceklerini ifade eden Sancar, “Bu 24 bayramdır ben kızımdan ayrıyım. Benim yüreğim buruk, bir yanım eksiktir. HDP, bayram günü yine kızımın yaralı olduğu bir video paylaşmış. Benim evimde bayram yoktu, gözyaşı ve üzüntü vardı. Kimse bu HDP’ye oy vermesin. Bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Kimse HDP’ye oy vermesin, onlar Meclise girmesin. Bu annelerin gözyaşlarını görsünler, bize acısınlar. Evlat mücadelesinden ötesi var mı? Bizimki bir evlat mücadelesidir. Biz sadece HDP’den evladımızı istiyoruz. Ben Şeyma’mın yüzüne, gülüşüne, sesine hasretim. Bugün bir anne daha evladına kavuştu. Ha benim evladım, ha onun evladı. Hangi çocuk gelirse kendi çocuğumuz gelmiş gibi seviniyoruz. Rabbimin izniyle biz evladımıza kavuşacağız” dedi.,


    “Biz evladımızı, onlar ise oy istiyorlar”

    9 senedir oğlundan ayrı kaldığını aktaran Saliha Mert isimli anne ise, “Bu kaç bayram oldu unuttum. Bizim evde zaten bayram olmuyor ki. HDP yüzünden gözümüz hep yaşlı. Masum çocuklarımızın ne hayalleri vardı. Çocuklarımız şimdi çok güzel yerlerde olabilirdi. Biz evladımızı istiyoruz, onlar oy istiyorlar. Utanmıyorlar mı? Onlara oy verenler ellerini vicdanlarına koysunlar, gözyaşlarımızı görsünler. HDP oraya gitse yine çocukları çalacak. Yine çocuklarımızın aklına girecekler. Biz çocuklarımızı kaybettik, başka çocuklar olmasın. Oy vermesinler bunlara, Meclise girmesinler onlar. Elinizi vicdanınıza koyun, sonra oy verin” ifadelerini kullandı.

  • Nöbet geçiren yolcuya askeri personel yetişti

    Nöbet geçiren yolcuya askeri personel yetişti

    Edinilen bilgilere göre, Diyarbakır-Ankara seferini yapan yolcu otobüsü Adana güzergahında seyir halindeyken epilepsi hastası yolcu bir anda nöbet geçirdi. Yaşananlara anlam veremeyen yolcuların yanı sıra bir askeri personel duruma el attı. Askeri personelin ilk müdahalesinin ardından yolcunun epilepsi hastası olduğu ve nöbet geçirdiği tespit edildi.
    Nöbet geçirdiği anlaşılan yolcu, askeri personel tarafından gerekli müdahaleler yapıldıktan sonra nöbetin geçmesi sonrası eski haline geri döndü. Yaşananlar başka bir yolcunun cep telefonu kamerası tarafından görüntülendi.

  • Evlat nöbetindeki anneden oğluna çağrı

    Evlat nöbetindeki anneden oğluna çağrı

    3 Eylül 2019 tarihinde farklı kentlerden Diyarbakır’a gelerek oturma eylemi başlatan ailelerin HDP il binası önündeki evlat direnişi kentteki sağanak yağışa rağmen bin 293’üncü gününde sürüyor.


    Oğlu Faruk’un 10 yıl önce terör örgütü PKK mensupları tarafından kandırılarak dağa kaçırıldığını iddia eden Rahime Taşçı, oğlu gelene kadar oturma eylemine devam edeceğini söyledi.


    Çocuğuna ‘teslim ol’ çağrısında bulunan Taşçı, “Kars’tan Diyarbakır’a oğlum için evlat nöbetine katıldım. 10 senedir oğlumdan herhangi bir haber alamıyorum. Oğlum bak 4 senedir burada oturma eylemi yapmaktayım. Yeter ki sesini duyuyayım, bir telefon aç. Kardeşin Damla için de olsa bizi ara.

    Fırsatını bulduğun an kaç gel. Devletimize, polisimize teslim ol. Sen gelene kadar ben buradan bir yere ayrılmayacağım. 10 senedir seni ne görüyorum ne de duyuyorum. Ölü müsün sağ mısın onu da bilmiyorum” dedi.

  • HDP önünde evlat nöbeti kararlılıkla sürüyor

    HDP önünde evlat nöbeti kararlılıkla sürüyor

    3 Eylül 2019 tarihinde farklı şehirlerden Diyarbakır’a gelerek oturma eylemi başlatan ailelerin evlat direnişi bin 287 gündür sürüyor.

    Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde tekstil fabrikasında çalışan 19 yaşındaki Enes Görmez’in annesi Çiğdem Adak’ın iddiasına göre 31 Mayıs 2021’de HDP ve yandaşları tarafından oğlu kaçırıldı.

    Adak, “Buradan tüm evlatlara sesleniyorum, beni duyuyorsanız ne olur yüreğimizin yangını duyup annelerinize geri gelin.

    Siz orada bir oyun içerisindesiniz ne olur o oyuna kanmayın. Evlatlarımız için bu çadırdan ayrılmadık ayrılmayacağız, kimse bizim üzerimizden siyaset yapmasın.

    Biz buraya bir dava için geldik evlatlarımızı kandırdılar diğer annelerin yüreği yanmasın evlatlarına sahip çıksın. Bu yolda gitmelerine izin vermesinler, HDP ve Kandil artık ellerini evlatlarımızın üzerinden çeksinler, bizim üzerimize oynamasınlar” dedi.

  • Bursa’da 85 köylü organize oldu! Tankerle orman nöbeti

    Bursa’da 85 köylü organize oldu! Tankerle orman nöbeti

    Yurt genelinde son 10 gündür devam eden yangınlar Bursa’da köylüleri harekete geçirdi. Muhtarlar öncülüğünde organize olan köylüler, traktörlerinin arkasındaki ilaçlama tanklarına su doldurup ormanda nöbet tutmaya başladı.

    Mudanya ilçesine bağlı Göynüklü köyü sakinleri, Türkiye’ye örnek olacak bir davranışa imza attı. Çiftçilikle uğraşan köylülerden traktör ve ilaçlama tankerleri olanlar, köy muhtarının koordinesinde bir araya gelerek, köylerindeki ormanları korumak için tim oluşturdu. Köylerindeki ormanlık alanlarda 3 gruba ayrılan köylüler, ilaçlama tankerlerine su doldurup dönüşümlü olarak ormanlarda devriye nöbeti tutuyor.

    Kurdukları haberleşme grubuyla irtibat halinde olan köylüler, ormanlara gelen piknikçileri de ormanları terk etmeleri için uyarıyor. Göynüklü sakinleri, 85 traktör ve ilaçlama tankerine doldukları tonlarca suyla çıkacak yangına anında müdahale etmek için 24 saat hazır kıta bekliyor. Ayrıca köyde kurulan motorize ekipler de ormanlarda sürekli tur atıp kontroller yapıyor.

    Ormanlarını korumak için böyle bir uygulamayı başlattıklarını ifade eden Göynüklü Muhtarı Şenol Habil, “Bizim tek gayemiz ormanlarımıza sahip çıkmak. Göynüklü sakinleri olarak bir araya gelip ormanlarımıza nasıl sahip çıkarız diye fikir alışverişinde bulunduk ve ortak bir karar aldık. Gönüllü bir ekip kurduk, köydeki traktörü olanlar traktörlerinin ilaçlama tankerlerini suyla doldurup, çıkabilecek yangınlara karşı ormanlarda teyakkuzda beklemeye başladı” dedi.

    85 gönüllü köylünün traktörleri ve ilaçlama tankerleriyle birlikte hazır kıta beklediğini ifade eden Şenol Habil, “Arkadaşları 3 gruba ayırdık, köyün farklı noktalarındaki ormanlarında su dolu tankerleriyle birlikte sürekli devriye geziyorlar. Çıkabilecek yangınlara hemen müdahale edebilmek için ayrıca motorlu ekipler kurduk. Onlarda gönüllü sürekli tur atıp gözetleme yapıyorlar. Ormanlara piknik yapmaya gelenleri yasak olduğu konusunda uyarıyorlar. Bizim yaptığımız örnek çalışma inşallah bütün Türkiye’ye örnek olur” şeklinde konuştu.

    Ormanları korumak için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Göynüklü köyü sakinleri, “Muhtarımızın önderliğinde ekip kurduk. Bu ekipteki herkes gönüllü. 7-24 ormanlarımızı korumak için nöbet tutuyoruz” diye konuştu.

  • Bursa ormanlarının güvenliği onlara emanet

    Bursa ormanlarının güvenliği onlara emanet

    Bursa’nın akciğerlerini gözetleme nöbetini 30 yıl sürdüren babasından devralan Ali Aydoğdu ile eşi Vasfiye Aydoğdu, işlerini kutsal bir görev bilinciyle yapıyor.

    Bursa Orman Bölge Müdürlüğü Mustafakemalpaşa Orman İşletmesine bağlı 4 yangın gözetleme kulesinden biri olan Şehriman Kulesi’nde nöbet 7 gün 24 saat devam ediyor.

    Şehriman Kulesi’nde 30 yıl yaptığı yangın gözlemciliğinden emekli olan Mehmet Aydoğdu’nun tecrübelerini aktardığı oğlu Ali Aydoğdu ile gelini Vasfiye Aydoğdu, büyük bir ihtimamla görev yapıyor.

    Denizden yüksekliği 600 metre olan kuleyi yaşam alanlarına çeviren Aydoğdu çifti, çocukları Nihan ile Nihal ile beraber ormanlardaki hareketliliği gözlüyor. Binlerce hektar orman ve tarım arazilerinin gözlendiği kulenin bakımı dahil birçok eksiğini gideren çifte, babaları Mehmet Aydoğdu da destek oluyor.

    Aydoğdu ailesi, kulenin yanında oluşturdukları küçük arazide meyve, sebze, yumurta gibi ihtiyaçlarını da kendileri karşılıyor.

    Anadolu Ajansı ekibi, en yakındaki yerleşim yerine yaklaşık 5 kilometre mesafedeki kulede yaşayan Aydoğdu ailesinin bir gününe tanıklık etti.

     “Sadece ağacı değil, böceği, tavşanı, kelebeği de koruyorsun”

    Ali Aydoğdu, yaptığı açıklamada, babasından öğrendiği mesleği 10 yıldır devam ettirdiğini belirterek, çocukluğunda da babasıyla beraber orman yangınlarına gittiğini anlattı.

    Ormanları yangınlardan korumanın önemine değinen Aydoğdu, şöyle konuştu:

    “Çok fazla uyku seçeneğim olmuyor. Yangın her an çıkabilir, geceleri 12 saat nöbete ben kalıyorum, gündüz de 12 saat eşim nöbet tutuyor. 5 dakikada bir dürbünle gözetleme yapıyorum, yarım saatte bir telsizle çevrimlerimiz oluyor. Gün boyu sürekli ayaktayım, en küçük noktaları dahi gözetliyorum. Ormanlarımız bizim için çok değerli, gelecek nesillere bırakmamız gerekiyor. Biz burada görünmeyen bir çift gözüz. Bizim ne iş yaptığımızı, nasıl hayat şartlarında çalıştığımızı kimse bilmiyor. İşin sadece maddi yönü değil, manevi yönü de yüksek, sevap kazanıyoruz. Orman sadece bir ağaç kurtarmakla değil, böceği, tavşanı, kelebeği hepsini koruyorsun. Yanmak kadar kötü bir şey yok, biz burada bunu önlüyoruz. Bizim için en öncelikli konu erken müdahale.”

    Kayınpederi ve kocasının mesleğini yapıyor

    Vasfiye Aydoğdu ise evlendiğinden bu yana yangın kulesinde çalıştığını ifade ederek, yangın gözlemciliği işini severek yaptığını söyledi.

    Orman arazisinde duman gördüklerinde telsiz yardımıyla ekipleri harekete geçirdiklerini belirten Aydoğdu, “Yangının gidişatına göre büyükse hava aracına haber ediyoruz. Sabah kalktığımda rüzgarın durumuna bakıyorum. Yakınımdaki insanların mesleğime yaklaşımı iyi, ‘yapabilirsin’ dediler ve ben de yapıyorum.” ifadesini kullandı.

    Aydoğdu, rüzgarın fazla ve havanın sıcak olduğu günlerde teyakkuzda olduklarını kaydetti.

     “Ormanlarımızı torunlarımıza miras bırakmalıyız”

    Yangın gözlemciliğinden emekli olan Mehmet Aydoğdu da sabah kalktığında ilk işinin zaman havanın durumunu gözlemlemek olduğunu söyledi.

    Yangınları görür görmez ekiplere haber verdiklerini ifade eden Aydoğdu, “Leylek, enerji nakil hattına çarpıyor, yanıyor ve o yanan kuş ormanı yakıyor. Biz bunları da gördük. Burada bilhassa sabah saat 10.00’dan akşam 20.30’a kadar 5 dakika bile araziden gözünü ayırmayacaksın. Çünkü yangın, ‘ben çıkıyorum’ demez, sana haber vermez, sen yangını haber vereceksin. Yaptığım iş, çok ayrıcalıklı. Ormancılık, benim çocukluk hayallerimde vardı. İşimi zevkle yaptım.” diye konuştu.

    Emekli olduktan sonra kuleyle irtibatını kesmediğini belirten Aydoğdu, torunlarını sık sık görmeye geldiğini, tecrübelerini hem onlara hem de oğlu ve gelinine aktarmaya devam ettiğini belirtti.

    Mesleğini oğluna öğrettiğini dile getiren Mehmet Aydoğdu, “Torunumun büyük hayali orman mühendisi olmak. ‘Ben büyüyünce orman mühendisi olacağım’ diyor. Bu ormanlar bizim ormanlarımız, torunlarımıza miras bırakmamız lazım.” dedi.