Etiket: nostalji

  • 40 yılda 10 bin antika eşya biriktirdi

    40 yılda 10 bin antika eşya biriktirdi

    Sivas’ın Zara ilçesinde emlakçılık yapan Cemalettin Temur, 40 yılda topladığı 10 bin antika eşyayı adeta müzeye dönüştürdüğü ofisinde sergiliyor.
    Sivas’ın Zara ilçesinde emlakçılıkla uğraşan Cemalettin Temur, gençlik yıllarından itibaren dedesinin yönlendirmesiyle başladığı ticaret yolculuğunda, ilçesinin kültürel mirasını koruma ve yaşatma misyonunu üstlendi.

    Temur, ilçesinin kültürüne ve yaşam biçimine olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmeyerek, bu ilgisini yıllar içinde anlamlı bir koleksiyona dönüştürdü. 15 yıldır emlak sektöründe hizmet veren Cemalettin Temur, hayatı boyunca biriktirdiği antika eşyaları, ofisinin bir odasını adeta müzeye dönüştürerek sergilemeye başladı. Yıllık bine yakın vatandaşın ücretsiz ziyaret ettiği müzede, vatandaşlar taş plaklardan müzik dinleme imkanı da buluyor.

    “10 binden fazla ürünüm var”
    Müzedeki ürünleri 40 senede topladığını belirten Temur, “Bu müzedeki ürünleri 40 senede topladım. Çocukluğumdan bugün kadar toplamaya, biriktirmeye bir isteğim vardı. Daha sonra eskiye dair ürünleri topladım. 1990’lı yıllarda köylere gidip eskicilik yapıyordum. Köy meydanına sergi açıyordum.

    Ben insanlardan eskiye dair ürünleri toplayıp yeni ürün veriyordum. Bu ürünler atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Evimin altında bir dükkan ayarlayıp 2000 yılında kendime dair bir müze açtım. Her gittiğim yerden, araştırdığım, gördüğüm yeni ürünleri de almaya başladım. Müzemi bu şekilde canlandırdım. Zara’mızın medarı, iftiharı taş plaklarından Zaralı Halil Söyler’in plaklarını dinliyorduk. Onun taş plaklarını topladım. Sonra Diyarbakırlı Celal’i topladım.

    Binden fazla taş plak sergim açıldı. Koleksiyon yapan insanlar Türkiye’de çok ama ben hepsinden topladım. Diğer bazıları sahada taş plak topluyor, çakmak topluyor, saat topluyor. Müzemde aşağı yukarı 10 binden fazla ürünüm var. Elliden fazla gramofonum var. Çakmak, saat, radyo, teneke kutu, kibrit, biblolar, süs eşyaları, anahtar, para koleksiyonum var.

    Bir tondan fazla bakır topladım Zara’dan. Evraklara da bir zaafım oluştu. Bunun yanında da evrak toplamaya başladım. Cumhuriyet dönemine ait 1800’lü yılların sonları, eskiye dair tapular, eski sözleşmeler, muhtar yazışmaları var. Mektup toplamaya başladım. 10 binden fazla evrak da var elimde” dedi.

    “Açık hava müzesi yapmak istiyorum”
    Temur, hedefinin büyük bir konak alıp açık hava müzesi yapmak olduğunu belirterek, “İnsanlara da göstermeye başladığım zaman baktım insanlar da bu eskiye dair ürünlere karşı bir ilgisi alakası var. Ben de bundan mutlu oldum. Bu şekilde de gelen misafirlerimizi müzemizde gezdiriyoruz. Ürünler hakkında bilgiler veriyoruz.

    Taş plak çalıyoruz, bir sosyallik oluyor. Buradaki ürünlerin de hepsini yaşanmışlıkları var, hatıraları var, hatıraları var. Eski dönemde kullanılmış ürünler. İnsanlara bunları anlatıyoruz. Bu değerlere gençler sahip çıkacak. Ben de müzeyi yeni gençlere bir hatıra olarak biriktirdim. Ama hedefim bu biriktirdiğim ürünlerin tamamı burada yok.

    Allah nasip ederse de ileriki zamanlarda büyük bir Zara’mızın eski konaklarından bir tanesini alıp onarıp bu ürünleri oraya dağıtıp göstermek istiyorum. Böyle bir projem de var. Elimde at arabası, öküz arabası var eskiye dair. Ayrıyeten taş da topladım. Elimde 2-3 kamyon da taş var. Değirmen taşları, eskiye dair güzel taşlar var.

    Onlarla da bir amfi tiyatro kurup bir açık hava müzesi yapmak istiyorum. Zara’mıza da gelen insanlarımızı, misafirlerimizi her zaman ağırlayacakları bir kapıları burada var. Ne zaman ben hepsini misafir eder, müzemi de gezdiririm. Ailemiz burada, hatıralarımız var, hatıralarımız var. Zara’dan hiçbir dışarıya çıkamıyoruz. Zara dışında da benim hiçbir evim, yatırımım yok” diye konuştu.

  • Nostalji tramvayı seferlerine başladı

    Nostalji tramvayı seferlerine başladı

    Antalya Büyükşehir Belediyesi, engelli bireylerin ihtiyaçlarını gidermek için çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan tramvay hattındaki kot farkı giderilerek engeller ortadan kaldırıldı. Yapılan düzenleme ile engelli vatandaşlar ve diğer dezavantajlı grupların şehir içi ulaşımda daha rahat ve güvenli bir şekilde hareket edebilecek.

    Cumhuriyet meydanı düzenlendi

    Antalya Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından Cumhuriyet Meydanı’nın nostaljik tramvay hattında başlatılan çalışmalar bitirildi. Cumhuriyet Meydanı’ndaki kot farkı nedeniyle engelli bireyler bu alana ulaşmakta zorluk çekiyordu. Çalışmaların tamamlanmasıyla engelli bireylerin Cumhuriyet Meydanı’na ulaşma konusundaki sıkıntıları giderilmiş oldu. Çalışmanın bitmesiyle Mezbaha-Müze arasındaki nostalji tramvayı seferleri de başladı.

    Engelsiz şehir Antalya

    Türkiye Sakatlar Federasyonu Antalya Şube Başkanı Mehmet Karavural, Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen çalışmaların engelli vatandaşlar için çok önemli olduğunu söyledi. Karavural, “Engelli vatandaşlarımız Cumhuriyet Meydanı yapıldığı zamandan bu güne kadar geçişlerde zorluk çekiyordu. Başkanımız Muhittin Böcek’e taleplerimizi ilettik ve burada bir çalışma başlatıldı. Şu anda Cumhuriyet Meydanı bütünleşmiş bir yapıya kavuştu. Tramvay hattındaki kot farkının giderilmesinin yanında görme engelliler için kılavuz çizgileri de yenilendi. Kenti engelli engelsiz herkesin kullanabilmesi gerekiyor. Bu yapılan çalışmalar engelli vatandaşlarımız için erişilemeyen alanları erişilir kılmak adına çok önemli” dedi.

    Başkan Böcek’e teşekkür

    Görme Engelli Ragıp Ali Yaman da yapılan çalışmaların hem görme hem yürüme engelli vatandaşlar için güzel bir çalışma olduğunu söyledi. Yaman, “Burada daha önce kaldırımlar çok yüksekti. Görme engelliler için bu durum zorlukları da beraberinde getiriyordu. Yardım almadan karşıya geçemiyorduk. Ayağımız takılarak düşebiliyorduk. Tekerlekli sandalyeli arkadaşlarımız düşününce daha da kötü oluyor. Yapılan çalışmayla burada bulunan engel çok güzel bir şekilde aşılmış. Yapılan çalışmalardan dolayı Başkanımız Muhittin Böcek’e teşekkür ediyorum” diye konuştu.

  • Müşteriler geçmişe yolculuk yapıyor

    Müşteriler geçmişe yolculuk yapıyor

    Kafenin girişine yazdığı ‘Edeple Gelen, Lütufla Gider’ sözüyle müşterilerini ağırlayan Burak, kafeye gelen müşterilerin bu sözle hareket ettiğini, yıllardır hiçbir müşterisinden herhangi bir saygısızlık görmediğini söyleyerek, kendisinin de gösterdiği ilgi sonucunda müşterileriyle yakın dostluk ilişkisi kurduğunu kaydetti.

    Burak, kafede popüler şarkıların yerine nostaljik parçaları, türküleri tercih ettiğini belirterek, müşterilerini bu sayede 45 yıl öncesine götürdüğünü ifade etti. Kafeyi geçmişin izlerini taşıyan antika eşyalarla donatan Burak, müşterilerinin de sayısız objeyi, eşyayı hediye ettiğini, hediye edilen eşyalara gözü gibi baktığını ve özenle kafede sergilediğini vurguladı. Eski ütü, dikiş makinesi, radyo, ahizeli telefon gibi birçok antika eşyayı kafede bulunduran Burak, bu eşyaların müşterilerinin ilgisini çektiğini, özellikle bu eşyaları tanımayan genç neslin antika eşyalara yoğun ilgi gösterdiğini bildirdi.

    Kafe müşterisi Çağla Pekmezci, otantik ortamda ruhunu dinlendirdiğini belirterek, “Burada çay içip ruhunuzu dinlendirebiliyorsunuz. Çok hoş, loş bir mekan. Bu kafede baktığınız her köşede geçmişe gidebiliyorsunuz, bu kafenin öyle de güzel bir noktası var” dedi.

    Edebiyata ve kitaplara ilgisi olan Ali Güçlüel isimli müşteri kafedeki kitapları ödünç alıp okuduğunu aktararak, “Kafede 80-90’lı yılların havasını hissedebiliyorsunuz. Sıcak, samimi geliyor. İşletme sahibi Osman abi de öyle bir insan. Ben çok fazla kitap okuyan biriyim, burada edebiyatla ilgili olan her şey dikkatimi çekiyor” ifadelerini kullandı.

    Mardin’den Bayburt’a üniversite okumaya gelen Nesrin Akbaş isimli bir diğer müşteri, kafenin farklı bir havası olduğunu ifade ederek, “Bayburt’ta öğrenciyim, Bayburt’a farklı şehirden geldim. Çok farklı bir mekan, çok değişik bir havası var. Hatıra, anı olsun diye masaya yazı bırakabiliyorsanız. Herkesin gelebileceği, kendimi mutlu hissedebileceği bir mekan. Sahibi çok şeker bir insan, bizi çok güzel karşıladı” şeklinde konuştu.

     

    İşletme sahibi Osman Burak’ın ilgisinden memnun kaldığını vurgulayan Nesrin Akbaş’ın yurt arkadaşı olan Hataylı Melek Sultan ise, “Buranın havası olsun, bize yansıttığı o his olsun diğer kafelerdeki gibi hissettirmiyor. Diğer kafeler çok sıradan ama burası farklı hissettiriyor. Burayı seviyoruz” diye konuştu.

    Kitap ve Yeşilçam ilgisini işletmesine yansıttı, ortaya böyle bir mekan çıktı
    15 senedir kafeyi bu şekilde işlettiğini vurgulayan İşletme sahibi Burak, “2008 yılından beri, aşağı yukarı 15-16 senedir Çinamaçin kafemi işletiyorum. Kitap okumayı sevdiğim için, Yeşilçam’a karşı bir ilgim olduğundan dolayı kafeyi bu şekilde yapmaya karar verdim. Gelen misafirlerimizin de bayağı bir ilgili olduğunu gördükten sonra bu kararım daha da pekişti. Artistlerin fotoğraflarından, yazarların-şairlerin fotoğraflarından, kitaplarından oluşan köşeler yaptım. Eskiye dair ütüleri, dikiş makineleri, eski radyoları, hesap makineleri, daktiloları da bir araya getirip harmanlayınca kendimce çok güzel bir mekan oluşturdum. Gelenlerin tepkilerine göre bu karara vardım” sözlerini kullandı.

    “Evvela samimiyet, para önceliğimiz olmadı”
    Maddi kaygısı olmadığını, herhangi bir ticari çıkarla yola çıkmadığını aktaran Burak, konuşmasına şöyle devam etti: “Evvela samimiyet ilkesiyle, kapının girişine yazdığımız ‘Edeple Gelen, Lütufla Gider’ şiarıyla bu yola çıktık. Maddiyatı plan dışı tutmaya çalıştık, öyle olunca biraz daha iyi oluyor, iki taraf da karşılıklı memnun oluyor. İlk etapta okuduğum kitaplardan birkaç tane buraya getirdim. Burada kitap olduğunu gören misafirlerimiz kendi kitaplarını da getirmeye başladılar. Şu an yaklaşık bin 500, 2 bin civarında kitabımız var.Öğrenci ağırlıklı müşteri potansiyelimiz olduğu için yeri geliyor ders çalışmak için, yeri geliyor ödevleri için öğrenci kardeşlerimiz kitapları alıp götürebiliyorlar. Dediğim gibi müşterilerimiz öğrenci ağırlıklı olduğu için fiyatlarımızı da onlara göre ayarlamaya çalışıyoruz. 15 senedir bu böyle devam ediyor, kesinlikle maddi olarak bir kaygımız yok, ticari düşüncemiz hiç olmadı. Samimiyetle para bir araya pek gelemiyor. Birini devreden çıkarmamız gerekiyordu, biz de parayı öncelik olarak görmedik. Gelenlerin tepkileri çok hoşuma gidiyor, gururlanıyorum bu sefer işe asla maddi boyutuyla bakmadık. “Buraya geldiğimiz zaman eve gelmiş gibi hissediyoruz” diyorlar. Bunlar bizi çok daha mutlu ediyor.”

    “Personel ihtiyacımız yok, kafeyi müşterilerle birlikte işletiyoruz”
    Müşterilerden gelen sayısız parçayla kafeyi oluşturduğunu ifade eden Burak, müşterileriyle zamanla aile gibi olduğunu dile getirerek, “Herkesten bir parça var burada, memleketinden gelen herkes bir obje getiriyor, evinden bir parça getiriyor, kimisi annesinin çeyizinden dantel getiriyor. Evindeki eski radyoyu, örtüyü getirenler oluyor. Burası herkesin oldu, bana ait pek bir şey yok. Sadece mekan sahibiyim, prosedürde işletme sahibiyim. Burayı müşterilerimizle birlikte işletmeye çalışıyoruz. Personel ihtiyacımız yok çünkü müşterilerimiz siparişlerini belirleyip kendileri alıyorlar. Self servis diyebileceğimiz sisteme benziyor fakat bizim durum daha da abartılı diyebiliriz. Kendileri alıyorlar, götürüyorlar, getiriyorlar, bulaşıkları yıkıyorlar abartılı gelebilir size ama tam da bu şekilde ilerliyor işlerimiz. Çok keyifli bir şekilde işletmemizi işletmeye devam ediyoruz, umarım daha da uzun yıllar devam etmek nasip olur. İyi ki varsınız” dedi.

  • Siirt’te nostalji yaşatan sergi

    Siirt’te nostalji yaşatan sergi

    Siirt’in eski yıllara ait çekilmiş sokak, cadde, okul ve mekanların fotoğrafları, vatandaşların beğenisine sunuldu.

    Siirt’in güzelliklerinin yansıtıldığı fotoğraflarda, şehrin mimari dokusu ve kültürlü yapısı yer aldı. Siirt’in eski sokaklarını ve tarihini Siirtlilerle buluşturmak istediklerini belirten sergi yetkilisi Şakir Özmazı, “Bu fotoğraflar takriben 1930 ile 1975 yılları aralarında çekilmiş farklı mekanları ve farklı meslek gruplarından oluşan Siirt’in kültürünü yansıtan ve tahmini 300 adet fotoğrafın içinden seçilmiş en güzel fotoğrafları baskılayarak burada vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Geçmişten günümüze yansıtan bu güzel fotoğrafları sergileyerek vatandaşlarımızın beğenisine sunduk” dedi.

    Sergiyi beğendiğini ve çocukluğuna döndüğünü dile getiren vatandaşlardan Emrullah Kurt, “Gerçekten çok güzel bir etkinlik. Bizi geçmişten bu güne getirenler ve aslında neler değişmiş, hepsini bizzat bu sergide fark ettik gördük ve yaşadık. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim’’ şeklinde konuştu.

  • Orhan Gencebay’a benzeyen Müslüm ile nostaljik yolculuk

    Orhan Gencebay’a benzeyen Müslüm ile nostaljik yolculuk

    24 yıldır Samsun’da minibüs şoförlüğü yapan, babasının Müslüm Gürses hayranı olduğu için Müslüm ismini verdiği 42 yaşındaki Müslüm Keküllüoğlu, Orhan Gencebay olan tutkusundan dolayı minibüsün her yerini Orhan Gencebay fotoğrafları, afişleri, plakları ve kasetleri ile kapladı.

    Aynı zamanda Orhan Gencebay’a benzerliği ile dikkat çeken Müslüm Keküllüoğlu, 2 oğlunun birinin ismini Orhan, diğerinin ismini ise Orhan Gencebay’ın oğlunun ismi olan Altan koydu. Yolcu taşıdığı 2 minibüsünün içini de Orhan Gencebay ile kaplayan Keküllüoğlu, 90’lı yıllara özlem duyduğunu ve o yıllarda yeniden yaşamak istediğini söyledi.

    “Yolcular ‘gençliğimize döndük’ diyorlar”

    Samsunlu Orhan Gencebay’a olan sevgisini anlatan Müslüm Keküllüoğlu, “Orhan Gencebay’ın hayranıyım ve kendisini çok seviyorum. Bu sevgi 90’lı yıllardan geliyor. 90’lı yıllarda muavinlik yapıyordum. O yıllarda Orhan Gencebay, Müslüm Gürses kasetlerini alıyorduk. Benim babam Müslüm Gürses hayranıydı ve ismim bundan dolayı Müslüm. Benim oğlumun ismi de Orhan’dır. Orhan Gencebay’ı sevdiğim için arabamın içi de hep Orhan Gencebay’dır. Ben eski yıllardan hala çıkamadım. Seviyorum o yılları. O yıllarda yeniden yaşamak isterdim. O zamanlar sevgi, saygı dürüstlük her şey vardı. Şimdi pek göremiyorum. Arabama binen yolcularda ‘gençliğimizi hatırladık’ gibi güzel şeyler söylüyorlar. Arabalarda plaklar, kasetler, fotoğraflar var. Arabanın içerisinde videosunu çekmek isteyenler var. Orhan Gencebay’a olan sevgimi Allah biliyor, kullar da bilsin. Herkes bu arabaları ‘Orhan Gencebay arabası’ olarak bilir. Kimisi bana Müslüm demez, hep Orhan der. 2016 yılında Orhan Gencebay’ın yanına gittim. Bizi misafir etti ve güzel bir babalık yaptı. Çocuklarımın bir tanesi Orhan, diğerine ise Orhan Gencebay’ın oğlunun da ismi olan Altan ismini verdim. Orhan babayı duyunca gururlanıyoruz, onurlanıyoruz. Bizim memleketimizden çıkmış değerli bir sanatçıdır” dedi.

    “Nostaljik bir yolculuk”

    Bazı yolcular ise minibüste çalan Orhan Gencebay’ın şarkılarına eşlik ederek yolculuk yapıyor. Minibüsün içinin çok hoş olduğu ifade eden yolcular, nostaljik bir yolculuk yaptıklarını ve çok keyif aldıklarını söyledi.

  • Hasreti, nostalji tutkusuyla birleşti

    Hasreti, nostalji tutkusuyla birleşti

    1975 yılında Bayburt’tan ayrılarak çalışmaya giden Yıldırım, 2006 yılında eskiyen baba evini restore edip, içini geçmişin izlerini taşıyan nostaljik eşyalarla doldurdu. Sıla hasreti çektiğini, aklının hep bir köşesinde memleketinin olduğunu vurgulayan Yıldırım, geçmiş zamanlarda Bayburt’ta kullanılan nostaljik eşyaları bir bir topladığını kaydederek, Bayburt’a 35 kilometre uzaklıktaki Arslandede köyünde bulunan baba ocağının bir köşesini antika eşyalarla süslediğini söyledi. Antika özelliği bulunan sayısız nostaljik eşyayı evinin bir köşesinde sergileyen Yıldırım, yılın belli aylarında Bayburt’a gelerek, eskinin izlerini taşıyan evinde eşiyle, dostuyla, akrabasıyla keyifli vakit geçirip, geçmişi yâd ediyor.

    23 yaşında Bayburt’tan çalışmak için ayrılan Yıldırım, inşaat işlerinde çalışarak gurbette zanaat öğrendiğini vurguladı. Zamanla kendini geliştiren Yıldırım, inşaat alanında ustalaşarak gurbette birçok ev yaptı. Yıldırım, “Köyüme nasıl bir şey yaparım da faydalı olurum” diyerek, mesleği gereği öğrendikleriyle kendi çizim ve tasarımıyla çeşme, komşularının, hayırseverlerin maddi desteğiyle ise şadırvan yaparak, köyüne katkıda bulundu.

    3-5 parça eşyayla başladı şimdi 150 parçadan fazla eşyayı evinde sergiliyor

    Eskiyen baba ocağını restore ederek, kullanılır hale getiren Yıldırım, 150 parça antika özelliği bulunan nostaljik eşyayı evinde özenle sergilemeye başladı. “Biriktirdiğim eşyalar birdi, iki oldu. Üçtü, beş oldu derken zamanla 150 parçaya ulaştı” diyerek konuşan Yıldırım, “Gurbet hayatında gezdik, dolaştık, çalıştık. 45 senedir dışarıdayım. 1975 yılında Bayburt’tan çıktım, 2006’da memleketime geldim. Birkaç biriktirdiğim nostaljik eşya vardı, bazı meraklarım, özlemlerim vardı bu vesileyle köye gelmeye karar verdim. Bu biriktirip, sakladığım eşyaları baba ocağımda sergilemek istedim, sonucunda da baba evini bu hale getirdim. Baba evini bu hale getirdikten sonra, biriktirdiğim eşyaların sayısı giderek artmaya başladı. Birdi, iki oldu. Üçtü, beş oldu derken 150 parçaya ulaştı. Bir de köyüme hizmet edebilmek için kafamda tasarlayarak bir maket oluşturdum. Bu maketin aynısından köyüme bir çeşme yaptım. Yine komşuların finansmanıyla camimize şadırvan yaptım. Evimin alt katında bu eşyaları tamir ederek, çoğaltmaya çalışıyorum. İnşallah devamını da getireceğim” ifadelerini kullandı.

  • 27 yıl sonra gelen mutluluk

    27 yıl sonra gelen mutluluk

    Şarkışla’da yaşayan klasik araba tutkunu Ali Temurbaş (45), 1993 yılında aldığı 1972 model Hacı Murat marka aracını 1996 yılında askere gitmek için sattı. Askerden sonra farklı araçlara binen Temurbaş, kullandığı Hacı Murat aracının verdiği mutluluğu başka araçlarda bulamayınca kolları sıvadı. Askere gitmeden önce sattığı 1987 model Hacı Murat marka aracını uzun uğraşlar sonrası Kayseri’de buldu. Tutkulu olduğu klasik otomobili yeniden satın alan Temurbaş, 27 yıl sonra aracına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.

    Nostalji arabalardan vazgeçemiyor…

    Ali Temurbaş, aracın çok güzel olduğunu ifade ederek, “27 yıldır sürekli nostalji araba kullanıyorum. Alıyorum satıyorum sürekli. Bu araçtan vazgeçemediğim için sattığım aracı tekrardan aldım. Şu an bu arabayı kullanıyorum. Bu arabalar, nostalji sevilen arabalar. Türkiye yapımı. Çok güzel bir araç” dedi.

  • Nostalji ateşi, Nilüfer’de yandı

    Nostalji ateşi, Nilüfer’de yandı

    Bursa’nın sosyal ve kültürel hayatına renk katan etkinliklere imza atan Büyükşehir Belediyesi, daha önce Mudanya ve Gemlik’te düzenlediği ‘Nostalji Festivali’ni bu kez de Nilüfer ilçesinde Bursalılarla buluşturdu. Özlüce BKM önündeki alandaki festivalde, vatandaşlara 80’ler ve 90’lar dönemlerinin tüm güzellikleri yaşatıldı. O dönemin unutulmaz giysileri, yiyecekleri, içecekleri sergilenirken, 80’lere ait müziklerle de katılımcılar zamanda yolculuğa çıkartıldı. ‘Nerede o eski günler’ diyen 7’den 70’e her yaştan vatandaşın katıldığı festivalde, alanı gezen Bursalılar çocukluk yıllarının unutulmaz tatlarını bir kez daha tadıp, geçmişe duydukları özlemi bir nebze de olsa giderdiler.

    Yeşilçam dönemine ait müziklerin de yankılandığı Nilüfer’de, 80 ve 90’ların gençleri o dönemi tebessümle anarken, günümüz gençleri de anne ve babalarının hatıralarından duydukları geçmişe yolculuk yaptı. Nilüferlilerin yoğun ilgi gösterdiği etkinlikte, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Ali Mersin de zamanda yolculuğa çıkanlar arasında yer aldı.

    Dönemin en fazla kullanılan eşyalarının sergilendiği stantları geçen Mersin, “Bu sıcak havaya rağmen gerçekten büyük bir katılım ve coşku var. Halkımızı bir nebze de olsa günün stresinden uzaklaştırıp, yüzlerinde bir tebessüm oluşturabildiysek ne mutlu bize” dedi.

    Festival kapsamında ‘Retrobüs’ grubu sahne alırken, alanı dolduran vatandaşlar Yeşilçam kokulu müziklerin keyfini çıkardı. 80’ler ve 90’lar dönemlerine ait giysilerle müthiş bir sahne performansı sergileyen ‘Retrobüs’ grubu, Bursalılara unutulmaz bir akşam yaşattı. Alanı dolduranlar Yeşilçam müziklerine hep bir ağızdan eşlik ederek keyifli bir gün geçirirken, konserde coşku da doruğa çıktı.

    Konserin sonunda grubun performansı, alanı dolduranlar tarafından alkışlandı. Yoğun katılım dolayısıyla Bursalılara bir kez daha teşekkür eden ‘Retrobüs’ ekibi, organizasyondan dolayı Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür etti.

  • Retrobüs ile nostalji rüzgarı

    Retrobüs ile nostalji rüzgarı

    Bursa Büyükşehir Belediyesi 80’ler ve 90’lara özel müzikal zaman yolculuğu yaşatmak, yaşam kültürünü canlandırmak ve o döneme damga vuran müzikleri Retrobüs Grubu’nun tiatral sahne şovunu vatandaşlar ile buluşturdu. Retrobüs konserinden önce DJ Uğur Başaran performansı ile vatandaşlara güzel bir sahne şovu yaşattıktan sonra Retrobüs Grubu sahnedeki yerini aldı.

    Retrobüs Grubu solistinden Nihat Doğan taklidi

    Konser başlarken Retrobüs Grubu solisti Fırat Şahverd’den eğlenceli bir Nihat Doğan taklidi geldi. Cem Karaca’nın “Bu son olsun” isimli parçasını coverladıktan sonra, gitme buradan şarkısını Nihat Doğan sesi ile söyleyen Fırat Şahverd, “Nihat Doğan’a son olsun, şaka yapıyorum.

    Az önce orijinal versiyonunu dinledim kuliste, depremden önce tüm gündemimiz Nihat Doğan’ın yaptığı cover’dı. Öyle taklit yeteneğine gerek yok, gırtlağa balgam bırakıyorsunuz kendiliğinden çıkıyor. Bu felaketler son olsun, felaket derken Nihat Doğan’ı kastetmedim estağfurullah. Hepimizin başı sağ olsun, Allah bir daha böyle felaketler, dertler yaşatmasın hepimize geçmiş olsun. Doğarken ağladı insan bu son olsun bu son.” dedi.

  • Eski tünel ve yol nostalji oldu

    Eski tünel ve yol nostalji oldu

    Çift tüp olarak 2×14,5 kilometre uzunluğu Türkiye ve Avrupa’nın en uzun, dünyanın ise 3. en uzun tüneli olan Yeni Zigana Tüneli’nin 3 Mayıs tarihinde hizmete açılmasıyla Zigana Dağı geçidi sessizliğe büründü. Yaklaşık bir ay öncesine kadar Doğu Anadolu’yu Doğu Karadeniz’e bağlayan en önemli geçitlerinden biri olan Zigana Dağı geçidinde her gün geçiş yapan binlerce araç artık karayolunu 30 dakika azaltan yeni tüneli kullanmaya başladı. Özellikle kış aylarında yağışın ve karın yoğun olması nedeniyle keskin virajlar ve rampaların sürücülere zor anlar yaşattığı geçit ile birlikte yaklaşık 36 yıldır hizmet veren bin 702 metre uzunluğundaki Zigana Tüneli de çok az sayıda aracın geçiş sağladığı bir konuma geldi. Antik çağlardan beri ticaret yolları üzerindeki en önemli geçitlerden olan Zigana Dağı geçidi güzergahında restoran ve otel işleten çok sayıda işletmeci ise eski günlerini aramaya başladı.

    Zigana Dağı’ndaki tesis işletmecilerinden Ali Pervanlar, yeni tünelin hizmete girmesi ile eski yol güzergahında bulunan işletmelerin yeni yolun tek kaybedeni olduklarını söyledi. Pervanlar “Tünel, memlekete, ülkeye, faydalı bir yatırımdır. Hayırlı olsun. Ama biz tesis olarak çok mağdur olduk bu yol üzerinde. Çalışanlarımız var, burada 30 yılın emeği var. 5 ailenin tesisi burası. Geçimimizi buradan sağlıyoruz. Çalışanlarımız 15-20 kişi. Bizim gibi kaç tane daha tesis var burada. Bayağı tesis var, hepsi mağdur oldu. Ama ne diyelim memleketin faydasına olan bir şeye çok güzel diyoruz. İnşallah iyi olur” dedi.


    Zigana geçidini artık sadece tankerlerin ve çok az sayıda aracın kullandığı dile getiren Pervanlar, “Yaz sezonuna giriyoruz, şu anda bir değişiklik yapmadık eleman sayımızda. Tabi Eylül’den sonra mecburen bir tedbir almamız gerekecek. Yoldan sadece tankerler geçiyor. Alt yol güzergahları için devlet yetkililerine gittik. Ana yol üzerinde bize daha güzel bir işletme ismimizi devam ettirmek ve çalışanlarımızı oraya kaydırmak için. Mağdur durumdayız şu anda. Bizim işlerimiz çok güzeldi, buraya çok yatırım yaptık bungalov evler gibi. Biz bu tünel olayını Hamsiköy’de de yaşadık. Bu bize sürpriz değil, Hamsiköy’deki eski yol üzerinde yine bir lokantamız vardı, eski Zigana Tüneli geçtikten sonra o mağduriyeti yaşadık bu ikinci mağduriyet oldu bizim için. Tabii ki tedbirimizi almamız gerekirdi öncekinden ötürü tecrübeli olduğumuz için fakat işlerin bu kadar düşeceğini tahmin etmedik” şeklinde konuştu.

    “Yeni tünelden defalarca geçtik, çok güzel”

    Yetkililerden yeni Zigana tünelinin güzergahında bir işletme kurmak için yardım istediklerini vurgulayan Pervanlar, “Günde 5-10 araba geliyor ama buradaki 15-20 çalışanla bekleyemeyiz ki. Şu an sigortaları, maaşları çok. Gider zaten çok arttı. Buranın elektrik faturası aylık 40-50 bin TL civarında. Onlara da yazık bize de yazık. Biz anayol üzerinde müsait olan bir yerde işletmemizi kurup aynı şekilde devam etmek istiyoruz. Yeni tünelden defalarca geçtik, çok güzel. Ama biz de bu yönde mağduruz. Hamsiköy’ün bizden avantajlı tarafı büyük bir köydür, ismi vardır. Araplar tarafından da Hamsiköy’e büyük bir talep var. Burada 15-20 adet işletme var hepsinde durum aynı. Burada genelde akrabayız. Amcaoğulları ile birleşip yeni yol üzerinde bir yer bulabilirsek bir işletme açmayı düşünüyoruz eğer devlet izin verirse” diye konuştu.

    “Eski günleri arıyoruz”

    İşletmeci Burhan Pervanoğlu ise, Zigana geçidindeki hareketliliğin bittiğini dile getirerek, “Akaryakıt tankerlerinden başka kimse geçmiyor artık buradan, onlara kaldık sadece. Eski günleri çok arıyoruz. İnsanlar ve araçlar bitti, çok noksan hissediyoruz. Devletimizden Allah razı olsun ama bize de olan oldu. Burada insanlar mağdur oldu. Bu tesiste çalışan bir çok insan var bunların aileleri mağdur oldu. Haliyle bir yerlerden bir şeyler devlet tahsis etse insanlar yine bir şeye kavuşur. Çoluk çocuğumuzun istikbali için yetkililerden biz bir yer tahsis etmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.


    “Buranın dolup taşması gerekirken şu saate kadar sadece iki masa ağırlayabildik”

    İşletme Müdürü Osman Aydemir de, yeni Zigana tünelinin hizmete açılmasıyla mağdur duruma düştüklerini kaydederek “Tünel çok güzel harika, ona diyecek hiçbir şeyimiz yok ama bizim işletme olarak kaybımız çok büyük gördüğünüz gibi. Bugün burası dolup taşması gerekirken şu saate kadar sadece iki masa ağırlayabildik. Maddi kaybımız çok yüksek, 20 eleman çalışıyor. Giderler çok fazla; vergisi, işçi giderleri, elektrik. Bunları sayarsak her ay çok büyük zararla kapatıyoruz şu anda. Yetkililerimizden bu konuda bizlere destek vermesini istiyoruz. Yaklaşık bir ay önce burası ve üst katlar dolardı, hele hafta sonu tamamen. Yani buraya 20 eleman yetişemiyordu hizmet vermeye. Zaten bilenler bilir Pervanoğlu Tesisleri çok ünlüdür yani. Çok mağdur durumdayız, ne kadar yürüteceğiz bu şartlarda bilmiyoruz. Belki okullar kapandıktan sonra bir canlılık diye bir ümidimiz var. Olmasa da ne yapabiliriz bakacağız, patron bir karar verecek” dedi.