TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İslam İşbirliği Parlamenter Asamblesi (İSİPAB) 18’inci Konferansı ve resmi ziyaret dolayısıyla bulunduğu Fildişi Sahili’nin Abidjan şehrinde, Türkiye Maarif Vakfının (TMV) kurduğu Uluslararası Maarif Okullarını ziyaret etti. Kurtulmuş, okulda, ellerinde Türk bayrakları bulunan öğrenciler tarafından karşılandı. Yerel kıyafetli iki öğrenci de TBMM Başkanı Kurtulmuş ve eşi Sevgi Kurtulmuş’a çiçek takdim etti. Okul öğrencilerinden oluşan koroyu dinleyen Kurtulmuş, daha sonra sınıfları gezerek öğrencilerle sohbet etti, onlara hediyeler verdi.
Türkiye Maarif Vakfı Fildişi Sahili Temsilcisi Oğuzhan Uğur, okul yöneticileri ve öğretmenlerle bir araya gelen Kurtulmuş, buradaki kurumda, ülkeler arasındaki dostluk ve kalıcı işbirliği imkanlarının da artırıldığını belirterek emeği geçenlere teşekkür etti.
Ziyarette, İSİPAB Türkiye Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdürrahim Dusak, AK Parti Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, TBMM Genel Sekreteri Talip Uzun ve Türkiye’nin Abidjan Büyükelçisi Deniz Erdoğan Barım da yer aldı.
Etiket: numan kurtulmuş
-
Numan Kurtulmuş, Uluslararası Maarif Okullarını ziyaret etti
-
“Safları sıklaştırmamız lazım”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Fildişi Sahili’nin Abidjan şehrinde düzenlenen İslam İşbirliği Parlamenter Asamblesi (İSİPAB) 18’inci Konferansı’na katıldı. Kurtulmuş, konferansta yaptığı konuşmada sözlerine Fildişi Sahili Meclis Başkanlığına İSİPAB Dönem Başkanlığı dönemlerinde başarılar dileyerek başladı. Konferansın iklim değişikliğiyle mücadele temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Kurtulmuş, yıllardır iklim değişikliyle ilgili uluslararası alanda çok sayıda toplantının yapıldığını ve bu toplantılarda iklim değişikliğinin sadece bir sonuç olarak ele alındığını belirtti. İklim değişikliğinin arkasındaki nedenlerin fazla konuşulmadığını ifade eden Kurtulmuş, iklim değişikliğinin temel nedeninin dünyaya uzun süredir hakim olan modern düşüncenin dünyadaki bütün imkanları sömürmek ve onun üzerinden kar elde etme hırsının olduğunu söyledi.
“Vahşi kapitalizmin dünyanın bütün imkanlarını sömürmesi, kainatı bu noktaya getirdi”
Vahşi kapitalizmin dünyanın bütün imkanlarını sömürmesinin kainatı bu noktaya getirdiğini vurgulayan Kurtulmuş, sadece yer kürenin değil, uzayda da büyük bir çevre kirliliğinin olduğunu, bunun da dünyanın başına büyük belalar açacağının herkesçe bilindiğini ifade etti. İklim değişikliğini ortaya çıkaran nedenleri ortadan kaldırmak, bunun için de özellikle İslam medeniyetinin insan, çevre ve kainat dengesi üzerine oturan görüşlerini üretmek ve insanlığa sunmak zorunda olduklarına dikkati çeken Kurtulmuş, “Bugünkü iklim değişikliklerinin sebebi insanoğlunun yaratılışın doğasına aykırı hareket etmesidir. Onun için bizlerin kendi değer sistematiğimiz içerisinde yer yüzünde iklim değişikliği de başta olmak üzere yeni bir küresel çevre anlayışını ortaya koymamız lazım” dedi.
Kainatı kendi mülkü gibi gören ve bu mülkü dilediği şekilde kullanarak, sömürme iştahıyla hareket eden vahşi kapitalizmin dünyayı getirdiği noktanın bu durum olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Kainatı kendi mülkü olarak değil, kendisine tevarüs etmiş bir emanet olarak gören yeni bir anlayışa ihtiyacımız var. Bunun için hep beraber Müslüman ülkeler olarak bunun üzerine odaklanmamızın şart olduğu kanaatindeyim” ifadelerini kullandı.“Safları sıklaştırmamız lazım”
Kurtulmuş, İslam dünyasının geniş bir coğrafyada, dünyanın en bereketli topraklarında bulunduğunu, bu kadar büyük bir güce, yer altı yer üstü kaynaklarına sahip olmasına, genç bir nüfusa sahip olmasına rağmen İslam dünyasının bu imkanlarını iyi bir şekilde kullandığını söylemenin mümkün olmadığını söyledi. Kurtulmuş, İslam dünyasının eğitimde, bilimde, sanatta, kültürde, siyasette ve uluslararası sistemde sahip olduğu bu potansiyelin aksine büyük bir zafiyet içinde olduğunu, bunun üzerinde odaklanmak ve bunu aşmak için herkesin mücadele etmek zorunda olduğunu kaydetti.
İsrail’in Gazze’ye saldırıları
“Hepimiz ne konuşursak konuşalım, uzun yıllardır hep Filistin meselesini gönlümüzde ve zihnimizde tutuyoruz” diyen Kurtulmuş, Filistin meselesinin hem İslam dünyasının bir numaralı meselesi olmak mecburiyetinde olduğunu hem de insanlığın en temel sorunları arasında bulunduğunu belirtti. Kurtulmuş, “Özelikle 7 Ekim’den sonra İsrail’in insanlık tarihinin görmediği büyük bir katliamı gerçekleştirmeye devam etmesi, ne yazık ki biz burada konuşurken Gazze’de onlarca kardeşimizin şehit olduğu bir saldırının devam etmesi, sadece sözle durdurulabilecek bir durum değildir. Onun için İslam dünyasının önümüzdeki dönemde çok yoğun ve güçlendirilmiş bir Filistin mücadelesine hazır olması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu anlamda Güney Afrika’nın Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na başvurusu ve bu başvuruda İsrail’in aleyhine bir ara karar çıkması fevkalade önemlidir. Ben de Güney Afrika hükümetini ve halkını tebrik ediyorum. Ancak şimdi kollarımızı sıvama vaktidir. On yıllar sürecek büyük bir mücadeleye hazır olmamız lazım” dedi.
“Müslüman toplulukları ilgilendiren temel konularda ittifak halinde olmamız lazım”
İslam dünyasının Filistin davası konusunda üç alanda mücadeleyi yoğunlaştırması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, “Bunlardan birincisi, özellikle İsrail hükümetini, Netanyahu ve çetesi başta olmak üzere siyonist rejimi, uluslararası sistemde yalnızlaştırmak için bütün gücümüzü kullanacağız. İkincisi, Müslüman ülkeler ve topluluklar olarak saflarımızı sıklaştıracağız. Eğer saflarınızı sıklaştırmazsanız araya şeytan girer. Sadece namazda değil, siyasi duruşumuz bakımından da saflarımızı sıklaştırmak durumundayız. Siyaseten farklılıklarımız olabilir, bazı konularda ihtilaf etmemiz mümkün olabilir ama biz genel duruşumuz itibarıyla Müslüman toplulukları ilgilendiren temel konularda ittifak halinde olmamız ve saflarımızı sıklaştırmamız lazım” dedi.
İsrail’in en büyük gücünün topu, tüfeği, askeri varlığı, uluslararasındaki finans çevrelerindeki ve medyadaki hakimiyeti ile arkasındaki bazı Batılı ülkelerin gücü olmadığını dile getiren Kurtulmuş, “Üzülerek ifade ediyorum, İsrail’in en büyük gücü İslam dünyasının bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır. Bu durumdan süratle kurtulmak ve önümüzdeki yıllarda devam edecek Filistin davasına güç ve kuvvet verebilmek için safları sıklaştırmak zorundayız” ifadelerini kullandı.“Milyonlarca insanın sokağa çıkarak ‘Yeter artık, İsrail’i durdurun’ dediğini hep beraber görüyoruz”
Filistin davasına destek vermek bakımından gelecek dönemdeki bir diğer önemli meselenin ise “insanlık cephesini tahkim etmek” olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Bugün dünyanın birçok yerinde kalbinde vicdan olan, insanlık sevgisi olan, hak ve hukuktan yana olan, dini, mezhebi, meşrebi, ırkı ve teninin rengi ne olursa olsun yüzbinlerce, hatta milyonlarca insanın sokağa çıkarak ‘Yeter artık, İsrail’i durdurun’ dediğini hep beraber görüyoruz. Bu uzun yıllar boyunca insanlık cephesinin en büyük başarısıdır. Londra’nın sokaklarını dolduran, New York’ta ya da Beyaz Saray’ın karşısında gösteri yapan, masum ve mazlum halklardan yana duran insanların çığlığı fevkalade önemlidir ve insanlık tarihi bakımından yeni bir dönemi başlatmıştır. Şimdi bizlere, İslam dünyasının siyasi karar alıcılarına, İslam dünyasının sivil toplum kuruluşlarına ve topyekun hepimize düşen sorumluluk, bu üç alandaki mücadeleyi artan bir ivmeyle sürdürmektir. Yani İsrail’i yalnızlaştırmak, İslam ülkeleri olarak birliğimizi, beraberliğimizi, tevhidi artırmak ve bu anlamda da insanlık cephesinin gücünü artırmaktır” dedi.
Kurtulmuş, bu üç alanda yapılan mücadeleler sonucunda gelecek dönemde yeni, barışçıl hakkaniyetli ve insan toplulukları ile devletlerin egemen eşitliği prensibi üzerine oturan yeni bir dünya sisteminin kurulmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Böylesine bir imkanın şimdi herkesin önünde olduğunu dile getiren Kurtulmuş, “Bu imkandan istifade edebilecek olan bizleriz. Bundan istifade edebilmek için gayretle çalışacağız, saflarımızı sıklaştıracağız, bildiklerimizle amel edeceğiz, Allah bize bilmediklerimizi öğretecek ve hem Filistinli kardeşlerimizin içinde bulunduğu şartları değiştireceğiz hem de yeryüzünde hakkı, adaleti ve vicdanı önceleyecek bir sistemi kuracağız” dedi.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, konferans kapsamında katılımcı ülkelerden mevkidaşları ve uluslararası kuruluşların temsilcileriyle çekilen aile fotoğrafında yer aldı. Kurtulmuş, daha sonra Fildişi Sahili Ulusal Meclisi Başkanı Adama Bictogo’nun meclis başkanları onuruna verdiği davete katıldı. -
Kurtulmuş, Grand Bassam Kız Yetimhanesi’ni ziyaret etti
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İslam İşbirliği Parlamenter Asamblesi (İSİPAB) 18’inci Konferansı’na katılmak üzere geldiği Fildişi Sahili’nde temaslarına devam ediyor. Kurtulmuş, resmi ziyarette bulunmak üzere geldiği Fildişi Sahili’nde, Grand Bassam şehrindeki Grand Bassam Kız Yetimhanesi’ni ziyaret ederek, TİKA tarafından yaptırılan okul öncesi sınıfın açılışını gerçekleştirdi. Kurtulmuş, açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye ve Fildişi Sahili’nin özellikle son yıllarda çok yakın ilişkisi bulunan ve bu ilişkilerini geliştirmeye devam eden iki dost ve kardeş ülke olduğunu belirtti. İki ülkenin devlet başkanlarının karşılıklı ziyaretleriyle Türkiye ve Fildişi Sahili arasındaki ilişkilerinin çok daha hızlı bir şekilde gelişmeye başladığını dile getiren Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2016’da Fildişi Sahili’ne gerçekleştirdiği ziyaretinde eşi Emine Erdoğan’ın yetimhanenin renovasyonu sonrasındaki açılış törenine katılmasıyla da Grand Bassam Kız Yetimhanesi’nde dostluğun ete kemiğe büründüğünü ifade etti.
“Afrika halkları uzun kolonyalizmden çok çekmiştir”
Bugün de yetimhanenin anaokulu sınıfının açılışının gerçekleştirileceğini aktaran Kurtulmuş, açılışta emeği geçen TİKA çalışanlarına teşekkür etti. Türkiye’nin son yıllarda Afrika kıtasıyla ilişkisinin geliştiğini belirten Kurtulmuş, “Bizim ‘Afrika açılımı’ adını verdiğimiz program çerçevesinde Türkiye, Afrika’daki dost ve kardeş ülkelere elini uzatarak, ‘Buyurun hep beraber el ele verelim ve Afrika’nın uyanışını hep birlikte sağlayalım’ diye fikirlerini ortaya koymakta, işbirliği ve yardımlaşma imkanlarını desteklemektedir. Çünkü Afrika halkları uzun kolonyalizmden çok çekmiştir. Emperyalist ülkelerin bu bölgenin yerel halklarına karşı tepeden bakan, kibirli tavırlarından çok çekmiştir. Onun için biz, ülkelerle ve halklarla ilişki kurarken resmi bir ilişki kurmanın çok ötesinde kalpten kalbe ilişkileri kurmak, kalpten kalbe köprüleri geliştirmeyi öncelik olarak görüyoruz” dedi.
Açılış ile Fildişi Sahili halkıyla Türk milleti arasında bir gönül köprüsünün inşa edilmekte olduğunu aktaran Kurtulmuş, “Biz Afrika halklarına kazan kazan prensibi çerçevesinde, yaratılışta eşit insanlar olarak işbirliği, yardımlaşma, dostluk ve kardeşlik ilkeleri içerisinde hep birlikte daha güzel günleri kurabiliriz fikriyle yaklaşıyoruz. Bu çerçevede bugün buradaki programın çok anlamlı olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
“Toplumların vicdanı yetimlere olan yaklaşımlarıdır”
“Toplumların geleceği çocuklardır, gençlerdir. Toplumların vicdanı ise yetimlere olan yaklaşımlarıdır” diyen Kurtulmuş, bu anlamda buradaki çocuklara sahip çıkmanın insanlık adına ortak vazife olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, “Bu çocuklarımızın, evlatlarımızın arasından güzel eğitimler alarak, belki dünya çapında mühendislerin, doktorların, bilim insanlarının, siyasetçilerin, askeri personelin, velhasıl dünyaya faydalı olabilecek çok sayıda okumuş insanın çıkacağına yürekten inanıyoruz. Bu gençlerimizin içerisinden çok sayıda toplum liderinin de çıkacağına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yetimlere sahip çıkmanın toplumların vicdanının göstergesi olduğunu belirten Kurtulmuş, “Bizim kültür ve medeniyetimizde yetimin ayrı bir yeri vardır. Yetimin kalbini kıran dünyayı yıkar; yetimin kalbini yapansa dünyayı yapar” dedi.
Kur’an-ı Kerim’deki 23 yerde yetimlerle ilgili uyarıların yer aldığını belirten Kurtulmuş, Peygamber Efendimizin de bir yetim olduğunun unutulmamasını istedi. Kurtulmuş, “Bu çerçeveden baktığımız zaman bu yetimhanedeki faaliyetlerimiz, kültür ve medeniyetimizin bize yüklediği önemli sorumluluklardan birisidir” dedi.“İsrail’in saldırılarında hayattan koparılanların yüzde 75’i ise kadın, yaşlı ve çocuklardır”
Grand Bassam’da yetimlerle ilgili bu faaliyette bulunurken ne yazık ki dünyanın başka bir ülkesinde, Filistin’in Gazze topraklarında İsrail’in saldırılarıyla çok sayıda çocuğu yetim ve öksüz hale getirdiğini ifade eden Kurtulmuş, “İsrail’in saldırılarında beş ay içerisinde 30 bin insan hayattan koparılmıştır. Bunların yüzde 75’i ise kadın, yaşlı ve çocuklardır. Gazze’de hayattan koparılan bütün masum insanların hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Yetim bırakılan bütün evlatlarımıza sahip çıkmanın bir insanlık borcu olduğunu Grand Bassam’dan ifade etmek istiyorum. İnşallah çocukların yetim bırakılmadığı, kadınların ailelerinden koparılmadığı, yaşlı insanların suçsuz yere öldürülmediği, yeryüzünde hakkaniyetin, adaletin, insafın ve vicdanın hakim olduğu bir dünyayı kurmak hepimize nasip olur” dedi.
Açılış töreninde TBMM Başkanı Kurtulmuş’un eşi Sevgi Kurtulmuş, Fildişi Sahili Kadın, Aile ve Çocuk Bakanı Nasseneba Toure, İslam İşbirliği Parlamenter Asamblesi (İSİPAB) Türkiye Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdürrahim Dusak, İSİPAB Türkiye Delegasyonu Üyesi ve AK Parti Adana Milletvekili Ahmet Zenbilci, AK Parti Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, TBMM Genel Sekreteri Talip Uzun ve Türkiye’nin Abidjan Büyükelçisi Deniz Erdoğan Barım da yer aldı.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan kız yetimhanesinin açılışını yapmıştı
1972 yılında kız ve erkek öğrenciler için kurulan yetimhane, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Şubat 2016’da Fildişi Sahili’ne gerçekleştirdiği ziyaretinde eşi Emine Erdoğan ve Fildişi Sahili Devlet Başkanı’nın eşi Dominique Claudine Ouattara tarafından kız yetimhanesi olarak açıldı. Fildişi Sahili Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığına bağlı olan yetimhanede 5-21 yaş arasında 133 kız eğitim görüyor. Yetimhanede çocuklar için kültürel, fiziksel ve sosyal faaliyetlerin yanı sıra el işi becerilerini geliştirmek amacıyla kurslar veriliyor. Kütüphane, yemekhane, sağlık ocağı, bilgisayar odası, oyun alanı ve atölyelerden müteşekkil bir kampüsten oluşan yetimhanede, TBMM Başkanı Kurtulmuş ve eşi Sevgi Kurtulmuş’un ziyareti dolayısıyla da TİKA tarafından yaptırılan anaokulu sınıfının açılışı gerçekleştirildi.
-
“Milli Anayasa ihtiyacı olduğu ortadadır”
Memur-Sen yönetim kurulu üyelerini, bağlı sendikaların genel başkanlarını ve yönetim kurulu üyelerini, İl temsilcileri ve şube başkanlarını, Genç, Emekli, Kadın ve Engelli Komisyonlarının yöneticilerini bir araya getiren Memur-Sen 8’inci Büyük Türkiye Buluşması Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde gerçekleştirildi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un katılımıyla düzenlenen programda, Memur-Sen’in çalışma hayatında yaptığı çalışmalar ve geleceği dair hedefleri ele alındı.
Burada bir açılış konuşması gerçekleştiren Kurtulmuş, Memur-Sen’in 8’inci Büyük Türkiye Buluşması’nın hayırlara vesile olmasını dileyerek, Uluslararası Emek Örgütü’nün 1’inci Olağan genel Kurulu’nu gerçekleştirdikleri için de Memur-Sen Konfederasyonu’nu tebrik etti.
Kurtulmuş, Türkiye’nin ve dünyanın çok önemli bir dönemden geçtiğini vurgulayarak, bu çerçevede Türkiye’nin önüne çok büyük hedefler koyması ve bunun için de gücünü azami derecede artırmasının şart olduğunu dile getirdi. Bu anlamda bürokrasinin ve kamu görevlilerinin ülkenin hedeflerini yerine getirmesi için hayati katkıları olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Bu hedeflere ulaşabilmek hiç şüphesiz ki kamu organizasyonu içerisinde alın teliyle mücadele eden siz ve diğer bu konfederasyonun üyesi olmasa da mücadele eden değerli kamu görevlilerinin vazifesidir” diye konuştu.
Kurtulmuş, ülkenin hedeflerine ulaşabilmesi için memurlarda bulunması gereken niteliklerin olduğunu belirterek, bunlardan en önemlisinin liyakat ve ehliyet prensipleri içerisinde hareket edilmesi olduğunu aktardı.“Yani kamu görevlisinin sadakati herhangi bir kuruma veya kişiye değil, bizzat milletin kendisine olmalıdır”
Kamu bürokrasisinde yer alan memur ve bürokratların en temel özelliklerinden birisinin de millete sadakat olduğunu sözlerine ekleyen Kurtulmuş, “Ehliyet ve liyakat önemlidir, gereklidir ama ehliyet ve liyakatin milletin hayrına olmasının temin edilmesi için mutlaka millete sadakatin gerçekleşmesi gerekir. Yani kamu görevlisinin sadakati herhangi bir kuruma veya kişiye değil, bizzat milletin kendisine olmalıdır. Eğer sadakat başka merkezlerde olursa ne kadar nitelikli olursa olsunlar o kamu görevlisi milletin başına nasıl bela olduğunu biz FETÖ uygulamasıyla, FETÖ’nün devletin içine sızmasıyla gördük. Onların bir kısmı da liyakatli insanlardı. Onların da güzel güzel diplomaları, onların da iyi kariyerleri vardı. Ama sadakatleri millete değil, sözde bir örgüt liderine, kendisini bir şekilde o örgütün öncüsü zanneden o şarlatana sadakat gösteriyorlardı” açıklamasında bulundu.
Kurtulmuş, milli hedefler etrafında hareket eden kamu bürokrasisinin oluşabilmesi için her bir memurun ‘Ehliyet, liyakat, millete sadakat ve millete hizmetkar olmak’ olarak tanımladığı dört temel prensibe sahip olmasının gerektiğini ifade etti.“Kurum ve kuruluşlarının mükemmel manada işlemesi lazım”
Türkiye’nin ikinci yüzyılında hedeflerinin yüksek olması gerektiğini söyleyerek, bu hedeflere bürokrasinin, kamu görevlilerinin, iş insanlarının ve sivil toplum kuruluşları dahil olmak üzere hep beraber kenetlenerek ulaşabileceklerini aktardı. Türkiye’nin güçlü bir Türkiye olabilmesi için kendi içerisinde demokrasisini güçlü bir hale getirmesi gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, “Demokratik kurum ve kuruluşlarının mükemmel manada işlediği, kamudaki görev yapan bütün devlet kurumlarının bir ahenk içerisinde hareket ettiği, herkesin yetki ve sorumluluklarının anayasadan aldığı güçle yerine getirildiği bir Türkiye’nin oluşması gerekiyor. Herkesin fikrine en açık bir şekilde söylediği ama fikrinin sınırlarının başkasının özgürlük alanlarını gasp ettiği noktada diktiğini de gayet iyi kavradığı çok güçlü bir sivil toplum kesiminin olması gerekir” diye konuştu.
“Katılımcı, demokratik, kapsayıcı, milli bir Anayasa ihtiyacı olduğu ortadadır”
Türkiye’nin toplumsal gelişmesinin önündeki engellerden birisinin de Anayasa’sının yeterli olmaması olduğunu belirten Kurtulmuş, yeni bir Anayasa yapmanın mecburiyet olduğunu söyledi. Kurtulmuş, “Artık Türkiye’nin ikinci aslında yeni, çağdaş, katılımcı, demokratik, kapsayıcı, milli bir Anayasa bir ihtiyaç olduğu ortadadır. Bu sadece siyasi bir talep değil, toplumsal bir ihtiyaçtır. Bu sadece şu ya da bu siyasi durumun söylediği bir hedef değil, bu 85 milyonun ortak hedefi olarak görülmesi gereken bir alandır. Bu çerçevede niye böyle bir demokratik anayasa çalışmasına ihtiyaç var? Çok açık söylüyorum. Mevcut anayasamız defalarca değiştirilmiş olmasına rağmen anayasanın üzerinde hala 1960 altmış darbesinin izleri olan altmış bir anayasasının kurgusu mevcuttur” değerlendirmesinde bulundu.
“Anayasa yapım sürecinin yegane ortamı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır”
Anayasa değişikliğinin bir siyasi tartışma yapılmadan demokratik yollarla çözülmesi gerektiği vurgusunu da yapan Kurtulmuş, “Tabii ki işin doğru zeminde ve doğru yöntemlerle yönetilmesi ve yürütülmesini sağlayacak olan siyasettir. Bu anlamda Anayasa yapım sürecinin yegane ortamı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır” dedi.
Kurtulmuş, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, araştırma merkezlerin, ve toplumda yeni bir Anayasa ilişkin sözüm var diyen herkesin harekete geçmesini ve herkesin fikirlerini paylaşması gerektiğini söyleyerek, bu çerçevede Memur-Sen’in de yeni Anayasa çalışmalarında çok kuvvetli bir destek vereceğinden emin olduğunu söyledi. -
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Mendelavi ile görüştü
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Asya Parlamenter Asamblesi (APA) 14’üncü Genel Kurulu dolayısıyla bulunduğu Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de, Irak Temsilciler Meclisi Başkanvekili Muhsin Ali El Mendelavi’yi kabul etti.
Görüşmede, parlamentolar arası ilişkiler, bölgesel ve küresel gelişmeler ile APA kapsamında yürütülen çalışmalar ele alındı -
“”İsrail kınamakla durdurabilecek bir ülke değildir”
APA 14. Genel Kurulu kapsamında Azerbaycan’da bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, temaslarını sürdürüyor. Kurtulmuş APA 14. Genel Kurulu toplantısının ardından Gazze Şeridi’nde devam eden İsrail katliamına yönelik gazetecilere açıklamalarda bulundu.
“Bir soykırım boyutlarına varmış olan ağır insanlık suçlarına şahit oluyoruz”
Gazze’de modern zamanın en büyük katliamına şahit olduklarını belirten Kurtulmuş, “Biz burada konuşurken, bu güvenli ortamda bu toplantımızı yaparken maalesef İsrail’in saldırganlığı neticesinde şu anda Refah kapısına sıkıştırılmış Filistinli, Gazzeli mülteciler, bir kısmı hayattan koparıldı. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, kimsesizler öldürüldü, öldürülmeye devam ediyor. Daha da vahimi, şu anda sıkıştırılan Gazze Şeridi’nde dar bir alana sıkıştırılan yüzbinlerce insan açlıkla imtihan olmaktadır. İnsanlar artık bulabildikleri ne varsa hayatta kalabilmek için bunu yemek mecburiyetindedir. Dolayısıyla burada açık bir katliam, hatta katliam sınırlarının çok ötesinde, neredeyse bir soykırım boyutlarına varmış olan ağır insanlık suçlarına şahit oluyoruz” dedi.
“Uluslararası mekanizmaların devreye girmesi şarttır”
İsrail hükümetinin suçlarının bütün dünya tarafından seyredilmesinin üzüntü verici bir şey olduğunu kaydeden Kurtulmuş, “Uluslararası camiada ortaya çıkan tepkiler, halkların ortaya koymuş olduğu tepkiler gerçekten ümit vericidir. Ama sonuç itibariyle bu katliamların önlenmesi gerekir. Bunun için de bütün uluslararası mekanizmaların devreye girmesi şarttır. İşte burada Asya Parlamenter Asamblesi’nde konuşan her bir delegasyon başkanının açık bir şekilde İsrail’i kınaması, İsrail’in bu saldırganlığına karşı bir tavır alması da zaten İsrail’in nasıl yalnızlaştığını gösteren işaretlerden birisidir” şeklinde konuştu.
“İsrail kınamakla durdurabilecek bir ülke değildir”
Uluslararası alanda ve her platformda İsrail’in yalnız kalınmasının temin edilmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, “İkincisi ise vicdan ve akıl sahibi halklar arasındaki dayanışmayı arttırmak ve tabiri caizse insanlık cephesi adını verebileceğimiz, mazlumdan yana olan, haktan yana olan, haktan yana olan bütün kitlelerin bir araya gelerek bu mücadeleye destek vermesini temin etmektir” ifadelerini kulandı.
İsrail’in kınamakla ya da sözle durdurabilecek bir ülke olmadığını artık dünyanın anladığını belirten Kurtulmuş, “İsrail bu anlamda uluslararası hukuk bakımından istisna devlet tanımı içerisinde görülmelidir. Yani uluslararası hukuku, uluslararası herhangi bir kaideyi tanımayan ve bundan kendisini uzak olduğunu ilan eden, uluslararası hukuka aykırı hareket eden bir hükümet haline gelmiştir” diye konuştu.
“Uluslararası camianın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi lazım”
İsrail’deki hükümetin bir an evvel durdurulması için uluslararası camianın harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, “Buradan Bakü’den bir kere daha uyarmak istiyorum. Netanyahu’nun son günlerde verdiği demeçlere bakarsanız, söylediği şey şudur: ‘Ramazan gelmeden evvel ben Gazze Şeridi’ne sıkıştırdığım insanların tamamını oradan sürüp atacağım. Bunlara karşı büyük bir suç işlemeye devam edeceğim’ demektedir. Bu şudur açıkçası Netanyahu ve hükümeti maalesef sonu belli olmayan bir yola girmek üzeredir. Bir an evvel bu mekanizmanın durdurulması gerekiyor. Bunun için de uluslararası camianın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi lazım” açıklamasını yaptı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Azerbaycan temasları kapsamında yarın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından da kabul edilecek. Azerbaycan Başbakanı Ali Asadov’la bir araya gelecek olan Kurtulmuş, TÜRKPA Genel Sekreterliğini ve Bakü’deki şehitlikleri de ziyaret ettikten sonra Azerbaycan’dan ayrılacak. -
Lahey’deki soykırım davasına yönelik açıklama
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Bosna-Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı Marinko Çavara ile bir araya geldi. TBMM’nin Beşiktaş’ta bulunan İstanbul Ofisinde gerçekleşen görüşmede iki ülke arasındaki ilişkiler, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Balkanlar üzerinde farklı ülkelerin, farklı büyük güçlerin çeşitli oyunlar oynadığını ve Balkan ülkelerinin bu tuzaklara düşmemesi gerektiğini söyleyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Balkanlar’da güven ve istikrarın sağlanmasının bir numaralı siyasi perspektifleri olduğunu belirtti. İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları hakkında da konuşan Kurtulmuş, bunun açıkça bir insanlık suçu olduğunu ve İsrail ile birlikte tüm destekçilerinin de bu suça ortak olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen davanın ara kararının İsrail’i telaşlandırdığını ve Türkiye olarak savaş suçlarıyla ilgili delilleri mahkemeye sunmak için harekete geçtiklerini dile getirdi.
“Balkanlar’da güven ve istikrarın sağlanması bir numaralı siyasi perspektifimizdir”
Konuşmasına Bosna-Hersek ile Türkiye arasında tarihi, kültürel, coğrafi ilişkilerin fevkalade önemli olduğunu belirterek başlayan Numan Kurtulmuş, “Tabii iki ülke arasında her alanda işbirliği artıyor. Daha fazla artırmamız gerekir. Bu anlamda en temel meselemiz; bu kadar büyük bölgesel ve küresel konuların yaşandığı bu coğrafyada güven istikrar sağlamaktır. Türkiye olarak özellikle Balkanlar’da güven ve istikrarın sağlanması bir numaralı siyasi perspektifimizdir. Balkanlar üzerinde farklı ülkelerin, farklı büyük güçlerin nasıl oyunlar oynadığını biliyoruz. Burada Balkan halklarına ve devletlerine düşen bu oyunların tuzağına düşmeden işbirliğini ve birlikte dayanışmayı artırmaktır. Ayrıca Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın da bölgeyi, özellikle Balkanlar’ı ve Karadeniz’i istikrarsızlaştırma potansiyeline sahip olduğunu görüyoruz ve bunun için başından itibaren Ukrayna-Rusya arasındaki savaşın barışçıl bir şekilde, iki tarafın da kabul edeceği adil bir çözüme kavuşturulması kanaatindeyiz” dedi.
“Bu saldırı insanlık tarihinin modern zamanlarda görmediği kadar ağır bir insanlık suçu içermektedir”
Kurtulmuş, İsrail’in Filistin’deki saldırıları konusunda ise, “Bir başka önemli bölgesel sorun da, büyük bir küresel çatışmanın fitilini ateşleme potansiyeli olan İsrail’in Gazze halkına, Filistin halkına gerçekleştirdiği acımasız, bütün uluslararası değerleri hiçe sayan ve bütün insani değerlerden soyutlanmış olan bu katliamdır. Bu saldırı insanlık tarihinin modern zamanlarda görmediği kadar ağır bir insanlık suçu içermektedir. Bunun adı savaş falan değildir. Bunun adı sadece saldırı şeklinde de tanımlanacak bir şey değildir; soykırım boyutlarına varan açık bir katliamdır. Bu özellikleriyle aynen Srebrenitsa’ya benzemektedir. Buna insanlığın karşı çıkması ve bunu durdurması insanlık vazifesidir. İşlenen suçların dosyası son derece kabarıktır. Bunun altında sadece Netanyahu ve çetesi değil, buna ses çıkarmayan bütün uluslararası camia da bu suçun altında yıkılacaktır” diye konuştu.
“Savaş suçlarıyla ilgili delilleri mahkemeye sunmak için harekete geçiyoruz”
Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen davanın yeni bir dönemin başlangıcını işaret ettiğini vurgulayan Kurtulmuş konuşmasında, “İsrail’i destekleyen ülkeler ve onların hükümetleri sessiz kalsa da çok şükür bütün dünyada insanlık vicdanı harekete geçmiştir. Milyonlarca insan sokaklara çıkarak İsrail’in işlediği bu sistematik insanlık suçlarını lanetlemektedir. Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nda görülen mahkemenin ara kararı bu anlamda Filistin davasında yeni dönemin başlangıcını işaret ediyor. Bir kere daha insanlık adına, Güney Afrika Cumhuriyeti’ni, bütün yöneticilerini tebrik ediyor, teşekkür ediyoruz. Böyle önemli bir mahkemeye başlangıç adımının atılmasını temin ettiler. Biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üç milletvekili arkadaşımızı mahkemelerin bütün safahatını takip etmesi üzerine görevlendirdik. Savaş suçlarıyla ilgili delilleri de mahkemeye sunmak için harekete geçiyoruz. Mahkemede iddia makamının yani Güney Afrika’nın ortaya sunmuş olduğu açık deliller İsrail hükümetini telaşlandırmıştır. Mahkemedeki bu safahatın ve uluslararası camiadaki bu uyanışın ortaya koyduğu bu tavır, İsrail’deki siyonist yöneticileri, Netanyahu ve ekibini telaşlandırmıştır. Bütün dünya kamuoyuna ve uluslararası camiaya düşen sorumluluk İsrail hükümetinin bu sonu olmayan yola girmesini önlemektir” ifadelerini kullandı.
-
“TBMM ne Anayasa Mahkemesi’ni ne de Yargıtay’ı denetleyen bir kurum değildir”
Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından 39 yıldır düzenlenen “Yılın Basın Fotoğrafları” organizasyonu Türkiye Büyük Meclisi (TBMM) ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Yarışmada, 7 kategoride 21 fotoğraf ve 6 fotoğraf serisi ödüle layık görüldü. Organizasyonda 6 Şubat’ta meydana gelen ‘asrın felaketinde’ çekilen 10 fotoğraf ve 3 fotoğraf serisi toplam 13 ödül aldı. AFP Foto Muhabiri Adem Altan’ın çektiği, Kahramanmaraş’ta 109 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Sitesinde enkaz altında kalan 15 yaşındaki kızı Irmak’ın elini tutan baba Mesut Hançer’in karesine ‘Yılın Basın Fotoğrafı’ ödülü verildi. Törende bir ödül de İhlas Haber Ajansı Londra Muhabiri Yunus Dalgıç’a verildi. Dalgıç’ın deprem bölgesinde yıkımı anlatan fotoğrafına “Mustafa Pekcan Özel Ödülü” verildi.
Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Başkanı Rıza Özel, bu yılki yarışmada temanın deprem bölgesinde çekilen fotoğraflar olduğunu belirterek, 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde 29 gazetecinin de hayatını kaybettiğini, İsrail-Filistin çatışmaları esnasında ise 122 gazetecinin hayatını kaybettiğini ifade etti. Özel, hayatını kaybeden tüm meslektaşlarına rahmet dileyerek, yakınlarına başsağlığı diledi.
“Yıkıntılar arasında bile hayatın devam ettiğini fevkalade önemli bir kareyi ortaya koyuyor”
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Numan Kurtulmuş, sergide bulunan deprem fotoğraflarına değinerek, “Yıkıntılar arasında çocuğunun elini tutan o babanın yüzündeki ifade, içinde kopan fırtınalar, bir taraftan hüzün, bir taraftan ayrılış hepsini, ya da enkazdan çıkarılmış, kurtarılmış bir yaralının yukarıya doğru zafer işareti yaparak gülümsemesi o yıkıntılar arasında bile hayatın devam ettiğini fevkalade önemli bir kareyi ortaya koyuyor. Bugün burada emeği olan tüm fotoğraf sanatçısı arkadaşları tebrik ediyorum. Oldukça güzel bir etkinliğe dernek olarak ev sahipliği yapıyorsunuz biz de mekansal olarak, TBMM olarak ev sahipliği yapıyoruz. Deprem bir doğal afetti, büyük bir yıkım oldu, büyük acılar yaşandı, basın mensuplarını da kaybettik. 1 yıl sonra insan eliyle gelen bir doğal afetten belki çok daha kuvvetli bir şekilde, daracık bir alanda insanları hayattan koparan bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Ortadoğu’da herkesi gözü önünde yok oluşa, bombalarla bir halkı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. 122 basın mensubu, Gazze’de 3 ayı biraz geçmiş bir süre içerisinde hayattan koparıldı. Saldırgan Siyonist rejim basın mensuplarını da ayırt etmeksizin öldürdü. Gazze’de yaşanan ve basın mensuplarına yapılan bu büyük saldırıları nefretle, lanetle kınadığımızı belirtmek isterim. Ölen 122 basın mensubunun hatırası önünde saygıyla eğiliyorum” diye konuştu.
“Yurt dışı ziyaretimin oturumla ilgili ya da mahkeme kararının okunmasıyla ilgili uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur”
Yurt dışı ziyaretleri gerçekleştirdiğini hatırlatan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Bu süre içerisinde TBMM’de Can Atalay ile ilgili karar okundu ve bununla ilgili birçok tartışma yapıldı. Bu tartışmaların içerisine girmek için değil söylenen sözlerin bir kısmına açıklık getirmek için 4-5 temel noktanın altını çizmek isterim. 3 günlük Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretimin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bu oturumla ilgili ya da mahkeme kararının okunmasıyla ilgili uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yaptığımız bu geziye diğer partilerden arkadaşlarımızla katıldı. Böylece bir parlamento heyeti olarak aylar öncesinden planlanmış ve tarihleri üzerinde o ülkenin yetkilileriyle mutabık kalınmış bir geziyi icra ettik ve çok şükür çok faydalı sonuçlar da elde ettik. Bunun yurt dışında bulunmamın Meclis’teki oturumla ilişkilendirilmesinin fevkalade yanlış fevkalade yersiz ve fevkalade haksız olduğunu ifade etmek isterim” ifadelerini kullandı.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi ne Anayasa Mahkemesini ne de Yargıtayı denetleyen bir kurum değildir”
“Meclis’te ben Türkiye’de bulunsaydım bile Türkiye Büyük Millet Meclisinin Meclisin hangi oturumlarına başkanlık yapacağı teamül gereği bellidir” diye konuşan Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Teamül gereği Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı başkanlık eder. Ben burada olsaydım bile o hafta nöbetçi olan Meclis Başkan Vekilimiz Bekir Bozdağ, Meclis kürsüsüne çıkacak ve mahkeme kararını okutacaktı. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı olarak biz iki yüksek yargı arasındaki bu görüş farklılıklarının, görüş ihtilaflarının tarafı olmamak için özel bir gayret gösterdik. Bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin muhatabı Türkiye Büyük Millet meclisi olmadığı gibi bu anlamda herhangi bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi ne Anayasa Mahkemesini ne Yargıtay’ı denetleyen bir kurum değildir. Anayasanın mevcut hükmüne göre tamamlanmış olan bir yargı süreci 84. madde çerçevesinde mahkemenin kararı yazıyla Meclise hitaben gelmiş ve Mecliste okutulmuştur.”“Türkiye Büyük Millet Meclisi gerektiğinde anayasayı ve yasaları dahi değiştirebilecek bir yer”
Kurtulmuş, “Niye daha önce okutmadığınızda şimdi okuttunuz diyenler. Meclis Başkanlık Divanının bu kararı okutup okutmayıp bu noktada bir şekilde kararın okutulmasının buraya kadar bekletilmesinin 2 temel nedeni vardı. Bunlardan birisi Can Atalay’ın bu süreçte hukuki süreçleri tamamlaması ikincisi ise olası bir şekilde 2 yüksek mahkeme arasındaki görüş farklılıklarının giderilebileceği bir zeminin oluşmasıydı. Sonuçta mahkeme kararı bir şekilde süreç bittiği için bu kararı Mecliste okutulmuştur. Bu tartışma ya da münferit başka tartışmalar bizi esnasında başka bir konuya odaklanmak mecburiyetinde olduğumuzu gösteriyor. Anayasayı defalarca okumuş birisi olarak 1982 darbe anayasasının kendi içerisinde bir takım mayınlı alanları barındırdığını, Türkiye demokrasinin bu alanlardan kurtulmak için bir gayret sarf etmesinin de şart olduğuna inananlardan. Bunun için başta yüksek yargı mahkemeleri arasındaki bu ve benzeri görüş farklılıklarını ortadan kaldırmak olmak üzere bu anlamda oturup çalışma yapmak, gerektiğinde anayasal ve yasal düzenlemeleri yapmaksa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin boynunun borcudur. Temel sorumluluklarından birisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi sorunların çözüleceği bir yerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu anlamda gerektiğinde anayasayı ve yasaları dahi değiştirebilecek bir yer” şeklinde konuştu.
Öte yandan Türkiye Büyük Meclisi Şeref Holü’nde sergilenen fotoğraflarda İHA muhabirlerinin deprem bölgesinde çektiği kareler de yer aldı. TBMM düzenlenen ödül törenine TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un yanı sıra AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer Landrut, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, TBMM Dijital Mecralar Komisyon Başkanı Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, partilerin milletvekilleri ve gazeteciler katıldı.
-
Numan Kurtulmuş, Al Karama Şehitliği’ni ziyaret etti
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Bahyren ziyaretinin ardından dün akşam saatlerinde geldiği Birleşik Arap Emirlikleri’nde temaslarını sürdürüyor. Numan Kurtulmuş, BAE’nin başkenti Abu Dabi’de Wahat Al Karama Şehitliği’ni ziyaret etti. TBMM Başkanı Kurtulmuş, şehitliğe gelişinde askeri törenle karşılandı. Anıta çelenk bırakan Kurtulmuş, şehitlik hakkında bilgi aldı, Şehitlik Özel Defteri’ni imzaladı.
Kurtulmuş, deftere şunları yazdı:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni temsilen dost ve kardeş ülke Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaretim vesilesiyle bu şehitlik anıtında bulunmaktan onur duyuyorum. Vatanının her karış toprağı şehitlerin şerefli kanlarıyla sulanmış bir milletin evladı ve Gazi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkanı olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nin bağımsızlığını ve topraklarının bütünlüğünü korumak için canlarını feda eden kahraman askerlerin aziz hatıralarını saygıyla anıyorum.
Bu vesileyle Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki kardeşçe ilişkilerin, tayin edilen stratejik temelde daha da güçlenmesi yönündeki temennimizi ve bu doğrultuda çalışma irade ve azmimizi teyit ediyorum.”Ziyarette, TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, AK Parti Ankara Milletvekili Kurtcan Çelebi, AK Parti Adıyaman Milletvekili Resul Kurt, MHP Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı ile Türkiye’nin Abu Dabi Büyükelçisi Tugay Tunçer yer aldı.