Etiket: öğrenci

  • Okulların açılması dönercilerin yüzünü güldürdü

    Okulların açılması dönercilerin yüzünü güldürdü

    Öğle aralarında karınlarını doyurmak için en ekonomik seçenekleri değerlendiren öğrencilerin tercihinin dönerden yana olduğu görüldü. Yaz sezonunda öğrenci yoğunluğuna hasret kalan dönerciler, normalde 35 TL’ye satılan ekmek arası tavuk döneri ve diğer yiyecekleri öğrencilere daha ekonomik fiyatlardan satıyor. Günlük 20-30 kilo daha fazla satış yaptığından bahseden esnaf sürümden kazanç sağlarken, öğrenciler fiyatların bu seviyelerde tutulmasından memnun.

    “Öğrenci müşterilerimize bir ayrıcalık tanıyoruz”

    Eskişehir’de dönercilik yapan Tanju Pekdemir, öğrencilerin öğle yemeği tercihinin dönerden yana olduğunu söyledi. Esnaf olarak öğrenciye mümkün olduğu kadar indirim yapmaya çalıştıklarını ifade eden Pekdemir, “Daha çok çok sürümden kazanıp, öğrenciyi elimizde tutmaya çalışıyoruz. Zaten piyasaya bakıldığı zaman öğrencilerin çok da fazla bir seçeneği yok. Kalitemizi de koyuyoruz. Bu yüzden öğrenci yine bizi tercih ediyor. Öğle araları en yoğun vakitlerimiz oluyor ama biz buna alışığız. Mümkün olduğu kadar öğrenci müşterilerimizi memnun etmeye çalışıyoruz. Yer bulamayanlar oluyor, bekleyenler oluyor. Tabii vakitleri dar. Biz de ön hazırlığımızı ona göre yapıyoruz. Yani o süre içinde ne kadar fazla öğrenciye hitap edebilirsek o kadar memnun kalıyoruz. Öğrenci müşterilerimize bir ayrıcalık tanıyoruz” dedi.

    “Kantin yerine bizi tercih ediyorlar”

    Öğrencilere normal müşterilere verdikleri fiyatın altında satış yaptıklarını aktaran Pekdemir, “Hem öğrenci bundan memnun kalıyor hem de biz. Tane başı değil de sürümden kazanarak bir faydamız olmuş oluyor. Biz de o öğrenci müşterimizi elimizde tutuyoruz. Bizim yaz döneminde de müşteri potansiyelimiz güzel. Fakat bu daha çok gün içine yayılıyordu. Şimdi ise yani belki 20-30 kilo daha fazla satış yapıyoruz ancak bu yoğunluk öğlen saatlerinde oluyor. Aslında bir alışkanlık da oldu. Yani kantin yerine bizi tercih ediyorlar. Fiyatını uygun tuttuk, öğrenci de tabii ki tavuktan yana tercihini yaptı” şeklinde konuştu.

    “Döner bir vazgeçilmezdir”

    Öğrenci Hüsen Kenan Sudurağı ise, dönerin vazgeçilmez olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:
    “Döner hem ucuz fiyatlı hem de karnımızı doyuruyor. Ben çok severek yiyorum. Okullar kapalıyken bu kadar sıklıkla yemiyordum. Şimdi de okullar açıldığı için daha fazla yiyoruz. Bu da dönercilere para anlamında artı olarak yansıyor. Yoğunluk olunca çok bekliyoruz. Bazen yer olmuyor, aç kalıyoruz. Öğle saatlerinde dönerciler çok yoğun. Biz de paket yaptırıp götürüyoruz ama yoğunluk fazla olursa onu da yapamıyoruz. Fiyatlar uygun ve de ekonomik. Çoğu öğrencinin parası yetebilir. Yani 25 TL gayet ideal bir para. Öğrenci dostu bir fiyat. Sağ olsun dönerci abilerimiz bize gayet yardımcı oluyor.”

  • Tepebaşı’ndan öğrencilere yemek desteği

    Tepebaşı’ndan öğrencilere yemek desteği

    Tepebaşı Belediyesi’nin kentteki üniversite öğrencileri için “Gel beraber olsun” sloganı ile başlattığı ücretsiz yemek hizmeti başlıyor.

    Hafta içi her gün Anadolu Üniversitesi Cuma Kapısı arkasında bulunan Yeşiltepe Mahallesi Sınırlar Sokak’ta üniversite öğrencilerine sunulan akşam yemeği hizmeti yüz yüze eğitime geçilmesiyle birlikte 2 Ekim Pazartesi günü yeniden başlayacak. Üniversite öğrencileri, öğrenci belgesini ibraz ederek hizmete sunulan yemek ikramından faydalanabilecek. Nihal-İsmail Akçura Aşevi’nde uzman belediye personeli tarafından titizlikle pişirilen yemekler, öğrencilere akşam 18.00-20.00 saatleri arasında ikram edilecek.

    Öte yandan 19 Mayıs Gençlik Merkezi önünde sabah okula giden üniversite öğrencileri için ücretsiz çorba ikramı da yine 2 Ekim Pazartesi günü başlayacak. Çorba ikramı ise 08.30-10.30 saatleri arasında gerçekleştirilecek.

  • Öğrenciden halka

    Öğrenciden halka

    Milli Eğitim Bakanlığı, 2022 yılında ’81 İlde 81 Ekmek Fırını’ projesini hayata geçirdi. Farklı şehirlerde uygulanmaya başlayan projenin İnegöl’de de Hacı Sevim Yıldız-4 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde uygulamaya başlandı. Öğretmenler nezaretinde öğrencilerin hem eğitim alıp hem üretim yapacağı fırın, törenle ilçe protokolünün de katılımıyla açıldı. İlk ekmekler fırından çıkarak misafirlere ikram edildi.

    Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanı bulunan okulda, İnegöl Belediyesi katkılarıyla ekmeklerin üretileceği fırın kuruldu. Bakanlık tarafından temin edilen makine ve ekipmanlarının verimli şekilde kullanılması için fırın alanının alt ve üst yapısı ile birlikte; makinalara elektrik hattı çekilmesi, kombinasyon panoların ve enerji panolarının hazırlanması, doğalgaz hattının projelendirilip çekilmesi, yangın kapıların takılması, pis ve temiz su hatlarının dışarıya aktarılması, baca sistemi yapılması ve inşaat işleri gibi konularda İnegöl Belediyesi tarafından 500 bin liralık yatırımla yapıldı.
    Taşımalı sistemle eğitimini sürdüren ve öğle yemeklerini okullarında yiyen öğrencilere ekmek üretecek. Söz konusu okul fırını, İnegöl Belediyesi’nin talebi üzerine vatandaşlara da daha ucuz ekmek sunulması adına somun ekmek üretimine de başladı. Aynı zamanda İnegöl’ün yeni ekmek üretim merkezi olacak tesiste günlük bin adet somun ekmek ve 3 bin 100 adet roll ekmek üretilecek. Yıl sonuna kadar ise hedef günlük 5 bin adet somun, 15 bin adet roll ekmek üretmek. İnegöl Belediyesi bu noktada vatandaşa ucuz ve sağlıklı ekmeğin ulaşması adına öğrencilerin çalıştıracağı fırına un desteği sağlamaya da devam edecek.

    Üretilen ekmekler İnegöl Yerel Esnaf Platformu (İYEP) iş birliğinde farklı marketler aracılığıyla vatandaşlara ulaştırılacak. Bu marketler; Süleymaniye Mahallesi İsra Market, Kemalpaşa Mahallesi Akan Market, Hamidiye Mahallesi Ekomar, Mahmudiye Mahallesi Suyolu Caddesi Yazıcı Market / Yafes Çiftçi, Mesudiye Mahallesi Tuba Market, Sinanbey Mahallesi Perşembe Pazarı Şen Gıda, Alanyurt Tuba Market ve Alanyurt Aytemur Market olarak belirlendi.

    İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “İnegöl Belediyesi olarak bizler de okulumuza ve öğrencilerimize destek olabilmek adına eksiklerin giderilmesi için desteklerde bulunduk. Okulumuzda zaten çok değerli çalışmalar yapılıyordu. Yiyecek İçecek Hizmetleri Alanında okulumuz her gün bin 500 kişilik yemek üretimi gerçekleştirerek taşıma sistemle çalışan okullara dağıtıyordu. Ekmek üretiminde de 3 bin 100 adet roll ekmek üretiyorlar. Biz buna normal somun ekmek üretiminin de dahil edilmesini istemiştik. Bugün itibariyle ilk etapta bin adet ekmek üretimi başladı. Ekmeğin fiyatı 4 TL’den satışa sunulacak. Yıl sonuna kadar hedefimiz günlük 5 bin ekmek ve devamında 10 bin, 20 binleri bulmak mümkün. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

  • “Gençlerimizin geleceği için tüm çalışmalarımız hazır”

    “Gençlerimizin geleceği için tüm çalışmalarımız hazır”

    AK Parti Bursa Milletvekili ve TBMM Bütçe Komisyonu Üyesi Ahmet Kılıç, Bursa Gençlik ve Spor İl Müdürü Rahmi Aksoy ve Yurt Müdürü Nevzat Ergün ile birlikte Emir Sultan Öğrenci Yurdu’nda kalan Tıp Fakültesi öğrencileri ile bir araya gelerek sohbet etti, talep ve önerileri ile ilgili notlar aldı.

    Daha sonra farklı bölümlerde öğrenim görerek yurtlara kayıtlarını yaptıran öğrenciler ve ailelerini ziyaret eden Milletvekili Ahmet Kılıç, öğrenim hayatlarında başarılar diledi. Milletvekili Kılıç daha sonra yeni eğitim öğretim yılına hazırlıklarda son aşamalarına gelinen Uluşehir ve Süleyman Çelebi yurtlarını gezerek, çalışmalar hakkında bilgiler aldı.

    Gerçekleştirdiği ziyaretler hakkında bilgiler veren AK Parti Bursa Milletvekili Ahmet Kılıç, “2023-2024 Eğitim-Öğretim Yılı’nda öğrenci kardeşlerimizi her anlamda eksiksiz bir şekilde ve rahatça geleceklerini şekillendirebilecekleri ortamlarda, verimli bir şekilde eğitim hayatlarını sürdürebilecekleri ortamları oluşturabilmek adına büyük gayret sarf ediyoruz. Tıp fakültesi öğrencilerimiz eğitimlerine ve diğer öğrencilerimiz de yurtlarına yerleşmeye başladılar. Öğrencilerimiz ve yöneticilerimizle yaptığımız sohbetlerle varsa eksikliklerimizi gidermek adına gerekli notlarımızı aldık. Yurtlarımızın, öğrencilerimizin barınma ihtiyacının yanı sıra diğer tüm ihtiyaçlarını giderecek şekilde hazırlandığını gördük. Ben buradan emeği geçen tüm yetkililere ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

    Türkiye’nin atık her anlamda isminden söz ettiren bir ülke olduğunu belirten Milletvekili Ahmet Kılıç, gençlerin Türkiye’ye kattığı değerin son derece önemli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

    “Onlara güveniyoruz ve İnşallah onların gelecekte çok güzel işlere imza atacaklarına inanıyoruz.

    Bursamız bir öğrenci kenti aynı zamanda, gençlerimizin yaşamlarında eşsiz anılar biriktirebilecekleri her yönüyle güzel bir şehir. Gençlerimizin güzel bir eğitim hayatı sürdürebilmeleri için tüm hazırlıklarımız tamamlanmış vaziyette. Gençlerimizi Bursamıza bekliyoruz.”

     

  • Başkan Dündar, 9 bin 662 öğrenci ile buluştu

    Başkan Dündar, 9 bin 662 öğrenci ile buluştu

    Bugüne kadar hayata geçirdiği projelerle eğitime önemli katkılar sağlayan Başkan Dündar, her fırsatta öğrenci ve öğretmenlerin yanında olmaya gayret gösteriyor. Yeni eğitim öğretim yılının ilk gününden itibaren öğrencilerin yanında olan Dündar, iki haftalık sürede 11 okulda toplam 9 bin 662 öğrenci ve 656 öğretmenle buluşarak farklı bir rekora imza attı.

    Geçtiğimiz iki hafta boyunca önceliği okul ziyaretlerine ayıran Başkan Dündar, yeni dönemin ilk gününde Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Nursel Çağlar Anadolu Lisesi’nde öğrenci ve öğretmenler ile bir arada oldu. Dündar, aynı gün İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Cavit Çağlar İlköğretim Okulu’nda düzenlediği İlköğretim Haftası programına da katıldı.
    Başkan Dündar, iki haftalık süreçte Osmangazi Kaymakamı Ali Partal ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer ile birlikte; Nursel Çağlar

    Anadolu Lisesi, Bursa Anadolu Lisesi, Gazi Anadolu Lisesi, Hasan Ali Yücel Anadolu Lisesi, Kırcılar Anadolu Lisesi, Şehit Samet Saraç Anadolu Lisesi, Malcılar Anadolu Lisesi, Şehit Hakan Yutkun Anadolu Lisesi, Bursa Anadolu Kız Lisesi ve Bursa Anadolu Erkek Lisesi’ni ziyaret etti.
    Okul bahçesinde öğrencilere hitap eden Başkan Dündar, geleceğin yarınları olan öğrencilere ve onları yetiştiren öğretmenlere derslerinde başarılar diledi. Dündar, “Ülkemizin geleceği, yarınları sizlersiniz. Sizlerin en iyi şekilde eğitim almanız için devlet olarak, yerel yönetimler olarak elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Sizlere güveniyoruz ve her zaman yanınızda olacağız. Bu sıralarda yetişip, ileride çok önemli makamlarda görev yapacaksınız. Bu yüzden öğretmenlerinizin nasihatlerini dinleyerek çok çalışın” dedi.

    Başkan Dündar ayrıca, ziyaret ettiği lise son sınıf öğrencilerine, 2 bin 500 adet üniversiteye hazırlık yardımcı kitap seti hediye etti.

  • Sık görülen öğrenme güçlüğüne dikkat

    Sık görülen öğrenme güçlüğüne dikkat

    Uzman Psikolog Deniz Erden, toplumda oldukça sık rastlanılan, normal zekaya rağmen okuma ve yazma gibi konularda öğrenme güçlüğü olarak bilinen “disleksi” hakkında önemli bilgiler verdi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre disleksinin “yeterli zekâ, sosyokültürel fırsatlar ve bireye uygulanan eğitime rağmen verimli okuma becerisi kazanmada meydana gelen beklenmedik ve kalıcı başarısızlık” olarak tanımlandığını belirten Psikolog Erden nedenleri tam olarak aydınlatılmamış olmakla birlikte genelde doğum öncesi ve doğum sonrası beyin gelişimi sırasında etkili faktörlere göre ortaya çıktığını söyledi. Bu faktörleri de “Genetik yatkınlık, yetersiz ve dengesiz beslenme, gebelik sırasında geçirilen bazı hastalıklar ve bilinçsiz ilaç kullanımı, uzun ve zor doğum, plasenta anomalileri, doğumdan sonra bebeğin nefes almasındaki gecikme, geçirdiği ateşli hastalıklar” olarak ifade etti.

    Psikolog Erden, okul öncesi dönemdeki dislektik çocuklarda görülen belirtilere dair “Konuşmada gecikme görülebilir. Birbirine yakın heceli kelimelerde sesler karıştırılır (“Su” yerine “bu” gibi). Ayakkabıların bağlanmasında başarısızlık yaşanır. Sağ-sol karıştırılır. Bir iş yapılırken her iki el de kullanılır, kullanılacak el konusunda belirgin bir seçim yapılamaz. Alfabedeki harf ve seslerin öğrenilmesinde zorluk yaşanır. Zaman ve yön kavramları birbirine karıştırılır” diye konuştu.

    “Genellikle d ile b ve p ile b gibi harfler birbirine karıştırılır”

    Okul dönemine gelmiş çocuklarda ise şu belirtilerin gözlemlendiğini söyledi: “Okuma geç ve zor öğrenilir. Yavaş ve hatalı okunur. Yazı bozuklukları çok sık görülür. Matematikte güçlük çekilir. Çarpım tablosunu öğrenememe görülür. İmla ve noktalama hataları yapılır. D ile b, p ile b harfleri karıştırılır. Okuduğunu anlamada sorun yaşanır. Okurken sık sık harfler karıştırılır (“dağ” yerine “bağ”, “sal” yerine “şal” vb.). Harflerin sırası karıştırılır (“kız” yerine “zık” veya “ızk” vb.). Benzer kelimeler birbirine karıştırılır (“incir” yerine “zincir”, “en” yerine “ne” vb.). Ayna görüntüsü ile ters olarak yazmaya rastlanır. Bazı kelimeler yanlış hecelenir, hece atlanır, heceler tersten okunur – yazılır. Sesli okuma sırasında vurgulamalar inişli – çıkışlı olur ve noktalama işaretleri görülmez. Dil sorunları görülür. Sayfa yanlış ve düzensiz kullanılır, çizgiler arasında yazmada zorluk yaşanır. Kelimeler çok yer kaplayacak şekilde aralıklı veya birbirine çok bitişik yazılır. Yuvarlak ve düz çizgiden oluşan harfleri yazmada zorluk yaşanır”.

    “Yanlış bilinenler: Kızlarda disleksi daha çok görülür”

    Disleksi hakkında çok fazla yanlış bilginin yayıldığına değinen Psikolog Erden, bu yanlışları “Disleksili bireyler ‘geriye okuma’ yaparlar. Erkeklerin kızlara oranla disleksi olma durumu fazladır. Sol el kullananların disleksili olma oranı daha fazladır. Başarılı bireylerin disleksili olma ihtimali yoktur. Disleksili bireylerin hepsi özel yetenekli bireylerdir. Zekâ ile disleksi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Disleksi toplumlarda nadir görülen bir durumdur. Bir birey okuyabiliyorsa o disleksili olamaz. Okuma eğitimi başlamadan önce bireydeki disleksi teşhis edilemez. Disleksi çocuklarda bulunur, yetişkinlerde bulunmaz. Disleksi yalnız medikal tedavi yöntemleri ile tedavi edilebilir” şeklinde sıraladı.

    “Anne babalar geç konuşma durumuna dikkat etmeli”

    Okul ortamına gelmeden ve okuma deneyimi ile tanışmadan önce disleksinin teşhis edilemeyeceği konusundaki inanışların da yanlış olduğunu belirten Psikolog Erden, sözlü dil becerileri kazanımlarında sıkıntı yaşayan çocukların sonrası için disleksi riski taşıdığını söyledi. 12 aylık çocuklarda görülen zayıf kelime alımı ve 18 ayda görülen zayıf kelime üretiminin ileriki yaşlarda görülecek dil gecikmesine işaret ettiğini vurgulayan Psikolog Erden, disleksili bireylerin ailelerindeki okuma güçlükleri araştırılarak bireylerin konuşmalarındaki gecikmeye; tekerlemeleri hatırlama ve konuşurken sıklıkla kelimeleri karıştırma gibi konuşma problemlerine, zaman ve mekân kavramlarını kullanmada, sayma ve rakamsal işlemleri öğrenmede sıkıntı yaşamalarına dikkat ve yoğunlaşma problemleri çekmelerine ve düşük benlik algısının varlığına bakılarak erken teşhis yapılabileceği konusunda anne babaları uyardı.

    “Öğretmenin de velinin de farkındalığı çok önemli”

    Erken tanının bu çocukların geleceğini etkileme açısından çok önemli olduğuna dikkat çeken Psikolog Erden, bu durumun çocukların sadece akademik hayatlarını değil, akademik başarısızlık nedeniyle psikososyal gelişimlerini de olumsuz etkileyeceğini dile getirdi. Erken tanının, veli ve öğretmenlerdeki farkındalık ile mümkün olduğunun altını çizen Psikolog Erden, “Soruna yaklaşımda okul, aile, psikolog, psikiyatrist ve özel eğitim uzmanı işbirliği gereklidir. Çocuğun güçlük çektiği alana özel sözel, işitsel ve görsel eğitim metotları seçilmeli, özel geliştirilmiş bilgisayar programlarından yararlanabilir, yazarken klavye kullanımı gibi yöntemler kullanılmalı, ayrıca bilgiyi ölçmede yazılı yerine sözlü sınav, çoktan seçmeli test gibi uygulamalara yer verilmelidir” dedi.

  • Uygunsuz çanta kullanımına dikkat!

    Uygunsuz çanta kullanımına dikkat!

    Bel ve sırt ağrısının okul çağı yaş grubunda ve genç nüfusta giderek büyüyen bir sağlık problemi haline geldiğini ifade eden Dr. Hatice Kübra Aşık, çanta kullanımı ile ilgili önemli bilgiler paylaştı. Okul çağında sırt çantası taşımanın çocuklarda sürekli gelişmekte olan omurga açısından birtakım riskler barındırdığını söyleyen Aşık, “Uygunsuz çanta kullanımı ve ağır çanta, omuz, boyun ve sırt ağrıları ile kollarda ve ellerde uyuşmaya yol açabilir hatta ilerleyen yaşlarda sağlık sorunlarına neden olabilir” dedi. Aşık, “Bu yaş gruplarında omurga yapısının her yıl gelişmesi ve değişmesi nedeniyle öncelikle korunma erişkin popülasyona göre daha fazla önem kazanmaktadır” şeklinde konuştu.

    “Tek omuzda taşınmamalı”

    Taşınan çantanın her iki omuza asılarak taşınmasının vücut postürünü dengelemek açısından oldukça önemli olduğunu belirten Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Hatice Kübra Aşık, “Sırt çantasının ağırlığına katkıda bulunan tüm faktörlerin gözden geçirilmesi ve mümkün olduğu kadar bu faktörlerin düzenlenmesi gerekmektedir. Çantanın tek omuzda taşınması yüklenmenin bu bölgede daha fazla olmasına ve taşındığı tarafta daha fazla zorlanmaya neden olabilir. Bunu önlemek için çantaların her iki omuz askısı takılarak taşınması sağlanmalı” dedi.
    Aşık, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Ayrıca, çanta içinde bölmeler etkin bir şekilde kullanılmalı daha ağır olan kitap veya malzemeler sırta daha yakın bir şekilde çanta içine yerleştirilmeli böylece ağırlık dağıtılarak dengeli bir çanta oluşturulmuş olur. Çocuklar çantayı taşırken öne veya arkaya doğru eğilmeden çanta sırta olabildiğince yakın olmalı ve sırt düzgünlüğü korunmalıdır.”

  • İTO’dan ‘yazılımcı’ adaylarına çağrı

    İTO’dan ‘yazılımcı’ adaylarına çağrı

    İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) faaliyete geçirdiği yazılım-bilişim akademisi SoftITo’nun 2’nci dönemi için başvurular başladı. İTO’dan yapılan açıklamaya göre, belirli bir altyapıya sahip olmayı gerektiren ücretsiz yazılım eğitimleri eleme usulüyle yürütülecek. İlk olarak, frontend (web sitesi önyüz tasarımı ve geliştirmesi) ile mobile app developer (mobil uygulama geliştirme) eğitimleri verilecek. Sonraki etaplarda ise ‘backend developer (arka planda çalışan sistemlerin kurgulanması), game developer (oyun geliştirme), embedded systems developer (gömülü yazılım mühendisi), bilişim güvenliği mimarı, veri analitiği’ programları yer alacak.

    İki ay boyunca online ve Yeşilköy İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’ndeki tam donanımlı sınıflarda yüz yüze verilecek dersler 320 saatte tamamlanacak.

    “Yetenekli öğrencilere geleceğin şifrelerini veriyoruz”

    İTO Başkanı Şekib Avdagiç, SoftITo’da istihdam hedefli bir yazılım ekosistemi oluşturmak istediklerini belirterek, “Yazılımla Türkiye’yi dijital çağın önüne taşıma fırsatı yakalayacağız” dedi.

    Yazılımın sürekli değişimin yaşandığı bir endüstri içinde olduğunu vurgulayan Avdagiç, “Eğitim alan öğrencilerimize yeni yazılım trendlerini anlatıyoruz. Yetenekli öğrencilere geleceğin şifrelerini veriyoruz. İçlerindeki parıltıyı ortaya çıkaracak, umut veren bir kıvılcım başlatmak istiyoruz” dedi.

    Şekib Avdagiç, yetenekli yazılımcılara yönelik çeşitlenen ve dönüşen ihtiyaçlar çerçevesinde SoftITo’nun eğitimlerini yeni programlarla artıracaklarını da sözlerine ekledi.

    İlk etaba 9 bini aşkın başvuru gelmişti

    Programa göre adaylar önce online teknik sınava ve mülakata davet edilecekler. Ardından ise 1 aylık online eğitim başlayacak. Bu aşamayı da geçen öğrenciler yüz yüze laboratuvar eğitimine geçiş yapmaya hak kazanacaklar.

    Başvuruları yenilenen softito.com.tr adresinden alınan eğitim için son başvuru tarihi 8 Ekim 2023 olarak belirlendi.
    Yazılımcı olmak isteyenlere ücretsiz fırsat eşitliği sunmayı hedefleyen programın ilk etabına 7 yabancı ülke dahil 9 bini aşkın kişi başvurmuştu. Yapılan değerlendirme ile eğitime kabul edilen ve sınavları başarıyla tamamlayan 146 yazılımcı ise mezun olmuştu.

  • İşitme kayıpları eğitimi olumsuz etkiliyor

    İşitme kayıpları eğitimi olumsuz etkiliyor

    Gerek sosyal gerekse zihinsel gelişim açısından iletişim önemli bir konu. Hepsi birbirinden önemli beş duyu organımızdan özellikle işitme duyusu iletişim gerekliliği konusunda çok önemli bir rol taşıyor. İşitme duyusunun sağlıklı olması da çocukluk döneminden geçiyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Bedri Özer, sadece sosyal açıdan değil eğitim açısından da işitme duyusunun önem taşıdığına dikkat çekerek, “İyi bir eğitim için çocukların minik bedenlerinin ve tüm duyularının olabildiğince sağlıklı ve verilen eğitimi algılayabilecek düzeyde olması birinci şart. Bilindiği üzere ülkemizde Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda sadece yeni doğan değil okul çağı çocuklarda da işitme tarama programları yürütülmektedir” dedi.

    İşitme kaybı her 7 çocuktan birini etkiliyor

    Prof. Dr. Bedri Özer, yeni doğan bebeklerde ortalama binde 2-3 oranında tespit edilen işitsel kayıpların doğum sonrası yoğun bakım tedavisi alan bebeklerde binde 4’lere çıktığını ifade ederek, “Okul yaşına gelindiğinde ise okul öncesi erken çocukluk döneminde geçirilen sistemik enfeksiyonlar, kulak iltihapları, kullanılan ilaçlar, geçirilmiş kazalar nedeni ile bu oranlar binde 6’lara ulaşmaktadır. Kalıcı işitme kaybı yaygınlığının okul çağı nüfusta binde 9’lara çıktığı bilinmektedir. Bir ya da her iki kulakta kalıcı ya da geçici işitme kayıplarının sıklığı okul çağı nüfusta yaklaşık yüzde 15’ler düzeyinde olup, her yedi çocuktan birini etkilemektedir” şeklinde konuştu.

    “Okulda uyum sorunu yaşatabilir”

    Prof. Dr. Bedri Özer şöyle devam etti:
    “Doğumdan itibaren mevcut olan ya da sonradan ortaya çıkabilen işitme kayıpları erken tespit edilmez ise, erken tedavi ve rehabilitasyon programlarına alınmaz ise bu çocuklar ruhsal ve sosyal açıdan yaşıtları ile uyum sorunu yaşamakta, zeka ve akademik başarıları geri kalmaktadır. Okul çağında çevresi ile uyumsuz, arkadaşları ile geçimsiz, ilgi alanı dağınık öğrenciler olarak hem okul hem de aile ortamında yalnız kalabilmektedirler. Yeni eğitim ve öğrenim yılının başladığı bu günlerde ebeveynlere ve okul öğretmenlerine düşen en önemli görev çocukların bedensel ve ruhsal sağlıklarının yerinde olup olmadığının gözlenebilmesidir.”

    İşitme kaybını test etmek için 10 kritik soru

    Prof. Dr. Bedri Özer, ebeveynlerin çocuklarını yakından gözlemesinin ve 10 kritik soruya cevap aramasının önemli olduğunu belirterek soruları şöyle sıraladı:
    “1. Ailenizde erken yaşta işitme kaybı olan bir birey var mı?
    2. Çocuğunuzun hastane takibini gerektiren geçirilmiş bir kafa travması oldu mu?
    3. Öğrenme güçlüğü konusunda bir tereddüttünüz var mı?
    4. Yüksek şiddette bir gürültüye maruz kaldı mı?
    5. Geçmişte iç kulağa / işitmeye zarar verebilecek bir ilaç kullanım zorunluluğu oldu mu?
    6. Geçmişte tekrarlayan kulak enfeksiyonları yaşandı mı?
    7. Söylediklerinizi sık tekrarlatır ya da yanlış anlar mı?
    8. Ses duyduğunda sesin geldiği yönü tam olarak algılayabiliyor mu?
    9. Radyo ya da televizyondan gelen sesi sizinle aynı mesafeden dinleyip ayırt edebiliyor mu?
    10. Kapının zilini, telefonun sesini yan odadan algılayabiliyor mu?”

  • Okullar açıldı, ‘Eris’e dikkat

    Okullar açıldı, ‘Eris’e dikkat

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Covid-19’un Eris varyantının Türkiye’de görüldüğünü açıklamasının ardından varyantın yeniden kısıtlamalara neden olup olmayacağı korkusu başladı. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Nagihan Demir, okul sezonunun başlamasıyla birlikte ailelerin ve okulların bu önlemlere özellikle dikkat etmeleri gerektiği konusunda uyardı.

    Virüsün geçirdiği mutasyonlarla artık eskisi kadar ağır ve ölümcül hastalığa neden olmadığını belirten Dr. Nagihan Demir, “Eris varyantı ülkemizde henüz az sayıda kişide görüldü, ancak sonbahar sezonunun başlaması ve okul sezonunun açılması gibi etkenlerle daha hızlı yayılma olasılığı var. Bu varyantın diğer varyantlardan daha bulaşıcı olduğu düşünülüyor. Eris varyantının daha önce tanımlanan varyantların belirtilerinden pek farkı yok. Hastalıkta ateş, öksürük, boğaz ağrısı, kas-eklem ağrıları, baş ağrısı, burun akıntısı-tıkanıklığı, tat ve koku kaybı, ve ishal gibi semptomlar görülebilir. Okul sezonunun başlamasıyla birlikte çocukların enfeksiyon riski arttığı için ailelerin ve öğretmenlerin daha dikkatli olması gerekiyor” dedi.

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Nagihan Demir, fiziksel mesafe kurallarına uyulmasının, maske takılmasının, hijyene önem verilmesinin, bağışıklık sistemini kuvvetlendirici yönde beslenme veya takviye gıda almanın, kapalı alanların sık sık havalandırılmasının, mevcut aşıların korona virüsün yeni varyatlarından korunmak için önemli olduğunu söyledi. Dr. Demir, doğru ve dengeli beslenmenin, yeterli miktarda su içmeye özen gösterilmesinin, doktor önerisi ile vitamin almanın, bağışıklık sistemini güçlendirmenin hastalığı çabuk atlatmaya katkı sağlayacağına dikkat çekti.