Etiket: öksürük

  • “Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor”

    “Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor”

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer, gereksiz antibiyotik kullanımının, hastalarda yan etkilere ve antimikrobiyal direnç gelişmesine yol açtığını belirterek öksürük semptomları üzerine etkisini inceleyen ve 14 bilimsel çalışmanın dahil edildiği bir sistematik derleme çalışmasında ham balın, standart tedaviye göre belirtileri hafiflettiğini ve hem öksürük sıklığını hem de şiddetini azalttığının görüldüğünü söyledi.
    Van’da “Destek Tedavi Günleri” gerçekleşti.

    Birçok sağlık profesyonelinin katılım sağladığı bilimsel toplantıda, Prof. Dr. Ateş Kara, Prof. Dr. Ergin Çiftçi, Prof. Dr. Ayper Somer, Prof. Dr. Zeynep Ülker Altınel ve Prof. Dr. Şirin Güven gibi önemli isimler de yer aldı. Yaşam boyu sağlık için probiyotiklerden mikro besinlere kadar pek çok konuyu içeren oturumlarda BEE’O/ BEE&YOU Medikal ve Pazarlama Direktörü Reşat Kubilay İrkan da ekibi ile birlikte kongrede yer aldı.

    Ham bal ve propolisin çocuklarda öksürük semptomları üzerine etkisinin de konuşulduğu bilimsel programda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer sunumuyla bu konudaki değerli bilgileri katılımcılar ile paylaştı.

    Ham bal öksürük semptomlarını hafifletiyor
    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayper Somer, “Üst solunum yolu enfeksiyonları, en sık doktora gitme nedenlerinden biridir. Ancak, antibiyotiklerin bu enfeksiyonlarda pek etkili olmadığı bilinse de yine de çoğunlukla antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Gereksiz antibiyotik kullanımı, hastalarda yan etkilere ve antimikrobiyal direnç gelişmesine yol açmaktadır. Ham balın, öksürük semptomları üzerine etkisini inceleyen ve 14 bilimsel çalışmanın dahil edildiği bir sistematik derleme çalışmasında ham bal, standart tedaviye göre belirtileri hafifletmiş ve hem öksürük sıklığını hem de şiddetini azalmıştır” dedi.

    Öksürüğe Anadolu Propolisi etkisi
    BEE’O / BEE&YOU Medikal Direktörü Reşat Kubilay İrkan ise Propolisin, arıların bitkilerin yaprak, sap ve tomurcuklarından topladığı güçlü antioksidan ve antimikrobiyal etkilere sahip tamamen doğal bir arı ürünü olduğunu kaydetti. Yüksek polifenol içeriğine ve özel biyoaktif bileşenlere sahip olan propolisin, yüksek anti-inflamatuar ve antibakteriyel özellikleri sayesinde bronşit, bronşiolit, astım gibi solunum yolu problemleri üzerine olumlu etkiler gösteren doğal bir gıda olduğunu söyleyen İrkan, “Bilimsel araştırmalar, propolisin bileşimindeki değerli polifenoller ile yüksek antioksidan etki göstererek hastalık süresini kısalttığı ve ilaç kullanma sıklığını azalttığını göstermektedir.

    Propolisin öksürük semptomları üzerindeki etkisini araştıran bir bilimsel çalışma, üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren 430 çocuk üzerinde gerçekleştirilmiştir. 12 hafta süren bu çalışmada katılımcılar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup, günde 50 mg propolis ve 10 mg C vitamini içeren bir karışım tüketmiştir. İkinci grup ise hiç propolis almamıştır.

    Çalışmanın sonuçları, propolisli karışımı tüketen çocuklarda ateş ve öksürük semptomlarının belirgin şekilde azaldığını, hastalık süresinin kısaldığını ve toplam hastalık gün sayısının düştüğünü ortaya koymuştur. Bu sonuçlar, propolisin doğal biyoaktif bileşenleriyle çocuklarda semptomların hafiflemesine destek olduğunu göstermektedir” ifadelerine yer verdi.

     

  • “Uzayan öksürüğü ciddiye alın”

    “Uzayan öksürüğü ciddiye alın”

    Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Katılımlı Akciğer Sağlığı Kongresi (UASK) 2024, Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi.
    Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, uzayan öksürükler hakkında bilgiler verdi.

    Solunum yolu enfeksiyonu sırasında görülen öksürüklerin 3-4 hafta içinde geçmesi gerektiğine değinen Özlü, “Ama bir öksürük 8 haftadan uzun sürüyorsa bu önemlidir. Buna, ‘öksürüktür geçer gider’ dememek lazım ve mutlaka sebebini araştırmak gerekiyor. Aslında öksürük bir alarmdır. Yani vücudumuzda bir şeylerin doğru olmadığını, yanlış gittiğini bir yerlerde bir sorun olduğunu bize duyurur. Bu alarmı ciddiye almak lazım. Alarmı kapatmak yeterli değil. Yani öksürüğü tedavi edelim, bitti olmuyor. Alarmın sebebini bulmamız lazım. Neden bu alarm çalıyor? Onu bulmamız lazım ve ona yönelik tedavi yapmamız gerekiyor” diye konuştu.

    “Sebebi bulunup tedavi edilmeli”

    Uzayan öksürüklerin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizen Özlü, “Çünkü bu öksürükler gerçekten kişinin günlük yaşam kalitesini etkiliyor. Gece uyku kalitesini etkiliyor. İnsanlar toplum içinde, bu öksürükten dolayı zor durumlara düşebiliyorlar. dolayısıyla bu öksürüklerin mutlaka dikkate alınması ve araştırılıp sonucunun sebebinin bulunması ve tedavi edilmesi gerekiyor. Bunların altında çok farklı nedenler olabilir. Alerjik bir duyarlılık olabilir. Post enfeksiyon, öksürük dediğimiz bir bronşiyel bir duyarlılaşma olabilir, bazılarında astım, reflü gibi ya da üst solunum yolu alerjileri gibi durumlar olabilir. Ama her ne olursa olsun uzayan öksürüklerin ciddiye alınması ve bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurulması ve sebebinin bulunarak tedavi edilmesi gerekir” ifadelerine yer verdi.

    “Bahar alerjisinin tedavisi var”

    Bahar mevsiminin gelmesiyle birlikte atopik bünyeye sahip olan kişilerin tozlardan etkilenmeye başladığını dile getiren Özlü, “Burunları akmaya, hapşırmaya başladılar. Geniz akıntıları, öksürükler, hırıltılı solunumlar, nefes darlık gibi semptomlar, gözlerde sulanmak, kaşıntı gibi durumlarla karşı karşıya kalıyorlar. Bahar mevsiminin gelmesiyle beraber bu mevsimsel alerjileri çok sık görüyoruz. Bu bahar alerjileri çoğu zaman polenlere bağlıdır. Bahar alerjileri, çiçek, çimen, ağaç polenlerine maruziyetle ortaya çıkar ama bazen de polen olmadan da diğer alerjenlerle de tetiklenebilir. Hava durumundaki iklimdeki, nemdeki, durumundaki değişiklikler ev tozu akarları gibi ya da mantar gibi diğer yani hava yoluyla solunan alerjenlerin yoğunluğunu artırabilir. Bunlara bağlı olarak bu tür mevsimsel alerjiler ortaya çıkabilir. Mevsimsel alerjiler kişinin yaşam kalitesini, sosyal uyumunu, gece uyku kalitesini bozar. Gece boyu öksürükten uyuyamayan hastalarımız var. Art arda 30-40 defa hapşırıyorum hocam. Kesilmiyor, hapşırık var. Sürekli genzinde bir akıntı var. Bir türlü onu koparıp atamıyorum. Geleneksel tedavi alanlar var. Bahar alerjilerinin neden olduğu bulunduktan sonra tedavileri var. Bu kişiler gayet sağlıklı, baharı doya doya yaşayabiliyorlar” dedi.

  • ‘Öksürüktür geçer’ demeyin

    ‘Öksürüktür geçer’ demeyin

    Akciğerleri rahatsız eden mukus ve yabancı maddeleri dışarıya atmanın temel yöntemi olan öksürüğün faydalı olduğunu belirten  Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, yetişkinlerde sekiz, çocuklarda ise dört haftadan uzun süren öksürüğe kronik öksürük denildiğini ve bu durumda doktora başvurmak gerektiğini söyledi.

    Kronik öksürüğün bir hastalık değil, bir sağlık sorununun habercisi olan semptom olduğunun altını çizen Dr. Cengiz, öksürüğün şiddetine bağlı olarak kaburga kırıklarına bile yol açabileceğine dikkat çekti. Cengiz, “Kronik öksürüğe eşlik eden belirtileri, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, balgam çıkarma, hırıltılı solunum, sık geniz temizleme ihtiyacı, nefes darlığı, ses kısıklığı, mide ekşimesi ve ağızda asit tadı, boğaz ağrısı, nadiren öksürükle beraber kan tükürme, göğüste yanma hissi ve boğaz ağrısı” olarak sıraladı.

    “Üç hafta sigara içiminden sonra kronik öksürük başlar”

    Kronik öksürük sebeplerinin başında sigara kullanmak veya dumanına maruz kalmak geldiğini belirten Dr. Cengiz, “Genellikle üç haftalık sigara içiminden sonra içicilerde kronik öksürük başlar. Sigaranın öksürüğe sebep olmasının nedeni kimyasal tahriştir. Ancak kronik sigara içicilerinde kronik bronşit, zatürre, amfizem, bronşektazi, KOAH ve hatta akciğer kanseri gelişebilir ve bu durumlar da kronik öksürüğe sebep olur. Bu sebeple sigara içenlerde öksürük endişe kaynağıdır. Sigara dışında ise toz ve alerjenlerin yol açtığı postnazal akıntı sendromu, astım, kronik bronşit, gastroözefagial reflü, zatürre, tansiyon ilaçları, alerjiler, özellikle çocuk ve yatalak hastalarda boğaza ve akciğere kaçan yiyecek ve içecek parçaları, bronşektazi, küçük bebeklerde çok rastlanan bronşiolit, kistik fibroz, kalp hastalıkları, akciğer kanseri gibi hastalıklar öksürüğe sebebiyet verebilir” diye konuştu.

    “Öksürükle birlikte ateş, uykusuzluk ve kilo kaybı varsa dikkat”

    Sekiz haftadan uzun süren öksürüğün hekim için de dikkat gerektirdiğini vurgulayan Dr. Cengiz, fizik muayenenin ardından teşhis için röntgen, bilgisayarlı tomografi, akciğer fonksiyon testleri, bronkoskopi, rinoskopi, asit reflü testleri, endoskopi ile balgam kültürü
    istenilebileceğini dile getirdi. Kronik öksürükle beraber 38 derecenin üzerinde ateş, kan tükürme, göğüs ağrısı, nefes darlığı, yatakta düz uyuyamamak, çok fazla balgam çıkarmak, aşırı yorgunluk, iştah ve kilo kaybı ile gece terlemelerinin olması halinde doktor muayenesini ihmal etmemek gerektiğini söyledi.

    “Tedavi, öksürüğün nedenine bağlı olarak değişir”

    Kronik öksürüğü tedavi edebilmek için altta yatan nedeni bulmak gerektiğine işaret eden Dr. Cengiz şunları ifade etti:
    “Sigara kullanıyorsanız bırakmanız gerekir. Yüksek tansiyon ilacı öksürüğe neden oluyorsa hekiminiz ilacınızı değiştirebilir. Kalp hastalığından kaynaklanıyorsa kalp kasını güçlendirici ilaçlar verilir. Tanı astım ise bronkodilatatör ve kortikosteroidler kullanılır. Bu ilaçlar daralmış olan hava yollarını gevşeterek daha rahat nefes almanızı sağlar. Astım tanısı eski olan bir hastada ilaçların dozunu artırmak gerekebilir.

    Astım hastalarında atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak önemlidir. Sinüzitli hastalar dekonjestan ilaçlar ve burun açıcı toniklerle tedavi edilebilir. Bazen sinüzitli bir hasta için antibiyotik gerekebilir. Saman nezlesi hastalarında burundan kullanılan kortizonlu ilaçlar ve anti alerjik tedaviler vardır. Kronik bronşit ve zatürre gibi durumlarda antibiyotiklere ihtiyaç olabilir. Eğer neden reflü ise mide asidini azaltan ve reflüyü önleyen ilaçlar kullanılabilir. KOAH tedavisinde bronş genişletici ilaçlar ve steroidler kullanılır. Akciğerlere yabancı cisim kaçmışsa bu cisim bronkoskopi yoluyla çıkarılır ve uygun antibiyotikler verilir. Hekiminiz tedavi sürerken sizin konforunuzu sağlamak için öksürük şurubu da verebilir. Tanı akciğer kanseri ise tedavide cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi birlikte kullanılır. Tedavinin şeklini hastalığın evresi belirler.”

    “Bol su için, sigara içmeyin, toz ve dumandan uzak durun”

    Dr. Cengiz, hekim muayenesine paralel olarak kronik öksürük sorunu yaşayan her hastanın uygulayabileceği yöntemleri ise şöyle sıraladı:
    “Bol ılık su için. Günde en az 8 bardak su tüketin. Çay ve kahve su yerine geçmez. Bol su balgamı daha gevşek hale getirir ve rahatça atılmasını sağlar. Bitki çayları, et ve tavuk suyuna çorbalar boğazınızdaki tahrişi giderir. Sigarayı ve sigara dumanı solumayı bırakın. Evinizdeki tozu, aşırı nemi ve küfü uzaklaştırın.

    Burnunuzu açık tutmak için deniz suyu kullanın. Asit reflünüz varsa yatmadan 2-3 saat önce yemek yemeyi bırakın. Aşırı yağlı yiyecekler tüketmeyin. Evinizdeki havayı nemlendirin. Kuru öksürüğünüz varsa bir buhar aleti kullanabilirsiniz. Ancak cihaz filtresinin temizliğine dikkat edin. Bol meyve yiyin. Meyvelerde bulunan liflerin öksürüğü azaltıcı etkisi vardır. Bol bal tüketin. Ballı çaylar için. Boğazınızdaki tahrişi gidermek için tuzlu su ile gargara yapın. Toz, duman ve hava kirleticilerden uzak durun. Boğazınızı yumuşatmak için boğaz pastili kullanabilirsiniz. Daha rahat nefes almanızı sağlıyorsa yastığınızı yükseltin.”

  • ‘Gri bulut’ uyarısı

    ‘Gri bulut’ uyarısı

    Gün geçtikçe dünyanın en büyük sorunları arasında yer alan hava kirliliği nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Hızlı ve çarpık kentleşme, trafik, kalitesiz yakıt kullanılması gibi farklı nedenler ile 30’dan fazla madde havayı kirletiyor. Her alınan nefes vücuda zarar vererek birçok hastalığa neden oluyor.

    İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu, konuyla ilgili, tüm dünyada hava kirliliğinin her geçen gün artmaya devam ettiğini söyledi.

    Artıştan dünya nüfusunun yüzde 90’ının etkilendiğini belirten Gemicioğlu, “Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) hava kirliliğiyle ilgili belirlediği belli standartlar var. Dünyanın birçok yerinde maalesef hava kirliliği belirlenen standartların üzerinde ortalamalara çıkıyor.” ifadesini kullandı.

    “Gri Bulut tabakası çok riskli”

    Prof. Dr. Gemicioğlu, İstanbul’da bugünlerde hava kirliliği oranının DSÖ’nün belirlediği standartların üzerine çıktığına dikkati çekerek şöyle devam etti:

    “Bu nedenle İstanbul’un üzerinde özellikle sabahları bir gri bir bulut tabakası oluşmakta. Bu gri bulut tabakası bizim için son derece riskli. Bu durum hasta olanlar açısından daha çok riskli. Hava kirliliği, kalp hastalıkları, astım ve KOAH gibi solunum yolu hastalığı olanlarda ataklara hatta inmeye ve pnömoniye yol açıyor. 65 yaşın üzerindeki kişiler ve çocuklar için de çok büyük risk taşıyor ve bu kişilerin de hastalanmasına neden oluyor. Ama hiç hasta olmayan küçük bebeklerde hatta anne karnında olanlarda, hava kirliliği ile zararlar ortaya çıkıyor. İlerleyen dönemlerde hastalıkların oluşmasına neden oluyor. Dolayısıyla aslında bu düzeyler, risk sınırının altına indirilirse pek çok insanın da ölümü önlenecek. Örneğin, son yıllardaki ölçümlerde dünyada 9 milyon kişinin sadece hava kirliliği nedeniyle oluşan birtakım rahatsızlıklar; bunlar zatürre olabilir, inme olabilir, KOAH atağı olabilir, kanserler olabilir. Tüm bu nedenlerden öldüğünü gösteriyor. Türkiye’de ise 44 bin kişi hava kirliliğine bağlı nedenlerden hayatını kaybediyor.”

    “Kronik öksürük nedeni hava kirliliği olabilir” 

    İnsanların hava kirliliğini bildiğini ancak bundan hiç endişe duymadığını belirten Gemicioğlu insanların bunu hafife almayarak daha dikkatli olması gerektiğini anlattı.

    İnsanlardaki kronik öksürüğün çok fazla nedeni olduğunun altını çizen Gemicioğlu, “Mesela bir reflü veya geniz akıntısı da kronik öksürüğe neden olabilir. Ama iki aydan fazla süren yani kronik müzmin öksürüğünüz varsa sürekli kirli havada iş yapıyorsanız kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği de olabilir. Hava kirliliği sinsi bir tehlikedir, hem ölüm hem de pek çok hastalığın başlıca sebebi.” diye konuştu.

    “Sabah evleri havalandırmadan kaçınmalıyız”

    Hava kirliliğinin azaltılması için bazı önlemlerinin alınması gerektiğini dile getiren Gemicioğlu özellikle fosil yakıtlarının daha az tüketilmesi gerektiğini ifade etti.

    Prof. Dr. Gemicioğlu, dünyada elektrikli araçlar kullanımının arttığını vurgulayarak “Bunun yanında yakıt olarak doğal gaz tercih edilmeli. Odun, kömür ve tezek yakılmasından uzak durulmalı. Dünya buna dikkat ediyor, bizim de dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlara dikkat etmezsek kendi elimizle bu kirliliği arttırmış oluyoruz.” değerlendirmesini yaptı.

    Hava kirliliğinin olduğu dönemlerde sabah sporundan kaçınılması gerektiğini aktaran Gemicioğlu şunları kaydetti:

    “Sabah, evleri havalandırmadan mümkün olduğu kadar kaçınmalıyız. KOAH ile astım, yüksek tansiyonu, kalp rahatsızlığı olan kişilerin bu dönemde dışarıya çıkmamasını istiyoruz. Hava kirliliği sadece astım, KOAH değil solunum yolu enfeksiyonları, kardiyak hastalıklar da değil, kansere de yol açabiliyor. Bu nedenle hava kirliliğinin azaltılması son derece önemli.”