Etiket: olumsuz

  • Selülit, özgüveni olumsuz etkiliyor

    Selülit, özgüveni olumsuz etkiliyor

    Op.Dr. Arif Eroğlu, “Bölgesel yağ fazlalıklarından kurtulup yeniden şekillendikten sonra deri kalitesi ve sıkılığı için kadınların kendine yatırım yapması ve selülite karşı önlem alınması gerekir. Şimdiye dek sellülit tedavisi için kullanılmış birçok yöntem olmakla birlikte ONDA’nın yağ dokusuna özel mikrodalgaları ile yapılan selülit tedavisi çok başarılı sonuçlar veriyor. ONDA Soğuk Dalga Terapisi, selülite neden olan yağların eritilerek vücuttan atılmasını sağlayan çok etkili bir sıkılaşma ve incelme yöntemi. Tıptaki adı hidrolipodistrofi olan sellülit, derinin alt tabakasındaki yağ dokusunun bağ dokular arasında sıkışması sonucunda derinin üst kısmının portakal kabuğu görüntüsü almasıdır. Selülit, deri altı dokusunda (hipodermis) kan dolaşımının durağanlaşması, metabolizmanın yavaşlaması, fibröz bantların kısalması ve kalınlaşması anlamına gelir. Yağlı dokular büyüdüklerinde fibröz bantlarla çevrili deri altı odacıklarının duvarlarında kabarmalar oluşur. Bu ‘Portakal kabuğu görünümü’ olarak tanımlanır. Vücudun çeşitli bölgelerinde yağın birikmesi sonucu oluşan selülit cildin yüzeyine el yapımı yün yorgan tarzı pürüzlenme gibi yansır ancak bir hastalık değildir. Selülit, vücudun yağlı ve dolaşımı bozulmuş herhangi bir yerinde oluşabilir ancak vücutta özellikle selülit oluşumuna daha yatkın bölgeler şunlardır: Göbek, bel, kalçalar, uyluklar, dizler (özellikle dizlerin üstleri), bacak içleri, kollar” dedi.

    Selülitin kesin nedeninin bilinmediğini ifade eden Op.Dr. Eroğlu, “Cilt yüzeyinin altında yer alan dermis tabakasındaki fibröz bantların kısalmasıyla başlar. Yaşın ilerlemesiyle birlikte kan ve lenfatik dolaşımın yavaşlamasıyla cilt altındaki odacıklardaki yağ tabakasının şişmesi ve karnıbahar gibi topaklanması sonucu ortaya çıkan selülit kadınlara özel bir fizyolojik problem kabul edilir. Sellülit erkeklerde çok nadir görülür. Kadınlarda hipodermisdeki yağ hücreleri ve bağ dokusu zamanla değişir. Yağ hücreleri kilo alımıyla şişerek deri tabakasına doğru çıkıntı yaparsa bu portakal kabuğu gibi bir görünüm verir. Selülit, aşırı yağ olan kadınlarda daha sık görülse de ince ve formda insanlarda da görülebilir. Selülitin orta yaştan sonra oluşması daha olasıdır, ancak genetik faktörler ve yaşam koşullarına bağlı olarak gençlerde de oluşabilir. Üç tip selülit vardır: Yumuşak: En sık görülen tiptir. Aşırı yumuşak ve jelleşmiş gibidir. Selülitli bölgedeki doku çok gevşektir, hareket ettikçe oynar. Kalça ve üst bacaklarda yaygın olarak oluşmaya meyillidir. Ağrı yoktur. Sert: Tedaviye en zor cevap veren selülit tipidir. Deri sert ve sıkıdır. Oluşan sellülit derinin hassasiyetini arttırdığında selülitli bölgeye dokunmak veya nodüllere basmak bile çok acı verir. Selülit problemi ilerledikçe selülitli bölgede gitgide belirginleşen soğukluk hissi olur. Sert selülite ‘Sporcu Selüliti’ de denir. Genellikle güçlü ve sıkı bir bağ dokusu yapısı olan genç ve orta yaştaki yaşta ki kadınlarda rastlanır. Ödemli: En yaygın olarak görülen selülit tipidir. İyileşmesi de en kolay selülit tipidir. Genellikle üst bacak gibi lenfatik dolaşımın yavaşladığı vücut orta hattında oluşur. Hem yumuşak hem de sert selülitin özelliklerine sahiptir” diye konuştu.

    Op. Dr. Arif Eroğlu, sellüliti önlemek için en önemli yöntemlerden birinin spor yapmak olduğunu söyledi. Op.Dr. Eroğlu, “Kan ve lenf dolaşımını hızlandırmak için özel egzersizler çok önemlidir. Her gün ideal olarak 45 dakika egzersiz yapılmalıdır (Tempolu yürüyüşe çıkılabilir, evde dans edilebilir, yüzülebilir veya bisiklete binilebilir). 45 dakika boyunca ara vermeden bol terlemek amacıyla yoğun kardio antrenmanı yapılması son derece sağlıklıdır. Selülit giderici egzersizler, selülitli görünümünü azaltmak için çok etkilidir. İp atlamak, uzanarak bacakları aşağı yukarı indirip kaldırmak, yan yatarak bacakları yukarı aşağı hareket ettirmek, dizleri karına çekip bırakmak selülitte etkili jimnastik hareketlerinden bazılarıdır. Selülit tedavisinde basit şekeri ve rafine edilmiş karbonhidrat kaynaklarını hayattan çıkarmak gerekir. Cüce buğdaydan yapılan hamur işi gıdalar ve kompleks karbonhidratlar tüketilmelidir. Doğru bir protein kaynağı veya sağlıklı yağlar kullanılmalıdır. Bu sayede sindirim yavaşlayacağından ve kana şeker yavaş yavaş geçeceğinden insülin salgısı az ve düzenli bir formda olur. Etkili bir şekilde yağ yakmak için beslenme programına biraz yeşil çay (xanthine) eklemek doğrudur. Günde birkaç kere yeşil çay tüketmenin catechin – polyphenolleri içermesinden dolayı metabolizma hızlandırıcı etkisi kanıtlanmıştır. Lenfatik dolaşımın düzenlenmesi için günde 1.5-2 litre su tüketilmelidir. Üzüm çekirdeği ektresi, üzüm kabuğu gibi proanthocyanidinlerden zengin gıdalar kolajen yıkımını önler, yeni bağ dokusu oluşumunu destekler, hücre zarlarını tamir eder. Bioflavonlardan zengin gıdaların başlıcaları soya, soğan, yeşil fasulye, lahana çeşitleri, elma, turunçgiller ve suları, kuru eriktir. C vitamini güçlü bir kolajen yapımı tetikleyicisi ve antioksidandır. C vitamininden zengin turunçgiller, kivi, çilek, brokoli, karnabahar, yeşil biber gibi sebze ve meyveler kolajen yapımını hızlandırır ve metabolizmayı oksidan hasarından koruyarak yeniden daha genç bir bağ dokusu oluşumu için çok önemli bir rol oynar. Jelatin özellikle şu 3 aminoasit açısından çok zengin bir içeriğe sahiptir; proline, hidroksiprolin, glisin. Hidrolize edilmiş jelatin içerisindeki oligipeptidler kolajen sentezi arttırır. B 12 vitamini açısından da önemli olan kemik suyu ve kelle paça çorbası en az haftada 1 içilmelidir. Soya fitoöstrojenler içerir. Östrojeninin görevini taklit eden fitoöstrojenler östrojenin hücre reseptörlerine bağlanır ve kolajenin yıkılmasını engeller. Soya, östrojeni taklit ederek hücreyi östrojen hasarlarından korur ve östrojenin kolajen liflerini yıkmasını engeller. Omega-3 damarları güçlendirerek kan dolaşımını ve kan akışını kolaylaştırır. Somon ve sardalya omega-3 açısından çok zengindir. Soğan ve sarımsak doğal antibiyotik ve antiseptik özellik taşır, kan basıncının düşmesine sebep olarak dolaşımın ve kan akışının rahatlamasını sağlar. Zencefil, aspirin gibi etki göstererek kan damarlarında plak oluşumunu engeller, kanı inceltici etkisinden dolayı dolaşımı da rahatlatır. Zencefilin anti- enflamatuar etkisi de kuvvetlidir. Japonya’da nükleer bombalanma sonrası halkı kanserden korumak için uygulanmıştır. Zerdeçal, Hint mutfağında bolca kullanılan hint safranı (zerdeçal) antioksidan yönünden kayda değer zenginliktedir. Muz kas kasılmasını dengelediği için sporculara ve diyet yapanlara önerilir. İçerisinde bulunan potasyumla kan basıncını dengeler ve dolaşıma yardımcı olur. Çinko bakımından oldukça zengin olan muz, cilt hücrelerin yenilenmesinde görev alır. Muz, kan akışını da oldukça hızlandırır. Sellülitlerden kurtulmak için en etkili meyvelerden biridir. Lahana sellülit konusunda en etkili sebzelerden biridir. Vücudun toksinlerden temizlenmesine yardımcı olur. Harika bir antiseptik özelliği bulunur. Selülitin azalmasındaki ve ödem atmadaki etkileri hemen fark edilir. Yumurta beyazı, lesitin maddesi yönünden çok zengindir. Lesitin, hücrelere giren ve çıkan besinlerin düzenlenmesine yardımcı olur. Selülit tedavisinde bu madde çok önemlidir ve mutlaka tüketilmesi gerekir. Keten tohumu, alfa linolenik asidin anti enlamasyon özelliğinden dolayı selülit tedavisi sırasında tüketilmelidir. Koyu renkli sebze ve meyveler, antioksidan olarak C,E vitaminleri ve beta karoten, minerallerden çinko, manganezyum, selenyum, bakır en bilinen antioksidanlar arasındadır. Bu vitamin ve minareller en çok koyu meyve ve sebzelerde bulunur. Ananas, bulundurduğu bromelain enzimi sayesinde ödemleri azaltır. Selülitten kurtulmak için yeşil çay, kiraz çöpü ve mısır püskülü çayı yararlıdır. Ayrıca her gün en az 1,5 -2 litre su içilmelidir. Soda, ıhlamur, ada çayı, sebze suları, ayran tüketilebilir. Turşu suyu, şalgam, sirke gibi probiyotiklerden zengin içecekler fazla tuzlu olmamak şartıyla tüketilmelidir. Gazlı içecekler, katkılı kutulanmış meyve suları ve alkolden uzak durulmalıdır” açıklamalarında bulundu.

  • Hayatımızın neredeyse her alanında

    Hayatımızın neredeyse her alanında

    Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, hayatımızın neredeyse her alanına giren akıllı teknolojilerin çocuklar kadar yetişkinleri de olumsuz etkilediğini söyledi. Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, akıllı teknolojilerin faydaları ve zararlarına değindi. Akıllı teknolojilerin hayatın her alanında yerini aldığını belirten Özkaya, “Akıllı teknolojinin özellikle 21. Yüzyılda kaydettiği ilerleme, inkar edilemez boyuttadır.

    Şöyle ki; teknoloji artık hayatımızın her alanında mutfakta, salonumuzda, sokakta kendini göstermektedir. Gelişen teknolojiyle birlikte, insanlar birçok işlerini cihazlara yaptırır durumdadır. Bilgisayarlar, telefonlar; insanların hafızası hatta beyni haline geldi. İnsanlar için çalışıp, düşünmeye, kaydetmeye başladılar. Daha doğrusu insanlar teknolojiyi araç olarak kullanmak yerine, hayatlarını tamamen teknolojiye göre şekillendirdi. Elbette ki teknolojinin faydaları göz ardı edilemez” dedi.

    “İnsanı tembelleştiriyor”
    Özkaya, akıllı teknolojilerin insanı tembelleştirdiğini ifade ederek, “Ekonomiktir, zaman kazandırır, insan gücü tasarrufu sağlar, iyileşme sürecini hızlandırır, verimlilik artar, hata yapma payı azalır, hızlı iletişim, veri aktarımı ve bilgi alışverişi sağlar, kaliteyi artırır. Ancak insanları tembelleştirdiği, sıradanlaştırdığı gerçeğini de unutmamak gerekir. Örneğin; kitapların yerini tabletler, bisikletlerin yerini arabalar, klasik kol saatlerin yerini akıllı saatler bu düşünceye sevk eden teknolojik yeniliklerden yalnızca birkaçıdır.

    Özellikle son yıllarda insanlar kağıttan, kalemden, kitaplardan o kadar uzaklaştık ki artık eğitim sistemi bile teknolojiye göre şekillendi. Yazı tahtalarının yerini akıllı diye tabir ettiğimiz teknolojik tahtalar aldı. Öğrenciler kağıt, kalem yerine; tablet ve bilgisayar gibi teknolojik araçlar kullanmaya başladı. Tabi bununla beraber sanal ortamdaki içeriklerde arttı ve kafalar doğru yanlış bilgilerle doldurmaya, meşgul olmaya başladı. Teknoloji hem yetişkin hem de çocukları etkilemektedir” diye konuştu.

    “Teknoloji uyku düzenin bozuyor”
    Özkaya, teknolojinin uyku düzenine olumsuz etkilerinin olduğunu belirterek, “İnsanları farklı görüşlere kapatıyor. Sosyal ağlardaki kullanıcılar, kendi profillerin de sadece kendi görüşlerine yer veriyor ve olmayı istediği kişi gibi davranıyor. Bu nedenle kullanıcılar neredeyse tamamen zıt görüşleri hayatından çıkarıyor ve kendilerini belli görüşlerle sınırlıyor.

    Teknolojik cihazlara olan bağlılık ve bu bağlılık esnasında insanların hem az hareket etmesi hem de yemeğini genellikle bu cihazlara odaklanırken yemesiyle ne kadar yediğinin farkında olması obeziteyi arttırıyor. İnsanlarda dikkat dağınıklığına neden oluyor. Bir türlü açılmayan videolar insanların sabrını taşırıyor. Massachuetts Amherst Üniversitesi’nin araştırmasına göre, insanlar içeriğe anında ulaşmak istiyor ve içerik anında yüklenmediğinde sinirlenerek beklemeden içeriği kapatıyor.

    Bu durum bir süre sonra insanların tüm durumlara karşı sabırsız olmasına neden oluyor. Uyku düzenini bozuyor. İnsanların teknolojik cihazlara olan bağlılığı her an kullanıcılarda internete ulaşma isteği doğruyor ve buna bağlı olarak geceleri kullanıcılar internette daha fazla vakit geçirebilmek adına uykularından feragat ediyor. Ayrıca ekran ışığının uyku açtığına yönelik araştırmaları da hesaba kattığımızda teknolojinin uyku düzenimize olumsuz etkilerinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İnsanları suça teşvik ediyor.

    İnsanlar teknoloji sebebiyle öfkeli, tahammül sınırı düşük insanlar haline geliyor. Psikolojik rahatsızlıkların yaşanmasına çok büyük etkendir. Örneğin; depresyon, anksiyete, dikkat dağınıklığı, yeme bozuklukları gibi. İnsanları yalnızlığı tercih etmelerine neden oluyor. Çok uzun süre teknolojiye bağlı kalmak, ciddi bağımlılıklara neden olabiliyor. Bazı insanlar sosyal aktivitelerinden, aile ilişkilerinden hatta işlerinden bile uzak durmaya başlayıp teknolojinin bağımlısı haline geliyorlar” şeklinde konuştu.

    “Oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama süreleri kısalıyor”
    Oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama sürelerinin kısaldığını aktaran Özkaya, “Özellikle 3-6 yaş arasındaki çocuklar henüz oyun çağındadır. Ancak oyun çağını bilgisayar oyunları ile geçiren çocukların oyuncaklar ile oynama süreleri kısalıyor. Oyuncaklardan aldıkları haz da zamanla azalıyor.

    Ancak gelişimi düzgün tamamlamak için çocukların oyun çağını da sağlıklı biçimde tamamlamaları önemli. Bilgisayar oyunlarıyla fazla zaman geçiren çocuklar oyun döneminden erken çıkma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Buda çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Teknoloji araçları yüzünden doğaya salınan radyasyon, çeşitli gazlar insan sağlığını olumsuz yönden etkilemekte ve doğayı da kirletmektedir.

    Ayrıca teknoloji kötü maksatlarla kullanıldığında savaşlara ve savaşlarda kullanılan yine teknolojinin ürünü olan çeşitli silahlar insanların yaşamını kaybetmesine yol açmaktadır. Sonuç olarak, teknolojinin özellikle son yıllarda gösterdiği gelişmeler neticesinde insan hayatı hem daha kolay bir hale gelmekte hem de insani vasıflar bir o kadar da anlamını yitirmektedir.

    Tam da bu noktada önemli olan teknolojiyi doğru bir biçimde kullanabilmek, teknolojinin insanlığımızı köreltmesine izin vermeden aksine hem insanlığı hem de insan yaşamını kolaylaştırabilme yönünde bir araç olarak görüp faydalanabilmektir” ifadelerini kullandı.

  • Günlük kiralık evler otel sektörünü etkiliyor

    Günlük kiralık evler otel sektörünü etkiliyor

    Otelcilik sektörü, günlük kiralık evlerle ilgili yapılacak düzenlemeleri bekliyor. Sektör, yapılacak düzenlemelerle eşit şartların oluşmasını istiyor. Kişibaşı gecelik harcamaların 100 dolara yükseldiği ilk 6 ayda geceleme sayılarındaki gerilemenin günlük kiralık evlere olan yönelimden kaynaklandığı düşünülüyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2023 yılı ilk 6 aylık turizm verilerini açıkladı.

    Geçen yılın aynı döneminde 10,5 olan gecelik konaklama 9,9 geceye geriledi. Kişi başı gecelik harcama yüzde 11,9 artarak 99,9 dolara yükseldi. 2017 yılında 62 dolara kadar düşen kişi başı gecelik geliri 100 dolara yaklaştı. Bu gelişmelere ek olarak Bakan Ersoy, günlük kiralık ev kiralamaları yapanlara belli yükümlülüklerin getirileceğini, uygulamanın dünyadaki örnekleri gibi yapılacağını açıkladı. Turizm sektörünün en önemli ayaklarından olan otel yönetimleri bu açıklamalardan memnun oldular.

    “Günlük kiralamalar sektörümüze darbe vuruyor”
    Günlük kiralamaların otelcilik sektörünü olumsuz etkilediğinin altını çizen üst düzey yönetici Mehmet Aksekili, “Otele gelen müşteriler yaz aylarında genelde tatil için geliyorlar fakat kışın ise iş ve sağlık turizmi için geliyorlar. Günlük kiralamalar sektörümüze darbe vuruyor. Özellikle kalabalık aileler günlük kiralamaları seçiyor. Biz otelciler olarak günlük kiralama yapanlarla şartlarımızın eşit olmasını istiyoruz. Biz otelciler olarak yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Onlarında aynı yükümlülükleri yerine getirmesini talep ediyoruz” dedi.

    İstanbul’da otel dolulukların beklenildiği seviyede olmadığını söyleyen Aksekili, “Şu an İstanbul’da otellerde doluluk oranı yüzde 50 civarında. Gelecek aylarda da doluluk oranının bu rakamlarda kalacağını öngörüyoruz. Kültür Bakanımızın belirttiği gibi şu anda kişi başı günlük harcama 99 dolar civarında. Bu durum biraz daha böyle devam edecek. Normalde gelen turistler genelde 4 gün konaklıyordu şimdi ise ortalama 2 gün konaklıyorlar. Bu yıl genelde ağırlıklı olarak Orta Doğu ve Avrupa’daki gurbetçi vatandaşlarımızın talebi oluyor. Bizim beklentimiz Avrupa’dan daha çok turist çekmekti fakat genel anlamda bu ivmeyi sektör olarak yakalayamadık” şeklinde konuştu.

     

  • Aşırı sıcaklar çocukları olumsuz etkiler

    Aşırı sıcaklar çocukları olumsuz etkiler

    Yaz mevsiminde çocuklarda güneş çarpmalarına dikkat çeken Dr. Cansu Yılmaz, “Özellikle 6 ayın altındaki bebeklerde dikkatli olunması gerekir. Güneş çarpması durumunda ateş, halsizlik, kusma ve bilinç kaybı görülebilir. Güneşin zararlı ultraviyole ışınlardan dolayı deri kanseri riski de artmaktadır. D vitamini eksikliğinde haftada en az 2 kez saat 10.00 ile 16.00 arasında yüz ve kolların güneş koruyucu sürülmeden 10-15 dakika direkt gün ışığına maruz bırakılması önerilir. Fakat yaz mevsiminde güneş ışınlarının dik geldiği bu saatlerde daha dikkatli olunmalıdır. Yaz mevsiminde güneş ışınlarının dik geldiği 11.00-15.00 saatleri arasında direkt güneşe maruziyet olmamalıdır” dedi.

    Yaz aylarında insan vücudunda terleme nedeniyle aşırı sıvı kaybı olduğunu hatırlatan Dr. Cansu Yılmaz, sıvı kaybını bol bol su içerek ve sıvı tüketerek yerine koymak gerektiğini ifade etti. Dr. Yılmaz, “Fakat kullandığımız su ve sıvı kaynaklarına dikkat edilmelidir. Kaynağı belli olmayan içme sularından ve bu sularla yıkanan meyve ve sebzelerden tifo, paratifo, ishaller, viral hepatit (hepatit A) gibi hastalıklar ortaya çıkabilir. Özellikle piknik alanlarında sulara insan ve hayvan dışkı ve atıkları karışmış ise su gözle görülemeyen mikroplar ile kirlenir ve bağırsak enfeksiyonlarına neden olur” diye konuştu.

    Seyahat sonrası çocuklarda ortaya çıkan hastalıklara da değinen Dr. Cansu Yılmaz, “Gelişmekte olan ülkelere seyahat sonrası dönüşlerde yüzde 8 tıbbi bir tedaviye ihtiyaç duyulmaktadır. Çocuklarda uluslararası seyahatten sonra görülen hastalıklarda en sık yakınma ateştir. Enfeksiyonların çoğu alt solunum yolu enfeksiyonu, üriner enfeksiyon veya orta kulak yolu enfeksiyonudur. Seyahat enfeksiyonlarında ise yüzde 21 sıtma, yüzde 15 yolculuk diyaresi, yüzde 6 denge ateşi ve yüzde 2 tifo görülebilmektedir. Seyahat edilecek bölgeye göre öncesinde önlem alınması ve aşılamaların tam olması gerekmektedir. El hijyenine de özellikle dikkat edilmelidir. Aşırı sıcaklarda serinlemek için kullanılan klimalardan olumsuz etkilenmemek için klima filtrelerinin temizliğini zamanında yapılmalıdır. Klima çarpmasını engellemek için yazın klimayı 23-26 dereceye ayarlamalıyız” şeklinde konuştu.

  • Aşırı yağışlar lavanta üretimini olumsuz etkiledi

    Aşırı yağışlar lavanta üretimini olumsuz etkiledi

    Denizli’de aşırı sağanak yağmur yağışları lavanta üretimini de olumsuz etkiledi. Yağışlar nedeniyle oluşan çamur tarlaların sürülmesine yabancı ot mücadelesine engel oldu. Aşırı ne ve rutubet lavanta köklerinde sorunların yaşanmasına neden oldu. Sürekli yağışlarla birlikte lavantalar topraktan mineral alması azaldı. Yaklaşık iki ay önce yapılması gereken lavanta bakımlarının ve ara sürme işleminin yağışlar ve çamur nedeniyle yapılamadığına dikkat çeken Çal Belevi Muhtarı Mustafa Yanık, “Bu sene yağışların çok olması nedeniyle biraz bakımlarına geç kaldık. Aslında Mart Nisan aylarında bakımı yapılmakta olan lavantamız yağışların nedeniyle biraz geç kaldık. Lavantamız 7 yaşın da hasat öncesi son defa bakımlarını yapıyoruz. Artık Ağustos ayına hasadını bekliyoruz” dedi.

    Çal ilçesine bağlı Belevi Mahallesi’ndeki lavanta tarlasını gezen Denizli Tarım Platformu Başkanı İrfan Hatipoğlu da “Çal Belevi mahallesin de örnek bir lavanta bahçesin de bulunuyoruz. Bu Lavanta bahçesi 7 yıl önce bu bölge de örnek bir tesis olarak kuruldu. Üç yıldır da hasat yapılıyor, 2.5 aydır sürekli yağan yağmurlar lavanta üretimine bu örnek bahçe de ciddi zararlar oluşturmuş durumda. Aşırı rutubet ve nem nedeniyle bitkilerde küf, mantar oluşumu da görüldü. Su göllendiği için tarlalarda kökler de de çürümeler oluşmuş. Diğer yandan da çok yağışlar toprağı sürekli yıkadığı için lavantanın topraktan mineral almasını önlemiş durumda. Bu nedenle lavanta bahçesin de gezerken keskin lavanta kokusunu almakta zorlanıyoruz. Bu nedenle çiftçilerimize önerimiz çiçekler tam açıldığı zaman, bu ay yapılacak hasadında ağustos ayı sonuna kadar ertelenmesidir. Hasadı ertelemek lavanta üretimi için faydalı olabilir” dedi.

  • Sağanak yağış Tokat’ta etkili oldu

    Sağanak yağış Tokat’ta etkili oldu

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünün sarı kod ile uyarısının ardından Tokat Merkez de sağanak yağış etkili oldu. Etkili olan sağanak yağış hayatı olumsuz etkilerden trafikte aksamalara neden oldu. Bazı cadde ve sokaklar göle döndü, sürücüler zor anlar yaşadı. Yaklaşık 40 dakika süren sağanak yağış da metreküp başına 60 kilogram yağış düştü. Yağışın etkisini göstermesinin ardından Esentepe sanayi bölgesinde bazı ev ve iş yerlerini su bastı. Vatandaşlar su baskının ardından belediye ekiplerine ihbarda bulundu. İhbarı alan ekipler su baskını olan ev ve iş yerlerine müdahale de bulundu. Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, su baskınlarından etkilenen vatandaşları ziyaret etti, isteklerini dinledi.


    “27 iş yeri ve evden bize gelen şikayetler oldu. Bütün ekiplerimiz şikâyetlere giderek suları tahliye ettiler”

    Tokat Belediye Başkanı Eyüp Eroğlu, “12.45 de başlayıp, 13.20 saatlerine kadar süren aşırı sağanak yağışla karşılaştık. Cumartesi gününden itibaren sarı alarm verilmişti. 38 dakikaya yakın bir yağış aldık. Metreküp başına 60 kilogram yağışı buldu. Belki de 2 günde yağacak yağmuru tokat 30 dakika almış oldu. Sadece merkezimizde değil ilçelerimiz de de bu durum var. Bazı bölgelerimizde sağanak yağışın yanında dolu da etkili oldu. Ben bütün Tokat’ımıza geçmiş olsun diyorum. Bununla beraber belirli noktalarımızda sıkıntılar oldu. Sanayi bölgemiz, borsa ilköğretim okulunun bulunduğu bölgede sıkıntılarımız oldu. Bununla birlikte Esentepe mahallemiz de bazı sıkıntılar oldu. Meydan bölgesinde bulunan dükkânlar da sıkıntı oldu.

    27 iş yeri ve evden bize gelen şikayetler oldu. Bütün ekiplerimiz şikayetlere giderek suları tahliye ettiler. Şunu söylemem gerekirse Biz bunu 5 yıl önce gördük yani 2017-18 yılıyla beraber özellikle mevsim şartlarının değişmesi çok hızlı yağan yağmurlar iklimin değişmesiyle beraber bunu ön gördüğümüz için alt yapıya önem veriyoruz. Sadece 4 yılda yaptığımız alt yapı çalışması 55 kilometreyi geçti. Toplam 40’a yakın noktada çalışma yapılması gerekiyordu ki bunların şu ana kadar da 30 tanesini yaptık 55 kilometre yağmur suyu hattı yaptık. Bununla beraber kalan bazı noktalarımız var. İnşallah bunları da hemen hızlı bir şekilde yapacağız. Biz Yağmur suyu alt yapımızı güçlendiriyoruz. İnşallah da bundan sonra da yine yeni gördüğümüz bazı eksik noktaları etüt ettikten sonra buralarda da çalışmalarımızı devam ettireceğiz” dedi.

  • Hava şartları arıları olumsuz etkiledi

    Hava şartları arıları olumsuz etkiledi

    Gazipaşa’da bal üreticilerinin yayla yolculuğu bu yıl geç başladı. Gazipaşalı üreticiler, ağustos ayındaki ilk hasat için hazırlıklarını tamamlayıp, ilçenin farklı yaylalarına kovanlarını taşımaya başlamışlardı. Ancak yaylalarda hava şartlarının olumsuz seyretmesi, arıların gelişmesini engelledi. Hava şartlarından dolayı birçok arıcı kovanlarını sahile getirmek zorunda kaldı. Bazı üreticiler ise, yayla yolculuğuna yeni başladı.

    “Kovanların bir kısmı yeniden sahile indirildi”

    Antalya Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Antalya Arı Yetiştiricileri Birliği Gazipaşa Temsilcisi Fatih Oktan, oluşan durumla ilgili bilgi verdi. Yaylaya erken götürülen kovanların hava şartları nedeniyle geri getirildiğini ifade eden Oktan, “Bu yıl yaylaya erken götürülen kovanlarımızdaki arılar, bölgemizde hava şartlarının olumsuz seyretmesinden dolayı yeterince gelişmedi. Birçok arıcımızda olumsuz hava şartları nedeniyle yaylaya geç gitmek zorunda kaldı. Hal böyleyken, yaylalara erken götürülen kovanların bir kısmı yeniden sahile indirildi” dedi.

    “Arılar doğadan yeterli nektarı toplayamadı”

    Yayladaki arıların yeterince beslenemediğini dile getiren Oktan, “Yaylada bulunan arılar, doğadan yeterli nektarı toplayamadı. Yaylada bulunan bal üreticilerimiz, arılara kek ve sıvı beslemesi yapmaya devam ediyor. Meteoroloji verilerine göre haziran ayının da yağışlı geçeceği öngörülüyor. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinden dolayı arıcılarımız, kötü bir sezon geçiriyor” ifadelerini kullandı.

    “Arıcılara yüzde 3 mazot desteği veriliyor”

    Öte yandan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından arıcılara yüzde 3 mazot desteği yapılmaya başlandığına dikkat çeken Antalya Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve Antalya Arı Yetiştiricileri Birliği Gazipaşa Temsilcisi Fatih Oktan, “Mazot desteğinin yanında, bahar döneminde Gazipaşa’da 950 çuval indirimli şeker dağıtımı yapıldı. Sonbahar döneminde de indirimli şeker desteği yapılacak. Arıcılarımızın hayırlı, bereketli bir sezon geçirmelerini diliyorum. Birlik olarak her zaman arıcılarımızın yanında olmaya ve arıcılarımıza destek vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

  • Kar yağışı hayvanları ve bitkileri olumsuz etkiledi

    Kar yağışı hayvanları ve bitkileri olumsuz etkiledi

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde etkili olan kar yağışı sonrası her yer beyaza büründü. Bahar aylarında çiçek açan ağaçlar zarar gördü, bal arıları tekrar kış uykusuna yatmak yerine karda telef oldu, güvercinler ise soğuk havadan dolayı uçamadı.

    İlçeye bağlı Başaran, Günyüzü ve Taşarası köylerinde beyaza bürünen dağlar aynı günde kar eriyince aynı bölgelerden çekilen kareler göz kamaştırdı.

    Doğa fotoğrafçısı Serdar Gökçe, kar manzaralı fotoğraf çektiğini söyledi. Gökçe, “Dün etkili olan kar yağışı bir çok hayvanı etkiledi. Çiçek açan ağaçların tamamına zarar verdi.

    Yazı beklerken tekrar kışı yaşadık. Aynı günde iki mevsimi gördüm. Her yeri karış karış dolaştım fotoğraf için ilginç doğa olaylarına tanıklık ettim” dedi.

  • Yağmur yağışı hayatı olumsuz etkiledi

    Yağmur yağışı hayatı olumsuz etkiledi

    Ankara’da sabah saatlerinde başlayan ve zaman zaman şiddetli yağan yağmur, kentte hayatı olumsuz etkiledi.

    Yollarda biriken sular sürücülerin ve yayaların tehlikeli anlar yaşamasına neden olurken, meydana gelen kazalar ise trafiği durma noktasına getirdi.

    Yağış, taşkınlar sebebiyle bozulan asfalttan sökülen parçaların yolları tıkamasına da sebep olurken, şehrin yüksek yerlerinde beliren sis ise görüş mesafesinin düşmesine neden oldu.

  • Sağanak yağış Kula’da hayatı olumsuz etkiledi

    Sağanak yağış Kula’da hayatı olumsuz etkiledi

    Manisa’nın Kula ilçesinde aniden bastıran sağanak yağış, hayatı olumsuz etkiledi. Yoğun yağmur dolayısıyla sokaklar ve bazı evlerin bodrum katları ile otoparkları su bastı. Göle dönen sokaklarda vatandaşlar ve MASKİ ekipleri, pisliklerden dolayı tıkanan rögarları temizledi.

    Manisa’nın Kula ilçesinde sokağa çıkma kısıtlamasının son gününde, aniden bastıran sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi. Öğle saatlerinde başlayan dolu ile karışık sağanak yağış sebebiyle, ilçedeki bazı sokakları su bastı. Kısa zaman zarflarında aniden bastıran yağış nedeniyle ilçenin birçok noktasında ev, işyeri ve otoparkları da su bastı. Sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanmasından dolayı ilçe sokaklarında servis yapan su satıcıları, tüpçüler ve ekmek satıcıları, göle dönen sokaklarda zor anlar yaşadı.

    Yağışın başlamasının ardından ilçe sokaklarında temizleme çalışması yapan MASKİ ekiplerine, vatandaşlar da yardım etti. İlçenin bir çok noktasında pisliklerden dolayı tıkanan rögarlar, sokakları göle çevirdi. Rögarları temizlemeye yetişemeyen MASKİ ekiplerine vatandaşlar da yardım ederek, göle dönen sokaklarda temizleme çalışmaları yaptı. Akşam saatlerinde sona eren sağanak yağışın ardından, MASKİ ekipleri ilçe sokaklarında biriken suları temizledi.