Etiket: ömer çelik

  • Ömer Çelik KKTC’nin 40. yılını kutladı

    Ömer Çelik KKTC’nin 40. yılını kutladı

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40. kuruluş yıl dönümüne ilişkin sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı.

    Sözcü Çelik, “Cumhuriyetimizin 100. yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. Kıbrıs Türk davası için mücadele eden tüm şehit ve gazilerimizi şükran ve rahmetle yâd ediyoruz. Kıbrıs Türk halkına huzurlu, güvenli ve müreffeh bir gelecek diliyoruz. KKTC ve Kıbrıs Türkünün haklı davasının yanında yer almaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

     

  • Ömer Çelik: “Netanyahu zihniyetinin DEAŞ zihniyetinden bir farkı yok”

    Ömer Çelik: “Netanyahu zihniyetinin DEAŞ zihniyetinden bir farkı yok”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezinde MKYK sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Sözcü Çelik, MKYK toplantısında seçim dönemini işaret ettiğini belirtti. MKYK’da eser siyaseti dönemini buluşturmak için elinden gelen gayretin herkes tarafından gösterilmesi gerektiğinin söylendiği ve değerlendirildiğini aktaran Çelik, “Birimlerimiz bununla ilgili hazırlıklarını yapmaktadır. MKYK toplantımızda gündem maddesi olarak bölgesel ve uluslararası gelişmeler tabii sadece bu bir başlık altında Gazze meselesi ele alınmıştır. Türkiye’nin pozisyonunu temasları şimdiye kadar gelinen nokta kapsamlı bir şekilde MKYK’mızda değerlendirilmiştir. Soru cevaplarla birlikte çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Teşkilat başkanlığımız, yeni MKYK’mızdan yetki istemiştir biliyorsunuz teşkilatlarla ilgili olarak genel başkanımıza, illerin atanması, ilçeleri atamalarımızla ilgili yetki vermektedir. Bu yetki talebi görüşülmüş uygun bulunmuştur. Aynı zamanda seçim işleri başkanlığımız, seçim takvimlerimiz açıklanması ve çeşitli aşamalarının belirlenmesiyle ilgili olarak yetki istemiştir. Bu takvimin nasıl işleyeceği bunun nasıl gerçekleşeceği üzerindeki son çalışmaları tamamlanıp genel başkanımızın onayına sunulduktan sonra bir iki gün kamuoyuyla paylaşılacaktır. Tabii geldiğimiz noktada fiilen bu MKYK toplantısıyla birlikte bu yetkililerin verilmesiyle birlikte bizim açımızdan seçim dönemi çalışmaları ve takvimi resmen başlamıştır. Ama işte adaylarımıza zaman başvuracak hangi yönetmenler uygulanacak bunun takvimi ile ilgili olarak takvim çalışması bir gün içerisinde genel başkanımızın onayıyla birlikte kamuoyuyla paylaşılacaktır. Ama AK Parti MKYK açısından bu çalışmaların resmi başlangıcı bu MKYK’yla birlikte gerçekleşmiştir” ifadelerini kullandı.

    “BM, hiçbir şekilde sürecin gidişatına müdahil değil”

    Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Gazze’de yaşananları dehşet verici olarak ifade ettiğini hatırlatan Çelik, “Guterres, insanların doğrudan bombaların hedefi olduğunu ifade ediyor ama bu ifadelere rağmen BM, hiçbir şekilde sürecin gidişatına müdahil değil. Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın verdiği tasarı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve diğerleri tarafından, ABD’nin verdiği tasarı da bir diğeri tarafından bloke edilerek bu tablo ortaya çıkıyor. 121 ülke, İsrail’e ateşkes çağrısı yaptı. Tüm bu tablo içerisinde BM İnsan Hakları Komiseri, gidişattaki vahşeti görerek istifa etmiştir. Srebrenitsa’da yaşananların aynısının yaşandığı bir süreç maalesef bu şekilde ortaya çıkmıştır. Gelinen tablo, uluslararası sistemin iflas ettiği bir tablo haline gelmiştir” dedi.

    Ukrayna ve Filistin için iki ayrı standardın ortaya konulduğuna işaret eden Çelik, “Sonuçta gördüğümüz şey şu; 2 devletli çözüm hayata geçmeden Gazze’de yaşanan bu kısır döngünün, sürekli olarak insanların hedef alındığı ve vahşi bir şekilde öldürüldüğü bu saldırıları sona ermeyeceğini görüyoruz. O sebeple, birinci çerçevede ateşkesin gerçekleşmesi, ikinci çerçevede ise muhakkak suretle 2 devletli çözümün ortaya çıkması gerekmektedir. Cumhurbaşkanımızın, İsrail ordusunun savaş suçlarından sorumlu tutulması konusundaki her türlü girişime destek vereceğini ifade etmesi bu bakımdan önemlidir. Bütün uluslararası toplumu, Cumhurbaşkanımızın bu girişimine destek vermeye davet ediyoruz. İşlenen savaş suçları ve insan hakları ihlalleri karşısında sorumluların gereken cezayı alması için uluslararası toplum gereken inisiyatifi göstermelidir” dedi.

    “Tevrat’tan alıntılar yaparak kendi vahşetine dinleri ve dini duyguları alet etmeye çalışıyor”

    İsrail’in, kendilerine savaş suçu işlediklerini söyleyenleri Hamas’a destek vermekle suçladığını söyleyen Çelik, “Netanyahu’nun yaptığı şey, sadece katliam siyasetini örtbas etmekten ibarettir. Tevrat’tan alıntılar yaparak kendi vahşetine dinleri ve dini duyguları alet etmeye çalışıyor. Kim ki yaptıkları insanlık dışı katliamları meşrulaştırmak için, buna destek bulmak için Tevrat’tan ve İncil’den referans getiriyorsa, Tevrat’ı ve İncil’i takip edenlere de saygısızlık yapıyor, Tevrat’ı ve İncil’i de hedef alıyor demektir. O sebeple Tevrat’ın ve İncil’in takipçilerinin, Tevrat’ın ve İncil’in bu katliamlar için bir destek olarak kullanılmasına da en büyük itirazı yapması gerekmektedir. Cumhurbaşkanımız defalarca bunu bir din savaşına çevirmeyin dedi. Fakat bu şekilde yaparak Netanyahu ve onun Amerika’daki bazı benzerleri, meseleyi bir ‘haç-hilal savaşı’na çevirmek gibisinden bütün dünyayı ateşe atacak bir sorumsuzlukla hareket etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Netanyahu hükümetinin Filistin davasını kriminalize etme çabasını görmek lazım”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çözüm konusunda güçlü bir şekilde diplomasi yürüttüğünü bildiren Çelik, “Tabii dünya halklarını umut verici dayanışması, aynı şekilde 121 ülkenin bu konuyu kınayan bir karar tasarısına imza atması gibi gelişmeler daha da çok çalışılması gerektiğini, yol alınması gerektiğini göstermektedir. Gelinen noktada, ateşkes mi yapılacağı yoksa insani ara mı verileceği konuşuluyor. Dünya ateşkes çağrısı yaparken ABD insani aralar vermekten bahsediyor. Netanyahu hükümeti buna bile karşı çıkıyor. Bu, Hamas’ın işine yararmış. Şimdi bakın. Bu siyasetin arkasında, Netanyahu hükümetinin Filistin davasını kriminalize etme çabasını görmek lazım. Ateşkes diyoruz, 2 devleti çözüm diyoruz. Oysa bırakın bütün bunları, bütün bir Filistin davasını etme peşinde koşuyor. Dini argümanlardan başka konulara kadar, meseleyi bütün bölgeyi içine alacak bir din savaşına dönüştürme şeklinde bir tutum izliyor” diye konuştu.

    Avrupalıların, Amerikalıların meseleyi uzaktan seyretmenin meseleyi çözebileceğini zannettiklerini ifade eden Çelik sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Şu anda bütün uluslararası kurumlar insanların insan haklarıyla ilgili bütün müktesebatı test altındır. Avrupalılar, Amerikalılar meseleyi uzaktan seyretmenin meseleyi çözebileceğini zannediyorlar. İsrail’in peşine takmış, takılmış biliyorlar. Oraya habire savaş gemisi göndermenin nükleer denizaltı göndermenin hiç kimseye bir faydası olmayacak. Milyonlarca Afrikalıyı on yıllar boyunca köleleştirenler 200 bin Cezayirliyi öldürenler 1995’de Srebrenitsa’da soykırıma imza atanlar şimdi aynı yazılımı yeniden işlettiklerinin farkına varsınlar. Nazilerin yaptığını şu anda Netanyahu hükümeti yapıyor. Netanyahu hükümetinin yaptığıyla Nazilerin yaptığı aynı şeydir. Dünyanın buna bir dur demesi gerekmektedir. Yoksa insanlığın bütün medeniyetin kazanımları bu Netanyahu hükümetini yönetenlerin bu maalesef katliam siyasetinin altında ezilecek yok olacaktır.”

    “Cumhurbaşkanımız önümüzdeki günlerde yeni bir diplomasi atağı da tekrar başlatacaktır”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki günlerde yeni bir diplomasi atağı da tekrar başlatacağını söyleyen Çelik, “Bu konuyu en yakın bir şekilde takip ettiğini biliyoruz. İnşallah şu anda Türkiye’nin ortaya koyduğu ateşkes ve arkasından barışın iki devleti çözümün sağlanmasına yönelik garantörlük mekanizmasının hayata geçmesi için bütün çalışmalar sürdürülmektedir. Ayrıca Dışişleri Bakanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız, muhataplarıyla konuyu görüşmeye yakından takip etmeye de devam ediyorlar” dedi.

    Bir gazetecinin “ Gazze’ye giden yardımları yeter buluyor musunuz?” sorusuna ise Çelik, “Bizim değerlendirmelerimize göre, kurumlarımızın değerlendirmesine göre Gazze’ye günlük en az 500 tırlık yardım girmesi gerekir. Fakat 32 günde kaç tır girmiştir toplam 32 günde? 450 yıl yardım girmiştir. Yani bir günde girmesi gereken kadar yardım bile 32 günde girmemiştir. Türkiye bütün imkan ve kabiliyetleriyle insani yardımdan sağlık hizmetine kadar, bütün imkan ve kabiliyetlerini, her türlü desteği vermeye hazırdır. Fakat İsrail tarafı bunu engellemektedir. Yani düşünün koskoca bir uluslararası sistem günlük insani yardımın girilmesini bile sağlamaktan aciz duruma düşmektedir. Gazze’nin boşaltılması gibi bir şeyi asla kabul edemeyiz. Bu kesinlikle söz konusu olamaz. Burada ya Gazze’yi boşaltın ya da hepinizi öldürürüz gibi bir seçeneğin ortaya koyulması uluslararası sistemin tümden iflas etmesi barbarlığın varlığın hakim olması demektir. Gazze’nin boşaltılması demek Netanyahu hükümetinin ve bu zihniyettekilerin Filistin davasının ortadan kaldırması demektir. Buna hiçbir şekilde olumlu bakılamaz. Hiçbir şekilde buna müsaade edilemez” yanıtını verdi.

    “İsrail kendisi dışında bir sesin duyulmasına tahammül edemiyor”

    İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun BM Genel sekreterini istifaya davet etmesiyle ilgili Çelik, “BM zaten hiçbir şey yapamıyor. En azından genel sekreterleri bunun dehşet olduğunu ifade ediyor. Ama kurumsal olarak hiçbir şey yapamıyor. İsrail buna bile tahammül edemiyor. Yani İsrail kendisi dışında bir sesin duyulmasına tahammül edemiyor. İsrail’in artık Gazze’deki saldırısı oradaki masum insanları hedef aldığı gibi uluslararası düzeni uluslararası hukuk ve uluslararası kurumlarda hedef almaktadır. Belki de şimdiye kadar yapılan açıklama içerisinde en yumuşak tonlu açıklamalardan birisidir genel sekreterinin açıklaması. Fakat İsrail onu bile istifaya davet ediyor. Dolayısıyla burada İsrail’in amacının tırnak içinde kendini savunma hakkıyla ilgisi olmadığını Netanyahu hükümetinin başka amaçlar peşinde koştuğunu görmek gerekir. 2. bu son derece haince bir numaradır. Fakat şu anda Netanyahu hükümeti Hamasla mücadele ettiğini söylerken yaklaşık 10 bin kişi hayatını kaybetti. Şimdi bütün bunlar örgüt mensubu muydu? Bütün bunlar bir teşkilat mensubu muydu? Bütün bunlar sivil ve masum insanlar. Bunlar herhangi bir askeri niteliği olmayan insanlar. Şu anda Netanyahu’nun zihniyetinin DEAŞ’ın zihniyetinden bir farkı yok. Yani bir şekilde bu işgale, bu saldırganlığa, bu soykırım faaliyetlerine karşı çıkan herkesi kriminalize etmeye çalışıyorlar. Hiçbir şekilde Türkiye buna boyun eğmez. Biz buna boyun eğmeyiz” dedi.

    ‘İsveç’in NATO üyeliği konusunda hangi aşamada?‘ sorusu üzerine Çelik, “Şu aşamada hükümet iradesi, Cumhurbaşkanlığı iradesi bunu Meclis’e göndermiştir. Bundan sonra karar yetkisi Meclis’tedir. Yüce Meclis bunu değerlendirecektir. İsveç’in attığı adımları yeterli buluyorsa onay verecektir, bulmuyorsa onay vermeyecektir. Takvimi konusunda benim bir şey söylemem doğru olmaz. Şu anda birinci aşamadan ikinci aşamaya geçilmiştir. Yüce Meclis’in değerli milletvekilleri onu takdir edecektir” değerlendirmesinde bulundu.

    CHP’de genel başkan seçimiyle ilgili soru üzerine Çelik, “Yeni göreve gelenleri tebrik ediyoruz. Ama biz orada bir değişiklik görmedik. Aynı söylemler tekrar ediyor. Türkiye’de siyasal değişimi taşıyan parti yine AK Parti’dir. Türkiye’de siyasal değişim ihtiyacını gerçekleştiren kadrolar Cumhur İttifakı kadrolarıdır. Bizim gördüğümüz CHP aynı CHP, orada sadece bir koltuk değişimi olmuştur” ifadelerini kullandı.

  • Ömer Çelik: “Ateşkes demeyen bu cinayete ortaktır”

    Ömer Çelik: “Ateşkes demeyen bu cinayete ortaktır”

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu. 29 Ekim kutlamalarına yönelik konuşan Çelik, “Ankara’daki törenlerden sonra İstanbul’da da çeşitli hazırlıklar bütün milletimizin gözleri önünde cumhuriyetimizi şanla, şerefle kutlamanın bir göstergesi olarak ortaya koyulacak. Tabii Cihan Harbi’nin sonrasında büyük mücadelelerin geçerek biricik göz bebeğimiz cumhuriyetimizi kurarak bizi yok etmek isteyenlere karşı bir kere daha tarihte buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz mesajımızı güçlü bir şekilde verdik. Cumhuriyet tarihimizde, siyasi tarihimizde tabii pek çok uluslararası ilişkilerle ilgili komşularımızla ilgili olayın yanı sıra Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanması mücadelesi, Cumhuriyetimizin değerlerinin olgunlaşması, bunlar üzerindeki mutabakatın kuvvetlenmesi yönündeki mücadele, çeşitli çalkantılarla beraber hatta işte birtakım karşı teşebbüsler, darbeler, post modern darbelerle beraber çeşit sıkıntılarla birlikte bugünlere kadar geldi. Tabii hükümetlerimiz döneminde cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminden itibaren yapılan güçlü devrimler Cumhuriyetimizin demokrasiyle taçlanması, her türlü vesayetin, millet egemenliği üzerindeki vesayetin sona erdirilmesi bakımından son derece tarihi dönemeçler oldu. Geldiğimiz noktada bir kere daha Türkiye yüzyılına büyük bir güvenle ve gururla bakıyoruz. Şanla, şerefle cumhuriyetimizin yeni yaşını, yeni yüzüncü yaşını kutluyoruz. Önümüzdeki günlerde de bu faaliyetler, kutlamalar devam edecek. Ve inşallah cumhuriyetimizin Türkiye Yüzyılına daha kuvvetli bir şekilde hazırlanmamızın işaret fişeği olacaktır. Bir kere daha milletimizin bayramını tebrik ediyoruz” dedi.

    “Gazze’deki olaylar devam ederken insani durum hepimizin gözleri önünde giderek ağırlaşıyor”

    Gazze’de yaşananların her geçen gün ağırlaştığını ifade eden Çelik, “Bu çerçevede milletimizden gelen talepler, büyük bir vicdani ve insani duruş olarak bunu hep beraber gösterilmesi için cumartesi günü Sayın Cumhurbaşkanımızın katılacağı büyük bir miting İstanbul’da icra edilecek. Ve bu miting vesilesi ile milletimiz vicdani, insani duruşunun mazlumlardan yana olduğunu, Gazze’deki insanlık dışı ablukanın kabul edilemez olduğunu bütün dünyaya göstermiş olacak. Tabii gelinen noktada daha da vahim gelişmeler söz konusu oluyor. Hastanedeki çocukların hayatlarıyla ilgili bir kaygı günlerdir herkes tarafından taşınıyordu. Bugün maalesef o hastanelerin bütün altyapısı yok edilmiş durumda ve bu hastaneler o çocuklara ve yaralılara hizmet veremez hale gelmiş durumda. İnsanlığın gözü önünde sivil toplum örgütlerinin neredeyse soykırım dediği birtakım eylemler gerçekleşiyor. Ve bunun bütün insanlığın gözü önünde gerçekleşirken maalesef bunun önlenmesi için değil tam tersine daha da derinleşmesi için atılan adımlara şahitlik ediyoruz Ölen Filistinlilerin sayısı 5 bini geçti. Bunların yarısı çocuk ve kadın. Masum insanlar günlerdir bombalanarak hayatlarını kaybediyorlar. Tabii yaralıların tedavi edilmesi için de herhangi sağlık altyapısı olmadığı için facia üzerine facia eklenerek Gazze bütün insanlığın sınav verdiği bir yer haline gelmiş durumda” diye konuştu.

    “İsrail’in kendini savunma hakkı, çocukları öldürme hakkı değildir”

    Batılı ülkelerin tutumunu sert bir dille eleştiren Çelik şunları söyledi:

    “Batılı hükümetler ne yapıyor? Filistin’e destek yürüyüşlerini engellemeye çalışıyorlar. Batıdaki vicdanlı insanlar ise mazlum insanların yanında olduklarını gösteriyorlar. Batılı liderler İsrail’i düzenli olarak ziyaret ediyorlar. Hepsinin ezberledikleri cümle de şu: İsrail’in kendi savunma hakkı var. İsrail’in kendini savunma hakkı var. Kuşkusuz her devletin kendini egemen devletin kendini savunma hakkı var. Fakat İsrail’in kendini savunma hakkı, çocukları öldürme hakkı değildir. İsrail’in kendini hakkı savunmasız sivillerin üzerine bomba yağdırma hakkı değildir. İsrail’in kendini savunma hakkı bütün bölgeyi içime sürükleyeceği bir bölgesel çatışmayı tetikleyebilecek büyük bir provokasyona imza atmak değildir. Bu batılı liderler, İsrail’in kendini savunma hakkından bahsederlerken aynı zamanda da Filistinli çocuklar Yaşama hakkından masum sivillerin yaşama hakkından ve Gazze’nin insanlığın gözü önünde yok edilmeye çalışılmasından ,Filistinli masumların yaşama hakkından da bahsetmeleri gerekir. Sürekli olarak her giden bunu tekrarlıyor. Bu uluslararası hukuk kuralları içinde olur. Eğer siz bunu masumların cesetleri üstünde söylerseniz, bu insanları öldürün demekten başka işe yaramaz. Tüm dünya günlerdir kara harekatının ne tür korkunç sonuçlar doğuracağını tartışıyor. Gerçekten de korkunç sonuçlar doğacaktır. Hem insani hem bölgesel çatışmayı tetiklemesi açısından Ancak devam eden hava harekatları daha az korkunç sonuçlar doğuracağından bahsetmek doğru değildir. Bu kadar insanın üzerine bomba yağdırmaya kimin hakkı var? İsrail Gazze’yi insansız toprak parçası haline getirmeye çalışıyor. Bine yakın tırın günlük olarak oraya girmesi lazım. Aksi takdirde bu İsrail propagandasına dönüşür. 20 tane kamyona izin verilmesi insani yardımı faydalı bir hale getirmez. Mısır’a mı sürelim, başka bir çöle mi sürelim Filistinlileri diye plan geliştiriyorlar. 2007’den beri Gazze bir açık hava hapishanesi durumunda. Buraya en temel ihtiyaçların bile buraya girmesi bile büyük zorluk oluşturuyor. 2007’den beri en uzun işgallerinden biri devam ederken, kime sorsanız 2 devletli çözümden yanayız diyor. İki devletli çözümün hayata geçmesi için bir uygulama planı da yok.”

    “İşgal devam ettiği müddetçe gerilimlerin sona ermesi mümkün değildir”

    İşgali görmezden gelerek bu bölgede barış ve normalleşme sağlanmasının mümkün olmadığına vurgu yapan Çelik, “Sorunun çözümü siyasidir. İşgal devam ettiği müddetçe gerilimlerin sona ermesi mümkün değildir. Bunlar olurken ABD kurallara dayalı bir düzenden bahsediyor. Bunun olması için herkesin hukuk içinde hareket etmesi gerekir. İşgali görmezden gelerek barış olmaz. Gazze’de sorunun çözümü askeri değil siyasi. ABD’nin ilk yaptığı şey uçak gemisi göndermek oldu. Gazze tipi coğrafyalarda deneyimli ABD’li askeri yetkililerin İsrail’e gönderilmesinden bahsediyorlar. Kara harekatına destek olmak üzere. Bu şekilde tutum ortaya konulması çözüm odaklı değil yanlış odaklı yaklaşım olduğu gösterilmiştir. ABD şu anda bütün dünyanın isyan ettiği duruma çatışmayı derinleştirmekten başka bir çözüm sağlamıyor. ABD’nin tutumu çatışmayı büyütüyor. Netanyahu olaylar başlar başlamaz Ortadoğu’da harita değişecek dedi. Daha saldırı olur olmaz. Mevcut herhangi bir saldırıya karşılık verilmesinden öte başka planların hayata geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor” dedi.

    “2 milyon kişinin zorla göç ettirilmesi faciaya yol açacağı açıktır”

    ABD’nin tutumunun çatışmayı büyüttüğünü ifade eden Çelik, “Bir yere çözüm çerçevesi yerine uçakla giderseniz, buradaki çatışmayı derinleştirirseniz o zaman başka güçler de aynı şekilde hareket ederler. Her tarafa kötülüğün hakim olduğu bir tablo hakim olur. Çözümmüş gibi Filistinlilerin Mısır’a sürgün edilmesi gibi ahlaksız bir yaklaşım olabilir mi? Kimin hakkı var buna. Orası Filistin toprağı. Bu yaklaşım asla söz konusu olamaz. 2 milyon kişinin zorla göç ettirilmesi faciaya yol açacağı açıktır. Bu asla kabul edilemez” diye konuştu.

    “Bunun karşısında duran herkes bu cinayete ortak olur”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olayın olduğu ilk andan itibaren her iki tarafında sivillerin ölümüne karşı çıkarak iki devletli çözümün hayata geçmesinin bu işin nihai çözümü olduğunu ifade eden Çelik, “Cumhurbaşkanımız, çok güçlü bir diplomasi yürütüyor. Türkiye ateşkes sağlanması ve siyasi çözümün hayata geçmesi için şu anda en güçlü bir şekilde öne çıkmış durumdadır. Ne biz herhangi bir şekilde bu çatışmaların derinleşmesini isteyen bu çatışmalardan Siyasi proje çıkartmak isteyen ülkelerin yanında dururuz ne de herhangi bir şekilde sivil ölümlerin yanında dururuz. Siyasi çözümün hayata geçmesini düşünüyoruz. Derhal, acilen ateşkes ilan edilmesi gerekiyor. Ateşkesin garantörlük altına alınması gerekiyor ve tüm tarafların elindeki sivil esirlerin teslim edilmesi gerekiyor. İki devletli çözüm için bütün uluslararası toplumun elini taşın altına koyması gerekiyor. Aksi halde bunun karşısında duran herkes bu cinayete ortak olur. Kendilerinin ateşkes vetosunun Binlerce çocuğun ölümü anlamına geldiğini bilmiyormuş gibi davranıyorlar” diye konuştu.

    “Devletlerin insan haklarına göre hareket etmesi gerekir”

    “Ateşkesi reddetmek insani yardımları engellemek gibi durumlar devlete yakışan değil cinayet şebekesine yakışan davranıştır” diyen Çelik, “Devletlerin insan haklarına göre hareket etmesi gerekir. Devletler örgütler gibi hareket etmeye başlarsa kimsenin huzur içinde yaşayacağı bir ortam kalmaz. Derhal ateşkes ilan edilmeli çatışmalar durmalı. İnsani yardımlar en güçlü şekilde bölgeye herhangi bir miktar kısıtlaması olmadan girmeli ve sivil rehineler serbest bırakılarak siyasi çözüm için adımlar atılmalıdır. Ateşkes demeyen bu cinayete ortaktır. Cumhurbaşkanımızın bu mesaisi en güçlü şekilde devam edecek ve devletimizin elindeki tüm imkan ve kabiliyetler devam edecek. Bu Barış perspektifinin ortaya çıkması, bu cinayetlerin ,işlenmemesi için bu faaliyetleri sürdürecektir” dedi.

    Garantörlük sürecinin nasıl işleyeceğine yönelik konuşan Çelik, “İlk olarak yapılması gereken ateşkes sağlanması gerekir. Garantörlük ülkeleri arasında mekanizma kurulur ve karar verilir. Meşru Filistin devletini muhatap almayan bir yaklaşım tek taraflı güvenlik sağlayacağı için sonuç olarak iki devletli çözümü ortadan kaldırmak anlamına gelir. Ateşkesin sağlanması için de garantörlük olmalı aynı zamanda iki devletli çözüm için de garantörlük olması gerekir. Ateşkes derhal olmalı” değerlendirmesinde bulundu.

    “Bu kadar büyük siyasi yangın varken Bahçeli’nin siyasi yaklaşımı takdire şayandır”

    AK Parti MHP Komisyonunun ne zaman toplanmaya başlayacağıyla ilgili soru üzerine Çelik, “Cumhurbaşkanımız da devlet Bahçeli’nin görüşmelerini takip ediyorsunuz. AK Parti heyeti kendi içinde çalışmaları yürütüyor MHP’de kendi içinde olgunlaştırdı takvim işlemeye başlar çalışmaya başlayacaklardır. Sayın Bahçeli’nin Gazze konusundaki insani vicdani hassasiyetlerini şükranla karşılıyoruz. Gazze tarihimizin güçlü bir parçası. Birilerinin herhangi bir dayanağı olmadan Filistin meselesi ile bizimle alakamız yok demesi olmaz. Bu kadar büyük siyasi yangın varken Bahçeli’nin siyasi yaklaşımı takdire şayandır. Ateşkesin sağlanması ile birlikte garantörlük anlamında Türkiye’nin yürüttüğü diplomatik çabayı garantörlük içinde alacağı rolle fiziken cumhurbaşkanımızın yürüttüğü çabalara güçlü bir destektir. Türkiye, Uluslararası toplumla birlikte ateşkesin sağlanması gerçekleştikten sonra çözüm perspektifi için üstüne düşen vazifeyi fiziken yapacaktır bu bize hem insani hem de vicdani bir sorumluluktur” diye konuştu.

    “ABD Dışişleri Bakanının bölge turunda Türkiye’ye uğramaması diplomatik zafiyeti gösterir”

    “ABD Dışişleri Bakanı’nın bölge turu yaparken Türkiye’yi devre dışı bırakmasın vizyonsuz olduğunu göstermektedir” diyen Çelik, “Kendi tek taraflı tezlerini kabulü için ziyaret yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti gibi ağırlık merkezine uğramamak bizim siyasi evrensel hukuka göre hareket etmek gerekir. Biz Filistinli ve İsrailli çocukların rahat uyumasını istiyoruz. Filistinli kadın ve çocukların üzerine bomba yağdırılırken bir tarafın sevinç çığlığı yapması ben buraya Yahudi kimliğimle geldim diyerek atıfta bulunması yanlıştır. Bu gezi başından itibaren zaaflarla dolu bir gezidir. Türkiye uğramaması Türkiye Cumhuriyeti’ne hiçbir şey kaybettirmez. Bunu yapanların ne kadar zaaf içinde olduğunu gösterir. Biz Filistinli çocukların da İsrailli çocukların da rahat uyumasını istiyoruz. ABD Dışişleri Bakanının bölge turunda Türkiye’ye uğramaması diplomatik zafiyeti gösterir. Türkiye uğramaması Türkiye Cumhuriyeti’ne hiçbir şey kaybettirmez. Bunu yapanların ne kadar zaaf içinde olduğunu gösterir. Biz Filistinli çocukların da İsrailli çocukların da rahat uyumasını istiyoruz” dedi.

    İsveç’in NATO’ya üyelik protokolünün Meclis’e gönderilmesini değerlendiren Çelik, “Meclis’e gönderilmesi siyasi iradenin tasarrufu geçip geçmemesi yüce Meclis’in tasarrufu olacaktır. F-16 konusunda İsveç’in adımları konusunda ilerlemeler var. Sıkıntılı gördüğümüz durumlar da var” dedi.

    Yerel seçimler için adayla ilgili kriterlerin belli olduğunu söyleyen Çelik, “Süreç başladığında kriterler hassasiyetle uygulanacak. Ana hedef bizde olmayan belediyeler de dahil daha güçlü belediyeciliklerin sürdürülmesi için seçimi kazanmak” diye konuştu.

  • “İnsani koridor meselesine öncelikli yer verilmesi gerek”

    “İnsani koridor meselesine öncelikli yer verilmesi gerek”

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Çelik, bir gazetecinin ‘ABD Hazine Bakanlığı, Gazze ve aralarında Sudan, Türkiye, Cezayir ve Katar’ın da bulunduğu Hamas bağlantılı çok sayıda kişiyi yaptırım listesine aldı’ sorusuna ilişkin, “Hangi çerçevede bu yaptırımlar ortaya çıkmış bilmiyorum. Barış mesajları vermesi gerekenlerin her gün savaş ve tehdit mesajları vermesi gördüğünüz gibi, dışımızdaki ülkelerde 70 yaşındaki birinin gidip Filistinli bir çocuğu bıçaklamasına ya da Amerika’da sokaklarda birtakım insanların Filistinlilere saldırmasına yol açan, aslında kendi toplumlarını da zehirleyen bir maalesef zehirli iklim ortaya çıkarmaktadır. Bu tehdit dilinin, sürekli olarak bu katliamlar karşısında sessiz kalma tavrının o ülkelerin kendi iç barışını da zedeleyeceğini açık bir şekilde ifade etmek isterim. Zaman Filistin ile dayanışma yapanların sesini susturmak, Filistin ile dayanışma içinde olanların sesine baskı üretmek, Filistin ile buluşanları engellemek bu suç sayma zamanı değildir. Yaptırım ile baskıyla engelleme ile suç üretme ile hiçbir şekilde insanlık vicdanı susmaz” dedi.

    İletişim Başkanlığının, Cumhuriyet’in 100’üncü yılı kutlamaları kapsamında tüm yurtta organize ettiği etkinliklerin ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin soru üzerine Çelik, “Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Türkiye Cumhuriyetinin 100’üncü yılını görkemiyle tabii ki anacağız. Cumhuriyet kutlamalarının ertelenmesi gibi bir şey tabii ki söz konusu olmaz. Nitekim cumhuriyet.gov.tr diye bir internet adresi vardır. Oraya girdiğiniz zaman bütün bu etkinliklerin topluca bir listesi var. Tabii ki bütün faaliyetlerimizi içinde bulunduğumuz ve her gün ekranlardan izlediğimiz insanlık trajedisinin ve durumun hassasiyetlerine göre ayarlıyoruz. Bütün bu olaylara baktığımızda bir kere daha görülmüştür ki iyi ki insanlığın vicdanının sesi olarak Türkiye Cumhuriyeti var. İyi ki Türkiye Cumhuriyeti barışın temsilcisi, barış perspektifinin temsilcisi olarak bu bölgede güçlü bir istikrar adası olarak yoluna devam ediyor. Hep söylüyoruz, ‘Cumhuriyet, ilelebet payidar kalacaktır’ diye. Bu aynı zamanda insanlığın umudunun ayakta kalması demektir” dedi.

    “Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti, egemen bir devlet olarak atacağı adımları planlıyor”

    İsrail’in, Filistin’e yönelik gün geçtikçe artan saldırıları karşısında, ABD’nin İsrail’i korumak için kullandığı Kürecik radar üssünün kapatılmasının gündeme gelip gelmeyeceğine dair soru üzerine Çelik, “Tabii bir eylem planımız var. Ama dediğim gibi biz birtakım tepkilerin ortaya koyulmasını, ateşkesin sağlanması, politik çözüm çerçevesinin sağlanması çerçevesinde yürütüyoruz. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bu diplomatik çizgiyi bütün herkesin sahiplenmesi gerektiğini söylüyoruz. Şu anda bahsettiğiniz konularla ilgili sıcak bir gündem söz konusu değil. Biz burada bu mesele çözülsün, ateşkes sağlansın ve hep beraber bu politik çözüme ulaşalım diye uğraşıyoruz. Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti, egemen bir devlet olarak atacağı adımları planlıyor. Bunların içinde neler vardır? Bu adımlar zaten ortaya çıktığı zaman hep beraber göreceğiz” ifadelerini kullandı.
    Çelik, “Gazze’deki katliam, normalleşme sürecindeki Türkiye-İsrail ilişkilerinin seyrini nasıl etkiler?” sorusunu “Tabii bir şekilde normalleşme süreci destek verdiğimiz, özen gösterdiğimiz, bölge çıkarları açısından da önemli bulduğumuz bir süreçti. Şimdi tabii önce İsrail’in bir normalleşmesi gerekiyor. Biran evvel bu ateşkesin sağlanması gerekiyor. Bu ateşkes sağlandıktan sonra bu insanlık dışı eylemlerin hemen durması gerekiyor. O sürece ondan sonrasında bakılır” dedi.

    “Türkiye, antisemitizmin olduğu bir ülke değil”

    “İsrail Güvenlik Konseyi, güvenlik riski gerekçesiyle Türkiye’deki vatandaşlarına ‘acil dönün’ çağrısında bulundu” sorusu üzerine Çelik, “Türkiye, herhangi bir şekilde antisemitizmin olduğu bir ülke değildir. Biz İsrail’in vahşet eylemlerine nasıl karşı çıkıyorsak, antisemitizme de aynı şekilde karşı çıkıyoruz. Hangi dinden olursa olsun hiçbir insanın burada güvenlik tehlikesi eğer herhangi bir şekilde şüpheli bir durum varsa bunun derhal güvenlik güçlerimizle paylaşılması gerekir. Ama bu son olaylarda da görüldüğü gibi Türkiye, her türlü çatışmadan, şiddetten kaçan, uzak durmaya çalışan insanlar için güvenli bir liman olarak bulunmaktadır” şeklinde cevap verdi.
    Çelik, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Mısır’da düzenlemesi beklenen “Liderler Zirvesi”ne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılıp katılmayacağına ilişkin soru üzerine, “Cumhurbaşkanımızın toplantıya katılımına ilişkin değerlendirme devam ediyor” dedi.
    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Gazze’de hastane gemi ve sahra hastanesi kurulması yönündeki açıklamalarına ilişkin somut gelişmeler olup olmadığıyla ilgili soruya Çelik, “Sağlık Bakanlığımız, Refah Sınır Kapısının yanında birtakım sahra hastaneleri kurulabileceğini ifade etti. Yani Türkiye, bu garanti sağlandıktan sonra bölgeye insani yardım ve sağlık yardımı hizmeti verilmesi konusunda hazırdır. Her türlü insani yardıma hazırdır” cevabını verdi.

    Çelik, “Sağlık Bakanlığı’mız bu çerçevede bu hastanenin kurulmasından sonra sağlık hizmeti verilmesi için Refah Sınır Kapısı’na yakın bölgelerde, Mısır tarafında sahra hastaneleri kurulması için de hazırlıklarını tamamladı. Önemli olan bunun hayata geçmesi için karşımızdaki muhataplarımızın siyasi iradesinin ortaya çıkması. Türkiye olarak biz hazırız” şeklinde konuştu.

    “İnsani koridor meselesine öncelikli yer verilmesi gerek”

    İnsani koridora ilişkin Türkiye’nin çabalarıyla ilgili soru üzerine Çelik, şunları kaydetti:
    “İnsani koridor konusunda güçlü bir şekilde çalışıyoruz. Amerika tarafından da belki de yapılan yegane sağduyulu açıklama, eğer bunun hala arkasındalarsa, ‘Gazze’ye kara harekatı, insani koridor olmadan olmasın’ diyorlar. Biz tabii Gazze’ye kara harekatının hiç olmaması gerektiğini değerlendiriyoruz. Ama her halükarda insani koridor meselesine öncelikli olarak yer verilmesi gerekir. Tabii insani koridorun işe yaraması için de bombalamalar devam ederken orayı insansızlaştırma için sadece bir tahliye mekanizması olarak değil, tam tersine bombalamaların sona ermesi, ateşkesin sağlanması ve bununla beraber insani yardımların doğru bir şekilde ulaştırılması için kullanılması gerekir. Çünkü İsrail tarafındaki bazı değerlendirmeler de insani koridoru Gazze’nin insanlardan arındırılması için bir çıkış kapısı olarak değerlendirme şeklinde. Bu da doğru bir yaklaşım olmaz.”

  • Çelik’ten Avrupa ülkelerine Filistin tepkisi

    Çelik’ten Avrupa ülkelerine Filistin tepkisi

    İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalar 10’uncu gününe girdi. Kayıp sayısı her geçen saat artıyor. Avrupa’nın çeşitli başkentlerinde yapılmak istenen Filistin’e destek gösterileri ise kısıtlamalar ve yasaklar gölgesinde gerçekleşiyor. Fransa’da Filistin’e destek gösterileri tamamen yasaklanırken, Alman polisi Berlin’deki gösteriye izin vermedi. Hollanda’daki gösterilerde 3 kişi gözaltına alındı. Londra’daki eylemlerde ise polisle göstericiler arasında gerginlik yaşandı.

    ÖMER ÇELİK TEPKİ GÖSTERDİ

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Avrupa başkentlerindeki yasak ve kısıtlamalara tepki gösterdi.

    “Batılı hükümetlerin Filistin’e destek gösterilerine baskı uygulaması ve Filistin halkına destek verilmesini suç haline getiren yaklaşımlar üretmesi kabul edilemez.” diyen Çelik, “İsrail güvenlik güçlerinin Gazze halkına dönük eylemleri tüm insani değerlere, insan haklarına ve uluslararası hukuka aykırıdır.  Dünyanın her tarafında insanların buna tepki göstermesi haktır.” ifadelerini kullandı.

  • Çelik’ten Kılıçdaroğlu’na tepki

    Çelik’ten Kılıçdaroğlu’na tepki

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Erdoğan küresel güçlere boyun eğmiştir” sözlerine tepki gösterdi.

    Sözcü Çelik, “Kemal Kılıçdaroğlu yine cehalet dolu cümlelerle Cumhurbaşkanımıza saldırmış. Her zaman olduğu gibi eline tutuşturulan bir metni yayınlayarak G20 Zirvesi hakkında açıklamalarda bulunmuş. Hiç anlamadığı konularda yaptığı açıklamalarına bir yenisini eklemiş. Öncelikle Kılıçdaroğlu, hayatında Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini korumak adına bugüne dek hiçbir uluslararası müzakereye liderlik etmiş değildir. Bu noktada G20 zirvesi ve uluslararası gelişmelerle ilgili yaptığı açıklamalar en temel dış politika gelişmeleri hakkında hiç bilgisi olmadığını bir kez daha göstermiştir. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımıza yönelik ‘Erdoğan küresel güçlere boyun eğmiştir’ demiş. Cumhurbaşkanımızın küresel sistem içindeki güçlü ve kararlı çizgisi, Kılıçdaroğlu’nun asla anlayamayacağı bir boyuttadır. Zaten küresel sistemin bütün aktörleri Cumhurbaşkanımızın kararlı ve vizyoner bir dış politika çizgisi izlediğini yakinen bildiği gibi, dostlarımız bu duruşuna saygı duyduklarını da açıkça ifade etmektedirler” ifadelerini kullandı.

    “Kılıçdaroğlu’nun G20’yi değerlendirebilmesi için katetmesi gereken çok mesafe vardır” diyen Çelik, şu ifadeleri kullandı:
    “Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’siz masa kurulduğunu söylemesi ise masa denilince sadece 7’li masayı anlayan birisi için büyük bir iddiadır. Cumhurbaşkanımız ise küresel ve bölgesel olaylarda ‘Türkiye’siz masa kurulamaz’ dediğinde bunu defalarca ispat etmiştir. Seçim kampanyası boyunca terör örgütlerinin destek propagandasına sessiz kalan ve boyun eğen, dahası sınır ötesi tezkereye hayır diyen Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü milli dış politika hakkında konuşması abestir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun öncelikle terörle mücadeleden mavi vatana, Karabağ ve Suriye’den Libya’ya kadar bir dizi konuda dersini çalışması, sınavını vermesi gerekmektedir. Kılıçdaroğlu’nun G20’yi değerlendirebilmesi için katetmesi gereken çok mesafe vardır.”

  • “Yakın zamanda Soçi’ye ziyaret olacak”

    “Yakın zamanda Soçi’ye ziyaret olacak”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, MKYK sonrasın AK Parti Genel Merkezinde basın toplantısı düzenlendi. Sözcü Çelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaşanan krizle ilgili şunları söyledi:
    “Pile Yiğitler yoluna dönük olarak ortaya çıkan bir krizdi bu. AK Parti MKYK’sının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaptığı açıklamaya tam destek verdiğini buradan ifade etmek isterim. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne buradan da AK Parti Genel Merkezi’nden MKYK toplantımız sonrasında bir kere daha açık desteğimizi ifade ediyoruz. Aslında burada yapılan yoldan önce yolun hayata geçmesi şöyle bir gerekliliği var. Bu Pile’deki köyde biliyorsunuz Rumlar ve Türkler bir arada yaşıyorlar. Karma bir köy. Dolayısıyla Kıbrıs Türkü oraya giderken İngiliz Dikelya egemen üst bölgesine yakın bir yerden geçmek zorunda kalıyor. Bunun içinden geçmek zorunda kalıyor. Geçmişte aslında Rum köylerine ulaşım için buna benzer bir sürü yola izin verilmişti. Dolayısıyla bu Dikelya egemenlik bölgesinden geçmeden Pile’ye daha rahat ulaşın. Oradaki Kıbrıs Türklerinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne daha rahat ulaş sağlamak üzere tamamen insani temelde, tamamen insani hassasiyetlerle ortaya koyulan bir proje bu.

    Geçmişte bunun bu insani şekilde koyulan projelerin örnekleri de var ki bu konuda Birleşmiş Milletler tarafına da bilgi verilmiştir. Şunu herkesin unutmaması gerekir ki ne Birleşmiş Milletler ne başka bir kurum Kıbrıs Adası’nın tamamına hiçbir şekilde Rum gözlüğüyle bakamaz. Oranın da yegane temsilcisi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi değildir. Böyle bir tablo söz konusu değildir. Orada iki eşit toplum, iki egemen devlet vardır. Dolayısıyla burada eşit bir yaklaşım ortaya koyulmalıdır. Çifte standarttan uzak durulmalıdır. Dün Rumlara gösterilen müsamaha ve onlara verilen izin bugün Kızılay Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne verilmiyorsa, Kıbrıs Türklerine bu kolaylık sağlanmıyorsa demek ki burada bir çifte standart vardır. Birleşmiş Milletler’den bu durumu eşitlik temelinde ilkesel ve tutarlı bir biçimde değerlendirmesini bekliyoruz.”

    “Yakın zamanda da biliyorsunuz Soçi’ye ziyaret olacak”

    Tahıl krizi ilgili konuşan Çelik, yakın zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi’ye bir ziyaret olacağını açıkladı. Sözcü Çelik, “Dünyanın böyle bir gıda kriziyle karşı karşıya kalmaması için inisiyatifi Cumhurbaşkanımız en yüksek diplomasi hassasiyetiyle şimdiye kadar yürütmüştür. Yakın zamanda da biliyorsunuz Soçi’ye bir ziyaret olacak. O ziyaret sonrasında bu konuda yeni gelişmelerin olacağını, yeni aşamalara geçinebileceğini değerlendiriyoruz” dedi.
    Muhalefet partilerinde yaşanan tartışmalara ilgili konuşan Sözcü Çelik, “Karşımızdaki ittifakın altılı, yedili, sekizli neyse, bu ittifakın içerisindeki tartışmalar esasen herhangi bir şekilde meşgul olmamamız gereken tartışmalar. Önümüze bakmamız gerekiyor. Memleketimiz için, milletimiz için, dünyanın bu zor zamanlarında en iyisini yapmaya devam etmemiz gerekiyor. Fakat tabii öyle bir siyasi tablo ortaya çıkıyor ki milletimizi bazı sakıncalı durumlardan korumak şeklindeki vazifemizin de hassasiyetle yürütülmesi gerektiğinin farkındayız. Her gün bir açıklama yapılıyor ve bugün gelinen noktada hepsinin ifade ettiği şey şu.

    Neredeyse her bir partiyi bu karşımızdaki ittifakın içindeki her bir partiden yapılan açıklama ‘kendileri dışında diğerlerinin başarısız olduğu ve diğerlerine güvenilmemesi gerektiği şeklinde.’ O zaman büyük milletimizin daha birkaç ay önce milletin huzuruna çıkarak bunların söylediği sözlerin hesabını sorması hakkıdır. Bunlar daha birkaç ay önce çıkarak tek bir ses gibi hareket ettiklerini iddia ederek biz o zaman da bunun böyle olmadığını söylüyorduk. Milletimize büyük vaatlerde bulundular. Şimdi bütün bunların aslında verilmiş kararlar değil, herkesin kendi kendine zihninde ürettiği birtakım siyasi fanteziler olduğunu görüyoruz. Millete her zaman doğruyu söylemek, millet adına siyaset yaparken her zaman dayanağın millet olması esas meseledir. İşin ekseni budur. Siyasi temsil bu şekilde gerçekleştirilir.

    Ama bugün her biri çıkıyor. ‘Ben olmasam diğerleri olmazdı.’ Ben diğerinden daha başarılıyım diyerekten bir tablo ortaya koyuyorlar. Dolayısıyla o dönemde milletimize verdikleri sözlerin o dönemde milletimizin önüne çıkarken ortaya koydukları tavırların aslında o gün de doğru olmadığını ifade ediyorlar. O zaman sormak gerekir. O zaman milletin önüne niye çıktınız? Milletin huzurunda niye bu sözleri söylediniz? Niye bu sözleri verdiniz? Niye bu taahhütlerde bulundunuz? Milletin önüne niye bir yalan siyasetiyle çıktınız? Büyük milletimizin bunu hakkıyla değerlendireceğinden ve seçim sonuçlarıyla itibariyle de bu sahte siyasetin tasfiye olmuş olmasının bir kere daha memnuniyet verici olduğundan bahsetmek isterim” diye konuştu.

    “Bütün bu tablo içerisinde bizim büyük milletimize söylediğimiz Cumhur İttifakı birlik, beraberlik içerisinde yoluna devam etmektedir”

    MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Akşener’in ittifak açıklamasına yönelik değerlendirmesine ilişkin konuşan Çelik, Cumhur İttifakı’nın birlik ve beraberliğinin altını bir kere daha çizdiğini vurguladı. Kritik dönemde birlik ve beraberliğin güçlü şekilde vurgulanmasının kıymetli olduğunun altını çizen Çelik, “Tabii orada Sayın Bahçeli’nin altını çizdiği çelişki son derece kıymetlidir. Daha birkaç ay öncesine kadar neredeyse her biri birer cumhurbaşkanı yardımcılığı almak isteyen, milletin önüne bu tabloyla çıkan ve cumhurbaşkanı yardımcılığı karşısında işte altılı, yedili masa kuranlar, bugün her biri tek başına hareket edeceğini, diğerlerinin yanlış yaptığını söylüyor.

    Peki o zaman seçim süreci döneminde hangi birliktelik üzerine hareket ettiniz? Seçim döneminde verdiğiniz sözler hangi denklem üzerine, hangi anlaşmalar üzerine verildi? Bunlar karşısında herkesin, milletimizin huzurunda şeffaf bir biçimde öz eleştirisini yapması gerekiyor Ama şimdi bakın öz eleştiri yapmak yerine ya da millete hesap vermek yerine her biri çıkıyor iki şey yapıyor. Bir diyor ki her bir parti, ‘Biz olmasaydık CHP bu kadar oy alamazdı.’ diyor. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi seçmenine bu kadar haksızlık yapılıyor, CHP’ye gönül veren değerli vatandaşlarımıza bu kadar incitici söz, bu ittifak ortakları içerisinden söyleniyor ama Sayın Kılıçdaroğlu ve parti yönetimi CHP tabanındaki değerli vatandaşlarımızı incitecek bu sözler karşısında suskun kalıyor. İkinci bir şey söylüyor diğer partiler aynı zamanda. Her biri de yeni dönemde kendi başına hareket edeceğini söylüyor.

    Gerçi daha sonra ‘Önümüze başka bir tablo çıkarsa onu değerlendiririz.’ diyenler de var. Bunlar, siyasetin adabıyla, millete söylenecek sözün ağırlığıyla bağdaşmayan, bununla uyuşmayan, buna yakışmayan yaklaşımlardır. Dolayısıyla artık bu mesele ciddiyetsizlik boyutuna varmıştır. Nihayetinde kimin ne yaptığı, kimin hangi iç işi olduğu ya da Altılı İttifak’ın iç işinin ne olduğu bizi ilgilendirmez ama millete dönük bir saygısızlık varsa siyasal alanda olduğumuz için kuşkusuz bu da bizi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla bunun ciddiye alınacak bir tarafı kalmamıştır ama bütün bu tablo içerisinde bizim büyük milletimize söylediğimiz Cumhur İttifakı birlik, beraberlik içerisinde yoluna devam etmektedir” ifadelerini kullandı.

    CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik sözlerine ilişkin soru üzerine Çelik, siyasi mücadelenin bir ahlakı ve adabı olduğunu aktardı. Çelik, muhalefetin, seçimlerin ardından millete hesap vermek yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Cumhur İttifakı’na ve seçim sonuçlarına saldırmak gibi son derece yanlış tutum içerisine girdiğini söyleyen Çelik, “Bunun siyaseten alacağı bir yol yoktur. Bizim de buna cevabımız vardır. Nitekim AK Parti’mizin İzmir Milletvekili arkadaşlarımız gereken cevabı vermişlerdir. Bunlara tabii gereken cevabı veririz ama esasında bu üsluplara, bu söylemlere sağlıklı bir parti yönetimi olsa Cumhuriyet Halk Partisinin önce ‘Böyle bir siyasetçi ve böyle bir siyasi üslup bize yakışmaz’ diye önce onların ceza vermesi, bu konuda bir değerlendirme yapması gerekir. Kendilerinin ve millete vermesi gereken hesaplardan kaçmak için siyaseti zehirleme, demokrasiyi enfekte etme gibisinden bir tutum içerisine girmiş durumdalar. Bütün bunları, bu tartışmaları örtmek için yapıyorlar” dedi.

  • Ömer Çelik’ten İsveç’e kınama

    Ömer Çelik’ten İsveç’e kınama

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsveç’in başkenti Stockholm’de terör örgütü PKK/YPG yandaşlarının Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan provokasyonuna karşı açıklamalarda bulundu. Sözcü Çelik, “İsveç’in başkenti Stockholm’de terör örgütü PKK/YPG yandaşlarının Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan provokasyonunu ve bu provokasyona göz yuman İsveç makamlarının tutumunu şiddetle kınıyoruz. İsveç makamları taahhütlerini yerine getirmelidir. Gerçek bir hukuk devletinde terör eylemlerine ve teröre destek veren faaliyetlere yer yoktur. Hukuk devleti olduğunu söyleyen bir devlet, teröre teslim olamaz. İsveç makamlarının Türkiye ve İslam düşmanı çevrelere karşı vurdumduymaz tavrı, aşırılıkçı çevrelere cesaret vermektedir. İsveç’ten terörle mücadeleye yönelik çifte standarttan uzak, tüm nefret suçlarına karşı etkili ve tutarlı bir politika bekliyoruz” dedi.

  • AİHM’deki PKK propagandasına tepki

    AİHM’deki PKK propagandasına tepki

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bölücü terör örgütü PKK ile iltisaklı kişilerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) binasına zorla girerek terör propagandası yapma girişimine ilişkin “PKK iltisaklı oluşumların bu cüretkarlığı, ilgili ülkelerdeki güvenlik birimlerinin insan hakları düzenini korumada zafiyetini ve en basit tabirle ciddiyetsizliğini ortaya koymaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, PKK terör örgütü iltisaklı şahısların, AİHM binasına girerek örgüt sembolleriyle terör propagandası yapma girişiminde bulunmalarının trajik bir hadise olduğunu belirterek “PKK iltisaklı oluşumların bu cüretkarlığı, ilgili ülkelerdeki güvenlik birimlerinin insan hakları düzenini korumada zafiyetini ve en basit tabirle ciddiyetsizliğini ortaya koymaktadır.” ifadesini kullandı.

    Terör örgütü yandaşlarının bu eylemini kınadığını, bunu cesaretlendiren ciddiyetsiz tutumun, münferit bir hadise olmadığını, teröre hoşgörü gösterilmesinin vahim bir neticesi olduğunu ifade eden Çelik şunları kaydetti:”İlgili ülkelerin kamu otoritelerini, kamu düzeni ve güvenliği anlamında yaşanan vahim tabloya müdahale etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Bu vesileyle bir kez daha Avrupalı müttefiklerimizi, PKK’ya zemin sağlayan bataklık ortamını kurutmaya davet ediyoruz. Terör, insanlığın temel değerlerini ve Avrupa değerlerini tehdit eden müşterek bir tehdittir.

    Bu müşterek tehdide karşı mücadele, kararlılık ve ciddiyet isteyen bir meseledir. Terörle mücadele noktasında Avrupalı ortaklarımızın performansı giderek zayıflamaktadır. Bu da demokratik değerleri savunmasız bırakmaktadır.”

  • AK Parti’den kira fiyatlarıyla ilgili açıklama

    AK Parti’den kira fiyatlarıyla ilgili açıklama

    Ak parti  Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezinde MKYK toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu. Seçim sonrasındaki ilk toplantı olduğunu belirten Sözcü Çelik,

    “Seçim işleri başkanımız Ali İhsan Bey kapsamlı bir sunum gerçekleştiriyorlar. Böylece başarılı olduğumuz, yeterince başarı gösteremediğimiz bütün alanları iller, ilçeler tüm kılcal damarlarına kadar görmek üzere kapsamlı bir sunum gerçekleştiriliyor. Tabii ki geçmiş yıllarda da mukayese ederek bu sonuçları değerlendirmeye devam ediyoruz. Genel Başkanımızın açılışta bir ifadeleri oldu değerlendirme yaparken ‘bir seçim süreci bitti ama seçim defteri kapanmadı.’ Yani genel merkezimiz, bütün birimlerimiz, bütün teşkilatlarımız, Cumhurbaşkanlığı seçimini kazandığımız 28 Mayıs’ın ertesi gününden itibaren Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği gibi yerel seçimlere dönük hazırlıklara başlamışlardır. Çünkü siyaset kesintisiz yapılan bir iştir. Vatandaşımızın beklediği hizmete ara verilemez hizmet süreci hiçbir şekilde tatile sokulamaz. Dolayısıyla yerel seçimlere doğru giderken kendimizi daha çok anlatmak, daha iyi anlatmak yerel seçim sürecine kadar öngördüğümüz hizmetleri, temasları daha güçlü bir şekilde yerine getirmek için kuvvetli bir şekilde bu temasları sürdüreceğiz. Bu bakımdan hem geçmiş yıllardaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve milletvekilleri seçimleriyle bu son seçim arasındaki mukayeseleri il, ilçe bazında çeşitli, oyumuzun arttığı, azaldığı, güçlü olduğumuz, yeterince güçlü olmayı bekleyip de olan bağlamında tek tek vatandaşımızın bizden beklentilerini bulmaya çalışıyorlar, tespit etmeye çalışarak bu değerlendirmeyi yapıyoruz. Bu değerlendirmeleri yapmaya devam edeceğiz” dedi.