Etiket: organ

  • Her organ bağışı yeni bir umut

    Her organ bağışı yeni bir umut

    Erzincan Sağlık Müdürlüğünce, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası münasebetiyle organ bağışının önemine dikkat çekildi.
    Tedavisi yalnızca organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıkların bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birisi olduğu belirtilerek Erzincan Sağlık Müdürlüğünce konuya ilişkin şu açıklama yapıldı:
    “Organ nakli, vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemidir.

    Kişinin hayatta iken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi de organ bağışıdır. Unutmamak gerekir ki, her bağış yeni bir hayattır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, organ naklinin caiz olduğunu bildirmiş ve organ bağışını, insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır.
    Ülkemizde organ bağışları Sağlık Bakanlığı kontrolü ve denetiminde yapılmaktadır. “Türkiye Organ ve Doku Nakli Bilgi Sistemi” vasıtasıyla organ dağıtımı en adaletli ve şeffaf biçimde yapılmaktadır.

    Organ-doku bağışı nedir?
    Organ bağışı kişinin hayatta iken kendi özgür iradesiyle, organlarının bir kısmını veya tamamını ölümünden sonra başka hastaların tedavisinde kullanılmak üzere vasiyet etmesidir. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde olan herkes organ-doku bağışında bulunabilir.
    Organ-doku bağışında bulunan herkesin organları-dokuları kullanılabilir mi?
    Organ bağışı yapılmış olsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün değildir. Örneğin; kişi evde, sokakta, acil serviste veya hastanelerin herhangi bir servisinde ölmüş kişilerin organları ülkemizde organ bağışında kullanılamaz.Yalnızca yoğun bakım ünitelerinde solunum cihazına bağlı olarak ölen, yani beyin ölümü gerçekleşen kişilerin organları nakledilebilir.

    Beyin ölümü nedir, tanısı nasıl konulur?
    Beyin ölümünde, beyin fonksiyonları tamamen kaybedildiği için geri dönüşü yoktur, tam ve kesin olarak ölüm gerçekleşmiştir, bu durum bitkisel hayatla karıştırılmamalıdır. Beyin ölümü teşhisi konulabilmesi için birtakım testlerin uygulanma zorunluluğu vardır. Bu testlerin sonucunda, alanında uzman iki hekim tarafından, beyin ölümü gerçekleşip gerçekleşmediği kararına varılır daha sonra bu karar aileye bildirilir.
    Organ bağış kartı olsun ya da olmasın ailelerden izin alınır mı?
    Organ bağış kartı olup olmadığı bakılmaksızın beyin ölümü gelişmiş tüm vakaların aileleri ile mutlaka görüşülür. Bu görüşme organ nakil koordinatörü tarafından gerçekleştirilir. Aile onayı olmadan hiç kimsenin organları alınamaz ve kullanılamaz.
    Alınan organlar herkese nakledilebilir mi?

    Nakil işlemleri Sağlık Bakanlığı bünyesinde Ulusal Koordinasyon Sistemi tarafından yürütülür ve yapılan tüm işlemler kayıt altına alınıp belgelenir. Organ dağıtımı; ulusal bekleme listelerinde kaydı olanlar arasından, öncelikle tıbbi aciliyeti olan hastalar olmak üzere, kan ve doku grubu uyumuna göre yapılır. Din, dil, ırk, cinsiyet, zengin veya fakir ayrımı gözetilmez. Alıcı ve vericinin kimlik bilgileri ailelerin izni olmadan açıklanamaz. Gizli kalması kanunen esastır.

    İleri yaş veya kronik hastalığın olması organ bağışına engel midir?
    Yaşın ileri olması, kronik bir hastalığın bulunması, alkol veya sigara içiliyor olması ve benzeri nedenler organ bağışı yapılmasına engel değildir.
    Organ bağışı yapıldıktan sonra, vazgeçilebilir mi?
    Organ bağışından vazgeçildiğinde bu yeni kararı aile ile paylaşılması E-Devlet sistemi üzerinden iptal edilmesi ve organ bağış kartının imha edilmesi yeterlidir.

    Dinen bir sakıncası var mıdır?
    Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu organ bağışını insanın insana yapabileceği en büyük yardım olarak tanımlanmıştır. 06.03.1980 tarih ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu bildirmiştir. Kuran-ı Kerim’ de Maide suresi 32. Ayette “Kim bir kimseye hayat verirse, o sanki bütün insanlara hayat vermişçesine sevap kazanır.” diye buyrulmuştur.

    Organ bağışı için nereye başvurmak gerekir?
    İl veya İlçe Sağlık Müdürlükleri, Devlet Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Özel Hastaneler, Aile Hekimliği Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri.
    Organ bağışının yasal boyutu nedir?

    29.05.1979 tarih ve 2238 sayılı kanunla organ bağışının yasal boyutu belirtilmiştir. Buna göre:
    Madde 6: 18 yaşını doldurmuş ve mümeyyiz olan her kişiden organ ve doku alınabilmesi için vericinin en az iki tanık huzurunda açık bilinçli ve tesirden uzak olarak önceden verilmiş yazılı ve imtiyazlı veya en az iki tanık huzurunda sözlü olarak beyan edip imzaladığı tutanağı bir hekim tarafından onaylanması zorunludur.

    Madde 14: Bir kimse sağlığında vücudunun tamamını veya dokularını tedavi, teşhise bilimsel amaçlar için bırakıldığını resmi ya da yazılı bir vasiyetle belirtmemiş veya iki tanık huzurunda açıklanmamış ise, sıra ile eşi, reşit çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden birisinin; Bunlar yoksa yanında bulunan herhangi bir yakının muvaffakiyeti ile ölüden organ ve doku alınabilir.”

  • Organları 3 kişiye hayat verdi

    Organları 3 kişiye hayat verdi

    Turgutlu Devlet Hastanesi, organ bağışı konusunda önemli bir adım atarak, 3. Basamak Yoğun Bakım Ünitesi’nde yaşam mücadelesi veren bir hastanın beyin ölümü gerçekleştiğinde, sağlık personelinin aileyi bilgilendirmesi ve ailenin olumlu karar vermesiyle organ nakli bölge koordinasyon merkeziyle iletişim kuruldu. Organ nakil bölge koordinatörlerinin gözetiminde gerçekleştirilen operasyon sonucunda alınan organlar 3 kişiye hayat verdi.
    Konuya ilişkin açıklamada bulunan Manisa İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Erol Karaca, “Organ bağışı, toplumsal dayanışmanın ve yardımlaşmanın en üst örneklerinden biridir. Bu hayati karar ile 3 hastamız adeta yeniden hayata döndü. Organ nakli bekleyen diğer hastalarımıza umut olma yolunda önemli bir adım atıldı.” dedi.
    Turgutlu Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Mahmut Ali Osman Eryılmaz başta olmak üzere organ nakil sürecinde aktif rol üstlenen Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Hemşire Sakine Korkmaz, Uzm. Dr. Rahşan Bikez, Op. Dr. Ayşegül Hassan, Uzm. Dr. Lale Tolu ve Hemşire Saadet Pekuslu Sanar’a Manisa İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Erol Karaca tarafından teşekkür belgesi verildi.

  • Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye umut oldu

    Niğdeli vatandaşın organları 4 kişiye umut oldu

    Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde beyin ölümü sonrası hayatını kaybeden 59 yaşındaki vatandaşın organları, ailesi tarafından bağışlandı. Organ nakli bekleyen 4 hastaya umut olan bağışın ardından hastanenin organ bağışı birimi tarafından yapılan operasyonla hayatını kaybeden kişiden karaciğer, 2 kornea ve 2 böbrek alındı.

    Donör organizasyonu neticesinde kornealar Ankara Şehir Hastanesine, karaciğer Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine, böbrekler ise Adana Şehir Hastanesine organ nakil araçları ile gönderildi.

    Hayatını kaybeden hastanın ailesine teşekkür eden Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Organ Nakil Sorumlusu Anestezi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Kaçmaz, “Yoğun bakımımızda yatmakta olan 59 yaşındaki erkek hastamızın beyin kanamasını nedeniyle takibine devam ediyorduk. Beyin ölümü gerçekleşti sonrasında donör bakımının başlandı, ailenin de onayı ile ameliyata aldık. Hastamızın ailesine çok teşekkür ediyoruz. Bu sayede hastamızın karaciğeri, ve böbrekleri ve korneası başka hastalara umut oldu, uzun yıllardır organları bekleyen hastalara nakledilecek ve bu hastalar da şifalarına kavuşacaklar” dedi.

    Türkiye’de organ bağışının çok az sayıda olduğuna değinen Gaziantep Sanko Üniversitesi Hastanesi’nden Doç. Dr. Yücel Yüksel ise, “Bir kişi hayatını kaybetti ama 3 kişi de bu sayede yaşamaya devam edecek” diyerek aileye ve ekibe teşekkür etti.

  • Organlarıyla 3 hastaya umut oldu

    Organlarıyla 3 hastaya umut oldu

    Hatay’ın Payas ilçesi Karbeyaz Mahallesi’nde yaşayan ve Dörtyol Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan Şefika Ateş’in 23 Ocak tarihinde solunum yetmezliği sebebiyle beyin ölümü gerçekleşti. Dörtyol Devlet Hastanesi organ nakli ekipleri, Ateş’in ailesiyle organ nakli konusunda görüşme yaptı. Ekipler, Ateş’in ailesinin organ nakli kararının kabul etmesiyle süreci başlattı. Dörtyol Devlet Hastanesi’nde ilk kez gerçekleştirilen verici organ nakliyle Ateş’in karaciğeri ve 2 böbreği başarılı şekilde alındı. Alınan organlar zaman kaybetmeden farklı şehirlerde yaşayan 3 farklı insana nakledilmek üzere yola çıktı. Planlanan nakillerin gerçekleşmesiyle Ateş’in organları 3 insana umut olacak. Organ naklinin ardından Ateş’in cenazesi Payas ilçesi asri mezarlığına defnedildi.

    “Hasta yakınları ‘Canımız diğer hastalara can oldu’ diyerek organ naklini kabul ettiler”

    Gerçekleşen nakille birlikte 3 insanın hayat bulacağına dikkat çeken Dörtyol Devlet Hastanesi Başhekimi Doktor Müjde Ocak, organ naklinin ailesinin rızasıyla gerçekleştiğini söyleyerek “Hasta solunum yetmezliği şikayetiyle acil servise giriş yaptı. Yapılan tüm müdahalelere rağmen beyin ölümü gerçekleşti. Hasta yakınlarıyla organ nakli ekibimiz görüştü. Hasta yakınları ‘Canımız diğer hastalara can oldu’ diyerek organ naklini kabul ettiler. Hastanın organları 3 hastaya umut oldu” dedi.

    “3 insanda bu organlarla yeni bir sürece tutunmuş oldular”

    Uzman Doktor Elmas Hacısalihoğlu, bir böbreğin nakil sonrası çalışmaya başladığını belirterek ”Bir karaciğer ve 2 böbreği 3 hayata umut oldu. Hatta bu gün itibariyle bir böbreğinde çalışmaya başladığı haberini aldık. Tabi buda bizim için sevindirici bir durum oldu. 3 insanda bu organlarla yeni bir sürece tutunmuş oldular. Bu konuda herkesin daha duyarlı olması daha doğru ve daha güzel olacaktır” ifadelerini kullandı.

  • “Organlarımız bizden daha hızlı yaşlanıyor”

    “Organlarımız bizden daha hızlı yaşlanıyor”

    Stanford Üniversitesi’nden araştırmacıların, bilim dergisi Nature’da yayınlanan bir araştırmada kan testiyle 11 organ ve dokudaki proteinleri inceleyerek, organların hızlı yaşlanıp yaşlanmadığının önceden tespit edilebileceğini ortaya koyduğunu belirten Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Gökhan Akdemir, bu araştırmanın gelecekte daha uzun ömre giden yolda çığır açabileceğini söyledi.

    “Yapay zekâ ile organların yaşlanması hesaplandı”

    Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Gökhan Akdemir, “Bilindiği üzere beyin, kalp, akciğer, böbrek, karaciğer, kemikler gibi organların durumunu görmek için genellikle radyolojik testler yapılır. Bunlar genellikle ultrasonagrafi, tomografi, anjiyografi ve manyetik rezonans (MR) gibi görüntüleme yöntemleridir. Elde edilen görüntüler anlık ve önceki ile karşılaştırmalı görüntülerdir. Bu yöntemler organların görüntülerinin incelenmesidir. Moleküler veya genetik bir inceleme değildir. Ancak ABD’deki Stanford Üniversitesi’nde sonuçları 7 Aralık’ta kamuoyuna duyurulan yeni bir çalışmada ise, alınan kan örneklerinde organlara özgü saptanan proteinlere bakılmıştır. ‘Single-cell RNA sekanslaması’ denilen yeni bir yöntem ile bu proteinler üzerinden organların yaşlanması ve bu yaşlanmaya göre kişide hastalıkların gelişme riskini tahmin eden yapay zekâ ile hesaplamalar yapılmıştır” ifadelerini kullandı.

    “5 binden fazla kişiden kan örnekleri alındı”

    Araştırmada 5 binden fazla kişiden kan örneklerinin alındığını dile getiren Prof. Dr. Akdemir, daha sonra beyin, akciğer, kalp, karaciğer, böbrek, bağışıklık sistemi, damarlar, kaslar, bağırsaklar, pankreas ve yağ dokusu olmak üzere toplamda 11 adet organın örneklemeye alındığını belirterek yapılan çalışma hakkında şu bilgileri paylaştı: “Araştırmada Single-cell RNA sekanslaması ile toplamda 4 bin 979 protein saptanmış. Bu proteinler daha sonra organlara özgü proteinler olarak ayrılmış. Örneğin, beyin için ayrı, kalp için ayrı olmak üzere her organın proteinlerine ayrı ayrı bakılmış. Sonra da saptanan bu proteinleri yaşlanmaya göre nasıl değişikliğe uğradığını saptamışlar. Özellikle her organın kendi hücresindeki proteinlere bakılmıştır. Organlardaki yaşlanan hücrelerin proteinleri ve hastalık durumundaki proteinlere bakılmış.”

    “Hem hastalıklar hem de yaşlılıktaki problemler tespit edilebilecek”

    Araştırmada farklı organlardaki hastalıkların mercek altına alındığına dikkat çeken Prof. Dr. Akdemir, “Beyinde Alzheimer hastalığına; kalpte ise kalp krizi, hipertansiyon, damar sertliğine bakılmış. Yaşlılıkla birlikte ortaya çıkan veya değişkenlik gösteren bu proteinlerle hastalıkların ortaya çıkışı tahmin edilmiştir. Alınan kan örneği sayısı arttıkça, yaşlanma ve hastalıklar üzerine daha detaylı bilgiler elde edilecektir. Hem hastalıklar tahmin edilecek hem de yaşlandıkça ne gibi sorunlarla karşılaşılacağının tahmini yapılacaktır” dedi.

    “Önce yaşam biçimi değiştirmeli”

    Organlarımızın hızlı yaşlanmasında özellikle yaşam biçimi ve çevresel faktörlerin etkili olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akdemir, ancak genetik faktörlerin de rolünün yabana atılmaması gerektiğini işaret etti.

    Bir organın kan testi ile hızlı yaşlandığı önceden tespit edildiği takdirde neler yapılabileceğine de değinen Prof. Dr. Akdemir, “Örneğin, bir kişide beynin ya da kalbin hızlı yaşlanma riski olduğu saptanırsa, bu organa dışarıdan acil bir müdahalede bulunmak yerine öncelikle yaşam biçimini değiştirmemiz gerekecek. Bunlar arasında ilk akla gelenler beslenme, hareket etme, gelişen hastalıkları kontrol altına alma/ hipertansiyon ve diyabet kontrolü, sigara ve alkol kullanılmaması gibi önlemler olabilir. Kan tahlillerinde bakılan proteinlerle nelerin sizin organlarınızı hızlı yaşlandırdığı tespit edilince, artık ona göre davranmanız gerekecek” diye konuştu.

    “Tıp yeniden yazılacak”

    Organların yaşlanma durumunu gösteren kan testinin yakın gelecekte hayata geçmesiyle hiç hastalığımız olmasa da gerek organ sağlığımızı gerek genel sağlığımızı kontrol etmek için belli sürelerde kan testi yaptırılması gerekebileceğini kaydeden Prof. Dr. Akdemir, özellikle çevresel ve ailesel faktörlere göre risk altındaki kişilerin daha sık gözlem altında tutulacağını ifade etti.

    Yapılan kan testi yeni bir test olsa da henüz patentinin alınmadığının altını çizen Prof. Dr. Akdemir, “Bu kan testi, şu ana kadar organlar konusunda yapılan en önemli ve en doğru bir test olacak. Bu yeni yönteme Multiomic çalışmalar deniyor. Tıp yeniden yazılacak. Anatomisi, fizyolojisi, hastalıkları, tanıları ve tedavileri. Bu test hayata geçtiğinde ilk defa kişiye özel bir tıp olacak” dedi.

    “Uzun yaşam için sigara, alkol ve stresten uzak durun”

    Son olarak organların sağlıklı olması ve uzun yaşamak için dikkat edilmesi gerekenlerden bahseden Prof. Dr. Akdemir, “Genetiğimizi değiştiremeyiz ancak aklımız erdiği andan itibaren yaşlılığımıza yatırım yapmalıyız. Düzenli beslenme, düzenli uyuma ve sportif hareket, sigara, alkol ve stresten ise uzak durmalıyız” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

  • Türkiye organ naklinde üst sıralarda yer alıyor

    Türkiye organ naklinde üst sıralarda yer alıyor

    Yoğun Bakım, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Taner Taşyüz, 3-9 Kasım Organ Nakli ve Bağışı Haftası nedeniyle yaptığı açıklamada organ bağışının hayati önemine değindi.

    Uzm. Dr. Taner Taşyüz, “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tedavisi sadece organ ve doku nakli ile mümkün olan hastalıklar, en önemli sağlık sorunlarından birisidir. Hastaların yaşam süresi ve kalitesinde, ülke ekonomisi ve iş gücünde ağır kayıplara yol açan söz konusu organ yetmezlikleri önemli bir sağlık sorunu olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Bu vesileyle herkesi organ bağışı konusunda sağduyulu olmaya davet ediyorum” diye konuştu.

    Organ nakli hakkında da bilgiler veren Uzm. Dr. Taner Taşyüz, “Organ nakli iki şekilde gerçekleşmektedir. Birincisi canlıdan canlıya nakil, ikincisi beyin ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarının rızası ile gerçekleşen nakildir. Canlıdan canlıya nakilde dünyada üst sıralarda yer almamıza rağmen, beyin ölümü gerçekleşen hastalarda nakilde maalesef son sıralarda yer almaktayız. Ülkemizde hala 22 bin civarında organ bekleyen hastamız bulunmaktadır. Bu nedenle tüm vatandaşlarımızı bu konuda sağduyulu olmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Organ bağışının önemi

    Organ bağışının önemi

    Yoğun Bakım ve Anesteziyoloji Uzmanı Dr. Volkan Ertuğrul, 3 Kasım Organ Bağışı Haftası vesilesiyle önemli bilgiler paylaşarak “İşlevini yerine getirmeyen, hasarlı veya eksik bir organın yerine, bir donör yani vericinin vücudundan çıkarılarak bir alıcı vücuda yerleştirildiği operasyonlara organ nakli denilir. Son dönem organ yetmezliğindeki hastanın organı çalışmaz, görevini yapamaz ve iflas etmiş durumdaysa hatta vücuda zarar vermeye başladıysa bu hastanın tek tedavisi organ naklidir” dedi.

    “Hastalar organ nakli yapılmadığı takdirde hayatlarını kaybediyorlar”

    Diyabet, hipertansiyon ve nefrit gibi hastalıkların son dönem böbrek yetmezliğine; Hepatit B ve C’ye bağlı siroz, doğuştan gelen bazı karaciğer hastalıkları ile besin ve bitkisel ilaçlara bağlı zehirlenmelerin son dönem karaciğer yetmezliğine neden olabileceğini belirten Dr. Ertuğrul, son dönem organ yetmezliği olan hastaların organ naklinden başka tedavisi olmadığının altını çizdi.

    Bu hastaların organ nakli yapılıncaya kadar diyaliz tedavisi ile yaşamlarını sürdürebildiklerini anlatan Dr. Ertuğrul “Organ buluncaya kadar diyaliz tedavisi köprü vazifesi yapıyor. Ancak diyaliz tedavisi böbreğin üre temizleme görevini üstlense de böbreğin kan yapımı ve diğer iyonları düzenleme gibi diğer görevlerini yerine getiremiyor. Bu kez de hastalarda diyalize bağlı kalp büyümesi, annemi gibi başka hastalıklar ortaya çıkıyor” diye konuştu. Bu aşamadaki hastaların çalışamadığını ve bunun da ailevi, sosyal ve ekonomik sıkıntılara yol açtığına değinen Dr. Ertuğrul “Ne yazık ki son dönem böbrek yetmezliği dışındaki diğer organ yetmezliği olan hastaların diyaliz gibi bir tedavi şansları da olmadığından bu hastalar organ nakli yapılmadığı takdirde hayatlarını kaybediyorlar” dedi.

    “Nakil işlemi ya canlı vücuttan ya da kadavradan yapılır”

    Günümüzün tıbbi olanaklarıyla organlar arasında böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak nakli yapılabildiği bilgisini veren Dr. Ertuğrul, kornea, kalp kapağı, kemik iliği gibi nakillerin doku nakli; kol, bacak, yüz gibi nakillerin ise kompozit doku nakli olarak isimlendirildiğini ifade etti. Nakledilecek organ veya dokular için iki ihtimal bulunduğuna, nakil işleminin canlı vücutlardan veya kadavralardan alınabileceğine dikkat çeken Dr. Ertuğrul insanların sağ iken böbrek gibi iki organından birini veya karaciğer örneğinde olduğu gibi organının bir kısmını bağışlayabileceğini dile getirdi.

    Kadavradan yapılan nakillere de değinen Dr. Ertuğrul “Kadavra nakilleri beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların bağışlanan organlarından yapılan nakildir. Beyin ölümü beyin yaralanması ve hasarı sonucu, beyin fonksiyonlarının kayba uğramasıdır. Beyin fonksiyonların geri gelmesi mümkün değildir, beynin çalışması durmuştur. Beynin devre dışı kaldığı bu beyin ölümü halinin tedavisi bulunmadığı için tıbben bu hasta ölmüş kabul edilir” dedi.

    “Maalesef organ bağışı yetersiz”

    Beyin ölümüne neden olan faktörlerin sıklıkla trafik kazaları, yüksekten düşme, çarpma, dövülme beyine isabet eden ateşli silah yaralanması gibi olaylar olduğunu ifade eden Dr. Ertuğrul beyin ölümü kararının, organ nakli ekibinde bulunmayan “beyin cerrahisi ve/veya nöroloji, Anesteziyoloji ve Reanimasyon hekimlerinden oluşmuş bir kurulun verdiği raporla” kesinleştirildiğini vurguladı.

    Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın bağışlanan organlarıyla nakil bekleyen sekiz hastaya hayat verilebildiğinin altını çizen Dr. Ertuğrul “Ülkemizde beyin ölümü gerçekleşen her dört hastadan sadece birinin organları başlanıyor. Yani maalesef organ bağışı yetersiz. İhtiyacın çok altında bağış yapıldığı için nakil bekleyen hastalar organ bulunamadığından hayatını kaybediyor” diyerek konunun önemini ifade etti.

    Organ bağışlama sürecinden de bahseden Dr. Ertuğrul, “Ölümü halinde kullanılmak üzere sağ iken organlarını bağışlama kararı veren kişi sağlık müdürlükleri veya büyük hastanelere başvurabilir. Basit bir form dolduran kişinin bu beyanı Sağlık Bakanlığı’nın sistemine kayıt edilir. Ancak bağışçının ailesini ve yakınlarını da bilgilendirmesi nakil sürecinin hızlı işlemesini sağlayacaktır” dedi.

  • Organlarda kalıcı hasar bırakıyor

    Organlarda kalıcı hasar bırakıyor

    İngiltere’de yapılan bir araştırma, corona virüsün organlara kalıcı hasar verebildiğini ortaya koydu.
    Oxford Üniversitesi’nden araştırmacılar, salgının ilk döneminde hastaneye yatan 259 kişinin emar görüntüleri ile, corona virüsle hiç enfekte olmamış 52 kişinin organlarını kıyasladı. Covid-19 tedavisi için hastaneye yatan hastaların üçte birinin organlarında, taburcu olmalarından aylar sonra bile anomaliler saptandı. Buna göre, Covid-19’a yakalananların iç organlarında bozulma ihtimali akciğer için 14 kat, beyinde ise 3 kat artıyor.

    Bunun, beyin sisi ve solunum bozuklukları gibi uzun süreli semptomların nedeni olduğu değerlendiriliyor. Ayrıca beyindeki anormalliğin hafif bilişsel gerilemeye yol açtığı da belirtildi.

    KALP VE KARACİĞER DAHA DİRENÇLİ

    Bulguları saygın tıp dergisi Lancet’te yayınlanan çalışmaya göre, kalp ve karaciğer Covid-19’a daha dirençli. Öte yandan uzmanlar, çalışmanın aşılama kampanyaları başlamadan önce ve henüz daha hafif seyreden omicron varyantından önce yapıldığına dikkat çekti.

  • Organlarıyla 6 kişiye umut oldu

    Organlarıyla 6 kişiye umut oldu

    18 Ağustos tarihinde travma sebebi ile Çekirge Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan 43 yaşındaki erkek hasta İ.Y. 5 günlük yaşam mücadelesinin ardından hayata tutunamadı. Hastanın beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine hastane organ nakil koordinatörleri, hastanın ailesi ile görüşerek organ bağışı hakkında bilgi verdi. Ailenin onay vermesi sonucu durum Sağlık Bakanlığı’na bildirilerek, nakil olacak hastaların belirlenmesine başlandı.

    Çekirge Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı operasyonla merhumun bir böbreği Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, diğer böbreği ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderildi. Merhumun kalbi İstanbul’da özel bir hastaneye, karaciğer ve korneaları ise Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne gönderildi.

    İl Sağlık Müdürü Dr. Yavuzyılmaz’dan teşekkür

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, organ bağışının son derece onurlu ve kutsal bir davranış olduğunu belirtti. Aile ferdini kaybetmenin acısını bir kenara bırakıp, büyük duyarlılık göstererek merhumun organlarını bağışlayan aileye teşekkür eden Dr. Yavuzyılmaz, “Ailemizin bağışladığı organlar sayesinde organ bekleyen 4 hastamız yaşama tutunacak korneaları ile de iki hastamız ışığa kavuşacak. Merhuma Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyorum” dedi.

  • Ufuk Özkan ilk kez konuştu

    Ufuk Özkan ilk kez konuştu

    “KARACİĞERİMLE İLGİLİ PROBLEMLER YAŞIYORUM”

    Instagram hesabından sağlık durumuyla ilgili açıklama yapan oyuncu, “Bugün sağlığım hakkında çıkan haberler ile ilgili sizlere bir açıklama yapmak istiyorum. Bir süredir karaciğerim ile ilgili problemler yaşıyorum. Organ nakli gerekliliği ihtimaline karşı da tabii ki uzman doktorlar tarafından durumum gözlem altında kontrollerim düzenli olarak yapılıyor.

    Gelişebilecek süreçler ile ilgili önceden görüşmeler yapılıyor. Sevenlerimden endişe dolu mesajlar aldım ve çok üzüldü. Hayat bizleri hastalıklarla beraber yaşamayı öğrenmek zorunda bırakıyor. Ama yaşadığım bu süreçlerin hiçbir zaman işimi etkilemesine izin vermedim. Bugünden sonrada Allah’ın izniyle böyle bir niyetim yok en kısa zamanda yeni dizi ve filmlerle huzurunuza çıkacağım. Tüm sevgi dolu dua dolu mesajlarınız için çok teşekkür ederim. Saygı ve Sevgilerimle Ufuk Özkan (abiniz, kardeşiniz) İyi ki varsınız” ifadelerini kullandı.