Etiket: organ

  • Yaşlı kadının organları 3 hastaya umut oldu

    Yaşlı kadının organları 3 hastaya umut oldu

    Trabzon’da evinde yalnız yaşayan N.A. isimli kadın (61) 5 gün önce komşuları tarafından baygın halde bulundu. 112 ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan yaşlı kadının 3 gün önce beyin ölümü gerçekleşti.

    Organ Nakli Birimi yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleşen N.A.’nın ailesi ile görüştü. Ailesi N.A.’nın organlarını bağışlamaya karar verdi. Aileden alınan onayın ardından N.A.’nın karaciğeri Erzurum’da 30 yaşında bir hastaya, sol böbreği Bursa Uludağ Üniversitesi’nde 24 yaşındaki bir hastaya, sağ böbreği ise Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 24 yıldır diyalize giren 39 yaşındaki bir hastaya nakledildi.

  • Çocuk organları ile 5 çocuğa umut oldu

    Çocuk organları ile 5 çocuğa umut oldu

    7 Haziran tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrası Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan 8 yaşındaki R.M.D., hastanede yapılan ilk tetkiklerin ardından ameliyata alındı. Ameliyat sonrası yoğun bakımda tedavisi devam eden R.M.D. doktorların tüm müdahalelerine rağmen hayata tutunamadı. Beyin ölümünün gerçekleşmesi üzerine hastane organ nakil koordinatörleri hastanın ailesi ile görüşerek, organ bağışı hakkında bilgi verdi. Ailenin onay vermesi sonucu durum Sağlık Bakanlığı’na bildirilerek, nakil olacak hastaların belirlenmesine başlandı.

    Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde gerçekleştirilen başarılı operasyonla merhumun böbrekleri Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bekleme listesinde kayıtlı olan 13 ve 14 yaşındaki 2 kız çocuğuna, karaciğeri ise İstanbul’daki özel bir hastanede acil bekleme listesinde kayıtlı olan 3 yaşındaki erkek çocuğa nakledildi. Merhumun korneaları ise 2 çocuk hastanın yeniden görmesine vesile olacak.

    Yavuzyılmaz’dan teşekkür

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, organ bağışının son derece onurlu ve kutsal bir davranış olduğunu belirtti. Yavrusunu kaybetmenin acısını bir kenara bırakıp, merhumun organlarını bağışlayan aileye teşekkür eden Dr. Yavuzyılmaz, “Ailemizin bağışladığı organlar sayesinde organ bekleyen 3 çocuğumuz yaşama tutunacak. Korneaları ile de iki çocuğumuz ışığa kavuşacak. Merhum evladımız için de Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.

  • Yeni nesil mikroçip organlar

    Yeni nesil mikroçip organlar

    Avcı, yeni nesil mikroçip organları ve ESOGÜ bünyesinde yapılan çalışmaları anlattı. Çip üzerinde organ platformlarının insanın doku ve organlarını fizyoloji ve anatomiyi de içine alacak şekilde taklit etmeyi hedeflendiğini ifade eden Doç. Dr. Avcı, bu teknolojinin ilaç gelişimi ve hastalıklarının yanı sıra kozmetik sektöründe, takviye edici gıda maddelerinin test edilmesinde, nadir hastalıklar gibi klinik denemelerin, invivo hayvan denemelerinin yapılamadığı alanlarda kullanıldığını söyledi. Normal bir ilaç gelişiminin test edilmesinin 15 seneyi bulabildiğini, binlerce bileşiğin denenerek milyon dolarlara mâl olduğunu belirten Doç. Dr. Avcı, pandemi döneminde çip organ çalışmalarının ortaya çıktığını, hızla ilerleyen çalışmalarda başarıya ulaşılarak bu teknolojinin hayvan deneylerinin yerine geçmeye başladığını ifade etti. Avcı, şunları belirtti;


    “Bugün savunma sanayinde İHA’lar, SİHA’lar nasıl yeni bir konsept oluşturduysa, bu çip organların da sağlık sektöründe kısa süre içerisinde yeni bir yaklaşım biçimi oluşturacağını düşünüyorum. Bununla ilgili ilk bilimsel yayın 2010 yılında yayınlandı, 2012-2013’ten itibaren milyon dolarlık yatırımlar yapılarak şirketler kurulmaya başlandı. Bu pazarın büyüme beklentisi yüzde 35 yüzde 38, müthiş bir rakam bu. 2022 yılında dünyanın ortalama büyümesini yüzde 5 kabul edersek, bu sektörün çok hızlı bir şekilde büyüdüğünü söyleyebiliriz.”

    Doç. Dr. Avcı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde Hücresel Tedavi ve Kök Hücre Üretim, Uygulama ve Araştırma Merkezine entegre olmuş multi ve interdisipliner bir laboratuvar olarak çip üzerinde organ platformları üzerine özellikle karaciğer üzerine çalışma yaptıklarını belirterek “Hastalıkların tedavisinde kritik rol oynayan karaciğer üzerine çalışıyoruz, çok iyi sonuçlar aldık, bazı ilaç şirketleriyle de görüşmeye başladık. TÜBİTAK ile Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğü bünyesinden aldığımız desteklerle multi ve interdisipliner bir ekiple tıp fakültesinden eczacılığa, eczacılıktan mühendislik ve temel bilimlere kadar farklı arka plana sahip akademisyenlerimiz ve araştırmacılarımızla bu teknolojiler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

  • Karaciğer nakilli sporcudan anlamlı yarış

    Karaciğer nakilli sporcudan anlamlı yarış

    Bodrum’da yaşayan Teoman Erdoğan’ın yaşamı, 2013’ün ekim ayında turist rehberliği yaparken sağlığının bozulmasıyla alt üst oldu. Şiddetli mide ağrısıyla gittikleri hastanede “Primier bilier siroz” tanısı koyulan Erdoğan, karaciğerinin iflas ettiğini öğrendi. İlaç tedavisi görmeye başlayan Erdoğan’ın durumu, karaciğer nakli için canlı donör bulma arayışındayken kötüleşti. O dönemde İstanbul’da tedavi gören Erdoğan’ın şansı, kadavra listesine yazıldığı hastaneden  gelen telefonla döndü. Yapılan kadavra bağışın kendisine uygun olduğu söylenen Erdoğan, soluğu İzmir’de aldı. Nakil 26 Ekim 2017’de  Karaciğer Nakli ve Hepatobiliyer Cerrahi Bölümü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Murat Kılıç, Doç. Dr. Cahit Yılmaz, Opr. Opr. Dr. Rasim Farajov, Opr. Dr. Zaza Iakobadze, Doç. Dr. Mert Akan, Uzm. Dr Alihan Pirim ve Uzm. Dr. Özgür Bolat’tan oluşan ekip tarafından gerçekleştirildi. Nakilden sonra hızla toparlanan Erdoğan normal yaşamına döndü, ardından da ara verdiği spora yeniden başladı.

    “Organ bağışının hayat kurtardığının canlı kanıtıyım”

    Her şey bitiyor derken, hastaneden  gelen müjdeyle hayatının değiştiğini ve kendisine bir yaşam hediye edildiğini belirten Erdoğan, “Organ bağışının hayat kurtardığının canlı kanıtıyım” diyerek şöyle konuştu: “Eski bir milli sporcu olarak sporla geniş kitlelere ulaşarak dikkat çekebileceğimi düşündüm. Bana hediye edilen hayatın nasıl sürdüğünü, organ bağışçıma ve ailesine olan minnettarlığımı gösterme, ülkemizde çok az olan kadavradan organ bağışı konusunda farkındalık oluşturma amacıyla yeniden spora başladım. Organ bağışlarının önemini anlatmayı, organ bekleyen hastaların umutlarını artırmayı, ülkemizin organ naklindeki başarılarını göstermeyi istiyorum. Nitekim nakil olduktan 4 ay sonra yavaş yavaş egzersiz yapmaya başladım. O zamanki hedefim 2019 yılında İngiltere’de yapılan Dünya Transplant Oyunları’na katılmaktı. Benim için harika bir deneyim oldu. 61 ülkeden gelen farklı spor dallarında mücadele eden 8-80 yaş aralığındaki nakilli bireylerin dünyaya organ bağışı farkındalığı mesajını vermek için çaba gösterdiklerine şahit oldum. Bu ilk yarışımda uzun atlama, basketbol ve gülle atma müsabakasında ülkemizi temsil ettim. Oyunlara Türkiye’den katılım çok azdı. Avrupa Organ Nakilliler ve Diyaliz Sporcuları Federasyonuna üye olmadığımızı fark ettim. Gerekli şartlar sağlanarak geçen yıl üyeliğimiz gerçekleşti.”

    “Onun sayesinde yaşıyorum, yarışıyorum”

    Türkiye’de spor yapan organ nakilli bireyleri bir çatı altında toplayabilecek bir federasyon ve bir dernek olmadığını belirten Erdoğan, “Nitekim 2022 Ağustos’ta İngiltere’deki şampiyonada ülkemizi bir tek ben temsil ettim. Ben ve donörüm, uzun atlamada 3.’lük ve gülle atmada 2.’lik kazandık. Donörüm diyorum, çünkü onun sayesinde yaşıyorum, yarışıyorum. 18-19 Mart tarihinde Balkan Masterler Salon Atletizm Şampiyonası’nda normal sporcularla yarıştım. 15-23 Nisan’da Avustralya’da yapılacak Dünya Transplant Oyunları’na hazırlık için yarışmaya katıldım. Bu oyunların misyonu çok önemli. Bir ülkede transplant oyunları düzenlendiğinde özellikle basın, sosyal medyada büyük ses getirdiği ve istatistiklere göre bir yıl sonra o ülkede kadavradan bağışları yüzde 18/35 oranında artırdığı belirlenmiş. Bu oyunlar ülkemizde de farkındalık oluşturmak, organ bağışı konusunda bilinci artırmak, organ naklinde geldiğimiz başarılı noktayı dünyaya göstermek açısından çok önemli. Ancak yarışmalara katılabilmek için devletin önderlik edip tüm paydaşların destek vermesi gerekiyor. Her kesimden bu çabalara destek verilmesini istiyor, bekliyorum” sözlerine yer verdi.


    Öte yandan Prof. Dr. Murat Kılıç da Erdoğan’ın organ naklinin hayat kurtarıcı olduğunu kanıtlayan en güzel örneklerinden biri olduğunu belirterek “Üstlendiği misyon da hastalara umut verici” dedi.

  • Kızılay: “Kızılay kan ürünü satmaz”

    Kızılay: “Kızılay kan ürünü satmaz”

    Kızılay, bazı basın yayın organlarında yer alan Kızılay’ın topladığı kan bağışlarını hastanelere sattığı iddiaları ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, Türkiye’de kan bankacılığı ve transfüzyon tıbbı uygulamalarının tek yetkili otoritesinin Sağlık Bakanlığı olduğu vurgulanırken, kan bankacılığının Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yönetildiği belirtildi.

    Geçmiş yıllarda hastane önlerinde yaşanan kötü örneklerin hatırlatıldığı açıklamada, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde 2005 yılında “Güvenli Kan Temini Projesi”nin hayata geçirildiği belirtildi. Açıklamada, bu proje ile 2005 yılından itibaren vatandaş ile kan bankaları arasındaki tüm parasal ilişkiye son verildiği, kan ve kan ürünlerinin temini görevinin Kızılay’a verildiği ve bu süreçle ilgili de tüm operasyonel maliyetin ise Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bırakıldığı aktarıldı.
    Açıklamada, Avrupa mevzuatıyla uyumlanan kanunun ise 11 Nisan 2007 tarihinde 5624 sayısıyla kabul edildiğine de dikkat çekildi.

    “Tüm sürecin maliyetini devletimiz karşılamaktadır”

    “Hükümet, kan ve kan bileşenlerinin maliyetlerini yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) ilan etmektedir” denilen açıklama, şöyle devam etti:
    “Kızılay, 4 bine yakın personel, 830’dan fazla araç ve 300’den fazla noktada aldığı kanları laboratuvarlarda testlere tabii tutmakta, testi geçen kanları özel torbalarına koymakta ve kendisinden talep eden hastanelere soğuk zincire riayet ederek ulaştırmaktadır.

    Hastaneler, talep ettikleri her kan veya kan bileşeni için SUT’ta belirlenen tedarik süreci maliyeti (çalışanlar, laboratuvar, kan torbaları, soğuk zincir) ay sonunda Kızılay’a ödemekte, ardından ise bu ödemeye kendi giderlerini de ekleyerek SGK’ya fatura etmektedir. Dolayısıyla tüm sürecin maliyetini devletimiz karşılamaktadır. Haberlerde sözü edilen faturalandırma yöntemleri tamamen hastanelerin tüzel kişiliklerinin özelliklerinden ve hizmet alım esaslarının ayrıntılarından oluşmaktadır.”

    “Kızılay tüm bu iftiraların hesabını yargı önünde soracaktır”

    Yine aynı açıklamada, bazı basın yayın organlarında yer alan “Kızılay’ın topladığı kan bağışlarını hastanelere sattığı” gibi bir yaklaşımın sadece ve sadece iftira ve kötülükten ibaret olduğu belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
    “Bu yöndeki haberlerin gönüllü kan bağışlarını düşürebileceğini bile bile atılan bu iftirayı Kızılay karşılıksız bırakmayacaktır. Bazı hastanelerin belirlenen SUT fiyatlarının üzerinde faturalar kestiği ve yine özel hastanelerin ‘bunu Kızılay’a aktarıyoruz’ diyerek hastalardan farklı ücretler aldığı duyumunu aldığımız her durumda Sağlık Bakanlığına suç duyurusunda bulunulmaktadır. Kızılay zaman zaman vatandaşlara da böyle bir durumla karşılaştıklarında şikayette bulunmalarını hatırlatan duyurular yapmaktadır.
    Gerçeklik bu olduğu halde, bunun tersini düşündürecek yayınlar çok açıkça ifade etmek gerekirse ahlaksızcadır. Sadece basın ahlak ilkelerine aykırı değil, evrensel ahlak ilkelerine de aykırıdır. Kızılay tüm bu iftiraların hesabını yargı önünde soracaktır.”

  • Organ kaçakçılarının oyunu bozuldu

    Organ kaçakçılarının oyunu bozuldu

    İstanbul Emniyet Müdürlüğü Göçmen Kaçakçılığıyla Mücadele ve Hudut Kapıları Şube Müdürlüğü ekipleri, “organ ve doku ticareti” suçuyla ilgili yaptığı çalışmalarda, Kosova ve Makedonya uyruklu 2 kişinin 20 Şubat’ta organ nakli olmak için İstanbul’da faaliyet gösteren özel bir hastaneye başvurduğunu belirledi. Hastane kayıtlarını inceleyen ekipler, organ nakli için başvuran Makedon ve Kosovalı kişilere ait dokümanların birbiriyle uyuşmadığını ve kendilerini sahte belgelerle ‘teyze çocukları’ gibi gösteren nakil evrakı hazırlandıklarını tespit etti. Daha sonra söz konusu kişilerin ifadesine başvuran polis, zanlıların çelişkili beyanları üzerine çalışmalarını genişletti.

    Daha önce de sahte belgeler ile organ nakli için başvuru yapmışlar

    Emniyet ekiplerince yapılan araştırmalarda, Makedonya uyruklu böbrek alıcısı A.R. ve Kosova uyruklu böbrek vericisi D.M. isimli şahısların sahte belgelerle kendilerini teyze çocukları olarak gösterdikleri, söz konusu sahte belgelerin, böbrek alıcısı şahsın babası E.R. ve aracı A.R. tarafından Makedonya’da hazırlandığı belirlendi. Ayrıca Türk vatandaşı K.Ö. isimli şahsın ise hastane işlemleri için aracılık yaptığı anlaşıldı. Yapılan geniş çaplı çalışmaların ardından düzenlenen operasyonda 4 şüphelinin yakalandığı bildirildi. A.R., D.M., E.R. ile bu kişilere aracı olan K.Ö. isimli şüpheliler hakkında adli işlem yapıldığı ve yabancı uyruklu şahısların sınır dışı işlemlerinin başlatıldığı öğrenildi.

    4 ay önceki ilk nakilde etik kuruluna, ikinci nakilde polise takıldılar

    Şüphelilerin daha önce Türkiye’ye gelip yine sahte belgeler ile organ nakli için girişimlerde bulundukları, ancak yapılan titiz çalışma ile planın deşifre edildiği öğrenildi. Kosova ve Makedonya uyruklu bu 2 kişinin organ nakli olmak için İstanbul’da faaliyet gösteren özel bir hastaneye 3 Kasım’da müracaata bulundukları ortaya çıkarken, şüphelilerin sosyal medya üzerinden oluşturulan bir organizasyonda gönüllü olarak bir araya geldikleri saptandı. Hastanenin yönlendirmesi ile etik kuruluna girdikleri belirlenen zanlılarının organ nakli talebinin reddedildiği anlaşıldı. 4 ay önceki planları bozulan ve ülkelerine geri dönen şüphelilerin, bir süre sonra tekrar organize olarak ülkeye geldikleri ve kendilerini bu kez akraba gibi göstererek nakil için farklı bir hastaneye tekrar müracaat ettikleri tespit edildi.
    Öte yandan şüphelilerin özel hastaneye girişleri ve hastanede gözaltına alındıktan sonra polis eşliğinde çıkışları güvenlik kamerasına yansıdı.