Etiket: orhan sarıbal

  • CHP’de PM’ye Bursa’dan üç isim!

    CHP’de PM’ye Bursa’dan üç isim!

    CHP’de 37. Olağan Kurultayı’nda Parti Meclisi üyeliği için adaylık başvuruları son bulmuş, 52 kişinin seçileceği çarşaf listede aday sayısı 222 olmuştu.

    15 kişilik Yüksek Disiplin Kurulu için toplam 50 kişi aday olmuştu. Kılıçdaroğlu, Parti Meclisi için 80, Bilim, Kültür ve Sanat Platformu için 12, Yüksek Disiplin Kurulu için ise 15 isim belirlemişti.

    Kurultayda 60 kişiden oluşan PM’ye, Bilim, Kültür ve Sanat Platformu’ndan (BKSP) girecek 8 isim belirlenirken, diğer 52 kişilik listenin kotaların uygulanmasının ardından açıklanacağı bildirildi. 15 kişiden oluşan YDK listesinin de daha sonra duyurulacağı belirtildi.

    EN ÇOK OYU ALAN FAİK ÖZTRAK

    Fakat resmi olmayan sonuçlara göre; Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak delegeden en fazla oyu olan isim oldu. Öztrak, 982 oyla PM seçimlerinde ilk sırada yer aldı.

    Öztrak’ı Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu 862 oyla, Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç ise 855 oyla izledi.

    Eski CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Turuntay Nalbantoğlu 848, Genel Başkan Yardımcılarından Oğuz Kaan Salıcı, 844, Onursal Adıgüzel ise 836 oy aldı.

    PM’YE BURSA İMZASI!

    CHP’nin üç Bursa Milletvekili de PM’ye seçildi.

    CHP Bursa Milletvekilleri Orhan Sarıbal, Lale Karabıyık ve Nurhayat Altaca Kayışoğlu PM’de yer aldı.

     

  • CHP’nin 37. Olağan Kurultayında gözler PM seçimlerinde

    CHP’nin 37. Olağan Kurultayında gözler PM seçimlerinde

    CHP’nin 37. Olağan Kurultayında Parti Meclisi (PM) adaylığı için 222, Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) adaylığı için de 47 isim başvurdu.

    Bilkent Odeon’da dün başlayan kurultayın ikinci gününde CHP’de gözler kurultaydan sonra en yetkili organ olan PM seçimlerine çevrildi.

    Bu kapsamda PM ve YDK için aday olanların isimleri okundu. Adaylar arasından çekilmek isteyenlerin bildirimde bulunması için saat 12.45’e kadar süre verildi.

    Sürenin bitiminde geçerli başvurular ilan edildi. Buna göre, PM adaylığı için 222, YDK adaylığı için de 47 isim başvurdu. Geçerli başvuruların ilan edilmesiyle birlikte seçim pusulası basımı için liste matbaaya gönderildi.

    Baskı işleminin ardından Divan Başkanlığının ilan edeceği saatte seçimlere geçilecek. PM adaylarının çok fazla olması durumunda seçimlerin geç saatlere kadar sürmesi bekleniyor.

    Divan Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun çalışmalarını başlattığı kurultayda bugün hem 60 kişilik PM hem de YDK üyeleri belirlenecek.

    CHP’de 60 kişiden oluşan PM’nin 8 üyesi, Bilim Yönetim ve Kültür Platformundan (BYKP) seçiliyor. Delegeler, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından gösterilen adaylar arasından 8’ini seçerek PM’ye gönderiyor.

    Kalan 52 üye ise “çarşaf liste” yöntemi ile belirleniyor.

    CHP’de PM üyeliğine adaylık için 10 kurultay delegesinin imzası gerekiyor.

    CHP’de PM’ye girebilmek için de yaşanan rekabetse hem kurultay salonuna hem de salon dışına yansıyor.

    Bilkent Odeon çevresinde aday adaylarının afişleri yoğun olarak yer alırken, salon içinde de adeta tanıtım seferberliği yaşanıyor. Aday adayları kurdukları stantlarda kendilerini tanıtırken, yapacakları çalışmalar hakkında da bilgi veriyor.

    Kurultayda aday adaylığı için verilen sürenin dolmasının ardından başvurular incelemeye alınacak. Geçerli başvurular ilan edildikten sonra seçim pusulanın basımı için liste matbaaya gönderilecek.

    Baskı işleminin ardından Divan Başkanlığının ilan edeceği saatte seçimlere geçilecek. PM adaylarının çok fazla olması durumunda seçimlerin geç saatlere kadar sürmesi bekleniyor.

    Seçimlerde kota uygulanacak

    CHP’de PM seçimlerinde yüzde 33 cinsiyet kotası ile yüzde 20 gençlik kotası uygulanıyor.

    Öte yandan, seçimler öncesinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun 70 veya 80 kişiden oluşan bir anahtar liste açıklaması bekleniyor.

    Kılıçdaroğlu’nun listesinin yanı sıra farklı listelerin de kurultay salonunda dağıtılması öngörülüyor.

  • CHP Covid-19 tarım raporunu açıkladı

    CHP Covid-19 tarım raporunu açıkladı

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, “Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. Bu Konseyin alacağı kararlarla birlikte şeffaf ve katılımcı şekilde işletilecek bir Tarım Gıda Kurulu kurulmalıdır.” dedi.

    Sarıbal, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, 22 Temmuz 1980’de Merter’deki evinin önünde düzenlenen suikast sonucu yaşamını yitiren DİSK’in Kurucu Genel Başkanı ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i ölümünün 40’ıncı yılında andı.

    Kadın cinayetlerine değinen Sarıbal, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak istediğini belirterek, bu durumu eleştirdi.

    Kovid-19 sürecinde tarımın ve gıda güvenliğinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirten Sarıbal, bu nedenle kendilerinin de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu ile bir rapor hazırladıklarını söyledi.

    Kovid-19 sürecinde, tarım ve gıda için çözüm önerileri konulu, “CHP Kovid-19 Tarım Raporu”nda “Koronavirüs sürecinde dünyada ne oldu?”, “Türkiye’de neler yaşandı?”, “AK Parti iktidarları döneminde tarımda neler yapıldı?”, “Bundan sonra neler yapılmalı?” gibi sorulara cevap aradıklarını aktaran Sarıbal, raporda acil eylem planı olarak önerdikleri 4 ana başlık ve 72 maddeden oluşan öneriler yer aldığını bildirdi.

    Bu önerilerin, tarımsal üretimde 44 madde, gıda üretiminde 11 madde, gıda dağıtımında 10 madde, ithalat ve ihracat süreçlerinde ise 7 maddeden oluştuğunu aktaran Sarıbal, şöyle konuştu:

    “Uluslararası Çalışma Örgütü, salgın nedeniyle işletmelerin tam veya kısmi olarak kapatılmasının, dünyadaki iş gücünün yüzde 81’ini yani 2,7 milyar çalışanı etkilediğini bildirmektedir. 31 Mart’ta Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yapılan ortak açıklamada özellikle gıdanın uluslararası ticaretine vurgu yapılırken, aynı zamanda ülkelerin gıda güvenliğini sağlamaları gerektiğine dikkat çekildi. Dünya ekonomisinden bağımsız olmayan ve Kovid-19 ile mücadele içinde olan Türkiye’nin de bir gıda krizi ile karşı kaşıya kalabileceği ihtimali dışlanmamalıdır. Hükümetler yaşanan bu ani daralma sonucunda hem küresel hem de ulusal ölçekte ekonomik krizle baş etmek için stratejik öneme sahip sektörlere ve toplum kesimlerine yönelik destek programları açıklamaktalar. Bu sektörlerin başında stratejik öneme sahip tarım ve gıda sektörü gelmektedir. Her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak ve üretimini kalıcı şekilde arttıracak önlemleri alması gerektiği bu salgın ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.”

    Türkiye’de benimsenen yanlış tarım politikalarının yanı sıra kapitalizmin neo-liberal evresinde Türkiye gibi ülkelere dayatılan yeni uluslararası iş bölümünün de tarımdaki çöküşte belirleyici olduğunu iddia eden Sarıbal, son 20 yılda Türkiye’de uygulamaya konulan tarım politikalarıyla “aile çiftçiliği”nin tahrip edildiğini öne sürdü.

    Hükümetin büyük şirketlerin egemen olduğu tarım gıda sistemine uygun yasaları uygulayarak tarımsal üretimi, endüstriyel üretim biçimi haline dönüştürerek giderek zayıflattığını savunan Sarıbal, “Tarımsal üretimin bu şekilde zayıflatılması, çiftçilerin tarımdan uzaklaşmasına ya da çiftçilerin üretime devam edebilmek için borçlanmasına neden olurken, endüstriyel tarımsal üretim için gerekli olan emek biçimi mevsimlik işçilik olarak yaygınlaştı.” dedi.

    “İnsan sağlığını tehdit eder hale geldi”

    Endüstriyel tarımla ekolojinin tahrip olduğunu, toprak ve suyun kirlendiğini, bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliği birbirinden koparılarak hayvan sağlığının bozulduğunu iddia eden Sarıbal, bu sürecin bir çıktısı olarak da tarımsal ürünlerdeki besin değerlerinin düşerek insan sağlığını tehdit eder hale geldiğini söyledi.

    Sarıbal, “Gıda ürünün ne kadar ucuz olduğu önemli olunca gıda soframızdaki zehirli kimyasallara dönüştü. Sağlıklı gıdaya erişim ise sınıfsal bir ayrıcalık oldu. Oysa, sağlıklı gıdaya erişim bir yurttaş hakkıdır.” ifadesini kullandı.

    Kovid-19’un gösterdiği gibi dünyada sağlık ve gıda alanında hızlı hareket edip gerekli önlemleri alan hükümetlerin yeni dönemde ekonomik ve sosyal olumsuzlukları daha hızlı aşacaklarını belirten Sarıbal, şunları kaydetti:

    “Ama ne yazık ki ülkemizde, tarım ve gıda sektörünü olası bir krizden kurtaracak tedbirler yeterince hayata geçirilmedi. Gerek muhalefet partileri gerekse meslek örgütleri bu konudaki acil ihtiyacı sürekli gündeme getirmelerine rağmen hükümet, salgın öncesi geçerli olan uygulamalarla yetinmeyi tercih etmekte ve bunun olası bir tarım ve gıda krizini önleyebileceğini düşünmektedir. Bu yanılsama ile Kovid-19 sürecinde tarım ve gıda sektöründe belirgin bir dönüşüm sağlayacak tedbirler almaması nedeniyle, yakın gelecekte gıda enflasyonu ve sonrasında bir gıda krizi ile karşı karşıya kalacağımız aşikardır. Öncelikle Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. u Konseyin alacağı kararlarla birlikte şeffaf ve katılımcı şekilde işletilecek bir Tarım Gıda Kurulu kurulmalıdır. Salgınının yarattığı tahribatları ve yeniden bu tür salgınların oluşmasına mahal vermeyecek şekilde, ekolojik perspektifle, gıda güvenliğini gözeterek, tarımsal üretim, gıda üretimi ve dağıtım süreci, ithalat ve ihracat politikaları ile Türkiye’de yaşayan herkesin sağlıklı gıdaya erişimini sağlayacak kapsamlı planlar yapmalıdır.”

  • “Türkiye’de tarım arazileri 35 milyon dönüm azaldı”

    “Türkiye’de tarım arazileri 35 milyon dönüm azaldı”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye’de tarım arazisinin son iki yılda 35 milyon dönüm azaldığını söyledi.

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin görüşlerini açıkladı.

    Sırıbal, 2015 yılında Suruç’taki patlamaya değinerek, “Bu katliam göz göre göre geldi. O günden beri katliamın sorumluları bulunmadı, ceza alan kimse yok ve yargılama devam ediyor. Davayla ilgili dosyaya ulaşım yasağı devam ediyor. Bu olay da faili meçhul bir olaya dönüşmüş durumda.” diye konuştu.

    Orhan Sarıbal, katliamın sorumlusu olarak bilinen şahsın daha önceden emniyet güçlerince de bilindiğini ancak hiçbir önlemin alınmadığını iddia etti.

    Suruç patlamasının önleminin alınması durumunda Ankara Garı’ndaki patlamanın da olmayacağını savunan Sarıbal, “Görevi kötüye kullanmaktan yargılanan kişilerin dosyaları para cezasıyla kapatıldı. Gar patlamasındaki kamera kayıtları davaya ancak 3,5 yıl sonra girdi. Gönderilen kayıtlardan patlama öncesi ve sonrasındaki 5 saatlik görüntü de yok.” dedi.

    Orhan Sarıbal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 2 yıllık değerlendirme toplantısını anımsatarak, uygulanan tarım politikalarını eleştirdi.

    “Bir eli yağda bir eli balda olanların toplumun gerçeklerinden uzak olduğunu” ifade eden Sarıbal, “Türkiye’de tarım arazisi son iki yılda 35 milyon dönüm azaldı. Tarımda ithalatımız son iki yılda 17 milyar 549 milyon dolara ulaştı. 2019 yılında buğday, ay çiçeği, mısır, patates ithalatında cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. Son iki yılda çiftçiye vermeleri gereken 176 milyarın tamamını vermediler.” görüşünü savundu.

  • CHP’li Sarıbal Manisa’da doludan zarar gören bağları inceledi

    CHP’li Sarıbal Manisa’da doludan zarar gören bağları inceledi

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, Manisa’nın Sarıgöl ilçesinde dolu ve fırtına nedeniyle zarar gören üzüm bağlarında incelemelerde bulundu.

    Partisinin Manisa milletvekilleri Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu ve Bekir Başevirgen ile ilçeye gelen Sarıbal, ilçe başkanlığında yaptığı açıklamada parti olarak her zaman çiftçilerin yanında olduklarını söyledi.

    Çiftçilerin kalkınması için yeni tarım politikaları hazırladıklarını kaydeden Sarıbal, şöyle konuştu:

    “Bu programda çiftçilerimizin kalkınmasını hedefliyoruz. Çiftçilerimiz refah içerisinde olacaklar. Çocuklarını rahatlıkla okutacaklar. Türkiye’nin afetlerden zarar gören bölgelerini dolaşarak raporlar hazırlamaktayız. Bu raporların sonuçlarını Meclise taşıyacağız. Çiftçi borçlarını erteleme yerine yapılandırma yapılmalıdır. Çiftçi o zaman rahat edecek.”

    Sarıbal ve beraberindekiler daha sonra Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen’i ziyaret etti ve Ahmetağa Mahallesi’nde fırtına ve doludan zarar gören üzüm bağlarını dolaştı.

  • CHP’li Sarıbal: “Ormanlarımız paranın kurbanı oluyor”

    CHP’li Sarıbal: “Ormanlarımız paranın kurbanı oluyor”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, Gelibolu’daki orman yangınına ilişkin, “Ciğerimiz yanıyor. 450 hektar orman alanımız yandı. Bu çok büyük bir alan, ormanlar sadece yangınlarla değil, maden ve inşaat alanlarıyla da yanıyor. Ormanlarımız paranın kurbanı oluyor.” dedi.

    Sarıbal, partisinin Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’yla Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’de yeşil alanların ve ormanların her geçen gün azaldığını savundu.

    Gelibolu’da yaşanan orman yangınına işaret eden Sarıbal, “Ciğerimiz yanıyor. 450 hektar orman alanımız yandı. Bu çok büyük bir alan, ormanlar sadece yangınlarla değil, maden ve inşaat alanlarıyla da yanıyor. Ormanlarımız paranın kurbanı oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    Ormanların iş adamlarına kiraya verildiğini bu yöntemle de yok edildiğini ileri süren Sarıbal, yangınlarda çok büyük alanların zarar gördüğünü belirtti.

    Ağaçların bilinçsizce kesildiğini kaydeden Sarıbal, “Önceden ormanlarımız Tarım ve Orman Bakanlığının kontrolünde kesiliyordu. Önce kesilecek ağaçlar belirlenip sonra orman köylü kooperatiflerince kesilmeye başlanıyordu. Burada çalışan köylüler de sigortalanıyordu. AKP iktidarı ise götürü yöntemi ile ağaç kestiği için istediği yerden istediği kadar ağaç kesiyorlar.” diye konuştu.

    Orman çiftçilerinin yüzde 70’inin sosyal güvenlik kapsamında olmadığını ifade eden Sarıbal, şunları kaydetti:

    “Ormanlarda 2019 yılında, orman köylüsü ve işçisi, 3 bin 400 iş kazası gerçekleşti. Bu kazalarda 486 ölüm, 2 binin üzerinde de yaralanma oldu. Bu iş kazalarından dolayı ölen veya yaralananların yüzde 80’inin iş güvenliği ve sigortası yok. Türkiye AB ülkeleri arasında orman kazalarında birinci sırada yer aldı. Bununla ilgili uluslararası raporlar yayınlandı.”

    CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu da iktidarın Saros Körfezindeki doğal gaz projesini uygulamaya soktuğunu, bu projenin orman alanları ile bölgenin doğal dengesini yok ettiğini savundu.

    Bölgenin fay hattı üzerinde olduğunu belirten Gaytancıoğlu, “Doğaya verdiği zararlar nedeniyle itiraz ettik. Bilim adamları bu projenin yanlış olduğunu söyledi. İktidar olumsuz ÇED raporuna rağmen, projeyi yapma kararı aldı.” dedi.

    Kararın sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulandığı pandemi sürecinde alındığını belirten Gaytancıoğlu, bu durumu kınadı.

  • CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: “Çiftçilerin borçları ertelensin”

    CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: “Çiftçilerin borçları ertelensin”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, çiftçi borçlarına ilişkin “2020 yılında hiçbir borcun geriye ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak 2021 yılına ertelensin. Bütün takip, icra, haciz işlemleri durdurulsun. 2021’e kadar derli toplu bir çalışma yürütelim, bu borçları en az 2-10 yıl yapılandıralım. Çünkü başka türlü çiftçinin bu borçlardan kurtulma şansı yok.” dedi.

    Sarıbal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin 2 yıl önce geçtiği “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin tarıma yaramadığını, istihdamın, büyümenin, çiftçi borçlarının ve ithalatın kötü bir noktaya geldiğini söyledi.

    Tarımsal hasılanın 2017’de 51,9 milyar dolarken, bunun 2018’de 44,9, 2019’da ise 48,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini belirten Sarıbal, son 2 yılda 10,4 milyar dolarlık bir kaybın olduğunu ifade etti.

    Sarıbal, tarımsal hasılada son 10 yıldaki kaybın 107,3 milyar doları bulduğunu vurgulayarak, tarımsal hasılanın yüzde 30 düşüşle rekor kırdığını savundu.

    AK Parti iktidarları döneminde Türkiye’nin toplam büyüme oranı yüzde 5,6 seviyesindeyken, tarımsal büyümenin yüzde 2,7’de kaldığına dikkati çeken Sarıbal, “Son 2 yılda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bu oran daha da düşerek yüzde 2,5’e gerilemiş durumda. Tarımda kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolar seviyesinde.” diye konuştu.

    Sarıbal, tarımsal istihdam alanında gerilemelerin yaşandığını, son 2 yılda 778 bin kişinin tarımdan çekildiğini ifade ederek, 2018’in nisan ayında 706 bin 409 kişi tarım sigortalıyken, nisan 2020’de bunun 585 bin 386 kişiye düştüğünü aktardı.

    Sarıbal, 2018’de bir çiftçinin aylık sigorta primi 583,48 lira iken 2020’de bunun yüzde 56,6 artarak 913,80 liraya geldiğine dikkati çekerek, “Çiftçinin geliri 3 bin dolar seviyesinde, bu aşağı yukarı 20 bin lira ediyor. 913 lirayı 12 ile çarptığınızda yaklaşık 11 bin liraya denk gelir. Yani 20 milyar geliri olan bir kişi, 11 bin lira Bağ-Kur sigorta primi ödeyecek. Yani kişi başına düşen milli gelir payının yüzde 50’sini sigortaya ödeyecek. Böyle bir şey olabilir mi?” dedi.

    “Borç kontrol edilemez hale geldi”

    Çiftçinin, zorunluluktan dolayı tarımdan koptuğunun altını çizen Sarıbal, çiftçilerin, 2018 temmuzda bankalara 99,9 milyar, Tarım Kredi’ye ise 7,6 milyar lira borçluyken, 2020 mayıs ayında bunun bankalara 118,1 milyara, Tarım Kredi’ye ise 10 milyar liraya çıktığını söyledi.

    Takipteki borç sarmalının da büyüdüğünü anlatan Sarıbal, son 2 yılda tarım ve hayvancılıktaki cari açığın büyüdüğünü, tarımda kullanılan elektriğin, gübrenin, ilacın, yem, sulama ve mazotun zamlandığını ifade etti.

    “Borçları yapılandıralım”

    Sarıbal, açıklamasının ardından kendisine yöneltilen “Çiftçiler, ertelenen borçlarını sonbaharda ödemeye başlayacak. Bununla ilgili yorumunuz nedir?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

    “Bu borcun büyüklüğü artık kontrol edilemez bir hale geldi. Takipteki borç miktarı 5,4 milyarken, belki o günlerde çok daha yukarı çıkacak. Yani takiple, icrayla tahsil edilmek istenen borç miktarı çok hızlı artacak. Önerimiz, 2020 yılında hiçbir borcun geriye ödemesi yapılmasın. Bütün borçlar faizsiz olarak 2021 yılına ertelensin. Bütün takip, icra, haciz işlemleri durdurulsun. 2021’e kadar derli toplu bir çalışma yürütelim, bu borçları en az 2-10 yıl yapılandıralım. Çünkü başka türlü çiftçinin bu borçlardan kurtulma şansı yok. Eylül-ekimden itibaren ciddi bir takip sürecinin olacağını görüyoruz, hele kasım-aralıkta çok daha ciddi borç takibi olacak. Bu dediklerimizi yapmazsa, buradan doğru hükümet bir tavır ortaya koymazsa çitçinin 2020’nin sonbaharı ve kışı eziyet olacak.”

  • CHP’li Sarıbal: “Katliamların hesabı ne yazık ki sorulmadı”

    CHP’li Sarıbal: “Katliamların hesabı ne yazık ki sorulmadı”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Maraş, Çorum ve Sivas katliamının hesabı ne yazık ki sorulmadı.” dedi.

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 2 Temmuz 1993’te yaşanan olayların 27. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, 2 Temmuz’da bir insanlık suçu işlendiğini ve bu suçlarda zaman aşımı olmayacağını belirtti.

    Pir Sultan Abdal Derneğinin düzenlediği etkinliklere katılmak üzere Sivas’a giden 33 ozan ve yazar ile 2 otel çalışanının kaldıkları otelde yakılarak katledildiklerini söyleyen Sarıbal, “Aynen Maraş’ta, Çorum’da olduğu gibi Sivas katliamı da göz göre göre gelmişti. Yerel basının yaptığı açıklamalar, yerel yönetimlerin yaptığı etkinlikler, dağıtılan el broşürlerine göre aslında bir katliamın gerçekleşeceği konusunda çok net bir tutum ve öngörü vardı. Başta Türkiye edebiyatının usta çınarı Aziz Nesin olmak üzere bütün katılanlar hedef gösterildi, kalabalık otel etrafında toplandı, ellerinde benzin ve gaz bidonlarıyla oteli yaktılar. Güvenlik güçleri bu katliamda seyirci kaldı.” diye konuştu.

    Olaydan sonraki gelişmeler ile dava sürecine ilişkin de bilgi veren Sarıbal, o günün sanıklarını mahkemede savunanların bugün aldıkları görevler üzerinden bakıldığında, bu davanın nasıl bir siyasal İslam davası olduğunu net bir şekilde gördüklerini ileri sürdü.

    Sarıbal, “Maraş, Çorum ve Sivas katliamının hesabı ne yazık ki sorulmadı. Bugün Almanya’da 9 sanığın olduğu söyleniyor. Ne yazık ki Türkiye mahkemeleri, Almanya’dan bu sanıklarla ilgili herhangi bir çağırma talebinde bulunmadı. Aynı şekilde bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma da açmadılar. Dolayısıyla yapanın yanına kar kaldığı, hatta bir kısmının ödüllendirildiği, devlet ve sistem tarafından korunduğu önemli bir tarihsel süreci birlikte yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.” ifadesini kullandı.

    Bu katliamların insanlığa karşı işlenen suçlar olduğunu söyleyen CHP’li Sarıbal, “İnsanlık suçlarının zaman aşımı olmaz. Er ya da geç bu katliamların hesabı sorulacaktır. Vicdanı, insanlığı, adaleti olan tüm insanların ses çıkarıp bütün katliamları kınaması gerekiyor. Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğitiliyoruz ama bu yetmez; yeni katliamlar yaşanmaması için başta siyasiler olmak üzere bütün toplumu insanlık adına sorumluluğa, katliamları lanetlemeye çağırıyorum.” şeklinde konuştu.

  • CHP’li Sarıbal: 100’ün üzerindeki evin ilk katı kullanılamaz halde

    CHP’li Sarıbal: 100’ün üzerindeki evin ilk katı kullanılamaz halde

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, Line TV Canlı yayınına katılarak, sel felaketi yaşanan bölgelerde yaşananları anlattı. Doğayla mücadeleyi bırakmalıyız diyen Sarıbal, 100’ün üzerindeki evin ilk katının kullanılamaz halde olduğunu, 4 evin tamamen yıkıldığını söyledi. 5 yaşındaki küçük kız çocuğunun cansız bedenine ulaşıldığını belirten Sarıbal, kayıp olan kişilerin aynı aileden olabileceğini ifade etti..

    Orhan Sarıbal’ın katıldığı canlı yayını aşağıdaki YouTube linkinden izleyebilirsiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=gqx3yu3mCmU
  • CHP’li Sarıbal: “Bursa üreticisi sahipsiz bırakılmamalı”

    CHP’li Sarıbal: “Bursa üreticisi sahipsiz bırakılmamalı”

    Bursa’nın Keles İlçesine bağlı 7 köyü barındıran Kozağacı vadisinde dün (10 Haziran 2020) saat 18:30’da başlayan ve yaklaşık 45 dakika süren buz parçacıkları halinde bir dolu yağışı gerçekleşti. CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ve CHP Keles İlçe Başkanı Cevat Acar, CHP Bursa İl Yönetim Kurulu ve İlçe Örgütü üyeleriyle birlikte afet bölgesini ziyaret eden Sarıbal, yaptığı temaslara ilişkin şu bilgileri verdi:

    Üreticinin Bir Yılı Kayıp

    “Bölgede yaptığımız incelemelerde tamamı ihraç ürünü olan kiraz (ziraat 900 çeşidi) ile vişne, erik ve ceviz ürünlerinde %50 ile %100 arasında zarar oluştuğunu gözlemledik.

    Bölgenin Avrupa’ya önemli bir ihracat kalemi olan kiraz meyvesinde oluşan zararlar nedeniyle verim ve kalite kaybı ile birlikte fiyatlarında da ciddi düşüş olacak.

    Sigorta yapanların zararları bir kısmı ödenecek. Ancak diğer üreticiler korumasız. Çiftçi büyük bir zarar içerisinde ancak sorunu aşabilecek bir mevzuat yok. 2090 sayılı “Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun” da üreticileri korumaktan çok uzak.

    TARSİM yeterli değil. TARSİM yapanların çoğu da kredi çekerken zorunluluktan sigorta yaptırıyor. Çünkü pirimler çok yüksek. Üretici sigorta yapamıyor.

    Doğal Afetler Kader Değil

    Acil olarak yapılması gerekenler var. Çünkü üretici bahçelerinin bakımını yapmaya, ilaçlama, gübreleme, sulama gibi masraflarına devam edecek ama bir geliri olmayacak. Bunlar meyve bahçeleri. Başka ürün yetiştirme şansları yok. Buradaki üreticilerin zararlarını karşılayacak ve gelecek yıla hazırlık yapacak bir maddi katkı sunulmalı. Hiç olmazsa Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı İl Acil Destek Ödeneğinden veya İçişleri Bakanlığına bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) üzerinden çiftçilere maddi destek verilmeli.

    Ayrıca çiftçi borçları ertelenerek, Ziraat Bankası üzerinden düşük faizli kredi imkânı sağlanmalı.

    Doğal afetler artık kader değil bir gerçeklik. Küresel iklim değişiklikleri nedeniyle bu ve benzeri doğa olayları bundan sonra da yaşanacak. Doğa olaylarını kader gibi görme alışkanlığı terk edilmeli. Bunun için bütün ürünleri kapsayan geniş tabanlı, devlet tarafından kontrol edilen, bir düzenlemenin mutlaka yapılması gerekiyor. Çiftçiye maliyeti düşük sigorta güvencesi sağlanmalı.”

    Sarıbal ve beraberindeki heyet Keles İlçe Kaymakamı Kübra Teymur, Keles Ziraat Odası Başkanı Mustafa Din ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Davut Çelik’i ayrı ayrı makamlarında ziyaret ederek görüştüler.