Etiket: orhan sarıbal

  • CHP’li Sarıbal: Toplumu ayrıştırmak istiyorlar

    CHP’li Sarıbal: Toplumu ayrıştırmak istiyorlar

    Bursa Osmangazi Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akın’ın, okuldaki kız öğrencilerle erkek öğrencilerin ayrı sıralara oturtulması için öğretmenlere yazı göndermesi Eğitim – Sen Başkanı Nejla Kurul, Eğitim-İş Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy’un da aralarında bulunduğu Bursa Demokrasi ve Emek Platformu üyeleri tarafından protesto edildi.

    Osmangazi Mithatpaşa Ortaokulu önünde gerçekleşen protesto eylemine destek veren CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, iktidarın ülkenin gerçek gündemi olan yoksulluğun, açlığın üstünü kapatmak için toplumu ayrıştırıcı eylemlerinden bir tanesini daha ortaya koyduğunu ifade etti. Söz konusu girişim ile ülkemizdeki “karma eğitim”in bitirilmek istendiğini kaydeden Sarıbal, “İktidarın derdi burada, Bursa’da bir okuldan bir müdürle karma eğitimi yok etme çabası içerisinde yeni bir bomba atmaya çalışıyor toplumun içerisine” diye konuştu. Sarıbal, şunları söyledi:

    Toplumun içine atılan bomba

    “Aslında bir sonuçtan bahsediyoruz. Ülkede yoksulluk, ülkede açlık. Daha birkaç gün önce devletin kurumu ete zam yapmış. Yoksulluğun dip yaptığı, fakirliğin dip yaptığı, emeklinin ağladığı, işsizin umutlarının tükendiği, gençlerin çareyi yurt dışında aradığı bir tarihsel dönemde biz yine siyasal iktidarın mikro bir oyunundan bahsetmek zorundayız. Bugün yapılan iş karma eğitimi yok etmek. Düşünün ikiz kardeş biri kız biri erkek. Evde beraber, hayatın her yerinde beraber, aynı okula gidiyor, aynı sınıfta ayrı ayrı yerlerde oturacak. Erkek ayrı sırada, kız öğrenci ayrı sırada. Buradan insanlar genç arkadaşlarımız geçiyor. Kız erkek karışık geçiyorlar.

    Bu anlayışı ret ediyoruz

    İktidarın derdi burada, Bursa’da bir okuldan bir müdürle karma eğitimi yok etme çabası içerisinde yeni bir bomba atmaya çalışıyor toplumun içerisine. Yeni bir ayrıştırma. Ülkenin gerçek gündemini konuşturmak yerine ülkeyi yine kendi siyasetinin bir parçası haline dönüştürebilmek, onun üzerinden oy devşirmek gençlerin, çocukların geleceği ile oynamak, toplumu yine temel olarak kullandıkları din-inanç meselesi üzerinden ayrıştırmak istiyorlar. Bursa ülkemizin en demokratik şehirlerinden birisidir. Bu müdür elbette sadece oyunun bir parçasıdır. Bu anlayışı reddediyoruz.”

    Suç duyurusu

    Sarıbal, protesto eyleminin ardından Eğitim – Sen Başkanı Nejla Kurul ve Eğitim Sen Bursa Şubesi Başkanı Yeliz Toy ile birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına giderek konu hakkında suç duyurusunda bulundular.

    Görevden alındı

    Protesto eylemlerinden sonra Osmangazi Kaymakamlığı, sadece Bursa’da değil ülkenin dört bir yanında şiddetli tepkiye neden olan Mithatpaşa Ortaokulu Müdürü Haydar Akın hakkında soruşturma başlatarak, görevden aldığını duyurdu. Osmangazi Kaymakamlığı tarafından yapılan duyuruda “Basında yer alan Osmangazi İlçesindeki bir ortaokulda yaşanan hususlarla ilgili inceleme soruşturma başlatılmış olup, konu hakkında çalışmalar tüm boyutlarıyla kapsamlı bir şekilde ve hassasiyetle yürütülmektedir” denildi.

  • Türkiye’de ayçiçek yağı krizi mi yaşanıyor?

    Türkiye’de ayçiçek yağı krizi mi yaşanıyor?

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Koronavirüs, enflasyon ve Rusya-Ukrayna savaşı Türkiye’de başta temel gıda ürünleri olmak üzere pek çok kaleme zam olarak yansıdı. Son olarak ayçiçek yağında meydana gelebilecek zam nedeniyle vatandaşlar marketlere akın etmişti. CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, vatandaşın yağ alabilmek için adeta birbiriyle yarıştığı görüntüleri ve ‘Ayçiçek Yağı Krizini’ yorumladı, iktidara seslendi.

    Seneler önce Avrupa’nın ambarı olarak anılan Türkiye şimdilerde yağ, ekmek gibi ürünleri almak için birbiriyle yarışan, uzun kuyruklar bekleyen vatandaş görüntüleriyle gündemde.

    CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ortaya çıkan bu görüntüleri “Nüfusu sürekli artan bir ülkenin yalnızca ithalat odaklı politika yürütmesinin etkisi” olarak yorumladı.

    Sarıbal, ayçiçek yağıyla ilgili çarpıcı rakamları da paylaştı. Yağ krizini yalnızca Rusya-Ukrayna arasındaki savaş üzerinden yorumlamamak gerektiğini de söyleyen Sarıbal koronavirüsü işaret etti.

    Buğdayda da kriz yaşandığını kaydeden Sarıbal, ekmek zammının da kapıda olduğunu vurguladı. Sarıbal, derin bir gıda krizi yaşanmaması için alınması gereken önlemleri anlattı.

  • CHP’li Sarıbal: Gıda enflasyonu artmaya devam edecek

    CHP’li Sarıbal: Gıda enflasyonu artmaya devam edecek

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, AK Parti iktidarının başladığı 2003 yılından bugüne kadar tarımsal ürünlerde arz açığı olan ürünler ve stratejik ürünlerde nüfus artışına karşın yeterli üretim yapılmadığı için dışa bağımlı hale geldiğini söyledi. AK Parti’nin ithalat yapmayı tercih ettiğini aktaran Sarıbal, uygulanan yanlış politikalarla gıda enflasyonunun düşmesinin mümkün olmadığını, önümüzdeki dönemde gıdada fiyat artışlarının devam edeceğini belirtti.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında 2021 yılında yapılan tarımsal ürün ithalatı hakkında bilgi veren CHP’li Sarıbay, artan nüfusa rağmen yeterli tarımsal ürün üretiminin yapılmadığını belirtti. Son iki yıldır pandemiyle başlayan gıda fiyatlarında ve tarımsal girdilerdeki artışla Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde gıda enflasyonunda birinci, dünyada ise ilk 10 içerisinde yer aldığını hatırlatan Sarıbal, şöyle devam etti:

    Gıda fiyatları yükselmeye devam edecek

    “Neden Avrupa’da gıda enflasyonunda birinci olduğumuzu sorgulamamız gerekmektedir. AK Parti tarımda üretmek yerine ithalatı seçti, ithalattan da vazgeçmiyor. 2021 yılında birçok tarımsal ürünü ithal etti ve 2022 yılında ithalat devam edecek. Bugün ithalat olmazsa insanımızın sofrasına gıda ulaşamayacak. Örneğin TMO’nun kuruluş amacından çıkarak ithalata ajansına dönüşmesidir. TMO, ekmek fiyatları ve hayvancılıkta yem fiyatlarının artmaması için dışarıdan pahalıya alıp içeride ucuza ürün vermesine rağmen, üretimdeki enerji, nakliye ve işçilik gibi birçok kalemde gelen zam ve maliyet artışlarından dolayı gıda fiyatları yükselmeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemde de bu yükseliş devam edecek”

    Sarıbal, 2021 yılında yapılan ithalata ilişkin de şu bilgileri verdi:

    İthalat rekorları kırıldı

    “2021 yılında ithal ettiğimiz yüzlerce üründen birkaç örnek vermek gerekirse;

    • Rusya, Ukrayna ve Moldova’dan toplam 8,1 milyon ton buğday ithal edildi karşılığında 2,4 milyar dolar ödendi.
    • Rusya, Ukrayna ve Romanya’dan 2,2 milyon ton arpa ithalatına 621 milyon dolar ödendi. Aynı ülkelerden 2,1 milyon ton mısır ithal edilerek karşılığında 618 milyon dolar ödendi.
    • Çin, Hindistan ve İtalya’dan 186 bin ton pirinç ithalatına 110 milyon dolar ödendi.
    • Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan’dan 94 bin ton çeltik ithal edilerek 43 milyon dolar ödendi.
    • Diğer hububat ürünlerini ile birlikte 2021 yılında toplamda 12,8 milyon ton hububat ithalatına 3,9 milyar dolar ödeme yapıldı.
    • Bulgaristan, Moldova ve Romanya’dan 668 bin ton ayçiçeği tohumu ithalatına 464 milyon dolar,
    • Brezilya, Ukrayna ve ABD’den 2,6 milyon ton soyaya 1,5 milyar dolar,
    • Rusya, Kazakistan ve Gürcistan’dan 30 bin ton aspir ithalatına 14 milyon dolar,
    • İngiltere (Birleşik Krallık), Moldova, Bosna-Hersek’ten 15 bin ton kolza 9 milyon dolar,
    • Çad, Nijerya ve Sudan’dan 195 bin ton susam ithalatına 272 milyon dolar,
    • Arjantin ve Mısır’dan 8 bin ton yer fıstığı ithalatına 13 milyon dolar ödendi.
    • Toplamda, 2021 yılında ithal edilen 3,7 milyon ton yağlı tohumlara 2,4 milyar dolar ödendi.
    • Kanada, Kazakistan ve Avustralya’dan 464 bin ton kırmızı mercimek ithalatına 311 milyon dolar,
    • Kanada, Rusya ve Kazakistan’dan 41 bin ton yeşil mercimek ithalatına 34 milyon dolar,
    • Rusya, Meksika ve Etiyopya’dan 29 bin ton nohut ithalatına 28 milyon dolar,
    • Kanada, Arjantin ve ABD’den ithal edilen 13 bin ton kuru fasulyeye 16 milyon dolar ödendi.
    • 2021 yılında Cumhuriyet döneminin baklagil ithalat rekoru kırılarak toplamda 727 bin ton kuru baklagil ithalatına 455 milyon dolar ödeme yapıldı.
    • 2021 yılında ithalatına en çok para verdiğimiz ve bu yıl Cumhuriyet döneminin ithalat rekoru kırılan Pamuktan 1 milyon 250 bin ton ithal edildi karşılığında 2,5 milyar dolar ödendi. Pamuğu ABD, Brezilya ve Yunanistan’dan aldık.
    • Karadeniz bölgesinin ve ülkemizin sudan sonra en fazla tükettiği çay; Sri Lanka, İran ve Kenya’dan 20 bin ton ithal edilerek 41 milyon dolar ödendi.
    • Brezilya, Mozambik ve Hindistan’dan 102 bin ton tütün ithal edildi ve karşılığında 512 milyon dolar ödendi.

    2021 yılında ithal ettiklerimiz elbette yukarıdan saydıklarımızla sınırlı değil. Örneğin:

    • ABD, Şili ve Çin’den 65 bin ton ceviz ithalat edildi karşılığında 117 milyon dolar ödendi.
    • ABD, İran ve Özbekistan’dan 27 bin ton badem ithalatına 92 milyon dolar ödendi.
    • Ekvator ve Kostarika’dan 119 bin ton muz ithalatına 49 milyon dolar ödendi.

    Bu saydığımız ürünlerin dışında 2021 yılında yanında ahududu, çemen, enginar, keçiboynuzu, kuşburnu, kuşkonmaz gibi daha birçok ürün ithal edildi.”

    Bu topraklarda yetişen ürünler

    İthal edilen ve gıda ile sanayinin hammaddesini oluşturan bütün ürünlerin, ülke çiftçisine gereken destek verilerek, ülkemizde yetiştirilmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Sarıbal, “Ancak AK Parti, 19 yılı aşan iktidarı boyunca çiftçimizi destekleyerek üretim yapmak yerine ithalatı bir politika olarak benimsedi. Bunun sonucu olarak 2021 yılında da çok sayıda üründe Cumhuriyet döneminin ithalat rekorları kırıldı. 2021 yılında tarımsal ürün ithalatına toplamda 11,6 milyar dolar para ödendi” dedi.

    AK Parti gitmeden sorunlar çözülmez

    AK Parti iktidarı döneminde toplam 125,8 milyar dolar tarım ürünleri ithalatına para ödendiğini kaydeden Sarıbal, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Çiftçimiz desteklenmiyor, üretime kaynak aktarılmıyor. Gıda bağımsızlığımız yabancı şirketler ve devletlerin kontrolü altındadır. AK Parti gıda bağımsızlığı önündeki en büyük tehlikedir. AK Parti yönetimi halkın isteklerini değil, bir avuç ithalat lobisinin çıkarına uygun politikalarla çiftçilerimiz ile birlikte geniş toplum kesimlerini ezmektedir. AK Parti iktidarından kurtulmadığımız sürece, diğer bütün kesimler gibi, çiftçinin de yüzünün gülmesi mümkün değildir. Çünkü, sorunun kaynağı olanlar sorunu çözemezler!”

  • CHP’li Sarıbal: Yüzleşme olmadan Maraş acısı dinmez

    CHP’li Sarıbal: Yüzleşme olmadan Maraş acısı dinmez

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, üzerinden 43 yıl geçtiği halde Maraş Katliamının aydınlatılmadığını ve sorumluların hesap vermediğini ifade ederek, “Hala ‘devlet sırrı’ denilerek olayların aydınlatılması istenmiyor. Gerçek bir yüzleşme olmadan Maraş Katliamının acısı dinmeyecek” diye konuştu.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Maraş Katliamı ile ilgili görüşlerini aktaran Sarıbal, 19-26 Aralık 1978 tarihinde 7 gün boyunca süren saldırılarda resmi rakamlara göre 120, olayın tanıklarına göre 150’den fazla kişinin öldüğünü belirtti. Olaylarda yüzlerce kişinin yaralandığını ve önceden işaretlenen ev ve işyerlerinin tahrip edilerek talan edildiğini kaydetti. “Hamile kadınların karnındaki çocukların bile öldürüldüğü, kadınların kocasına “Beni sen öldür, onların eline bırakma” dediği dehşet verici bir katliamdır Maraş Katliamı” diyen Sarıbal şöyle devam etti:

    Hesap sorulmadığı için devamı geldi

    “Katliamın ardından Maraş adeta nüfus yapısı değişti. Binlerce Alevi ve solcu yurttaş doğdukları, büyüdükleri yerlerini, baba ocağını terk edip başka şehirlere, başka ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Maraş katliamı, her anı hesaplanmış, adım adım uygulanmış, sonrasında üzeri kapatılmış organize bir katliamdır. Bu katliamın hesabı sorulmadığı için sonrasında yaşanan Çorum, Sivas, Suruç, Ankara katliamlarına zemin hazırlamıştır.

    Katliamın sorumlularından hesap sorulmazken, katliam mağdurları ölülerini bile gömemedi. Hayatını kaybedenlerin cenazeleri mağdurların yakınlarına verilmedi, devlet tarafından gömüldü. Üzerinden 43 yıl geçtiği halde, hala, katliamda kaybedilen ve bulunamayan insanlar var. Dava dosyasını isteyen avukatlara “devlet sırrı” denilerek, dosya verilmedi, verilmiyor. O nedenle kapanmamış bir davadır Maraş katliamı.

    Bütün bunlara rağmen katliamda kaybettikleri yakınlarını anmak için toplanan insanlara her türlü engel çıkarılmaktadır. Bu tavır diğer katliamların mağdur yakınlarına da aynen yaşatılmaktadır.”

    Katliam sonrasında ortaya çıkan delillerin yaşananların 12 Eylül darbesi için organize edildiğinin ortaya çıktığını belirten Sarıbal, MİT, CİA ve dönemin bazı siyasi partilerinin katliama ortam hazırladığını aktardı. Katliam sırasında meydana gelen olaylar hakkında da bilgi veren Sarıbal, “Dönemin Milliyet Gazetesi başyazarı Abdi İpekçi’ye demeç veren CIA ajanı Paul Hanze, katliamın Kontrgerilla adlı CIA bağlantılı NATO kuruluşu tarafından örgütlendiğini, katliama bir CİA ajanının karıştığını söyledi. Katliamın sorumlularının ortaya çıkması için mücadele Abdi İpekçi 1 Şubat 1979’da Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü. Yine olayların aydınlığa kavuşması için mücadele eden 3 avukat, Ceyhun Can 10 Eylül 1979’da, Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980’de ve Ahmet Albay 3 Mayıs 1980’de öldürüldüler” diye konuştu. Sarıbal, Ergenekon davasında yargılanan Veli Küçük’ün dava dosyasına giren ajandasında, olaylar öncesi Maraş’taki zengin ailelerin şehri terk etmesi için uyarıldıklarını, bunun da olayların önceden bilindiğini vurguladı.

    Hesap sorulmadı

    Maraş Katliamının sanıklarının yargılamalarının 1991 yılına kadar sürdüğünü, sanık olarak yargılanan 804 kişiden 29’nun idam, 7’sinin müebbet hapis, 7’sinin 15-24 yıl, 29’unun 10-15 yıl, 259’unun 5-10 yıl, 26’sının ise 1-5 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldığını anımsatan Sarıbal, ceza alanların da dönemin iktidarı ANAP tarafından, Nisan 1991’de çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu ile serbest kaldığını söyledi.

    “Sonuç olarak aralarında masum bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlıların bulunduğu onlarca insanın yaşamını yitirdiği Maraş Katliamının planlayıcılarından, tetikçilerinden ve katillerinden tek bir kişi bile ceza almadı” diyen Sarıbal, şöyle devam etti:

    Bir daha yaşanmasın diye mücadeleyi sürdüreceğiz

    “Tarihe kara bir leke olarak geçen Maraş Katliamı yüreklerimizi yakmaya devam ediyor. Gerçek bir yüzleşme olmadan, yaşananlar ile ilgili mağdurların yüreğindeki kor ateş sönmeden Maraş Katliamının acısı dinmeyecek. Birileri Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının unutturmak istiyor ama unutmayacağız.

    Bu topraklarda eşit yurttaşlığın hayata geçirilmesi için, snsanların kimlikleri üzerinden inşa edilen ayrıştırıcı toplumsal fay hatlarının ortadan kaldırılması için, eşit yurttaşlığın, demokrasinin ve özgürlüklerin egemen olduğu bir geleceğin kurulması için, Maraş’ların, Çorum’ların, Sivas’ların bir daha yaşanmaması için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.”

  • CHP’li Sarıbal: Toplum nefessiz bırakılıyor

    CHP’li Sarıbal: Toplum nefessiz bırakılıyor

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, son günlerde artan polis şiddeti ile basın ve toplum üzerinde artan baskılara dikkati çekerek, “Toplum nefessiz bırakılıyor. Kimsenin can güvenliği yok” değerlendirmesinde bulundu.

    Meclis’te yaptığı basın açıklamasında Sarıbal, AKP’li bir yöneticinin şikayeti üzerine sokak röportajları yapan üç muhabirin sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alındığını hatırlatarak, “AKP iktidarı bütün kesimlere olduğu gibi basın emekçilerine de hayatı zindan etmeyi sürdürüyor” dedi. Avrupa Konseyi ve Uluslararası Gazeteciler Federasyonunun (IFJ) raporlarına göre Türkiye, dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülke konumunu uzak ara koruduğuna vurgu yapan Sarıbal, şöyle devam etti:

    Tek suçları halkın sesini duyurmak

    “AKP’ye yandaş olmayan basın mensupları her türden baskıyı yaşamaya devam ediyor.

    Bunun son örneği iki gün önce yaşandı. Bir mikrofon ve telefon ile sokakta vatandaşın görüşlerini alıp sosyal medyada paylaşan 3 muhabir arkadaş Arif Kocabıyık, Hasan Köksoy ve Turan Kural, AKP’li bir yöneticinin şikâyeti ile sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alındılar.

    Bu arkadaşlar, yorum yapmadan sadece vatandaşa soru soruyorlar ve bunu kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bu arkadaşların tek suçları vatandaşın sesini kamuoyuna duyurmak. Nasıl ağır bir suç işledilerse artık yargılamaları bitene kadar ev hapsi ile cezalandırıldılar.”

    Barınamayan Öğrenciler

    Baskı görenlerin gazetecilerle sınırlı olmadığını, toplumun bütün kesimlerinin AKP’nin baskıcı yönetim tarzından payını aldığını ifade eden Sarıbal, yurt sorunlarını dile getirmek için Ankara’ya gelmek isteyen üniversite öğrencilerinin gördüğü şiddetin bunun son örneği olduğunu söyledi. Üniversitelerin açıldığı günden beri öğrencilerin barınma hakları için mücadele ettiğini ama bugüne kadar taleplerinin karşılanmadığını anımsatan Sarıbal, “Barınamayan öğrenciler, Mecliste bütçe görüşmelerinin devam ettiği dönemde seslerini yöneticilere duyurmak üzere Başkent Ankara’da toplanmak, Ankara Ulus meydanında “Barınamıyoruz” demek istediler, yine bilindik yöntemlerle şiddet gördüler. Bu gençler önceki gün şehrin girişlerindeki yollar kapatılarak, durduruldu ve şehre sokulmadılar. Anayasal güvence altındaki gösteri ve seyahat hakları gasp edildi. Yetmedi bir de haklarında bir sürü yalan yanlış iddia ortaya atıldı. Bu gençler her türlü psikolojik baskıya maruz bırakıldı. Kamu kaynaklarını yandaşlarına peşkeş çekerek sermaye transferi yapan AKP, öğrencilerin barınma sorunu çözemediği gibi seslerinin duyulmaması için öğrencilere zulüm etti” dedi.

    Cezasızlık daha büyük suçlara zemin hazırlıyor

    Son yıllarda ardan polis şiddeti sonrası yaşanan sivil ölümlere de değinen Sarıbal, Baran Tursun Vakfı’nın hazırladığı rapora göre 2007 ile 2020 yılları arasında 92’si çocuk 404 sivil, polisin silah ve orantısız güç kullanımı sebebiyle hayatını kaybettiğini hatırlattı. Cezasızlık politikaları nedeniyle her geçen zaman daha ağır suçların yaşandığını ifade eden Sarıbal, bunun son örneğinin 29 Kasım Pazartesi günü İstanbul’da yaşandığını belirtti. İstanbul’un göbeğinde Çetin Kaya isimli gencin polisin başına sıktığı kurşunla öldürüldüğünü hatırlatan Sarıbal, “Yaşananlar insanlarımızın can güvenliğinin olmadığını bir kez daha ortaya koydu” dedi.

    Çetin Kaya’nın öldürülmesi sonrası yaşananları da aktaran Sarıbal, şu bilgileri verdi;

    “Çetin Kaya’nın ölümünden bir gün sonra İstanbul Valiliği yazılı bir açıklama yaparak, ‘dur’ ihtarına uymayan şüpheli bir aracın takibe alındığını, araçtaki bir kişinin yaya olarak firar ettiğini, sürücü koltuğundaki Çetin Kaya’nın ise yakalama işlemi sırasında görevli personele “mukavemette bulduğunu” duyurdu. Oysa olayın tanıkları Çetin Kaya’ya ters kelepçe takan polisin ardından başına ateş ederek öldürdüğünü belirtiyorlar. Olayı gören minibüs var. Kamera kayıtları var. Nitekim olaya adı karışan polis önce taksirle öldürme ile soruşturulurken, sonra kasten öldürmekten cezaevine gönderildi.

    Ama şimdi hem minibüs sürücüsü ve olayın tanığı yolcuların aranarak tehdit edildiğine ilişkin haberler var. Çetin ve arkadaşının kullandığı kiralık araç hemen teslim edilerek temizlenmiş. Açıkça olayın karartılması için bir çaba var. Savcılar derhal bu kayıtları almalı, tanıkları dinlemeli ve her şeyin açıkça ortaya konmasını sağlamalı.”

  • Gıda ürünlerinde yeni zamlar kapıda

    Gıda ürünlerinde yeni zamlar kapıda

    Son aylarda gıda fiyatlarındaki artış durdurulamaz bir noktaya ulaşırken, yılın üçüncü çeyreğinde tarım sektörünün küçülmesi kaygıları daha da artırdı.

    Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan gayri safi yurtiçi hasılayı (GYSH) oluşturan faaliyetler içinde tarım sektörü üçüncü çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.9 oranında küçüldü. Bu dönemde tarımsal hasıla 22 milyar 562 milyon dolar olarak gerçekleşti. Salgının da etkisiyle tedarikte yaşanan sıkıntılar nedeniyle dünyada gıda fiyatlarında yüzde 30’u aşan yıllık artış, Türkiye’de döviz kurlarındaki yükselişin maliyetlere yansıması nedeniyle daha yoğun şekilde hissediliyor. Nüfustaki artışa rağmen tarım sektörünün büyümesi gerekirken küçülmesi de önümüzdeki günlerde gıda ürünlerinde yeni zamların habercisi olarak yorumlanıyor.

    CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, tarım sektörünün yılın ilk çeyreğinde yüzde 8.3, ikinci çeyreğinde yüzde 0.6 büyüdüğüne dikkat çekerek, “2018 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 1.3 oranında küçülen tarım sektörü uzun bir aradan sonra tekrar küçülme yaşadı. AKP iktidarı döneminde tarım sektörü ortalama yüzde 2.9 oranında büyüdü. Bu büyüme rakamı istenilen en az yüzde 5 rakamının altında kaldığını gösteriyor” dedi.

    ÇİFTÇİNİN BORCU KATLANIYOR

    Tarımdaki büyüme hızının küçülmesinin sektörün GSYH içindeki payını da azalttığını vurgulayan Sarıbal, şunları söyledi:

    “2020 yılının ilk 3 çeyreğinde tarımsal hasılanın GSYH içindeki payı yüzde 7.1 oranındaki iken bu yılın aynı döneminde bu rakam yüzde 6.1’e düştü. Bu durum ülke çiftçisinin ülkedeki gelirden düşük bir pay aldığını göstermektedir. Ülke çiftçisinin büyümesi, borçlarının azalması ve gelirlerinin artması ile mümkün olabilir. 2002 yılında çiftçilerimizin bankalara olan borcu 2.4 milyar lira idi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Eylül 2021 verilerine göre çiftçimizin borçları 152 milyar lirayı buldu. Yılbaşından bu yana 23 milyar lira, son bir yılda ise 27 milyar lira arttı. Ülkemizde üretilen bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretim değeri 2010 yılından beri erimektedir. Özellikle tek adam vesayet sistemine geçtikten sonra son 3 yıldır tarımsal üretim değerimiz ortalama 80 milyar dolar civarında gerçekleşti. Bu rakam bize çiftçimizin son 3 yıldır dolar bazında ürettiği ürünlerin para etmediği anlamına gelmektedir. Çiftçimizin ülke ekonomisinde yaşanan buhrandan büyük bir zarar gördüğünün ispatıdır.”

  • CHP’li Sarıbal: Yandaşlar gübre stokluyor

    CHP’li Sarıbal: Yandaşlar gübre stokluyor

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, artan gübre fiyatlarının tarımsal üretime zarar verdiğini belirtti. “Bazı yandaşların gübre stokladığının bilgileri bize geliyor” diyen Sarıbal, hükümeti tedbir almaya çağırdı.

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında döviz kurundaki artış nedeniyle gıda sektörünün ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu ve üretim yapamayan çok sayıda firmanın kapanma noktasına geldiğini aktardı. Sarıbal, “Birçok firma üretim yapıp yapmama konusunda kararsız. Çünkü bir saat sonra fiyatın ne olacağını bilmediği için sattığı ürünü yerine koyamamakta” dedi.

    Gübre yok

    Gıdanın kaynağı olan tarım ürünlerinde de büyük sorunlar yaşandığını ifade eden Sarıbal, mazot, gübre, yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin arttığını özellikle gübredeki fiyat artışının çiftçi için ağır bir yük olduğunu söyledi. Sarıbal, şöyle devam etti:

    “Geçen yıl tonu 3 bin 100 lira olan DAP gübresi bugün 10 bin lira fakat gübre yok. Tarımda en çok kullanılan ÜRE gübresinin geçen yıl tonu 2 bin 500 lira civarındaydı. Şu anda 11 bin 200 lira. Şu anda çiftçi gübreye ulaşamıyor. Ulaşsa bile çok pahalı olduğu için alamıyor. Buğday ekim alanlarının büyük kısmı boş. Ekilen buğdaylara da gübre atılmıyor. Bu şu demektir; Türkiye buğday üretiminde 2021’e göre 2022’de daha da az bir üretim yapacak. 10 gübre fabrikamız vardı. Bunun 9’u AKP döneminde özelleştirildi. 275 milyon dolar gelir elde edildi. AKP döneminde 76 milyon ton gübre ithal edildi, karşılığında 21,5 milyar dolar para ödendi. Gübrenin %60’dan fazlasını da Fas, Mısır, İran ve Umman’dan ithal ettik. Türkiye’nin geldiği hal bu. Kendi üretimimizi bırakıp dışarıya bağımlı olmamızın sonucu bu. Sadece doların veya dışarıda gübre fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanmıyor gübredeki fiyat artışı. Tamamen iktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle bu durumdayız. Dünya Covid kıyametiyle uğraşırken biz iki kıyamet yaşıyoruz; bir Covid, iki AKP ve Saray yönetimi. Bundan büyük kıyamet olur mu?”

    Stokçular kim?

    Sarıbal, gübredeki fiyat artışları nedeniyle hükümete yakın bazı kesimlerin gübre stokladığını da söyledi. “Bunu bile yandaşlarınız fırsat haline getirdi” diyerek İktidara ve Tarım Bakanına seslenen Sarıbal, “Başta Bursa Karacabey’de olmak üzere, kimler gübre stoku yaptı? İktidara ve Saray’a yakın olan hangi tüccar ve şirketler stok yaptı? Stokları ne kadardır? Özellikle Sayın Bakan, Karacabey’de sizlerin katkısı ile zengin olmuş kimler binlerce ton ÜRE gübresi veya gübre stok etti? Bu iddiaları lütfen açıklığa kavuşturun” diye seslendi.

    Hayvancılık zarar ediyor

    Hayvancılığın en önemli girdisi olan yem fiyatlarında da ciddi bir sorun yaşandığını belirten Sarıbal, şunları söyledi:

    “Hayvancılıkta ot yoksa et yok, ok yoksa süt yoktur. Yani kaba yem sorununu çözemezseniz hayvancılığı sürdüremezsiniz” dedi. Süt yeminin 50 kiloluk torbasının 190 liraya çıktığını anımsatan Sarıbal, “Bir kilo yem 4 lirayı buldu. Gelecek zamlarla 4,5 lirayı bulacak. Süt fiyatları, eğer bütün şartları taşıyor ise üreticinin eline 3 lira geçiyor. Bir litre süt ile 1,5 kilo yem almak gerekirken bugün süt üreticisi bir litre süt ile 600 – 700 gram yem alabiliyor. Eğer 1 litre süt 5,5 – 6 liraya satılmaz ise çiftçi süt üretimi yapamaz. Sadece süt de değil. Besicilik de aynı durumda. 1 kilo kırmızı et ile 26-28 kilo besi yemi alması gereken besiciler, bugün 13 kilo yem alabiliyorlar. Tümü zarar. Üreticiler hızla ineklerini kesime gönderiyor. İnekleri kesime gönderirseniz ilerde dana, süt ve et bulamazsınız. Acil bir şekilde bunu çözmek lazım. Çiftçiye acilen ucuz yem sağlanmalı.”

    Sarıbal, sadece hayvancılıkta değil girdilerdeki artışın kanatlı hayvan ve yumurta üretimini de tehdit ettiğini, sektörün ciddi bir kriz yaşadığını belirtti.

    Sarıbal, kötü yönetimden dolayı ülkenin ciddi bir ekonomik kriz içine girdiğini ve derhal seçim kararı alınması gerektiği yönündeki çağrısını da yeniledi.

  • CHP’li Sarıbal: Çiftçiyi açıkta bıraktılar

    CHP’li Sarıbal: Çiftçiyi açıkta bıraktılar

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Aksaray’ın Eskil ilçesinde toprakları elinden alınan çiftçileri ziyaret etti. 1994 yılında Toprak Reformu Genel Müdürlüğü tarafından arazi kiralanan ve 2009 yılında kira sözleşmeleri bitirildiği için ekim alanları elinden alınan çiftçilerle bir araya gelen Sarıbal, “Çiftçilerin ekmek teknesi elinden alındığı yetmemiş gibi bir de geçen yıl ürünleri hasat edilmeden tarlalar Belediye tarafından, hukuka aykırı bir şekilde sürülmüş. Bu haksızlığın bir an önce giderilmesi gerekiyor” dedi.

    CHP Aksaray İl Başkanı Sayın Ali Abbas Ertürk, Eskil CHP İlçe Başkanı Sayın Ali Güç ve partililerle birlikte Eskil’in Akkaş köyünde (Cumhuriyet mahallesi) üreticilerle bir araya gelen Sarıbal, yaşananları şöyle aktardı:

    Milli servet yok edildi

    “1994 yılında Toprak Reformu Genel Müdürlüğü hazineye ait arazileri 33-34 dönüm olarak, burada yaşayan toprağı olmayan üreticilere yıllık kira karşılığı vermiş.

    2009 yılında Toprak Reformu Genel Müdürlüğü projeyi bitirmiş. 2009 yılından 2020 yılına kadar üreticiler aynı yerleri ekmeye devam etmiş. Geçen yıl üretim aşamasında hasada az süre kala Belediye’nin görevlendirdiği ekipler gelip üreticinin ektiği yerleri sürmüş. Yerle bir etmiş. Çiftçi buraya tohum atmış, ilaç atmış, gübre atmış, mazot yakmış, emek vermiş. Bu emekler yok sayılarak buralar sürülmüş.

    Toprağa tohum düştükten sonra kamu malıdır. Milli servettir. Hiçbir kurum, hiçbir kuruluş, hangi gerekçe ile olursa olsun, buraya müdahale edemez. Belediye açık bir suç işlemiş.

    Eğer buranın mülkiyeti Belediyeye geçmiş ise, mera olarak ayrılmış ise Belediye’ye geçtiği günden itibaren Belediye çiftçiyi bilinçlendirmeli. Çiftçiye bilgi vermeli. Hukuken, çiftçiye yazı yazmalı ve bir ön çalışma yapmalı.

    Bunların hiçbirini yapmadığı için müdahale hakkı yok.

    En fazla yapacağı iş şudur; tohum atılmış ve üretim aşamasına gelmiş ise oradan bir kira talebinde bulunabilir. O kira talebini de çiftçiye bildirir, çiftçi eğer ödemez ise hukuken hakkını arayabilir.

    Belediye suç işledi

    Bu açıdan Belediye burada çok açık bir suç işlemiştir. Gerekçesi ne olursa olsun. İster mera alanı olsun ister Belediyenin tapulu arazisi olsun isterse Hazine’ye dahil olsun. Burada açık bir suç var. Eğer müdahale eden Belediye ise suçu işleyen belediyedir.

    Bu çiftçiler 1994 yılından beri burayı sahiplenmişler. Bu insanlar tarla için kira ödemiş.

    Burada bir arazi toplulaştırma süreci yaşanmış. Bu süreçte bu araziler mera olarak bırakılmış. Bu kabul edilebilir ama mera olarak bırakılan arazide tek bir işlem yok.

    Bu insanlar şu anda açıkta. 1 metrekare arazileri yok. 66 yaşında insanlar var. Bu insanlar ne yapacak?

    Ekmek kapısı, geliri her şey alınmış durumda. Geliri yok, emekliliği yok, ne yapacak bu insanlar?

    Burada bazı insanlara tapu dağıtılmış arazi verilmiş. Neden bu 75 kişiye bu araziler verilmemiş? Bunun gerekçesinin bu insanlara anlatılması gerekir. Bu insanlar açıkta perişan bir halde bırakılmamalı.

    Ortada Devlet adına görev yapan kurumların ciddi bir hatası var.

    Bu insanlar ne yapsın?

    Bu insanlar ‘ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Başkalarına arazi verdiler, bana da verselerdi ben parasını öderdim’ diyorlar.

    Bugün çiftçilerin elinden alınan araziler bomboş. Arazilerin boş kalması kamusal açıdan zarardır. Belediye burada açıkça bir suç işliyor. Çünkü burada mısır, buğday, şeker pancarı üretilmesi gereken yerlerde şu anda üretim yapılamıyor.

    Yani vatandaşın sokağa atıldığı, vatandaşın hiçe sayıldığı, üretimde olması gereken tarlaların üretim dışında tutulduğu bir yapı ile karşı karşıyayız.

    Yetkilileri göreve çağırıyoruz. Bu insanlarımıza sahip çıksınlar. Bu arazi eğer mera ise ıslah etsinler, yok yapmıyorlar ise bu insanların ekmek kapısı olan bu tarlalar tekrar çiftçiye verilsin. Onlar da kiralarını ödesinler. Üretime devam etsinler.

    Ayrıca geçen yıl ürünleri sürülen çiftçilere ürünlerinin karşılığı ödensin.”

  • CHP’li Sarıbal: 18 yıldır üretim yerinde sayıyor

    CHP’li Sarıbal: 18 yıldır üretim yerinde sayıyor

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, AK Parti iktidarları döneminde artan nüfusa rağmen tarımsal ürün üretiminin artmadığını belirterek, “AKP’nin 19 yılı bulan iktidarlarında, her alanda olduğu gibi tarım alanında büyük bir yıkım meydana geldi. Nüfusumuz son 18 yılda 66,4 milyondan 84 milyona çıkarken, ki bu rakama sığınmacılar, mülteciler dahil değil, tarımsal üretimimiz yerinde saydı. Bu politikalarda ısrar edilirse gıda egemenliğimizi ve gıda güvenliğimizi kaybedeceğiz. Bu politikalarda ısrar vatandaşı aç bırakır” dedi.

    CHP Genel Başkanı Tarım Politikalarından Sorumlu Başdanışmanı Sarıbal, “AKP ve Tek Adam Keyfi Yönetiminde birçok tarımsal üründe yeterli üretim yapılmadı. AKP üretmek yerine ithalatı seçti. Ülke çiftçisini destekleyip üretimi arttırmak yerine ithalat yoluyla yabancı ve yandaş şirketler ülke kaynakları aktarıldı” diyerek, bazı tarımsal ürünlerin 18 yıllık değişimi şöyle aktardı:

    Üretim yerinde sayıyor, ithalat rekorları kırılıyor

    “2002 yılında ülkemizde 19,5 milyon ton buğday üretiliyordu. 2020 yılında 20,5 milyon ton buğday üretebildik. Bu yıl bunun altında bir rekolte bekleniyor. Buğday ithalatında ise son iki yıldır üst üste dünya ithalat rekoru kırdık.

    Aynı şekilde 2002 yılında 8,3 milyon ton arpa üretimi gerçekleştirdik, 2020 yılında da 8,3 milyon ton ürettik. 2021 yılında bu rakam daha da düşecek.

    2002 yılında 650 bin ton nohut üretiyorduk, 2020 yılında bu rakamın altına düştük ve 630 bin ton üretebildik.

    Mercimek üretimimiz 2002 yılında 565 bin ton iken, 2020 yılında 371 bin ton üretebildik. Yani 200 bin tona yakın daha az ürettik.

    Kuru fasulyede durum farklı değil. 2002 yılında 250 bin ton kuru fasulye üretirken 2020 yılında 280 bin ton üretebildik.

    Akdeniz ülkesiyiz. Zeytinin anavatanıyız ama zeytin üretimimiz 2002 yılında 1,8 milyon ton iken 2020 yılında 1,3 milyon tona düştü.

    Pamuk üretiminde ciddi bir düşüş var. 2002 yılında 2,5 milyon ton pamuk üretilirken ülkemizde, 2020 yılında 1,8 milyon ton üretebildik. Her yıl ürettiğimiz pamuktan daha fazlasını ithal ediyoruz.

    Bir zamanlar tütünüyle meşhur olan bu topraklarda üretim bitme noktasına geldi. 2002 yılında 153 bin ton tütün üretilirken 2020 yılında sadece 79 bin ton tütün ürettik.

    Dünyanın en önemli fındık üreticisiyiz. En önemli tarımsal ihracat kalemimiz olan fındıkta 2002 yılında 600 bin ton olan üretim, 2020 yılında 665 bin ton olarak gerçekleşti.

    2002 yılında 3,5 milyon ton üzüm üretiyorduk, 18 yılın sonunda 2020 yılındaki üzüm üretimimiz 4,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

    Son yılların tartışmalı iki ürünü olan patates ve soğanda da durum farklı değil. 2002 yılında 5,2 milyon ton olan patates üretimimiz 2020 yılında da aynı kaldı; 5,2 milyon ton üretildi.

    2002 yılında 2,1 milyon ton olan soğan üretimimiz 2020 yılında 2,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

    Üretim planlaması yok

    Diğer ürünlerde de durum pek farklı değil. Üretim planlaması olmadığı için çiftçiler, bir yıl önce para kazandıran ürünleri bir sonraki yıl daha fazla ekme yoluna gidiyor. Bu durum bazı ürünlerde artışa neden olurken, para kazandırmayan ürünlerde düşüşler yaşanıyor. Ancak 18 yılın ortalamasına baktığımızda neredeyse bütün tarımsal ürünlerin üretiminde ciddi bir artış olmadığı, hatta bazı ürünlerde ciddi düşüşler var.”

    Tarım alanları korunmalı, çiftçi desteklenmeli

    CHP’li Sarıbal, tarımsal üretimin arttırılması, gıda egemenliği ve güvenliğinin sağlanması için atılması gereken adımları ise şöyle sıraladı:

    “Tarım topraklarımızı mutlaka korumalıyız. Tarımsal üretim planlaması yapılmalı. Üretim öncesi alım fiyatları açıklanarak çiftçinin kazanabileceği bir güvence sistemi mutlaka oluşturulmalı. Tarımsal destekler ekim öncesi ve zamanında ödenerek, girdi maliyetleri karşısında çiftçi korunmalı. Çiftçilerimizin tarımdaki son teknolojik gelişmeleri uygulamaları için teşvik edilmeli. Biz bunları yapmadığımız sürece bugün olduğu gibi gıda egemenliği ve gıda güvenliği tehdit altında kalır.”

  • CHP, tarım politikasını Selçuk’tan duyurdu

    CHP, tarım politikasını Selçuk’tan duyurdu

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, “Türkiye’de Tarımın Durumu-AKP İktidarının 18 Yıllık Bilançosu” isimli kitabını, İzmir’in Selçuk ilçesinde hayata geçirilen Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde tanıttı. Sarıbal, tarımın çiftçiyle konuşulması gerektiğini belirterek, “Çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli” dedi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel de kırsaldan şehirlere göçün engellenmesinin üretimin desteklenmesi ve doğru tarım politikalarıyla olabileceğini söyledi.

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önsözüyle yayımlanan, “Türkiye’de Tarımın Durumu-AKP İktidarının 18 Yıllık Bilançosu” isimli kitabının tanıtımını, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan ve Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel’in Türkiye tarımına yönelik bütünsel çözümlerini hayata geçirmek üzere geliştirdiği model proje olan Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde gerçekleştirdi. Kitabın tanıtım programına Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ile Sarıbal’ın yanı sıra CHP Denizli Milletvekili ve CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ve çiftçiler katıldı.

    Şengel: “Köy enstitüleri ruhunu günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyoruz”

    Programda konuşan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel, CHP’nin tarım politikalarına ilişkin çıkardığı kitabın lansmanının Selçuk’ta gerçekleştirilmesinin gurur verici olduğunu belirterek, “Biz, Efes Tarlası Yaşam Köyü adında bir vizyon ortaya koyduk. Bunu ortaya koyduğumuzda bu işi fikirleriyle destekleyen sayın Orhan Sarıbal’a teşekkürlerimi sunuyorum. Kırsaldan şehirlere göçün engellenmesi, ancak üretimin daha da desteklemesi ve doğru tarım noktalarının da aktarılabilmesiyle mümkün. Biz bu yüzden Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün içerisine bir toprak okulu kurduk. Biraz önce çocuklarımızı toprakla buluşturduk ama bunu rutin haline getirdik. Her eğitim alan çocuğumuz, bir sonraki yeni gelen üye çocuğumuza bildiklerini aktarıyor. Çünkü bizim kafamız şöyle çalışıyor: şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok. Eğitim diye ağzına pelesenk edenlerin sadece tarihe bakması gerekiyor. Bizim tarihten ders çıkarabileceğimiz, şu anda kendimize vizyon ettiğimiz köy enstitüleri ruhunu günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyoruz” dedi.

    Karaca’dan Şengel’e teşekkür

    CHP Denizli Milletvekili ve CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise programda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel ile yaşadığı bir anısını anlattı. Karaca, “Bir gün genel merkezdeki makamıma bir sepet geldi. Sepetin içini açtığımda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel’in bize gönderdiği bir paketi gördüm. Fakat her paketin içindeki her ürünü çıkardığımda üzerinde o ürünü üreten arkadaşımızın ismi yazıyordu. Bu çok önemliydi. Çünkü emeğin, alın terinin mutlaka sahibi bilinmeli. O emeği değeri ismi geçen kadın arkadaşımızla birlikte yücelmeliydi. İnanın çok duygulandım. Hemen değerli belediye başkanımızı aradım. ‘Bu zarafet, bu nezaket ve bu emeğe saygıdan dolayı sizi kutluyorum’ dedim. Başkanımızı emeğe saygısından dolayı tekrar kutluyorum” diye konuştu.

    Sarıbal: “Çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli”

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal ise tarımın çiftçiyle konuşulması gerektiğini ifade ederek, “O yüzden çiftçiler burada, çok önemsiyorum. Çünkü çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli. Tüm emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Eksiğimiz, hatamız olabilir. Biz insanız. Ama o eksiğimizi de hatamızı sizlerle beraber gidermeye çalışacağız. Biz sözümüzü tuttuk, başkan sözünü tuttu ve bugün buradayız. Bu kitabın tanıtacağız. Buraya kadar gelen, emek veren üreticilerimize ve özelliklede kadın çiftçilerimizin ellerinden öpüyorum” ifadelerini kullandı.

    Programın sonunda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel, Gülizar Biçer Karaca’ya ve Orhan Sarıbal’a hediye takdim etti.