Etiket: orta asya

  • Orta Asya’nın gizemleri çözülüyor

    Orta Asya’nın gizemleri çözülüyor

    Moğolistan’da “Atlılar Kültürü-2024” projesi kapsamında, Türk tarihi ve kültürel köklerini aydınlatacak arkeolojik kazılar büyük önem taşıyor. İlteriş Vakfının ana sponsorluğunu üstlendiği çalışmalarda, Moğolistan’ın Tuv ili Altanbulag ilçesine bağlı Şovh Uul Dağı ve Tuul Irmağı havzasında bulunan Orta Çağ dönemi konargöçerlerine ait mezar ve anıt alanlarında arkeolojik kazılar gerçekleştiriliyor. 2019 yılında başlayan kazılara Kovid-19 salgını nedeniyle ara verilmişti.
    Bölgenin, Tunç Çağı’ndan itibaren konargöçerlere ev sahipliği yaptığı biliniyor. Fakat “Atlılar Kültürü 2024” projesi ile gün yüzüne çıkarılmaya çalışılan 10 metreye 10 metre boyutlarındaki kurgan, pek çok yönüyle Tunç Çağı örneklerinden ayrılıyor. Çin kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Tula Irmağı, tarihi Ötüken bölgesi içinde yer alıyor. Kaynaklar Ötüken’i tam olarak Orhun ve Tula ırmakları arasında gösteriyor. Bu bakımdan kurgan Juan Juanlar, Göktürkler veya bir ihtimal Uygurlar dönemine ait olabilir.

    İlteriş Vakfının ana sponsorluğunu üstlendiği çalışmalarda, Moğolistan’ın Tuv ili Altanbulag ilçesine bağlı Şovh Uul Dağı ve Tuul Irmağı havzasında bulunan Orta Çağ dönemi konargöçerlerine ait mezar ve anıt alanlarında arkeolojik kazılar gerçekleştiriliyor.

    “Türklerin dünyanın dört bir yanına hakim olma görüşü çerçevesinde yapılmış bir mezar”

    Konargöçerlerin tarihi, Türklerin ve Moğolların tarihi, kültürü ve sanatı üzerine “Atlılar Kültürü-2024” projesini başlattıklarını ifade eden İstanbul Aydın Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Elvin Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
    “3 yıllık bir dönem planladık ve ilk yılımızda Atlılar Kültürü başlığı altında ortak saha çalışmaları ve bu saha çalışmaları altında da Türk-Moğol ortaklığında bir kazı gerçekleştiriyoruz. Kazı sonunda hem Türkiye’den hem de Moğolistan’daki uzmanlar tarafından ortak makaleler yayınlanacak. Tula Irmağı havzasında tespit ettiğimiz ve kazı çalışması yaptığımız mezar Göktürkler veya bir ihtimal Uygurlar dönemine ait olabilir. 10 metreye 10 metre ölçülerinde kare planlı bir mezar kompleksi. Burada eski Türk geleneğine göre bir kurban alanı var ve kare planlı olması da bu mezarı diğerlerinden ayırıyor. Çünkü o dönemdeki Türklerde dört yöne, yani dünyanın dört bir yanına hakim olma görüşü var. Bu görüş çerçevesinde yapılmış bir mezar olduğunu görüyoruz.”

    Daha önce bulunan mezarlarda farklı

    Moğolistan’da bu tarz mezarların daha önce de bulunduğunu ancak boyutlarının çok küçük olduğunu ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, son kazılarda bulunan mezarın diğerlerine göre çok daha büyük olduğunu, etrafında herhangi bir küçük kurgan veya mezar alanının olmadığını, tek başına oluşturulmuş bir anıt alanı olarak görüldüğünü vurguladı.

    Projenin Türkiye tarafından yürütücüleri Doç. Dr. Elvin Yıldırım (İstanbul Aydın Üniversitesi), Prof. Dr. Kürşat Yıldırım (İstanbul Üniversitesi) ve araştırmacısı Doktorant Şeyma Sapma (İstanbul Üniversitesi). Moğolistan tarafının yürütücüleri ise Dr. Ölziibayar Sodnom (Moğolistan Kültür ve Sanat Üniversitesi), araştırmacıları Dr. B. Ochir (Moğolistan Bilimler Akademisi), Doktorant Zauryeş Ryskhan (İstanbul Üniversitesi).

  • “Herkesin umudu Türkiye olmuş durumda”

    “Herkesin umudu Türkiye olmuş durumda”

    Osmangazi Belediyesi tarafından restore edildikten sonra üniversite öğrencileri için eğitim ve kültür merkezi haline dönüştürülen Şadırvanlı Han Eğitim Akademisi’nin Ekim, Kasım ve Aralık aylarını kapsayan ‘2023 yılı Güz Dönemi’ programı başladı. Bu programlar kapsamında düzenlenen “Dış Türkler ve Türkiye” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Başkan Dündar, Batı Trakya, Balkanlar, Orta Asya ve Orta Doğu’daki gelişmeler hakkına bilgi ve tecrübelerini aktardı.

    Konferansa; AK Parti Osmangazi İlçe Başkanı Adnan Kurtuluş’un yanı sıra, Tacikistan Dangara Belediye Başkanı İslomiddin Rahmon, belediye başkan yardımcıları ve vatandaşlar katıldı.

    “Sinsi bir politikayla Batı Trakya’daki azınlık yokluğa doğru gitti ve gidiyor”

    Türkiye’nin dünyadaki herkesin umudu olduğunu ifade eden Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, “Şuan uzun sistemli sinsi bir politikayla Batı Trakya’daki azınlık yokluğa doğru gitti ve gidiyor. Köyler ve şehirler boşalıyor. Orada istenilen amaca ulaşılmış oluyor. O bölgede kalsan orada yapacak bir işin yok, tarım yapsan onun için bir ortam yok, Türkiye bizlere her dönem sahip çıktı. Burada iş yapacak olanlara her türlü ortamı hazırladı. İnsanlarımız çalışkan üretim yaparak iş sahibi oldu. Kendini geliştirerek çocuklarını okutup bir yerlere geldi. Balkanlar karışık bölge coğrafyası zor. Bununla birlikte milliyetler çok karışık. O milliyetler sebebiyle o bölge her zaman dünya siyasetine yön veren yerler oldu. Bosna’da 50 yılda bir savaş olur, orada insanlar hep beraber yaşıyor ama savaş için bir sebep oluyor. Balkanlarda sürekli sıkıntılar var, Yunanistan demokrasi içinde insanları bir şekilde yok edip sindiriyor. Bulgaristan kominizim içinde kültürünü değiştirmiş durumda. Bu bölgede Müslüman Türkün üzerine oyunlar oynanarak Türklerin gelişmesinin ve ilerlemesinin önüne geçiliyor” dedi.

    “Tüm dünyanın gözü Orta Asya devletleri üzerinde”

    Batı Trakya’daki seçimlerde uygulanan politikayla milleti birbirine düşürdüklerini aktaran Dündar, “Bu seçimlerde öyle bir sistem uyguladılar ki köy muhtarlarını dahi listeye koydular. Karışıklık oldu millet birbirine düştü. Rusya, savaş halinde Orta Asya ile ilgilenemiyor. Tüm dünyanın gözü Orta Asya devletleri üzerinde buradaki devletlerle nasıl iş yapabiliriz diye mücadele veriyor. Biz Türk dünyası olarak kendimizi sınırlamıyoruz. Bizim gönül coğrafyamız var Türkiye sınırları Türkiye’den büyüktür. Türk dünyası, Balkanlar, gönül coğrafyası ve İslam âlemi hepsi buraya bakıyor. İsrail’in yaptığı katliama Avrupa’dan bir ses çıkmıyor. Buradaki katliama sadece Türkiye ses çıkartıp tepki gösteriyor. Herkesin umudu Türkiye olmuş durumda. İsrail hastaneyi bombalıyor. Burayı Hamas havaya uçurdu diye algı yapıyorlar. Bu algıyı Avrupa kamuoyunda yapıyor” şeklinde konuştu.

    Türkiye ve Bursa’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Tacikistan Dangara Belediye Başkanı İslomiddin Rahmon da Osmangazi Belediyesi’nin yaptığı örnek hizmetlere hayran kaldığını dile getirdi.

  • Bursa Fetih Müzesi’nde Orta Asya Zirvesi

    Bursa Fetih Müzesi’nde Orta Asya Zirvesi

    Osmangazi Belediyesi, şehre değer katan hizmetlerinin yanı sıra Türk kültür ve tarihine sahip çıkan uluslararası etkinliklere de imza atıyor. Kardeş şehir Moğolistan’ın Arhangay Belediyesi ile ortaklaşa düzenlenen “Uluslararası Orhon Yazıtları ve Türk Moğol İlişkileri Sempozyumu” 6 farklı ülkeden ilim insanını Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde buluşturdu.

    Türkiye’nin yanı sıra, Kazakistan, Azerbaycan Kırgızistan, Japonya ve Moğolistan’dan akademisyenlerin sunduğu bildiriler, kitap haline getirilerek bilim dünyasına kazandırıldı.

    Tarihte ilk kez ‘Türk’ kelimesinin geçtiği Orhon Yazıtları’nın yer aldığı Moğolistan’ın Arhangay Belediyesi ile geçtiğimiz yıl kardeş şehir olan Osmangazi Belediyesi, kardeşlik ilişkilerini ortak kültürel etkinliklerle güçlendiriyor. Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde düzenlenen Uluslararası Orhon Yazıtları ve Türk Moğol İlişkileri Sempozyumu’nda 6 farklı ülkeden 20’yi aşkın akademisyen katılımcı, Türk ve Moğol milletleri arasındaki tarihî ve kültürel bağlar, bozkır medeniyeti ve Türklerin ana yurdu olan geniş coğrafya hakkında bildiriler sundu.

    Sempozyumda oturumlara geçilmeden önce, Anadolu Halk Ozanı Yusuf Alper Güllü, sazıyla başta ‘Dombra’ olmak üzere Türk Müziği’nden eserler seslendirdi. Ayrıca, Moğol müzik grubu ‘Jonon Mongaliç National’ da Türk ve Moğol ezgilerinden eserler seslendirerek programa renk kattı.

    Dündar: “Bursa, Bir Ana Kucağı”

    Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, kültür ve bilim adına önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Osmangazi Belediyesi’nin tarihi şehir Bursa’yı kapsayan, nüfusu 1 milyonu bulan bir ilçe olduğuna dikkat çeken Dündar, “Bursa, bir ana kucağı. Burası, tarihin her döneminde Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan, Anadolu’dan sıkıntıya düşmüş, pek çok insanın gelip sığındığı, huzur bulduğu bir şehir. Bizler de böyle bir belediyede hizmet etmenin onur ve şerefini taşıyoruz. Tabi bu onur ve şerefin omuzlarımıza getirdiği yükün de bilinciyle hareket ediyoruz. Yapmış olduğumuz faaliyetlerle de, Osmanlı’nın kuruluş felsefesindeki gibi atalarımızın gittiği her yerde bir etkinlik düzenlemeye çalışıyoruz, oralarla iletişim halinde olmaya gayret ediyoruz. Dünyanın pek çok farklı ülkesinde kardeş şehirlerimiz var. Kardeş şehirlerimizle birlikte pek çok farklı projeler üretiyoruz. İsveç’ten Moğolistan’a kadar 25 kardeş şehrimiz var. Kısacası, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar olan coğrafyada Osmangazi Belediyesi bir şekilde var. Bu coğrafyada var oluşumuz da, bu sempozyuma katılan siz değerli ilim adamlarının yol göstermesiyle, önümüzü açmasıyla oluyor” dedi.

    Dünyayı etkisi altına alan pandemi sürecinin belediyeleri farklı etkinliklere yönlendirdiğine değinen Başkan Dündar, “Sosyal ilişkiler, temizlik çalışmaları, yardımlaşma, dayanışma gibi temel hizmetlerimizi hiç aksatmadan yaptığımız gibi diğer taraftan yatırımlarımızı da devam ettirdik. Pandemi öncesi gerçekleştirdiğimiz birçok sosyal ve kültürel etkinliğimizi bu süreçte gerçekleştirmedik. Fakat, bu eksikliğimizi düzenlediğimiz sempozyumlarla kapatmaya gayret ettik. Bugün de Türk-Moğol İlişkileri Sempozyumu’nu gerçekleştiriyoruz. Yıl sonuna kadar 2 sempozyum daha gerçekleştireceğiz. Bir üniversite gibi sempozyumlar düzenliyor, her sempozyumun sonunda kitaplar bastırıp bilim dünyasına kazandırıyoruz” diye konuştu.

    “Hem Fiziki, Hem Manevi Eserler Bırakıyoruz”

    Osmangazi Belediyesi olarak geçtiğimiz yıl Moğolistan’ın Arhangay Belediyesi ile kardeş belediye olduklarını hatırlatan Dündar, “2020 yılı UNESCO tarafından ‘Bilge Tonyukuk Yılı’ ilan edilmesi üzerine böyle bir sempozyum gerçekleştirdik. Bugün düzenlediğimiz sempozyuma; Türkiye’nin yanı sıra, Kazakistan, Azerbaycan Kırgızistan, Japonya ve Moğolistan’dan bildiriler sunuldu. Ortaya çıkan eserler, temel taşı gibi tarihteki yerini alıyor. Kalıcı birer eser oluyor. Önemli olan eser bırakmak. Bu etkinliğe ev sahipliği yapan dünyanın en büyük tam panoramik müzesi Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi gibi ilçemizde yaptığımız pek çok yatırım dışında, kültür ve sanat alanında da önemli eserler bırakıyoruz. Geleceğe bıraktığımız bir diğer değerli yatırımımız da bu sempozyum ve bu kitap. Bir tanesi şehrimize, insanımıza değer katan fiziki bir mekân, bir eser, bir kültür merkezi. Bir diğeri ise çok değerli bir kitap. Tüm katılımcılara, akademisyen hocalarımıza katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Prof. Dr. Şahin: “Bu Hizmetler Ebedidir”

    Daha sonra söz alan Tarihçi Prof. Dr. İlhan Şahin de Türk ve Moğol milletleri arasındaki tarihî ve kültürel bağların tarihin bilinen en eski dönemlerine dayandığını belirterek, iki milletin farklı imparatorlukların şemsiyesi altında aynı kültürlere sahip olduğunu belirtti. Osmangazi Belediyesi ve Arhangay Belediyesi’nin kardeşlik ilişkilerini akademik ve bilimsel bir toplantıyla pekiştirdiğini ifade eden Şahin, “Bu sempozyumla ilgili olarak ulaştığım 32 meslektaşımın hepsi severek böyle bir çalıştaya katılmayı kabul ettiler. Bunun olağan üstü isabetli olduğunu ifade ettiler. Bildirileri Moğolca ve Türkçe olarak kaleme aldık. Böylece Orhon Yazıtları ve Türk-Moğol ilişkileriyle ilgili temel bir eseri evrensel düzeyde yayınlayarak bilim alemine sunmuş olduk. Bu eserleri örnek bir baskı ile bilim alemine sunan Osmangazi Belediyemize ve Başkanımız Mustafa Dündar’a çok teşekkür ediyorum. Bu taşlar bengi taşlar, ebedi taş, ebedi abidedir. Dolayısıyla bu yapılan hizmetler de ebedidir, dünya var oldukça ebedi olarak kalacaktır” dedi.

    Sempozyuma Kırgızistan’dan katılan Bişkek Devlet Karasaev Üniversitesi’nden Prof. Dr. Taşpolot Sadıkov ve telekonferans ile toplantıya katılan Prof. Dr. Enkabaht Avirmed ise sempozyum ile bildirilerin yer aldığı kitapların Türk ve Moğol ilişkilerini geliştirmesi ve geleceğe aktarılması bakımından son derece önemli olduğunu ifade ettiler.

    İki gün boyunca toplam 7 oturumun olduğu sempozyumda sunulan bildiriler kitap haline getirilerek, bilim dünyasına kazandırıldı.