Edinilen bilgiye göre, merkeze bağlı Şahinkaya Mahallesi’nde henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı örtü ve bahçe yangını çıktı. Rüzgarında etkisiyle yangın kısa sürede büyüdü. Vatandaşlar kendi imkanları ile müdahale ederken bölgeye itfaiye ekipleri de sevk edildi. Ekiplerin müdahalesi ile yangın evlere sıçramadan kontrol altına alınarak söndürüldü.
Yangında çok sayıda ağaç zarar gördü.
Etiket: örtü
-
Elazığ’da örtü ve bahçe yangını
-
Örtü yangını büyümeden söndürüldü
Erzincan merkez Cemal Gürsel Mahallesinde kuru otların bulunduğu alandan dumanlar yükseldiği fark edilmesi üzerine bölgeye ekipler sevk edildi. İtfaiye ekipleri alev alan otluk alandaki yangına müdahale ederek yerleşim yerine sirayet etmeden kontrol altına aldı. Daha sonra soğutma çalışması yapan itfaiye ekipleri yangın mahallinden ayrıldı.
-
Örtü yangını paniğe yol açtı
Yangın, Tavas ilçesi Kızılcabölük Mahallesi’nde meydana geldi. Çakıroluk mevkisinde örtü yangını çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye çok sayıda arazöz, itfaiye ve ekip sevk edildi. Bölgeye gelen ekipler yangına hızla müdahalede bulundu. Yangın ekiplerinin yoğun çalışmaları neticesinde, yaklaşık 1 saat içerisinde kontrol altına alındı.
Ancak, yaklaşık 4 dekarlık alanın yangından zarar gördüğü belirtildi. Örtü yangınında bölgede soğutma işlemlerinin tamamlanmasıyla yangın tamamen söndürüldü. Yangının çıkış sebebinin henüz belirlenemediği öğrenildi.
Yangınla ilgili soruşturma başlatıldı.
-
2 yıldır ilmek ilmek işleniyor! Son aşamaya gelindi
Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından işlenen Osman Gazi’nin Tophane’deki türbesinin sanduka örtüsü (Puşide) 2 yıldır işleniyor. İlmek ilmek işlenen puşidenin eylül ayında tamamlanması hedefleniyor.
Türk-İslâm motifleriyle birçok çalışmaya imza atan Bursa Olgunlaşma Enstitüsü, Osman Gazi Türbesi’nin sanduka örtüsünün sadece nakışlarını 1,5 yıl inceledikten sonra örtünün bire bir aynısını işliyor. Hiçbir kimyevi maddenin kullanılmadığı örtülerde hayvani yapıştırıcı ve 15 kilo bin ayar gümüş tel kullanıldı.
Bursa Olgunlaşma Enstitüsü El Nakışları Bölüm Şefi Güleser Sencar, “Osman Gazi türbesinin sandukasına yeni örtü işlemesi yapıyoruz. Bu örtüye 2 yıl önce başladık. Bu örtüyü daha önce yapılmamış bir teknikle işlediğimiz için karar verme süreçleri ve desenlerin çözümlenmesi uzun bir zaman aldı. Bu örtüyü 2 yıldır işliyoruz.
Normalde türbe örtülerinin puşideleri Maraşi tekniğinde çalışılır. Osmangazi Han’ın türbe örtüsünün diğer tekniklerden bir farkı kullandığımız kağıtları oymacılık tekniğiyle oyuyoruz. Üzerini tellerle işliyoruz. Örtümüzü sandukanın üzerindeki eserin aynısından işliyoruz.
200 yıl öncesinde işlenen tekniğin aynısını uyguluyoruz. Örtünün büyüklüğü 15 metrekare olacak. Örtünün tamamında 15 kilo bin ayar gümüş tel kullandık” dedi.
-
İzmi̇rde Yangına Di̇rençli̇ Yeşi̇l Örtü İçi̇n “Orman Seferberli̇ği̇” Başlatılıyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi, şehrin yeşil örtüsünü “yangına dirençli” kılma yolunda geniş çaplı bir eylem planı hazırladı. Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi ağaçlandırma sahaları olmak üzere, kentteki tüm uygun alanlarda orman restorasyonu yapılacak. İzmir, Akdeniz iklimine uygun, sulama istemeyen ve olası afet sonrası “kendiliğinden yeşeren” ağaç ve çalı türleriyle donatılacak. “Orman seferberliği ilan ediyoruz” diyen Başkan Tunç Soyer, 2019’da temeli atılan projenin, gelinen noktada bir yandan yeşil alanları büyütürken, diğer yandan İzmir’in orman ekosistemini koruduğunu ifade etti.
Türkiye’nin ciğerini yakan orman yangınları sonrasında, yangına dirençli ağaç ve bitki örtüsü oluşturmanın önemi bir kere daha ortaya çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2019’da belirlediği bu vizyon doğrultusunda gelecek altı aylık süreçte hayata geçirmek üzere bir dizi ilave eylem belirledi ve uygulamaya koydu. Kentin çevresinde orman restorasyonu çalışmaları yürüten büyükşehir, birden çok çeşit içeren ağaçlandırma alanları oluşturuyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, konu hakkında, “Dirençli bir İzmir oluşturma stratejimizin çok önemli bir ayağı orman restorasyonu çalışmalarımız. Şehrimizin yeşil örtüsünü de ‘yangına dirençli’ hale getireceğiz ki kolayca alevlere teslim olmasın” diye konuştu.
“Halkımızın gönülden desteği gerekiyor”
İklim krizinin meydana getirdiği olumsuz etkilerin artık çok daha sık görülmeye başlandığına dikkat çeken Başkan Tunç Soyer, “Ne yazık ki bundan sonraki süreçte selleri, yangınları ve diğer olağanüstü doğa olaylarını çok daha yoğun yaşayacağız. Dolayısıyla her anlamda dirençli bir kent oluşturmak, asli hedefimiz olmak zorunda” dedi.
Bu yolda İzmirlilerin vereceği desteğin çok önemli olduğunu vurgulayan Başkan Soyer, şöyle devam etti: “Dirençli kent olmanın iki sırrı var. Birincisi birliktelik ve dayanışma. İkincisi ise yaşam hakkının en önemli öncelik olarak değerlendirilmesi. Sadece insanın değil, doğadaki tüm bitkilerin ve hayvanların da yaşam hakkından bahsediyorum. Zira her yönüyle dirençli kent oluşturmanın özünde, doğaya saygı ve onunla uyum var. Bu bilinci, her İzmirlinin hissettiğini biliyorum. Bu öyle ciddiyetle ele alınması gereken bir görev ki, Büyükşehir’in ya da başka bir kişinin, kurumun tek başına başarabileceği şey değil. Mutlaka halkımızın gönülden desteği gerekiyor. Topyekûn bir seferberlik gerekiyor. Dolayısıyla son iki yılda yaşadığımız pandemi, yangın, hortum ve deprem felaketlerinde sergilediğimiz örnek İzmir dayanışmasını, kentimizin yeşil örtüsünü orman yangınlarına dirençli hale getirebilmek için de hayata geçiriyoruz. Bu yolda, kıymetli hemşehrilerimden en güçlü şekilde, seferberliğimize destek vermelerini bekliyorum.”
Kendiliğinden yeşeren ağaçlar
İzmir’in Akdeniz kuşağında bir kent ve yangın riski açısından çok hassas bir coğrafya olduğu ifade edilirken, farklı ağaç türlerinin yangına karşı dirençlerinin değişkenlik gösterdiği aktarıldı.
Kızılçam’ın Türkiye, Ege ve Akdeniz kuşağının doğal bir ağacı olduğu; ancak bu ağacın çok kolay yandığı, doğası gereği kozalaklarıyla yangının yayılmasını tetiklediği ve yanan çamların kendiliğinden tekrar yeşermediği belirtildi. Yeni bir çamın doğal olarak oluşması için tohumundan yeniden yeşermesi gerektiği aktarılırken, meşe gibi diğer ağaç ve maki türlerinin ise yangına daha çok uyum gösteren türler olduğu aktarıldı. Bu ağaçların çıralı olmadıkları için gövdelerinin daha geç yandığı, kendiliğinden yeşerdiği ifade edildi.
İzmir’in orman restorasyonu programında, tek tip çam ağaçlandırması yerine yangına daha dirençli meşe, menengiç, delice gibi ağaçların da yer aldığı çok çeşitli dikim politikası uygulanacak.
Büyükşehirin orta vadeli hedefi, kent çeperinde yangına dirençli orman alanları oluşturmak ve bu alanları birer “yaşayan park” olarak İzmirliler için doğa keşif alanları haline getirmek.
İzmir Büyükşehir Belediyesinin hazırladığı eylem planı kapsamında hayata geçirilecek çalışmalar ise şunlar olacak:
Doğal Yeşil Projesi ile dirençli fidanlar yetiştirildi
Türkiye’de orman faaliyetleri uzun yıllardır “kereste elde etme” hedefine odaklandığı için Ege ve Akdeniz’deki orman alanlarının büyük bölümü, Kızılçam gibi ibreli ağaçlarından oluşuyor. Bu nedenle palamut meşesi, saçlı meşe gibi ağaç ve bitki türlerinin fidanları ne yazık ki fazla yetiştirilmiyor. İzmir’de 2019’dan beri bu farklı türlerin üretimiyle ilgili kapsamlı bir program yürütülüyor ve bu program bu yıl meyvelerini vermeye başladı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaklaşık iki yıl önce, öncelikle uzmanlarla birlikte bu ağaçların envanterini hazırladı. Hangi ağaçların yaygınlaştırılacağı tespit edildi. Bu ağaçların fidanlarını üretebilmek için Küçük Menderes Havzası’ndaki kooperatiflerle iş birliğine gidildi. Fidanlar üretilmeye başlandı. Önümüzdeki sonbaharda hem Büyükşehir’e ait ağaçlandırma alanlarında hem de park ve bahçelerde bu fidanlar toprakla buluşturulmaya başlanacak.
Bu politika üç büyük fayda sağlayacak. Sulama ihtiyacı olmadığı için kuraklığa karşı İzmir’in dirençliliğini artıracak. Yangına karşı dirençli oldukları için orman yangını riskini azaltacak. Dikildikleri bölgelerde kentli nüfus için yaşayan parklar oluşacak, kırsal nüfus ise bu alanlardaki bal, orman meyveleri gibi odun dışı orman ürünlerinden ekonomik gelir sağlayacak.
“Bir Fidan, Bir Yuva” Kampanyası
İzmir Dayanışması kentin yeşil örtüsünü yangına dirençli hale getirme çalışmaları için bir kez daha sergilenecek. Bu doğrultuda, “Bir Fidan, Bir Yuva” adlı internet sitesi kuruldu. Yakında başlayacak fidan dikim kampanyası ile İzmirliler, bu site üzerinden fidan satın alarak İzmir’in yangına dirençli yeşil örtüye hızla kavuşmasına destek olabilecek. Bu sitede, satın alınabilecek dirençli fidanlar tek tek tanıtılıyor. Seferberliğe katılmak isteyenler, hangi tür ağaç fidanı aldığını bilecek. Sonbahar itibariyle ilk fidanlar toprakla buluşturulacak ve şehir merkeziyle ormanlık alanlar arasında “yeşil koridorlar” ve yaşayan parklar oluşturulacak. Ocak 2020’de başlatılan ‘Hoş geldin Bebek Kampanyası’ dahilinde, her yeni doğan bebek için bir fidanı da yine bu alanlara dikecek.
Orman Köyleri ve Kırsal Alan Yangınları Şube Müdürlüğü ve Orman Gönüllüleri Ekibi kurulacak
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinden geçen karara göre, Orman Köyleri ve Kırsal Alan Yangınları Şube Müdürlüğü, Türkiye’de ilk kez İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı bünyesinde kurulacak. Bu şube, ormanlarda itfaiyecilik hizmetleri ayrı bir uzmanlık istediğinden orman köylerine ve yangın riski bulunan kırsal alanlara odaklanacak.
İzmir’de olası bir orman yangınına çok daha eğitimli, bilinçli ve planlı müdahale edilebilmesini sağlamak adına ilk etapta 200 kişilik Orman Gönüllüleri Ekibi oluşturulacak. Gönüllüler, belirlenen alanlarda eğitim görmüş ya da çalışan kişiler olacak. Başvuru şartları kısa süre içinde duyurulacak. Gönüllülere teorik ve uygulamalı eğitimler verilecek. Ekip, olası orman yangınlarına müdahale için hazır olacak. Gönüllüler Büyükşehir’in, ormanların geliştirilmesine ve korunmasına yönelik çalışmalarına da destek verecek.
Orman Bilim Kurulu kurulacak, Orman mahallelerine yangın müdahale seti verilecek
11 büyükşehir belediye başkanının kararıyla kısa sürede “Orman Bilim Kurulu” kurulacak. Orman ekolojisi konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerden oluşacak bu heyet; ormanların korunması ve yaşatılmasına yönelik çalışmalarında yerel yönetimlere danışmanlık yapacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi orman mahallelerine, olası yangınlara ilk müdahale için bir set verecek. Sette su tankeri, içinde hortum, pompa ve diğer gerekli alet edevatın bulunduğu bir konteyner bulunacak. Alım ihalesi hazırlıklarına başlayan Büyükşehir Belediyesi, setleri Eylül ayında mahalle muhtarlıklarına teslim etmeyi planlıyor.
İzmir Yaşayan Parkları ve Yangına Dirençli Ağaçlar Fidanlığı oluşturuluyor
2019’daki büyük İzmir yangınından sonra İzmir’i yaşayan parklara kavuşturmak için çalışmalar başlatıldı ve Park Bahçeler Dairesi altında Yaşayan Parklar Şefliği kuruldu. Güzelbahçe’nin Yelki Mahallesi’nde Olivelo Yaşayan Parkı adıyla hayata geçirilecek.
Öte yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi, kooperatiflerden alacağı fidanları dikim öncesi geliştirmek amacıyla Torbalı’da geniş bir fidanlık kuruyor. Burada sadece yangına dirençli ve sulama istemeyen peyzaj bitkilerinin fidanları yetiştirilecek. Projenin ihalesine önümüzdeki günlerde çıkılacak. Fidanlığın, Ocak 2022’de açılması planlanıyor.
Kılavuz hazırlandı, “Uluslararası Akdeniz Ormanları Konferansı” düzenlenecek
Doğal Yeşil Projesi kapsamında, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen ve sulamaya ihtiyaç olamadan, yağmurlarla ve kendiliğinden yetişen 117 bitki türünün bulunduğu bir kılavuz hazırlayan büyükşehir, kitabın bitki yetiştiren kooperatiflere, peyzaj sektörüne ve vatandaşlara dirençli yeşil örtü oluşturmak için kılavuzluk etmesini amaçlıyor.
Ayrıca, “Orman yangınlarından sonra ne yapılmalı?”, “Yanan alanlara fidan dikilmeli mi? Dikilmemeli mi?”, “Orman örtüsü hangi ağaç türlerinden oluşmalı?” gibi pek çok önemli soruya yanıt bulabilmek içinde bu konulardan çalışmalar yapan bilim insanları İzmir’e davet edilerek “Uluslararası Akdeniz Ormanları Konferansı” düzenlenecek. Konferansta; orman politikaları, yangın öncesi ve sonrası çalışmalar hakkında bilimsel bilgi sahibi olunacak. Türkiye’nin orman politikalarına da ışık tutabilecek konferansın, gelecek yılın ilk çeyreğinde düzenlenmesi planlanıyor.
Bal ve küçükbaş hayvan üreticilerine destek
Yanan yerlerdeki arı popülasyonu ve bal üreticileri büyük zarar görürken, İzmir Büyükşehir Belediyesi, bu üreticilere destek olmak amacıyla ellerinde bulunan tüm balları satın almaya karar verdi. Bu ürünler, kentteki ihtiyaç sahiplerine düzenli olarak ulaştırılan gıda paketleri içinde yer alacak. Büyükşehir uzmanları ayrıca, bal üreticilerine, bundan sonraki süreçte nasıl bir üretim modeli oluşturabilecekleri konusunda teknik destek verecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi yangın bölgelerindeki küçükbaş hayvan üreticileri için de bir destek paketi hazırladı. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oy birliğiyle kabul edilen karara göre Muğla ve ilçelerinde yangından etkilenen küçükbaş hayvancılık yapan üreticilere 7 bin çuval (350 ton) kuzu büyütme yemi desteği verilecek.
-
Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar
Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi padişahlarının türbelerindeki sanduka örtüleri (puşide), Bursa Olgunlaşma Enstitüsünce geleneksel yöntemler kullanılarak hazırlanıyor.
Enstitüde, Orhan Gazi ve Yıldırım Bayezid’in Bursa’daki, 1. Murad’ın ise hem bu şehirde hem de Kosova’daki türbeleri için ustalıkla ilmek ilmek işlenerek örtüler yapıldı. Osman Gazi Türbesi’ne puşide hazırlanması çalışmaları ise yaklaşık 3 yıldır sürüyor.
Araştırmaları sonrası tarihi geçmişi bulunan “Maraş işi” tekniğini kullanan ekip, 11 yıldır puşideler konusunda uzmanlaşan Elif Şeref, Hayriye Öztürk, Mürvet Bayram, Vildan Özdamar, Perihan Tunca, Semra Özaydın, Nilüfer Kiracı ve Nalan Akın’dan oluşuyor.
Çalışmalar, enstitünün el sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar’ın koordinasyonunda yürütülüyor.
Diğer türbe örtülerinden farklı olarak ahşap oymacılığı tekniği bulunan Osman Gazi Türbesi’nin puşidesi için enstitüdeki kadın ustalar ve öğretmenler, İnegöl’de ahşap oymacılığı dersi de aldı. Örtünün hattatlığını ise İstanbul’un yeni simgelerinden Çamlıca Camisi’nin de hatlarını yazan hattat Hüseyin Kutlu yapıyor.
Öğreticiler, uyguladıkları ve yeni keşfettikleri teknikleri ise diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşıyor.
“Ciddi sabır isteyen bir iş”
Enstitü müdürü Nilüfer Karakoç, yıllardır Bursa’daki padişah türbelerine sanduka örtüsü işlediklerini söyledi.
Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid ve 1. Murad türbelerinin ardından Osman Gazi’nin türbe örtüsünü işlemeye başladıklarını belirten Karakoç, “Bu türbe örtüsünü ‘ustalık eserimiz’ olarak adlandırıyoruz. Diğer türbe örtülerinden edindiğimiz tecrübenin yanında bunu böyle adlandırmamızın sebebi, teknik olarak diğerlerinden çok daha farklı ve detaylı bir teknikte olması.” dedi.
Karakoç, bütün detaylarıyla aslına uygun olarak puşideyi işlemeye başlamadan önce farklı tekniği görmelerinin ardından bunu tanıma ve desenini çözmek için 1 yıl uğraştıklarını anlattı.
Aslına uygun, tamamen doğal yöntem ve malzemelerle çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Karakoç, şöyle konuştu:
“Ecdadımıza, atamıza olan borcumuzu bu anlamda yapabilmenin gururunu, mutluluğunu arkadaşlarımızla beraber taşıyarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu iş maneviyatla yapılacak bir iş. Ciddi sabır isteyen bu işi o maneviyata taşımadığınız sürece zaten yapamazsınız. Yaklaşık 100-150 yıl türbenin üstünde kalan bu puşideden sonra bizim yapacağımız puşidenin 150-200 yıl yaşayacak olması, okulumuzun geleceğe olan imzası.”
Örtü işlemeye 2009’da başlayan ekipteki isimler hiç değişmedi
El sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar da müdür yardımcısı Hanife Işılar ile 2009’dan bu yana türbe örtüleri üzerine ihtisas yaptıklarını aktardı.
Osmanlı sarayına dayanan “Maraş işi” tekniğini kullandıklarını bildiren Sencar, “Türbe örtülerindeki işlerimizi birebir eski usullerin aynısıyla yapıyoruz. Kullanılan yapıştırıcılar hayvansal ve bitkiseldir. Kullanılan kumaşlar özel dokunuyor, ipler özel hazırlanıyor. Tozla, nemle baş edebilmesi için özel üretilmiş ürünler. Teknik olarak da aynen sarayda 200 yıl önce uygulananları mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sencar, 2009’da göreve başlayan 8 kişilik ekibin hiç değişmediğini, bu sayede çok önemli deneyim kazandıklarını aktardı.
Puşide yapımına ilişkin bilgi veren Sencar, şunları kaydetti:
“Özel hamur kağıtlara önce desenlerimizi hazırlıyoruz. Bu tekniğin çok eski zamanlara dayanan malzemeleri vardır; möhlikesi, bizi, kullanılan tezgahları var. Güncel hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Desenler kesilip çıkarıldıktan sonra her birinin numuneleri belirleniyor, kaç kattan oluşuyorsa, bunlar eğer türbenin üstünde orijinal örtüsü varsa onun üzerindeki ölçülere göre çalışılıyor. Osman Gazi Türbesi’nde ahşap oymacılığı tekniği var, türbe örtüsünü gümüşle işliyoruz. Yazıları hattat Hüseyin Kutlu yazıyor. İşlemelerimiz, örtülerimiz bütün dünyaya Türk’ün aslına, mirasına hala ne kadar sahip çıkan nesiller yetiştiğini gösteriyor.”
Bunu bir “gönül işi” olarak gördüklerini ifade eden Sencar, gelecek nesillere miras bırakacakları işler yaptıklarını dile getirdi.
Sanduka örtülerindeki deneyimlerini Türkiye’deki diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaştıklarına değinen Sencar, “Osman Gazi örtüsü hem yazısı hem de işlemesi anlamında Türkiye’de bir ilk işleme. Bunu da diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşacağız. Bizim okullarımız biten sanatlara çok değer verir, bu biten değil unutulmuş bir sanat.” değerlendirmesinde bulundu.