Etiket: oruç reis

  • Engin Altan Düzyatan Barbaroslar dizisinden ayrıldı mı? Oruç Reis öldü mü, nasıl ölecek?

    Engin Altan Düzyatan Barbaroslar dizisinden ayrıldı mı? Oruç Reis öldü mü, nasıl ölecek?

    Barbaroslar Akdeniz’in Kılıcı dizisinde Oruç Reis’e hayat veren Engin Altan Düzyatan, yayımlanan 16. bölümde yaralandı. Son bölüm ardından izleyenler, ‘Oruç Reis öldü mü, diziden ayrılıyor mu?’ sorularını sormaya başladı. Peki, Engin Altan Düzyatan diziden ayrılıyor mu?

    TRT1’de her hafta perşembe akşamı yayımlanan Barbaroslar: Akdeniz’in Kılıcı dizisi, 16. son bölümü ekrana geldi. Yayımlanan bölümde Pietro tarafından tuzağa çekilen Oruç Reis aldığı ağır yara sonucu yere yığılır. 17. yeni bölüm fragmanında ise Oruç Reis’in öldüğü ifade edilerek ailesi tabutu başında gözyaşı döker. Oruç Reis öldü mü, nasıl ölüyor?

    ENGİN ALTAN DÜZYATAN DİZİDEN AYRILIYOR MU?

    Barbaroslar dizisinin 16. bölümünde Oruç Reis yani Kızıl Sakal, Pietro’nun tuzağı sonucu ağır yaralanır. Dizinin son sahnelerinde hareketsiz kalan Oruç Reis’i akıbeti seyircide soru işareti bıraktı. Öte yandan yayımlanan 17. bölüm fragmanında ise ‘Oruç Reis’i kaybettik’ sözleri öne çıkıyor. Fragmanda hilallerle bezeli örtüye sarılı tabut da yer aldı. Engin Altan Düzyatan’ın diziden ayrılıp ayrılmadığı 27 Ocak günü yayımlanacak bölümle netlik kazanacak.

    Fragmanda Hüma Hatun, ”Ben iki oğul verdiğim toprağa, Oruç üçüncüsü oldu. Nasıl ki Oruç’u toprağın altına gömeceksek, içimizdeki acıyı da bağrımıza gömmek bizim vazifemiz.” sözlerini sarf etti.

    ORUÇ REİS NASIL, NE ZAMAN ÖLDÜ?

    Cezayir’in doğusunda, İspanya’nın hakimiyeti altında bulunan Tlemsan’ı müdaafa eden Oruç Reis, yanındaki son levendin de öldüğünü gördükten sonra aldığı mızrak yarası sonucu öldü.

    Oruç Reis’in 1518’de tahmini olarak 48 yaşında hayatını kaybetti.

  • Oruç Reis için yeni NAVTEX

    Oruç Reis için yeni NAVTEX

    Oruç Reis’in Akdeniz’deki görev süresi 29 Kasım’a kadar uzatıldı.

    Yeni NAVTEX uyarınca Oruç Reis, Ataman ve Cengizhan isimli gemilerden oluşan görev grubu, 29 kasım saat 20.59’a kadar çalışmalarına yeni belirlenen sahada devam edecek.

    12 Ekim’de ikinci kez Doğu Akdeniz’e sismik araştırmalar yapmak üzere gönderilen Oruç Reis gemisi o tarihten bu yana çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Üç gemiden oluşan görev grubuna deniz kuvvetleri komutanlığı bağlı korvet ve fırkateynler de eşlik ediyor.

  • Oruç Reis için yeni NAVTEX

    Oruç Reis için yeni NAVTEX

    Doğu Akdeniz’de çalışmalarına devam eden Oruç Reis sismik araştırma gemisi için yeni NAVTEX yayınlandı. Oruç Reis’in görev süresi 23 Kasım’a kadar uzatıldı.

    Oruç Reis sismik araştırma gemisinin Doğu Akdeniz’de çalışma yürüteceği alan için 23 Kasım’a kadar sürecek yeni NAVTEX (denizcilere duyuru) ilan edildi.

    İlana göre, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin 23 Kasım’a uzatılan Doğu Akdeniz’deki çalışmalarına, Ataman ve Cengizhan isimli gemiler eşlik etmeyi sürdürecek.

    Oruç Reis’in daha önce 14 Kasım’a kadar bölgede çalışma yapacağı ilan edilmişti.

    Oruç Reis sismik araştırma gemisi, doğal kaynak aramaları başta olmak üzere her türlü jeolojik, jeofizik, hidrografik ve oşinografik araştırmaları gerçekleştirebiliyor.

    Dünyadaki tam donanımlı ve çok amaçlı ender araştırma gemilerinden biri olan Oruç Reis’te, 2 ve 3 boyutlu sismik, gravite, manyetik jeofizik araştırmaları yapılabiliyor. Gemi, 8 bin metre derinliğe kadar 3 boyutlu, 15 bin metre derinliğe kadar iki boyutlu sismik operasyonları gerçekleştirebiliyor.

  • Çavuşoğlu: Doğu Akdeniz’de geri adım atmadık

    Çavuşoğlu: Doğu Akdeniz’de geri adım atmadık

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Oruç Reis gemisinin Antalya açıklarında demirlemesi ve yeni NAVTEX ilan edilmemesinin Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu tarafından geri adım olarak nitelendirildiğini belirterek, “Oruç Reis gemisi yaklaşık bir aydır sismik araştırma çalışmalarını sürdürüyordu ve aylık rutin bakım ve ikmal sebebiyle, Enerji Bakanlığının da açıkladığı gibi Antalya limanına yakın bir yere demirledi. Bu rutin bir bakım ve ikmal çalışmasıdır dolayısıyla NAVTEX’i de bu nedenle yayımlamadık. NAVTEX sismik araştırma ya da sondaj yapılacak bölge için yayımlanır. Özellikle sismik araştırmada bu çok önemlidir çünkü o bölgede seyrüseferlerin değişmesi gerekir.” dedi.

    Çavuşoğlu, NTV’de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

    Oruç Reis gemisinin Antalya açıklarına demirlemesi ve yeni NAVTEX ilan edilmemesiyle ilgili açıklama yapan Çavuşoğlu, “Oruç Reis gemisi yaklaşık bir aydır sismik araştırma çalışmalarını sürdürüyordu ve aylık rutin bakım ve ikmal sebebiyle, Enerji Bakanlığının da açıkladığı gibi Antalya limanına yakın bir yere demirledi. Bu rutin bir bakım ve ikmal çalışmasıdır dolayısıyla NAVTEX’i de bu nedenle yayımlamadık. NAVTEX sismik araştırma ya da sondaj yapılacak bölge için yayımlanır. Özellikle sismik araştırmada bu çok önemlidir çünkü o bölgede seyrüseferlerin değişmesi gerekir.” diye konuştu.

    Bu adımın Yunanistan’da farklı şekilde algılandığını söyleyen Çavuşoğlu, “Gemiler bakıma çekildiğinde NAVTEX yayımlamanın bir anlamı yok. Bakım ve ikmal yapıldıktan sonra yeni bölgeye geçeceği zaman NAVTEX yayımlanır. Yunanistan’da Başbakanı başka şey söylüyor ve olumlu bir adım görüyor, dün Meis’e giden Cumhurbaşkanı ise bir geri adım gibi algılıyor. İçeride de CHP’nin bir açıklamasını gördüm onlar da geri adım olarak algılamış. Önceden Enerji Bakanlığımıza sorsalardı. Sormadan geri adım atıldı demek iç siyasete yönelik adımlardır, bunlar doğru değildir.” ifadelerini kullandı.

    Çavuşoğlu, Yunanistan’ın “Geri adım” olarak nitelendirmesiyle ilgili de “Siyasi partilerin iç siyaset kaygısıyla bunu başka yere çekmesine gerek yok. Yunanistan çekebilir çünkü Yunanistan bizim kararlılığımız karşısında iç siyasette de zor duruma düştü. Küçük bir ülke kompleksi içinde hareket ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    “İki komşu doğrudan görüşebilir”

    Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in “Provokasyon olmazsa görüşürüz.” ifadelerini değerlendiren Çavuşoğlu, “İki komşu ülke doğrudan görüşebilir. Yunanistan Başbakanı’nın yaptığı açıklamalar olumlu, ılımlı ama bizimle masaya oturmak için ön şartlarda diretirse biz de ön şartlarımızı ortaya koyarız.” diye konuştu.

    Ön şartlar yerine gelmediği sürece sorunun çözülmeyeceğini söyleyen Çavuşoğlu, “Yunanistan, Sevilla haritasından vazgeçmediği, Türkiye’nin kıta sahanlığına saygı duymadığı ve Adalar ile Meis için maksimalist yaklaşım içindeki taleplerinden vazgeçmediği sürece bu gerginlik bitmez.” dedi.

    Çavuşoğlu, Güney Kıbrıs Rum kesiminin de Ada’daki Türkleri yok sayan adımlardan vazgeçmesinin Türkiye’nin ön koşullarından olduğunu söyledi.

    Yunanistan’ın ön koşullar koyarak diyalog talebi olursa Türkiye’nin ön koşullarını da kabul etmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, “Yunanistan, bugüne kadar bizimle görüşmek için tüm faaliyetlerimizi durdurmamızı ön şart koşuyor. Ön şart koşarsan sen de bizim ön şartlarımızı yerine getirmelisin. Koşul olarak öne sürdüğümüz konuları ön koşulsuz oturduğumuz zaman masaya koyarız ve gerçekler ortaya çıkar.” ifadelerini kullandı.

    Çavuşoğlu, Türkiye’nin ön koşullarının Yunanistan tarafından kabul edilmesi halinde sorunun çözüleceğini de sözlerine ekledi.

    “Bundan sonra da ön koşul olacaksa bizim de ön koşullarımız var”

    Çavuşoğlu, Yunanistan’ın, rutin bakım ve ikmal faaliyetleri nedeniyle Türkiye’deki limana dönen Oruç Reis gemisiyle ilgili çelişkili açıklamalar yapmak yerine maksimalist taleplerinden ve bugüne kadarki sorunların sebebi olan Sevilla haritasından vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

    Yunanistan ve Rum kesimi bugüne kadar iyi niyet göstermediği için Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, “Bundan sonra da ön koşul olacaksa bizim de ön koşullarımız var. Yunanistan’ın da onları yerine getirmesi gerekiyor.” ifadesini kullandı.

    “Türkiye’ye yönelik yaptırım çalışmalarını 3 ülke yapıyor”

    Bakan Çavuşoğlu, 24-25 Eylül’de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yönelik yaptırım kararı olup olmayacağı yönündeki beklentisinin sorulması üzerine, “Yaptırım çalışması var. Bunu Fransa, Yunanistan ve Rum kesimi yapıyor. Şu anda onlara destek veren yok. Toplantıya getirilirse destek verecek ülkeler var ama Türkiye’ye yönelik yaptırım çalışmasını bu 3 ülke yapıyor.” diye konuştu.

    AB içinde Türkiye’ye yaptırım uygulanmamasını isteyen de çok sayıda ülke olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, sonuçta olası bir yaptırım kararının oy birliğiyle anılabileceğini bildirdi.

    Yunanistan ve Rum kesimini, “AB’nin birçok politikasını rehin alan iki şımarık üye” olarak niteleyen Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Dolayısıyla ben 24-25 Eylül’de bir yaptırım kararı beklemiyorum ama olabilir de. Böyle bir ihtimal de var. Gemimize, şirketimize veya kişilere yönelik olabilir. Geçmişte de böyle kararlar aldı. Peki biz kararlılığımızdan vazgeçtik mi? Hayır. Kararlılığımız daha da arttı.”

    Bakan Çavuşoğlu, AB, Türkiye’yle gerginlik yaratmak ya da ilişkileri başka bir boyuta götürmek istiyorsa sadece göç konusunun değil aradaki ilişkilerin ya da üzerinde durulan konuların tamamının gözden geçirilebileceğini kaydetti.

    Ancak AB’nin bu noktaya gelmeyeceğini de düşündüklerini dile getiren Çavuşoğlu, Birliğin, özellikle stratejik konularda Türkiye’ye ihtiyacı bulunduğunun farkında olduğunu vurguladı.

    “Fransa, ‘Ben liderim’ demek istiyor ama bunu demekle de lider olunamıyor”

    Çavuşoğlu, Türkiye’ye karşı sert tutumlar sergileyen Fransa’nın, Almanya’ya rağmen AB’nin yeni liderliğine oynadığına değinerek, “Fransa her yere saldırıyor. ‘Ben liderim.’ demek istiyor ama liderim demekle de lider olunamıyor. Gerek şahıs bazında (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron gerekse de ülke olarak Fransa.” ifadelerini kullandı.

    Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, “ABD’nin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü faaliyetlerden derin endişe duyduğunu” açıklamalarına ilişkin, bir ülkenin faaliyetlerinden endişe duyulacaksa bunların uluslararası hukuka aykırı olması gerektiğini bildirdi.

    “Burada endişe duyulacak bir durum varsa ABD’nin ve Pompeo’nun attığı adımlardır.” diyen Çavuşoğlu, bu adımların uluslararası hukuka ve anlaşmalara aykırı olduğunu kaydetti.

    Çavuşoğlu, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’ın Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki adımlarına karşı hasmane tutum sergilediğini ancak Türkiye’nin ortaya koyduğu tüm çabaların, kendisini dışlamaya çalışan şer ittifakına cevap niteliği taşıdığını kaydetti.

    Çavuşoğlu, “Biz diplomasiyi isteriz, herkesle iyi ilişkiler içinde olmak isteriz ama herkesin de bizim haklarımıza saygı duyması gerekiyor. Karşı tarafın da aynı şekilde diplomasiye ve iyi iş birliğine inanması gerekiyor.” diye konuştu.

    “Uluslararası toplum ve Libya, Türkiye’ye çok şey borçlu”

    Bakan Çavuşoğlu, Libya konusuna ilişkin son gelişmeler hakkında değerlendirmesinin sorulması üzerine, Türkiye’nin, Libya’daki iç savaşı sokak savaşına dönüşmeden dengelediğini ve daha sonra Ulusal Mutabakat Hükümetinin (UMH) sahada üstünlük de sağladığını kaydetti.

    “Esasen bu anlamda uluslararası toplum ve Libya bize çok şey borçlu.” diyen Çavuşoğlu, “Libya’daki iç savaş sokak savaşına dönüşseydi bu on yıllar sürebilirdi ve milyonlarca insan da ölebilirdi.” dedi.

    Çavuşoğlu, Türkiye’nin Libya’daki amacının, “kalıcı ateşkes ve siyasi süreç” olduğunun altını çizerek, tarafların kendi arasında kalıcı ateşkesi tesis etmesinin önemine dikkati çekti.

    Bakan Çavuşoğlu ayrıca, Fransa’nın Libya’daki meşru hükümetle ilişkileri geliştirmesinin Türkiye’yi rahatsız etmeyeceğini, buna karşılık Libya’nın doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’e verdiği destek ve çatışmayı kışkırtan faaliyetlerinin Türkiye’yi rahatsız edeceğini bildirdi.

    “Dolayısıyla (Fransa’nın) Ulusal Mutabakat Hükümetiyle, (Libya Başbakanı Fayiz) Serrac’la görüşmeleri bizi kesinlikle rahatsız etmez. Doğru yolda atılmış bir adım olarak görürüz.” diyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin kimseyle rekabet etmediğini vurguladı.

  • Ekim ayında yeni bir duyuru daha yapılabilir

    Ekim ayında yeni bir duyuru daha yapılabilir

    Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, gazetecilerle yaptığı bilgilendirme toplantısında, Türkiye’nin Karadeniz’de bulduğunu açıkladığı doğalgaz rezervi ve yeni LNG tedarikçileri sayesinde doğalgazda ithalata bağımlılığın azalacağını; bu sebeple 2021’de bitecek sözleşmelerin, tarafların “rekabetçi fiyatlarla gelmemesi halinde yenilenmeyebileceğini” söyledi.

    Üst düzey yetkili, Ağustos ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Karadeniz’deki Tuna-1 sahasında bulunduğunu duyurduğu 320 milyar metreküplük doğalgaz rezerviyle ilgili yabancı basından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Çarşamba günü İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşen bilgilendirme toplantısında konuşan yetkili, enerjide dışa bağımlılığın azaltılması için bu sahanın önemli rol oynayacağını belirtti:

    “2025’te plato üretimi başlarsa 20 yıl boyunca yıllık tüketimimizin yüzde 30’unu karşılamaya yetecek. Yani doğalgaz ithalatına ihtiyaç devam edecek.”

    Ancak yetkili, artık Türkiye’nin bu ihtiyacı karşılamak için ihracatçılarla masaya otururken elinin daha güçlü olacağının işaretini veriyor ve taraf ülkelerin sözleşmeleri yeni şartlara uygun şekilde yenilemesi gerektiği görüşünü dile getiriyor:

    “Rusya’dan Türkiye’ye gelen gazın ülkemizdeki tüketim payı düştü. Eski usûl, petrol endeksli ödemeye dayalı sözleşmeler bugünün gerçekleriyle bağdaşmıyor. Bugün Türkiye’deki doğalgaz güç jeneratörlerinin daha rekabetçi, daha esnek şartlara ihtiyacı var. Gelecek yılın, 2021’in Nisan ayından itibaren uzun vadeli sözleşmelerimizin üçte biri ya da yüzde 25’inin süresi bitiyor. SOCAR ve Gazprom’la sona erecek olan sözleşmelerdeki doğalgaz 16 milyar metreküp ediyor.

    “Sözleşmeleri yenileyecek miyiz yoksa alternatif tedarikçi mi arayacağız; bu ihracatçıların ve piyasa oyuncularının bize nasıl şartlarla geleceğine bağlı. Eski alışkanlıkla ve esneklik tanımayan bir yaklaşımla ve rekabetçi olmayan fiyatlarla gelirlerse, sözleşmelerin yenileceğini sanmıyorum.”

    Yetkili, Türkiye’nin enerji ihtiyacının bir kısmını son yıllarda LNG ile karşıladığını, doğalgaz tedarikçisi ülkelerin sözleşmeleri yenilerken bunu da dikkate alması gerektiğini söyledi:

    “Son birkaç aydır LNG arzı Türkiye piyasası için çok önemli bir hale geldi. ABD, 2020’nin ilk yarısında en büyük ikinci LNG tedarikçimiz oldu. Sebebi, rekabetçi şartlarla yaklaşmaları. Diğer tedarikçilerin de bu gelişmeyi anlayacağına ve piyasanın ihtiyaçlarını buna göre karşılayacağına inanıyorum.”

    “Ekim ayında yeni bir duyuru daha yapmayı planlıyoruz”

    Yetkili, “Kuyunun potansiyel ekonomik değeri bugün itibarıyla 65 ile 80 milyar dolar arasında” diyor ve birkaç ay içinde daha fazla rezerv de bulunabileceğini söylüyor:

    “Denizin derinliği yaklaşık 2 bin metre. Deniz yatağından sonra 1500 metre daha deldik ve keşif duyurusunu bu derinlikte yaptık. Ulaşmayı hedeflediğimiz derinlik ise 4 bin 500 metrede, yani 1000 metre daha delmemiz gerekiyor. Henüz bilmiyoruz ama rezerv daha fazla olabilir.

    “Her gün 700 metre kazabiliriz. Ama bunu saatte 20 metreye indirdik, her bir kazıdan sonra durup örnekler alıp laboratuvarlara gönderip testler yapıyoruz. Muhtemelen bugüne kadar bulduğumuzun üzerinde bir potansiyel var ve yakında, gelecek ay yani Ekim ayı gibi bunu duyurmayı umuyoruz.”

    “Türkiye keşfettiği rezerv ile 21 milyar dolarlık kâr sağlayabilir”

    Norveç merkezli enerji araştırma şirketi Rystad da çarşamba günü, Türkiye’nin Karadeniz’deki Tuna-1 sahasında bulduğunu açıkladığı doğalgaz rezervinin kullanılmaya başlaması durumunda, ülkenin doğalgaz ithalatını azaltarak 21 milyar dolarlık kâr etmesini sağlayacağını açıkladığı bir rapor yayımladı.

    Rapora göre, sahadan çıkabilecek en fazla seviyede gazın günlük olarak çıkarılıp kullanılmaya başlaması halinde, küresel doğalgaz fiyatlarının artacağı beklentisi de gerçekleşirse, 21 milyar dolardan daha fazla kazanım bile mümkün. Ancak bu rakam, sondajın ne zaman başlayacağı ve gazın kalitesi üzerinde yapılacak testlerin sonucuna göre değişkenlik gösterebilir.

    Raporda hesaplamanın yıllık 2.5 ile 20 milyar metreküplük doğalgazın işleneceği tahmin edilerek yapıldığı belirtiliyor:

    “Her durumda, sahada yapılacak başarılı bir çalışma ve doğalgazın kullanılmaya başlaması, Türkiye’nin üzerindeki doğalgaz ithalat yükünü önemli ölçüde azaltacak.”

     

  • Oruç Reis 12 Eylül’e kadar Doğu Akdeniz’de

    Oruç Reis 12 Eylül’e kadar Doğu Akdeniz’de

    Oruç Reis gemisinin, sismik çalışma yürüteceği alan için 12 Eylül’e kadar devam edecek yeni Navtex (Denizcilere Duyuru) ilan edildi.

    İlgili bölgeye dair ilanda daha önce çalışmaların 1 Eylül’e kadar sürdürüleceği duyurulmuştu, yeni bildiriyle görev süresi 11 gün uzatılmış oldu.

    Buna göre Oruç Reis sismik araştırma gemisi, Ataman ve Cengiz Han isimli gemilerle birlikte Doğu Akdeniz’de Kıbrıs açıklarında daha önce ilan edilen bölgede sismik çalışmalarını yürütecek.

    Oruç Reis sismik araştırma gemisi, kıta sahanlığı ve doğal kaynak aramaları başta olmak üzere her türlü jeolojik, jeofizik, hidrografik ve oşinografik araştırmaları gerçekleştirebiliyor.

    Tam donanımlı ve çok amaçlı dünyadaki ender araştırma gemilerinden biri olan gemide, 2 ve 3 boyutlu sismik, gravite, manyetik olarak jeofizik araştırması yapılabiliyor. Gemi, 8 bin metre derinliğe kadar 3 boyutlu, 15 bin metre derinliğe kadar iki boyutlu sismik operasyonları gerçekleştirebiliyor.

    NAVTEX NEDİR?

    Navtex deniz seyir ikazlarını, meteorolojik tahminleri ve ikazları, arama kurtarma ilanlarını ve gemiler için yayınlanan benzer bilgileri gemilere anında iletmek için tasarlanmış uluslararası bir iletişim sistemidir. Navtex ilanı bu cihaz üzerinden yapılan denizcilik “uyarı notu” olarak biliniyor.

    Denizcilerin kullandığı bu mesaj, tatbikat ve sismik araştırma gibi çalışmalar öncesinde yayınlanıyor. Navtex mesajında, çalışma veya tatbikat yürütülecek tarih, saat dilimi ile koordinatlar yer alıyor. Bölgede seyir halinde olan gemilerin, ilan edilen bu koordinatlara girmemesi veya belirli bir mesafede seyirlerini sürdürmeleri amacı taşıyor.

  • Gemi komutanlarına ‘vur emri’ yetkisi verildi

    Gemi komutanlarına ‘vur emri’ yetkisi verildi

    Eski İstihbarat Daire Başkanı ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Bülent Orakoğlu, ‘Gemi komutanlarına vur emri yetkisi’ başlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine “Fransa’dan sonra ABD ve Yunanistan donanmasının ortak tatbikat düzenlemesi Doğu Akdeniz’de gerilimi artırdı. Türkiye’nin Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki tatbikatlarına karşı tatbikat ilan etmesi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun açıklamaları Yunanistan başta olmak üzere arka planda Yunanistan’a destek veren ülkelerde de tansiyonu yükseltti” diye başladı.

    Orakoğlu şöyle devam etti:

    “Merkel sadece günler öncesinde Fransa’yı Doğu Akdeniz’de gerilimi artırmakla suçlarken ne olmuştu da AB ülkelerinin Atina’nın tezlerini ciddiye almak ve haklı olduğu yerde Yunanistan’ı desteklemek zorunda oldukları açıklamasını yapmıştı. Doğu Akdeniz’de, çatışma dahil her türlü seçenek için hazırlık yapan TSK, angajman seviyesini gemi komutanına kadar indirerek gemi komutanlarına olası bir tacizde Ankara’ya sormadan ‘vur emri’ yetkisi verildi.

    Doğal olmayan bu gelişmeler Doğu Akdeniz’de sadece Türkiye ile Yunanistan anlaşmazlığı ötesinde hegemonik küresel güçler ile Batı’nın Türkiye’ye karşı Mavi Vatan’da ikinci bir Sevr haritasını dayatmaya çalıştıklarını ortaya koyuyordu. Mavi Vatan’daki bu yeni Sevr Haritası ‘Ege’yi tamamen Yunan denizi olarak kabullenip Doğu Akdeniz’de bizi İskenderun Körfezi ve Antalya Körfezi’ne, batıda karasularımıza hapsediyor.

    Akdeniz’de Rusya’nın, Çin’in, İran’ın güneyden çevrelenmesi, ABD jeopolitiğinin önemli parametreleri. Dolayısıyla ABD, bu bölgede kendi politikalarını uygulatabilmek için Türkiye’nin hizaya sokulmasını istiyor. Çünkü Türkiye, soğuk savaş sonrası kendi milli, yerli ve bağımsız politikalarına yöneldi ve bu politikalarından vazgeçmiyor. Bunun başında da tabii ki Doğu Akdeniz’deki, Kıbrıs’taki, Ege’deki çıkarları geliyor. ABD veya AB’nin Türkiye’ye karşı ambargo tehditleri silah yaptırımlarının tüm gayesinin Türkiye’yi hegemonyanın istediği çizgiye zorlamak olduğu anlaşılıyor.

    TÜRKİYE İKİNCİ SEVR’E DİRENİYOR

    Türkiye ise bu kez Mavi Vatan’daki ikinci Sevr’e direniyor. Kolonyalist ülkelerin yıllar önce hazırladığı yeni işgal planlarını bozacak hamleleri kararlılık ve cesaretle atıyor. Zira Türkiye, savunma sanayisini, ordusunu, donanmasını çok güçlendirdi. Türkiye Doğu Akdeniz’de çıkarlarını sonuna kadar savunacak ve asla geri adım atmayacaktır. ABD ve Batı, Türkiye’nin savunma sanayiinde, denizde ve havada kendilerine karşı çıkabilecek güce erişebileceğini beklemiyorlardı. Türkiye ülkesinin bekasını tehlikeye sokan dış ülkelerde üsler kurması Batı’nın eski Türkiye’yi dizayn ettiği günlere dönme arzusunun hayal olduğunu gözler önüne seriyor.

    Türkiye 50’nin üzerinde muharip ve destek gemisi ile Akdeniz’de bulunuyor. Oruç Reis’in çalışma yaptığı saha adeta çelikten kalkanla çevrilirken, hiçbir yabancı savaş gemisinin bu sahaya girmesine izin verilmiyor. Yunan denizaltılarının bu dönemde aktif olduğu, Türkiye’nin ise denizaltı savunma harbini en üst seviyede yürüttüğü kaydediliyor. Satıhtan veya deniz altından sahaya giremeyen Yunanistan cephesi, uçaklarla Türkiye’ye gözdağı vermeye çalışıyor. Fakat uzmanlar, bunun Türkiye için yalnızca bir ‘sinek vızıltısı’ olabileceğini kaydediyor.

    ‘SAVAŞ ÇIKARSA KAZANAN TÜRKİYE OLUR”

    Doğu Akdeniz’deki sıcak gelişmeleri ve Ege’de yükselen tansiyonu değerlendiren uzmanlar, ABD ve Batı desteği ile Akdeniz’e inen Yunanistan’a Türkiye’nin izin vermeyeceğini, Atina’nın uluslararası hukuk çerçevesinde Batı’dan beklediği desteği almayacağını ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ve Ege’de telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayabileceğini kaydetti.

    Diğer taraftan Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan ve azmettirici devletler arasında gerilim sürerken bölgedeki Türk üstünlüğünü manşetine taşıyan Alman Die Zeit gazetesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğalgaz rezervlerine yönelik taviz vermek istemediğini belirterek ‘Türkiye hakkı olanı alacak’ ifadelerini kullandı. İsrail merkezli Jerusalem Post gazetesi ise, Türkiye ile Yunanistan arasında bir çatışmanın çıkması durumunda kazanan tarafın Türkiye olacağını belirtti.

     

  • Yunan basını: Bizimle alay ediyorlar

    Yunan basını: Bizimle alay ediyorlar

    Türkiye’nin Navtex ilan edip Oruç Reis gemisini sismik araştırma için Kıbrıs adasının güneybatısına yollamasının ardından Yunanistan’ın da Türkiye ile kısmen çakışan bölgede Navtex ilan etmesi tansiyonu yeniden yükseltti.

    ABD İLE EĞİTİM

    Yunan Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, USS Winston S. Churchill destroyer gemisi, Yunanistan’dan 1 fırkateyn, 1 denizaltı ve 6 adet F-16 savaş uçağının katılımı ile Girit adası açıklarında ortak tatbikat yaptı. Tatbikatın, planlama, hava savunma, denizaltılara karşı savaş, bilgi alışverişi ve çeşitli manevraları kapsadığı belirtildi.

    ‘ALAY EDİYORLAR’

    Yunan savunma içerikli “militaire.gr” haber sitesi “Alay ediyorlar” başlıklı haberinde, “Alay etmenin sınırı yok. Dayanışmada bizi doyuran dost ve müttefiklerimiz, Yunan tatbikatlarının gerçekleştirildiği bölgenin bitişiğinde Türkler ile tatbikat yapıyorlar” diye yazdı. Haberde, “Türklerin yayınladığı Navtex bölgesinde iki Türk fırktateyni, bir İtalyan fırkateyni ve iki ABD savaş gemisi bulunuyor” ifadesi kullanıldı. Milli Savunma Bakanlığı ise Türk savaş gemilerinin sadece bir İtalyan fırkateyni ile tatbikat yaptığını açıkladı.

    BAE VE FRANSA UÇAKLARI

    Yunanistan’ın, önceki gün Oruç Reis’in Navtex süresinin uzatılmasına misilleme olarak yayınladığı Navtex sınırları içinde de tatbikat yaptığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, Yunan tatbikatı, Türk savaş gemilerinin refakatinde sismik araştırmalar gerçekleştiren ‘Oruç Reis’ gemisinden uzak mesafede gerçekleşti. Hafta başında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) de Yunan hava kuvvetleriyle tatbikat yapacağı açıklanmıştı. BAE uçaklarının Girit’e geldiği, ancak eğitimin henüz başlamadığı ileri sürüldü. Öte yandan Yunanistan, Fransa’yla birlikle Kıbrıs Rum yönetimine 3’er savaş uçağı gönderdi. Savaş uçakları, Rum helikopterleri ve bir Fransız savaş gemisiyle cuma günü tatbikat yapacak.

    OYLAMA BUGÜN

    Bu arada Yunan Parlamentosu, 6 Ağustos’da Mısır ile imzalanan ve Türkiye’nin ‘yok hükmünde’ saydığı deniz yetki sınırlarını belirleyen anlaşmayı bugün oylayacak. Ana muhalefetteki Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) partisi, Yunan-Mısır anlaşmasına “Evet” oyu vermeyeceğini açıkladı. Oylamada çekimser kalacak olan SYRIZA, anlaşmanın Yunanistan ile Mısır arasındaki deniz yetki sınırlarının sadece bir bölümünü kapsadığını, ‘adaların yüzde 100 kıta sahanlığı bulunduğu’ şeklindeki Yunan tezinine zıt düştüğünü ve Türkiye’nin gelecekte bundan faydalanmak isteyebileceğini belirtti.

    ASIL MESELE YERALTI KAYNAKLARI

    Yunanistan, Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmeye çalışırken, Kaş açıklarındaki Meis adası nedeniyle Akdeniz’in geniş bir bölümünde hak iddia ediyor. Atina’nın Meis iddiasını reddeden Türkiye ise son dönemde sondaj gemilerini bölgeye yollayarak hem kendi hem de KKTC’nin çıkarlarına sahip çıkıyor.

    TÜRK FIRKATEYNLERİ İTALYAN GEMİSİ İLE EĞİTİM YAPTI

    Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait iki fırkateyn dün bir İtalyan muhribiyle birlikte Doğu Akdeniz’de önceden koordinatları belirlenmiş bölgede geçiş eğitimi yaptı. Milli Savunma Bakanlığı, TCG Göksu ve TCG Fatih fırkateynleri ile İtalyan muhribi ITS Durand De La Penne’nin dün “Doğu Akdeniz’de birlikte çalışabilirlik ve koordinasyonun geliştirilmesi maksadıyla geçiş eğitimleri icra ettiklerini” duyurdu. Ayrıca her iki Türk fırkateyni de İtalyan ITS ETNA akaryakıt gemisinden akaryakıt ikmali yaptı. Bakanlık hem geçiş eğitiminden hem yakıt ikmalinden görseller de paylaştı. Türkiye, bu faaliyetler için dün saat 05.00 ile 11.00 arasını kapsayacak şekilde Navtex ilan etmişti. Navtex’in Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın Atina ve Ankara’ya yaptığı ziyaretin başlangıcından önce sona ermesi dikkat çekti. Bu arada güvenlik kaynakları, Türk ve İtalyan gemilerinin geçişinin “askeri tatbikat” olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğunu vurguladı.

  • Türkiye’den Doğu Akdeniz için sert tepki!

    Türkiye’den Doğu Akdeniz için sert tepki!

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Doğu Akdeniz’de yaşanan son gelişmelerle ilgili olarak, ”Oruç Reis Mavi Vatan sınırlarımız içerisindeki çalışmalarına kararlılıkla devam etmektedir. Bazı ülkelerin bu çalışmaları bahane ederek Doğu Akdeniz’de oynamakta oldukları tehlikeli oyunlar Türkiye açısından kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır.” dedi.

    Oktay ayrıca, ”Türkiye, bölgesinde ve özellikle de Doğu Akdeniz’de yaşanan tüm konularda, iş birliği yollarını genişletme ve yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içindedir.

    Israrla ülkemize karşı oyun kurmaya çalışanlar ve Türkiye’yi ana karasına hapsetme hayali peşinde koşanlar kaybedenler arasında yerlerini almaya mahkumdur. Türkiye’nin dostluğu değerlidir, bilen için…” ifadelerinde bulundu.

    AK PARTİLİ ÇELİK: AVRUPA BİRLİĞİ BU SİYASİ TİYATRONUN FİGÜRANI OLMAMALIDIR

    Öte yandan, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de Twitter hesabından şu açılamaları yaptı:

    “Doğu Akdeniz’deki “Yunan tiyatrosu” hukuksuzluk ve şımarıklıktan başka bir şey değildir. Buna eklenen Fransız tehditkarlığı ise ciddiyetsizliktir. Avrupa Birliği bu siyasi tiyatronun figüranı olmamalıdır.

    Yunanistan’ın diplomasiden anladığı kendi şımarıklığını Avrupa siyaseti haline getirmektir. Macron yönetimi ise el attığı her konudaki başarısızlığını Akdeniz’de laf kalabalığı ile örtmeye çalışıyor. Kabadayılık, mahalle dayanışması ve şımarıklık üçlüsünden siyaset çıkmaz.

    Mavi vatan’da tek damla sudan taviz vermeyeceğiz. Kendi Mavi vatanımızda siyasi oyun oynatmayız. Türkiye ile hak ve hukuk temelinde konuşan kazanır. Türkiye’ye tehdit diliyle konuşan kaybeder. Nokta.”

  • “Gemilerimize yapılacak saldırıyı cevapsız bırakamayız”

    “Gemilerimize yapılacak saldırıyı cevapsız bırakamayız”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazının ardından gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilime değinen Erdoğan, Yunanistan’dan gelebilecek olası tacizlerin yanıtsız kalmayacağını söyledi.

    “Bizim sismik araştırma yapan gemilerimiz, sondaj gemilerimiz bu bölgede dolaşıyor. Oruç Reis sismik araştırma yapan gemilerimizden biri. Bu sivil gemilerimize yapılacak saldırıyı cevapsız bırakamayız” diyen Cumhurbaşkanı, “Dün böyle bir durum söz konusu oldu, Kemal Reis gereken cevabı verdi. Devam ederse cevabını misliyle alacaktır” ifadelerini kullandı.

    Konuyla ilgili Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşmeyi anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Ayın 23’üne kadar Oruç Reis çalışmalarını sürdürecek. Sayın Merkel ile bu konuları dün konuştuk. Bizden ricası 23’ünden sonra danışmanlarımızın yapacakları çalışmalar neticesinde bu işi yumuşatıp korumacı anlayış içerisinde süreci geliştirelim dediler. Mutabık kaldık. Sayın Merkel benden sonra Miçotakis ile bir görüşme yaptı. Umarım onu bizim söylediğimiz çizgiye çekmiş olur.”

    İSRAİL-BAE ANLAŞMASINA TEPKİ

    Erdoğan’a ABD arabuluculuğunda İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki anlaşma da soruldu. Süreçte Suudi Arabistan’ın yanlış adımları olduğunu belirten Erdoğan, “Abu Dabi yönetimi ile ilgili adımlarımız olabilir. Büyükelçimizi geri çekme gibi bir durumumuz olabilir” diye konuştu.

    DOLARDAKİ YÜKSELİŞ

    Cumhurbaşkanı dolardaki hareketliliğe ilişkin ise şunları söyledi:

    “Bu hafta içerisinde ekonomi kurulu toplamak suretiyle bir değerlendirme yapacağız. Bunlar yeni ataklar değil. Aynı operasyonları bize yaptılar, devam ediyorlar. Türkiye bu konuda güçlüdür, yere sağlam basmaya devam edecektir.”