Etiket: oruç

  • Türkiye’de en uzun oruç Sinop’ta

    Türkiye’de en uzun oruç Sinop’ta

    Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından yapılan kameri ay hesaplamalarına göre Ramazan ayında ilk iftarına 13 saat 56 dakika oruç süresi ile başlayan Sinop, diğer illere göre en uzun oruç tutan şehir oluyor.

    Ramazan’ın son gününde ise bu süre 15 saat 23 dakikaya uzuyor. Sahil kenarında ve parklarda iftar saatini bekleyen vatandaşlar, bu yıl Ramazan ayının yaz sıcaklarına denk gelmemesiyle daha rahat geçeceğini düşünüyor.


    Çay içememenin kendisini zorladığını söyleyen esnaf Nurhan Kiraz, “Ramazan gayet güzel geçiyor benim için, açlık aklıma gelmiyor, sadece susuzluk aklıma geliyor.

    Sıcak olmamasına rağmen susuzluk oluyor, bir de çay aklıma geliyor. Sigara zaten kullanmıyorum, sadece çay alışkanlığım var” diye konuştu. Havanın serin olduğunu söyleyen Erdoğan Doğan, insanların çok fazla zorlanmayacağını düşündüğünü belirtti.

    Parkta vakit geçirerek iftarı bekleyen Hasan Çolak ise Ramazan ayını sevdiğini belirterek kendisi için çok güzel geçtiğini söyledi.

  • Uzmanından su uyarısı

    Uzmanından su uyarısı

    Düzenli su tüketiminin vücut fonksiyonlarının düzgün çalışması ve bağışıklığın düşmemesi için önemli doğal kaynaklardan biri olduğunu söyleyen İncioğlu, Ramazan ayında oruç tutan kişilerin yaklaşık 14-15 saat susuz kalmaları nedeniyle su tüketimlerine dikkat etmelerinin hayati önem taşıdığını kaydetti.

    Özellikle Ramazan ayında su tüketimine daha da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Bitlis Tatvan İlçe Sağlık Müdürlüğü bünyesinde görev yapan Diyetisyen Abdullah İncioğlu, iftardan sahura kadar en az 2-2,5 litre su tüketilmesi gerektiğini belirtti. Su ihtiyacının iftar ile sahur arasında karşılanması gerektiğini söyleyen İncioğlu, “Su mevzusu Ramazan’da çok önemli olan bir konudur. Normalde insan vücudunun günlük kişiden kişiye değişmekle beraber 2,5-3,5 litre aralığında su ihtiyacı bulunmaktadır. Bu su ihtiyacını Ramazan’da 14 saatlik açlık nedeniyle yemek yememe, su içmeme nedeniyle tüketemeyebiliriz. Bu nedenle iftardan sahura kadar geriye kalan 10 saatlik süreçte eğer ki sahura kadar uyumuyorsak, gece uyanık kalıyorsak, bir saatte bir su bardağı, eğer ki saat gece 11.00, 12.00 gibi uyuyorsak da yarım saatte bir su bardağı şeklinde su tüketmeye dikkat etmeliyiz. Özellikle iftarda bardak üstüne bardak şeklinde yoğun şekilde su tüketmek midenizi şişirecektir. Bu şişkinlik sindirim sistemi rahatsızlıklarına sebebiyet verecektir. Bu nedenle Ramazan ayı boyunca bir saate bir su bardağı su içmek oldukça sağlıklı olacaktır” dedi.

  • Avrupa liglerinde Ramazan ayı düzenlemesi

    Avrupa liglerinde Ramazan ayı düzenlemesi

    Ramazan ayının gelmesiyle Avrupa’nın önde gelen ligleri de Müslüman futbolcuların oruçlarını açabilmelerine kolaylık sağlamak için düzenlemelere gitti. Salah, Mahrez, Kante gibi birçok Müslüman yıldız oyuncunun top koşturduğu İngiltere Premier Lig, Ramazan ayı boyunca maçlara ‘oruç’ arası verecek.

    Mücadele öncesi hakemler, takımlara oruç tutan futbolcuların olup olmadığını soracak ve eğer oruçlu oyuncu varsa, iftar saatine denk gelen dakikalarda futbolcuların oruçlarını açabilmeleri için oyun duracak.

    Premier Lig’de alınan bu kararın ardından Hollanda Futbol Federasyonu da Müslüman oyuncuların oruçlarını açabilmeleri adına kolaylık sağlayacak düzenlemede harekete geçti.

    Orkun Kökçü, Burak Yılmaz, Oğuzhan Özyakup ve Doğan Erdoğan gibi Türk futbolcuların ter döktüğü Hollanda Eredivisie’de düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle hakemler oyuncuların oruçlarını açmasını bekleyecek ve ardından maç kaldığı yerden devam edecek.

  • Oruç tutacaklara sahur uyarısı ‘zeytine’ dikkat

    Oruç tutacaklara sahur uyarısı ‘zeytine’ dikkat

    Ramazan ayının bu gece yapılacak ilk sahurla birlikte başlamasıyla oruç tutanların rahat bir gün geçirmesi için önerilerde bulunan diyetisyen Beyza Güner, yaşanabilecek olumsuzluğun önüne geçilebileceği konusunda da uyarıda bulundu. Sahurun önemine değinerek, anne sütünden sonra en kaliteli protein olan yumurta tüketimini öneren diyetisyen Güner, susuzluğu arttırdığı için zeytin yerine badem ve ceviz ile sahura devam edilmesinin uygun olduğunu belirtti. Ağır yemeklerin yenmemesi gerektiğinin altını çizen Güner, sahuru yapmadan oruç tutmanın bel ve kalça bölgesindeki yağlanmayı arttırdığına dikkat çekti.


    “Ramazan ayında, sahuru mutlaka yapmamız gerekir”

    Ramazan ayında beslenme şeklinin değiştiğini dile getiren diyetisyen Beyza Güner, “Ramazan ayının gelmesiyle birlikte artık bireylerin günlük beslenme şekli değişmektedir. Az az ve sık sık beslenme şeklini Ramazan ayında gerçekleştiremiyoruz. Ramazan ayında sahuru mutlaka yapmamız gerekir. Sahurda tok tutucu besinler önceliğimiz olmalıdır. Yumurta, bol yeşillik, daha çok susuzluk ihtiyacını arttırdığı için zeytin yerine ortalama 15 adet badem veya iki tane tam ceviz öneriyorum. Sahurda ağır yemeklerin tüketilmesinden yana değilim. Özellikle kahvaltı yapılmasını daha çok öneriyorum. Ek olarak yulaf ezmesi, süt ve meyve karışımı gibi tok tutucu özelliğe sahip karışımlar da yapılabilir” dedi.

    “Sahuru yapmadan oruç tutmak, bel ve kalça bölgesindeki yağlanmayı arttırır”

    Susuzluğu giderecek besinler tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Güner, “Sahuru yapmadan oruç tutmak özellikle bel ve kalça bölgesindeki yağlanmayı arttırır. Sahuru yiyip yatma olarak kesinlikle değerlendirilmemeli, mutlaka sahur saatinde uyanıp kahvaltı yapılmalı. Su tüketiminin gün içinde az olabilmesi için su içeriği yüksek besinler de önemlidir. Anne sütünden sonra en kaliteli protein olan yumurtayı sahurda tercih edebilirsiniz. Susuzluk açısından şekersiz kompostolar tüketilebilir” diye konuştu.

  • İlk oruç öncesi hurmalara yoğun ilgi

    İlk oruç öncesi hurmalara yoğun ilgi

    Ramazan ayına sayılı günler kala alışveriş hareketliliği başladı. Sofraların vazgeçilmezlerinden olan hurmalar tezgahlarda yerini aldı. Vatandaşlar hurma tezgahları önünde yoğunluk oluşturdu. Vitamin ve mineral bakımından zengin olmasının yanı sıra tok tutma özelliği de olan hurmalara Ramazan ayında talep artıyor.

    Hurma fiyatları 200 ile 400 lira arasında
    Hurma fiyatları da geçen seneye göre yaklaşık yüzde 20 oranında artış gösterdi. Hurma fiyatlarının kilosu 200 lira ile 400 lira aralığında satılıyor.

    Esnaf Mahmut Yıldız, ‘’Her ramazan hurma çeşitleri bollaşıyor. Hurma fiyatları bu yıl 200 ile 400 lira arasında. Geçen seneye göre yüzde 20 gibi bir fiyat artışı oldu. Hurmaları Medine, Filistin, Suudi Arabistan, Tunus gibi ülkelerden getiriyoruz’’ diye konuştu.

    “Ramazan deyince akla hurma geliyor”
    Hurmanın her zaman tüketilmesi gerektiğini de söyleyen Yıldız, ‘’Ramazan denince sofraların vazgeçilmezi olarak hurma akla geliyor. Tok tutma özelliğinden dolayı tercih ediliyor. Hurma doğal, faydalı ve besin değeri yüksek bir meyve. Sadece Ramazan ayında değil her zaman tüketmemizde fayda var’’ dedi.

    “Bütçemize göre alışveriş yapacağım”
    Hurma almak için alışverişe çıkan Yusuf Kavak isimli vatandaş ise ‘’Saplı olan hurmalar var onlardan almak için geldim. Bütçemize göre alışveriş yapacağım. Ramazan ayında hurma tüketiyorum. Daha çok sahurda tok tutma özelliği olduğu için tüketiyorum’’ şeklinde konuştu.

    “Hurma tok tutuyor”
    Mustafa Gül isimli vatandaş da ‘’Jumbo boy hurma aldım. 390 liraya satan vardı. Ben 250 lira olandan aldım. Sadece Ramazan ayında tüketiyorum. İftarda daha çok tüketiyorum. Hurma tok tutuyor. Vücuda gereken vitamin ve mineralleri karşılıyor’’ ifadelerini kullandı.

  • Tokluk hissi sağlayacak oruç dostu besinler

    Tokluk hissi sağlayacak oruç dostu besinler

    Ramazan ayına sayıla günler kala oruç ibadetini yerine getirmek isteyen vatandaşlar iftar ve sahurda nasıl beslenilmesi gerektiği sorularının yanıtını aramaya başladı. Uzmanlar sahurun normal kahvaltıdan, iftarın ise akşam yemeğinden daha zengin hazırlanmasının beslenme alışkanlıklarında değişiklikler meydana getirebileceği konusunda uyarıyor.

    Bu noktada öğünlerin besinler açısından dengede tutulmasını öneren İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesinden Uzman Diyetisyen Merve Terzi, “Ramazan ayı boyunca sahur ve iftar olmak üzere iki ana öğün ve bu öğünlerin arasına eklenmiş bir ara öğün şeklinde beslenme, gün içinde ihtiyaç duyacağınız enerjiyi, protein, karbonhidrat, yağ gibi makro ve vitamin- mineral gibi mikro besin gruplarının alımını sağlamaya yardımcı olacaktır” dedi.


    Yeterli ve dengeli beslenmenin sürdürülebilmesi için öğünlerin iyi planlanmasına ve öğünlerde her bir besin grubuna yer verilmesinin önemli olacağına dikkat çeken Terzi, tokluk hissi sağlayacak oruç dostu besinleri; ‘posa miktarı fazla olan besinler (tahılların esmeri), yumurta, toz lifler, toz tarçın, lor peyniri, çörekotu, yağlı tohumlar ceviz, fındık, badem’ olarak sıraladı: “

    Sahur öğününde besin değeri yüksek gıdalar tüketilmeli

    Gün içindeki açlık sürelerini tolere edebilmek adına Ramazan ayı boyunca muhakkak sahur yapılması gerektiğini kaydeden Terzi, “Sahur öğünü yavaş sindirilen ve besleyici değeri yüksek olan besinlerden oluşmalıdır. Ekmek tercihiniz kepek, tam buğday, çavdar ekmeği olabilir. Beyaz un, şeker gibi çok hızlı sindirilen besinlerden kaçınılmalıdır. Poğaça, börek ya da tatlı türevlerinin tüketiminden kaçınılmalıdır. Kızartılmış besinler gün boyu mide bulantısı yaşamanıza neden olabilir. Bu nedenle sahurda kızartılmış besinlerin tüketiminden kaçınılmalıdır. Yüksek tuz içeren besinler gün içerisinde susamayı arttırmaktadır. Ekstra tuz tüketiminden kaçınılmalı; salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri tüketilmemelidir” şeklinde konuştu.

    “İftarda iştah kontrolü sağlanmalı”

    İftarda açlığa bağlı kan şekerinin düşmesi nedeniyle aşırıya kaçmanın vücut sağlığı için olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirten Terzi, iştah kontrolünü sağlamak için şu önerilerde bulundu:

    “İftarda, uzun süren açlık sonrasında düşük kan şekeri nedeniyle kısa sürede daha çok miktarda besin tüketim isteği doğması kaçınılmazdır. İştah kontrolü için öğünde tüketime çorba ya da sulu yemekten başlanması, yemeğin yavaş bir şekilde yenmesi ve iyi şekilde çiğnenmesi gerekmektedir. Yavaş şekilde tüketilen iftar, kan şekerinin dengeli bir şekilde yükselmesinde, sindirimi kolaylaştırmada ve öğün sonrası şişkinliği azaltmada faydalı olacaktır. Yoğun öğün tüketimi öncesi 1 kâse çorba yanında bir miktar ekmek ile başlangıç yapılabilir. 15-20 dakikalık bir mola sonrası öğüne devam edilebilir.”

    “İftar menüsünde denge şart”

    İftar menüsünün besinler açısından bir denge içinde hazırlanmasını öneren Terzi, “İftar menüsü planlanırken her bir besin grubu; tahıllar, kuru baklagiller, süt ve süt ürünleri, sebze, et ve et ürünlerini içeren bir denge sağlanmalıdır. Öğününüzün yarısı sebze grubundan, diğer yarısı ise tahıl ve et grubu/ kuru baklagillerden oluşacak şekilde hazırlamalıdır. Ayrıca iftardan hemen sonra tatlı tüketilmemeli. Tatlı – meyve iftardan sonra yapılacak ara öğünde tercih edilmelidir. Tatlı tercihlerimizi küçük porsiyonlarda ve sütlü tatlılardan yana yapmamız enerji dengesinin korunmasında fayda sağlayacaktır” diye konuştu.

    “Hazır gıdalardan uzak durulmalı”

    Oruç tutmayı zorlaştıracak uzak durulması gereken besinleri aktaran Terzi, “Kızartmalardan, mayalı besinlerden(hamur işlerinden), aşırı şeker ve yağ içeren besinlerden, şerbetli tatlılar, çok tuzlu veya baharatlı yemekler, sucuk, sosis, pastırma gibi şarküteri ürünleri, bal/kaymak ve gazlı içeceklerin tüketilmesini önermiyorum” dedi.

    Kilo almamak için nelere dikkat edilmeli?

    Ramazan ayında gün içinde uzun süre aç kalınmasına rağmen yine de kilo alma problemleriyle karşılaşıldığını aktaran Terzi, bu problemin nedenlerini şu şeklide sıraladı:

    “Bunlardan birincisi sahur yapmadan akşamdan yemek yenip yatılması olabilmektedir. Uzun süren açlıkların metabolizma hızını düşürdüğünü ve vücut yağ yapımına neden olduğunu düşünürsek sahura kalkmadan oruca niyetlenmek buna neden olabilmektedir.

    Metabolizma hızını arttıran ve vücudu toksinlerden arındıran su bedenimiz için çok önemli bir yere sahiptir. Günlük vücut su ihtiyacının iftardan sahura kadar olan zaman zarfında karşılanamaması metabolizma hızını düşüreceğinden kilo alımına sebep olabilmektedir.

    Ramazan tatlılarının miktarını ve sıklığını fazla kaçırmak, sebze ve meyveye beslenme tablomuzda az yer vermek kilo alımını hızlandırmaktadır.
    Ramazanda kilo alımının önüne geçmek için, gün boyu aç kalarak metabolizma çalışma hızının azaldığı bu durumda iftarda yemeklere hızlı geçiş yapılmamalı sofrada daha yavaş yemek yenerek besinlerin tolerasyonunu arttırmaya yardımcı olunmalıdır.”

    İftardan 1 saat sonra hafif yürüyüşler ile enerji alımı dengesinin korunabileceğini söyleyen Terzi, “Yapacağınız hafif egzersizler sindirim sisteminizin sağlıklı çalışmasına ve kan şekerinizin regüle olmasına katkı sağlar” dedi.

    “İftar ile sahur arası su tüketimi ihmal edilmemeli”

    En zorlanılan konulardan biri olan susuzlukla ilgili bilgiler veren Terzi, “Vücudun temel ihtiyaçlaarından birisi de sıvı alımıdır. Oruç tutan kişilerde günlük sıvı ihtiyacı gün içinde tüketilemediği için karşılanamaz. Susuz vücut; yorgunluk, kas krampları, deride kuruma, sindirim sisteminde zorluk, sersemlik ve sıcaklık hissine sebep olur. Bunun için muhakkak sahurda yatmadan önce, uyanınca, iftarda yemeğe başlamadan ve iftar sonrası yatana kadar sıvı tüketimini ihmal etmemek gerekir.

    Sıvı atımını arttıran yüksek kafeinli içecekler gün içinde normalden fazla su kaybetmemize neden olacağı için sahurda kahve, yeşil çay, siyah çay, şekersiz kompostolar vb. içecekler tercih edilmemesi yaralı olacaktır. Bunların yanı sıra akşam kahve içmenin uyku kalitesini düşüreceğini unutmamak gerekir” ifadelerinde buldu.

    “Kabızlık yaşanabilir”

    Ramazan ayıda uzun süre susuz kalmaya bağlı yaşanabilecek sağlık problemlerine karşı uyaran Terzi, “Kabızlık sık yaşanan bir problem. Bunu önlemek için düzenli lif ve sıvı alımına, harekete dikkat etmeniz şart. Takviye olarak probiyotik kullanımının fayda sağlayacağı bir dönemdir. Bunu hem takviye hem de besinlerle alabilirsiniz. Kabızlık sorununu da önleyebilmek için de iftar sonrası yürüyüş yapmak çok önemli” diye konuştu. “Doğru beslenmeyle susuzlukla başa çıkılabilir“

  • İtfaiyenin verdiği suyla enkazda orucunu açtı

    İtfaiyenin verdiği suyla enkazda orucunu açtı

    Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan olan 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler 11 ili doğrudan etkiledi. Depremin yaşandığı ilk andan itibaren refleks gösteren Ankara İtfaiyesi, ilk etapta hava yolu ile 20 kişilik ekibini Kahramanmaraş’a sevk etti.

    Ankara İtfaiyesi, Kahramanmaraş’a 104 personel, 24 araç; Hatay’a 162 personel ve 24 araç ile enkaz altında arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Ankara İtfaiyesi arama-kurtarma ekiplerince Kahramanmaraş’ta 309, Hatay’da 122 olmak üzere 431 vatandaş enkaz altından kurtarıldı. Ayrıca İskenderun Limanı’nda yaşanan yangına 24 personel ve 4 araç ile müdahalede bulunuldu.

    Arama-kurtarma ile ilgili eğitimler, saha tatbikatı ve birçok afette görev yaptığını dile getiren İtfaiye Akademi Amiri Zafer Yüce, “Gece yarısı ekiplere haber ulaşmaya başlayınca bize de telefon ile büyük bir afet olduğu ve çok fazla bilgi alınamadığını ama derhal merkezde toplanmamız gerektiği ulaştırıldı. Timlerdeki görevli personele belirli iletişim araçları ile ulaşılmaya çalışıldı. Burada bizim malzeme ve ekipmanlarımızın hepsi hazır bekliyordu, onlara takviye yapıldı. Birinci ekibimiz derhal toplandığından dolayı 20 kişilik ekibimizi hava yolu ile Güvercinlik üssünden Kahramanmaraş’a ulaştırdık. Bölgeden çok sağlıklı bilgi gelmediği için ikinci ekibi toparlamaya başladık ve Hatay ilinin ağır hasarlar aldığını duyduk. Sonrasında 48 kişilik ikinci ekibimiz Hatay’a doğru yola çıktık” ifadelerine yer verdi.

    “Bu şiddette bir afet görmedik”

    Daha öncesinde depremde arama-kurtarma tecrübesi olduğunu fakat Kahramanmaraş merkezli depremin oluşturduğu şiddeti görmediğini dile getiren Yüce, “Ben 3 depremde görev aldım. Hiçbiri bununla yan yana getirilemez. Çok büyük bir afetti bu. Diğer çalıştığımız enkazlar da o günün şartları ile bize büyük geliyordu fakat daha önce bu şiddette bir afet görmedik. Ülkemizde ben daha önce bu büyüklükte afet görmedim” dedi.

    “Abla ezan okundu, sen orucunu açabilirsin”

    Enkaz altında ulaştığı depremzedelerin birçoğunun şok içerisinde olduğunu ifade eden Akademi Amiri Yüce, şu ifadeleri kullandı:

    “Hatay’a ilk ulaştığımızda Jandarma Alay Komutanlığı Kriz Merkezine gittik. Orada birtakım değerlendirmeler yaptık. Bize Akevler, Ürgen Paşa Mahallesi’nde ağır yıkım olduğu söylendi. O karanlığın içinde ve yıkıntının içinde sessiz çığlıklar da vardı. Bu bizi biraz karamsarlığa sürükledi. Karanlığın etkisiyle de yıkımın farkına varamadık. Gider gitmez faaliyetlere başladık, Hatay’da 122 vatandaşı enkaz altından kurtardık. Enkaz altında kalan 17-18 yaşlarında Can vardı. Ulaştığımızda bize ‘Saat kaç?’ diye sorduğunda ‘Saat 7’ dedim. ‘Ağabey ben işe geç kaldım’ dedi. ‘Can bugün tatil günü, sen merak etme’ dedim. Yine enkaz altında ulaştığımız ve iki çocuğu yanında vefat etmiş Ebru abla vardı. Uzun süre susuz kaldığı için yanımda getirdiğim sudan içirmek istediğimde ‘Ben oruçluyum’ dedi. ‘Abla ezan okundu, sen orucunu açabilirsin’ dedim. Çoğu insan şok içindeydi.”

    Hazır olan deprem çantasındaki eksikleri tamamlayarak afet bölgesine yola çıktığını aktaran Ankara İtfaiyesi Sualtı Arama-Kurtarma ekibinde görevli Kazım Nuset, “Durumun ehemmiyetini yolda kavrayamadım. Bu kadar büyük deprem ve kaosla karşılaşacağımı düşünmüyordum” diye konuştu.

    “Bana yeniden umut oldu”

    Ankara İtfaiyesinin bölgeye ilk varan arama-kurtarma ekiplerinden olduğunu dile getiren Nuset, “Unutamadığım Masal bebek var. Masal bebeği annesi emzirirken çok sağlıklı bulduk. Kucağıma aldığımda çok sağlıklıydı. Bana yeniden umut oldu; 48 saat uykusuz kaldık, çok yorgunduk. Tabii orada annesini de gördük, herhangi besin alamamış Masal bebek gibi şansı yoktu. Her iki hikaye de bana orada anlatıldı. İnsanların ne kadar zor durumda olduğu ve bir yandan da Masal bebek gibi şansın olduğuydu” ifadelerini kullandı.

  • Oruç soran müdür yardımcısına soruşturma

    Oruç soran müdür yardımcısına soruşturma

    Konya’da özel bir kolejde veli O.L.Y’nin iddiasına göre Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavına hazırlanan kızı A.K.U.’nun burslu öğrenim gördüğü kolejde etüt dersinde, sınıfa gelen okul müdür yardımcısı E.K.’nin öğrencilere oruç tutup tutmadıklarını sordu.

    Ardından müdür yardımcısının, oruç tutanlara önce “Dayanabilecek misiniz?” diye sorduğunu, öğrencilerin dayanabileceklerini söylemeleri üzerine de “Namaz kılıyor musunuz ki, oruç tutuyorsunuz?” dediği belirtildi.

    Öğrenci akşam, iftarda annesine okulda yaşananları anlattı. Annede okul müdür yardımcısı E.K. hakkında İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Cumhuriyet Savcılığı’na, ‘Din ve vicdan özgürlüğüne hakaret ve aşağılama’ suçundan şikayette bulundu.

    “ANAYASAL SUÇ”

    Müdür yardımcısı E.K.’nin anayasaya aykırı harekette bulunup suç işlediğini belirten O.L.Y., şunları söyledi:

    “Benim kızım özel bir okulda okuyor. Orada cumartesi günü etüdünde gerçekleşen bir olay. Ortaokul müdür yardımcısı E.A., LGS’ye hazırlandıkları için çocuklara ramazan ayının bir gün öncesinden ‘Oruç tutmayın. Bu sizin performansınızı düşürür’ bu gibi söylemlerde bulunmuş. Cumartesi günü de kızım etüt dersine gitmişti. Yine o okul müdür yardımcısı sınıfa gelip çocuklara ‘Kaç kişi niyetli?’ diye soruyor”

    Kızının olanları anlattıktan sonra travma yarattığını düşündüğünü söyleyen O.L.Y, E.K. hakkında şikayetçi olduğunu belirtti.

    O.L.Y., “Hukukçu arkadaşlarımla konuştum. Bunun anayasal bir suç olduğunu, insan haklarının, çocuk hakları bünyesinde bir suç olduğunu söyledi. Türk Ceza Kanunu’nda da suç ihlali olduğunu da öğrendikten sonra savcılığa suç duyurusunda bulundum. Aynı zamanda Milli Eğitim Müdürlüğü’ne suç duyurusunda bulundum. Çünkü bu çok hassas bir konudur” dedi.

    “OKULA KORKARAK GİDİYOR”

    Kızının okula korkarak gittiğini belirten O.L.Y., “Böyle bir olay ilk defa yaşanıyor. Zaten gelen okul müdür yardımcımız da bu sene okula atanmış bir müdür yardımcımız. Bu artık savcılığa intikal etmesi gereken bir konudur. Sadece benim çocuğumun buna maruz kaldığını düşünmüyorum. Bu ülkede din ve vicdan hürriyeti var. Kanunlarla belirlenmiş, anayasayla belirlenmiştir. Kızım çok üzgün ve bu süreçten sonra belki de psikolojik destek de alabiliriz. Okula korkarak gidiyor” diye konuştu.

    “KİMSEYE KARIŞMAYA HAKKIMIZ YOK”

    Kolej yönetimi ise kendilerine konuyla ilgili iletilen bir şikayet olmadığını belirterek, okullarında hiçbir öğretmen ve yöneticinin, öğrenciye bu tarz konularda karışmaya hakkının bulunmadığını, bugüne kadar da böyle bir durumla karşılaşmadıklarını ifade etti.

  • Diyanet İşleri’nden teravih ve aşı açıklaması

    Diyanet İşleri’nden teravih ve aşı açıklaması

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, koronavirüs önlemleri kapsamında bu sene de teravih namazlarını evde kılmanın uygun olduğuna karar verdiklerini duyurdu.

    Ali Erbaş, “Yaptığımız istişareler neticesinde teravih namazını camilerde değil evlerimizde kılmanın uygun olduğuna karar verdik. Şayet bu süreçte salgının seyrine göre camilerimizde teravih namazı kılabilme imkanı olursa bunun da kararını alıp milletimizle paylaşırız.” açıklamasında bulundu.

    AŞI OLMAK ORUCU BOZAR MI?

    Erbaş, aşının orucu bozup bozmayacağına ilişkin şu şekilde açıklama yaptı:

    ”Din İşleri Yüksek Kurulumuzun da açıkladığı gibi gerektiğinde oruçluyken aşı olmakta bir sakınca yoktur ve bu durum orucu bozmaz.”