Etiket: osmanlı devleti

  • Şehit padişah Bursa’daki kabri başında anıldı

    Şehit padişah Bursa’daki kabri başında anıldı

    Osmanlı Devleti’nin savaş meydanında şehit olan ilk ve tek padişahı 1. Murad Hüdavendigar Han, Osmangazi Belediyesi tarafından Çekirge semtindeki kabri başında yad edildi. Osmanlı’ya Avrupa kapısını açan ve İslamiyet’in Balkanlar’da yayılmasını sağlayan Kosova Savaşı’nı kazanan Sultan Murad, muharebe sonrası savaş meydanını gezerken bir Sırp askeri tarafından hançerlenerek şehit edildi. 1389 yılında şehit edilen Murad Hüdavendigar’ın kalbi ve iç organları şehit düştüğü Kosova’da gömülürken, bedeni ise tahnit edilerek Bursa’ya getirildi ve Çekirge Mahallesi’nde yaptırılan türbeye gömüldü. Osmangazi Belediyesi, şehit padişahı Kosova’nın ardından, Çekirge semtindeki kabri başında da andı.

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, anma töreninde yaptığı konuşmada, Osmanlı Devleti’nin 3. padişahı Sultan Murad Hüdavendigar’ı şehadetinin 634’üncü yılında rahmet ve minnetle andıklarını söyledi. Şehit padişahın gittiği bölgelere barış, kardeşlik ve huzur götürdüğünü söyleyen Dündar, “Osmangazi Belediyesi olarak bizler haziran ayı içerisinde Kosova’daki türbesi başında anma törenini gerçekleştirdik.

    Törenimizin ikinci ayağı bugün Bursa’da yapılıyor. Sultan Murad 1389’da Kosova’ya gelip balkan donatmasına barışı, kardeşliği, huzuru götüren bir padişah olmuştur. Murad Hüdavendigar Han devlet idaresiyle, fikirleriyle o bölgeye barışı yerleştirmiş ve oralara hakimiyeti sağlama ile birlikte o bölgenin gelişmesine ciddi katkı sağlamış, o bölgeler modern bir şehre yapmış olduğu fetihler sonrası gelmiştir. Padişahımızın açmış olduğu bu yol Osmanlı Devleti’nin de felsefesi olmuş ve tabi o günün şartları ile bu günü mukayese ettğimizde o gün uygulanan felsefenin bugün ne kadar ihtiyaç olunduğunu da göstermektedir. Dünyamız ateş çemberi. Savaşlarla, gözyaşları ile insanlar bu sıkıntıları çekiyor. Sultan Murad o bölgelere gittiğinde oradaki insanların güvenliğini tesis etmiş, onların huzur ve barış içerisinde yaşamasını teminat altına almış ve diline, inancına karışmayıp oradaki insanların bir arada yaşamasını teminat altına almıştır” şeklinde konuştu.

    “Türkiye Yüzyılı ülküsü ile barış, huzur ve adaleti destekleyeceğiz”

    Günümüzde emperyalist güçlerin bir yere gittiklerinde kendi dillerini zorunlu kıldığını, kendi kültürlerini oraya empoze ettiğine vurgu yapan Dündar, “Bugün Afrika’da, Asya’da, Ortadoğu’da bakıyoruz ki toplumlar arasında ufak bir farklılığı büyük bir sorun haline getirilerek insanlar birbirine düşman haline getirilmiş oluyor. Egemen güçler orada kendi menfaatleri çerçevesinde politika yürütüyorlar.

    Bizler bu günün dünyasında mesaj olarak 17 yıldır Osmangazi Belediyesi olarak Kosova ve Bursadaki türbeleri başında bu anma törenlerini gerçekleştiriyoruz ki en azından bu güne bir örnek olsun. Bizler 2016 yılında ‘Uluslararası Murad Hüdavendigar’ adını vermiş olduğumuz anadolu imam hatip lisesi ile bu felsefeyi tüm dünyaya yayıyoruz. 85 farklı ülkeden bu okulda öğrencilerimiz okuyor. Okulumuz bu yıl 4. mezunlarını verdi. Bu öğrencilerimiz Bursa’da aldıkları bu felsefe ile gitmiş oldukları ülkelerde bu kardeşliği, barışı, güzel ortamı oralara götürerek tüm dünyada huzur ortamını inşa edecekler.

    Kim ne derse desin, ülkemiz üzerinde ne hesaplar yapılırsa yapılsın, kadim medeniyetin mirasçısı olarak bizler daha yüksek bir ses ile bu mesajı veriyor ve bunu insanlık adına yapıyoruz. Tüm güç dengelerinin değiştiği, dünyanın yeniden şekillendiği bir süreçten geçerken bölgede güçlü ve lider bir ülke olarak Türkiye Yüzyılı ülküsü ile geçmişte olduğu gibi şimdi de barış, huzur ve adaleti destekleyeceğiz. Bu vesile ile şehitlik nasip olan Murad Hüdavendigar Han’a ve bizlere geniş ufuklar açan tüm padişahlarımızı, devlet adamlarını ve büyüklerimizi rahmet ve minnet ile anıyorum” dedi.

  • Osman Gazi vefatının 696’ncı yılında anılıyor

    Osman Gazi vefatının 696’ncı yılında anılıyor

    Osmanlı Devleti’ni kuran ve adını devletine veren Osman Gazi, yüksek askeri becerisi, tedbirli ve adaletli yapısıyla gerçekleştirdiği fetihleriyle dünyanın tek hanedana dayalı en uzun ömürlü devletlerinden birini ortaya çıkardı.

    Oğuz Türklerinin Kayı Boyu’na mensup olan Ertuğrul Gazi’nin üç oğlundan biri olan Osman Gazi, 1258’de doğdu. Kabiliyeti ve atikliğiyle 23 yaşında beyliğe seçilen Osman Gazi, Bilecik ve Yarhisar’ı 1298’de, İnegöl’ü 1299’da fethetti.

    Osman Gazi’nin 1299’da Karacahisar’da adına hutbe okutması, oraya kadı tayin etmesi ve pazar kurdurma izni vermesi, Osmanlı Devleti’nin de kuruluşu olarak kabul ediliyor.

    İznik ve Bursa’yı yıllarca kuşatan, Osman Gazi, 1326’da vefat etti.

    Oğlu Orhan Gazi’nin Bursa’yı fethetmesinin ardından vasiyeti üzerine “Gümüşlü Kümbet” olarak bilinen yere defnedilen Osman Gazi’nin türbesinde bugün alp kıyafetli jandarma personelince saygı nöbeti tutuluyor ve gün boyu Kur’an-ı Kerim okunuyor.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sezai Sevim,  Osman Gazi’nin babasının vefatının ardından genç yaşta aşiretin başına bey olduğunu, bu sorumlulukla beraber bölgedeki Selçuklu’nun uç komutanlığı görevini de üstlendiğini anlattı.

    Osman Gazi’nin yaklaşık 20 yıllık bu süreçte tecrübe edindiğini dile getiren Sevim, “Bir taraftan Selçuklu Devleti’nin bölgedeki bir küçük biriminin sorumluluğu, komutanlığı onun üzerinde. Anadolu’nun Bizans sınır bölgesindeki uç beyliği görevi. Çevredeki birçok Türkmen aşiretinin de yine bey sıfatıyla bu görevi yürütüyor Selçuklu sultanının verdiği görev çerçevesinde. Bu görevi yürütürken artık bir müddet sonra bölgedeki durum öyle bir hale geliyor ki Osman Gazi ‘devleti kurmak lazım’ kanaatine ulaşıyor.” ifadelerini kullandı.

    “Müstakil bir devlete dönüşmek niyetindeydi Osman”

    Sevim, İlhanlıların Selçuklu üzerindeki hakimiyeti nedeniyle bir çok beyin Selçuklu otoritesinden kopmaya başladığını ve Anadolu’da yeni beyliklerin ortaya çıkmaya başladığını belirterek, şunları kaydetti:

    “İşte bu beyliklerden birisidir Osmanlı Beyliği. Kurucusu Osman Gazi. Osman Gazi 1299’da devleti kurmaya karar veriyor. Daha önce Söğüt’ün kışlak, Domaniç’in de yaylak olduğu coğrafyada sorumluluklarını Selçuklu sultanına bağlı olarak sürdürürken, Selçuklu Devleti’nin mirasçısı olarak kendini ilan etmiş bulunan Karamanoğlu Beyliğine de bir yerde bağlı olmak durumuyla karşı karşıya kalıyordu.

    Bu durumu Osman Gazi kabul etmiyordu çünkü Karamanoğlu beyleriyle daha önceden bazı sıkıntılar yaşadılar. Müstakil bir devlete dönüşmek niyetindeydi Osman, onun için de Selçuklu Devleti’nin kendisine verdiği kışlak ve yaylak bölgesini terk etti. 1297-98 yılları itibariyle Söğüt’ten Yenişehir’e geldi ve anlaşılıyor ki artık 1299’da devletin kurulduğu yıl itibariyle Yenişehir’dedir ve kaynaklar şöyle anlatır; orayı Osman Gazi kendine tahtgah edindi. Demek ki devleti burada kurdu.”

    “Osman Gazi İslam hukukunun getirdiği sorumluluğun da farkında”

    Osman Gazi’nin ilk önce İznik’i kuşattığına dikkati çeken Sevim, bunun büyük çok büyük bir hedef olduğuna değinerek, şunları söyledi:

    “Ancak anlaşılıyor ki Osman Gazi İslam hukukunun getirdiği sorumluluğun da farkında çünkü İslam hukuku bir belde Darülislam olmuşsa, daha sonra Darülharp olmak durumuna düşmüş ise o beldenin bir an önce Darülharpten Darülislama tekrar döndürülmesi, bölgede bulunan beyin birinci görevidir. Osmangazi de İznik’e en yakın bey. Yenişehir ki hatta bence Yenişehir’e gelip devletin kurucu başkenti olarak orayı seçmesinde bile İznik’i hedeflediğini anlıyoruz.”

    Sevim, Osman Gazi’nin Bursa kuşatmasının ise 24 yıl sürdüğünü, bu süreçte ve öncesinde Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun adımlarının atıldığını vurgulayarak, “Osmangazi Bursa’yı kuşattığı zaman Balabancık Hisarı ve Aktimur Hisarı kurdu. İşte kurduğu, inşa ettiği kuşatma kulelerinden birisi olan Balabancık Hisarı’nda oğlu Orhan Gazi’yle beraber Bursa şehrine bakarken Orhangazi’ye diyor ki; ‘Ey oğul beni şol gümüşlü kümbete koyasın.” diye konuştu.

    Bu vasiyetin iki anlamı olduğuna değinen Sevim, “Birisi vasiyet. ‘Belki ben burayı alamam ama sen alırsın belki. Alırsan beni oraya göm.’ İkinci vasiyet de muhakkak orayı al. Yani Bursa’yı illa fethet. İki vasiyet bırakmış oluyor. Netice itibariyle 1326, birçok kaynağın, bugün itibarıyla akademik tarihçilerin de ittifak ettiği tarihtir. 1326 itibariyle Bursa içindeki tekfur sonunda teslim kararı alıyor ve Bursa’yı teslim ediyorlar.” ifadelerini kullandı.

    “Dünya, Türk insanının gücünü onun kurduğu devletle tanıdı”

    Osman Gazi’nin, sadece Türkiye için değil, dünya için de önemli bir figür olduğuna dikkati çeken Sevim, şöyle konuştu:

    “Osman Gazi, dünyanın en güçlü devletlerinden birini kuran neslin, hanedanın kurucusu olması bakımından önemli. Bursa’yı fetheden ailenin lideri olması bakımından önemli. Dünya, Anadolu’da yaşayan Müslüman Türk insanının gücünü, onun kurduğu devletle tanıdı. Osmanlı onun cesaretiyle, onun iradesiyle ortaya çıkan bir devlettir. Onun için önemli. Kurucu irade, kurucu devlettir. Nasıl bir devletti? Osman Gazi, hem örf, gelenek değerleriyle, kurallar ve kanunlar üretmeyi başaran hem de inanç değerleri bakımından, İslam hukuku temelli bir devlet organizasyonunu ortaya çıkarmak ortamından da başarılı bir devlet adamı kimliğiyle önemli. Bu gelenek ve değerler açısından bir büyük devletin temelini atmış olmak, uzun ömürlü olmasını sağlamak bakımından da hanedan başlatıcısı kimlik olmak yönüyle de önemli.”

  • Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi kimdir? İşte Osman Gazi’nin çocukları hakkında bilgiler

    Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi kimdir? İşte Osman Gazi’nin çocukları hakkında bilgiler

    Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin hayatı ve Osmanlı Devletinin kuruluşunu anlatan Kuruluş Osman dizisiyle Orhan Gazi’nin hayatı da gündeme geldi. Orhan Gazi, Osman Gazi’nin çocuklarından biri. Peki, Osman Gazi’nin kaç çocuğu var? Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi kimdir? İşte Osman Gazi’nin çocukları hakkında bilgiler…
    Orhan Gazi veya Orhan Bey (Osmanlıca: اورخان بك; d. 1281, Söğüt – ö. Mart 1362, Bursa), Osmanlı İmparatorluğu’nun ikinci padişahı. 1324 ile 1362 yılları arasında beylik yapmıştır.

    Osmanlı Beyliği’nin kurucusu Osman Gazi ve Malhun Hatun’un oğludur. Babası Osman Gazi’nin vefatı üzerine 1326’da bey olmuştur. Orhan Bey’e Şücaeddin, “İhtiyareddin” ve “Seyfeddin” unvanları verilmiştir. Ölüm tarihini 1359, 1360, 1361 ve 1362 gösteren kaynaklar da vardır.

    “Sultan” unvanını kullanan ilk Osmanlı padişahının I. Murad olduğu kabul edilmektedir; lakin bazı kaynaklar Orhan Bey’i “sultan” unvanını kullanan ilk Osman padişahı olarak kabul etmektedir.

    Osmanlı hanedanının en uzun ömürlü padişahı Orhan Gazi, ömrünün son zamanlarında tahtı şehzade Murat’a bırakmış, kendisi Bursa’ya geçmiştir.

    Orhan Gazi, Bursa’da, Gümüşlü Kümbet’te babasının türbesinde medfundur.

    OSMAN GAZİ’NİN KAÇ ÇOCUĞU VAR?

    Malhun Hatun ve Râbi’a Bala Hâtun isimli iki eşi olan Osman Gazi’nin bu evliliklerinden toplamda 7 çocuğu var.

    • Çoban Bey
    • Melik Bey
    • Orhan Gazi
    • Hamid Bey
    • Bazarlu Bey
    • Alâeddin Ali Bey
    • Fatma Melek Hatun
  • “Bey Sarayı; Payitahtın gizli hazinesi”

    “Bey Sarayı; Payitahtın gizli hazinesi”

    Bursa Büyükşehir Belediyesi, bir dönem Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapan kentte idare merkezi olarak kullanılan “Bey Sarayı”nı ve çevresindeki tarihi dokuyu ortaya çıkarmak için çalışma başlattı.

    Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi, Tophane, Osman Gazi ve Orhan Gazi Türbeleri ile Hisar Bölgesi’ni de kapsayan “Tarih Adası Projesi”nde önemli bir yere sahip olan Bey Sarayı’nın ortaya çıkarılması için Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu başkanlığında bilim kurulu oluşturuldu.

    Osmanlı’nın Kuruluş Dönemi’nde önemli bir yere sahip olan yapının ortaya çıkarılması için başlatılan projede, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Özer Ergenç, Prof. Dr. Feridun Emecen, Prof. Dr. Heat Lowry, Prof. Dr. Cemal Kafadar, Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, Prof. Dr. Mustafa Şahin, Doç. Dr. İsmail Yaşayanlar, Dr. Çağhan Keskin ve Hayri Fehmi Yılmaz da yer alıyor.

    Proje, “Bey Sarayı; Payitahtın Gizli Hazinesi” belgeseli ile başlayacak ve ardından bilim kurulunun yapacağı çalışmalarla devam edecek.

    “Osmanlı’nın ilk sarayı”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş,  yaptığı açıklamada, Bursa’nın her bir sokağının, caddesinin tarihi özelliğe sahip bölgeler olduğunu söyledi.

    Belediye olarak şehrin kültürel tarihini öne çıkaracak işlere imza attıklarını belirten Aktaş, “Bey Sarayı, Osmanlı için önemli bir nirengi noktası çünkü Osmanlı’nın ilk sarayı. Bey Sarayı aynı zamanda devletin bir yönetim merkezi olduğu gibi beraberinde bir tarih ve kültür merkezi.” dedi.

    Projenin ilk ayağı olan belgesel çekimiyle konunun Bursalılar ve bilim dünyası tarafından görünürlüğünü sağlamayı ve gündem oluşturmayı amaçladıklarını anlatan Aktaş, Osmanlı’nın Bursa’yı fethettiği 1326 yılında devleti idare ettiği yerin Bey Sarayı olduğunu vurguladı.

    Özellikle 14. yüzyılda en hareketli günlerin yaşandığı sarayın, sonradan geliştirilerek Sultan 1. Murad döneminde yeni bir çehreye büründüğünün tarihi kayıtlarda yer aldığını dile getiren Aktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Şu an Bey Sarayı’nın olduğu yerde orduevimiz var. Orası 50 yıllık bir bina ve ekonomik ömrünü tamamlamış. Burada Kuruluş Dönemi’nin sultanları, devrin alimleri meşveret meclisleri oluşturmuşlar. O günleri canlandırmak adına, değerli hocalarımızla bilim kurulumuzla gerekli çalışmaları yapıp en doğru ve sağlıklı bir şekilde bu yapının Bursa’mıza ve ülkemize kazandırılması noktasında bir yol haritası izleyeceğiz.”

     “Bu mekan padişahların çalışma mekanı”

    Osmanlı’yı kuran şehrin Bursa olduğunu ifade eden Aktaş, Kuruluş Dönemi’ndeki 6 padişahın kabirlerinin de bu kentte bulunduğunu belirtti.

    Sarayın, Osmanlı’nın devletleşme yolunda önemli bir yere sahip olduğuna dikkati çeken Aktaş, şunları kaydetti:

    “Bey Sarayı, Edirne ve İstanbul’daki saraylardan daha önce. Osmanlı’ya ait birçok izi bağrında barındırması ve vücut bulması, bizim ve Osmanlı tarihi açısından çok değerli. Bu mekan padişahların çalışma mekanı olduğu gibi dönemin alimlerinin de Süleyman Çelebi’nin de Emir Sultan’ın da Üftade Hazretleri’nin de bizatihi bulunduğu mekanlardan biridir. Bu anlamda çok değerli ve bizler için de çok kıymetli bir çalışma.”