Etiket: OT

  • Adıyaman’da kuru ot yangını korkuttu

    Adıyaman’da kuru ot yangını korkuttu

    Adıyaman Merkez Bahçecik Mahallesi Sitilce Mevkiinde kuru ot yangını meydana geldi. Henüz belirlenemeyen nedenlerden dolayı çıkan yangını fark eden vatandaşlar durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin yaptığı çalışmalar sonucu yangın çevredeki bahçelere sıçramadan söndürüldü.
    Konuyla ilgili soruşturma sürüyor.

  • Otların yakılması paniğe neden oldu

    Otların yakılması paniğe neden oldu

    Sinop’un Ordu Mahallesi’nde bir vatandaş, bahçesindeki yabani ot ve ağaçları temizlemek amacıyla yaktı. Yakma işlemi sırasında çıkan dumanı gören çevre sakinleri, durumu polis ve itfaiye ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen Sinop Belediyesi ekipleri, yanan otları söndürdü.

  • Susurluk – Balıkesir yolunda otlar tutuştu

    Susurluk – Balıkesir yolunda otlar tutuştu

    Balıkesir – Susurluk yolu 30. kilometrede yangın paniği yaşandı. Yol kenarında bulunan otlar henüz bilinmeyen nedenle tutuştu. Kısa sürede alevlerin yükseldiği yangında yoldan geçen vatandaşlar yangın anlarını görüntüledi. İtfaiye ekiplerinin kısa sürede müdahale ettiği yangın büyümeden söndürüldü.

  • Başakşehir’de geniş alanda ot yangını

    Başakşehir’de geniş alanda ot yangını

    Yangın saat 11.30 sıralarında Başakşehir Cila ve Nikelajcılar Sanayi Sitesi yanında bulunan otluk alanda başladı. Çıkış nedeni henüz bilinmeyen yangın rüzgarın etkisi ile geniş alana yayıldı. Yangına çok sayıda itfaiye ekibi müdahaleye başlarken alevlerin hurdalık alandaki eşyaları da yaktığı öğrenildi.

  • Malatya’da 3 ayrı noktada ot yangını

    Malatya’da 3 ayrı noktada ot yangını

    Doğanşehir, Hekimhan ile Kuluncak ilçelerinde üç ayrı noktada ot yangını çıktı. İhbar üzerine olay yerlerine itfaiye ekipleri sevk edilirken, yangınlar kontrol altına alınarak söndürüldü.
    Yaralananın olmadığı yangınlarla ilgili inceleme başlatıldı.

  • Gölde balık değil, ot avlıyorlar

    Gölde balık değil, ot avlıyorlar

    Üç ay süren balık av yasağının sona ermesinin ardından 15 Haziran’dan itibaren yeni av sezonunu açarak göl sularına yeniden ağ sermeye başlayan Beyşehirli tatlı su balığı avcıları, yüzlerce metre serdikleri ağlara son dönemde balık yerine otların takılmaya başladığını belirterek, “Balık yok, ot var. Gölün her tarafı böyle, adeta ot avlıyoruz. Ağlarımıza su kuşları da dahil balıktan başka her şey takılıyor” ifadelerini kullandı.
    Sabah gün doğumu ile birlikte bir gün öncesinde metrelerce serdikleri ağlara takılmasını umduğu balıkları toplamak için tekneleriyle açıklara çıkan avcılar, mazot parasını dahi çıkaramamaktan yakınırken bazıları 2-3 balık, bazıları da kasaları hiç dolduramadan dönüş yaptıklarını belirtti.
    Beyşehir Gölü’ne kıyısı olan Çiftlik Mahallesi’nde geçimini tatlı su balığı avcılığı ile sağlayan balıkçılar da böyle giderse balıkçılığı bırakabileceklerini söyledi.
    Limanda 30’a yakın aktif balıkçılık yapan teknelerden sadece 4’ünün ava çıktığını anlatan balıkçılar, göldeki otlanmadan ve giderek artan karabatak popülasyonundan yakınırken, serdikleri ağların gölün tabanının otlu olmasından dolayı derinlere inemediğini ve yüzeyde kaldığını aktarıp balık avcılığının bu nedenle yapılamadığını savundu.

    “Bol bol otla mücadele ettik”

    Çiftlik Mahallesi balıkçılarından Gürol Erdoğan, balık olmadığı için çok nadir olarak avlanmaya çıktıklarını anlatarak, “Bugün de balığa çıktık ama limit altı balıklar geldi, onları da göl sularına tekrar iade ettik. Bugün bol bol spor yaptık, bol bol otla mücadele ettik. Kas çalışması yapıyoruz. Sabah sporu oluyor. 2 bin 600 metre ağ attık iki tane limit altı balık çıktı. Yani kasa boş, kantarcıya verecek balığımız yok şu anda. Eli boş döndük, mazot cepten gitti” dedi.
    Erdoğan, gölde türküler eşliğinde balık avı yaparken artık türkü seslerinin de sustuğunu anlatarak, “Türkü sesleri de sustu, çünkü balık çıkmayınca haliyle türkü söylenmiyor. Ancak, cep telefonundan müzik açarak kendimizi avutuyoruz. Mırıldanamıyorum bugün yine balık hiç yok” şeklinde konuştu.
    Balıkçı Levent Yılmaz da, yaklaşık 29 yıldır gölde tatlı su balıkçılığı yaptığını anlatarak, “Balıkçılık şu anda bitik durumda. Gölün tabanı otla kaplı olunca ağ atılacak yer kalmıyor. Alan olarak daraldı. Balık vardır belki ama otun altından çıkmıyor diye düşünüyoruz. Ot çok olduğu için serdiğimiz ağlar tabana inmiyor. Tabana inmediği için balık belki aşağıda hareket ediyor ama yüzeyde balık çıkmıyor. Gölde derinlik de kalmadı. Ayrıca, göldeki bir diğer sıkıntımız da karabatak popülasyonunun giderek artması. Balık varsa da zaten karabataklar yiyor. Günlük 3-4 kilo balık tüketiyor. 3-4 kiloluk sazanları yutuyor. Onlar bizden fazla tutuyor. Bizim ekmeğimize fazlasıyla ortak oldular. Eskiden bu kadar yoğun değillerdi. Ne gölde balık, ne de barındıkları adalarda ağaç koydular. Pisliklerinin asitli olmasından dolayı ağaçları bile kuruttular. Bu soruna bir çare bulunmasını da bekliyoruz. Bugün sabah saat 05.30 gibi çıktık göle, 2 saatlik mesaide tuttuğumuz üç balık. Mazota mı sayarız, emeğimize mi sayarız, yiyeceğimize mi sayarız, yani durumlar vahim. Durum, balıkçılığı bırakmaya doğru gidiyor. Gölde eskiden 2 bine yakın balıkçı vardı, şimdi 200 avcıya düştü. Balık olmayınca kendi limanımızda da ava çıkan tekne sayısı çok azaldı” diye konuştu.

    “Balıkların yerine ağlarımızda ot görüyoruz”

    Balıkçı Hasan Yılmaz ise, 20 yıldır gölde balıkçılık yaptığını vurgulayarak, yeni av sezonunun açıldığı ilk günlerde biraz balık çıktığını ancak ilerleyen zamanda balıkçılık yönünden durumun çok kötü bir hal aldığını anlattı. Bir önceki çıktığı avda sıfır balıkla limana dönüş yaptığını ifade eden Yılmaz, “Bugün de üç balık var. Gölde aşırı otlanma var. Balıkların yerine ağlarımızda ot görüyoruz. Ottan dolayı ağları çekemez olduk, ağları ottan kaldıramaz olduk. Kayıklara otları aldıramaz olduk. Göldeki gezen otların hepsi ağlarımıza takılıyor. Bir de bunun limana dönüştü saatlerce süren ağlardan temizlik safhası var. Az sayıda ağlarımıza takılan küçük balıkları ise yeniden göl sularına salıyoruz, bilinçli av yapıyoruz. Göl bu şekilde gittiği müddetçe gelecek adına çok ümidimiz yok. Balıkçılığı bırakma noktasına kadar geldi. Durum çok kötü. Artık kurtarmıyor, sıkıntı, mazot parası dahi değil, tuttuğumuz balık sayısı. Sabahın 5’inde kalkıp şu anda yapılacak bir iş olmaktan çıktı balıkçılık. Limanımızda 30 tekne var, ama sadece 4 tekne var göle açılan. Balıkçılar çok zor günler yaşıyor” dedi.

  • Rüzgarla birlikte havaya kalkan otlar elektrik tellerine çaptı, ot yangını çıktı

    Rüzgarla birlikte havaya kalkan otlar elektrik tellerine çaptı, ot yangını çıktı

    Yangın, Mudurnu ilçesinde Dolayüz köyünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, arpa ekili tarla biçildikten sonra bölgede rüzgar şiddetini artırdı. Rüzgar nedeniyle oluşan hortumda arpa sapları uçuşmaya başladı. Uçan saplar elektrik tellerine değdi.

    Trafodan çıkan kıvılcımlar yere düşerek otluk arazide yangına neden oldu. Vatandaşların fark etmesi üzerine bölgeye Orman Bölge Müdürlüğü’ne bağlı arazözler sevk edildi. Kısa sürede müdahale edilen yangın büyümeden söndürüldü.

  • Söke’de otluk alandaki yangın söndürüldü

    Söke’de otluk alandaki yangın söndürüldü

    Edinilen bilgiye göre, Çeltikçi Mahallesi Mehmetçik Caddesi üzerinde bulunan dağlık bölgede kuru otlar alev aldı. Yangının bildirilmesi üzerine Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı itfaiye ekipleri ve Orman İşletme Müdürlüğü’ne bağlı yangın söndürme ekipleri hızla olay yerine intikal etti.

    Ekiplerin hızlı ve koordineli müdahalesi sayesinde yangın kısa sürede kontrol altına alınarak bölgede soğutma çalışması başlatıldı.

  • Yabancı otla mücadele ve ilaçlama uyarısı

    Yabancı otla mücadele ve ilaçlama uyarısı

    Çiftçilerin tarladaki ot kompozisyonuna bakması ve yabancı otla mücadelesini iyi yapması gerektiğini vurgulayan Trakya Üniversitesi Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, mücadelede geç kalınması durumunda fazla ilaç kullanmak zorunda kalınacağının altını çizdi.

    Edirne’de geçtiğimiz yıl yaşanan kuraklık ve ürünün aşırı sıcaklara maruz kalması nedeniyle ayçiçeğinde verim kaybı yaşanmış ve özellikle ürününü geç eken üreticiler istediği verimi alamamıştı. Bu yıl erken ekim ve mevsim yağışlarının zamanında gelmesi üreticilerin umudunu arttırdı. Nisan yağmurlar, üreticilere umut, tarlalara da can suyu oldu.
    Geçen yıl çok kötü bir sezon yaşandığını ve kuraklıklar nedeniyle hem buğdayda, hem de ayçiçeğinde son yılların en düşük verimlerinin alındığını hatırlatan Prof. Dr. Yalçın Kaya, bu yıl geçtiğimiz yıla oranla kış yağışlarının oldukça iyi geçtiğini ifade etti.

    “Son 70 yılın en sıcak kışını yaşadık”

    Kışın çok sıcak geçtiğini ve son 70 yılın en sıcak kışının yaşandığını söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Fazla miktarda buharlaşma kaybıyla bazı çiftçiler özellikle bu yağışlar nedeniyle ekim yapamadı. Toprak biraz ağırdı ve üstü otlanmıştı bunları karıştıramadıkları için. Toprak hazırlama döneminde bazı sıkıntılar yaşandı. Ama yağışlar zamanında geldi. Normal şartlarda bizim tavsiyemiz Nisan ayı başında ayçiçeğinin ekilmesi lazım. Çiftçilerimiz Ramazan Bayramı sonrasında yerlerini hazırlayarak ekimlerini yaptı. Üzerine güzel yağışlar oldu. Bu yağışlar hem buğday için hem de ayçiçeği için son derece ilaç gibi geldi. Hemen hemen bölgemizde ayçiçeği ekimi tamamlanmış oldu. Çıkışlar gayet güzel. Toprakta bol yağış nem olarak sezona iyi bir şekilde girdik” ifadelerine yer verdi.

    “Çok erken ekimlerde bazı endişeler ortaya çıktı”

    Çok erken ekimlerde bazı endişelerin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Kaya, “Ayçiçeği, özellikle toprakta çok uzun süre 10-15 günden fazla kaldığı zaman mildiyö dediğimiz köse hastalığı yapıyor. Ama bu toprak sıcaklığı yeteri kadar olduğu için çıkışlar hemen hemen sağlandı. Çok erken ekenlerde bazen mildiyö şikayetleri duyduk. Çiftçilerimiz tarlalarına baksınlar. Mildiyö oranları ne kadar, çok boşluk kalacak mı mutlaka buna bakılmalı. Çünkü ayçiçeği boşluğu çok iyi dolduran bir bitki. İdeal bir verim için tarlada mutlaka en az 5 bin bitki olması gerekiyor” dedi.

    Ara çapaların yapılmasının ardından kullanılacak ilaçlarla tarla üzerindeki yabancı otların öldürülmesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Kaya, tarlanın her yerine ilaç atmak yerine sadece yabancı otların olduğu bölgelere ilaç atılmasını tavsiye etti.
    İlaçlama yaparken hangi çeşidin hangi ilaca dayanıklı olduğunun iyi ayırt edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kaya, alt gübreleme yapılmadıysa özellikle ayçiçeği diz boyunda olduğunda mutlaka azotlu üst gübrelemenin yapılması gerektiğine dikkat çekti.

    Üst gübreleme yapacak çiftçilere mutlaka yağışları da takip etmesi önerisinde bulunan Prof. Dr. Kaya, erken ekim, yağışlar ve aşırı sıcakların olmamasından kaynaklı sezona güzel bir başlangıç yapıldığını Böyle devam ederse ayçiçeğinde iyi bir gelişme ve üretim sezonu beklediklerini dile getirdi.

  • Keçilerini otlatırken şiir yazıp, türkü besteliyor

    Keçilerini otlatırken şiir yazıp, türkü besteliyor

    Çevresinde “Aşık Musa” olarak bilinen Musa Soyuçok, Tavas ilçesinin Çağırgan Mahallesi’nde yaşıyor. Keçi çobanlığı yapan Soyuçok, keçilerinin ardında gezerken şiir yazıyor. Yazması kadar yanık sesiyle de beğeni toplayan Soyuçok, türkü ve ilahiler besteliyor. Müzik ve edebiyata düşkünlüğüyle bilinen Aşık Kusa’nın bilgisayar kullanmayı bilmemesine rağmen 4 tane da basılmış kitabı bulunuyor.

    Keçi çobanlığı yaparak ailesinin geçimini sağlayan Musa Soyuçok, geleneksel türküler ve aşıklık geleneğine uygun şiirler kaleme alıyor. Onun eserlerini dinleyenler, derin bir hayranlıkla ona bakıyorlar. Ayrıca ilahi türünde eserler de yazan Soyuçok, bu alanda da kendine has bir tarz oluşturuyor. Onun üretkenliği ve tutkusu, sadece sanat dünyasında değil, aynı zamanda toplumun her kesiminde büyük ilgi uyandırıyor. Aşık Musa Soyuçok, keçileriyle birlikte doğanın içinde dolaşırken, aslında yaşadığı coğrafyanın ruhunu da dile getiriyor.