Etiket: “Özgür

  • Kızıl akbaba 3 ay sonra özgür

    Kızıl akbaba 3 ay sonra özgür

    Doğu Anadolu Bölgesi’nde bilinçsiz avcılar tarafından vurulduktan sonra YYÜ Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezinde tedavi altına alınan yabani hayvanlar, veteriner hekimlerinin gerçekleştirdiği ameliyatlarla sağlığına kavuşuyor.

    Avcıların hedefi haline gelen, doğa koşulları nedeniyle yaralanan ya da hastalanan hayvanlar tedavilerinin ardından yeniden doğal yaşam alanlarına bırakılıyor.

    Doğa Koruma ve Milli Parklar 14. Bölge Müdürlüğü görevlileri ile duyarlı vatandaşlarca merkeze getirilerek tedavi edilen kızıl akbaba, Erek Dağı eteklerinde, Yaban Hayvanları Koruma ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, DKMP Van İl Şube Müdürü Yunus Bakıcı ve DKMP personelinin katılımıyla doğaya salındı.

    Merkez Müdürü Prof. Dr. Lokman Aslan, “Van’ın Bahçesaray ilçesinde Doğa Koruma Milli Parklar (DKMP) Van Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından getirilen kızıl akbaba 3 aydır merkezde tedavi ediliyordu. Bugün itibarı ile tedavisi tamamlanan kızıl akbabayı DKMP Van Şube Müdürlüğü ekiplerine teslim ettik. Yetkililerle birlikte daha önce de tedavi edip doğaya saldığımız akbabaların 9’uncusu bu. 2 sakallı akbaba, 2 kara akbaba, 3 kızıl akbabayı doğaya saldık. Son olarak da bu kızıl akbabayı doğaya saldık” dedi.

  • Müzede bir ay geçirdi

    Müzede bir ay geçirdi

    Belçikalı yazar Saskia De Coster, şubat ayının tamamını Anvers kentindeki Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi’ndeki sergi salonlarından birinde kurulan kübik bir cam odada gönüllü esaret altında geçirdi. Odada sadece bir masa, sandalye, kitaplar ve dizüstü bilgisayar bulunuyordu. Cam odanın arkasında perde ile ayrılmış bir bölümde ise geceleri uyuması için yatak yer alıyordu.

    Son kitabını tamamladı

    De Coster, bir ay boyunca dış dünyayla bağlantısını kesti; sosyal medya, telefon, radyo, televizyon kullanmadı. Müzede kendisi için ayrılan bir duşu kullanan De Coster, yemeklerini de yine müze içinde bulunan bir odada yedi. Belçikalı yazar, 1 Şubat’ta girdiği birkaç metrekarelik şeffaf dünyasında “Sadece Gerçek” adını verdiği son kitabını bitirdi, bu sırada kitabını yazarken camın arkasından müzeyi gezenler kendisini izleyebiliyordu.

    Saskia De Coster, cam odadan çıktıktan hemen sonra “Yazar Mevcut” adını verdiği, Belçika sanat ve edebiyat çevrelerinde ilgi çeken performansında bir ay boyunca yaşadığı tecrübeyi, hissettiklerini ve müzedeki hayatını anlattı.

    “İnsanların bakışları ilham vericiydi”

    “Benim için çok büyük bir zorluktu. Önce nasıl olacağını bilmiyordum” diyen De Coster, ilk başta müzeye gelenlerin kendisini izleyebileceği, ne yazdığını görebileceği bir ortam hazırlamayı planladığını söyledi. De Coster, “Ancak bir ay boyunca fark ettim ki bu sadece tek yönlü bir şey değil. Benim de izleyicilere ihtiyacım olduğunu anladım. Beni izleyenler bana cesaret ve enerji verdi” dedi “İnsanların bana bakışları çok ilham vericiydi. Yani sadece yazar değil, izleyici de mevcuttu” ifadesini kullanan De Coster, bunun kendisi için beklenmedik olduğunu dile getirdi.

    “Yalnızlık özgürlük verse de insanlarla iletişim şart”

    De Coster, bir aylık münzevi hayatın, dış dünya ile etkileşimi kesmenin bir yazar için ilham verici veya yaratıcı olup olmadığını anlatırken şunları söyledi:

    “Sanırım bana ikisi de lazımmış. Sadece bir keşiş gibi, bir münzevi gibi olamam, ki aslında bu konuda çok iyiyimdir. Dışarının hır gürü olmadan, buradaki muhteşem sanat eserleri içinde olmak bir bakıma özgürlük veriyor. Ama aynı zamanda insan ilişkileri, insanların etkileşimleri hakkında yazmak istiyorum”

    Müzede geceleri tek başına

    De Coster, müzedeki bir ayında tamamladığı kitabında da ilişkiler konusunda yazdığını, hayatları bir anda altüst olan kişileri, bardağı taşıran son damlaları anlattığını dile getirdi. Belçikalı yazar, tek başına geçirdiği bir ay içindeki günlük hayatını anlatırken de sürekli müzenin güvenliğiyle bağlantı halinde olduğunu belirtti.

    De Coster, müzenin geceleri bir korku filmini andırdığını belirterek, “Aynı zamanda (Peter Paul) Rubens, (Vincent) Van Gogh, (Salvador) Dali’nin resimleri burada. Bunlar yüzlerce milyon avroluk tablolar ve çok iyi korunuyorlar. Ben de burada uyudum ve haliyle çok iyi korunuyordum. Karanlık ve gürültülüydü ama güvenliydi” diye konuştu.

    “Türkiye’deki deprem en zor şeylerden biri oldu”

    De Coster, Türkiye’deki depremlerin dış dünyadan öğrendiği birkaç haberden biri olduğunu belirterek depremle ilgili hislerini şöyle ifade etti:
    “Beni sadece bir kişi ziyaret edebiliyordu, o da oğlumdu. Türkiye’de meydana gelen depremleri de ondan duydum. Bu benim için buradaki en zor şeylerden biri oldu. Burada tek başınasın ve bu büyüklükteki bir afeti duyuyorsun, kimseyle paylaşamıyorsun.”