Etiket: pandemi

  • Sağlıklı Kentlerde gündem: Pandemi

    Sağlıklı Kentlerde gündem: Pandemi

    Başkanlığını Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yaptığı Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin 34. Olağan Meclis Toplantısı, Karşıyaka Belediyesi’nin ev sahipliğinde İzmir’de yapıldı. Toplantının ana gündemini pandemi süreci oluştururken, bu süreçte hem birlik üyesi belediyelerin yaptıkları çalışmalar hem de birliğin üyelere sağladığı destekler ele alındı.

    Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği’nin Ağustos ayında Bursa’da yapılan meclis toplantısında Edirne’de yapılması planlanan ancak pandemi sürecinde şartların elvermemesi yüzünden yapılamayan 34. Olağan Meclis Toplantısı Karşıyaka Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Suat Taner Sanat Merkezi’nde yapılan meclis toplantısına Birlik Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın yanı sıra İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ile üye belediyelerin başkan ve yöneticileri katıldı.

    Pandemi hepimizi zorluyor

    Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, toplantının açılışında yaptığı konuşmada pandemi sürecine değindi. Pandemi nedeniyle sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın zorlu bir süreçten geçtiğini ifade eden Başkan Aktaş, “Her gün salgınla ilgili yeni bilgiler öğreniyoruz. Aşı çalışmaları için dünya seferber oldu. Fakat ne yazık ki hala salgına çare bulunabilmiş değil. Bireysel ve toplum olarak çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Sağlık bakanlığımızın ve sağlık çalışanlarının özverili çalışmalarına en büyük katkımız tedbiri elden bırakmadan önlemlere dikkat ederek olmalı. Pandemi ile yaşadığımız bu süreçte gerek belediyelerimizde gerekse birliğimizde işlerimizi aksatmadan yürütmeye çalışıyoruz. Elbette hepimiz için çok zor oluyor” dedi.

    Özverili çalışma

    Pandemi sürecinde tüm belediyelerin gerçekten çok ağır sorumluluklar içinde büyük özveriyle çalıştığını ve çalışmaya devam ettiğini dile getiren Başkan Aktaş, “Gerek valiliklerimiz bünyesinde kurulan vefa destek gruplarına verilen desteklerle, gerekse vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına verilen destekler konusunda belediyelerimiz çok önemli roller üstlendiler. Bu süreçte belediyelerimizin bazı birimleri bakanlığımıza bağlı sağlık çalışanları gibi büyük bir özveri ile çalıştılar. Sahada çalışan personellerimiz de büyük bir övgüyü hak ediyorlar. Biz de bu süreçte ülkemizdeki ve yurtdışındaki belediyelerin iyi uygulamalarını sizler için bir araya getirmeye çalışıyoruz. Basılı yayınlarımızda dünyadan ve ülkemizden iyi uygulama örneklerini paylaşıyoruz” diye konuştu.

    Bisikletli yaşam

    Son yaptıkları encümen toplantısında özellikle bisiklet kullanımı ile ilgili üye belediyelere yönelik yapılabilecek desteklerin ele alındığını hatırlatan Başkan Aktaş, geçtiğimiz yıl ‘haydi çocuklar bisikletle okula’ kampanyasına katılan üye belediyelerden, Adalar, Bandırma, Bilecik, Denizli, Dinar, İzmir Büyükşehir, İstanbul Büyükşehir, Kahramanmaraş Büyükşehir, Merkezefendi, Osmaniye, Süleymanpaşa ve Ürgüp Belediyelerine destek olma kararı aldıklarını kaydetti. Başkan Aktaş, “4.sınıf ve üzeri öğrencilerin bir hafta boyunca okullara bisikletleri ile ulaşımını sağladıkları için bu belediyelerimize, öğrencilere dağıtılmak üzere bisiklet kaskı, kilometre saati, paça bandı, bisiklet üzerine kitap, su matarası desteği vermeye karar verdik. Ayrıca bu kampanyayı organize eden 12 üye belediyemizin koordinatörlerine de 1’er bisiklet takdim ederek teşekkür etmek istiyoruz. Bu kampanyamız vesilesiyle bisiklet kullanımın artırılmasına teşvik amacıyla nüfusu 50.000 ve altı üye belediyelerimize de öğrencilere dağıtılmak üzere malzeme desteğinde bulunacağız” dedi.

    Başkan Aktaş, geçtiğimiz hafta antrenman esnasında geçirdiği trafik kazası sonucu yaşamını yitiren Karşıyaka Belediyespor Bisiklet Takımı sporcusu Zeynep Aslan’ı da rahmetle anıp, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.

    Başkan Aktaş, bu yıl 11’incisini düzenledikleri, 35 üye belediyeden 102 proje başvurusunun yapıldığı ve 9 belediyenin kategori ödülüne, 14 belediyenin de jüri özel ödülüne layık görüldüğü yarışmada derece alan tüm belediyeleri tebrik etti.

    Kentlerde sürdürülebilir sağlık

    İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise sağlıklı kent kavramının, kentlilerin yaşam koşullarının iyileştiği, ekonomik ve sosyal refahın artığı, psikolojik olarak da iyi hali temsil ettiğini söyledi. Belediyelerin kentlilere hizmet ederken katılımcılığı sağlayarak bunu sürdürülebilir hale getirilmesinin sağlıklı kentin temel şartı olduğunu dile getiren Soyer, “Kentleri de canlı organizmalar gibi tanımlayabiliriz. Ketlerin yaşamını sürdürebilmesi için tüm yapıların, kentte yaşayan insanların, tarihi ve kültürel değerlerin, altyapının, ekonomik ve sosyal yapının doğru ve sağlıklı işlemesi çok önemli. Yönettiğimiz kentlerdeki bu olumsuzlukları bugünden yarına değiştirmek mümkün olmayabilir. Esas olan kentlerimiz için sağlık bilincini koruyarak, geliştirerek bir kent yaratma anlayışına sahip olmamız. Yürüttüğümüz tüm çalışmaların üstünde sağlıklı kent olma çabası var” diye konuştu.

    Nüfus tersine döndü

    İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger ise tarihi, sosyal, siyasi, teknolojik öğeleri bünyesinde barındıran, uygarlığın, refahın ve kültürün merkezi olan kentlerdeki nüfus artışına dikkat çekti. Cumhuriyet’in ilk yıllarında 13 milyon olan ülke nüfusunun yüzde 75’inin kırsalda kalan kısmının ise kentlerde yaşadığını hatırlatan Köşger, “Bugün tablo tam tersine döndü. Mantar gibi birden büyüyen, artan bir ivme ile gerçekleşen bu mekânsal dönüşüm nedeniyle kentler sağlıklı bir şekilde gelişemedi. Geldiğimiz noktada birçok kentte plansız yapılaşmalar nedeniyle ulaşım, sağlık, otopark, yeşil alan gibi sıkıntılar yaşanıyor. Bu noktada yaşanabilir sağlıklı kentler oluşturmayı amaç edinen Sağlıklı Kentler Birliği önemi bir fırsattır” dedi.

    Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ise, “Küresel ve ölümcül bir salgının tüm dünyayı etkilediği süreçte bu toplantı her zamankinden daha da önemli. Gerek Belediye Başkanı olarak, gerekse de tıp insanı olarak bu sürecin en az kayıpla atlatılmasını bir yandan da tüm insanlık için öğretici olmasını diliyorum” diye konuştu.

  • Dünya genelinde can kaybı artıyor

    Dünya genelinde can kaybı artıyor

    Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Covid-19) nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı dünya genelinde 1 milyon 33 bin 235, virüs tespit edilen kişi sayısı 34 milyon 831 bin 44’e yükseldi. Dünya genelinde hastalığı yenerek iyileşenlerin sayısı ise 25 milyon 895 bin 323’e ulaştı.

    Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını 140’tan fazla ülkede yayılmaya devam ediyor. En fazla vakaya sahip ülke olan ABD’de son paylaşılan verilere göre, toplamda 7 milyon 549 bin 323 vaka bulunuyor. Virüs kaynaklı toplam can kaybının ise 213 bin 524’e ulaştığı bildirildi.

    GÜNEY AMERİKA’DA BİLANÇO ARTIYOR

    Güney Amerika kıtasında koronavirüs nedeniyle vaka ve ölü sayılarında artış sürüyor. En fazla vakaya sahip 3’üncü ülke olan Brezilya’da son paylaşılan verilere göre, toplamda 4 milyon 882 bin 231 vaka bulunuyor. Virüs kaynaklı toplam can kaybının ise 145 bin 431’e ulaştığı bildirildi. Dünya genelinde vaka sayısı olarak 5’inci sırada bulunan Kolombiya’da vaka sayısı 841 bin 531’e yükselirken, virüs kaynaklı can kaybı 26 bin 397 olarak rapor edildi. Peru’da vaka sayısı 821 bin 564 olarak açıklanırken virüs kaynaklı can kaybının ise 32 bin 609 olduğu rapor edildi. Güney Amerika’da koronavirüs vakalarının hızla yükseldiği bir diğer ülke Arjantin’de vaka sayısı 779 bin 689’a ulaşırken can kaybı ise 20 bin 599 olarak açıklandı.

    AVRUPA’DA VAKA SAYISINDA ARTIŞ SÜRÜYOR

    Avrupa kıtasında İspanya’da hızlı vaka artışı yaşanırken vaka sayısı 810 bin 807, virüs kaynaklı ölü sayısı 32 bin 86 olarak raporlandı. Fransa’da vaka sayısında artış sürüyor. Toplam vaka sayısı 589 bin 653’e ulaştı. Ülke genelinde toplam can kaybının da 32 bin 155’e yükseldiği aktarıldı.

    İRAN’DA VAKA SAYISI 464 BİN 596

    Asya kıtasında vaka sayısı olarak 2’nci ülke olan İran’da can kaybı 26 bin 567 olurken koronavirüs vaka sayısı ise 464 bin 596’ya yükseldi. Bangladeş’te koronavirüs vaka sayısı 366 bin 383 olurken can kaybı ise 5 bin 305 olarak raporlandı.

    IRAK’TA VAKA SAYISI 372 BİN 259

    Irak’ta koronavirüs teşhisi konulan hasta sayısı toplamda 372 bin 259’a ulaşırken; virüs kaynaklı toplam ölü sayısı 9 bin 298 kişi olarak raporlandı.

    SUUDİ ARABİSTAN’DA VAKA SAYISI 335 BİN 578

    Öte yandan, Suudi Arabistan’da koronavirüs nedeniyle şu ana kadar 4 bin 823 kişi hayatını kaybederken; ülkede toplamda 335 bin 578 kişinin enfekte olduğu ve bunların arasından 320 bin 348 kişinin iyileştiği açıklandı.

    PAKİSTAN’DA VAKA SAYISI 313 BİN 984’E ULAŞTI

    Pakistan’da koronavirüs vaka sayısı 553 kişi artarak toplamda 313 bin 984 kişiye ulaştı. Virüs kaynaklı can kaybı ise 6 bin 507 olarak raporlandı. Pakistan’ın ardından Asya kıtasında Filipinler, 316 bin 678 vaka sayısı raporlarken virüs kaynaklı can kaybı ise 5 bin 616 oldu.

  • “Pandemiye rağmen kurulan şirket sayısı artıyor”

    “Pandemiye rağmen kurulan şirket sayısı artıyor”

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen kurulan şirket sayısında artış yaşandığını bildirdi.

    Odadan yapılan açıklamaya göre, BTSO Eylül Ayı Meclis Toplantısı ve Müşterek Meslek Komiteleri Toplantısı videokonferans yöntemiyle gerçekleştirildi. Toplamda 63 meslek komitesinin temsilcilerinin katıldığı programda ekonomi gündemine ilişkin istişareler yapıldı.

    Toplantıda, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Programı’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Burkay, 2021 ve 2023 yılları arasını kapsayan Yeni Ekonomi Programı’nın öncelikleri arasında istihdam, dijitalleşme, girişimcilik ve yüksek katma değerli üretim gibi konuların yer almasını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, finansal istikrarla tasarrufların artırılması gibi temel dinamikler sayesinde programın Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesine imkan sağlayacağına inandığını kaydetti.

    Yeni programdaki hedeflerin yakalanması adına da Bursa iş dünyası olarak var güçleriyle çalışmaya devam edeceklerini vurgulayan Burkay, şöyle devam etti:

    “Bursa’da haziran, temmuz ve ağustos aylarında kurulan şirket sayısı 201’in aynı dönemine göre yaklaşık iki kat artışla 1223 oldu. Kapanan firma sayısı 268 ile sınırlı kaldı. Geçtiğimiz yıl eylül ayının tamamında 319 firma açılırken, bu yıl eylülün sadece ilk 3 haftasında 360 yeni firma kuruldu. Pandemiye rağmen kurulan şirket sayısı artıyor. Karamsarlığa kapılmadan, motivasyonunu yitirmeden, ‘Bursa Büyürse Türkiye Büyür’ inancıyla kentimizin ve ülkemizin geleceği için çalışan tüm girişimcilerimizi tebrik ediyorum.”

    Burkay, yılın son çeyreğine girerken Kovid-19 salgınının ekonomide en önemli belirsizlik unsuru olmaya devam ettiğini ifade ederek, BTSO olarak pandeminin ilk günlerinden bu yana 46 bin oda üyesini ve çalışanlarını virüsün etkilerinden korumak için büyük bir çaba gösterdiklerini anlattı.

    Reel sektörün zorluklarla dolu bir süreçten geçtiğini belirten Burkay, “Salgın, uzun yılların getirdiği birikimi tahrip etti. Ancak aşı bulununca bu kaos ortamından kurtulabileceğiz. Ardından belirsizliklerin yanında çok önemli fırsatları da barındıran yeni normale başlayacağız. Pandemiden çıkış sürecinde bu fırsatları değerlendirebilmemiz için işletmelerimizin ayakta kalabilmesi çok önemli. Bugüne kadar elde ettiğimiz kazanımları koruyarak yeni normalde tüm sektörleriyle daha güçlü bir Bursa ekonomisi oluşturmayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Burkay, toplantıda Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi (TEKNOSAB) ve Gökmen Uzay Havacılık Eğitim ve Deneyim Merkezi (GUHEM) yatırımlarının son durumları hakkında bilgi verdi.

    Konuşmaların ardından BTSO meclis ve komite üyeleri söz alarak gündemle ilgili görüşlerini paylaştı.

  • Bursa’daki doktorlar Covid-19 mücadelesini anlattı

    Bursa’daki doktorlar Covid-19 mücadelesini anlattı

    Bursa Şehir Hastanesinde görevli Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Gülbahar Çalışkan yoğun bakıma aldıkları hastaların yaşam ile ölüm arasındaki çizgide kalan kişiler olduğunu anlattı.

    https://youtu.be/86As2sQjjcY

    Sürecin hem hastalar ve yakınları hem de kendileri için çok zor ilerlediğine dikkati çeken Çalışkan, şunları kaydetti:

    “Normalde yoğun bakımdaki hastalarımız çok kendilerinde olmazlar, zaten ağır bir tabloda gelirler ama Kovid’de çok şuuru açık hasta alıyoruz. Çoğu zaman sürece konuşarak başlıyoruz, hasta her şeyin farkında ama o kadar ağır solunum yetmezliği gelişiyor ki makineye bağlanıyor ve süreç sonrasında her zaman olumlu olmayabiliyor. Kaybettiğimiz her hasta, çektiğimiz bu stres yükünün üstüne ayrı bir üzüntü oluyor. Her ne kadar yoğun bakımdan çıkardığımız hastalar bize umut olmaya devam etse de durum hep böyle bir belirsizlik içinde gidip geliyor.

    40 yaşında genç bir hastamız vardı. Yandaş hastalığı yoktu. Burada solunum cihazına girdi. Bir dönem uyandı ve bir şeyler yazmak istedi. Verdiğimiz kağıda, ‘Eşimi çok seviyorum, ona söyleyin’ yazdı. Maalesef 2 gün sonra hastamızı kaybettik. İşin kötü tarafı biz o kağıdı da hasta yakınına veremedik çünkü burası izole bir bölüm. Buradan hiçbir şey çıkaramıyoruz. İnsanların kalacak belki tek hatırasını bile yakınlarıyla paylaşamıyoruz.”

    Dr. Çalışkan hastanede fazla vakit geçirdiklerini, bu nedenle ailelerine çok az zaman ayırabildiklerini belirtti.

    Eşi ve çocuklarından, “Evdesin ama aslında burada değilsin”, “Bizi dinliyormuş gibi yapıyorsun ama dinlemiyorsun” gibi sözleri çok duyduğunu aktaran Çalışkan, şöyle devam etti:

    “İnsanın içini çok acıtıyor ama yapacak hiçbir şey yok. Onlar kendi başının çaresine bakmaya alışsa da ben sağlık çalışanlarının arkasında duran ailelerine teşekkür etmek istiyorum. Çünkü hem bize bir şey olursa diye tedirginler ama onlar da biliyorlar ki burada olmamız lazım, bu savaşın içindeyiz, görevimizi yapmamız gerekiyor.”

    Sosyal mesafe ve maske gibi alınacak çok basit tedbirlerin önemine işaret eden Çalışkan, herkesin bu süreçte daha fazla duyarlı olmasını istedi.

  • Sağlık Bakanı Koca: Vaka artış hızı kontrol altında

    Sağlık Bakanı Koca: Vaka artış hızı kontrol altında

    Bakan Koca, “Rakamlardaki düşüş sürdürülebilir olmadı. Hasta sayılarımız artıyor. Artış her bölgede aynı oranda değil. Vaka artış hızı kontrol altında” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Samsun’da kameraların karşısına geçti.

    Bakan Koca, “Rakamlardaki düşüş sürdürülebilir olmadı. Hasta sayılarımız artıyor. Artış her bölgede aynı oranda değil.

    Samsun’daki artışa yönelik etkili müdahalelerle, son 1 haftada 1 ay öncesine göre 3’te 1 oranında vaka artışında düşüş oldu.

    Son bir haftada vaka artış hızını kontrol altında aldık.

    Samsunlu vatandaşlarımıza uyarım olacak. İlimizde 60 yaş üstü vakalar fazla.

    Tüm şehirleri tedbirlere sıkı sıkı sarılmaya davet ediyorum.” açıklamasını yaptı.

    Son dakika gelişmesinin ayrıntıları birazdan linehaber.com.tr‘de…

  • Pandemide yiyecek içecek sektöründe en çok şikayet edilenler neler oldu?

    Pandemide yiyecek içecek sektöründe en çok şikayet edilenler neler oldu?

    Dünyayı derinden sarsan koronavirüs pandemisi günlük hayatı ve tüketicilerin alışkanlıklarını da tamamen değiştirdi. Tüketicilerin satın alma kararıyla ilgili araştırma yaptığı Şikayetvar, pandemi döneminde değişen yeme içme alışkanlıklarını inceleyerek yiyecek içecek sektöründe en çok hangi konularla ilgili şikayetlerin arttığını açıkladı. Araştırmaya göre pandemi döneminde online yemek sipariş uygulamalarında şikayet oranının yüzde 184 arttığı ve hijyene daha az önem vermelerinin restoranlarla ilgili en çok şikayet edilen konu olduğuna dikkat çekildi.

    Pandemi yeme içme kararlarını da etkiledi. Pandemiyle birlikte yemekler daha çok evlerde yapıldı ya da online yemek sipariş platformlarından söylendi. Bu dönemde yeme içmeyle ilgili tüketicilerin kararlarında nasıl değişim yaşandı? Restoranlar, süpermarketler ve online yemek sipariş platformlarının pandemiyle imtihanı nasıl geçti? Yeme içme sektörüyle ilgili en çok hangi konular şikayet edildi? Şikayetvar da tüketicilerin satın alma kararıyla ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını açıklayarak yiyecek içecek sektöründeki şikayetleri detaylandırdı.

    Şikayetvar’ın yaptığı araştırmaya göre pandemi döneminde değişen yeme içme alışkanlıkları incelendi. Çalışmanın sonuçlarına göre bir önceki yılın aynı dönemine oranla 2020’nin Mart, Nisan, Mayıs aylarında yeme-içme sektörüyle ilgili karar vermek için Şikayetvar’ı ziyaret edenlerin oranı yüzde 1306 arttı. 2020’de bu sektörle ilgili şikayetlerin yüzde 34’ü çözüme ulaştırıldı. Evlerde pişen yemek, market şikayetlerini de artırdı ve bu kategoride şikayet artışı yüzde 219’a yükseldi. 2020’nin Mart, Nisan ve Mayıs aylarında restoranlarda şikayet oranı azalırken normalleşme dönemiyle birlikte şikayet oranı tekrar yükselişe geçti. Araştırmaya göre normalleşme sürecinde dışarıda daha çok yemek yenildiği de ortaya çıktı. Pandemi döneminde online yemek sipariş uygulamalarında şikayet oranı ise yüzde 184 arttığı belirtildi.

    2 MİLYONU AŞKIN KİŞİ YEME-İÇME SEKTÖRÜYLE İLGİLİ ŞİKAYETVAR’I ZİYARET ETTİ

    Tüketicilerin satın alma kararıyla ilgili araştırma yaptığı Şikayetvar’ı 2020 Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında online yemek sipariş uygulamaları, restoranlar ve süpermarketler kategorileriyle ilgili 2 milyon 109 bin kişi ziyaret etti. Bu kategorilerin bir önceki yılın aynı dönemine göre ziyaret oranı yüzde 223 artış gösterdi.

    EVDEKAL DÖNEMİNDE ZİYARET ORANI YÜZDE 1306 ARTTI

    Şikayetvar araştırma ile ilgili şu sonuçları paylaştı; “Sosyal izolasyon dönemi olarak da isimlendirilen Mart, Nisan ve Mayıs aylarında bu üç kategoride ziyaret oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 1306 artışa ulaştı. Bu dönemde bu üç sektörle ilgili Şikayetvar’ı toplam 1 milyon 304 bin 37 kişi ziyaret etti. Çalışma kapsamında 7 kategori ve 20 marka dikkate alındı. Bir önceki yılın aynı dönemine göre 2020’nin Haziran ve Temmuz aylarında marketler zinciri, restoran, fast food, pastane-kafe, alışveriş uygulamaları, yemek siteleri ve market kategorilerinde ziyaret oranı yüzde 51’lik artış gösterdi. İlgili kategorilerde toplam 875 bin 931 kişiyse Şikayetvar’ı ziyaret etti.”

    MARKETLERİN PERFORMANSINI DEĞERLENDİRDİ

    2020’nin Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında online yemek sipariş platformlarının, restoranların ve süpermarketlerin değişimini değerlendiren Şikayetvar, pandeminin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Mart ve Nisan aylarında zincir marketler kategorisindeki yoğun şikayet artışı yaşandığına vurgu yaptı. Restoranlarda azalan şikayet sayısının, insanların marketlerden aldıkları ürünlerle evde yemek yapmaya başladıklarını gösterdiğine de dikkat çeken Şikayetvar verilerine göre evlere kapanan tüketiciler yemek için başka alternatiflere de yöneldi. Yemek yapmaktan sıkılan tüketiciler çareyi dondurulmuş gıdalar almakta bulduğu bunun da dondurulmuş ürünlerin şikayet oranlarına yansıdığı (yüzde 189) belirtildi. Verilere göre alışveriş uygulamalarındaki şikayet oranında anlamlı bir değişim söz konusu da olmadığı da kaydedildi.

    FAST FOOD VE RESTORAN ŞİKAYETLERİ NİSAN’DA DÜŞTÜ

    Araştırmada, evlere kapanılan 2020’nin Nisan ayına detaylı bakıldığında özellikle fast food kategorisinde ve restoranlarda şikayetlerin ciddi oranda azaldığı; yemek siteleri ve marketler kategorilerindeyse şikayet oranlarının arttığı gözlemlendi. Normalleşme dönemiyle birlikte şikayetlerin de önceki döneme yakın bir seviyeye geldiğini söylemek mümkün olduğu araştırma sonuçlarında ifade edildi.

    EVLERDE PİŞEN YEMEK, MARKET ŞİKAYETLERİNİ ARTIRDI

    Şikayetvar’ın hazırladığı rapora göre “Evdekal” dönemi olarak adlandırılan Mart, Nisan ve Mayıs aylarında süpermarketler kategorisinde yüzde 268’lik şikayet oranı artışı yaşandı. 2019’un Mart, Nisan ve Mayıs aylarında 6 bin 648 olan şikayet sayısı 2020’nin aynı döneminde 24 bin 471 oldu. Online yemek sipariş platformlarında şikayet oranı yüzde 184 artarak şikayet sayısı 2 bin 981’e ulaştı. Tüketicilerin genellikle evlerde yemek pişirdiği ve restoranların kapalı olduğu bu dönemde restoran şikayet oranlarında da düşüşe neden oldu. Bu kategoride şikayet oranı bir önceki yıla göre yüzde 18 düştü.

    NORMALLEŞMEYLE BİRLİKTE RESTORANLAR TEKRAR YAŞAMIMIZA GİRDİ

    Şikayetvar verilerine göre online yemek sipariş platformları kategorisi bir önceki yılın Haziran ve Temmuz aylarıyla kıyaslandığında yüzde 171’lik bir şikayet oranı artışı yaşadı. Şikayetvar’a bu sektörle ilgili toplam 2 bin 256 şikayet geldi. Süpermarketlerdeki şikayet oranıysa bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 147 arttı, şikayet sayısı 11 bin 18 oldu. Restoran kategorisinin şikayet oranında anlamlı bir değişiklik yaşanmadığı gözlemleniyor. Bu da normalleşme dönemiyle birlikte restoranların tekrar yaşamlarımıza girdiği şeklinde yorumlanabilir.

    MARKETLERLE İLGİLİ ŞİKAYETLER NELER?

    Bu dönemde zincir marketlerle ilgili en çok nelerin şikayet edildiğiyle ilgili Şikayetvar, “Çalışmamıza göre marketlerde yer alan aktüel ürünlerin yetersiz sayıda getirilmesi en çok şikayet edilen konular arasında yer aldı. Pandemi döneminde personellerin maske takmaması, mağazaya maske takmadan giren müşterilere müdahale edilmemesi şikayet edilen bir diğer konu olarak karşımıza çıkıyor. Beyaz eşyaların teslimatında yaşanan gecikmeler, online siparişlerde geç teslimat yapılması, personellerin kasa sırası yoğunluğuna rağmen yeni kasa açmaması yığılma gibi sebepler şikayet edilen diğer konular olarak öne çıkıyor” açıklamasında bulundu.

    TÜKETİCİLER EN ÇOK YETERSİZ ÖNEMLERDEN ŞİKAYETÇİ

    Şikayetvar’ın, restoranlarla ilgili yaptığı araştırma sonucu şöyle:

    “Pandemi döneminde hijyene daha az önem vermeleri restoranlarla ilgili en çok şikayet edilen konu olarak karşımıza çıkıyor. Yemeklerin içinden yabancı madde çıkması, fiyatların yüksek olması, hesabı öderken artı ücretlerin yansıtılması, personellerinin saygısız tavrı, pandemi döneminde masa düzenlerinin sosyal mesafeye uygun olmaması, uymayan müşterilerinin personeller tarafından uyarılmaması, maske konusunda yeterli hassasiyetin gösterilmemesi, servislerde yaşanan aksaklıklar, ödeme noktalarında sosyal mesafeyi koruyacak uyarıların yetersiz olması restoranlarla ilgili gelen şikayetler arasında yer alıyor.”

    GEÇ BİLGİLENDİRME EN ÇOK ŞİKAYET EDİLEN KONULAR ARASINDA

    Pandemi döneminde dışarıya çıkamayan tüketicilerin imdadına adeta alışveriş uygulamaları yetiştiğini araştırmada duyuran Şikayetvar tüketicilerin bu dönemde en çok nelerden şikayet ettiğiyle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Restoran tarafından sipariş iptali yapıldığı halde müşteriye geç bilgilendirme yapılması en çok şikayet edilen konular arasında yer alıyor. Kuryenin pandemi döneminde hijyen kurallarına yeteri kadar önem vermemesi, uygulamaların tüketicilere sunduğu canlı destek hatlarının yetersiz olması, teslimatların geç yapılması, daha önce teslimat yaptıkları adrese sonrasında teslimat yapmamaları, kuryelerin teslimatı yaparken saygısız davranması ise öne çıkan diğer başlıklar olarak değerlendirilebilir.”

  • ABD Başkanı Trump: BM, Çin’i salgından sorumlu tutmalıdır

    ABD Başkanı Trump: BM, Çin’i salgından sorumlu tutmalıdır

    ABD Başkanı Donald Trump, bu yıl koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle ilk kez görüntülü konferans yoluyla gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) 75’inci Genel Kurulu’nda konuştu. Trump, BM’nin koronavirüs salgını konusunda Çin’i sorumlu tutması gerektiğini söyledi.

    ABD Başkanı Donald Trump, BM 75’inci Genel Kurulu toplantısında konuşma gerçekleştirdi. Trump, Çin’in salgın süresince yanlış bilgi paylaştığını savundu ve BM’nin Çin’i eylemlerinden sorumlu tutması gerektiğini ifade etti. Trump şöyle konuştu:

    “Aşıyı dağıtacağız. Virüsü yeneceğiz. Salgını sona erdireceğiz. Bu aydınlık geleceğe ilerlerken, dünyaya bu salgını veren ülkeyi, Çin’i sorumlu tutmalıyız. Virüsün ortaya çıktığı ilk günlerde, Çin ülke içerisindeki uçuşları engelledi ancak Çin’den dışarıya yapılan uçuşlara devam etti ve dünyayı enfekte etti. Çin, onlara uyguladığım seyahat yasağını kınadı. Ama kendileri ülke içi seyahati yasakladı ve insanları evlerine kilitledi. Çin hükümeti ve Çin tarafından kontrol edilen Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yanlış bir şekilde insandan insana bulaşma kanıtı olmadığını açıkladı. Daha sonra, semptomları olmayan insanların hastalığı yaymayacağını söylediler. Birleşmiş Milletler, eylemlerinden Çin’i sorumlu tutmalıdır.”

  • Koronavirüsü yenen hemşire: Biz tek başımıza savaşamayız

    Koronavirüsü yenen hemşire: Biz tek başımıza savaşamayız

    Gazire Üniversitesi Hastanesi’nde pandemi bölümünde gönüllü görev yaparken koronavirüse yakalanan hemşire Feyza Nur Çavdar (25) hastalığı yenerek aynı serviste yeniden iş başı yaptı. İnsanların tedbirlere uymamasına tepki gösteren Çavdar, “Biz gerçekten zor şartlarda çalışıyoruz. Hepimiz artık tükendik, psikolojik olarak çok yorulduk. Biz tek başımıza savaşamayız” dedi.

    Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde 20 ay önce göreve başlayan hemşire Feyza Nur Çavdar, pandemi bölümünde koronavirüse karşı mücadele verirken yaşadığı nefes darlığı ve sırt ağrısı sonucu PCR testi yaptırdı. Testi negatif çıkan Çavdar’a, semptomlarının daha da ağırlaşması üzerine çekilen akciğer tomografisi ile koronavirüs tanısı konuldu. Aynı serviste tedaviye alınan Çavdar, hastalığı yenmesi ardından koruyucu kıyafetlerini giyerek, yeniden koronavirüs hastalarının tedavisine devam etti.

    ‘NEFESSİZ KALIP ÖLECEĞİMİ DÜŞÜNDÜM’

    Çavdar, servis hemşiresi olarak çalışırken koronavirüsün başlamasıyla gönüllü olarak Covid-19 yoğun bakımında çalışmak istediğini anlatarak, “Teşhis konulduktan sonra birkaç saat önce hasta boşalttığım odaya ‘yatış yapabilirsin’ dediler. Odaya girdiğim zaman kendimi çok suçlu hissettim. Başlarda ‘ben gencim, rahat geçirebilirim’ diye düşünüyordum. ‘Burada benim yerime başka birisi yatabilir’ diye düşünüyordum. Ama o gün içerisinde çok fazla solunum sıkıntım oldu. Aileme, arkadaşlarıma ‘iyiyim’ diyordum; ama orada nefessiz kalıp öleceğimi düşündüm. Çünkü çok kötü geçirdim. Öksürüklerimi duymasınlar diye kimsenin telefonunu açmıyordum” diye konuştu.

    ‘HASTALARA MORAL VERİYORUM’

    Hastalığı yendikten sonra pandemi servisinde çalışmaya devam ettiğini anlatan Çavdar, “Başta da bu işe gönüllü başladım. Hepimiz özveriyle çalışıyoruz. Antikor testi yaptırdım, bağışıklığım şu anda pozitif. Biraz da buna güveniyorum. Yüksek riskli bir hasta olduğunda yoğun bir bakım gereken bir hasta olduğunda diğer arkadaşlarımı korumak adına ben içeriye giriyorum. Hastalara ‘ben iyileştim, sende iyileşebilirsin, üzülme, güçlü ol’ diye onlarla da deneyimlerimi paylaşıyorum. Onlara da moral açısından iyi olur düşüncesiyle bunları anlatıyorum. Burada çalışmaktan çok mutluyum. Dünya genelinde böyle bir salgın var ve ben bu salgın için bir şeyler yapabiliyorum. İleride pandemi maceralarımı askerlik anısı anlatır gibi anlatacağım inşallah. Burada çalışmaktan gururluyum, yine olsa yine yaparım” dedi.

    ‘BİZ TEK BAŞIMIZA SAVAŞAMAYIZ’

    Çavdar, bu süreçte insanların bu kadar gevşek davranmasını anlayamadıklarına dikkat çekerek, “Biz Türk halkı değil miyiz, biz bir şeylerle topyekün savaşmaz mıyız? Ülke bir tehdit altındayken cephede askerler savaşırken geri planda olanlar bir şeyler yapmaya çalışırlar, onlara destek olurlar. Şu anda da ülkemiz bir tehdit altında, Türk halkı tehdit altında, insanların sağlıkları tehdit altında. Burada yatan hastalar da Covid servisinde yatıyorlar; ama pozitif olduklarını kabul etmiyorlar. İnsanların bu kadar gevşek davranmalarını, bize yardımcı olmamalarını, bizim böyle tek başımıza savaşmamızı anlamıyorum. Ankara’daki ya da Türkiye’deki birçok hastanede doluluk oranına ulaşıldı. Biz tek başımıza hastanelerde savaşamayız. Çünkü halk daha çoğunlukta, sağlık çalışanı halka göre daha az. Halkın bizden çok daha fazla bir şeyler yapması gerekiyor” dedi.

    ‘HEPİMİZ ARTIK TÜKENDİK’

    Hastalığı yenmek için ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Çavdar, “Keyfi şekilde kafelere gidip oturulması, maske takılmaması, mesafeye uyulmaması beni çok üzüyor. Onlar maske takmadıkça, temasa dikkat etmedikçe bizi ekipmanların için hapsediyorlar. Bize yardımcı olmalarını istiyoruz. Çünkü burada gerçekten zor şartlarda çalışıyoruz. Hepimiz artık tükendik, psikolojik olarak çok yorulduk. Bize yardımcı olmalarını artık, ‘Covid’ diye bir şeyin olduğuna inanmalarını istiyoruz. Eve sadece uyumaya gidiyoruz. Onun dışında düğünlere gitmiyoruz, sosyal yaşantımız yok. Ailemle elimden geldiği kadar temas etmemeye çalışıyorum. Eve gittiğim zaman odada kalmaya çalışıyorum, farklı zamanlarda yemek yemeye, farklı zamanlarda tuvalete, banyoya gitmeye çalışıyorum. Hemşire olarak benim burada görevim hastaları tedavi etmek, onların iyi bir şekilde tedavi olmasını, rahatlamalarını sağlamaksa eğer halkında görevi temasa, sosyal mesafeye dikkat etmek, maskesini takmak, hijyenini korumak, bağışıklığına dikkat etmektir. Ben burada görevimi yerine getiriyorum, onların da görevini yerine getirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘SON SÖZÜ BOĞULUYORUM OLDU’

    Çavdar, hastaların genelde solunum sıkıntısından şikayet ettiklerini, ‘boğuluyorum’, ‘uyuyamıyorum’ dediklerini belirterek, oksijen maskesini takmakta bile zorluk çıkaran hastalarla karşılaştıklarını anlattı. Çavdar, “Maskesini takmamakta ısrar eden bir hastam ölmeden önce ‘boğuluyorum hemşire hanım, bana yardımcı olun’ dedi. Yakını buraya gelip, ‘son sözü ne oldu’ diye sorduğunda ben ‘boğuluyorum’ dediğini söyleyemedim. Bizim 6 aydır aile ilişkimiz, sosyal hayatımız yok. Biz sadece çalışıyoruz.

  • CHP’li İlgezdi: “Sanatçılara pandemi başından itibaren 7 aydır hiçbir destek verilmedi”

    CHP’li İlgezdi: “Sanatçılara pandemi başından itibaren 7 aydır hiçbir destek verilmedi”

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, İstanbul’da Valilik tarafından yasaklanan açık alan konser, tiyatro, gösteri, festival ve benzeri etkinliklerin yoğun tepki nedeniyle serbest bırakılmasının yeterli olmadığını belirterek “Sanatçılara pandemi başından itibaren 7 aydır hiçbir destek verilmedi. Yasaklanan tiyatro, opera ve bale yasağı kalktı ama konser yasağı sürüyor.” ifadesini kullandı.

    İlgezdi, yazılı açıklamasında, Kültür ve Turizm Bakanlığının pandeminin başından beri sanatçılara “sırt çevirdiğini” öne sürerek, 7 aydır çok zor durumda olan, çalışma şansları ortadan kalkan sanatçıların Valiliğin yasak kararı ile açlığa mahkum edildiğini savundu.

    Şimdi sanatçıların bir kısmının işlerini yapabileceğini ama müzisyenlerin yine çalışamayacağını aktaran İlgezdi, açık alandaki konser, tiyatro ve benzeri organizasyonların Sağlık Bakanlığının belirlediği kurallar çerçevesinde mesafeli bir şekilde alınan önlemlerle başladığını hatırlattı. İlgezdi, konserlerin de serbest bırakılması gerektiğini ifade ederek, “Kültür ve Turizm Bakanlığı görevini yapmıyor. Zaten mağdur olan sanatçıları daha da mağdur eden uygulamalar ile ilgili kör, sağır dilsizi oynuyor. Bakanlığın isminden Kültür’ü çıkarın da tam olsun.” değerlendirmesinde bulundu.

    “Eldeki kaynakla kültür sanat camiası rahat bir nefes alabilir”

    CHP’nin sadece sorunu değil çözümü de ortaya koyduğunu aktaran İlgezdi, şunları kaydetti:

    “Sürecin en büyük mağduru sanatçılar ve kültür sanat emekçileri için Bakanlığın bünyesinde bulunan ve 2017 yılı itibarıyla 320 milyon lirayı bulan kopyalama harcında para kullanılsın dedik. Bakanlık hala bu konuda da bir açıklama yapmadı. Yeni kaynağa gerek yok. Eldeki kaynak ile kültür sanat camiası rahat bir nefes alabilir.”

    Geçen hafta mekanlarda canlı müzik yayınının 24.00’ten sonra yasaklandığını, bu hafta açık alan etkinliklerine yasak geldiğini belirten İlgezdi, “Yasak kısmen çözüldü ama konser yasağı müzisyenleri etkiledi. Yasaklayanlar çözüm bulmadığı için mağduriyet artarak devam ediyor. Müzisyenler nasıl geçinecek? AVM’leri, kafeleri uzun süre önce açmakta sakınca görmeyenler, Bakanlığın talimatlarına göre açık havada maske-mesafe-hijyen kurallarına uyulan konserleri neden yasaklar?” ifadesini kullandı.

    İlgezdi, konser yasağı kararının geri alınmasını talep etti.

  • Pandemi ile mücadele eden doktor 7 aydır ailesini görmüyor

    Pandemi ile mücadele eden doktor 7 aydır ailesini görmüyor

    Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde koronavirüs salgını ile mücadele eden asistan Dr. Burakcan Yıldıztekin, Erzurum’da yaşayan anne ve babasını 7 aydır görmüyor. Normal dönemde ayda bir kez ailesini ziyaret eden Yıldıztekin, “Ailemi çok özlüyorum; ama yaklaşık bir 7-8 ay daha görüşmemeyi planlıyorum” dedi.

    Türkiye’de ilk koronavirüs vakasının görüldüğü 11 Mart’tan bu yana yoğun bakımda görev yapan Burakcan Yıldıztekin, Erzurum’da yaşayan anne ve babasını 7 aydır ziyaret etmediğini söyledi. Yoğun bakımda koronavirüs hastalarını sağlıklarına kavuşturmak için mücadele eden Yıldıztekin, virüsün ilk zamanlarında ailesinin kendisi için çok tedirgin olduğuna dikkat çekerek, “Virüsün bana bulaşması ihtimali onları endişe içinde bırakıyordu. Ama tabii ki içimde yaşadığım korkuyu aileme yansıtmamaya çalıştım. Çok fazla başarılı olduğum söylenemez; ama en azından onların benim yanıma gelmesini engelledim. Birlikte olmamamızı, sosyal mesafemizi korumamızı sağladım. Yoksa hakikaten çok fazla tedirginlerdi ve beni görmek istiyorlardı. Ama bunun önüne bir şekilde geçebildim. Yaklaşık 7 aydır virüsten ötürü ailemle görüşemiyorum. Çünkü hem yaşları ileri hem de şeker gibi kronik rahatsızlıkları var. Bu da onları daha riskli hale getiriyor. Böyle bir durumda da zaten ben riskin içerisindeyim. Bir de ailemi ekstra bir riskin içerisine atmak istemedim” dedi.

    ‘AİLEMİ ÇOK ÖZLÜYORUM’

    Yıldıztekin, ailesini uzun bir süre daha göremeyeceğini anlatarak “7 ay göremedim en az bir bu kadar daha göremeyeceğimi düşünüyorum. Durum kontrol altına alınmış olsa da ya da toplumda kabul görmüş olsa da yine kendi içimde yaşadığım korkuyu aileme yansıtmamak adına onlarla görüşmeyeceğim. Yani yaklaşık bir 7-8 ay daha görüşmemeyi planlıyorum. Ailemi çok özlüyorum. Bu süreci inşallah milletçe en az kayıpla, hasarla ve güzel bir şekilde atlatırız. En kısa zamanda ben ve diğer bütün sağlık çalışanı arkadaşlarımız ailesine, eşine, dostuna kavuşur ve inşallah eski zamanlarımıza geri döneriz” ifadelerini kullandı.