Etiket: panel

  • Çorum’da “6 Şubat Asrın Felaketi” paneli

    Çorum’da “6 Şubat Asrın Felaketi” paneli

    Çorum Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, asrın felaketi olarak adlandırılan 6 Şubat depremlerinden toplumun tüm kesimlerinin ders çıkarması gerektiğini söyledi. Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilin etkilendiği depremin İçişleri Bakanlığı tarafından koordinatör vali olarak önce Elbistan ilçesine, daha sonra ise Kahramanmaraş’ta görev yaptığını hatırlatan Vali Dağlı, deprem bölgesinde görev yaptığı dönemde izlenimlerini, yapılan çalışmaları sunum eşliğinde anlattı. Bölgede 40 vali ve 160 mülki idare amirinin koordinatör olarak görev yaptığını açıklayan Vali Dağlı, AFAD, emniyet ve jandarma birimlerinin de sahada aktif bir şekilde görev yaptığının altını çizdi.

    Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk ise, depremin ardından Çorum’un bölge için seferber olduğunu belirterek, üniversitede bünyesinde akademisyenler ve gönüllülerden oluşan bir ekibin bölgede yaptığını söyledi. Üniversite olarak deprem bölgesine yönelik çalışmaların devam ettiğini anlatan Rektör Öztürk, bir daha bu tür afetlerin yaşanmaması temennisinde bulundu.
    Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın da, deprem felaketinde Türk milletinin büyük bir dayanışma örneği sergilerini ifade etti. Aşgın, depremin ardından Çorum’un afet risk planını ortaya buna göre planlamalar yaptıklarını ifade etti.

    Panel, “Asrın Felaketinde Arama-Kurtarma” ve “Koordinasyon, Yapı ve Basın Açısından Asrın Felaketi” başlığıyla iki ayrı oturumda gerçekleştirildi.

  • ETÜ’de kadın sağlık yöneticileri paneli düzenlendi

    ETÜ’de kadın sağlık yöneticileri paneli düzenlendi

    İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Sağlık Yönetimi Bölümü öncülüğünde kadın sağlık yöneticiliğinin önemine dikkat çekmek ve kadınların liderlik yeteneklerini konuşmak amacıyla düzenlenen panele ETÜ Rektörü Prof. Dr. Bülent Çakmak, Erzurum Vali Yardımcısı Ahmet Özdemir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ceren Sultan Elmalı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Engin Öner, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
    Prof. Dr. Muammer Yaylalı Konferans Salonunda düzenlenen panelin açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Elmalı, dünyada ve Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılımına ilişkin istatistikler paylaşarak: “Sağlık yöneticisi olmak başlı başına zor bir zanaat. Nitekim insanların hayati durumlarını ilgilendiren meselelerde acil kararlar verilmesi gerekiyor. Özellikle son yıllarda yaşanan pandemi bize bunu bir kez daha gösterdi. Bu noktada kadın yönetici olmak işi biraz daha zor hale getiriyor. Ancak kadınların bu zorlu görevi layıkıyla yerine getirdiğine dair hiçbirimizin şüphesi yoktur. Bu vesileyle tüm kadın sağlık yöneticilerimize teşekkür ediyor ve panelimizin hem öğrencilerimiz hem de kadın sağlık yöneticilerimiz için faydalı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.
    Elmalı’nın ardından kürsüye çıkan Rektör Çakmak, tüm sağlık çalışanlarının çok önemli vazifeler üstlendiğine dikkat çekerek: “Bizler kadın ve erkeğin bir bütünün eşit yarısı olduğuna inanan ve cinsiyetler arası adaleti şiar edinen bir geleneğin mensupları olarak kadın ve erkeğin liyakat, adalet ve hakkaniyet içinde yeryüzünü birlikte imar edeceğine ve üstlendikleri görevleri hakkıyla yerine getireceklerine inanıyoruz. Ceren hocamın Rektör Yardımcısı olması kadın olmasından dolayı değil, layıkıyla bu görevi yerine getirmesi yani liyakatli olmasından dolayıdır. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanımızın, İİBF Dekan Yardımcımızın ve diğer bazı birimlerimizin yöneticilerinin kadın olması da yine aynı saik iledir. Bizim çatışma diline değil barış ve huzur iklimine ihtiyacımız var. Bu konuda da nezaketiyle, letafetiyle, merhametiyle ve zarafetiyle ön plana çıkan kadın yöneticilerimizin bu iklimi oluşturmada önemli görevler ifa edeceklerine olan inancımı bir kez daha yinelemek istiyorum. Sözlerimi sonlandırırken gerek pandemi sürecinde gerekse de görevleri başında iken hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarımıza ve Gazze’de yaralı insanlara hastanelerde müdahale ederken hastanelerin hunharca bombalanması sonucu şehit olan sağlık çalışanlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Panelin düzenlenmesinde başta Doç. Dr. Nurşen Aydın hocam olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyor; siz kıymetli katılımcılara sevgi ve saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.
    Açılış konuşmalarının ardından devam eden panelde Doç. Dr. Nurşen Aydın Türkiye’de sağlık yöneticiliği, Doç. Dr. Burak Başkan ise kadın sağlık yöneticiliği ve toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında konuşurken, Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Konca Altınkaynak sağlık yöneticiliğinde kadın olmak, Prof. Dr. Gülay İpek Çoban kadın mesleklerinin yönetimi hakkında dinleyenlere bilgi verdi.
    Yoğun ilgiyle takip edilen panel, Arzu Dinler ve Suna Küçükoğlu tarafından hazırlanan resim sergisinin gezilmesinin ardından Rektör Çakmak’ın panelistlere teşekkür belgesi takdim etmesi ile sona erdi.

  • ‘Dijitalleşen Dünyada Eğitim’ paneli gerçekleşti

    ‘Dijitalleşen Dünyada Eğitim’ paneli gerçekleşti

    Okul Destek Derneği, Türkiye’deki devlet okullarında 5, 6 ve 7. sınıflarda eğitim gören çocuklara yönelik uzaktan ücretsiz eğitimler sunarak dijital araçlarla öğrenmeyi keyifli hale getirirken; dijital eğitim alanındaki çalışmalarına da hız veriyor. Bu kapsamda, Khan Academy Türkiye Direktörü Alp Köksal moderatörlüğünde İş Mekan’da gerçekleştirilen ‘Dijital Dünyada Eğitim’ panelinde Yetkin Gençler Eğitim Kooperatifi Kurucusu Prof. Dr. Erhan Erkut, Okul Destek Derneği Başkanı Orkun Oğuz ve Eğitim ve Kariyer Danışmanı Nur Erdem Özeren’in katılımıyla eğitimde dijitalleşmenin oluşturduğu fırsatlar ve geleneksel eğitimle dijital eğitim arasındaki eksiklikleri kapatmaya yönelik çalışmalar değerlendirildi.

    “Meslek seçimi önündeki engelleri kaldırıyoruz”
    Etkinlikte konuşan Orkun Oğuz, yapılan son araştırmalara göre, Türkiye’nin yaşlanan nüfusuyla dünya ortalamasına yaklaştığını ve 2038’den itibaren yaşlı ülkeler kategorisinde yer alacağını söylerken bu demografik değişimin Türkiye’nin değerlendirmesi gereken bir fırsat olduğunu ifade etti. Oğuz, şöyle devam etti: “OECD rakamlarını eğitimimizin kalitesini artırdığımız taktirde yıllık bir buçuk ila iki puan büyüme hızımızı artırabileceğimizi gösteriyor. Hatta tüm OECD ülkeleri arasında Türkiye, milli gelirini eğitimini kalitesini iyileştirerek en fazla artıracak üç ülke arasında yer alıyor. Okul Destek Derneği olarak her sene 5 bine yakın öğrencimize bir öğretim yılı boyunca matematik fen İngilizce ve Türkçe derslerinde dijitalde doğmuş bir dernek olarak destek oluyoruz. 800’den fazla gönüllümüz aracılığıyla, dijital teknolojileri kullanarak oyunlaştırılmış içeriklerimizle küçük sınıflarda farklı coğrafyalardan gelen devlet okulundaki öğrencilerimizin aldıkları eğitimin kalitesini artırmayı amaçlıyoruz. Bu şekilde bir yandan ülkemizin eğitim yoluyla kalkınmasına destek olurken bir yandan da öğrencilerimizin temel bilimler ve mühendislik alanına yönelip geleceğin bilim ve teknoloji merkezli mesleklerini seçmelerinde önlerindeki engelleri kaldırmayı amaçlıyoruz.”

    “Yapay zeka eğitimde sahneye çıkmaya başladı”
    Panelde konuşan Prof. Dr. Erhan Erkut ise, eğitim sisteminde meydana gelen değişimde teknolojinin büyük rol oynadığını söyledi. Erkut, “Tersyüz eğitim, hibrid modeller, genişletilmiş gerçeklik ve yapay zeka eğitimde ana sahneye çıkmaya başladı. Yapay zeka ile gelecekte bireyselleştirme kapasitesi yüksek, kendi istediğiniz bir eğitim modeli oluşturmanızı sağlayacak. Bu yüzden hızlı dönüşüm içerisinde gençlerin kendini yenilemekte çok zorlanan formel eğitim sistemi yerine alternatif eğitim kurumlarına yönelmelerini ve kendi eğitimlerinin sorumluluğunu kendilerinin üstlenmesi gerekiyor. Burada STK’ların sorumluluğu da artıyor. Onlardan beklentimiz alternatif eğitim kurumlarının oluşumuna ve gençlerin buralara yönlendirilmelerine destek vermeleri. Çünkü değişimin en hızlı olduğu ve dolayısıyla adaptasyon becerisinin öneminin de en üst seviyede olduğu bir dönemdeyiz ve artık geri dönüş yok. Dolayısıyla, en önemli beceri olan adaptasyonun yanına onu destekleyecek hızlı öğrenebilme ve düşüldüğünde yeniden ayağa kalkmayı destekleyecek psikolojik sağlamlık becerilerini koymak önemli. Ve tüm bunların tepesine de vicdanlı bireyleri, toplumları koymamız gerekiyor. Çünkü vicdansız bireylerin ve toplumların yetkinlikleri ne olursa olsun bulunduğu topluma ve sisteme faydası dokunmaz” ifadelerini kullandı.

    “Ekonomik kalkınma için eğitimde dijitalleşme önemli”
    Ekonomik kalkınmaya giden yolda dijital dönüşümün sadece sanayi değil, eğitim için de çok önemli bir süreç olduğuna dikkat çeken Khan Academy Türkiye Direktörü Alp Köksal, şöyle devam etti: “İnsana yapılan yatırım dijital dönüşümde başarıya ulaşmak için yüzde 70’lik öneme sahip. Teknoloji ile barışık, sosyal ve büyük genç nüfusa sahip olan bir ülke olarak, eğitimde dijitalleşme sürecini iyi yönetebilirsek; geleceğin ihtiyaçları doğrultusunda gençlerimizi doğru bilgi, beceri ve yetkinliklerle donatabilir ve bu süreci fırsata çevirebiliriz. Bu dönüşüm sürecinde STK’lar geçmişten çok daha önemli bir rol oynama potansiyeline sahip. Dijital dönüşüm ve ekonomik kalkınma için, eğitim için, üreten bir toplum için, hızla değişen bir dünyada geleceğin öngörülemezliğinin önüne geçebilmek için, kısacası gençlerimiz ve geleceğimiz için; sivil toplum, iş dünyası, akademi, kamu ve tüm paydaşlar kapsayıcı bir bakış açısı ve sektörler arası işbirliği ile hep birlikte çalışmalıyız.”

    “Öğrenme iklimi doğru kurgulanmalı”
    Dijitalleşen dünyada eğitim süreçleri değişirken, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan farklı sosyokültürel seviyelerdeki öğrencilerin yaşam biçimleri ve beklentilerindeki farklılıklara dikkat çeken Eğitim ve Kariyer Danışmanı Nur Erdem Özeren ise öğrenme iklimi üzerinde dijitalleşmenin önemine değindi. Özeren, “Dijital öğrenme imkanlarına eşit şekilde sahip olmayan öğrencilerin, kariyer gelişimlerini de aynı yol üzerinde değerlendiremezsiniz. Bu yüzden her öğrenci, bölge için öğrenme ikliminin doğru kurgulanması önemli” dedi.

    “Artık eğitimde çok fazla bilgi öğretmek değil, öğrendiklerini yetkinlikle hayata geçirecekleri bilgiyi vermek önem taşıyor” ifadelerini kullanan Özeren, “Dijitalleşmeyle değişen eğitim dünyasıyla birlikte iş dünyası ve iş yapış şekilleri de değişecek. Bu süreçte de öğrenciler kendilerini doğru yönlendirecekleri kaynaklara ve sosyal ortamlara dahil olmayı daha değerli buluyorum” şeklinde konuştu.

  • Kent konseyinden engelsiz panel

    Kent konseyinden engelsiz panel

    Düzce Kent Konseyi Kadın Meclisi Engelsiz Yaşam ve Sağlık Çalışma Grubu tarafından hazırlanan,Düzce Belediyesi, Düzce Üniversitesi, Müftülük, Aile Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün de destek verdiği ‘Engelsiz Sosyal Yaşam’ paneli yapıldı.

    Panelde konuşan Kent Konseyi Başkanı Av. Arb. Ali Dilber, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaklaşık 10 milyon özel bireyin bulunduğunu belirterek “Toplumun yüzde 12’si çeşitli sorunlardan dolayı toplumsal açıdan sorun yaşıyor demektir. Bir bireyin; görememesi, duyamaması, anlayamaması onun engelli olduğu anlamına gelmez sadece farklılıkları olduğu anlamına gelir. Biz özürlü, sakat, bakıma muhtaç ifadeleri ile kırıyor, döküyor ve toplumdan uzaklaşmalarını sağlıyoruz. Oysaki birlik ve beraberlik içinde tüm farklılıklarımızla aynı toplumda yaşayabilir ve onları ötekileştirmeden destek olabiliriz. Bu anlamda toplumun her kesimine önemli rol düşmektedir. Yerel ve merkezi yönetimlere yerel yönetimlerin en küçük temel taşını oluşturan mahalle muhtarları ve cami imamlarına önemli rol düşmektedir. Mahallesindeki özel bireye ve ailesine her zaman destekçi yanında olduğunu gösteren söylemler ve aile ziyaretleri ile özel bireye ailesine destekte bulunabilir. Biz, Kent Konseyi ve çatısında bulunan tüm meclislerimizle özel bireylerin ve ailelerinin her zaman yanında olduğumuzu belirtmek isteriz. Bu önemli projemiz olan Engelsiz Panel Sosyal Hayat başlıklı panelimize katkı sunan, katılım sağlayan, organize eden herkese teşekkür ederiz” ifadelerinde bulundu.

    Panel de kurumlar nezdinde yapılan çalışmalar katılımcılarla paylaşılırken, panelistler ise özel bireylerin sosyal yaşamda desteklenmesi, katılımı ve çözüm önerilerine yönelik bilgi aktarımında bulundu. Panel, günün anısına hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.

  • TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Konya’da “Turuncu Konuşalım” paneline katıldı

    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Konya’da “Turuncu Konuşalım” paneline katıldı

    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Konya’da TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi Turuncu Konuşalım Etkinliği ‘Hayatın İlerisi Paneli’ne katıldı. Konya Ticaret Odası (KTO) Konferans Salonu’nda ‘Grafik Tasarımı ve Yayımcılık’ konuları özelinde gerçekleştirilen panelin açılışında konuşan KTO Başkanı Selçuk Öztürk, “Konya iş dünyası olarak, 30 binin üzerinde firmamızla, dünya çapında sektörlerimizle, oluşturduğumuz üretim ve istihdamla gurur duymaktayız. Türkiye ekonomisinin lokomotif şehirlerinden biri olan Konya’nın iş alemi olarak, kentimizin ve ülkemizin refah seviyesini yükseltmek ve daha iyi bir geleceğe taşımak için her bir sektörümüze ve bu sektörlerimizi ileriye taşıyacak beşeri sermayemize büyük değer veriyoruz. Küresel ekonomide giderek artan rekabet sürecinde şehirlerimizin, kendi ekonomik potansiyellerini katma değeri yüksek ve rekabet avantajına sahip oldukları alanlara yöneltme görevimiz bulunuyor. Oda olarak kurduğumuz merkezlerle bir yandan sanayimizin teknolojik ve dijital dönüşümünde firmalarımıza yol arkadaşlığı yapmakta bir yandan beşeri sermayemize nitelik kazandıracak projeler geliştirmekteyiz. Diğer taraftan da yenilikçi endüstrilerimizin sahip olduğu önem bilinciyle, Konya Ticaret Odası Karatay Üniversitesi bünyesinde faaliyet gösteren Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültemiz sektörün istihdamını sağlamakta, yeni girişimlerin önünü açmaktadır. KTO Karatay Üniversitesi Yayıncılık ve Yapımcılık ile KTO Karatay Üniversitesi Film Platosu, yenilikçi endüstrilerin gelişimine ışık tutacak çok önemli yatırım ve projelerimizdir” dedi.

    “Turuncu Konuşalım etkinlikleri kısa zamanda bir marka haline geldi”
    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Turuncu Konuşalım etkinliklerinin kısa zamanda bir marka haline geldiğini belirterek, “Bu etkinliklerde sektörün duayen isimlerini genç profesyonellerle bir araya getiriyor, nitelikli ve yenilikçi insan kaynağının yetiştirilmesine de katkı sağlıyoruz. Ayrıca yenilikçi endüstrilerin önemini ve potansiyelini anlatıyoruz. Toplam 30 ilde oda ve borsalarımız ev sahipliğinde düzenleyeceğimiz bu etkinliklerle yenilikçi endüstrilerin farklı branşlarını kapsayacağız. Yenilikçi endüstriler düşük yatırım maliyetleri ile küresel rekabette öne çıkmamızı sağlayacak yeni fırsatlar sunmaktadır. Devletin bu potansiyeli desteklemesini de çok önemsiyor ve doğru buluyorum. Özellikle dizi ve sinema sektörlerinde devletin öncülük ettiği ve desteklediği projeler çok başarılı oldu. Sinema ve dizi sektörünün ihracatı 1 milyar doları aştı. Yani Türkiye olarak yeni bir gelir kapısı bulduk. Türkiye’de üretilen diziler dünyanın hangi coğrafyasına giderseniz gidin karşılaşabiliyorsunuz. Sonra o dizileri izleyenler tatil için Türkiye’ye geliyor ve turizme de katkısı oluyor” ifadelerini kullandı.

    “Katma değerli ürünler üretmeyi sağlayan fikri mülkiyet, telif, patent gibi unsurların önemi her geçen gün artıyor”
    Küresel ekonomide çevreyi kirletmeyen, katma değerli ürünler üretmeyi sağlayan fikri mülkiyet, telif, patent gibi unsurların öneminin her geçen gün artmakta olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Dünya genelinde yenilikçi sektörlerin toplam ekonomik büyüklüğü 2 trilyon doları bulmaktadır. Bu müthiş bir alan. Daha biz burada denizde bir damla suyuz. Özellikle üniversiteyi bitirince ne iş yapacağım diyeceğim kardeşlerime müthiş bir potansiyel var. Özellikle dijital iletişim kanallarıyla dünya geneline yayılan içerik ekonomisinin lideri olmak için eğitim ve destek programlarına odaklanmalıyız. Sonuç olarak Türkiye’nin yenilikçi endüstrileri büyük bir potansiyele sahip. Ama biz daha işin başındayız. Burada daha çok kazanacak paramız var. Bunları da genç kardeşlerimizle yapacağız” diye konuştu.
    Konuşmanın ardından KTO Başkanı Selçuk Öztürk ve KTO Meclis Başkanı Ahmet Arıcı tarafından TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na hediye verildi. Seminere, TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, TOBB Türkiye Kreatif Endüstriler Meclisi Başkanı Ata Kavame, sektör temsilcileri, üniversite öğrencileri katıldı.

  • Yaşlı refahı düzenlenen panelde ele alındı

    Yaşlı refahı düzenlenen panelde ele alındı

    Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğe Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem ve Nilüfer Kent Konseyi Başkanı Neslihan Binbaş da katıldı. Etkinliğin açılışında konuşan Başkan Turgay Erdem, insan hayatında yaşlılık döneminin en kıymetli dönem olduğunu vurguladı. Türkiye’de yaşlıların ekonomik nedenlerle içlerine kapandığına işaret eden Başkan Turgay Erdem, “Bakın Avrupa ülkelerinde yaşlı turizmi yaygındır. İnsanlar emekli olup gündelik sorumluluklarından sıyrıldıktan sonra dünyayı gezmeye çıkarlar. Bizim ülkemizde ise emekli maaşıyla böyle bir şey elbette mümkün değil. Nüfusumuz giderek yaşlanıyor ve nüfusun büyük bölümü kentlerde yaşıyor. Bu durumda insanların büyük bölümünün yaşlılık dönemlerini kentlerde geçireceğini öngörürsek, kentlerde yaşlılara yönelik politikaların da ona göre düzenlenmesi gerekiyor” dedi.

    Yaşlıların hayat kalitesini iyileştirilmesi gerektiğine dikkat çeken Başkan Erdem, “Bu konuda yerel yönetimlere büyük görevler düşüyor. Nilüfer ilçesinde nüfusun yüzde 7,7’sini 65 yaş ve üzeri nüfus oluşturuyor. TÜİK verilerine göre Nilüfer’de yaşa bağlı bağımlılık oranı Türkiye ve Bursa ortalamasının altında. Biz sosyal belediyecilik anlayışımız gereği toplumun bütün dezavantajlı guruplarına olduğu gibi yaşlılarımız için de sosyal refahı destekleyen çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda bizim bütün Türkiye’ye örnek olan bir model uygulamamız var. Yaşlılığı her şeyin bittiği, ömrün son durağı gibi görmek yerine, olabildiğince verimli, üretken, sosyal ve mutlu geçirmeyi esas alan Olgun Gençlik Merkezi modeli. Şu an 2 tane merkezimiz var ve burada 55 yaş üstü vatandaşlarımız bir araya gelerek hobi faaliyetleri yapıyor. El emeği işler yapıp üretimde bulunuyorlar. Kısaca keyifli bir akran etkileşimi içinde hem sosyalleşiyor, hem de verimli, mutlu bir olgunluk dönemi yaşıyorlar. İki tane huzurevimiz var ve buralarda kalan vatandaşlarımız için de keyifli akran etkileşimi içinde mutlu olacakları bir yaşam alanı oluşturmaya çabalıyoruz. Özetle, yaşlılarımız için gerçekten mutlu olacakları yaşam alanları oluşturmaya çalışıyoruz. Ayrıca bir Alzheimer Hasta Konuk Evimiz var. Orada da aktivite odaları, fizik tedavi ve egzersiz salonları ile uzman bir kadro ile hizmet veriyoruz. Uzman ekiplerimizle evde bakım hizmetleri veriyoruz. Ekiplerimiz periyodik aralıklarla bu yaşlılarımızı evlerinde ziyaret ediyor, onlara ev temizliği ve kişisel bakım hizmeti veriyor. Ayrıca bu durumdaki yaşlılarımıza günde 2 öğün sıcak yemek servisi de yapıyoruz. Sonuç olarak yaşlı dostu bir kent ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Yeşil alanlarımız, parklarımız, açık alan spor aletleriyle donatılan yürüyüş yollarımız her sosyal kesimden insanın spor-egzersiz ve sosyalleşme ihtiyacına cevap veriyor” diye konuştu.
    Başkan Erdem, Nilüfer Kent Konseyi Emekliler Gurubu’nun çalışmalarına da dikkat çekerek, panelde ortaya çıkacak fikirlerin yaşı ilerleyen kesime yönelik yapılacak hizmetlere ışık tutacağını da ifade etti.


    Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Alpaslan Türkan, ‘Yerinde yaşlanma, güvenli yaşam ve sağlık’ başlıklı oturumda konuştu. Dünya üzerinden yaşlı nüfusu ve yaşam standartlarına değinen Türkan, yaşlılık sürecinin ülke refahına göre değişkenlik gösterdiğini söyledi. Fiziksel vücut yaşı ile ruhsal yaşın farklılık gösterdiğine değinen Türkan, aile ortamı, yaşanılan yer ve devlet hizmetlerinin yaşlanma yaşını derinden etkilediğini belirtti. Kentlerin yaşlıların yaşamında büyük etkisi olduğunu belirten Türkkan, yerel yönetimlerin yaptığı hizmetlerin çok kıymetli olduğunu vurguladı.

    Etkinlikte, Bursa Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Sinem Tapkı ‘Yaşlı dostu kent ve toplum’, Sosyalink Podcast Ajansı Kurucusu Özcan Yazıcı ‘Dijital okur-yazarlık’, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden Doç. Dr. Şenol Baştürk ‘Yaşlı refahı ve katılımı’, Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nden Doç. Dr. Berkay Aydın, ‘Geleneksel ve modern aile yapısında yaşlılık’, Nöroloji Uzmanı Uzm. Dr. Nermin Çalışır, ‘Alzheimer ve alzheimerden korunma’, Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Dr. Öğr. Üyesi Okan Gültekin de ‘Yaşlılıkta spor ve egzersiz’ başlıklı oturumlarda katılımcılarla bilgiler paylaşarak deneyimlerini aktardı.

  • ‘Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği ve Türkiye’

    ‘Karadeniz’in Değişen Jeopolitiği ve Türkiye’

    Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. İsmail Köse, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ve Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde konuşan Rektör Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı “Doğu ve batı arasında köprü, kuzey ve güney arasında bir kavşak noktası olan Karadeniz, asırlardır doğu ile batı medeniyetlerinin odak ve çatışma noktası olmuştur. Özellikle 20. yüzyılın sonuna doğru Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yeniden şekillenen Karadeniz, jeopolitik önemi nedeniyle bir kez daha küresel güçlerin ilgi alanına girmiştir. Karadeniz’in hâkimiyeti ve kontrolü; Avrupa, Balkanlar, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Avrasya bölgeleri için jeostratejik önem taşımaktadır. Diğer taraftan yeni dünya düzeninde güvenlik, enerji, ekonomik ve siyasi rekabetin pekiştiği Karadeniz, dünyanın ticaret merkezlerinden biri olmakla birlikte jeopolitik konumuyla enerji koridoru görevini de üstlenmektedir. Türkiye’nin Karadeniz’deki rolü son derece kritiktir. Doğu ve batı arasında kalan Karadeniz’in anahtarı, jeopolitik konumu nedeniyle Türkiye’nin elindedir. Bölge ülkelerinin deniz yoluyla Afrika, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’ya çıkış kapısını Türk Boğazları oluşturmaktadır. Karadeniz’e kıyıdaş devletler, Türk boğazları ve Karadeniz, birbirleriyle bütünleşen stratejik geçiş noktalarıdır. Bu noktada Montreux Boğazlar Sözleşmesi ön plana çıkmaktadır. Montreux Boğazlar Sözleşmesi, kıyıdaş devletlerin güvenliği ve refahı bakımından önemli olmakla birlikte Türkiye’nin bölgede öne çıkan aktör olmasını da sağlamaktadır” diye konuştu.


    Prof. Dr. İsmail Köse ise yaptığı konuşmada “Türk cihan mefkûresinde Boğazlar ve Karadeniz’in önemini anlayabilmek için 1453 yılındaki fetihten sonra buraların, Osmanlı’nın egemenliğine girdiği düşünülür ki esasında düzeltilmeye muhtaç bir bilgidir. 1484 yılında Kefe ve Taman’ın fethinden sonra Karadeniz artık bir Türk gölü olmuştur. 1453 sonrasında Osmanlı Devleti, 300 yıl Bağazlar’a hükmedebildi ta ki 1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’na kadar Boğazlar’ı kim kontrol ediyorsa Karadeniz’i de kontrol ediyordur. Bu Türk kontrolü, 1484 yılında başlayan mutlak kontrol, 1774 yılına kadar devam eden, bundan sonra da uluslararası politikanın gereği doğrultusunda dönem dönem paylaşılan dönem dönem Mondros Mütarekesi zamanında olduğu gibi işgal altında olan ve 1936 yılından itibaren de büyük oranda yine Türkiye’nin güvenlik kaygılarını Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile koruyacak şekilde gelişen bir kontrolden söz ediyoruz” dedi.

    Panelde son olarak konuşan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ise “Bizim, Karadeniz’den Asya’ya ve oradan da bu tarafa doğru bakmamız; yeni dengeleri, yeni bakış açılarını ve yeni felsefi yaklaşımları da beraberinde getiriyor. O nedenle özellikle hem Osmanlı Devleti tarihini hem Rusya’yı hem de yeni aktörler olan ABD ve Çin’i iyi bilmek lazım. Bu açıdan değerlendirdiğimizde özellikle Karadeniz’in, bizim için ne anlam ifade ettiğine bakmamız gerekir. Bu nedenle gençlerimiz, öğrenci arkadaşlar, ne yapın yapın Montrö Antlaşması’nı iyi bilin. Bu antlaşma, modern Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptığı en önemli antlaşmalardan biridir. Boğazlar’ın kontrolünün bizde olması, çok önemli bir şey. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı başladıktan sonra birdenbire Montrö Anlaşması’nın ve Karadeniz’in öneminin ne olduğunu ve ne olabileceğini daha iyi görmeye başladık” ifadelerini kullandı.

    Panel panelistlere plaket takdim edilmesi ve çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.