Etiket: pcr testi

  • İçişleri Bakanlığı’ndan PCR testi kararı

    İçişleri Bakanlığı’ndan PCR testi kararı

    İçişleri Bakanlığınca 81 İl Valiliğine “Ülkeye Giriş Tedbirleri” konulu genelge gönderildi. Genelgeye göre, 1 Haziran’dan itibaren tüm sınır kapılarından ülkeye girişlerde, girişten azami 72 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR test raporu veya girişten azami 48 saat içerisinde yapılmış negatif hızlı antijen testi zorunluluğu aranmayacak.

    Genelgenin Covid-19 salgınının yayılım hızını kontrol altında tutmak amacıyla, yurt içinde olduğu gibi sınır kapılarında uygulanacak kurallar ve önlemlerin salgının seyrinde yaşanan küresel gelişmeler doğrultusunda belirlendiği ifade edildi. Bu doğrultuda daha önce illere gönderilen genelge ile 3 Mart 2022 tarihinden itibaren tüm kara, hava, deniz ve demiryolu sınır kapılarında ülkeye girişte uygulanacak tedbirlerin belirlendiği ancak Sağlık Bakanlığının yazısı ve yeni gelişmeler doğrultusunda ülkeye girişte uygulanacak tedbirlerde bazı değişikliklere ihtiyaç duyulduğu belirtildi.

    Açıklamada, korona virüs pandemisi ile ilişkili güncel durum değerlendirilerek, 1 Haziran’dan itibaren tüm sınır kapılarından ülkeye girişlerde, girişten azami 72 saat önce yapılmış negatif sonuçlu PCR test raporu veya girişten azami 48 saat içerisinde yapılmış negatif hızlı antijen testi zorunluluğu aranmayacağı kaydedildi.

  • Ameliyat öncesi PCR testi kalktı

    Ameliyat öncesi PCR testi kalktı

    Salgın sürecine ilişkin bir kural daha kaldırıldı. Artık ameliyat ya da endoskopi gibi diğer işlemler öncesinde yapılması zorunlu olan PCR testi yapılmayacak. Sağlık Bakanlığı yeni uygulamayı hastanelere resmi yazıyla duyurdu. Karar 26 Nisan’da yapılan son Bilim Kurulu toplantısında alındı.

    BAKANLIK RESMİ YAZIYLA BİLDİRDİ

    Sağlık Bakanlığı hastanelerin artık ameliyat ya da endoskopi, kolonoskopi gibi girişimsel işlemler öncesinde hastalara tarama amaçlı test yapılmamasını istedi.

    Resmi yazıda kararın vaka sayıları, aşılama oranı, ilaç kullanımı gibi etkenlerin göz önünde bulundurularak alındığı belirtildi.

    Uzmanlara göre yeni uygulama hekimler ve sağlık çalışanlarının dışında diğer yatan hastaların sağlığı için risk oluşturacak.

    21 Nisan’da da Sosyal Güvenlik Kurumu, hastanelerdeki corona virüs hastası ayrımını sona erdirmiş, Covid hastaları için ödenen ek ücretler kaldırılmıştı.

  • Bilim Kurulu üyesinden PCR açıklaması

    Bilim Kurulu üyesinden PCR açıklaması

    Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Omicron’un çok hızlı bulaşmasından dolayı test sistemlerinde tıkanıklığa yol açacağının öngörüldüğünü ve bunun Bilim Kurulu’nda gündeme getirildiğini söyledi. “PCR dışında testlerin çeşitlendirilmesi şart. Sağlık Bakanlığı’nın buna yönelik bir planı olacaktır diye düşünüyorum” diyen Prof. Dr. Yavuz yarıyıl tatili öncesi de uyarılarda bulundu.

    Yavuz, “Ben de açıkçası Şubat ayında belki biraz dinlenirim diye kayak otellerine bakayım dedim. Hepsinde gerçekten doluluk oranları had safhada. Omicron için riskli bir ortam. O nedenle tatile giderken aşı ve maskeyle korunmanızı asla ihmal etmeyin. Şu an bizim merkezimizde yatışlar arttı, yeni servisler açmak durumunda kalıyoruz” diye konuştu.

    Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, hastanelerdeki Omicron’a bağlı yoğunluğun artmaya başladığına işaret ederek önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Yavuz, İstanbul’un Omicron’un ilk görüldüğü yer olduğunu söyleyerek “İlk önce sağlık çalışanlarından aslında bunu gördük, aşılı olan sağlık çalışanları hastalığı hafif geçirmekte birlikte gene de hastalandılar ve sonuçta belli kliniklerde iş yükü çok arttı onlar evde kalmak zorunda kaldıkları için. İnanılmaz fazla sayıda hasta başvuruları oldu, test sıkıntısı yaşandı, çok uzun süre test sonucu bekler hale geldi insanlar. Şu anda da yatan hasta sayısında artışlar görüyoruz. Yeni servisler açmamız gerekiyor. Yatan hastalar genellikle yine yaşlı, komorbiditesi (altta yatan hastalığı) olan riskli kesim ama 40’lı 50’li yaşlarında olan genç hastalarımız da var. Bunlar da genellikle ya aşısız, ya da eksik aşılı” dedi.

    “OMİCRON PANDEMİNİN SONUNU GETİRECEK GÖRÜŞÜ HENÜZ HİPOTEZ”

    Omicron’un hafif seyrettiği için salgının sonunu getireceği yönündeki görüşlere “henüz” katılmadığını söyleyen Prof. Dr. Yavuz, tam tersine bu görüşle hareket etmenin çok tehlikeli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bu görüş, şu an bir hipotez. Doğrulanmış bir durum değil. Bilimsel yaklaşım, olumsuz senaryolar üzerinden hazırlanmanız gerektiğini söylüyor bize. Çünkü daha önceki tecrübelerimizde de bunu gördük. Omicron ilk çıktığında çok fazla insana bulaşabileceği, bu nedenle de hastanelerde sıkışıklıklara neden olabileceği, test kapasitesinde zorlanmalara yol açabileceği, toplumda özellikle ön saflarda çalışan sağlık çalışanları gibi, hizmet sektörü çalışanları gibi kesimlerde çok fazla hastalanmaya bağlı olarak işlerin aksayabileceği matematik modellemelerle gösterilmişti zaten. Yüzde 25 daha hafif seyirli bile olsa, o kadar fazla insana bulaşıyor ki, ölüm ve hastaneye yatış sayılarının çok daha yüksek olabileceğini matematik modellemeler gösteriyor şu anda. Mücadelenizi bunlar üzerinden yürütmeniz gerekiyor.”

    “HIZLI TESTLERİ GEÇEN HAFTA DA GÜNDEME GETİRDİK”

    Omicron varyantının dünyada hızla yayılmasıyla beraber Bilim Kurulu toplantılarında da test sayılarının artırılması, sadece PCR değil hızlı testler gibi seçeneklerin de gündeme alınması gerektiğini gündeme getirdiklerini de söyleyen Prof. Dr. Yavuz, şunları kaydetti: “Test sayınızı, test çeşitliliğinizi arttırın, Omicron’daki öngörüler bu yöndeydi. Bunu yaparsanız daha az zararlı çıkarsınız diyor öngörüler. Bilim Kurulu’nda testleri, test yöntemlerini çok yakından takip eden arkadaşlarımız var. Hızlı testler kullanıma girer girmez, Bilim Kurulu’nun da gündemine geldi ve tartışıldı bu konu; Sağlık Bakanlığı’na da önerildi hızlı test kullanımı. Hatta geçtiğimiz hafta Çarşamba günü de dahil olmak üzere. Buraya daha hazırlıklı girilseydi, test çeşitliliği, testi yapan bölümlerde çalışan insan sayısının yeniden düzenlenmesi vb, Omicron pikine böyle girmiş olmamız gerekirdi. Öyle giremediğimiz için PCR için hastanelerde korkunç kuyruklar oldu, test sayıları aşırı yükseldi. Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı burada başka bir yönteme giderek, test yapılacak grupları azaltmaya gitmek zorunda kaldı. Şu anda Türkiye’nin güvenilir hızlı testlere ihtiyacı var. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığımız PCR testlerindeki tıkanma, bu hızlı testlerin uygun endikasyonda kullanımına ihtiyaç olduğunu da gösterdi.”

    “BEDELİNİ AĞIR ÖDEYEBİLİRİZ”

    Salgının henüz “endemik” hale gelmediğini, halen pandemik koşullar içinde olduğumuzu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, daha hipotez iken salgın sonlanıyormuş gibi hareket etmenin bedelini ağır ödeyebileceğimizi söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu senaryoyu gerçek bir senaryoymuş gibi şimdiden kabul edersek, bedelini ağır ödeyebiliriz. Biz, kötü senaryo üzerinden hazırlanmalı ve her türlü önlemi de onun üzerinden yapmalıyız. Amerika’da görüyoruz, hastaneye yatışlar müthiş arttı; ölüm sayıları arttı. Neredeyse diğer piklere yaklaşan sayılarda yatışlar var. Hatta bir önceki piklere göre daha fazla ölüm sayısı ile karşılaşılmasından korkuluyor. Yetersiz aşılı olanların ek dozlarını mutlaka yaptırması gerekli. Aşılamaya hız kazandırılması lazım. Diğer taraftan da toplumda enfeksiyonu kontrol altına almayı sağlayan, ‘tara-test et-izole et’ kuralı, mesafenin artırılması, maske kullanımına halen dikkat edilmesi ki zaten kullanıyoruz, gerekiyor. Şu anda bilim bize bunu söylüyor.”

    “TATİLDE KIŞ OTELLERİNİN RESTORANLARI RİSKLİ OLACAK”

    İki gün sonra başlayacak yarı yıl tatiliyle de ilgili önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Yavuz, tatilin başlamasıyla beraber insan hareketliliği ve belli bölgelerdeki yığılmalardan endişe ettiğini belirterek “Şubat tatili için tabii ki ben de takip ediyorum, ben de dinlenmek istiyorum. Her yer dolu, inanılmaz bir kalabalık olacak, kayak otelleri, bütün kış otelleri oldukça yoğun bir şekilde dolu. Ben buraların yemek yenilen alanlarını düşünüyorum; Omicron edinmek için ya da Kovid olmak için gerçekten ideal ortamlar olacak. O yüzden kalabalıklara girmeyin diyeceğim ben yine mecburen. Bunu demek zorundayım çünkü. Hele aşısızlar kesinlikle girmesinler. Eksik aşılı olanlar da mutlaka aşı dozlarını tamamlasınlar. En azından hastalansalar bile ölüm riski neredeyse 13 kat daha düşük aşısızlara göre. Ayrıca tanıdıklarınız, aile bireyleriniz, aşılı olduğunu bildiğiniz kişiler vb dışında; kalabalık bir ortamda olacaksanız maskenizi asla çıkarmayın. Tabii ki testler herhalde ki yaygınlaştırılacaktır diye düşünüyorum. Sanırım Sağlık Bakanlığı’nın da bu yönde bir takım çalışmaları olacaktır” diye konuştu.

    “UZUN VADELİ ETKİLERİNİ HAFİFE ALMAYIN”

    Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, son olarak ‘nasılsa artık hafif geçiriliyor’ diye düşünerek salgını ciddiye almayı bırakmanın risklerine de su sözlerle değindi: “Bu aslında hala yeni bir virüs. 2 yıl oldu ortaya çıkalı ama henüz uzun dönem etkilerinin neler olacağı tamamen bilinmiyor. Hafif bile geçirseniz, bu virüsün vücutta birçok yere yerleşebildiği gösterildi. Merkezi sinir sisteminden, beyin fonksiyonlarından tutunun, üreme sistemine, birçok yere etkisi olabileceği görülüyor. Uzun dönem sonuçlarını da süreç içinde göreceğiz. Kural, bu virüsle enfekte olmamaya çalışın olmalı. Virüsler o kadar da masum değil. İlerleyen dönemde ummadığımız sonuçları çıkabilir. Mesela MS (Multipl Skleroz) hastalığının da viral bir hastalık olduğu neredeyse gösterilmiş durumda. Geçtiğimiz hafta bununla ilgili yayınlanan bir çalışma (başka bir virüse maruziyet sonucu uzun vadede ortaya çıkabileceğini) gösterdi. Dolayısıyla bilinmeyen bir virüs, hem de ölümcül olduğunu biliyoruz, Omicron da olsa öldürebildiğini görüyoruz; nitekim hastanemize de çok ağır seyreden hastalar geliyor, kaybettiğimiz hastalar oluyor.”

  • Yerli PCR test kiti yolda

    Yerli PCR test kiti yolda

    Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) bünyesinde geliştirilen yeni Covid PCR tanı kitinin piyasaya çıkması için gün sayılıyor. Yeni varyantlardan etkilenmeyecek şekilde dizayn edilen ve doğruluk oranı yüzde 98’i bulan yeni PCR tanı kitinde sonuç alma süresi de yarı yarıya düşecek. Çok düşük virüs yüklerinde de doğru sonuç verebilen tanı kiti sayesinde hastalığın en erken evrede tespiti de mümkün olacak.

    Pandeminin başından beri Türkiye genelinde tanı merkezlerinin kurulması ve ilaç, aşı gibi hayati konulardaki AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesinde büyük katkı sağlayan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) bünyesinde geliştirilen yerli PCR testi DiaKit’in AR-GE çalışmaları tamamlandı.

    Kitin üretimi, Ankara’daki TÜSEB Aziz Sancar Araştırma Merkezi bünyesinde gerçekleştirilecek, öncelik Türkiye’nin ihtiyacına yönelik olsa da, gerekirse çevre ülkelere de ihracatı mümkün olacak.

    SÜRE YARIYA İNİYOR, MALİYETİ DÜŞÜRÜYOR

    Yeni tanı kitinin mevcut muadillerine nazaran pek çok avantajı olduğuna işaret eden. Doç. Dr. Rabia Çakır Koç, “Analiz süresinin kısa olması, hem kritik durumlarda hastaya çabuk cevap verebilmek için, hem de mevcut altyapı ile daha fazla tanı konulabilmesi için oldukça önemli. Bunun dışında bir önemli avantajı da varyantlardan etkilenmiyor oluşu” dedi.

    Yaptıkları moleküler dizaynın, mutasyonlardan etkilenmeyen bir bölgede olması nedeniyle, şu ana kadar görülen varyantlarda, doğruluktan herhangi bir sapma olmadığını söyleyen Koç, “Ayrıca maliyetinin düşük olması, ülke için önemli bir fayda sağlayacak” diye konuştu.

    TÜSEB bünyesinde geliştirilen DiaKit’in doğruluk oranının yüksek olmasının sebebinin mutasyonlardan etkilenmeyen bir alanın seçilmiş olduğunu söyleyen Doç. Dr. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yüzde 98, yüzde 100 aralığında diyebiliriz doğruluk oranını da. PCR kitimiz bu dizaynı sayesinde şu ana kadar karşılaştığımız tüm varyantların tanısında pozitifliği yakalayabildi. Biyoinformatik analizler çerçevesinde de gelecek varyantlardan, yeni mutasyonlardan da etkilenmesini beklemiyoruz.”

    “VARYANTI BELİRLEYECEK YENİ KİTLER DE GELİŞTİRİYORUZ”

    Yeni PCR kitinin hastada hangi varyantın bulunduğunu tespit etmediğini vurgulayan Doç. Dr. Koç, “Bir hastanın sadece pozitif ya da negatif olması değil, pozitif olan hastanın hangi varyant ile enfekte olduğunun bilinmesi için yeni varyasyonlar, yeni tanı kitleri geliştiriyoruz. AR-GE çalışmaları tamamlandıktan sonra üretimine yönelik planlamalarını da gerçekleştirdik. Hem ülkemizin ihtiyacını hem de belki çevre ülkelere bu kiti gönderebilecek kapasitelerde üretmemiz mümkün” dedi.

    “TÜSEB BÜNYESİNDE ÜCRETSİZ EĞİTİMLER VERECEĞİZ”

    Pandeminin başından beri birçok yerli firmanın tanı kiti geliştirdiğine ve halen de bu konularda çalıştığına değinen Doç. Dr. Koç, sözlerini şöyle noktaladı:

    “Bizim TÜSEB olarak kurduğumuz bir alt yapımız daha var. Bu altyapıda biyoteknolojik ilaçlar ve aşılara yönelik hem AR-GE merkezi olarak kullanılabilecek, hem de eğitimler verilebilecek. Bu eğitimler özellikle lisans mezunlarına, lisans öğrencilerine, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimize yönelik ve tamamen ücretsiz olarak uzmanlar tarafından verilecek eğitimlerdir.”

  • Tahliye olan müzisyenler gözyaşlarıyla karşılandı

    Tahliye olan müzisyenler gözyaşlarıyla karşılandı

    Konser için gittikleri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nde sahte PCR testi ile yakalanarak hapse giren Bülent Ersoy’un 21 kişilik orkestra üyesinden 19’u, tahliye edildikten sonra ilk uçakla İstanbul’a geldi. Müzisyenler, aileleri tarafından İstanbul Havalimanı’nda gözyaşları içinde karşılandı. Müzisyenler ve aileleri, olay karşısında ilgisiz kaldığını öne sürdükleri Bülent Ersoy’a tepki gösterdi.

    Lefkoşa Cezaevi’nden tahliye edildikten sonra Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferiyle akşam saat 21.00 sıralarında Ercan’dan İstanbul Havalimanı’na gelen müzisyenleri, aileleri ve yakınları karşıladı. Duygusal anların yaşandığı karşılama sırasında hem gözyaşı hem de tepki vardı.

    “RIZKIMIZI KAZANMAYA GİTTİK”

    Orkestranın davulcusu Ahmet İzgi, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, “Biz oraya rızkımızı kazanmaya gittik ancak mahkum edildik” diye konuştu. İzgi, “İki yıldır pandeminden dolayı çalışamıyorduk. Tam iş sezonu açıldı, insanlar işe gitti. 2 buçuk ay orada mahsur kaldılar. Ben yoğun bakımda yattım. 1 ay otelde kaldık. Orada 4 kere, 5 kere test olduk. Buradan giderken 2 kere test olduk. Hepimiz negatiftik. Bizi hasta insanların içine attılar. Bir ay otelde kaldık. Bir ay hapiste kaldık. İki arkadaşımız dönemedi. Biri pozitif olduğu için orada kaldı diğeri de halen hapiste” dedi.

    “BÜLENT HANIM BİZİMLE İLGİLENMEDİ”

    Bülent Ersoy’a da tepki gösteren Ahmet İzgi şunları söyledi:

    “Bize hiç yardım etmedi. Ben yoğun bakımda kaldım, entübe oluyordum. Bülent Hanım bizimle ilgilenmedi. Hiçbir yardımı olmadı. ‘Avukat tutacağım’ dedi ama kimsenin avukat tuttuğu yok. ‘Servetimi harcayacağım’ dedi ama biz kimsenin servetini filan istemiyoruz. Bize sadece bir hatır sorsaydı, arasaydı. Bizim ailelerimiz hop oturup hop kalktı hasta olduğumuzu duyunca. Biz müzisyeniz. İşimize devam edeceğiz.”

    “Tekrar Bülent Ersoy’un orkestrasında çalacak mısınız?” şeklindeki bir soruya İzgi, “Yok canım. Bülent Ersoy kendine orkestra bulamıyor Türkiye’de. Kimse çalışmıyor, çalışmaz da. Ben onunla niye çalışayım?” şeklinde yanıt verdi.

    “KİM SEBEP OLDUYSA ALLAH’A HAVALE EDİYORUM”

    Annesi, babası, eşi ve çocukları tarafından karşılanan kemancı Onur Yırgal ise “Konser için gittik. Tek suçumuz işimize gitmemiz. Bizim adımıza sahte evrak düzenlenmiş. Bizim hiçbir şeyden bilgimiz yok. Sadece ‘WhatsApp’ üzerinden gönderdikleri bir kağıtla KKTC’ye girişimiz sağlandı. Sonra bu belgenin sahte olduğu öğrenildi. Bizim suçumuz sadece işimize, ekmek paramıza gitmemiz. Başka bir suçumuz yok. Bu olaylara kim sebep olduysa Allah’a havale ediyorum.” diye konuştu.

    SAHTE PCR TESTİ İLE YAKALANMIŞLARDI

    Bülent Ersoy’un 21 kişiden oluşan orkestrası, 28 Ağustos’ta çift aşının yanı sıra PCR testi de istenen KKTC’ye girişte, otelin temin ettiği sahte PCR testleriyle yakalandı.

    Polis gözetiminde sahneye çıkan ve ardından yargılanan orkestra üyeleri, son duruşmalarında birer ay hapis cezası alırken; şef Onur Özelçağlayan ise 1.5 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezaları tamamlanan orkestra üyeleri bugün Lefkoşa Cezaevi’nden tahliye edildi.

    Müzisyenlerden 19’u İstanbul’a gelirken, bir müzisyen ise PCR testi pozitif olduğu için otelde karantinada olduğu öğrenildi.

  • Okullarda PCR testi başladı! Hangi illerde uygulanacak?

    Okullarda PCR testi başladı! Hangi illerde uygulanacak?

    Okullarda yüz yüze eğitimin başlamasıyla, salgının seyrini görebilmek için bazı okullarda PCR testi taraması yapılacak. Milli Eğitim Bakanlığı 10 pilot il belirledi. Test için veli onayı gerekecek.

    Okullarda yüz yüze eğitimin sekteye uğramaması için bazı okullarda PCR testi taraması yapılacak.

    Milli Eğitim Bakanlığı okullarda PCR testi uygulamasının başladığını duyurdu. 10 pilot il belirlendi. Bu illerde velilerin onayı alınarak öğrencilere PCR testi uygulaması yapılacak.

    Pilot olarak belirlenen iller Sağlık Bakanlığına iletildi.

    Edirne, Balıkesir ve Erzurum’un da aralarında olduğu uygulama için İstanbul, Ankara ve İzmir için de çalışmaların devam ettiği belirtildi.

    PCR testleri nasıl alınacak?

    PCR testi yapılacak okullar, Sağlık Bakanlığı tarafından vaka ve nüfus yoğunluğuna göre seçilecek.

    Belirlenen okullara sağlık ekipleri gönderilecek. Öğrenci velisinden imzalı bir onay istenecek. Onay halinde öğrencilerden PCR testi alınacak.

    “PCR testleri için burundan örnek alınmayacak”

    Peki tes ağızdan mı yoksa burundan mı alınacak. Geçtiğimiz günlerde TRT Haber canlı yayınına katılan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, bu soruya şöyle yanıt vermişti:

    “Uygulamanın amacı günlük olarak okullarda salgının artışını tespit etmek. Bu da zaten pilot olarak seçilen okullarda olacak. Bu okullarda da veli iznine göre öğrenciler test edilecek. PCR testleri tükürükten alınacak örneklerle yapılacak. Yani burundan örnek alınmayacak. Pek çok Avrupa ülkesinde de tükürük testi yapılıyor. Öğrencilere herhangi bir zararı olmuyor.”

    Bakan Koca veli onayına dikkati çekmişti

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçtiğimiz haftalarda Bilim Kurulu toplantısı ardından yaptığı açıklamada, okullarda öğrencilere yapılacak olan PCR testine açıklık getirmişti:

    “Öğrencilerimize tarama amaçlı yapılacak testlerde velilerimizin izni olmadan hiçbir işlem tesis edilmeyecektir. Velilerimiz onay formunda öğrenciden test için numune alınmasına izin vermeleri halinde sadece boğazdan örnek alınarak tarama işlemi yapılacaktır”

  • KVKK’dan aşı ve test kararı

    KVKK’dan aşı ve test kararı

    Kişisel Verileri Koruma Kurulu, Covid-19’la mücadele kapsamında yetkili kurumlar ve işverenlerin aşı ve PCR test sonucu bilgisini işlemesinin kanuna aykırı olmadığına karar verdi.

    Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) tarafından, Covid-19 PCR test sonucu ve aşı bilgisi uygulamalarına ilişkin yazılı bir açıklama yapıldı. Covid-19 ile mücadele kapsamında yetkili kurumlar ve işverenlerin aşı ve PCR test sonucu bilgisini işlemesinin kanuna aykırı olmadığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:

    “Kurumumuza gerek yazılı olarak gerek ALO 198 çağrı hattı vasıtasıyla intikal eden PCR testi ve/veya aşı bilgisi taleplerine ilişkin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) çerçevesinde nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin olarak Kurumumuz görüşlerinin talep edilmesi üzerine, konunun ülke genelinde gerçekleştirilecek yaygın bir uygulamaya inhisar edeceği dikkate alınarak, Kanun kapsamında bir değerlendirme yapılmasını teminen Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun gündemine alınmasına karar verilmiş ve Kurul’un 28/09/2021 tarihli ve 2021/980 sayılı Kararı ile aşağıda yer verilen değerlendirmenin Kurum resmi internet sitesinde yayınlanmasına karar verilmiştir.

    Dünya genelinde çeşitli varyantlarının da etkisiyle yayılma hızı giderek artış gösteren Covid-19 virüsünün neden olduğu hastalıklardan korunmak adına, değişen koşulları da dikkate almak suretiyle ülkemizin de aralarında bulunduğu tüm devletler, çeşitli tedbirler almaya devam etmekte olup; karantina, sosyal mesafe ve sosyal izolasyon gibi temel tedbirlerin alınmasının yanı sıra, yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde Covid-19 aşıları geliştirilerek kullanıma sunulmuştur. Covid-19 aşısının, koronavirüsün yayılımını önlediği, hastalığın etkilerini de önemli ölçüde azalttığı bilinmekte olup; bu bilimsel gerçeklikten hareketle devletler, kamu sağlığının korunmasını teminen işyerleri de dâhil olmak üzere toplu halde bulunulacak alanlarda, Covid-19 aşı bilgisi ve/veya PCR testi sonuçlarının işlenmesi zorunluluğu getirmektedirler.

    Nitekim ülkemizde de İçişleri Bakanlığınca 81 İl Valiliğine gereği, ilgili Bakanlıklara da bilgi için gönderilen 20.08.2021 tarihli yazıda; salgının toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riskin asgari seviyeye düşürülmesi için konser, sinema, tiyatro ve toplu ulaşım araçları gibi insanların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere katılım sağlamak isteyen kişilere Covid-19 aşı bilgisi ve/veya negatif sonuçlu PCR test bilgisinin bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 81 İl Valiliğine gereği için, ilgili Bakanlıklara da bilgi için gönderdiği 02.09.2021 tarihli yazıda ise işyerlerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler kapsamında; Covid-19 aşısı olmayan işçilerden zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmalarının işyeri/işveren tarafından istenebileceği ve test sonuçlarının gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulacağı ifade edilmiştir.

    Öncelikle belirtmek gerekir ki; kişilerin tahlil, görüntüleme, test, rapor, aşı durumu gibi sağlık durumlarına ilişkin bilgileri Kanunun 6’ncı maddesine göre kişisel sağlık verisi niteliğini haiz olup, özel nitelikli kişisel veri kategorisinde bulunmaktadır. Bu sebeple, söz konusu bilgilerin Kanunun 6’ncı maddesinde yer verilen işleme şartlarına uygun olarak işlenmesi gerekmektedir.

    Öte yandan, Covid-19 salgınının dünya çapındaki gerek sağlık, gerek sosyal hayat gerek ekonomi üzerindeki etkileri dikkate alındığında, bu salgınla mücadele kapsamında aşı durumu ve PCR test sonucu gibi Covid-19’a ilişkin kişisel sağlık verilerinin; kamu sağlığının, kamu güvenliğinin ve kamu düzeninin korunması amacıyla işlenmesi gerekliliğinin ortaya çıkması kaçınılmazdır.

    Bilindiği üzere Kanunun 28’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, ‘Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi’ halinde Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir.

    Bu noktadan hareketle salgın hastalık gibi kamu güvenliği ve kamu düzenini tehdit eden durumlarda bu tehdidi ortadan kaldırabilmek amacıyla salgın hastalığın bulaşıcılığının önüne geçilebilmesini teminen kanunla yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen faaliyetler kapsamında kişisel verilerin işlenmesinin de Kanunun 28’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
    Bu kapsamda Covid-19’un sebebiyet verdiği salgın hastalığın kamu güvenliği ve kamu düzenini tehdit etmesi sebebiyle hastalığın yayılımını engellemek amacıyla Covid-19 aşı bilgisi ve/veya negatif sonuçlu PCR test bilgisinin anılan madde hükmü kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen önleyici ve koruyucu faaliyetler kapsamında işlenmesinin önünde bir engel bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu kişisel veri işleme faaliyetlerinin Kanunun 28’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında gerçekleştirilebileceği, bununla birlikte, Covid-19 salgını kapsamında yürütülen kamu güvenliğini ve kamu düzenini koruma amacına yönelik faaliyetler dışında kalan ya da bu amacı aşan nitelikteki kişisel veri işleme faaliyetlerinin Kanun kapsamında yer alacağı değerlendirilmektedir.”

  • Bakan Özer’den okullarda PCR açıklaması

    Bakan Özer’den okullarda PCR açıklaması

    Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, koronavirüs nedeniyle 198 derslikte eğitime ara verildiğini belirterek “Vaka nedeniyle tatil edilen hiçbir okul yok” ifadelerini kullandı. Bakan Özer, “Öğrencilerle ilgili ne aşı ne PCR zorunluluğu var. Velinin rızası olmadan çocuğa asla PCR testi yapılmayacak” derken 15 bin yeni öğretmen atamasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

    Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, katıldığı canlı yayın programında gündeme ilişkin merak edilen soruları yanıtladı. Bakan Özer, okulların açık kalmasının milli güvenlik meselesi olduğunun belirtirken 15 bin yeni öğretmen atamasıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

    Bakan Özer’in açıklamasından satır başları:

    Okullarımızın yüz yüze eğitime açılması için Sağlık Bakanlığı ile birlikte alınması gereken önlemlerle ilgili çok kapsamlı bir rehber hazırladık. Öğretmenlerimize de bilgilendirme ve farkındalığı artırmak için ciddi bir eğitim verdik.

    “VAKA NEDENİYLE TATİL EDİLEN HİÇBİR OKUL YOK”

    Türkiye’de aktif kullanılan derslik sayımız 850 bin. Yüz yüze eğitimden sonra bir hafta içinde 850 bin sınıftan 198’inde vaka veya yakın temas nedeniyle yüz yüze eğitime ara verildi, ancak uzaktan eğitim kesintisiz şekilde sürüyor. Vaka nedeniyle tatil edilen hiçbir okul yok.

    “OKULLARIMIZIN AÇIK KALMASI İÇİN HER TÜRLÜ TEDBİR ALINACAK”

    Tüm okullarımızda uyulması gereken kuralları belirledik. Vakaların yaygınlaşması durumunda okulla ilgili değil sınıfla ilgili karar alacağız. Okullarımızın açık kalması için her türlü tedbir alınacak.

    200’e yakın okulumuz ikili eğitime geçti. Problemin olduğu okulda ikili eğitime geçilebilir. Vakanın olduğu yere göre esneklik sağlayacağız.

    “ÖĞRENCİLERLE İLGİLİ NE AŞI NE DE PCR ZORUNLULUĞU VAR”

    Aşı gönüllülük esasına dayalı olmasına rağmen öğretmenlerin aşılanma oranı Türkiye ortalamasından yüksek. En az bir doz aşı olan öğretmen oranı yüzde 91’e çıktı. İki doz aşı olan öğretmenlerin oranı yüzde 78. Öğretmenlerimiz sadece kendi sağlıkları için değil toplumda örnek olma açısından da çok başarılılar. Öğrencilerle ilgili ne aşı ne PCR zorunluluğu var. Velinin rızası olmadan çocuğa asla PCR testi yapılmayacak.

    “OKULLARIN AÇIK KALMASI MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR”

    Okulların açık kalması milli güvenlik meselesidir. Şimdi el birliği yapma zamanı. Okulların en son kapanan yerler olması için tüm vatandaşlarımızın fedakarlık yapması gerekiyor.

    15 BİN YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI

    Şu andaki öğretmen sayımız 1.2 milyon. Cumhurbaşkanımız eğitimin kalitesinin artması yönünde gereken her türlü desteği veriyor. Biz adil olmak durumundayız. Milli Eğitim Bakanlığı olarak 2020 ve 2021 KPSS’sine giren tüm öğretmen adaylarımıza bu şansı tanıdık. Süresi geçmemiş olan tüm adaylara başvuru hakkı tanıdık.

  • 13 soruda PCR testi zorunluluğu

    13 soruda PCR testi zorunluluğu

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı genelge yayımlayarak, aşı olmayan işçilere PCR testi zorunluluğu getirdi. Buna göre, işverenler haftada bir işçilerden test yaptırmasını isteyebilecek. İşte, PCR testi konusunda tüm merak edilenler.

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeye göre işverenler aşı olmayan çalışanlardan haftada bir test yaptırmasını isteyebilecek. Peki, test uygulaması zorunlu mu, kimler test yaptıracak, çalışanın itiraz hakkı olacak mı, işveren test yaptırmak istemeyen işçiyi işten çıkartabilecek mi? Hürriyet gazetesinden Noyan Doğan, bugünkü yazısında PCR testi konusunda tüm merak edilenlere yer verdi.

    1)PCR testi zorunlu mu oldu?

    İşveren, COVID-19 aşısı olmayan ve aşıları tamamlanmayan çalışanlardan 6 Eylül tarihinden itibaren haftada bir kez zorunlu olarak PCR testi isteyebilecek.

    2)İşveren test istemeyebilir mi?

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın genelgesinde, ‘zorunlu olarak haftada bir kez PCR testi yaptırmaları işyeri, işveren tarafından istenebilecek’ diyor. Yani, ‘işveren zorunlu olarak isteyecek’ demiyor. Bu durumda isteyen işveren testi zorunlu tutar, isteyen tutmaz.

    3)Test zorunluluğu tüm çalışanları mı kapsıyor?

    6 Eylül’den itibaren tüm mesleklerde çalışan işçiler için işveren zorunlu test yaptırmasını isteyebilecek.

    4)Hastalık geçirenler de test yaptırmak zorunda mı?

    COVID-19 hastalığı sonrası bağışıklık kabul edilen süre içerisinde bulunan çalışanlardan bu süre içinde test istenmeyecek.

    5)İşçi tek doz aşı olsa da yine de test yaptıracak mı?

    Tek doz aşı olsa da işveren PCR testi isteyecek, çünkü aşıların tamamlanması gerekiyor.

    6)Test uygulamasında işveren nasıl bir yol izleyecek?

    Öncelikle işveren, çalışanının aşı olup olmadığını veya aşılarını tamamlayıp tamamlamadığını kişisel verilerin korunması kuralına göre çalışandan talep edecek ki, HES kodu ve aşı kartıyla bu durum zaten işyerlerinin çoğunluğunda talep edilebiliyor. Sonrasında işveren, aşı olmamış ya da aşılarını tamamlamamış işçileri, işyerinde karşılaşabilecekleri risk ve tedbirler konusunda yazılı olarak bilgilendirecek. Bu bilgilendirme sonrası işveren, aşı olmayan işçilere, COVID-19 tanısı konması durumunda iş ve sosyal güvenlik yasası açısından karşılaşacakları sonuçları da ayrıca bildirmekle yükümlü.

    7)İşverenin bilgilendirme yapmasındaki amaç ne?

    Aşı olmayan çalışanların hem işyerini hem de diğer çalışanları tehlikeye atma riski bulunuyor. Ayrıca aşı olmayıp da hastalığa yakalanan çalışanı işverenin çalıştırmayacağı, ücret durumunda değişiklik olacağı hatta çalışanın iş sözleşmesinin feshedilebileceğine yönelik hususlarda işverenin çalışanı yazılı olarak bilgilendirmesi gerekiyor.

    8)Test sonuçları kayıt altına alınacak mı?

    İşveren tüm test sonuçlarını gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutacak.

    9)Testler nerede yaptırılacak?

    PCR testleri devlet hastanelerinde ve test yapan tüm sağlık kurumlarında yaptırılabilecek. Test işlemi işyerlerinin kendi bünyesinde de yapılabiliyor.

    10)Testlerin ücretini kim karşılayacak?

    Devlet hastanelerinde yapılması durumunda testler ücretsiz olacak.

    11) Özel sağlık kurumlarında yapılırsa testin ücretini kim karşılayacak?

    İş sağlığı ve güvenliği kapsamında işveren, alınacak tedbirlerin maliyetini çalışana yansıtamıyor. Bu durumda işçi geçerli bir nedenden dolayı testini devlet hastanesinde yaptıramaz ve özel sağlık kurumunda yaptırmak zorunda kalırsa testin ücretini işverenin karşılaması gerekiyor.

    12) Neden zorunlu test uygulamasına gidildi?

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayınladığı genelgede zorunlu test uygulamasının nedeni, “COVID-19 aşısı tamamlanmamış çalışanların varlığı, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasını güçleştirmekte, diğer çalışanların mevcut sağlık ve güvenlik şartlarını kötüleştirerek çalışma barışını bozmaktadır” diyerek açıklandı.

    13) Test yaptırmak istemeyen işçiyi işveren işten çıkartabilir mi?

    Bu konuda iki farklı görüş var. Birincisi, nasıl aşı olmak zorunlu değilse PCR testi yaptırmak da zorunlu olmadığından ve işçiden test istemenin işverenin isteğine bağlı tutulduğundan işveren test yaptırmayan işçiyi işten çıkartamaz. Diğer görüş ise, işverenden, test konusunda talep gelmesi halinde işçinin bu testi zorunlu olarak yaptırması gerektiğinden hem aşı olmayan hem de test yaptırmayan işçinin iş sözleşmesi işveren tarafından hemen feshedilebilir. Ortak görüş ise bu konunun yargı kararına bağlı olacağı. Daha açık bir anlatımla, test yaptırmayıp da işten çıkartılan işçinin mahkemeye başvurması halinde yargının vereceği karar emsal teşkil edecek.

  • Yeni dönem resmen başladı! İşte hayatımızda değişecekler

    Yeni dönem resmen başladı! İşte hayatımızda değişecekler

    Türkiye’de koronavirüs önlemlerine karşı yeni bir döneme geçiliyor. 6 Eylül itibarıyla aşı olmayan kişilerden çeşitli toplu alanlara girmek isteyen aşısız vatandaşlardan negatif PCR testi istenecek. İşte tüm detaylar…

    TOPLU ALANLARA GİRİŞTE İSTENECEK

    6 Eylül 2021 Pazartesi gününden itibaren aşı olmayan kişilerin; konser, sinema ve tiyatro gibi vatandaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere katılımında negatif sonuçlu PCR testi zorunluluğu getirilecek. Bu çerçevede işletmeciler/organizatörler tarafından etkinliklere girişte HES kodu üzerinden kişilerin aşılı/geçirilmiş hastalık (Covid-19 hastalığı sonrası bilimsel olarak bağışık kabul edilen süreye göre) veya azami 48 saat önce yapılmış negatif PCR testi sorgulaması yapılacak.

    ŞEHİRLER ARASI SEYAHATTE İBRAZ EDİLMEK ZORUNDA

    Kişi hastalığı geçirmemiş veya aşılı değil veya negatif PCR testi yok ise etkinliğe katılmasına müsaade edilmeyecek. Aşısız veya hastalığı geçirmemiş kişilerin özel araç hariç uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirler arası seyahatler için de negatif sonuçlu PCR testi bulunacak. Bu çerçevede 6 Eylül 2021 Pazartesi gününden itibaren seyahat firmalarınca araca kabul aşamasında HES kodu üzerinden kişilerin aşılı/geçirilmiş hastalık (Covid-19 hastalığı sonrası bilimsel olarak bağışık kabul edilen süreye göre) veya azami 48 saat önce yapılmış negatif PCR testi sorgulaması yapılacak. Kişi hastalığı geçirmemiş veya aşılı değil veya negatif PCR testi yok ise bu kişilerin seyahatine müsaade edilmeyecek.

    VALİLİKLER VE HIFZISIHHA KURULLARI ZORUNLULUK GETİREBİLECEK

    Valilikler/kaymakamlıklarca illerinde/ilçelerinde kişilerin toplu olarak bulunduğu diğer etkinlikler veya faaliyetlerden faydalanacak hastalığı geçirmemiş veya aşısız kişiler için İl/İlçe Hıfzıssıhha Kurulu kararlarıyla HES kodu üzerinden PCR test kontrolü zorunluluğu getirilebilecek. Salgın süreci ile birlikte mesafe kuralı doğrultusunda imtina edilen sarılma ve tokalaşma benzeri davranışların özellikle son dönemde toplum içerisinde yaygınlaştığı görülüyor. Kültürümüzün bir parçası olmakla birlikte salgınla mücadele sürecinde salgının yayılımını artıran tokalaşma/sarılma gibi faaliyetlerden bir müddet daha uzak durulmasının öneminin vatandaşlara hatırlatılmasına yönelik çalışmalar, vali ve kaymakamların koordinasyonunda sürdürülecek. Bu esaslar doğrultusunda Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 27’nci ve 72’nci maddeleri uyarınca İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararları ivedilikle alınacak, uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmeyecek ve mağduriyete neden olunmayacak.

    ULAŞIMDA DA TEST ŞARTI

    Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, “Bazı Faaliyetler İçin PCR Testi Zorunluluğu Genelgesi” sonrasında tedbirler sıkılaştırıldı. Bu kapsamda, 6 Eylül’den itibaren aşısız veya hastalığı geçirmemiş kişilerin özel araç hariç uçak, otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirlerarası seyahatler için negatif sonuçlu PCR testi bulunacak.

    EN AZ 48 SAAT ÖNCEDEN TEST

    Seyahat firmalarınca araca kabul aşamasında HES kodu üzerinden kişilerin aşılı/geçirilmiş hastalık (Kovid-19 hastalığı sonrası bilimsel olarak bağışık kabul edilen süreye göre) veya azami 48 saat önce yapılmış negatif PCR testi sorgulaması yapılacak. Kişi hastalığı geçirmemiş veya aşılı değil veya negatif PCR testi yok ise bu kişilerin seyahatine izin verilmeyecek.

    OTOBÜS DENETİMLERİ SIKILAŞTIRILACAK

    Ulaştırma ve Altyapı ile Sağlık Bakanlığı otomasyon sistemleri arasında da entegrasyon sağlandı. Seyahat edecek vatandaşların HES kodu ayarlarını değiştirerek onay vermesi durumunda aşı, bağışıklık ve PCR test sonuçlarının kontrolü Bakanlığın U-ETDS sistemi üzerinden otomatik olarak yapılacak. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına bağlı bölge müdürlükleri de saha kontrollerine devam edecek, yolcu taşıyan otobüsler sıkı bir şekilde denetlenecek.

    2 YAŞ ALTI BEBEKLERDE HES KODU ARANMAYACAK

    Tren yolculuklarında 2 yaş altı bebek yolcular için ise HES kodu aranmayacak. 18 yaş altı yolcular HES kodu ile biletlerini alabilecek ve trenlerde HES kodu ile seyahat edebilecek. 18 yaş üzeri yolcular ise biletlerini HES koduyla satın alacak. Trene binerken, aşılı olanlar ve hastalığı geçirerek bağışıklık kazanmış olan yolcular, durumlarını HES uygulamasından belgeleyecek. Aşılanmamış ve hastalık geçirmemiş yolcular ise azami 48 saat öncesinde yaptırılan negatif PCR test sonuçlarını ibraz etmek suretiyle seyahat edecek.

    İLK DURAKTA İNDİRİLECEK

    Gar ve istasyon girişlerinde HES kodu kontrolü devam edecek. YHT kontrol noktaları ile trenlerde yapılacak kontrol esnasında gerekli belgeleri ibraz edemeyen yolcuların seyahatine izin verilmeyecek. Trende tespiti halinde trenin durduğu ilk istasyonda trenden indirilecek ve bilet ücretleri iade edilmeyecek. Havalimanlarında Sağlık Bakanlığınca yapılan PCR testi uygulaması da devam edecek. İsteyen yolcular burada PCR testi yaptırabilecek.

    PCR TESTİ NEDİR?

    PCR testi, polimeraz zincir reaksiyonu ya da kısaca PCR adı verilen bir laboratuvar tekniği kullanarak alınan örneklerde virüsün genetik materyalinin bulunup bulunmadığını tespit eder. Söz konusu genetik materyal virüsün RNA parçalardır. Diğer testlerin aksine vücudun normalde ürettiği antikorları değil de, virüsün doğrudan varlığını saptamaya yönelik bir testtir. Bu sebeple alınan örnekte virüsün varlığının bulunması gereklidir.

    PCR TESTİ NASIL YAPILIR?

    Hastanın burnundan ve boğazından özel çubuklarla sürüntü yöntemi ile örnek alınır. Alınan sürüntü örnekleri virüs taşıma ortamı olarak da bilinen özel sıvılar içerisinde testin yapılacağı yetkili laboratuvara ulaştırılır. Örnekler PCR yöntemiyle incelenir ve sonuç raporu oluşturulur. Antikor testi kişinin daha önce enfeksiyonu geçirip geçirmediğini ve virüse karşı bağışıklık kazanıp kazanılmadığını tanımlamaya yöneliktir.