Etiket: Politika

  • Devlet Bahçeli: “Saraçhane kumpası tutmaz”

    Devlet Bahçeli: “Saraçhane kumpası tutmaz”

    MHP Genel Başkanı Bahçeli, Mersin Millet Bahçesi yanındaki miting alanında, partisince düzenlenen ‘2023’e Doğru: Aday Belli, Karar Net’ mitinginde vatandaşlara seslendi. Mersinlilerden 2023 yılı seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek vermelerini isteyen Bahçeli, “Türkiye’de muhalefet kıtlığı ve kısırlığı maalesef ileri düzeydedir. Bu yüzden Türk siyaseti yaprak dökmektedir. Bu sebeple Türk siyaseti kurumuş toprak gibidir. Demokrasi standartları bizzat muhalefet partileri eliyle düşürülmektedir. Demagoji, demokrasiyi örselemekte ve öğütmektedir. Çünkü muhalefet partileri zillettedir, köksüz ve kimliksizdir. Siyasi ikballerini, ülke çıkarlarının üzerinde gören bir siyasi zihniyetin inandırıcılığı olamaz, itibarı olamaz, ilkesi olamaz, ikna edici hiçbir yanı da olamayacaktır” diye konuştu.

    “Zillet ittifakı oyun içinde oyundur”

    İktidara muhalefet etmekle, ülkeye muhalefet etmenin başka şeyler olduğunu kaydeden Bahçeli, “Türkiye’nin belki de en göze çarpan talihsizliği, siyaseti akıl ve ahlak çemberi dışına taşıran, milli ve manevi değerlerle zıtlaşan muhalefet partilerinin varlığıdır. Zillet ittifakı siyasi canlılığını, kumandalı iradesiyle, kutuplaşma taktikleriyle sürdürmektedir. Yalan derseniz bunların dilindedir. Yozlaşma derseniz bunlardadır. İftira ve asılsızlık bunlardadır. Nerede bir yara varsa, zillet ittifakı orayı daha da deşmek ve derinleştirmek için faaliyete geçmektedir. Nerede bir husumet görülüyorsa, zillet ittifakı orada rol kapmak için devreye girmektedir. Zillet ittifakı oyun içinde oyundur. Zillet ittifakı yalan rüzgarı, dedikodu yatağıdır. Bu ittifakı oluşturan proje partilerinin tek gayesi, Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak, önünü kesmek, yükseliş seferberliğini tartışmaya açmaktadır” şeklinde konuştu.

    “CHP ve altılı masa tamamıyla yabancıların güdümündedir”

    CHP ve altını masanın tamamıyla yabancıların güdümünde olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Milyon dolarlar ödeyerek görevlendirilmiş, ücretli ve ithal danışmanlara bel bağlayacak kadar geleneğinden ve siyasi gerçekliğinden kopmuş bir partinin milletimizin yanında olması imkansızdır. Kılıçdaroğlu pusulayı kaybetmiş, istikameti şaşmış, yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişmiştir. Türkiye’ye, ABD’den ve İngiltere’den bakan, milletimizin hassasiyetleriyle bütünüyle ters düşen Kılıçdaroğlu’nun kiralık akıl hocaları Atatürk’ün partisinin kılavuz kaptanı haline gelmiştir. Bun nahoş manzara, kokuşmuş bir siyasetin özetidir. Bu çirkin manzara sömürgeleşmiş bir partinin işler acısı öyküsüdür. Parayla danışmanlık alanlar, yarın parayla da her değerini satacaktır. Bu haliyle CHP’nin 3 Aralık 2022 tarihindeki sözde vizyon toplantısı teslimiyetçiliğin vitrinidir. Vizyon diye açıklanan ne varsa milletimize uzak ve yabancı, milli hayatın gerçekleriyle de bağlantısız ve uyumsuzdur. CHP’nin ekonomi vizyonu diye bir şey yoktur.

    Zira bu partinin misyonu Türkiye’nin yıkımı ve dağılması, vizyonu da emperyalizmin siyasi devre mülkü olmaktadır. Kılıçdaroğlu vizyon diye isimlendirilen sahne gösterisinde küçülmeyi ve gülünç durumuna düşmeyi normal karşılayacak ölçüde denge ve öz denetim kaybına ulaşmıştır. Davulu asmışlar boyunlarına, tokmağı vermişler yabancı danışmanlarının eline. Durumları tıpkısının aynısıyla budur. CHP ekonomide vizyonsuzluğu belgelerken, MHP aylar evvel ekonomi büyüme, sosyal gelişme ve milli bütünleşme bağlamında geleceğin ekonomi vizyonunu saygın akademisyenlerimiz ve uzman isimlerimizle hazırlamıştır. Kılıçdaroğlu ve zilleti paydasında buluşan ortakları bilsin ve duysun ki vizyonu böyle değil, böyle olacaktır. Bizim binlerce kilometrelik mesafeden online danışmanlara ihtiyacımız yoktur” ifadelerini kullandı.

    “CHP hastadır, bu hastalığın adı da işbirlikçiliktir”

    Kılıçdaroğlu’nun gününü sandıkta göreceğinin altını çizen Bahçeli, “Biz bize yeteriz, bu milletin evlatları da her başarıya ulaşabilecek kalite ve kalibrededir. CHP yönetiminin sırt döndüğü, yok saydığı, aziz anılarını rafa kaldırdığı, emanetlerini çiğnediği, adını bile unutulmuşluğa terk ettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki. ‘Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatlarıyla, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.’ Tarihin kaydetmediğini Kılıçdaroğlu kazanmak için çırpınmaktadır.

    Karanlıkta kaybettiği değerlerini loş ışıklar altında aramaktadır. CHP yönetimi dersini tarihten değil, tarihimize kara bir leke çalan yeminli Türk ve İslam düşmanlarından almıştır. Bu itibarla CHP hastadır, bu hastalığın adı da işbirlikçiliktir. Bizim vizyonumuz milletimizin vizyonudur. Bizim vizyonumuz Türk tarihinin yol haritasıdır. Bizim aklımız yerlidir, millidir, sipariş vizyonlarla, fabrikasyon ısmarlama projelerle ne alakamız ne de işimiz olacaktır. CHP’nin altı su alan kayığı batmak üzere. Dış güçlerin limanına yanaşma çabası da boşunadır. Bu CHP’yi ne maaşlı sömürge danışmanları ne küresel güçler ne menfaat çeteleri ne organize suç örgütleri ne de haçlı emelleri kurtarabilecekler. Onların Ceremisi, Rıfkısı varsa bizim de Mehmetlerimiz, Osmanlarımız, Hasanlarımız, Alilerimiz, Ayşelerimiz vardır ve milletimizin tertemiz evlatlarıdır. Onların planları varsa Allah’ın da bir planı vardır” dedi.

    “Çocuklara zulüm yapanlar, taciz ve tecavüz yapanlar hem şerefsiz hem de günahkârdır”

    Mersin’in, Cumhur İttifakı’na “evet” diyorsa 7 düvel karşılarına çıksa bile faydasız ve sonuçsuz kalacağına dikkat çeken Bahçeli, “Millet ne diyorsa hüküm odur ve karar böyle olacaktır. Milletin üstünde hiçbir güç ve kudrette olmayacaktır. İnsan onuru her şeyin önünde ve üstündedir. Kadın ve çocuklarımıza zulüm yapanlar, taciz ve tecavüz edenler hem şerefsiz hem de günahkardır. Küçük evlatlarımızın istismarına göz yumulması, böylesi bir vebale sessiz kalınması söz konusu değildir. Bu günlerde sıcak gündemin en üst başlığı 6 yaşındayken tecavüze uğrayan bir mazlumun dramıdır. Gerçi aklımızın almadığı bu iğrençliğe akıl yürütmekte beyhudedir.

    CHP’nin bu istismarı siyaset malzemesi haline getirmesi meselenin bir diğer ayıplığı ve ahlaksız yönüdür. Konu yargıdadır. Faalleri gözaltına alınmıştır. Hiç kimsenin böylesi bir insanlık dışı muameleye onay vermesi düşünülemeyecektir. Suçlular en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Kılıçdaroğlu’nun milletvekilleriyle birlikte Adalet Bakanlığının kapısına dayanması bu ağır sorunu, gerçek manasından soyutlayıp, siyasi hesaplaşma noktasına taşıması başlı başına sorumsuzluktur. İstismara uğrayan kardeşimizi CHP yönetimi ve zillet partileri aleni bir şekilde kullanmaya kalkışmış, malumu olduğu yürek yaralayıcı vahşeti muhafazakar insanlarımız suçlamak için bir araca dönüştürmüştür. Hiç kimse bir sapıklıktan hareket ederek dinimizi sorgulayamaz. Hiçimse bir insanlık suçunu basamak yaparak inancımızı ve inanan insanlarımızı zan ve töhmet altına alamaz. Böyle bir şeye hiç kimsenin hakkı olamaz.

    Yargı sonucu sabırla beklemek zorundayız. CHP yönetiminin adalet ve hukukla ilgili derin bir sorunu vardır. Kılıçdaroğlu ve zillet ortakları ağız birliği etmişçesine Türkiye’de hukukun olmadığından bahsetmektedir. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet diyen aymazlara peş peşe sülfe veren dış kaynaklıdır. Fitne cephesinde buluşan kötülerdir. Türkiye’de istibdat olsaydı Kılıçdaroğlu ve zillet ittifakı devlete ve millete her defasında meydan okuyabilir miydi? Türkiye’de istibdat olsaydı zillet ittifakı elini, kolunu sallayarak bozgunculuk yapabilir miydi? İstibdatın olduğu yerde demokrasi olur muydu? Bu kadar ihanet ve husumet ortalıkta cirit atabilir miydi? Adalet herkes içindir, hukuk herkese lazımdır. Kaldı ki hukuk önünde hiç kimsenin ayrıcalıklı konumu olamayacaktır” diye konuştu.

    “Kılıçdaroğlu’na operasyon çekmek için harekete geçtiler”

    Adalet ve hukukun herkese lazım olduğunu söyleyen Bahçeli, “Kaldı ki hukuk önünde de hiç kimsenin ayrıcalıklı bir konumu olamayacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında 14 Aralık 2022 tarihinde verilmiş, kesin olmayan 2 yıl 7 ay 15 günlük hapis kararından sonra Saraçhane tiyatrosu düzenleyenlerin devlete, hükümete ve Türk yargısına saldırması, en hafif tabirle fırsatçılıktır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bir suç işlemişse, bunun sonuçlarına elbette katlatmalıdır. Bu şahsın ne üstünlüğü vardır, bu şahsın hukuki sorumsuzluğu diye bir şey söz konusu mudur? Henüz mahkeme kararı açıklanmadan halkı Saraçhane’ye davet eden belediye başkanı, sonuç açıklanmadan apar topar yola koyulan İYİ Parti Başkanı, 6’lı masaya Saraçhane dayatması yapmak ve Kılıçdaroğlu’na operasyon çekmek için harekete geçmişlerdir. Birbirlerine kazık atanların, yargı kararını kucaklaşarak ve sevinç çığlıkları içinde karşılayanların, ‘yeni başlıyoruz’ diyenlerin, gizli kapaklı işler çevirdiğini görmemek için sadece kör değil, akli ve zihni melekeleri de kaybetmek lazımdır” dedi.

    “Saraçhane kumpası tutmaz”

    Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak sivriltmeye çalışan, Kılıçdaroğlu’na çalım üstüne çalım atmak için her durumdan istifade etmeye çalışan siyaset bezirganlarının, 6’lı masaya dinamit fırlattığının ayan meyan ortada olduğunu savunan Bahçeli, şöyle devam etti: “Bu tipler, siyasetin en güvenilmez simalarıdır. Kılıçdaroğlu’nu tuzağa düşürmek amacıyla manevra yapanlara en iyi cevabı, CHP’ye oy veren kardeşlerim verecektir. Saraçhane kumpası tutmaz. Sahte mağdurlara, ucuz kahramanlıklara, kağıttan kaplanlara, mahkeme salonlarından siyaset çıkarmaya niyetlenen bukalemun siyasetçilere, Türk milleti hiçbir şekilde değer vermez, saygı duymaz. 6’lı masadaki parti başkanlarının bir birini tekzip eden konuşmalarını, hiç kimse kaale almaz, almamıştır da. Saraçhane’de yangı kararına sarılıp, ‘fırsat bu fırsattır’ diyerek meydana dökülen siyasetçilerin, alayı birden samimiyetsizdir.”

    6’lı masaya çağrı

    Mersin’den bir kez daha 6’lı masaya, “Bu yıl içinde 8 defa toplandınız, ancak henüz cumhurbaşkanı adayını belirleyemediniz. Milletimiz bu orta oyunundan artık bıkmış ve usanmıştır. Madem Saraçhane’de cumhurbaşkanı adayını açıklayamadınız, o halde bu ay sonunda yapacağınız toplantıda, gecikmiş bu ilanı yapınız. Eğer korkacağınız, saklayacağınız, sıkılacağınız, utanacağınız bir ilişkiniz yoksa, ‘cumhurbaşkanı adayımız budur’ deyiniz” çağrısında bulanan Bahçeli, “Kılıçdaroğlu’nu kategulleye getirip, İmamoğlu’nu parlatma arayışı ve amacının cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesiyle ilgili olduğu kesindir. ABD’den bazı Avrupa ülkelerine, terörist Demirtaş’tan FETÖ’ye, HDP’den PKK’ya varıncaya kadar Türkiye’ye ters bakan hangi odak varsa, zillet partilerinin arkasındadır, bu gerçeği de bilmeyen kalmamıştır. Maskeler patır patır düşmüştür. Zillet ittifakının ipliği pazara çıkmıştır, bir birine operasyon çeken partilere, Türkiye emanet edilir mi? Birbirine yan bakan, omuz atan, geriye düşürmeye çalışan sancılı bir ittifakın, adalet ve hukuk sözlerine kanan ve aldanan çıkar mı?” diye konuştu.

    “Adaysan çık söyle. Mert ol, cesur ol, korkma, kaçma, saklanma”

    Kılıçdaroğlu’nun, telaş ve korkuya kapılarak, milli iradeyi yeniden inşa edeceklerini söylediğini hatırlatan Bahçeli, “Bunu nasıl yapacaksın. Milli iradeyi yeniden inşa etmenin ne manaya geldiğinin farkında mısın? Adaysan çık söyle. Mert ol, cesur ol, korkma, kaçma, saklanma. Kendine güveniyorsan, yapacağın öncelikli iş, 6’lı masayı dağıtmak, bağımsızlığını tescillemek, sonra da cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamaktır. Yani başından seni kafese koymayı planlayanlara, ayağını kaydırmak için uygun ortam peşinde koşanlara dikkat etmezsen, dost gördüklerinin yakında postuna samanı doldurması mukadderdir.

    Zillet ittifakı bir birini yerken, adaylık pazarlığı kızışmışken, Cumhur İttfakı’nın adayı belli, kararı nettir. Bizim cumhurbaşkanı adayımız, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Algı oyunlarına teşebbüs edenlerin hevesi kursağında kalacaktır. Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde, muazzam bir demokrasi zaferi ile Türk ve Türkiye yüzyılının temelleri atılacaktır. Buna hiçbir mihrak engel olamayacaktır. CHP’den bir yol olmaz, İyi Parti’nde bir sonuç çıkmaz, HDP’den, selamsızdan, devasızdan, geleceksiz Serok Ahmet’ten, bunlara destek olan marjinal partilerden Türkiye’ye en küçük hayır gelmez, gelemez.” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Soylu: “Bu yolculuğa beraber çıkıyoruz”

    Bakan Soylu: “Bu yolculuğa beraber çıkıyoruz”

    Artuklu ilçesinde AK Parti İl Başkanlığı önünde vatandaşlara hitap eden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bugün ilçeleri dolaştığını, yarın Mardin’de öyle bir güçlü topluluk olacağını, herkesin milletiyle, kendisiyle, davasıyla sözleşme yapmış olduğunu ve on binlerin dünyaya haykıracağını söyledi. Parmak sallanacak bir Türkiye olmadığını vurgulayan Bakan Soylu, “Biz, başka bir yolculuğa çıkıyoruz. Ve bu tabelanın önünde bu yolculuğa çıkıyoruz. Dava arkadaşlarımızla bu yolculuğa çıkıyoruz. Cumhur İttifakı’yla beraber bu yolculuğa çıkıyoruz. Kıymetli dava arkadaşlarım, hemşehrilerim; bu ülke bundan 20 yıl önce üç ay ötesini göremeyen bir ülkeydi” dedi.
    Bakan Soylu, “İlkokulda, ortaokulda lise veya üniversitede hep duyduk. Batı’yı büyütürlerdi. Derlerdi ki; onlar 5 yılın, 10 yılın, 50 yılın, 100 yılı hesap ediyorlar. Onlar büyük ülkeler, büyük planlar yapıyorlar. Bizim 50 yıl sonra ne olacağımızı bile biliyorlar. Biz, onlarla nasıl başa çıkarız. 3 ay önünü göremeyen Türkiye, ilk önce Recep Tayyip Erdoğan’la 2002’den 2023’e 23 yıllık bir plan çizdik. Sonra 2053’ü koydu, 50 yıllık plan. Sonra 2071’de 70 yıllık bir plan. Bütün olanlara rağmen, Amerika’nın tezgahına rağmen döndü. Şimdi cumhuriyetin birinci asrı biterken Türkiye Yüzyılı, 100 yıllık bir plan dediği, ilk kez 300 yılda bir fırsat yakaladık” diye konuştu.

    “Batı’yı ilk kez lidersiz, vizyonsuz yakaladık”

    “İlk kez Batı’yı lidersiz ve vizyonsuz yakaladık” diyen Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “İlk kez yüzyıl önümüzü geldi. Özenilen Batı’yı, bu kış soğuktan titrerken yakaladık. İlk kez İki dörtgen içerisinde Batı’yı yakaladık. Türkiye’ye gelişemezmiş, Türkiye’den bir şey istemezlermiş. Gıda krizine düşünce tahıl koridorunu aşmak için geldiler. Şimdi enerji koridoru yeni olsun diye üşümeyelim, fabrikalarımızı çalıştıralım. Kışın sıcak olalım diye Tayyip Erdoğan’ın kapısını çalıyorlar. Sorumluluğumuz çoktur. Biz, çünkü alelade bir millet değiliz. Biz alelade bir ülke değiliz. Biz alelade bir devlet değiliz.”

    “Yarın on binler dünyaya haykıracak”

    “Büyük bir iddianın, büyük bir hedefin, büyük bir idealin adidir. Bunu da Tayyip Erdoğan’la birlikte başaracağız” ifadelerinde bulunan Bakan Soylu, “Gençlerimize ve gelecek nesillerimize güçlü bir Türkiye bırakıyoruz. 20. yüzyılın altyapısının eksiklerini tamamlamış bir Türkiye’ye bırakıyoruz. 21. yüzyılın altyapısını yapmış bir Türkiye’ye bırakıyoruz. Onlar bütün dünyaya evet ben bu ülkenin vatandaştayım dediği zaman herkesin önünde saygıyla eğildiği bir Türkiye’yi hep beraber oluşturuyoruz. Çalıştık, çabaladık, gayret gösterdik. Bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Bana diyorlar ki, çok çalışıyorsunuz. Bir inancım var oda şudur, ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak Tayyip Erdoğan fırsatını kaçırmak istemiyorum. Onun için çok çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

    “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını vermişler kibirden başka bir şeyi yok”

    Birisine büyükşehir başkanlığı verildiğini bir tane eseri söylenilmediğini dile getiren Bakan Soylu, “Birisine de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını vermişler kibirden başka bir şeyi yok. Kibri kadar hizmet yapmış olsaydı İstanbul hizmetlerle dolardı. Bir tane eseri yok ama kendisini Tayyip Erdoğan’la kıyaslıyor. Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul tarihinin en başarılı belediye başkanıydı, kıyaslayanda tarihinin en başarısız belediye başkanıdır. Bir diğerine de 3 tane koyun versen onları kaybeder bir daha da bulamaz. Onun kaybetmeyeceği bir tek yer Ankara’da ki büyükelçiliklerin adresini kaybetmez çünkü avcuna yazmıştır” dedi.
    Bakan Soylu, sözlerini şöyle tamamladı:
    “Ben bugün ilçeleri dolaştım, yarın Mardin’de öyle bir güçlü topluluk olacak ki, herkes boş laf etmiş, ilçeleri dolaşmama gerek yokmuş. Herkes milletiyle, kendisiyle, davasıyla sözleşme yapmış, yarın on binler dünyaya haykıracak. Bu ülkede çok sıkıntılar çektik. Bu ülkede başbakan idam ettiler. Bunu yapan Amerika’dır. Bir de dediler ki, ‘eğer siz bu millete hizmet eder, bu milleti ezanla birleştirirseniz, eğer bu milleti değerleriyle bir araya getirirseniz sizi böyle yaparız.’ Bizi böyle korkutmak istediler, korkmadık, korkmayacağız da. Bu topraklar bizim, bu topraklar hepimizin. Bizi bu topraklarda kimse korkutamayacak.”
  • Fuat Oktay: “Akılsızlığın ta kendisidir”

    Fuat Oktay: “Akılsızlığın ta kendisidir”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2023 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2021 Kesin Hesap Kanun teklifi kapanış konuşması yaptı. Oktay, İmamoğlu kararı hakkında şöyle konuştu:
    “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının, yargılandığı bir davada aldığı ceza üzerinden, gerek kamuoyunda gerekse Meclis’te konunun kendisiyle ilgisi olmayan bir gündem inşa edilmeye çalışıldığını gördük. Öncelikle şu hususları ifade etmek isterim: Anayasamızın ‘Yargı Yetkisi’ başlıklı 9’uncu maddesinde, yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılmaktadır.

    Yine, Anayasamızın 138. maddesinde; görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı, görüşme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı; yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Anayasanın bu maddesinden anlaşılacağı üzere bizim bir yargı kararı hakkında beyanda bulunmamız mümkün değildir. Yargısal süreçler devam etmektedir. Yani karar henüz kesinleşmemiştir. Bu kararın daha istinaf ve Yargıtay aşamaları bulunmaktadır. Kararı verecek olan ne yürütme, ne TBMM ne de karalama siyasetiyle muhalefettir. Şayet verilen kararda herhangi bir eksik veya yanlış varsa, bunun düzeltileceği yer yine yargı kademeleridir.”

    “Muhalefetin kendi içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı kavgasına, bu mahkeme kararının alet edilmesi trajikomik bir görüntüdür”

    “Mahkeme kararlarının arkasında siyasi akıl aramak, siyasal akılsızlığın ta kendisidir” ifadelerini kullanan Oktay, “Bugüne kadarki safahatı ve bundan sonraki süreci açıkça ortada olan bir konuyu, mitinglerle, ateşli beyanatlarla, asıl bağlamından kopartılmış çıkarsamalarla gündeme getirmek, niyetin başka olduğunun ifadesidir. Bu konuda mağduriyet edebiyatı yapanları, yine bu kürsüde ‘biz mağduriyet edebiyatı yapmayız’ diye haykıran muhalefet milletvekillerine havale ediyorum. Siyasette söz millete karşı söylenir, milletin iradesi muhatap alınır. Muhalefetin kendi içindeki Cumhurbaşkanı adaylığı kavgasına, bu mahkeme kararının alet edilmesi trajikomik bir görüntüdür. Mağduriyet ve siyasi oyun arıyorsanız kendi içinizdeki hizipleşmelere bakın sorumluları bulmak için, hele hele adaylık kavgasının Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize yönelik kirli bir kampanya üzerinden yürütülmeye kalkılması, en hafif ifadesiyle, bunu yapanların kendi kifayetsizliklerini ikrarıdır. Cumhurbaşkanımızın, bugüne kadar ki tüm seçimlerde olduğu gibi, bu seçimde de siyasi rakiplerini yenmek için mahkeme kararına ihtiyacı yoktur. Cumhurbaşkanımız mücadelesini siyaset meydanında verir, desteği milletten ister, neticeyi sandıktan alır” diye konuştu.

    “Muhalefetin buram-buram reklam kokan hareketler içinde olduğunu kamuoyu net şekilde görmektedir”
    Oktay, kendilerinin eser ve hizmet siyaseti derdinde olduklarını belirterek, “Muhalefetin buram-buram reklam kokan hareketler içinde olduğunu kamuoyu net şekilde görmektedir. Biz ‘yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve cari fazla hedefli büyüme’ dedikçe muhalefet; ayırım, gerilim, intikam, fecaat ve icazet hedefli bir modelden yana olduğunu anlattı. Kimi zaman rakamlar, kimi zaman gerçekler muhalefet tarafından çarpıtılmaya çalışıldı. Salgın hiç olmamış gibi, Rusya-Ukrayna Savaşı hiç çıkmamış; bölgemizde her şey güllük gülistanlık gibi, küresel etkiler görmezden gelindi. Her gün geçtiğiniz yolları, köprüleri, gittiğiniz son teknoloji donanımlı hastaneleri, üniversiteleri; her gün kullandığınız e-devleti hiçe sayıp vergiler havaya gidiyor dediniz. Daha 2 ay önce fabrikası boş dediğiniz TOGG’u üretip Meclisin kapısına çektik, yetmedi” ifadelerini kullandı.

    “Türkiye’yi ilmek ilmek, emek emek dokuyor ve yükseltiyoruz”

    Bugün de Cumhurbaşkanı’nın doğal gaz depolama kapasitemizi yaklaşık yüzde 70’lik artış ile 4,6 milyar metreküpe çıkaran Silivri Gaz depolama tesisinin açılışını yaptığını hatırlatan Oktay, “Bu tesisimizin doğal gaz iletim sistemine günlük doğal gaz verme kapasitesini 28 milyon metreküpten 50 milyon metreküpe çıkarıyoruz. Böylece, tek bir tesis ülkemizin günlük doğal gaz ihtiyacının yaklaşık altıda birini karşılar hale gelecektir. Türkiye’yi ilmek ilmek, emek emek dokuyor ve yükseltiyoruz. Ayın her haftasını, günümüzün her anını büyük bir aşkla, şevkle, azimle çalışarak geçiriyoruz. Şu an ben burada konuşmamı yaparken ülkemizin dört bir yanında yatırımlarımız yükselmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

    “EYT ile ilgili düzenlemeyi hükümet olarak söz verdiğimiz gibi bu ay tamamlayacağı ve kamuoyu ile paylaşacağız”

    Oktay, EYT ile ilgili olarak, “Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) ile ilgili düzenlemeyi hükümet olarak söz verdiğimiz gibi bu ay tamamlayacağı ve kamuoyu ile paylaşacağız. Akabinde de; Meclis’teki yasama süreci sonrasında da yürürlüğe girecektir. Yine durmaya, dinlenmeye niyetimiz yok” diye konuştu.
    2023 yılında yapacaklarından bahseden Oktay, “Karadeniz Sakarya Gaz Sahasında üretilecek doğal gazı 2023’ün ilk çeyreğinde vatandaşımızın kullanımına sunacağız. Doğal gazda kaynak ülkelere yakınlığa ek olarak kaynak ülke olma yolunda ilerliyoruz. Trakya’da kurmayı planladığımız doğal gaz merkezi için atacağımız adımlarla Türkiye bir enerji üssü olacak. Akkuyu Nükleer Güç Santrali ilk ünitesinin 2023 yılında devreye alınması planlanmaktadır. Eskişehir Kırka’da 600 tonluk, Balıkesir Bandırma’da 100 tonluk, toplam 700 ton kapasiteli lityum karbonat üretim tesisinin kurulması çalışmalarını ilerletecek, böylece yeşil dönüşümde önemli bir adım daha atmış olacağız. Türkiye Kültür Yolu Festivallerini 2023 yılında 7 bölgemize 10 ilimize yayacağız” ifadelerini kullandı.

    “2021 yılında yüzde 11,4 büyüme ile rekor bir seviyeye ulaşarak G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduk”

    Oktay, Yeni Hükümet sistemi döneminde de Türkiye ekonomisinin arz güvenliğindeki kırılmalar ve salgın, küresel belirsizlik ve çatışmalara ve savaşlara rağmen dirayetle yönetildiğini ifade ederek, “Bu dönemde ortalama yüzde 4,2 büyüme performansı gösteren ülkemizde istihdam edilen kişi sayısı 2017 yıl sonundaki toplam 28,2 milyon seviyesinden 2022 yıl Ekim Ayı itibarıyla 31,6 milyon seviyesine ulaşmıştır. Salgının tüm dünyada büyük hasarlar verdiği, maalesef milyonlarca insanın öldüğü 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3 daralırken, hatta Avro bölgesi yüzde 6,1 oranında daralırken, Türkiye ekonomisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çerçevesinde aldığı proaktif kararlarla yüzde 1,9 oranında büyümeyi başarabilmiştir. 2021 yılında yüzde 11,4 büyüme ile rekor bir seviyeye ulaşarak G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olduk.

    Yine 2022 yılı ilk 3 çeyreğinde yüzde 6,2’lik büyümeyle en hızlı büyüyen ve istihdam oluşturan ekonomilerin başında geldik. Hatta OECD ülkeleri arasında sanayi üretimini en hızlı artıran beşinci ülke olduk. Bu dönemde, Türkiye turizmde de sürekli zirveyi zorlamaktadır. Seyahat gelirlerimiz 2022 yılı Ekim ayı itibarıyla yıllıklandırılmış olarak 40,9 milyar dolar ile tarihi rekor kırmıştır. Yıl sonu itibariyle 45 milyar doları aşacaktır” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan müjde

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan müjde

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Terör saldırılarıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Biz bu tür saldırılarla verilen mesajları gayet iyi anlıyor, cevabını sahada gösteriyoruz. Muhataplarımıza terörle mücadeledeki kararlığımızı en açık şekilde ifade ettik. Bu yıl G-20 zirvesinde ülkemizin küresel sorunlara yaptığı katkıyı liderlere anlatma fırsatı bulduk.

    Tüm dünyada gıda ve enerji başlıklarıyla tartışılan krizin asıl sebebinin küresel yönetim ve güvenlik sistemindeki çarpıklıklar olduğu tespitimiz giderek daha çok benimsenmektedir. Sağlıktan dijital dönüşüme, terörle mücadeleden göçe kadar dünyayı zorlayan her konuda ülkemizin insanlığa yağacağı katkıları hatırlatarak daha geniş ve samimi işbirliği çağrısını sürdüreceğiz. Tahıl sevkiyatının devamını temin eden bir dizi telefon görüşmesi yaptık. Taraflara yaptığımız telkinler neticesinde tıkanma noktasına gelen tahıl sevkiyatının 120 gün uzatılmasını sağladık. Amacımız Rusya-Ukrayna savaşını tamamen bitirecek kapsamlı ateşkes ve barış anlaşmasına kadar bu temasları sürdürmektir. Önceki pazar günü Katar’da yapılan 2022 FİFA Dünya Kupası’nın açılış törenine iştirak ederek, bu önemli spor etkinliğinin heyecanını milyonlarla paylaştık. Açılış törenine katılan diğer liderlerle samimi ve verimli görüşmeler gerçekleştirdik” diye konuştu.

    Terörle mücadelede kararlı tutumun sürdürüleceğini ifade eden Erdoğan, “Gaziantep’in Karkamış ilçesindeki saldırıda 5 yaşındaki evladımız ile 22 yaşında gencecik öğretmenimizi katleden terör örgütünü son militanına kadar yok etme ahdimizi bir kez daha tekrarlıyoruz” dedi.

    Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nin dev bir altyapı projesi olduğunu ifade eden Erdoğan, “Salı günü ülkemizin en gurur verici altyapı projelerinden biri olan Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali ile yeni yerleşim bölgesi ve bağlantı yolları açılış törenindeydik. Yatırım bedeli 35 milyar lirayı bulan abidevi eser yılda 1 milyar 900 milyon kilovatsaat enerji üreterek ekonomimize 5 milyar liralık katkıyla inşallah kendini 7 yılda finanse edecek” ifadelerini kullandı.
    Dünyanın en büyük 5. barajı olan Yusufeli Barajı ve onunla birlikte hizmete açılan tüm yatırımların hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini 23 Kasım sabah erken saatlerde Düzce’de meydana gelen 5.9 şiddetindeki sarsıntıyla bir kez daha hatırladık” açıklamasını yaptı.

    Düzce’deki deprem sonrası bölgede acil yardım ödeneğinden 87 milyon TL kullanıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7 bin 500 haneye eşya desteği verilmiş, 11 bin hanenin hafif hasarının tamiri için destek sağlanması kararlanmıştır. Depremde ağır hasar aldığı tespit edilen ilçelerimizdeki 457 konutun yerine daha önceki afetlerde olduğu gibi TOKİ tarafından yenileri süratle inşa edilecektir” diye konuştu.

    Küba ile ilişkileri güçlendirmek için irade ortaya konulduğunu ifade den Erdoğan, 24 Kasım’da 81 ilden gelen öğretmenlerle bir araya geldiğini anımsattı. Erdoğan, “Cuma günü 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü vesilesiyle hanım kardeşlerimizle bir araya geldik. Kalkınma planlarını merkezine güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ilkesini yerleştirmiş bir yönetim olarak hanım kardeşlerimizin şiddet başta olmak üzere her meselelerinde yanlarında yer almayı sürdüreceğiz. Bu programın ardından Pakistan ile aramızdaki en önemli savunma sanayi projesi Hayber’in suya indirilme törenine katıldık. Aynı günün akşamında bu tören için ülkemize gelen Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ve heyetiyle resmi görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Cumartesi Konya’da hem her biri diğerinden kıymetli çok sayıda eser ve hizmetin açılış törenini yaptık hem de Konyalı kardeşlerimizle hasret giderdik. Yarın turizmcilerimizle bir araya geleceğiz. Çarşamba günü ülkemize atanan yeni büyükelçileri kabul edeceğiz. Perşembe günü önce Ağrı’da yol açılışı törenine katılacak ardından MGK’yı toplayacağız. Cuma günü Engelli Hakları Ulusal Eylem Planımızı açıklayacağız. Ülkemize eser, insanlarımıza hizmet götürmek için çıktığımız bu yolculuğu Türkiye yüzyılı ile taçlandırmakla kararlıyız. Yeni nesillere tüm hayallerini gerçekleştirecekleri bir Türkiye bırakmak için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Geldiğimiz yer itibarı ile bölgesel ve küresel ilişkilerimizi gözden geçirerek biz de kendimizi bu yeni duruma hazırlıyoruz”
    Kabine Toplantısı’nda son dönemde sınırlar içinde ve dışında yoğunlaşan güvenlik tehditleriyle devam eden harekatları ayrıntılı bir şekilde değerlendirdiklerini kaydeden Erdoğan, “Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde verdiğimiz 7 şehidimize Allah’tan rahmet yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ülkemizin sınırlarını 30 kilometre derinliğinde güvenlik şeridi ile koruma altına alma kararlığımız yaşadığımız her hadise ile güçlenmektedir. Kendi güvenlik ve refahları için binlerce kilometre uzaktan gelip terörist masum ayrımı yapmadan her yeri yakıp yıkanlar Türkiye’nin bu hassasiyetine saygı duymak mecburiyetindedir. Biz vatan topraklarının ve insanlarımızın güvenliğini ilgilendiren adımları atarken kimseden izin almadığımız gibi kimseye de hesap vermeyiz. İsim değişikliği oyunlarıyla tescilli terör örgütlerini destekleyenlerin riyakârlıklarına tahammül etmek durumunda değiliz.

    Bize demokrasi, hak, özgürlük nutukları çekenlerin önce kendi ülkelerindeki teröristlere ve terörist destekçilerine bakmaları gerekiyor. Küresel güvenlik mimarisini kökünden değiştirecek hadiseler yaşadığımız bir dönemde Türkiye maruz kaldığı sayısız ambargoya rağmen kendi ihtiyaçlarını karşılayacak seviyeye gelmiştir. Artık ülkemizi boş tehditlerle siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri alanda kendi çıkarlarına aykırı pozisyonlara zorlamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu hakikat meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır. Bu hakikati meşakkatli bir sürecin ardından da olsa müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm kesimler tarafından kabul edilmeye başlanmıştır.

    Geldiğimiz yer itibarı ile bölgesel ve küresel ilişkilerimizi gözden geçirerek biz de kendimizi bu yeni duruma hazırlıyoruz. Uluslararası siyasette ebedi dostlukların ve ebedi düşmanlıkların olmayacağı, temel ilkelerden ödün vermeden dönemin şartlarına göre hareket edilmesi gerektiğini biliyoruz. Bu şekilde davranmamış olsaydık, terör örgütüyle doğrudan ve dolaylı olarak kurdukları kirli ilişkiler sebebi ile müttefik diye ifade ettiğimiz ülkelerin çoğu ile köprüleri çoktan atmamız gerekirdi. Bunu yapmadığımız gibi bölgesel, siyasi ve insani krizlerdeki farklı yaklaşımlarımız sebebi ile ilişki seviyemizi düşürdüğümüz kimi ülkelerle de selamı kesmedik” açıklamasını yaptı.

    “Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde oralarda yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın”

    “Türkiye’nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri gücü aynı zamanda umudunu bize bağlamış yüzlerce milyon kardeşimizin de güvenli, huzurlu müreffeh geleceğinin teminatıdır” diyen Erdoğan, “Halen sınır ötesi harekatlar yürüttüğümüz yerlerde oralarda yaşayan hiçbir kardeşimizin bundan sonrası için endişesi olmasın. Biz kimseye kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine göre ayrımcılık yapmayız. Attığımız her adım coğrafyamızın insani tarihi mirasına sahip çıkarak hepimiz için daha güzel bir geleceğin altyapısını inşa etmek amacı taşımaktadır. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan da Cumhuriyete ve nihayet günümüze kadar ulaşan ortak hikayemiz bu samimi niyetimizin ve hakkaniyetli pratiğimizin ispatıdır. Biz hiçbir yere öldürmek, yıkmak, yok etmek için gitmedik, gitmeyiz.

    Özellikle biz sadece ihya etmek, yaşatmak, inşa etmek için varız. Ülkemiz içindeki 85 milyon vatandaşımız misafir ettiğimiz milyonlarca mazlum, yakın coğrafyamızda yaşayan on milyonlarca kardeşimiz, dünyanın dört bir yanında bizi dikkatle izleyen sayısız insan bu hakikatin şahididir. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Hiç kimse Türkiye’nin adalet ve dayanışma odaklı politikalarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye’nin dostluk ve işbirliği merkezli diplomatik açılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye’nin ortaya çıkacak refahı kendi vatandaşları veya tüm dostlarıyla paylaşma esasına dayalı ekonomik atılımlarından rahatsız olmasın. Hiç kimse Türkiye’nin güvenlik ve huzur çemberini genişletmek amaçlı askeri harekatlarından rahatsız olmasın. Bu ülkenin tarihinde sömürge, zulüm, vahşet, yoktur. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturunu yönetiminin merkezine yerleştiren bu ülke tarihinde sadece adalet vardır, şefkat vardır, birlikte yaşama tecrübesi vardır” dedi.

    “Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökülerek teslim alınmayacağının son örneği 15 Temmuz’dur”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sivil veya asker verdiğimiz her şehidin şanlı hatırası bu kutlu mücadelede yolumuzu aydınlatan birer ışık olarak ebediyen kalbimizde yaşayacaktır. Karşımıza çıkarılan teröristlerin de onları üzerimize salanların topunu tek bir şehidimizin tırnağına değişmeyiz. Her şehidimiz öfkemizi kabartan, mücadele azmimizi bileyen, gücümüzü katmerleyen, kararlılığımızı perçinleyen bir yürek yaramızdır. Bu milletin ölümle dize getirilemeyeceğinin, kan dökülerek teslim alınmayacağının son örneği 15 Temmuz’dur. 40 yılı bulan terörle mücadelemizde verdiğimiz 8 bin üzerinde güvenlik görevlisi, 25 bine ulaşan sivil şehidimizin ifade ettiği mesajı hala anlamayanlar olduğu anlaşılıyor. Bu milletin belki kanını dökebilir, canını alabilirsiniz, kalkınmasını geciktirebilirsiniz ama bu milletin istiklaline ve istikbaline dokunmaya kimsenin gücü yetmez, yetemez. Yıllardır ecellerini bekledikleri dağlarda kurda kuşa yem olan, daha dün açtıkları çukurlara gömülen, bugün içine sığındıkları beton tünelleri mezarları yapacağımız teröristlerin kullanım süresi artık dolmuştur. Teröristleri kendilerini bekleyen acı akıbetten, o çok güvendikleri ülkelerde ipliklerini pazara çıkaran terör baronları da kurtaramayacak. Diyarbakır özellikle hassas, Diyarbakır annelerinin şefkatli yüreklerinden kopup gelen çağrılar, terör örgütlerinin pençesinden kurtulmak isteyenlerin son umududur” değerlendirmesini yaptı.

    Türkiye’nin son 20 yılda her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da çok önemli mesafe kat ettiğini söyleyen Erdoğan, “Bu gerçeği sendikalaşma oranları, ücretleri, sosyal haklar başta olmak üzere tüm verilerde açıkça görmek mümkündür. Yatırım, istihdam, üretim, ihracatla büyüyen Türkiye, eylül ayında tarihinin en yüksek istihdam rakamına ulaşmıştır. İstihdamdaki artış, sosyal güvenlik sistemimizin dengesine olumlu yansımıştır” ifadelerini kullandı.

    “Sözleşmeliden kadroya geçiş 3+1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir”

    Kamu çalışanları için yapılan 6’ıncı toplu sözleşmede maaş artışlarının yanı sıra kadrolara ilişkin de önemli kararlar alındığını anımsatan Erdoğan, sözleşmeli personelin beklediği kadro müjdesinin detaylarını paylaştı. Erdoğan, “Bunlardan biri uzun yıllardır beklenen memurların ek gösterge artışı meselesini daha önce çözüme kavuşturmuştuk. Bugünkü Kabine toplantımızda da hazırlıkları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca yürütülen kamudaki sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi hususunu değerlendirdik. Bu çalışmayla 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda mevzuat karmaşasını gidermek suretiyle sözleşmeli personel statüsünü yeniden belirledik. Mahalli idareler dahil olmak üzere sözleşmelilerin kadroya geçişinde 3 yıl bu statüde çalışmış olma şartı aranacaktır. Ayrıca 1 yılda aday memurluk süresi olacaktır. Dolayısıyla sözleşmeliden kadroya geçiş 3+1 yıllık bir süre sonunda gerçekleşecektir. Hali hazırda 3 yılı dolmuş olan sözleşmeliler hemen aday memurluğa geçiş yapabilecektir. Henüz bu süreyi doldurmamış olanlar ise 3 yılın sonunda aynı hakkı elde edeceklerdir” dedi.

    “Kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bini isteğe bağlı olarak kadroya geçebiliyor”

    Daha önceki kadro düzenlemesinin dışında tutulan 227 bin kişinin ise süreleri de dolmuş olacağı için doğrudan kadroya geçme hakkını kullanabileceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni statüye göre kamudaki 520 bin sözleşmeli personelden 424 bini isteğe bağlı olarak kadroya geçebiliyor. Kadro kapsamı dışında kalanlar; sözleşmeli askeri personel, sözleşmeli akademik personel, sözleşmeli KİT personeli, sözleşmeli sanatçı, sözleşmeli Meclis danışmanı, sözleşmeli sağlık yöneticisi ve tamamı sözleşmeli kurum çalışanlarıdır.

    Sözleşmeliden kadroya geçmek istemeyen personelin hakları görev süreleri sona erene kadar şahsa bağlı şekilde devam edecek sonra kadroları kendiliğinden ilga olacaktır. Kadroya geçen personel kurumlar arası nakil hakkına 4 yıllık sürecin ardından kavuşacaktır. Mahalli idarelerdeki sözleşmelilerden kadroya geçenler sadece mahalli idareler arasında yer değiştirebilecektir. Böylece kamu çalışanlarının önemli bir sorununu daha çözerek sözleşmeli kadrolu statüsünü daha adil ve sürdürülebilir hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu konudaki hukuki düzenlemenin en kısa sürede Meclise sunularak hayata geçmesini sağlayacağız. Yaptığımız bu önemli kamu personel reformunun kadroya geçme hakkı elde eden 424 bin sözleşmelimize ve ailelerine hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

    Emeklilik için yılını doldurup yaş şartını bekleyenler ve geçici işçilerle ilgili çalışmanın da en kısa sürede tamamlayıp kamuoyuna açıklanacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamu kurum ve kuruluşlarımıza, yurt dışına yüksek lisans ve staj için personel göndermeleri amacıyla 352 kontenjan tahsis ettik. Adaylar başvurularını e-Devlet’e entegre Kariyer Kapısı üzerinden yapabilecekler ve değerlendirme süreçlerini şeffaf bir şekilde takip edebilecekler. Meslek liselerimizin doluluk oranı yüzde yüze yaklaşmıştır. Artık bu liselere sistemin en altındaki değil en seçkin öğrencilerimiz yönelmektedir. Bu yıl meslek liselerimizin döner sermaye üretimleri şimdiden 1 milyar 650 milyon lirayı bulmuş, elde edilen gelirin önemli bir kısmı da öğrencilerimize ve öğretmenlerimize aktarılmıştır” diye konuştu.

    “Yatırımcılarımızı bu krediden istifade etmeye davet ediyorum”

    Yatırımcılara çağrı yapan Erdoğan, “Yılın ilk yarısında Merkez Bankası kaynaklarından yüzde 9 faiz oranı ve 2 yılı ödemesiz 10 yıl vade ile toplamda 150 milyar lira yatırım kredisi kullandırma kararı almıştık. Yatırım kredilerinin 100 milyar lirasını sanayi, 50 milyar lirasını turizm sektörlerine tahsis etmiştik. Kredi kullanımında ileri teknolojiye sahip, katma değerli ve istihdam potansiyeli yüksek yatırımlara öncelik verdik. Bugüne kadar ülkemizin 60 farklı şehrinden 500’ye yakın firma 75 milyar lira kredi kullandı. Yatırımcılarımızı bu krediden istifade etmeye davet ediyorum. Enflasyonun yılbaşından itibaren ciddi düşüş sürecine gireceği bu kritik günlerde, zincir marketlerde kimi ürünlerin fiyatı üzerinden yeni bir kampanyanın alevlendirildiğini görüyoruz.

    Ticaret Bakanlığımız, önümüzdeki günlerde bu çerçevede yeni uygulamaları devreye alacaktır. Bu çerçevede ortaya koyan ithamlar Ticaret Bakanlığımız ile Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir. Elbette her iddia doğru çıkmamaktadır. Kamuoyunda huzursuzluğa yol açan her rahatsızlığın üzerine gitmek bizim vazifemizdir. Ticaret Bakanlığımız bu çerçevede yaptığı hazırlıklar doğrultusunda önümüzdeki günlerde yeni uygulamaları devreye alacaktır. Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır ve metanet bekliyoruz” diye konuştu.

  • Küba ile 6 anlaşma imzalandı

    Küba ile 6 anlaşma imzalandı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez’in Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki baş başa ve heyetler arası gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından çeşitli anlaşmalar imza altına alındı. Bu çerçevede iki ülke arasında, “Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) ile Küba Radyo Televizyon Enstitüsü (ICRT) Arasında İşbirliği Protokolü”nü, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ile Küba’nın Ankara Büyükelçisi Alejandro Francisco Diaz Palacios tarafından imzalandı.


    Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve Küba Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi ve Planlama Bakanı Alejandro Gil Fernandez tarafından “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Küba Cumhuriyeti Merkez Bankası Arasında İşbirliği Anlaşması” imza altına alındı.

    “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı ile Küba Cumhuriyeti Ulusal Arşiv Kurumu Arasında Ulusal Arşivler Arasında İşbirliği Protokolü”ne, Devlet Arşivleri Başkanı Uğur Ünal ve Küba’nın Ankara Büyükelçisi Alejandro Francisco Diaz Palacios tarafından imzalar atıldı.

    “Türkiye Cumhuriyeti Türk İşbirliği Ve Koordinasyon Ajansi (TİKA) ile Küba Cumhuriyeti Dış Ticaret ve Yabancı Yatırım Bakanlığı (MİNCEX) Arasında Mutabakat Zaptı”nı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Küba Dış Ticaret ve Yabancı Yatırım Bakanı Rodrigo Malmierca Diaz imzalanırken, “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Arasında Diplomatik Arşiv Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı”, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez Parilla tarafından imzalandı.

    “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Küba Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Arasında Protokol Konularında Eğitim Verilmesi Maksadıyla Mutabakat Muhtırası”nı da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Küba Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez Parilla imzaladı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Küba ile kararlılığımızı teyit ettik”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Küba ile kararlılığımızı teyit ettik”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez ile ortak basın toplantısı düzenledi.

    Küba’dan Türkiye’ye devlet başkanı düzeyindeki son ziyaretin Fidel Castro tarafından 1996 yılında gerçekleştiğini ifade eden Erdoğan, “2015 senesinde Küba’ya ilk resmi ziyareti yapmıştım. Devlet başkanının ziyareti ülkelerimiz arasındaki diplomatik ziyaretlerin 70. yılına denk gelmesi bakımından ayrı bir önem taşıyor. Bu tarihi ziyaretin Türkiye Küba ilişkilerinde önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyorum” dedi.

    Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle ilişkilerin Türkiye’nin dış politikasının temel sütunlarından birini oluşturduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küba ile iş birliği ve dayanışmamızı artırmayı özellikle önemsiyorum. Son dönemde Küba’dan ülkemize yönelik üst düzey ziyaretlerin artmasından memnuniyet duyuyorum. Devlet Başkanı sayın Diaz-Canel ile görüşmelerimizde Türkiye – Küba ilişkilerini tüm cepheleriyle ele aldık. İş birliğimizi kuvvetlendirmek yönünde güçlü ve karşılıklı iradeye sahip olduğumuzu görmek bizleri ayrıca mutlu etti. İlişkilerimizin gerçek potansiyelinin altında kalmasında Küba’ya tek taraflı uygulanan yaptırımların etkisinin bulunduğu aşikardır” ifadelerini kullandı.

    Küba ile ticaret hacmini 200 milyon dolara çıkarma kararlılığının ikili görüşmelerde bir kez daha teyit edildiğini kaydeden Erdoğan, “Enerji, turizm, inşaat, kalkınma, sağlık, tarım, çevre gibi alanlarda mevcut iş birliği geliştirme imkanlarını değerlendirdik. Yaptırımlardan kaynaklanan zorluklara rağmen firmalarımızın Küba’ya olan ilgisinin arttığını görüyoruz. İstanbul – Havana arasında haftada 3 sefer düzenleyen THY başta turizm olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerimizin her boyutuna önemli katkılar yapıyor. İnşallah önümüzdeki dönemde değerli dostumuzun destekleriyle Türk şirketlerinin Küba’daki yatırımları daha da artacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

    Gıda güvenliğinin küresel gündemin üst sıralarında yer aldığı bir dönemde TİKA’nın Küba’da tarımsal kalkınma alanındaki projelere sağladığı teknik desteğin sürdürüleceğine dikkat çeken Erdoğan şunları söyledi:
    “Türkiye ve Küba korona virüse karşı kendi yerli aşılarını geliştirmiş sayılı ülkeler arasındadır. Bundan sonraki süreçlerde ortak aşı yatırımlarına girmeyi ikili görüşmelerimizde ele aldık. Güçlü sağlık altyapısına sahip iki ülke olarak bu alandaki iş birliğimizi çok daha ileri seviyeye taşıyacağız. Küba’nın Afrika başta olmak üzere gönderdiği tıbbi ekipler sağlık sayısının yetersiz olduğu ülkelerde adeta can simidi olmuştur. Türkiye asırlar boyunca sömürülen bu kıtanın insanlarına yardımcı olmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. Küba ile bu anlamda Ekvator Ginesi’nde ortak bir proje gerçekleştirmiş olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.”

    Küba Devlet Başkanı Miguel Mario Diaz-Canel Bermudez ise, “Çok büyük memnuniyet duyuyoruz. Bu ziyaret bizim için gerçekten çok önemli. Bütün bu ilişkiler saygı, egemenlik ve iş birliği kapsamında geliştirildi tarih boyunca. Sayın Erdoğan ile ikili ve heyetlerarası görüşmelerde çok meyve veren çalışmalar gerçekleştirdik. İyi bir tempo oluşturduğumuzu düşünüyorum. İki tarafta da pandemiye rağmen iş birliği gerçekleşti. Ticari ikili ilişkiler konusunda mevcut bir ilerleme olsa da ticari ilişkilerimizi ve iş birliklerimizi çok daha çeşitlendirmek konusunda mutabık kaldık” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Tepelerine bineceğiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Tepelerine bineceğiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Duriye’ye kara harekatı mesajı

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel BaşkanıRecep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşuyor.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Düzce’deki 5,9 büyüklüğündeki deprem nedeniyle Gölyaka’da çok sayıda binada hasar olduğunu ancak vahim bir yıkım oluşmadığını söyledi.

    Erdoğan, “Gölyaka depremi deprem gerçeğinin yakınımızda olduğunu, çalışmaları hızlandırmamız gerektiğini bir kez daha göstermiştir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

    DÜZCE’DE 5,9’LUK DEPREM

    ”Bu sabah erken saatlerde yaşadığımız Düzce Gölyaka merkezli 5,9 şiddetindeki depremi hisseden tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

    ”VAHİM BİR YIKIMLA KARŞILAŞMADIK”

    Geniş bir alanda etkisini hissettiren depremde yaralanan vatandaşlarımıza Allah’tan acil şifalar diliyorum. Deprem Gölyaka’da çok sayıda binada hasara yol açmakla birlikte hamdolsun vahim bir yıkım ve kayıp ile karşılaşmadık. Kurumlarımız gereken tespit ve telafi çalışmalarını yürütüyor. Gölyaka depremi deprem gerçeğinin ne kadar yakınımızda olduğunu bir kez daha göstermiştir.

    İSTİKLAL CADDESİ’NDEKİ BOMBALI SALDIRI

    İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı saldırı failleri ve bağlantıları ile kısa sürede aydınlatılmıştır. Bombayı koyan terörist ile ona yardımcı olanlar yakalanarak adalete teslim edilmiştir. Dökülen masum kanların hesabı sorulacak cezası kesilecektir.

    ”KENDİ BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKMA HAKKIMIZ DOĞMUŞTUR”

    Suriye’de kontrolleri altındaki bölgelerden ülkemize herhangi bir tehdit gelmeyeceği güvencesi veren güçlerin sözlerini tutamadıkları anlaşılmıştır. İstanbul’daki eylemi timsah gözyaşları ile kınayanların gerçek yüzleri hemen arkasından başlattığımız operasyonlara verdiği tepkilerle ortaya çıkmıştır. Suriye sınırlarıyla ilgili ahitlerimize sadık kaldık.

    Karşımızdakiler anlaşmanın gereğini yerine getiremiyorsa başımızın çaresine bakma hakkımız doğmuştur. Son 7 yılda Hatay, Gaziantep, Mardin, Şanlıurfa’daki illerimize son yapılanlarla birlikte 764 havan, roket, füze saldırısı yapılmıştır. Bu saldırılarda 32 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir, 261 vatandaşımız yaralanmıştır. Bölücü terör örgütü ülke içinde eylem yapma kabiliyetini yitirdikçe sınır ötesinden saldırılara ağırlık vermekte.

    20 yıl önce göreve geldiğimizde terör Türkiye‘nin sorunlarının sıralamasında birinci sıradaydı şimdi artık gerilerde. 

    ”KARA HAREKATI YAKIN” MESAJI

    Uçaklarla, toplarla, SİHA’larla yaptığımız operasyonlar sadece başlangıçtır. Hatay’dan Hakkari’ye kadar güney sınırlarımızın tamamını ülkemiz topraklarına saldırı imkanı bırakmayacak şekilde bir güvenlik şeridi ile kapatma kararlılıımız her zamankinden bugün daha güçlüdür. Bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin tepesine tepesine bineceğiz. Tel Rıfat, Münbiç ve Ayn el-Arap’tan başlayacağız. Bizim de kendimize göre bir oyun planımız var, milletimizin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz. Türkiye’yi hala sinsi yöntemlerle dize getirmeye çalışanlara mesajımız gayet net: Başaramayacaksınız.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Putin’e teşekkür

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Putin’e teşekkür

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, tahıl ihracına ilişkin İstanbul Anlaşması’nın 120 gün süreyle uzatılması konusundaki yapıcı tutumu için Rusya Devlet Başkanı Putin’e teşekkür etti.
    Rusya-Ukrayna savaşının uzamasının riskleri artıracağını, bu nedenle diplomatik görüşmelerin canlandırılması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rus ve Amerikan İstihbarat Başkanlarının Türkiye’de gerçekleştirdikleri temasların arazide kontrolsüz bir tırmanmanın önüne geçilmesi açısından anahtar rol oynadığını ifade etti.
    Rusya Devlet Başkanı Putin’in Türkiye’de bir doğalgaz merkezi kurulması teklifinden memnuniyet duyduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak hedeflere bir an önce ulaşmak için ekiplerin gereken teknik, hukuki ve ticari değerlendirmeleri yapacaklarını kaydetti.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’daki terör saldırısı için ilettiği taziye dolayısıyla da Rusya Devlet Başkanı Putin’e teşekkür etti.

  • “Mücadelede ‘ama ve fakat’ olamaz”

    “Mücadelede ‘ama ve fakat’ olamaz”

    Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Taksim İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım’da 6 kişinin yaşamını yitirmesine, 81 kişinin yaralanmasına yol açan bombalı saldırı için taziye ve geçmiş olsun dileklerini iletenlere teşekkür eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Hain terör saldırısı nedeniyle taziye ve geçmiş olsun dileklerini ileten herkese teşekkür ediyoruz. Terörle mücadelede ‘ama ve fakat’ olamaz” dedi.

    Çavuşoğlu, aynı zamanda mesajının İngilizcesini de paylaşımına not düştü.

  • “Sizden de bir dik duruş istiyoruz”

    “Sizden de bir dik duruş istiyoruz”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bursa programı çerçevesinde İnegöl ilçesinde STK temsilcileri, muhtarlar ve kanaat önderleri ile bir araya geldi. Beşinci Mevsim Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlenen toplantıda Kılıçdaroğlu, katılımcıların sorularını da cevaplandırdı. İYİ Partili bir yöneticinin “HDP’ye karşı sizden de bir dik duruş istiyoruz” sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, “Biz bütün partilerle görüşen tek partiyiz, buna HDP de dahil. 6,5 milyon oy aldılar mı? Bu oylar dışardan gelmedi. HDP’nin terörle bağlantısı var, bu devletin savcısı var mı, var. Hakimi var, istihbarat örgütleri var. Kimin ne yaptığını nereden bileceğim. Biz bilemeyiz, dolayısıyla bir siyasal partinin dışlanması değil tam tersine Türkiye bağlamında içselleşmesi lazım. HDP’nin dışlanması en çok terör örgütünün işine yarar. Biz PKK lafını kullanmayız, bizi eleştirirler, ‘Niçin PKK demiyorsunuz.’ Açın Genelkurmay’ın sitesini, asla PKK demez. Açın Milli Savunma Bakanlığı’nın sitesini, PKK demez. Zaten terörün amacı reklamını yapmaktır. Biz bölücü terör örgütü lafını kullanırız. Çünkü Milli Savunma Bakanlığı terör örgütü diyor. Biz devletin geleneğini biliriz, çünkü bu devleti kuran bir partiyiz. Bu nedenle söylemlerine duyarlıyız” diye konuştu.

    Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “HDP ayrı bir parti, biz onu eleştiririz, yeri gelir onlar bizi eleştirirler. Bize diyorlardı ‘masanın altında, yanında’, bunların hepsi hikaye. Biz 6 lider kendimizi biliyoruz, gayet samimi çalışıyoruz. HDP’de ayrı bir üçüncü ittifak halinde onlar da kurdular mı kurmadılar mı bilmiyorum. Biz HDP’yi Kürtlerin tek başına partisi olarak tanımlarsak yanlış yapmış oluruz. Bunun tam tersine Türkiye’nin bir partisi olarak değerlendirmek ve öyle konumlandırmak gerekir ki ayrışma olmasın. Bizim iki kırmızı çizgimiz var; vatanımız ve bayrağımız. Vatanı ile bayrağı ile sorunu olmayan her kesimin başımızın üstünde yeri var.”