Etiket: popülasyon

  • Balık popülasyonu azalıyor

    Balık popülasyonu azalıyor

    Doğu Akdeniz’e 321 kilometre kıyısı olan Mersin’de balıkçılar, iklim değişikliği ve çeşitli nedenlerle balık popülasyonun azaldığını belirterek birkaç çeşit balık görmeye başladıklarını, karides olmasa trol avcılığının tamamen biteceğini kaydetti.
    Birçok alanda olduğu gibi balıkçılıkta da önemli bir gelir kapısı olan Mersin’de sezonun açılmasının üzerinden 50 gün geçti.

    Sezon açılmasıyla ilk haftalarda bereketli geçen avların ardından balıkçılar son zamanlarda zor günler geçirmeye başladı. Ava çıkan balıkçılar denizde azalan balık popülasyonu nedeniyle masraflarını çıkaramayacak duruma geldiklerini belirtti. Akdeniz’in nadasa bırakılması ve teknelerinin 10 yıl önce olduğu gibi tekrar geri alım yapılarak avın azaltılmasını isteyen balıkçılar, iklim şartlarının da bu duruma etkili olduğunu kaydetti.

    “Şimdi birkaç çeşit balık görmeye başladık”
    40 yıldır balıkçılıkla uğraştığını belirten Mersin Su Ürünleri Kooperatifi Bölge Birliği Başkan Yardımcısı Yalçın Sakın, sezon başında yaklaşık bir ay kadar balıkçılığın olduğunu söyledi. Akdeniz’in balıkçılık için gidişatının iyi olmadığına dikkat çeken Sakın, “Her sene bir sene önceden kötü geliyor. Akdeniz’in artık çölleştiğini görüyoruz.

    Eskiden bir trol ağını kaldırdığımız zaman 8-10 çeşit balık olurdu. Şimdi bir kaç çeşit balık görmeye başladık. Karides olmasa Doğu Akdeniz’de trol avcılığı tamamen bitik. Diğer balıklar bu bölgeyi terk ettiler. Küresel ısınmanın çok büyük zararları var. Gerçekten Akdeniz’i biran önce masaya yatırmamız gerekiyor” dedi.

    “Akdeniz’e hep birlikte sahip çıkalım”
    Akdeniz’ hep birlikte sahip çıkılmasının gerektiğinin altını çizen Sakın, “Bizler geldik geçtik. Geriden gelen gençlerimize çocuklarımıza istihdam oluşturacak hale denizi getirmemiz lazım. Denizde balığın çoğalması için Akdeniz’i nadasa bırakmamız lazım, yada bir kaç sene avcılığıma kapatacağız, filoyu mu azaltacağız. Devlet geçmiş zamanda tekne alımı yaptı filoyu azalttık.

    Yeniden bir alım yaparsa bir çok balıkçı teknesini vermek istiyor. Sürdürebilir balıkçılık için balıkçı kardeşlerimiz de elini taşın altına koymak istiyor. Gün günden kötü geliyor, masrafları çıkmıyor. El ele verip devletimizle beraber ne gerekiyorsa yapmak istiyoruz” diye konuştu.

    “15-20 gün balıkçılık oldu”
    1984 yılında balıkçılığa başladığını aktaran balıkçılardan Musa Balkış, “Sezon açılmasıyla 15-20 gün gibi bir süre balıkçılık oldu. Ondan sonra geri geri gitmeye başladı. Hem çalışıyoruz hem de içeri gidiyoruz, yeri geliyor mazot parasını çıkaramadığımız günler oldu. Böyle giderse durumlar sürdürebilir balıkçılık ve balıkçı açısından iç açıcı değil. Şu an teknemizi satsak satamıyoruz, bağlasak bağlayamıyoruz. Çalışsak içeri gidiyoruz. Tekne alımları olsa çoğu arkadaşımızla tekneleri verip başka işlere yöneleceğiz” ifadelerini kullandı.

  • 500 sülün doğa ile buluştu

    500 sülün doğa ile buluştu

    Ülke genelinde popülasyonları azalan doğal hayat canlıları için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın canlı hayvan yetiştirme çiftliklerinden çıkarılan sülünler doğa ile buluşturuluyor. Düzce’de de azalan popülasyonu desteklemek amacı ile Düzce Valisi Selçuk Aslan’ın katılımı ile doğaya sülün salınımı yapıldı. Korugöl tabiat parkında gerçekleştirilen sülün salınımında konuşan Vali Selçuk Aslan, “ Hakikaten cennet gibi bir coğrafyada yaşıyoruz.

    Bu coğrafyada ki genetik çeşitlilik, canlı çeşitliliği noktasında belli bir tür sıkıntısı yavaş yavaş ortaya çıkmış ki Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz ve Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın yetiştirme istasyonlarında yetişmiş canlıların doğaya salınımı ile bu çeşitliliğin yeniden çoğaltılması çok hoş. Sanki bunlar çiftlik hayvanları. Bu boyutta belki bazıları doğa da hayatta tutunamayacak. Doğa seleksiyonu ile karşı karşıya kalacak ama içlerinde 3-5 tane de bile bu bölgede tutunabilirse hızlı bir şekilde tür popülasyonunun artmasına imkan sağlayacaktır. Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerimizin çalışmalarından ötürü teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Sivrisinek ısırmalarına karşı uyarı

    Sivrisinek ısırmalarına karşı uyarı

    Manisa Büyükşehir Belediyesi, ilaçlama çalışmaları ve denetimlerle sivrisineklerin üremesini önlemek için aktif çaba gösteriyor. Bu süreçte özellikle özel mülk statüsünde yer alan bahçeli sitelerdeki su kovaları, balkonlardaki saksı altlıkları ve atık lastiklerin sivrisineklerin üreme alanlarını oluşturduğu belirlendi.

    Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzmanı Dr. Mert Deringöz, son dönemlerde sivrisinek ısırığı nedeniyle acil servislerde artan başvurular olduğunu ifade ederek, Asya kaplan sivrisineğinin vücutta daha şiddetli tepkilere yol açtığını ve alerjik reaksiyonlara neden olabileceğini söyledi. Ancak panik yapmaya gerek olmadığını, temizlik ve soğuk uygulamalarla başa çıkılabileceğini belirtti.

    Bununla birlikte, Manisa’da sivrisinek popülasyonunda artışın, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi faktörlere bağlı olduğu ve vatandaşların da bu konuda destek olmalarının önemine vurgu yapıldı.

  • Artan sivrisinekler hastanelere başvuruları artırdı

    Artan sivrisinekler hastanelere başvuruları artırdı

    Manisa’da da görülmeye başlanan Asya kaplan sivrisineği ısırması sonucu acil servislere yapılan başvurularda artış yaşanması dikkat çekti. Yeni bir tür olması nedeniyle vücudun diğer sivrisineklere göre anormal bir tepki verdiği söyleyen Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Mert Deringöz, panik yapılacak bir durum olmadığını belirtirken, Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Erhan İnce üreme alanlarının yüzde 82’sinin insan kaynaklı olduğunu ve vatandaşların lastikler, bidonlar, kovalar ve saksı altları gibi durgun su alanlarına dikkat etmesi konusunda uyarılarda bulundu.

    Türkiye’de son dönemlerde oldukça yaygın görülmeye başlanan Asya kaplan sivrisineği Manisa’da da vatandaşların korkulu rüyası oldu. Diğer sivrisineklere göre uzun süreli kaşıntıların sürmesi ve büyük şişliklerin görülmesi nedeniyle panik olan vatandaşlar acil servislere akın etti. Son 1 aydır Manisa’daki acil servislerde yoğunluğa neden olan sivrisinek ısırmalarıyla ilgili Manisa Büyükşehir Belediyesi de harekete geçti.

    Özel mülk statüsünde yer alan bahçeli siteler içerisinde bulunan su kovaları, balkonlardaki saksıların altlıkları, yol kenarına atılan otomobil veya kamyon lastikleri ise sineklerin üreme kaynaklarının yüzde 82’sini oluşturuyor. Havaların ısınmasıyla birlikte ilaçlama çalışmalarına hız veren Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığına bağlı ekipler, sivrisineklerin üremesine imkan sağlayan ortamların ortadan kaldırılması için denetimlerine devam ediyor.

    Ekipler tarafından yapılan denetimlerde bir site bahçesi içerisinde bulunan sulama amacıyla doldurulmuş su kovalarında milyonlarca sivrisinek larvasına rastlandı. Vatandaşlara gerekli uyarıları yapan ekipler kovaları boşaltarak sivrisinek oluşumunu engelledi. Yapılan ilaçlama çalışması ve denetimde atık lastiği kontrol eden ekipler, lastiğin içinde su biriktiğini ve bu suyun içinde sivrisinek larvasına rastladı. Atık lastiğin içindeki suyu boşaltan ve sivrisinek oluşumunu engelleyen ekipler daha sonra ilaçlama çalışması yaparak vatandaşları bu konuda dikkatli olmaları konusunda uyardı.

    “Sivrisinek oluşum alanlarının yüzde 82’si insan kaynaklı”
    Yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Erhan İnce, “Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanlığı olarak 17 ilçemizde hizmet veriyoruz. Son günlerde gelen sivrisinek şikayetleri üzerine biz de alan kontrollerimizi yapıyoruz. Tespit ettiğimiz üzere bir adet kovanın içerisinde binlerce sivrisinek larvası gördük.

    Yapılan araştırmalara göre sivrisinek oluşum alanlarının yüzde 82’si insan kaynaklı. Burada tespit ettiğimiz durumlar gibi atık lastikler, bidonlar, kovalar ve saksı altları gibi durgun su alanlarında vatandaşlarımızın dikkat etmesi gerekiyor. Buralar sivrisinekler için bir üreme alanı. Toplum sağlığı tehlikeye atan bu vektörlerle mücadelemiz devam etmektedir. Son zamanlarda küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı olarak popülasyon artışı da gözlenmektedir. Maalesef ki üreme alanlarının yüzde 82’si insan eliyle oluştuğunu düşünürsek vatandaşlarımızın da desteğine ihtiyacımız var. Vatandaşlarımızdan ricamız bizim bu çalışmalarımıza destek olmaları” dedi.

    “Son 1 aydır sivrisinek ısırığı sebebiyle acil servislere başvurular arttı”
    Son zamanlarda acil servislere sivrisinek ısırığıyla ilgili başvuruların arttığını söyleyen Manisa Şehir Hastanesi Acil Tıp Hekimi Uzmanı Dr. Mert Deringöz, “Son dönemlerde, özellikle son 1 aydır genel olarak tüm acil servislerde sinek ısırığı sebebiyle başvurular çok arttı. Özellikle çocuklarda çok fazla artış gördük. Genelde başvuru şikayetleri geçmeyen uzun süreli kaşıntılar, buna bağlı yaralar ve vücutta döküntü olarak geliyor. Ekstra nadir de olsa alerjik reaksiyonlar görebiliyoruz” diye konuştu.

    “Yeni bir tür olduğu için de genelde vücudun verdiği tepkiler anormal oluyor
    Asya kaplan sivrisineğinin yeni bir tür olduğu için vücuttaki tepkilerin anormal olduğunu söyleyen Dr. Deringöz, “Önceki yıllara göre sivrisinek türünde bir değişiklik var. Asya kaplan sivrisinek türündeki popülasyon özellikle Türkiye ve Yunanistan bölgesinde artış gösterdi. Bunlar biraz da istilacı bir sivrisinek türü. Çok fazla popülasyonlar arttı. Yeni bir tür olduğu için de genelde vücudun verdiği tepkiler anormal oluyor. Sivrisinek gelir vücuda konar işini bitirir.

    O sırada biz bir şey hissetmeyiz. Sivrisinek bölgeyi uyuşturmak için bazı maddeler, enzimler enjekte ediyor. Enzimlerin içindeki proteinlere de vücut tepki gösterir. O da şişlik, kızarık, kaşıntı olarak kendini gösterir. Sık sık ısırıldığımız sivrisinek türüne karşı az tepki göstermeyi vücudumuz öğreniyorken, yeni bir tür sivrisinek ısırığına daha şiddetli bir tepki vermeye başlıyor. Bu da daha büyük kaşıntılar, daha büyük lezyonlar ve ya bazen daha ciddi alerjik reaksiyonlar gösterebiliyor. İnsanlar da bu yüzden daha sık acil servise gelmeye başladılar” şeklinde konuştu.

    Alerjik reaksiyonlar dışında panik yapmaya gerek olmadığını söyleyen Deringöz, “Öncelikle sivrisinek ısırığından korkulacak bir durum olmadığını bilmemiz lazım. Endişe ve panik çok fazla görüyoruz. Öncelikle soğuk kanlı olmak gerekir. Sivrisinek ısırığında ilk başta bol sabunlu suyla o bölgeyi temizlemek gerekir ki sivrisineğin taşıdığı başka zararlı maddeler ve ya patojenleri vücudumuza almayalım. İkinci olarak kaşımak kaçınmamız gereken bir davranış.

    Çünkü kaşımaya bağlı olarak yara açabiliyoruz. O bölgeyi tahriş edebiliyoruz. Cilt enfeksiyonları ya da daha ağır enfeksiyonlara sebep olabiliyor. Kaşımak yerine soğuk uygulama çok işe yarar. Soğuk su altında bekletmek ya da havluya sarılmış bir buz aküsüyle hem kaşıntıyı alacaktır hem de şişliği giderecektir. Bu da işe yaramazsa kolonyayla o bölgeyi ovalamak kaşıntı ve şişliği azaltır. Karbonatı az miktarda suyla sulandırıp macun haline getirip bölgeye sürmek kaşıntıyı azaltır. Bunlarla da geçmiyorsa kaşıntı giderici antihistaminik dediğimiz ilaç grubunu kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Geçmeyen şişlik, kaşıntı ve kaşıntıya bağlı mikrop kapması durumunda vatandaşların hastanelere başvurabileceğini belirten Deringöz, “Sivrisinek ısırığına bağlı ek durumlar var. Kişinin sineğe alerjisi olabilir, sineğin proteinlerine karşı alerjisi olabilir. Bu durumlarda vücutta yaygın döküntü başladığı zaman, boğazda şişlik, nefes almakta ve yutkunmakta güçlük, nefes darlığı, hırıltılı soluma başladığı zaman acil servislere gelmek gerekiyor.

    Hızlı müdahaleyle toparlamamız gerekiyor. Normalde sivrisinek ısırığında 2 santimetreye kadar bir lezyon görürüz. Vücut anormal bir tepki verdiğinde bu 10 santimetreye kadar çıkabiliyor. Normal de 20 dakikada bu lezyon çıkıp 2 gün içerisinde geçecekken 10 santimetreye ulaşan lezyonların ortaya çıkması 2 saati bulabiliyor. Geçmesi de 4 günün üzerinde süre alabiliyor. Böyle zamanlarda lezyon büyük olduğu için kaşıntıyla da yara açılabiliyor. O bölgeye mikrop bindirip cilt enfeksiyonuna çevirebiliyor.

    Kişi buna bağlı olarak büyük bir lezyon üzerinde ısı artışı, boyun, koltuk altı, kasık bölgelerinde şişlik, ateş görürse acil servis olmasa bile enfeksiyon hastalıkları, aile hekimliğine, cildiye gibi kliniklere başvuru yapması gerekir. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda çok baktık. Uzun süreli dönemlerde acil servislere de başvurabilirler” dedi.

  • Yapay resifler balık popülasyanu arttırdı

    Yapay resifler balık popülasyanu arttırdı

    Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Karataş Belediyesince yürütülen “Karataş Yapay Resif Projesi” çerçevesinde her biri 850 kilogram ağırlığında olan 400 resif, denizin 2 mil açığında belirlenen 4 noktada geçen Aralık ayında suya bırakıldı. Balıkçılığa ve ekonomiye büyük katkı sağlaması planlanan proje çerçevesinde su altında adeta yeni bir yaşam alanı oluştu. Balıkların yeni yaşam alanında yumurtalarını bırakmaya başladığı popülasyonunun da arttığı su altı kamerasıyla görüntülendi.

    Ekonomiye büyük katkı

    Öte yandan oluşan yeni yaşam alanı bu seneki av sezonunda av yasağı bölge olarak ilan edileceği belirtildi. Böylelikle gelecek seneki av sezonunda daha fazla balık popülasyonunu oluşacak ve tutulan balıklar ekonomiye büyük katkı sağlayacağı kaydedildi.

    Karataş Belediye Başkanı Necip Topuz, “Balık popülasyonunun azalmasıyla birlikte bu projeyi biz hayata geçirmek için çalışmalara başladık. Bunun yanında dalış turizmini de geliştirmek istedik. Resifleri suyla buluşturduk ve orayı av yasağı bölge ilan edeceğiz. Bölgenin uzun vadede gelişmesi ve ilerleyen dönemlerde dalış turizmi ve av turizmi noktasında alan oluşmasını istiyoruz” diye konuştu.

    Ayrıca Topuz, bölgede daha önce olmayan bazı balık türlerinin de artık bölgeye geldiğini belirterek, “Şu anda ekonomik anlamda çok değerli balıkların bölgeye yerleştiğini gördük. Bu hayvanlar kendilerine güvenli bir yer arıyor. Bu balıkların bölgeye gelmesi ekonomik anlamda balıkçılarımıza katkı sunacak” ifadelerini kullandı.

  • Nesli tükenmekte olan “dev midye” pina çoğalıyor

    Nesli tükenmekte olan “dev midye” pina çoğalıyor

    İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesince Marmara Denizi’nde yapılan çalışmalarda, nesli tükenme tehlikesi altındaki müsilaja çare olarak görülen “pina”ların (kalem kabuklu yumuşakça) popülasyonunun arttığı tespit edildi.

     

     

     

     

     

  • Manda popülasyonunda Türkiye’de ilk sırada

    Manda popülasyonunda Türkiye’de ilk sırada

    Samsun, kayıtlı büyükbaş hayvan envanterinde Türkiye’de 13. sırada bulunuyor. Samsun’da 99 bin 367 adet kültür sığırı, 193 bin 815 melez sığır ve 48 bin 120 yerli sığır olmak üzere olmak üzere toplam 341 bin 302 adet sığır mevcut.

    Türkiye’de en çok manda Samsun’da var

    Küçükbaş hayvan varlığı bakımından da önemli envantere sahip olan Samsun’da 239 bin 33 adet koyun, 22 bin 578 adet keçi var. Toplam 261 bin 611 adet küçükbaş hayvan varlığına sahip Samsun manda varlığı bakımından ise Türkiye’de ilk sırada yer alıyor. Toplam 20 bin 671 adet manda varlığına sahip olan Samsun, Türkiye’deki toplam manda varlığının yüzde 12,03’üne ev sahipliği yapıyor. Samsun’da 9 bin 475 manda ile Bafra birinci sırada, 2 bin 300 adet manda ile 19 Mayıs ikinci, 2 bin 30 adet manda ile Alaçam ilçesi üçüncü sırada yer alıyor.

    2 milyon 379 bin 531 adet kanatlı hayvan

    Kanatlı hayvan varlığı bakımından da önemli bir konumda bulunan Samsun’da 988 bin 305 adet et tavuğu, 1 milyon 326 bin 447 adet yumurta tavuğu, 9 bin 760 adet hindi, 30 bin 906 adet kaz, 24 bin 113 adet ördek ve beç tavuğu besleniyor. Samsun’da ayrıca 93 bin 335 adet arı kovanı bulunurken, toplam kanatlı hayvan sayısının 2 milyon 379 bin 531 adet olduğu öğrenildi.

  • Zehirli deniz kestanesi popülasyonunda toplu ölüm

    Zehirli deniz kestanesi popülasyonunda toplu ölüm

    Türkiye’nin en önemli turizm destinasyonu konumundaki Antalya sahillerinde son yıllarda zehirli dikenlere sahip istilacı tür deniz kestanelerinin yoğunluğu gözlemleniyordu. Süveyş Kananı aracılığıyla Akdeniz kıyılarına gelen istilacı zehirli türün özellikle Antalya’da hızla popülasyonu artıyordu. Bu popülasyonu Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Mehmet Gökoğlu ve öğrencileri yaptıkları eğitim dalışlarında sık sık görüntüledi. Özellikle falezler, kayalık ve taşlık bölgelerde koloni halinde görüntülenen dikenli zehirli deniz kestanelerinin, son günlerde toplu şekilde öldükleri görüldü. Gökoğlu ve ekibi kestanelerin koloni halinde yaşadıkları yerde olmadıkları, bulabildikleri kestanelerin ise ellerinde öldüğünü belirtti.


    Kızıldeniz orjinli uzun dikenli deniz kestanesinin Süveyş Kanalı aracılığıyla Akdeniz’e geçen türlerden biri olduğunu kaydetti.

    Akdeniz’de ilk önce Kaş daha sonra Konyaaltı bölgesinde tespit edildiğini dile getiren Gökoğlu, “Hızlı bir şekilde yayılıp Marmara Denizi’ne kadar girip dağılımını batıya doğru genişletti. İtalya’ya kadar ulaştı. Bu türün bu kadar hızlı çoğalması ilginçti. Denize girenler için risk oluşturuyordu. Dalganın olmadığı yerde ayağın basıldığı yere kadar yükselebilen bir türdü. Kayalık olmayan bölgeler için risk yoktu ama kayalık olan alanlarda ayağa batma riski vardı. Öldürücü değil ama acı veren bir zehir içeriyordu. Son zamanlarda türün çok yoğun görüldüğü Konyaaltı falez başlangıcında olmadığını gördük” dedi.

    “Koloni halinde yaşadıkları yerlerde ölümler”

    Deniz kestanesiyle ilgili Bodrum Sahillerinde toplu ölümlerinin olduğu bilgisine ulaştıklarını aktaran Gökoğlu, “Kemer Üç Adalar bölgesinde de ölümlerin olduğunu gördük. Antalya’da yaşanan fırtınanın ardından ulaşabildiğimiz bir kaç bireyin ölmek üzere olduğunu gördük. Son dalışımızda bir tane dahi deniz kestanesi göremedik. Konyaaltı falezler altında yaklaşık 15 dönümün üzerinde alanı taradık bir tane bile kestaneye ulaşamadık. Kayaların altına baktık, kestanenin yaşayabileceği tüm yerleri inceledik. Daha önce o bölgede koloni halinde yaşıyorlardı. O kadar çoklardaki belirli alanı kaplamışlardı. Son dalışımızda bir tane bile göremedik” diye konuştu.

    “Ölüm nedenleri”

    Deniz kestanelerinin toplu ölümleri hakkındaki düşüncelerini paylaşan Gökoğlu, “Fırtınadaki dalga ve akıntı nedeniyle dikenleri etkilenmiş olabilir. Bunun yanında viral bir salgın olabilir. Bir parazit, bakteriyel bir hastalık olması da çok güçlü bir neden. Bu tür canlılar yeni bir ortama geçtiği zaman çok çabuk kırılganlaşabilirler. Bunun nedenlerini araştıracağız. Sıçan Adası etrafında da bir araştırma yaptık, orada da ölümler vardı. Turizm açısından güzel haber, risk kalktı. İşgalci bir türün şuan riski kalkmış gibi görünüyor.

    Bodrum ve Ege tarafına da bakmak lazım. Bizim kıyılarımızda şuan yok denecek kadar az, çok büyük ölümler var. Bu ölümlerin nedenini bulup raporlamalıyız” ifadelerine yer verdi. Aralıklarla bölgeleri incelemeye devam edeceklerini belirten Gökoğlu, izlenimleri paylaşacaklarını sözlerine ekledi.

  • Bursa’da tırtıl istilası kontrol altına alındı

    Bursa’da tırtıl istilası kontrol altına alındı

    Bursa’nın İnegöl ile Kütahya’nın Domaniç ilçeleri arasındaki ormanlık alanın büyük bölümüne yayılan zararlı tırtıllarla mücadele başarıyla sonuçlandı.

    Bölgede ilk kez 2018’de İnegöl’ün Arapoturağı mevkisinde tespit edilen kızıl kuyruklu tırtıl zararlısı, özellikle kayın ağaçları ile bitkilerin yapraklarına zarar verdi.

    Geçen yıl yaklaşık 450 hektar alanda ağaçları yapraksız bırakan tırtıllara karşı Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ve Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Orman Fakültesince biyolojik mücadele başlatıldı.

    Bu kapsamda, yüksek çözünürlüklü 10 santimetre detayında ortofoto haritalar üretilerek, zarar değişimi izlendi. 15 gün aralıklarla yapılan drone uçuşlarıyla zararlılar takibe alındı.

    İnegöl Orman İşletme Müdürlüğü teknik personelinin de desteğiyle ışık tuzakları kuruldu, zararlının yumurtaları toplandı, hem havadan hem de karadan “bacillus thrungiensis” bakterisi salındı.

    Ayrıca, kuş yuvaları asıldı ve ormanda bakım yapılarak besin miktarı azaltıldı.

    Çalışmalar sonucunda, zararlının popülasyon yoğunluğunda büyük ölçüde azalma kaydedildi. Sahadaki kayın ağaçları tekrar sağlıklı görünümüne kavuştu ve zararlı böceğin popülasyonu zararsız olacak düzeye indirildi.

     “Popülasyon dengesini kurmayı başardık”

    Bursa Orman Bölge Müdürü Yalçın Akın, AA muhabirine, kayın ormanlarına ekonomik ve biyolojik zarar veren tırtıllarla mücadeleyi bir yılda tamamlayıp drone ölçümleriyle tespitlerde bulunduklarını söyledi.

    Bu durumun salgına benzediğini belirten Akın, “Çalışmayı geçen yıl yürütmemiş olsaydık daha büyük alanlarda bu zararlının tahribat yapması ve kayın ormanlarını yok etmesi söz konusu olabilirdi. Zararlının bulunduğu ormanlarımız şu anda yemyeşil bir şekilde karşımızda duruyor.” dedi.

    Projenin yürütücüsü BTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuzhan Sarıkaya da normalde kayın ormanlarında büyük ölçekte böcek zararlarıyla çok sık karşılaşmadıklarını dile getirdi.

    İnegöl ve Domaniç arasındaki sahada ağaçların kuruduğu gibi bir izlenim oluştuğunu ancak sadece yapraksız kaldıklarını anlatan Sarıkaya, şöyle devam etti:

    “Geldiğimiz süreçte bu ağaçların tekrardan yeşillendiğini görebiliyoruz. Projeyle beraber epideminin önüne geçilmesi için entegre savaş yöntemlerini uyguladık. Burada birkaç metodu bir arada uyguladık. Popülasyon dengesini kurmayı başardık. Zarar görülmez noktaya geldi. Tırtıl popülasyonu zarar seviyesinin altına çekildi. Tırtıllar tamamen yok edilmedi ancak ekosistem içindeki dengesi yapılan müdahalelerle tekrar sağlandı.”

    “En az 2-3 bin hektar alan tırtıldan kurtuldu”

    BTÜ’de görevli Doç. Dr. Ali İhsan Kadıoğulları ise proje kapsamında bir yıl boyunca her 15 günde bir drone uçuşu yapıldığını aktardı.

    İzleme ve takipten kendisinin sorumlu olduğunu bildiren Kadıoğulları, şunları kaydetti:

    “4 gündür arazi uçuşları yapıyorum. Bu sahanın yaklaşık 850 hektarlık alanını komple tekrar 10 santimetre çözünürlükte ortofoto harita üreterek analiz ettik. Salgınla ilgili bir tepki olmadığını ortaya koyduk. Şu anda popülasyonun dengelendiğini görebiliyoruz. İnsan gözünün göremediği zararları bile çok bantlı kameralarla tespit etmeyi başardık. 2018 yılında 50 hektar, 2019 yılında 450 hektar zarar vardı. Bu hesaplamayla en az 2-3 bin hektar alan tırtıldan kurtulmuş oldu.”