Etiket: prof.dr.kayıhan pala

  • Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kayıhan Pala kararı

    Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kayıhan Pala kararı

    Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kayıhan Pala kararı: “Bilim insanının pandemiyi izlemesi, veri toplaması, değerlendirmesi, yayınlaması, akademik olarak olağan bir durum, Anayasal bir haktır.”

    Görevini yaparak gerçekleri kamuoyu ile paylaşan Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında açılan soruşturma sona erdi. Bursa Tabip Odası üyesi de olan Prof. Dr. Pala için savcılık soruşturması izni verilmedi.

    Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında “halkı yanlış bilgilendirdiği, paniğe yönlendirdiği” iddiasıyla, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Savcılık görevsizlik kararı vermiş ve dosyayı Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne göndermiş, Rektörlük de soruşturma açmıştı.

    TTB’den açıklama:

    Uludağ Üniversitesi, bir bilim insanı olarak halkı bilgilendirme görevini yerine getiren meslektaşımız Prof. Dr. Kayıhan Pala için soruşturma izni vermedi. Prof. Dr. Pala, 21 Nisan 2020’de yaptığı ve suçlamaya konu edilen açıklamasında, “Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz. Ben 2-3 hafta kadar önce tepe noktasının 20-27 Nisan arasında gözlenebileceğini, ondan sonra bir azalma olacağını ve haziranın 2. haftasına kadar da sönümleneceğini tahmin ettiğimi yazmıştım. Bu tahminin ne kadar geçerli olacağını bu hafta hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

    Soruşturma sonlandırıldı

    Rektörlük, soruşturmayı içinde Tıp Fakültesi ve Hukuk Fakültesi dekanlarının da olduğu, üç kişilik son soruşturma komisyonunun kararı doğrultusunda sonlandırdı.

    İfade özgürlüğü kapsamında

    Kararda özetle; Pala’nın, halk sağlığı alanında uzman bir bilim insanı olarak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Halk Sağlığı Acil Durumu ve Pandemi olarak ilan edilen Covid-19 hastalığını izlemesinin, bilimsel veri toplaması, değerlendirmesi ve yayınlamasının akademik olarak olağan bir durum olduğu, ayrıca bu verilere dayalı görüş açıklamasının ise gerek Anayasa gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili maddeleri çerçevesinde, temel bir hak olan ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında olduğu, soruşturulan durumun ise, “Herkes bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir” düzenlemesini yapan Anayasa’nın 27. Maddesi kapsamına uygun olduğu sonucuna varıldı.

  • “Okulların açılması feci sonuçlar doğurabilir”

    “Okulların açılması feci sonuçlar doğurabilir”

    Gazeteduvar’dan İrfan Aktan’a konuşan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, okulların açılmasının çok kötü sonuçlar doğurabileceğini belirtti.

    “Yüz yüze eğitimin yerini hiçbir şey tutamaz. Okulların açılabilmesi için salgının kontrol altına alınması başta olmak üzere, gerekli koşullar sağlanmalıdır. Bu konuda karar verirken eğitim sistemindeki özel-kamu okulları ve bölgesel eşitsizlikleri derinleştirmeyecek kararlar alınmalı. Okullar, salgın kontrol altına alınarak açılmalı. Aksi halde 18 milyon öğrenci, bunların velileri, öğretmenler, eğitim çalışanları, servis çalışanları ve toplum açısından ciddi bir risk oluşur. Çocukların kolay hasta olmamasına güvenerek, ciddi tedbirler alınmadan, örneğin şu anki koşullarda okulların açılması feci sonuçlar yaratabilir.”

    “BÖLGESEL FARKLILIKLAR DİKKATE ALINMALI”

    Güneydoğu’da hastalığın görülme sıklığı Batı Marmara’ya göre 10 ila 17 kat daha fazla. Dolayısıyla okulların açılması konusunda merkezi bir karar aldığınızda, bölgesel farklılıkları da dikkate almanız gerekiyor. Okulları açıp da sorun yaşamayan ülkelerden biri olan Hollanda’da salgının kontrol altına alınmış olmasıyla birlikte, çocuklar ve eğitim emekçileri arasında risk değerlendirmesi yaptıklarını görüyoruz. Yüksek riskli çocuklar ve eğitim emekçileri veya evlerinde risk grubundan insanlar olan çocuklar için ayrı düzenleme yapmışlar. Bu gruptakiler diğerleriyle birlikte okula hemen başlamıyorlar. Üstelik Hollanda’da sınıf başına düşen öğrenci sayısı, bizdekine kıyasla çok az. Keza orada çocuklar evlerine yakın okullara, çoğunlukla bisikletle veya yürüyerek gidiyor. Bizde ise okullar arasındaki eşitsizlikler nedeniyle toplu ulaşım, servis yöntemi çok yaygın.

    “DEVLET OKULLARINDAKİ ÖĞRENCİ SAYISININ YARI YARIYA DÜŞMESİ GEREKİR”

    Eğitim-Sen’le yaptığımız değerlendirmede, kamu okullarındaki sınıfların ortalama büyüklükleri düşünüldüğünde bir sınıftaki öğrenci sayısının 16-17’yi geçmemesi gerektiği sonucuna ulaştık. Bu da kamu okullarında öğrenci sayılarının yarı yarıya düşmesi gerektiğini gösteriyor. Ayrıca okul servislerinin de güçlük oluşturacağını aklımızdan çıkarmamamız lazım.

    “BUGÜNKÜ KOŞULLARDA ÇOCUKLARI OKULA GÖNDERMEK UYGUN DEĞİL”

    Bugünkü koşullarda çocukların okula gönderilmesinin uygun olmadığını düşünüyorum. 21 Eylül’e bir hafta kala duruma bakıp tekrar değerlendirmemiz gerekiyor.

    “İNSANLARA HAYAT NORMAL AKIŞINDA DEVAM EDİYOR MESAJI VERİLDİ”

    İnsanların erken ölümüne, sağlık kuruluşlarının tıkanmasına yol açan ciddi bir süreç yaşıyoruz. İşin kontrolden çıktığını söylemeniz için, daha önce kontrol altına alınmış olması gerekiyordu. Bizde öyle bir süreç hiç yaşanmadı. Geçtiğimiz günlerde kamu personelinin çalışma koşullarıyla ilgili salgının başlarında olduğu gibi bir düzenleme yapıldı. Aynı düzenlemeyi özel sektör çalışanları için yapmıyorsanız, bu olmaz. Salgınla mücadelede samimi isek, yapmamız gerekenler çok belli. Bunları birçok kez söyledik ve yazdık. İlk olarak hastalığı bulaştırmamak için uğraş vereceksiniz, temaslıları çok iyi şekilde karantinada tutacaksınız ve bulaşı engellemek için alabileceğiniz tüm kamusal önlemleri alıp, toplumun da önlemlerinize uymasını sağlayacaksınız. Oysa dediğim gibi, örneğin ucuz tatil kredileri verilerek insanlara hayat doğal akışında devam ediyor mesajı verildi. Tedbirler basamaklandırma olmaksızın birden bire kontrolsüz biçimde kaldırıldı. Ne kamu sorumluluğu yerine getirildi ne de toplumun tedbirlere yönlendirilmesi söz konusu oldu. Haziran ayının ilk haftasından itibaren sürecin kontrol altına alınması gayreti ortaya konmadı.

    Yazının tamamını okumak için tıklayın.

     

  • “Bugünkü durum okulların Ağustos’ta açılmasına engel”

    “Bugünkü durum okulların Ağustos’ta açılmasına engel”

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Dr.Kayıhan Pala, birinci dalganın Türkiye’de halen kontrol altına alınamadığını ve bu şartlarda okulların Ağustos ayında açılmasının uygun olmadığını söyledi.

    “Test sayısındaki azalmaya karşın hasta sayılarında son günlerde bir artış olduğu gözleniyor. Okulların açılması için günlük olgu sayısının yüz binde 1’in altında olması gerektiği uluslararası platformda kabul görmektedir. Ülkemizde salgın henüz kontrol altına alınabilmiş değildir. Öncelikle salgın kontrol altına alınmalı, yüz bin kişi başına düşen günlük yeni olgu sayısında iller arasındaki gözlenen büyük farklılıklar giderilmeli ve okulların açılabilmesine ilişkin koşullar konunun uzmanları ile tartışılmalıdır. Bugünkü duruma bakarak okulların ağustos ayı içerisinde açılmasının uygun olmadığını söyleyebiliriz.

    ‘Faturasını ödüyoruz’

    1 Haziran’da önlemlerin gevşetilmesinin sonuçlarını, üzerinden iki ay geçmesine karşın bugün halen gözlüyoruz. Bunun faturasını iki aydır olgu ve ölüm sayılarının düşmemesi hatta biraz yükselmesi ile ödüyoruz. Türkiye 230 bini aşan doğrulanmış hasta sayısı ve 6 bine yaklaşan ölüm sayısıyla henüz birinci dalgayı yaşıyor, birinci dalga halen sönümlendirilebilmiş değil. Eylül ayından başlayarak mevsimsel grip olgularında da artış gözlenmesi olasılığı var. Bu durumda bir yandan grip vakaları, diğer yandan da Covid-19 salgını sağlık sistemimizi zorlayabilir.”

     

  • Halk Sağlığı Uzmanı hakkında ‘pandemi’ soruşturması

    Halk Sağlığı Uzmanı hakkında ‘pandemi’ soruşturması

    Hükümetin salgın politikasını eleştiren Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında Uludağ Üniversitesi tarafından soruşturma başlatıldı.

    TTB Koronavirüs İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında Bursa Valiliğinin talebiyle Uludağ Üniversitesi tarafından “halkı yanlış bilgilendirmek” suçlamasıyla soruşturma açıldı.

    Türk Tabipler Birliği (TTB) koronavirüs pandemisi sürecinde iktidarı bilgileri şeffaf bir biçimde kamuoyuyla paylaşmaya davet etmiş, vakalar devam ederken hızla normalleşmenin sonuçlarının ağır olacağını söylemişti.

    Türkiye’de vaka sayısı 200 bine yaklaşırken, virüsle mücadele edilmesi yönünde açıklamalar yapan Bursa Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında soruşturma başlatıldı

    Pala, “halkı yanlış bilgilendirmek” ve “paniğe yönlendirmek” ile suçlandı. TTB’nin konuya ilişkin açıklama yapması bekleniyor.

    Prof. Dr. Pala, haziran başında hayata geçirilen yeni normale ilişkin eleştiri ve kaygılarını sıralamış ve vaka sayılarının her geçen gün yükseldiğine dikkat çekmişti. Prof.Dr.Pala, son olarak ise “Salgın bütün hızıyla dünyada devam ediyor. Türkiye başarı noktasında ortalarda seyreden bir ülke. Hastalığın özelliğinden dolayı dünyada bu sorunun kısa sürede çözülme olasılığı yok.” yönünde görüş bildirmişti.

     

  • Bursa’dan Sağlık Bakanı’na çağrı

    Bursa’dan Sağlık Bakanı’na çağrı

    Bursa Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Dr.Kayıhan Pala, yoğun bakımda ve entübe olarak tedavi gören koronavirüs hastalarıyla ilgili açıklama yaptı. Can kayıplarının en az ve en çok hangi gün olduğunu belirten Prof.Dr.Kayıhan Pala, 13 Haziran sonrasına dikkat çekti.

    “Yoğun bakımda yatan hastalara göre yaşamını yitirenlerin oranının en yüksek olduğu gün 2Nisan (%7,18), en düşük olduğu gün ise 13Haziran (%2,05).
    Entübe edilenlere göre yaşamını yitirenlerin oranının en yüksek olduğu gün 17Nisan (%12,43), en düşük olduğu gün ise 13Haziran (%4,93)”

    “Her ikisi de 13 Haziran’dan sonra artış gösteriyor. Sayın Bakan’ın ‘daha önce yoğun bakımdaki hasta kaybının yüzde 53’ten yüzde 2’lere düştüğü’ iddiasına açıklık getirmesi gerekir.”

     

  • Hızlı normalleşmenin faturası 1-2 haftaya ortaya çıkar

    Hızlı normalleşmenin faturası 1-2 haftaya ortaya çıkar

    Havaların da ısınmasıyla birlikte İstanbul sahilleri eski kalabalık günlerine döndü, kısıtlamasız ilk pazar günü koronavirüs açısından iyi görüntüler vermedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, görüntülere Twitter’dan tepki gösterdi: Çok fazla normalleşmeyelim.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 5 Haziran’da maske takılmasına ilişkin yeni bir rehber yayımladığını anımsatarak “DSÖ’nün bu rehberi güncelleme amaçları içerisinde virüsün hastalık yapma yeteneğinin azalmadığı ve yeniden açılmalar sonrasında daha birinci dalgalar bitmeden yeni dalgalanmalar yaşanabileceğini belirtmek var. Önümüzdeki günlerde bir ikinci dalga yaşanma ihtimalinin vurgulandığı görülüyor. DSÖ, açık havada yürürken bile eğer birileriyle karşılaşma olasılığımız varsa maske takın diye uyarmaya başladı” dedi.

    Rusya, Brezilya, Meksika’da ciddi olgu artışlarının olduğuna dikkat çeken Pala, “Türkiye’de sanki sorun çözülmüş gibi davranılması birden hasta sayılarında artış, ölüm sayılarındaki azalmaların duraksaması ya da artması biçiminde karşımıza çıkabilir.

    Yurttaşların önlemleri elden bırakmamalarında fayda var. Kimin hastalık geçirip bağışık olduğunu ya da kimin hastalık geçirmekte olduğunu bilmiyoruz, herkes potansiyel bir hastalık bulaştırıcı olabilir. Önlemleri ciddiyetle sürdürmemiz gerekir. Türkiye’de henüz salgın bitmedi” diye konuştu.

    65 YAŞ NASIL ENFEKTE OLDU?

    Hızlı normalleşmenin etkilerini ufak kıpırdanmalarla perşembe gününden itibaren görmeye başlandığını anlatan Pala, “Yavaş yavaş artışlar başladı. Özellikle son 3 gündür Türkiye’nin farklı yerlerinde karantina önlemleri geliyor. Bir yandan vaka sayısı 700’e kadar düşmüşken sonra tekrar 900’e kadar çıkış oldu. Önümüzdeki hafta içinde 1 Haziran’daki açılmaların etkilerini daha yakından göreceğiz” diye konuştu.

    Sağlık Bakanlığı’nın vakaların ve ölümlerin dağılımını açıklamadığını kaydeden Pala, şöyle devam etti: “Sağlık Bakanı toplam ölümlerinin yüzde 93’ünün 65 yaş üstü vatandaşlarımız olduğunu açıkladı. DSÖ Avrupa bölgesinde ise tüm ölümlerin yüzde 94’ünün 60 yaş ve üzeri kişiler olduğu biliniyor.

    Bizde 65 yaş ve üstü nüfus DSÖ Avrupa bölgesindeki diğer ülkelerden daha düşük ama ölüm oranları benzer. İkincisi biz o ülkelerde uygulanmayan 65 yaş üzeri grubu daha çok evlerinde bırakan bir tecrit uygulaması yaptık. Bütün bunlara rağmen ölümlerdeki benzerliği tartışmak gerekir. Bu durumda ülkemizde 65 yaş ve üzeri yurttaşlarımızın uzun süreli tecrit edilmesinin Covid-19 ölümlerini nasıl etkilediğinin bilimsel verilere dayalı olarak açıklanması gerekir.”

    TORUNLARI BULAŞTIRIYOR

    Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ise maske takılmaması ve sosyal mesafe kurallarına uyulmamasının sonuçlarının 1-2 hafta içinde görülebileceğini söyledi. “65 yaş üstü aylardır evlerinde, sokağa çıkmıyor ancak virüse yakalanıyor. 65 yaş üzeri insanlar virüsü nereden alıyorlar, bu insanların çoğu yalnız yaşamıyorlar, dışarıdan gelen genç çocuğu ve torunu ile yaşıyorlar, genelde aile içi bulaş oluyor” değerlendirmesini yaptı.

  • Prof. Dr. Kayıhan Pala: Salgın tüm hızıyla devam ediyor

    Prof. Dr. Kayıhan Pala: Salgın tüm hızıyla devam ediyor

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son basın toplantısında, “R0 değeri, ben genel olarak söylüyorum, bölgesel olarak değişen değerler olmuştu biliyorsunuz. İstanbul’da bir bölgede 16’ya kadar çıktığını biliyoruz. Ama il bazında baktığımızda 4,5-5’leri gördüğümüz dönemler oldu. Şu an Türkiye’nin R0 değerinin 1,56 olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullanmıştı.

    Tele1’de Evren Özalkuş’un sorularını yanıtlarken Koca’nın ifadelerini değerlendiren halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, bu açıklamalara göre salgının tüm hızıyla devam ettiği yorumunda bulundu.

    “R0 DEĞERİNİN 1’İN ALTINDA OLMASI GEREKİR”

    Bakanın açıklamalarını şaşırarak dinlediğini belirten Pala, “Salgın hastalıklarda bilinen en temel epidemiyolojik bulgulardan bir tanesi, hastalığın kontrol altına alınabilmesi için R0 değerinin 1’in altında olmasıdır” dedi.

    “MERKEL BİLE 1,1-1,2 CİVARINA DAYANMAK MÜMKÜN DEĞİL DEDİ”

    Almanya başbakanı Angela Merkel’in de bu konuyla ilgili açıklaması üstünden bir karşılaştırma yapan Pala, “Hatırlayın, Sayın Merkel, yaklaşık 10 gün önce Almanya’da yurttaşlara dönük konuşmasını yaparken, eğer R0 değerini 1,1, 1,2 civarında tutacak olurlarsa Alman sağlık sisteminin buna dayanmasının mümkün olmadığını açıklamıştı. Bu yüzden de R değerinin 1’in altına düşürmek için özel bir çaba gösterdiklerine vurgu yapmıştı” açıklamasında bulundu.

    “100 KİŞİ 156 KİŞİYE BULAŞTIRIYOR”

    “Sayın Bakan’ın elinde veriler olduğu için, bunlar zannediyorum çevresindeki insanlar tarafından hesaplanabiliyor. Çünkü bizim elimizde kapsamlı veriler olmadığı için bu değerleri hesaplayamıyoruz” diyen Pala sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ama eğer 1.56’ysa salgın şu an bütün hızıyla devam ediyor demektir. Yani şöyle düşünün, 100 kişi, 156 kişiye bulaştırıyor. Oysa salgında enfeksiyon zincirinin kırılabilmesi için bu 100 kişinin en azından 99 kişi ve daha altına bulaştırılabiliyor olması gerekir. Ve bunun giderek azalması gerekir ki, salgın kontrol altına alındı diyebilelim”

  • Türkiye’de salgın kontrol altında mı?

    Türkiye’de salgın kontrol altında mı?

    Sağlık Bakanı Koca’nın Covid-19 bulaştırıcılık katsayısının 1.56 olduğunu açıklamasının ardından TTB, salgının kontrol altında olmadığı ve normalleşme yerine daha güçlü önlemler gerektiği uyarısı yaptı.

    Sağlık Bakanlığı dün Türkiye’de Covid-19 için bulaştırıcılık yani reprodüksiyon (R0) katsayısının 1.56 olduğunu açıkladı.

    Bir virüs taşıyıcısının o virüsü bulaştırdığı kişi sayısını gösteren R0 katsayısının 1’in üzerinde olması enfeksiyon zincirinin kırılmadığı anlamına geliyor. Bu nedenle R0 katsayısı, salgının kontrol altına alınmasında önemli göstergelerden biri olarak kabul ediliyor.

    Peki Türkiye’de bu katsayı 1’in üzerinde olmasına rağmen normalleşme sürecine girmek doğru mu?

    “Daha güçlü tedbirler gerek”

    Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala, “Eğer R0 değeri sayın Bakan’ın açıkladığı gibi 1.56 ise salgın kontrol altına alınamamıştır demektir” diyor.

    DW Türkçe’ye konuşan Pala, bu koşullarda “yeniden açılma”yı tartışmak bir yana, alınan önlemlerin gözden geçirilerek daha güçlü tedbirlerin alınması gerektiği görüşünde.

    Kayıhan Pala “Özellikle her gün milyonlarca insanın ziyaret ettiği bilinen AVM’lerin tekrar açılması bu bulaştırıcılık katsayısını daha da fazla artırma potansiyeline sahiptir. Türkiye’nin bu koşullarda yeniden açılmayı değil, bir an önce R0 değerini 1’in altına indirmek için çok ciddi önlemler almayı ivedilikle gündemine alması gerekir” diye konuşuyor.

    Türk Tabipleri Birliği Covid–19 İzleme Grubu Türkiye’de salgının ilk görüldüğü 11 Mart’tan bu yana geçen iki aylık süreçte pandemi yönetimi, hastalığın seyri, ülke kıyaslamaları ve önerilerini içeren bir rapor yayınladı.

    Pandemi sürecini kim yönetiyor?

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgının başlangıcından bu yana izlediği strateji, tedavideki yenilikçiliği ve tedbirleriyle Türkiye’nin dünyaya örnek olduğunu belirtiyor.

    TTB’nin ise pandemi sürecinin yönetimi konusunda eleştiri ve uyarıları sürüyor. Birliğin en önemli eleştirisi, süreci Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun yürütüp yürütmediğine dair belirsizlikler.

    Bugün kamuoyuna açıklanan raporla ilgili konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, “Sağlık Bakanlığı’nın kendi bilimsel danışma kurulunun mu, bakanlık bürokrasisinin mi ya da bir başka yetkili kurulun mu verdiğini tam olarak bilemediğimiz, ülkemizdeki 81 milyon yurttaşımızla birlikte sahada olan hekim ve sağlık çalışanlarını doğrudan etkileyen ve bazılarının sonuçlarından kaygı duyduğumuz kararlarla salgın yönetimine devam ediliyor” diyor.

    (DW Türkçe)

  • Bursa’da hava kirliliği ne kadar azaldı?

    Bursa’da hava kirliliği ne kadar azaldı?

    Türkiye’nin 29 büyükşehrinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle alınan önlemler, hava kirliliğini yüzde 32 azalttı.

    Vatandaşların koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında evde kalması, araç kullanımını büyük oranda düşürdü. İnsanların evde kalması havanın kalitesini iyileştirirken, kirliliğin azalmasını sağladı.

    Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile belediyelerin hava kalitesi ölçüm istasyonları verilerine göre, Türkiye’de bulunan 29 büyükşehirde partikül madde (PM10) hava kirliliği yüzde 32 azaldı.

    Ülkedeki büyükşehirlerde en fazla hava kirliliği azalması Kahramanmaraş’ta yaşandı. Kahramanmaraş’ı sırasıyla Şanlıurfa, Hatay, Van, Erzurum ve Eskişehir takip etti.

    16 Mart’tan sonra hava kirliliği Kahramanmaraş’ta yüzde 60, Şanlıurfa’da 58, Hatay’ta yüzde 55, Van’da yüzde 53 ve Erzurum ile Eskişehir’de yüzde 51 olarak gerçekleşti.

    Hava kirliliğinin en az değiştiği şehirler ise İzmir, Muğla ve Tekirdağ oldu. 3 büyükşehirde hava kirliliği sadece yüzde 3 azaldı.

    – Hava kirliliği İstanbul’da yüzde 11 azaldı

    Türkiye’nin en kalabalık şehri olan megakent İstanbul’da hava kirliliği 16 Mart tarihinden sonra yüzde 11 azaldı. Nüfus olarak en kalabalık büyükşehirlerde hava kirliliği başkent Ankara’da yüzde 27, Bursa’da yüzde 37, Antalya’da yüzde 28 ve Adana’da yüzde 46 azalarak kayıtlara geçti.

    (AA)