Etiket: Ramazan Acar

  • Memur Sen’den 12 Eylül mesajı

    Memur Sen’den 12 Eylül mesajı

    Memur Sen Bursa İl Temsilcisi Ramazan Acar’ın ifadeleri şu şekilde;

    Kanla sınanan demokrasi tarihimizin en karanlık sayfalarının bir bölümünün yazıldığı 12 Eylül darbesinin üzerinden 44 yıl geçti. Memur Sen Bursa İl Temsilci, EBS Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar konuya ilişkin şunları söyledi, “Büyük Memur-Sen ailesi olarak diyoruz ki, milli iradenin eksiksiz bir şekilde tecellisi ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması, tam bağımsız Türkiye için 12 Eylül Anayasasından kalan hükümlerin de değiştirilmesi elzemdir.”

    12 Eylül darbesinin üzerinden tam 44 yıl geçmesine rağmen etkilerinin hala hissedildiğinin altını çizen Memur Sen Bursa İl Temsilcisi Başkan Acar, “Öncelikle altı çizilmesi gereken husus, darbe Türkiye’nin bağımsızlığına ve özgürlüğüne kastetmiş, ülkeyi Amerikan’ın operasyonlarına açık hale getirmiştir.  12 Eylül darbesi de tıpkı 27 Mayıs gibi, Amerika’nın çerçevesini çizdiği, stratejisini geliştirdiği bir sürecin ifadesidir. Nitekim darbeyi yapanların daha sonraki itiraf gibi açıklamaları ve yine, CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze’nin darbe olduktan sonra  ABD Başkanı Jimmy Carter’a gönderdiği “bizim çocuklar başardı” mesajı, darbenin kaynağını ve çerçevesini çok net açıklamaktadır.” İfadelerini kullandı.

    “10 YILLIK SÜREÇTE 2 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ”

    12 Eylül 1980 Darbesi’ne ilişkin bilgiler paylaşan Acar, “Cuma sabahı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren’in okuduğu bildiri ile Türkiye darbeye uyanırken, 11 Eylül’e kadar sıkıyönetim altında devam eden terörün birden kesilivermesi, sürecin bir strateji çerçevesinde yönetildiğini de göstermektedir. Zira resmi verilere göre, sokaklarda anarşinin kol gezdiği iddia edilen 1968-1978 yılları arasında yani 10 yıllık dilimde 2 bin kişi hayatını kaybetmişken süregelen 2 yıl içerisinde bu sayı bir anda 3 binleri bulmuş ancak ne olduysa 12 Eylül sabahı her şey bir anda kesilivermiştir.”

    İDAMLAR, FİŞLENMELER, GÖZALTILAR…

    Darbe ile birlikte; 7 bin kişi hakkında idam istendi, 517 kişiye ölüm cezası verilirken Askeri Yargıtay 124 kişinin idam cezasını onayladı ve bir sağdan bir soldan diyerek 50 kişi idam edildi.   650 bin kişi gözaltına alındı.1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 210 bin dava açılırken, 230 bin kişi sıkıyönetim mahkemeleri tarafından yargılandı. 171 kişi de işkenceciler tarafından öldürüldü.

    “82 ANAYASASI DARBENİN SÜREKLİLİĞİNİ SAĞLAMIŞTIR”

    Darbe Anayasasına ilişkin Memur Sen’in çağrısını yineleyen Başkan Acar, “ Ülkeyi bir açık hava hapishanesine dönüştüren, işkence ve ölüm cezalarıyla milletimizi zapturapt altına alan 12 Eylül rejimi de 1982 Anayasası ile kendi varlığını uzun yıllar sürdürmüştür. Darbe ürünü 82 Anayasası, demoklesin kılıcı gibi milletin başında uzun yıllar sallanıp durmuştur. 28 Şubat postmodern darbesinin zeminini 82 Anayasası oluşturmuştur. Özellikle 90’lı yıllarda yaşanan örtülü darbelerin zeminini de 82 Anayasası oluşturmuştur. 2000’li yıllarda milli iradeye karşı her kalkışmanın zemini de işte bu darbe anayasasıdır. Buna rağmen, milletimiz, darbelerle hesaplaşmasını ve darbe anayasalarının şekillendirdiği yasakları aşmasını hep bilmiştir. Ne var ki, Türkiye’yi emperyalizmin kodlarına mahkum eden ve en son 15 Temmuz’da kendini gösteren darbe zihniyetinin tortularının tam anlamıyla temizlenmesi gerekmektedir. Büyük MEMUR-SEN ailesi olarak diyoruz ki, milli iradenin eksiksiz bir şekilde tecellisi ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması, Tam bağımsız Türkiye için 12 Eylül Anayasasından kalan hükümlerin de değiştirilmesi elzemdir.” diye konuştu.

  • Başkan Acar, “Basın milletin sesidir”

    Başkan Acar, “Basın milletin sesidir”

    Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi, Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Acar, “İnsanları gerçeklerle buluşturup aydınlatmak için, meslek ahlakından taviz vermeden doğru bilgi ve haber peşinde olmadık zorlukları göğüsleyen gazetecilerimiz, bilgi toplumunun ve demokrasinin verimli zeminde, sağlam usulle işlemesine büyük katkı vermektedir. Aynı ölçüde iletişim ve haberleşmenin önemi, olmadığı kadar arttığı için gazetecilik hayati önem arz eder olmuştur. Bugün dünyanın en uzak yerlerinde olan olayları özellikle sosyal medya alanında boşluk bırakmayacak ölçüde günü gününe değil, dakikası dakikasına paylaşan gazetecilik imkânları ile artık hiçbir şey hiç kimseye gizli kalmamaktadır.” dedi.

    “GAZZE’NİN ORTASINDA HAKİKATİN GÖZÜ, KULAĞI, DİLİ OLUYORLAR”

    Gazetecilerin her türlü zulmü ve soykırımı dünyaya duyurduğunu ifade eden Acar, “Yaşadığımız enformasyon dünyasında basının doğru haber ve bilgiyi yaygınlaştırarak barışa, huzura, hakka, hukuka, adalete katkı vermesine bütün insanların ihtiyacı her zamankinden daha çoktur. Çünkü bu kadar yararına rağmen kötü niyetlerle kullanıldığı zaman, medya doğruları çarpıtmanın, yalanları gerçek gibi sunmanın operasyonel algı mekanizmasına dönüşebilmektedir. Bu sebeple kitlelerde bilinç uyandırmak veya yanlış haberlerle gerçeği karartmak için medya olmadığı kadar etkin kullanılmakta veya baskı görmektedir. Son trajik örneği Gazze’de görüldüğü üzere basının kötü maksatlarla kullanılması, kitleleri korkunç zihin karışıklığıyla birlikte somut yıkım ve felaketlere sürüklemektedir. Gazze’de yaşandığı gibi, zulmü ve soykırımı dünyaya duyuran gazeteciler, korkunç baskı görmekte hatta sırf gerçeğin yayılmasını önlemek için öldürülmektedir. Onlar insanlığın, hakkın, barışın ölmemesi için, ölümü göze alarak, bombalamaların, yıkım ve kıyımların ortasında kâh bir afetin kâh bir savaşın, işte şimdi Gazze’nin ortasında hakikatin gözü, kulağı, dili oldular, oluyorlar.” İfadelerini kullandı.

    “GAZZE’DE 110 GAZETECİ ÖLDÜ”

    Aralık sonu itibarıyla sadece Gazze’de 110 gazeteci öldürüldüğünü hatırlatan Acar, ” İsrail, evrensel haklar beyannamesine, Birleşmiş Milletler kararına, gazetecileri korumak için konulan uluslararası prosedürlere, sözleşmelere, savaş ahlak ve hukukuna zerre kadar itibar etmeyerek, gazetecileri acımasızca katlediyor. Gazetecileri öldürerek gerçekleri susturmak isteyen İsrail, bütün dünyaya tehdit ve tehlike saçmaktadır. Yerelden evrensele olur olmaz durumlarda insan haklarından dem vuran malum kişi ve odakların, tarihte görülmemiş ölçüde bir gazeteci katliamı karşısında bile neredeyse tek kelime etmemiş, edememiş olmaları, esasen insan hakları, demokrasi ve özgürlük söylemlerinde ne kadar sahte, yalancı olduklarını, hakikatte ise insanlık ve medeniyet değerlerinden ne kadar nasipsiz olduklarını bir kez daha ortaya koymuştur.  Basın özgürlüğüyle birlikte korunması gereken basın ahlakı, her alanda toplumun ve temel hakların gelişmesini sağlayan temel dinamiktir. Çünkü basın milletin sesidir. Yerine göre millet adına konuşur; insanların hissiyatına tercüman olduğu ölçüde değerlidir, saygındır. İnsan hakları ve gazetecilik ahlakına uygun olarak kullanılması hâlinde, bilgi toplumuna nitelik kazandıran medya, demokratik alanın genişlemesine vazgeçilmez katkıda bulunmuş, bulunmaktadır. “

    “ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ’NÜ TEBRİK EDİYORUZ”

    Acar sözlerini şöyle tamamladı: “Toplumun anayasal güvence ve teminat altına alınmış doğru ve sağlıklı haber alma hak ve özgürlüğünü zorlu şartlarda ve çoğu zaman hayatları pahasına sürdüren Çalışan Gazeteciler, her türlü takdiri hak etmektedir.  Eğitim-Bir-Sen olarak, gece gündüz demeden ter döken; hakkın ve hakikatin sözcülüğünü yapan tüm basın mensuplarının ‘Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyor, bugünün çalışma şartlarının iyileştirilmesine vesile olmasını temenni ediyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz.”

  • Başkan Ramazan Acar güven tazeledi

    Başkan Ramazan Acar güven tazeledi

    EBS Bursa 1 Nolu Şube’nin Olağan Genel Kuruluna; AK Parti Bursa İl Başkan Vekili Kamil Bayramiç, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Yaşar Elmas, EBS Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa, Memur Sen Bursa İl Temsilcisi Sağlık Sen Bursa Şube Başkanı Gökhan Yünkül, Memur Sen Konfederasyonuna bağlı sendikaların başkanları ve temsilcileriEBS Bursa 1 Nolu Şube Yönetimi ve delegeleri katıldı. Kurulun Divan Başkanlığını EBS Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa yaptı.

    EBS Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar yaptığı konuşmasında demokratik olgunlukla kongreyi gerçekleştirdiklerini altını çizerek şöyle konuştu, “Eğitim-Bir-Sen Şube Kongremizi, sendikamızın kuruluşundan beri benlik ve kimlik olarak içselleştirdiği manevi değerler, ahlaki ilkeler, taze heyecanlar, yenilenen duygularla, bize yaraşır demokratik olgunlukla, katkı ve katılım coşkusuyla yapıyoruz. Bizim kongrelerimiz, daha iyisini yapmanın, daha güzel olana ulaşmanın, daha doğruyu birlikte başarmanın, iyi niyetli, cesur, samimi arayışların, birlikte bulmanın, birlikte var, birlikte güçlü olmanın buluşmasıdır. Kökleri medeniyet ve kültürümüzün derinliklerine uzanarak beslenen, dalları özgürlüğün göğüne uzayan Eğitim-Bir-Sen, üyemiz için emek, ekmek, temel hak ve özgürlük mücadelesi olmasının yanı sıra, yerelden evrensele doğru kötülükleri eliyle düzelten, sözüyle müdahale eden bir dayanışma hareketidir. Bu topraklarda vücut bularak yeryüzünün bütün iklimlerine umut, ilham, örnek olup yayılan bir bilinç ve vicdan hareketidir. Bu köklü, ilkeli, inançlı hareket, bu büyük entelektüel birikim, aklını istişareyle oluşturmakla, yolunu, yöntemini danışarak, konuşarak belirlemekle daha bir önem kazanmaktadır. Bu yönüyle tam bir demokrasi şöleni olan kongrelerimiz, en yaygın, en verimli istişare zeminleri, imkânları olmuştur. Bu münasebetle her birinizi tekrar selamlar, kongremizin hayırlara vesile olmasını dilerim.”

    Eğitim Bir Sen’in 30 yıllık köklü geçmişinde cehalete karşı bilgiden yana olduğunu altını çizerek şöyle konuştu, “Eğitim-Bir-Sen bu topraklara, bu topraklardan yayılarak dünyanın vicdanına yön veren hak ve özgürlük mücadelesinin adresidir. Hak ve özgürlük mücadelemiz, ilim ve irfan kaynaklarımızla basiretli, kararlılığıyla cesaretlidir. Haksızlık ve zulme karşı mücadele, örgütlü cesur iyilerle kazanılmaktadır.Eğitim-Bir-Sen, kurulduğu günden bu yana, 30 yıllık geçmişe sahip bir örgüt olarak cehalete karşı bilgiden yana, haksızlıklara karşı hukuktan yana, zulme karşı adaletten yana, vesayete karşı özgürlükten yana ilkeli, ahlaklı duruşuyla demokrasinin, milli iradenin teminatı olmuştur. Dün aklımıza, irademize, başta eğitim hakkı olmak üzere temel tercihlerimize, yaşama tarzımıza balans ayan yapma vandallığıyla müdahale edenler, yanlarına sivil kuruluş veya sendika görünümlü oluşumları da alarak zulümlerinin bin yıl süreceğini sandılar. Halka karşı tertiplenip millete efelenen bu sefil güruh, adeta işgalci güçler gibi davranarak katsayı engelleri, sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim, başörtüsü yasakları, kılık ve kıyafet zorlamaları ile belirginleşen yıldırmalarla Türkiye’nin tarihle, tarihiyle buluşma yürüyüşünü engelleme hezeyanı içine girdiler.Eğitim-Bir-Sen olarak, baskıya, ihanete, teslimiyetçiliğe bu topraklarda binyıldır kökleşmiş izanın, irfanın, imanın cesareti, direnciyle karşı koyduk. Millet iradesinin yanında vesayetin karşısında olduk Çok kısa zamanda ülkemizde normalleşme adımlar atıldı. İnanç, düşünce ve yaşayış özgürlüğü başörtü yasağının kalkması üzerinden genelleşti. Sekiz yıllık zorunlu eğitim zulmüne de, katsayı engellemelerine de son verildi.” dedi.

    “Dünya sendikacılığı adına tarihi kazanımlara imza attık”

    Eğitim Bir Sen’in önemli kazanımlarına dikkat çeken Acar sözlerini şöyle sürdürdü, “Sendikal mücadelede büyük kazanımlar elde ettik; ulusal ve küresel ölçekte büyük atılımlar, sıçramalar gerçekleştirdik. Üzerimize karabasan gibi çökmüş yasakların kâbusa dönüşmüş yasakçı duvarlarını gümbür gümbür, blok blok yıktık. Bugün 6. Dönem Toplu Sözleşme ile elde edilen haklarla sendikal faaliyetler yeni ve ileri bir mesafe kazanmıştır. 3600 ek göstergenin alınması, beklentileri karşılamaktan uzak olmasına rağmen, önümüzdeki dönemde iyileştirilmesi için çaba harcayacağımız Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkması, sözleşmeli personele kadro verilmesi gibi kazanımlar sadece ülkemiz için değil bütün dünya sendikacılığı adına da tarihi nitelikte kazanımlardır.Bu büyük ailenin kuruluşunda ve bugünlere gelmesinde emeği geçen, milletin istikbali ve Allah’ınrızasından başka bir şey gözetmeyen azimli, sabırlı, vefakâr, fedakâr dostlarımızdan Allah razı olsun. Başta kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan olmak üzere hakkın rahmetine kavuşan başkanlarımıza ve mensuplarımıza Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun.”

    “Birçok konu Eğitim Bir-Sen ile kazanıma dönüştü”

    Birçok sorunun çözüme kavuşturulmasında, pek çok konunun kazanıma dönüştürülmesinde katkılarının olduğunu aktaran Başkan Acar şunları söyledi, “Mesleki eğitim koordinatörlük görevlerindeki ek ders saat sınırlamasının kaldırılması, memur ve hizmetlilerin DYK ücretlerinde artış sağlanması, 1 Ocak ve 1 Mayıs günlerinde ödenmeyen ek ders ücretinin ödenmesi, toplu sözleşme ikramiyesinin 400 TL’ye çıkartılması, sözleşmeli personelin kadro sorununun karara bağlanması ve 2022 yılında çözülecek olması, halk eğitim merkezleri ve olgunlaşma enstitülerinde haftada üç saat nöbet ücreti ödenmesi, müdür ve müdür başyardımcılarının, öğretmenevi yöneticilerinin, rehber öğretmenlerin ek ders ücretlerinde artış sağlanması gibi, birçok sorunun çözüme kavuşturulmasında, pek çok konunun kazanıma dönüştürülmesinde mücadelemiz, girişimlerimiz, katkımız vardır.Yeni müfredat programları ile eğitimin vesayetçi karakterinden arındırılıp demokratikleştirilmesinde, okullara Kur’an ve Siyer derslerinin konmasında, öğretmene ve öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandırılmasında sendika olarak bizim etkimiz, katkımız vardır. Türkiye’nin normalleşmesinde, sivilleşmesinde, haksızlıkların, mağduriyetlerin giderilmesinde bir sivil toplum kuruluşu olarak büyük emeğimiz, mücadelemiz; kamu görevlileri adına temin edilen kazanımların altında imzamız vardır. Bu kararlılığı gösteren eğitim çalışanlarının, yeni Türkiye’nin yolunu açan, ufkunu aydınlatan kahraman, bilge öncüleri sizlersiniz Sizleri can-ı gönülden kutluyorum.İşte, yüreğinde bütün yeryüzü mazlumlarının hüznünü taşıyan sizler, siz dostlarımız, yolumuzun uzun, yükümüzün ağır olduğunu da biliyoruz. Aynı şekilde her birimizin en az ülkemiz kadar geniş yüreğinden, yeryüzünün bütün ufuklarına umudun ışığı yayılıyor. Bu ışıkla yürüdüğünüzü, yani kalbinizin aydınlattığı yoldan, yürüdüğünüzü de biliyor, görüyorum. Kongremiz hayırlı, yürüyüşünüz kutlu olsun.”

    “Memur-Sen dünyanın emek mücadelesi veren bir konfederasyonu haline geldi”

    Memur Sen’in Türkiye için önemine değinen Başkan Yünkül, “Bursa’da 32 bin üyesiyle, Türkiye’de 1 milyonun üzerinde üyesiyle Türkiye’nin en büyük memur hareketidir. Bu üye sayısında ulaşmamızda emek gösteren herkese teşekkür ediyorum. Memur Sen üyesi içi var olan bir sendika, üyesinin sorunlarının çözümü için elinden gelen gayreti gösteren bir sendika, aldanmayan ve aldatmayan bir sendikacılık yapıyoruz. Memur Sen sadece yerelde ve Türkiye’de çalışan bir sendika olmaktan çıktı, Uluslararası Emek Konfederasyonu’nun kurulmasıyla birlikte dünyanın her yerinde alın terinin ve emeğin mücadelesini veren bir konfederasyon haline geldi. Bu mücadelemizde bu güne kadar emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyor, Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şubemizin kongresinin hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

    AK Parti Bursa İl Başkan Vekili Kamil Bayramiç ise şunları söyledi, “Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu 2023,2053, 2071 hedeflerine sizlerle birlikte yürüyoruz. Demokrasinin önündeki engellere karşı birlikte mücadele ederek bugünlere kadar geldik. Tüm dünya mazlumlarının umudu olduk. Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu hedeflerle, samimiyetle, gayretle, ortak akılla ulaşacağız. Memur Sen’in önemli bir paydaş olarak görüyoruz. Kazananın demokrasi olacağına inanıyoruz. Kongremizin herkes için hayırlı olmasını diliyorum”

    EBS Bursa 1 Nolu Şube Başkan Adayı Arif Arı ise yaptığı konuşmasında, “Bugün bu salonda bizleri yalnız bırakmayan siz aziz dostlarıma, Şubemize Başkanlık yapmış bütün Başkanlarıma, ilçe Başkanlarımıza ve yönetimlerine, bütün teşkilat mensuplarımıza canı gönülden teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Yönetim kurulu şu isimlerden oluştu

    EBS Bursa 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu ise şu isimlerden oluştu; Şube Başkanı Ramazan Acar, Şube Sekreteri Adil Yazıcıoğlu, Teşkilatlanmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Akiş, Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı İbrahim Halil Torun, Basın ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Engin Koç, Hukuk ve Toplu Sözleşmelerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sinan Aktaş, Eğitim ve Sosyal İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Remzi Ayaz.

  • “Köklü sorunlara, kalıcı çözümler bekliyoruz”

    “Köklü sorunlara, kalıcı çözümler bekliyoruz”

    Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitim öğretimde yaşanan sorunların, çözüm önerilerinin ve taleplerin ele alındığı bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

    Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Tüm kademeleriyle bugün başlayan, 2022-2023 Eğitim Öğretim yılının öncelikle hayırlı olmasını diliyoruz. Her eğitim öğretim yılına büyük bir heyecan ve mutlulukla başlayan eğitim çalışanlarımız bu yıl buruk ve kırgınlar, moral ve motivasyonları maalesef düşük. Yeni eğitim öğretim yılına donanımsal olarak hazır olsalar da arkadaşlarımızın kafalarındaki onlarca soru işareti bu hazır bulunuşa ve yeni başlangıcın heyecanına gölge düşürmüştür” dedi.

    Bugün buradan eğitim çalışanlarımızın tüm enerjilerini eğitim öğretime öğrencilerine verebileceği çalışma ortamını, barış ve huzurunu sağlayacak olan Milli Eğitim Bakanlığına ve devletimizin üst düzey yöneticilerine sesleniyoruz: Yeni eğitim-öğretim yılı, alım gücünün düştüğü, masraflarının arttığı, iyileştirmelere ve yeni gelişmelere rağmen istenilen seviyeye gelinemediği bir zeminde, sorunların gölgesinde başladı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın sürekli olarak eğitimde fırsat eşitliğinden, mesleki eğitimin niteliğini artırmadan, okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasından bahsetmesine karşın, alandaki tecrübeleri görmezden gelen, eğitimin paydaşlarıyla yeteri derecede istişare etmeden hareket neticesinde bir türlü istenilen seviyeye ulaşılamıyor ve hedefler akamete uğruyor. Bu tür süreçlerin başarıya ulaşabilmesi için bakanlığın sürdürülebilir politikalar benimsemesi gerekir. Köklü sorunlara kalıcı çözümler ancak kararlı bir iradeyle mümkündür. Bu çerçevede, eğitimin sorunlarına okul bazlı bütçe, donanım, personel ihtiyacının giderilmesi hususlarının yanında, eğitim çalışanlarının ve kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıpları ve enflasyona yenilme riskini giderecek mahiyette mali ve özlük haklarında iyileştirmeler yapılmasını sağlamak da esas olmalıdır. Her eğitim öğretim yılı başında sadece öğretmenlere verilen Eğitim Hazırlık Ödeneğinin Eğitim çalışanlarının tamamına kapsayacak şekilde genişletilip miktarı artırılarak verilmelidir. Enflasyon karşısında sembolik bir rakama dönüşen (1325 TL) yerine tüm eğitim çalışanlarının yüzünü güldürecek şekilde son bir yılın enflasyon oranında artırılarak verilmesini bir kez daha talep ediyoruz. Eğitim çalışanları birbirinden ayrılmaz bir bütündürler, bu sebeple eğitim çalışanları arasındaki ayrım son bulsun ve Eğitime hazırlık ödeneği eğitim çalışanlarının tamamına verilsin” diye konuştu.

    3600 ek gösterge konusuna da değinen Başkan Acar, “6. dönem toplu sözleşme masasında tarihi bir başarı olarak elde ettiğimiz 3600 ek gösterge kazanımında, çerçevesinde şeflerimizin dâhil edilmemiş olması çalışma barışı huzuruna, verimine olumsuz etki etmektedir. Bu adaletsizlik giderilmeli şefler de 3600 ek göstergeden yararlandırılmalıdır. Diğer memur, yardımcı hizmetli ve eğitim çalışanlarının da tazminat oranlarında artış yapılması zorunluluğu ortadadır. Eğitim öğretimin sağlıklı bir şekilde işleyişi ve yönetilmesinde en önemli unsurlardan birisi olan şube müdürlerinin makam tazminatı verilmesi, özel hizmet tazminatlarının artırılması zorunluluk arz etmektedir. Meslek Kanununun ortaya çıkardığı uzman ve başöğretmenlik düzenlemesinden öğretmenlikten gelen şube müdürleri ve eğitim yöneticilerimiz de faydalanabilecek şekilde düzenleme yapılması zaruri bir durumdur” dedi.

    Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili de konuşan Acar, “Çalışanlar arasında toplumsal saygınlığı en yüksek kesim olan öğretmenlerimizin sorunlarına yasal dayanak oluşturmak adına 14 Şubat 2022 tarihinde yürürlüğü giren Öğretmenlik Meslek Kanunu sahanın beklentilerinden uzak kalarak, öğretmenlerimizin ve yetkili sendika olarak bizlerin görüşleri dikkate alınmadan hazırlanmış ve kabul edilmiştir maalesef, bakanlığımız yasaya yeterli duyarlılığı göstermemiş, alanın görüşüne başvurulmasına rağmen taslağın virgülüne bile dokunmadan olduğu gibi çıkmıştır. Sendika olarak Toplu Sözleşme teklifimiz esas olsun sınav tartışması son bulsun diyoruz. Bizler yetkili sendika olmanın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun bilinciyle kanun çıkmadan önce toplu sözleşme döneminde hazırladığımız teklife uygun şekilde 8 yıl süreyle fiilen öğretmenlik yapmış olanlara uzman öğretmen, en az 4 yıl süreyle fiilen uzman öğretmenlik yapmış olan öğretmene ise başöğretmen özel hizmet tazminatı ödenmesini istiyoruz. Çünkü Öğretmenlik mesleği zaten kariyer mesleğidir. Öğretmenlerin 60 yıllık hayali olan ve bir oldu bitti ile yasalaştırılan Öğretmenlik Meslek Kanunu; Öğretmene destek kanunu olsun, öğretmenlerin kâbusu olmasın, Hükümeti ve siyasi partilerimizi sesimizi duymaya, Meclisin açılması ile birlikte yasal düzenleme yapılarak yanlıştan dönmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Enflasyon ateşinin sabit gelirlileri tüm şiddetiyle yaktığı bugünlerde alınan banka promosyonlarının anlamını yitirdiğini ifade eden Acar, “Promosyonların, eriyip gittiğini görüyoruz. Yapılan üç yıllık anlaşmalar karşılığında çalışanlara ödenen rakamların bir an önce güncellenmesini veya ihalelerin tek taraflı iptal edilerek yeniden yapılması gerektiğini savunuyoruz. Karlılıkta rekorlar kıran bankaların kazançlarını başta maaş müşterilerine borçlu olduklarını hatırlatarak, kayıpları önleyici, müşterilerini tatmin edecek promosyon artışlarını bir an önce gerçekleştirmelerini uğranan zararın telafi edilmesini istiyoruz.

    Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Görev tanımları görevde yükselme imkânları, ek gösterge hakları olmayan mevcut YHS personelinin diğer hizmet sınıflarına geçirilmesini istiyoruz. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünden bir kez daha sesleniyoruz YHS KALDIRILMALIDIR; “Huzur, hukuk ve hüküm eksikliğiyle çalışmak zorunda bırakılan YHS ayıbından kurtulmanın zamanı geldi” diyoruz” diye konuştu.

    Unvan değişikliği sınavları ve sözleşmeli öğretmenlik konularıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Acar, “ Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olan unvan değişikliği sınavları konusunda somut adım atılmalı; sınav ve atama takvimi, Bakanlık çalışma takvimine alınarak belirsizlik giderilmelidir. MEB KİK toplantısında alınan karar gereği Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları takvime bağlanarak 2022 yılı içerisinde gerçekleştirilmeli; sınav takvimi ilan edilmelidir” diye konuştu.

    Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının hukuki olmadığını belirten Acar, “Kamu personel sisteminin temel yaklaşımı, insan onurunu öncelemek, insan haklarına saygılı olmak, saygın iş ilkesine dayanan mali, sosyal ve özlük hakları ile çalışma şartları olmalıdır. Bu eksende, öğretmen istihdamında sözleşmeli öğretmenlik dayatması, hukuki olmadığı gibi çalışma ilişkileri yönünden de kabulü ve tahammülü mümkün değildir. Öğretmenlerin anayasal haklarını sınırlayan, aile bütünlüğünü bozan, eşleri birbirinden, çocukları da anne babalarından ayrı bırakan, öğretmeni eşi ile işi arasında tercihte bulunmaya zorlayan, öğretmenler odasında ayrımcılık oluşturan, mesleği ve öğretmenin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli, sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Ücretli öğretmenlik diye bilinen Ek Ders Ücreti Karşılığı derse giren meslektaşlarımıza da yerine derse girdiği kadrolu öğretmenin haklarından faydalanacak bir uygulama olan sigortasının tam ödendiği, asgari ücretin üzerinde bir ücret ve nöbet, belletmenlik ücreti gibi ilave haklardan faydalanmaları sağlanmalıdır. Bütün bunları ortadan kaldıracak kadrolu istihdam esas olmalıdır. 4C, 4B ve Sözleşmeli, ücretli uygulamalarından vazgeçilmeli. Kadrolu istihdam esas alınmalıdır” dedi.

    Acar sözlerine şöyle devam etti:

    “Öğretmen atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sekteye uğratacak düzeydeki tasarım eksiklikleri, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanamamasına, mağduriyetlerin yanı sıra çalışma barışının bozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsiz şartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel atama ve yer değiştirme sistemlerinin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. Eğitim kurumu yöneticiliği, profesyonel bir meslek olarak tanımlanıp, münhasır kadrolar üzerinden kazanılmış hakların korunduğu bir düzlemde liyakat ve mesleki ilerleme ekseninde yeniden kurgulanmalıdır. Eğitim kurumu yöneticilerinin iş sağlığı ve güvenliği ile sosyal güvenlik mevzuatı çerçevesinde işveren vekili statüsünde olmasından kaynaklı idari para cezalarının yükümlüsü olmaları hakkaniyete ve adalete aykırıdır. Bu yükümlülük kişisel olmaktan çıkarılmalıdır. Okullar arasındaki nitelik farkının sebeplerinden biri de fiziki altyapı ve donanım eksikliğidir. Okulların laboratuvar, yabancı dil sınıfı, bilgisayar sınıfı ve ders kitabı haricindeki öğretim materyali ihtiyacı had safhadadır. Hâlihazırda eğitim kurumu yönetimlerinin kullanımına tahsis edilmiş ödenekler yeterli değildir. Özellikle mal ve hizmet fiyatlarının, etkisi her geçen gün hissedilen enflasyonist bir ortamda sürekli arttığı göz önüne alındığında, okullara tahsis edilen ödeneklerin de artırılması gereklidir. Eğitim-öğretim yılı başlamadan, sınıf ve öğrenci sayısı, personel sayısı gibi kıstaslar esas alınarak her okula ihtiyaçları karşılayacak ölçüde münhasır bir ödenek tahsis edilmelidir. Pansuman tedbir olarak devreye sokulan TYP ise yaraya merhem olamamaktadır. Her sene olduğu gibi bu sene de bu çerçevede okullarımız temizlik personeli bulmakta çok zorlanıyor, #TYP/Toplum Yararına Çalışma Projesi, Okullarımızın Zararına Projesine dönüşmüştür; sınırlama gelmesi dolayısıyla (9 ay) 2017 sonrası çalışmamış olmak gibi. Bu sebeple #TYP şartnamesi mutlaka esnetilmeli, yaraya merhem olacak hâlde derlenmelidir. Ayrıca okullarımız muhakkak güvenlik görevlisi de verilmelidir”

    Başkan Acar, “Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim-öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere karşı yasal düzenleme yapılması; hapis cezası verilmesi, eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku çerçevesinde yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır. Öğretmen atamaları için mevcut durumda uygulanan, KPSS ve sözlü sınavdan oluşan atama yöntemi uzun yıllardır devam eden, toplumsal maliyet üreten, mağduriyetler oluşturan kronik sorunlar ve soru işaretleri barındırmaktadır. Öğretmen adaylarının istihdamındaki mülakat uygulaması, adaylar arasında eşit, adil ve hakkaniyete uygun bir sonuç vermemekte, mağduriyete yol açmaktadır. Bu nedenle, öğretmen atamalarıyla ilgili karar verme süreçlerinde mülakat yöntemi kaldırılmalıdır. İstihdamda güçlük çekilen yerlerde teşvik sistemi hayata geçirilmeli. Ek gösterge artışındaki eksiklikler giderilmelidir. Bakanlığımızın, eğitim çalışanlarının sorunlarına kayıtsız kalmaması, sahadan yükselen sese kulak vermesi, eğitim paydaşlarının tekliflerini göz ardı etmeden kararları alması, eğitimin niteliğini ve verimliliğini artıracaktır. Beklentiler doğrultusunda atılacak hızlı adımlar, eğitim çalışanlarının yüksek motivasyonla işlerini daha verimli yapmalarını sağlayacaktır. Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye’nin daha müreffeh olma yolundaki uzun vadeli hedeflerine ancak sorunlarını aşmış bir eğitim sistemiyle erişebileceğine inanıyor; sorunların çözüme kavuşturulacağı bir eğitim-öğretim yılı temenni ederek, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarı dolu bir yıl diliyoruz” dedi.

  • Eğitim-Bir-Sen, mağdur müdürlerin yanında

    Eğitim-Bir-Sen, mağdur müdürlerin yanında

    İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından 2016 yılında açılan yönetici atama duyusuna, bir kısmı ilk defa, bir kısmı da ikinci 4 yıllığına görev uzatımı için başvurduğunu belirten Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “24-26 Mayıs 2016 tarihleri arasında yapılmış olan okul müdürlüğü sözlü sınavına katılarak başarılı olmuş ve okul müdürü olarak duyuruda yer alan okullara arkadaşlarımız 4 yıllığına görevlendirilmiştir.

    Sözlü sınavda başarısız olmuş iki müdür adayının Danıştay 2. Dairesinde 2016 yılında dava açarak, sözlü sınavda Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi alanında soru sorulmadan sınav yapıldığı gerekçesiyle, aslında sorulan sorular arasında o alanda da sorular adaylara sorulmuş olmasına rağmen, 24-26.05.2016 tarihleri arasında yapılmış olan Bursa ilindeki müdürlük sözlü sınavlarının yürütmesinin durdurulması ve iptalini talep etmişlerdir. Danıştay 2.Dairesi tarafından yapılan değerlendirme ile 2018 yılında ilk önce yapılan müdür görevlendirmeleri ile alakalı yürütmeyi durdurma kararı verilmiş, ardından 08.11.2021 tarihinde Danıştay tarafından her iki dosyada da iptal kararı verilmiştir. Danıştay tarafından her iki dosyada yönetmelikteki eksik düzenleme yönünden yaptığı değerlendirmesine karşılık, daha sonradan yapılan yönetmelik düzenlemesi ile Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi konusunun sözlü sınav konuları arasına müstakilen eklenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmiştir.

    Danıştay 2.Dairesi tarafından 2018 yılında verilmiş olan yürütmeyi durdurma kararı sonucunda 2016 ataması müdürler görevden alınmış, eski görev yerlerine iade edilmiş, ancak hukuki sürecin Danıştay’da devam etmesi gerekçesiyle, görevden alındıkları okul müdürlüklerine vekaleten görevlendirmeleri yapılmıştır. Bu görevlendirmeler Danıştay’ın ilgili konudaki kararı gerekçesiyle yapılmış ve bu güne kadar sürdürülmüş, her 6 ayda bir vekalet görevleri yenilenmiştir. Bu süreçte de yargılamayla ilgili olarak üst mahkemede temyiz edilen kararın onandığı bilgisi olmakla beraber, resmi yolla ilgililere henüz tebliğ edilmemiştir. Fakat gelinen aşamada bu gün itibariyle Bursa il milli eğitim müdürlüğünün bu yaz döneminde yapacağı ilk defa yönetici görevlendirme sürecinde, ilgili okullar münhal gösterilmiş, herkese açık hale getirilerek müdürlük kadrosu boş olan okulların ilan listesine eklenmişlerdir. Böylece 2018’den bu yana devam eden vekaleten görevlendirmeler yeni ilk defa müdür görevlendirme süreciyle sona ermiştir. Danıştay tarafından her ne kadar 2016 Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü Müdürlük Görevlendirme Sözlü Sınavları hakkında ilk önce yürütmeyi durdurma daha sonar da iptal kararı verilmiş ise de Danıştay 2. Dairesi tarafından verilmiş olan yargı kararın idare tarafından eksik ve hatalı uygulandığı ortadadır” dedi.

    Başkan Ramazan Acar, konuşmasına şöyle devam etti;
    “İdare Hukukunda ve idari yargıda yürütmeyi durdurma ve iptal kararları niteliği itibarıyla geriye yürüyen ve hakkında yürütmeyi durdurma ya da iptal kararı verilen idari işlemi ilk tesis edildiği andan itibaren hukuk aleminden kaldıran kararlardır. Yürütmeyi durdurma ve iptal kararının tam olarak uygulanması için, yürütmeyi durdurma ve iptal kararının gerekçelerine göre işlem tesis edilerek yargı kararının uygulanması gerekmektedir. 2016 ataması müdür arkadaşlarımızın haklarında görevden alma işlemine dayanak yapılan Danıştay 2.Dairesinin yukarıda anılan kararlarının gerekçeleri ‘sözlü sınavda Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi’ konusunun yer almamasıdır. Yürütmeyi Durdurma ve İptal kararının gerekçesi bu olduğuna göre, ilgili arkadaşlarımız, belirlenecek bir günde tekrar sözlü sınava çağrılarak eksik konu da sınav konuları arasına eklenerek yeniden sözlü sınava alınmaları gerekmektedir. İptal edilen sınavdan sonra yönetmeliğin değişmesi sözlü sınav yanında ayrıca yazılı sınavın eklenmesi ise 2016 ataması arkadaşların durumumu etkilememektedir. Bunun nedeni ise yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının özelliği gereği geriye yürümesi ve işlemi tesis edildiği andan itibaren yürürlükten kaldırması nedeniyle, işlemin tesis edildiği tarihteki mevzuata göre yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının gereklerinin yerine getirilmek zorunda olunmasıdır. Ayrıca tebliğ edilme tamamlanmadan, görevlendirildikleri bu kurumlarda müdür olarak çalışan arkadaşlarımızın okulları 2022 ilk defa yönetici görevlendirme duyuru listesine konulması süreç açısından yeni sıkıntılar doğuracağından listeden çıkarılmalıdır.”

    Bu gerekçelerle, ilgili müdür arkadaşların okulları öncelikle 2022 Müdürlük duyuru listesinden çıkarılması gerektiğini belirten Acar, “Akabinde de Danıştay 2.Dairesi’nin kararları gereğince 2016 yılında geçerli yönetmelik hükümleri uygulanarak Atatürk İlke ve İnkılap Tarihi konusu da sözlü sınav konuları arasına eklenerek yeniden sözlü sınava alınarak mağduriyet giderilmelidir; ilk defa müdür olanlar ile şayet varsa 2016 yılı öncesi yürüttüğü müdürlük görevi dolayısıyla kazandıkları müktesep hakları olanlar, o günkü mer’i yönetmeliklere göre yeniden görevlendirilme yapılmasına karar verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde mağduriyetler katlanacaktır. Bundan sonra öncelikle üyelerimiz adına mağduriyet oluştuğundan buna muhatap olan üyelerimiz adına konunun takipçisi olunacak, yargıya başvuru dahil hukuki her türlü imkan kullanılacak, tüm süreçler işletilecektir” şeklinde konuştu.

  • “Bursa’da 609 bin öğrencimizle dönemi tamamlıyoruz”

    “Bursa’da 609 bin öğrencimizle dönemi tamamlıyoruz”

    Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan 2021-2022 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle birlikte yıl sonu değerlendirmesinde bulundu. Başkan Acar, eğitimde yaşanan temel sorunlara dikkat çektiği açıklamalarında, eğitim çalışanlarının düşen alım gücü, ek gösterge, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, kadrolu istihdam, Yönetici görevlendirme mevzuatı, okullara ödenek problemleri, eğitimcilere şiddete karşı yasal düzenleme başta olmak üzere eğitim ve öğretimde yaşanan sorunlarını çözüm önerileriyle anlattı.

    2021-2022 eğitim-öğretim yılı, eğitim çalışanlarının büyük emek harcadıklarının altını çizen Acar, “Fedakârca çalışmalarından dolayı tüm eğitim çalışanlarına teşekkür ediyor, öğrencilerimize girecekleri sınavlarda başarılar diliyoruz. Salgının hayatı olumsuz etkilediği, eğitimde devamlılığın sekteye uğraması neticesinde nitelikten ve verimlilikten taviz verilmek zorunda kalındığı günlerde eğitim çalışanlarının ortaya koyduğu azim ve kararlılık, Vefa Sosyal Destek Gruplarında üstlendiği rol önemli bir dönem olarak tarihe geçmiştir.

    Zor dönemlerde bile üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmeye çalışan eğitimcilerin çözüm bekleyen sorunları, getirilen yenilikler ve tanınan haklarda eksik bırakılan tarafların varlığı, şiddet karşısındaki savunmasızlığı gibi, eğitimin niteliğini ve verimliliğini doğrudan etkileyen tüm konularda, başta hükûmet yetkilileri ve kanun koyucular olmak üzere, sorumluluk sahibi herkes üzerine düşeni, elinden geleni yapmalı; eğitim çalışanlarının içinde bulunduğu durum göz önüne alınmalı, ‘mutsuz mecburlar’ üretme potansiyeline sahip gidişata dur denilmelidir” dedi.

    Birçok sorunun devam ettiğini ve yeni dönemde bu sorunların çözülmesi gerektiğine vurgu yapan Acar, “Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmış olması çok önemli bir adım olmakla beraber, muadil meslek kanunlarıyla mukayese edildiğinde çerçevesinin dar, tanınan hakların da geride olduğu bir gerçektir. Toplu sözleşme masasında ‘çalışma yapılmasını karara bağladığımız’ konulardan biri olan 3600 ek gösterge konusunda yapılan çalışma reform niteliğindedir, ancak adaletin gereği olarak bazı eksikliklerinin giderilmesi gerekmektedir.

    Haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız kalınması, eğitim çalışanlarının moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekte, eğitimde verimliliği düşürmektedir. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenliğe son verilmemesi, öğretmen atamalarında mülakatın kaldırılmaması, istihdamda güçlük çekilen bölgelerde görev yapan eğitimcilere ilave teşviklerin verilmemesi, birim ek ders ücreti miktarının düşüklüğü, eğitim kurumu yöneticiliğinde özlük haklarını ve yetkileri geliştiren kariyer odaklı sürdürebilir bir sistemin halen hayata geçirilememesi, eğitimin rehberlik ayağının eksikliği, öğretmenleri şiddete karşı koruyacak bir yasal düzenlemenin çıkarılamaması, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanmamasının doğurduğu mağduriyetler, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının düzenli bir şekilde gerçekleştirilmemesi, okulların ödenek ihtiyacı ve yardımcı personel istihdamı gibi sorunlar konusunda ivedi çözümler beklenmektedir. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, kadrolu istihdam esas alınmalıdır.

    Enflasyonun arttığı, hayat pahalılığının sabit gelirlileri ve tüketicileri bunalttığı, temel tüketim maddeleri ve emtia fiyatlarının yoksunluk eşiğini yükseltip yoksulluk sayısını artırdığı bir eşikteyiz. Günlük hayatı zorlaştıran, yoksulluk hissini artıran, yokluk eşiğine yaklaştıran, güven azaltıcı etkisini yoğunlaştıran ekonomik sarsıntı, kamu görevlileri başta olmak üzere, en çok sabit gelirlileri olumsuz etkilemektedir. Ekonominin mikro ve makro düzey rakamları, enflasyon ve döviz oranları dikkate alındığında, kamu görevlilerinin alım gücünün düştüğü net bir şekilde görülmektedir. Bu çerçevede, eğitim çalışanlarının ve kamu görevlilerinin ücretlerinde oluşan kayıplar ve düşen alım güçleri telafi edilmelidir” diye konuştu.

    Ek gösterge konusundaki eksiklikler giderilmelidir

    EBS Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar yayınladığı mesajda eğitim alanında çözüm bekleyen sorunları şöyle sıraladı;
    Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik kaldırılmalı, kadrolu istihdam esas alınmalıdır. sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilmelidir. Ek gösterge konusundaki eksiklikler giderilmelidir. Yönetici sınıfında yer alan enstitü-yüksekokul sekreteri, şube müdürü, ilçe müdürleri ve şeflerin ek gösterge rakamları da 3600’e çıkarılmalı; ek gösterge rakamı 3600’ün altında olan bütün kamu görevlilerinin tazminat yansıtma oranları artırılmalıdır. Eğitimcilere şiddete karşı yasal düzenleme yapılmalıdır. Yönetici görevlendirme mevzuatı kalıcı ve sürdürebilir hâle getirilmelidir. Eğitim yöneticiliği alanında sürdürülebilir ve kabul edilebilir bir sistem inşa edilmelidir. Eğitim kurumu yöneticilerinin bir eğitim ve okul lideri olarak inisiyatif alanları genişletilmeli, mevzuat kuşatmasından kurtarılmalı, bürokratik rolleri azaltılmalı, yetkilendirilip güçlendirilerek eğitim-öğretimle ilgili rolleri öne çıkarılmalıdır. Öğretmen açığı sorunu köklü bir şekilde çözülmelidir.

    Halen Türkiye’nin OECD ortalamalarında öğretmen başına düşen öğrenci sayılarına ulaşması için toplamda 100 bini aşkın öğretmen açığı var. Eğitimde fırsat eşitliği vurgusu yapılan bir sistemde, öğretmen açığını kapatmaya yönelik nitelikli politikalar yürürlüğe konulmalıdır.

    Öğretmen atamalarında mülakat kaldırılmalıdır. Öğretmen atamaları için mevcut durumda uygulanan, KPSS ve sözlü sınavdan oluşan atama yöntemi uzun yıllardır devam eden, toplumsal maliyet üreten, mağduriyetler oluşturan kronik sorunlar ve soru işaretleri barındırmaktadır. Öğretmenlerin yer değişikliği sürecindeki aksaklıklar giderilmelidir. Dezavantajlı ve elverişsiz şartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel atama ve yer değiştirme sistemlerinin kurulması, eğitimcilerin en büyük beklentilerindendir. Eğitim hizmeti bir bütün olarak değerlendirilmeli, hizmetli ve memurlarımızın hakları iyileştirilmelidir. Bu çerçevede, hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Yardımcı personel ihtiyacı karşılanmalı, okullara doğrudan ödenek tahsis edilmelidir. Eğitim-öğretim yılı başlamadan evvel, sınıf ve öğrenci sayısı, personel sayısı, büyüklük gibi kıstaslar esas alınarak her okula münhasır bir ödenek tahsis edilmelidir. 20. Millî Eğitim Şûrası kararları hayata geçirilmelidir.

    Başkan Acar son olarak şunları söyledi, “Eğitim çalışanlarımıza ve öğrencilerimize hayatlarına yenilikler katacak, huzurlu ve nitelikli bir dinlenme dönemi diliyor, mezun olan öğrencilerimizin yeni başarılara imza atmalarını temenni ediyoruz.”

  • “Okullarda personel yetersiz”

    “Okullarda personel yetersiz”

    Yüz yüze eğitimin başlamasıyla birlikte okullarda ortaya çıkan personel eksikliğine dikkat çeken Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, “Bakanlığımız okulların ihtiyaç duyurduğu personeli acilen istihdam etmelidir. Personel eksikliği en az salgın kadar tehlikeli” dedi.

    Eğitim Bir Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, okullardaki personel eksikliğinin temizlik hizmetini aksattığını ifade ederek, “Okullarda her türlü tedbiri alarak eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmeye çalışan yöneticilerimize teşekkür ediyoruz. Bazı konularda çok iyi niyetli olmalarına rağmen sıkıntıları aşmakta zorlanıyorlar. Hamdolsun kurumlarımızda her türlü temizlik malzemesi var; ancak bunları kullanacak personel sıkıntısı var. Temizliği yapılamayan sınıflar ve koridorlar hijyenden uzak tuvalet ve lavabolar var. Bu durum çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin sağlığını en az salgın kadar tehdit ediyor. Bakanlığımızın YHS’de (Yardımcı Hizmetler Sınıfı) bulunan ancak ihtiyaçtan kaynaklı öğrenim durumları ve kabiliyetleri doğrultusunda farklı görevlendirilen personelin aslî görevlerine çekilmeleri kararı, bakanlığı psikolojik olarak rahatlatmış gibi görünüyor. Fakat okulları rahatlatmadığı gibi bir diğer ihtiyacı da ortaya çıkarıyor. Memur olarak çalıştırıldıkları, il ve ilçe kurumlarından işlerin aksamasına sebep oluyor” dedi.

    Acar açıklamalarında İşkur-TYP alımlarında yaşanan sıkıntılara işaret ederek, “İşkur- TYP alımlarında yaşanan süre, ara verme, başlama şartları zorlukları eklenince işin içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Yöneticilerimiz çözüm bulmakta zorlanıyor. Alınması gereken en radikal ve önemli tedbir hijyenin sağlanması için ivedilikle personel ihtiyacının karşılanmasıdır. Devletimizin farklı sebepleri ileri sürerek personel eksikliğini gidermeyi tehir etmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz eğitim öğretimin devam ettirilmesi için olağanüstü gayret göstermekte ve fedakarlık yapmaktadır. Binin üzerinde öğrencinin eğitim gördüğü birkaç bin metrekarelik alanları az sayıda hizmetli çalışan veya bazı yerlerde hiç olmayan hizmetli çalışan ile bir sonraki güne eğitime hazır hale getirmesi oldukça zor. Bu takdir edilmesi gereken bir fedakarlık elbette, takdir ediyor, teşekkür ediyoruz. Ancak bu şekilde sürdürülmesi mümkün değildir. Bakanlığımızın çok geç olmadan acil olarak İşkur-TYP çalışanlarının süre ara verme şartlarını çalışan lehine düzelterek ve Pansiyonlu okullar için duyurduğu personel istihdamı sağlayıp çalışanları okullarımızda başlatmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Öğretmenlere yönelik PCR testi uygulamasından da bahseden Acar şöyle devam etti:

    “Basında yer alan bazı haberlere göre, PCR testi yaptırmayan öğretmenlerin derslere alınmaması, hatalı bir uygulamadır. Eğitimciler çok büyük bir oranda aşı olmuşken (yüzde 92 -93) hâlâ PCR testi ve aşı tartışması üzerinden zorlamalarda bulunmak eğitime katkı sağlamayacak, okulların açık tutulması hedefine de hizmet etmeyecektir. Dayatmalar yerine eğitimcilerin derslerine odaklanması sağlanmalı, moral motivasyonunu bozacak politikalardan uzak durulmalı, PCR testi zorlamasından vazgeçilmelidir.”