Etiket: recep tayyip erdoğan

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan TEKNOFEST’te konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan TEKNOFEST’te konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan TEKNOFEST’te açıklamalarda bulundu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önemli açıklamalar

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan TEKNOFEST’te açıklamalarda bulunuyor.
    İşte Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

     

    “Ortak tarihimizden aldığımız ilhamla aramızdaki dostluğu daha da perçinliyoruz” dedi.

    “Türk milletinin kalbindeki Azerbaycan sevdasını kim söküp atabilir? İki kardeşi hangi hudut ayırabilir?”

    “Anadolu gibi burası da bizim toprağımızdır, Türkiye’nin her bir karışı da sizlerin vatanıdır”

    “Gelecek nesillerin ülkemiz arasındaki kardeşliği daha da ileri götüreceğine inanıyorum. Sizlere Karabağ deyince yüreğinde fırtınalar kopan 85 milyonun selamını getirdim”

    “İlham Aliyev’in liderliğinde Azerbaycan’ın emin adımlarla aydınlık geleceğe yürüdüğünü memnuniyetle görüyoruz” dedi.

    “Biz haksızlık karşısında susanlardan olmadık, olmayacağız”

    “İşgale ve haksızlığa karşı her ortamda doğru olanı söylemekten geri durmadık, durmayacağız. Nerede bir zulüm varsa sesini yükselten yürekli bir milletin mensuplarıyız” dedi.

    ”Biz baskıyla tehditle korkutulanlardan olmadık, asla olmayacağız. İşgale ve haksızlığa karşı meşru davasımızı savunmaktan geri durmadık, durmayacağız. Bizim kimsenin toprağında gözümüz olmadığı gibi tek karış verecek toprağımız da yoktur. Biz büyük milletin evlatlarıyız. Nerede hukuksuzluk varsa tüm gücüyle karşı çıkan yürekli milletin evlatlarıyız.”

    “Karabağ 30 yıl sonra esaretten kurtuldu. Karabağ zaferi milletimizin kahramanlık destanlarının en son örneğidir”

    “Azerbaycan ile paylaştığımız savunma sanayii ürünlerimizin başarısına tüm dünya şahit oldu”

     

  • Erdoğan’dan vakıf iddiasına belgeli yanıt

    Erdoğan’dan vakıf iddiasına belgeli yanıt

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar:

    İsimleri milletimizin hafızasına şehit olarak yazılan Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu rahmetle yad ediyorum. Düzmece mahkemelerle bu yeri utanç ve zulüm adasına çevirenleri de burada lanetle anıyorum. Milletimiz Yassıada zulmüne imza atanları da asla affetmeyecektir. Yassıada milletimiz tarafından yıllarca Yaslıada olarak adlandırılmıştır. Burada işlenen hukuk cinayetleri insanımızın zihninde çok derin yaralar açmışlardır. Bu adanın seçilmişler için tehdit kaynağı olarak hafızalara kazınmasını istemişlerdir. Türk demokrasisine ilk hançerin saplandığı 27 Mayıs’tan beri Yassıada demoklesin kılıcı gibi milli iradenin tepesinde sallanmaya devam etti.

    Bu adanın her zerresine sinmiş vesayetçi izlerini silmeye çalıştık, Yassıada’yı Demokrasi Adası’na çevirdik. Hukuk Fakültesi öğrencilerinin stajlarını da burada yapmalarını istiyoruz. Önümüzdeki dönemde burayı çok daha etkin kullanacağız. Nesilden nesile aktarılmasını sağlayacağız. Her 10 yılda bir tekrarlanan vesayet girişimleriyle sivil siyaset kan kaybetmiştir. 1980 darbesi ülkemizin savunma ve enerji hamlelerinin rafa kaldırılmasına neden oldu.

    Vakıflar aracılığıyla yurtdışına para kaçırıldığını iddia eden Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘tarihi belge’ ile yanı veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin 27 Mayıs öncesinde olduğu gibi bugün de iftiraya sarıldığını söyledi.

    Konuşmasında Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı’nın tebliğini gösteren Erdoğan, “Ne yazıyor? Beraberlerinde 12 uçak dolusu altın ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar. Bay Kemal’in geçen akşam söylediğinden farkı var mı? Aynı değil mi?” dedi.

    KILIÇDAROĞLU’NUN VAKIF İDDİALARI

    Eskişehir Örfi İdare Kumandanlığı’nın tebliğinde göreceksiniz: ‘Beraberinde 12 uçak dolusu altın ve parayı kaçırmaktayken yakalandılar’. Bay Kemal’in geçen akşam söylediğinden farkı var mı? Cumhurbaşkanı da kaçırmış. Oradan 150 bin lira ceza. Ardından bir 100 bin lira daha. Bana düşen de bu parayı TÜRGEV ve ENSAR vakfına verelim.

    Hiç olmazsa birkaç kuruşu da buralara nasip olsun. Hayır kurumlarımızın yolu nereden geçiyor bilsin. Paraları nereden bulacak? Devletin CHP’ye verdiği paraları buraya naklediyor. CHP, 27 Mayıs öncesinde olduğu gibi bugün de iftiraya sarılmıştır. 62 sene önce Türkiye’yi derin acılara sürükleyen siyaset tarzının yeniden sergilenmesine izin vermeyeceğiz.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na tazminat davası

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na tazminat davası

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi CHP Grup toplantısındaki konuşmasında ve Twitter hesabı üzerinden paylaştığı video aracılığı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik olarak bazı paralarla yurt dışına kaçacağı iddiasında bulunmuştu.

    Kılıçdaroğlu’nun bu iddialarına ilişkin olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları harekete geçti ve CHP liderine her iki konuşmasından dolayı 500’er bin olmak üzere 1 milyon TL’lik manevi tazminat açtı.

    Kılıçdaroğlu’na karşı açılan davada, Erdoğan’a yönelik tüm açıklamaların tamamen gerçek dışı ve kişilik haklarına ağır bir saldırı mahiyetinde olduğu vurgulandı.

    CHP liderinin iddialarında yer alan ifadelerin kurgulanmış ve kara mizaha uygun sayılabilecek bir kaçma senaryosu olduğunun belirtildiği açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD dahil olmak üzere yurt dışına aktardığı herhangi bir varlığı bulunmamaktadır. Ayrıca vakıf malları hem ABD hukuku açısından hem de Türk hukuku açısından ancak Vakfın amaçları için kullanılabilmektedir. Kişisel amaçlar için kullanılamayan bu malları ‘kaçış senaryosunun’ parçası olarak göstermek aklı selim bir muhakemenin ürünü olarak da değerlendirilemez. Kaldı ki adı geçen Vakıflar tarafından yapılan basın açıklamalarından anlaşılacağı üzere, ABD’de bulunan vakfa gönderilen tutarlar, yine vakfın amaçları doğrultusunda yurt inşaatı için ve diğer hayır faaliyetleri için gönderilmiştir” denildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Kılıçdaroğlu’nun iddialarına tepki!

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Kılıçdaroğlu’nun iddialarına tepki!

     

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kamu Görevlileri Etik Kurulu Başkanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan “Etik Eğitimi ve Etik Eğitici Yetiştirilmesi İşbirliği Protokolü” töreninde konuştu.

    Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen protokol töreninde konuşan Erdoğan, “Kamu görevlilerinin etik kurallara bağlı olarak çalışması, tepeden tırnağa toplumun tüm kesimlerine dalga dalga yayılacak sonuçlar doğuracaktır. Bilindiği gibi Fransızca kökenli bir kelime etik kavramını, töre ya da ahlak ifadeleri ile de karşılamak mümkündür. Ahlak en basit şekliyle iyi ile kötü olan arasında iyiyi tercih etmek, edep ve adap sahibi olmak demektir. Rabbimiz nefsine fücurunu da takvasını da vererek yarattığı insanın fıtratını esasen güzel ahlaka meyyal olarak şekillendirmiştir. Bu ölçülerin hayatın her alanı gibi kamuda da korunmasını sağlamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Etik Kurulumuzun bu doğrultuda giderek artan çabalarını Cumhurbaşkanı olarak daima destekledim, desteklemeyi de sürdürüyorum” ifadelerini kullandı.

    “Geçtiğimiz 20 yılda ülkemiz gibi kamu hizmetlerinin kalitesi ve yaygınlığı hususunda çok önemli kademeler kat etmiştir”

    Türkiye’nin köklü devlet geleneğine sahip sayılı ülkelerden olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemiz geçmişte uzunca bir vakit vesayet ile darbeler, istikrarsızlık ve terör ikliminin zehirlediği yapısal sorunlarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Toplumun her kesimi gibi kamuda da kimi zaman ideolojik bağnazlık, kimi zaman ahlaki aşınma, kimi zaman vurdumduymazlık diyebileceğimiz zafiyetler yaşanmış olabilir. Ama bu milletin mayası sağlam, bu devletin geleneği güçlü olduğu için zamanla hepsinin üstesinden geldik. Tüm bu zorlu sınamaların ardından artık tüm dikkatimizi büyük ve güçlü Türkiye hedefine yöneltebileceğimiz kritik bir sürece girdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemiz her alanda olduğu gibi kamu hizmetlerinin kalitesi ve yaygınlığı hususunda da çok önemli kademeler kat etmiştir. Kurumlarımızın fiziki altyapılarının geliştirilmesinden, mevzuatın hizmet alanlar lehine kolaylaştırılmasına, elektronik devlet uygulamalarından uzlaşma yollarının artırılmasına kadar pek çok reformu hayata geçirdik” şeklinde konuştu.

    “Eleştirerek demokratik hakkımızı kullandık, iş ve işleme uyarak da hukuka saygımızı gösterdik”

    Türkiye’nin yönetim sisteminde kamu personeli olmanın, uzunca bir süredir belirli olan kurallara, sınavlara ve süreçlere bağlı olarak yürümekte olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

    “Her bir kamu personeli Anayasa ve yasalar çerçevesinde kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirmek için çalışmaktadır. Bunun dışına çıkarak terör örgütlerinin güdümüne giren veya meşru olmayan yollara yönelenler de yine hukuk eliyle tasfiye edilmektedir. FETÖ’den PKK’ya kadar çeşitli terör örgütleri ile iltisakı yüzünden kamudan ihraç edilen çok sayıda personel oldu. Aynı şekilde hukuk dışı yollara tevessül ettikleri tespit edilen her bir kamu personeli için de gerekli işlemler kendi prosedürü içinde yapılmaktadır. Ancak son dönemde giderek sıklaşan bir şekilde ana muhalefet partisinin başındaki zatın kamu görevlilerine hakaret ettiğini, bürokratları hedef aldığını, hatta açıkça tehdit ettiğini görmeye başladık. Elbette herkes gibi kamu görevlileri de yaptıkları işlerden eleştirilebilir. Bizler de geçmişte valisinden hakimine, müsteşarından müfettişine, pek çok kamu görevlisini hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını düşündüğümüz iş ve işlemleri sebebiyle tenkit ettik. Yapılan iş ve işlemleri eleştirdik, gerektiğinde hukuk yoluna da başvurduk. Ama ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyerek ortaya çıkan iş ve işleme de riayet ettik. Çünkü demokratik hukuk devletinde olması gereken budur. Yani eleştirerek demokratik hakkımızı kullandık, iş ve işleme uyarak da hukuka saygımızı gösterdik.”

    “Ana muhalefetin başındaki kişinin kullandığı yöntem kesinlikle demokratik hukuk devletine uygun bir yöntem değildir”

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamu personelleri hakkındaki söylemlerine de değinerek şunları söyledi:

    “Ana muhalefetin başındaki kişinin kullandığı yöntem kesinlikle demokratik hukuk devletine uygun bir yöntem değildir. Bu kişi kendisine oy vermedi diye kimi zaman işçiye, kimi zaman çiftçiye, kimi zaman esnafa hakaret ettiği gibi kimi zaman da kamu görevlilerini alenen hedef göstermektedir. Hadi siyasi hırsına verip bu tavrı da anlayışla karşılayalım. Peki verdiği karar için hakimi, yaptığı işlem için polisi, yürüttüğü operasyon için askeri, attığı imza için genel müdürü tehdit etmek ne demek. Devletteki teamüllere zıt bir şekilde baskın yapar gibi kamu kurumlarının kapısına dayanmak ne demek? Demokraside böyle bir usul olabilir mi? Hukuk devletinde böyle bir tarz olabilir mi? Devletin teamüllerinde böyle bir yöntem olabilir mi? Kamu görevlilerinin etik meselesini konuştuğumuz şu platformda, aynı zamanda kamu görevlilerinin hakkını, hukukunu, onurunu savunmak da görevimizdir.

    Buradan açıkça ilan ediyorum, kamu görevlilerimize demokratik hukuk sınırları dışında söz söyleyen herkes bu devletin de bu milletin de düşmanıdır. Çünkü bu çirkefliğin amacı devleti işleyemez hale getirmek dolayısıyla da milleti hak ettiği hizmetlerden mahrum etmektir. Böyle bir rezilliğe, böyle bir ahlaksızlığa asla izin veremeyiz. Kaldı ki bir Cumhurbaşkanının ailesini hedef alarak böyle bir süreci işletmek akıl karı değildir. Kamu görevlilerimizin vazifelerini yürütürken tek bakacakları yer, Anayasa ve yasalardır. Hariçten gazel okuyanların naraları ile bu devlet iş yapmaz. Bu devletin memuru da pozisyon almaz. İşini yapan her bir kamu görevlisinin teminatı hukukun ta kendisidir. Biz de memurundan Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanına kadar mesai arkadaşımız olarak gördüğümüz her bir kamu görevlisinin yanındayız. Tüm kamu görevlilerimiz müsterih olsunlar. Türkiye’nin bu tür arkası karanlık operasyonlar ile kaybedecek tek bir anı dahi yoktur. Türkiye’nin kendi insanını tehdit eden değil, kendi insanına hizmet eden anlayış ile yapılan; ahlaklı, ilkeli, üretken siyasete ihtiyacı vardır. Aksi yönde konuşan ve davranış sergileyenlerin hesabı da hiç şüpheniz olmasın ki kendi mecrasında görülecektir.”

  • GUHEM Milli Uzay Programı’nın kilometre taşlarından biri oldu

    GUHEM Milli Uzay Programı’nın kilometre taşlarından biri oldu

    Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı desteği, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Bursa Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK iş birliğinde Bursa’ya kazandırılan Türkiye’nin ilk interaktif uzay ve havacılık temalı eğitim merkezi GUHEM, genç kuşağın uzay ve havacılık faaliyetlerindeki farkındalığını artırmak amacıyla hayata geçti.

    Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Milli Uzay Programı’nın hedeflerine ulaşılmasına katkı sağlamak için çalışmalarını hızlandıran merkez, Türkiye’nin uzay ligine taşınması için 7’den 70’e herkese uzay ve havacılık merakı aşılamaya devam ediyor.
    “GUHEM gibi yatırımlar uzay çalışmalarının cazibesini artırıyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kabine Toplantısı’nın ardından Türkiye’nin uzay arenasındaki önemli hamlesini kamuoyu ile paylaşarak Cumhuriyetin 100. yılında bir Türk vatandaşının uzaya gideceğini açıkladı. Türkiye’nin Milli Uzay Programı hedeflerini ilk kez 9 Şubat 2021’de açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında GUHEM’e de yer vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin uzay havacılık temalı ilk bilim merkezi GUHEM’in 2020 yılında hayata geçtiğini belirterek, bu tür yatırımlarla uzay çalışmalarının gençler ve araştırmacılar nezdinde cazibesinin artmasını amaçladıklarını vurgulamıştı. Bu açıklamaların ardından merak uyandıran GUHEM, Türkiye’nin uzay politikalarında gelecek hedeflerine yeni bir vizyon kazandırmak için her yaştan insana uzay ve havacılığı öğretiyor.

    Bir vizyon projesi olarak Bursa’da hayata geçen GUHEM, kente bilim ve teknoloji ile birlikte kültürel değer de katıyor. Merkez Bursa’yı ziyaret eden önemli isimlerin ilk adreslerinden biri haline geldi.

    GUHEM, Türkiye Uzay Ajansı (TUA) Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar gibi isimlerin yanı sıra birçok farklı ülkenin büyükelçilerini ve diplomatik misyon temsilcilerini ağırladı.

    13 bin 500 metrekare alanda kurulan GUHEM’de tamamı yerli, uzay ve havacılıkla ilgili eğitim amaçlı 154 interaktif düzenek, Havacılık Eğitim Merkezi, Uzay İnovasyon Laboratuvarı, Kimya ve Biyoloji Laboratuvarı, Matematik, Robotik Kodlama, Uzay, Havacılık Atölyeleri yer alıyor. Günde bine yakın ziyaretçi ağırlayan merkezde bilim iletişimcileri tarafından havacılığın tarihinden roketlere, güneş sisteminden galaksilere kadar önemli bilgiler aktarılıyor.

    Ayrıca mimarisiyle de dikkat çeken GUHEM, uluslararası jüri kurulu tarafından bugünün ve geleceğin en iyi yapılarının seçildiği Avrupa Gayrimenkul Ödülleri’nde (European Property Awards) “Kamusal Yapılar” kategorisinde ödül aldı.

  • “1 Milyon Suriyeli ülkesine geri dönecek”

    “1 Milyon Suriyeli ülkesine geri dönecek”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD koordinasyonunda İdlib’de inşa edilen briket evlerin anahtar teslim törenine video mesaj gönderdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, video mesajında, “Coğrafyamızda barış, huzur ve güven özlemi iççindeki Mazlum ve mağdur tüm kardeşlerimizin bayram gibi bayram geçirecekleri günlere bir an önce kavuşmalarını diliyorum. Suriye’nin kuzeyindeki güvenli bölgelerde yıllarca çadırlarda yaşayan kardeşlerimizin hayat şartlarını bir parça da olsa düzeltmek için 250 noktada inşa ettiğimiz briket evlerin resmi açılışını yapıyoruz. 77 bin briket evin 57 bin 306’sını tamamladık. Kalanların inşası ve hazırlıkları sürüyor. Bu evler camisiyle, okuluyla, sosyal tesisi çocuk parkı ile eksiksiz bir yaşam alanı olarak tasarlanmıştı. İnşası biten yerlere şuana kadar 50 bin aile yerleştirildi. Briket ev sayısını 100 bine çıkartarak 100 bin ailenin şartları bir parça da olsa düzeltmiş olacağız” dedi.

    “1 milyon Suriyelinin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak projenin hazırlığı içindeyiz”
    “Kimse vatanını, evini düzenini sebepsiz yere terk etmez” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarının devamında “Böyle bir mecburiyetle karşı karşıya kalanlara sınır ve gönül kapımızı açmak bizim insanlık borcumuzdur. Medeniyetimiz de tarihimiz de bize böyle davranmamızı öğütlüyor. Bu vazifemizi yerine getirmenin huzuruyla dünyanın karışışına çıkıyoruz. Batılıların sergiledikleri, ırkçı ayrımcı bencil tutumu yüzlerine vuruyoruz. Mazlumlara bakarken sadece insan gördük, görüyoruz. Kimsenin teninin, saçının rengine, inancına bakmadık bakmıyoruz. Bu anlayışla, sadece Suriye’de değil, dünyanın pek çok yerinde yardım ve destek programları yürütüyoruz. Yıllardır Afrika’nın ve balkanların birçok yerinde dostlarımızın yanındayız. Daha önce dünyanın milli gelirine göre en çok yardım yapan ülkesiyken şimdi tüm alanlarda dünyanın en çok yardım yapan ülkesi konumundayız. Sadece mazlumların canlarını ve onurlarını kurtarmalarını sağlamak için kapılarımızı açmakla kalmadık, onların yeniden evlerine dönebilmeleri için de her türlü gayreti gösterdik, gösteriyoruz. Türkiye’nin Suriye’de derinleşen insani trajedi karşısında başlattığı sınır ötesi harekatları güvenli bölgelere bu güne kadar 500 bin Suriyeli dönüş yapmıştır. Özellikle briket evler bu adımlar bunlardan biriydi. Şimdi de ülkemizde bulunan 1 milyon Suriyeli kardeşimizin gönüllü geri dönüşünü sağlayacak yeni projenin hazırlığı içindeyiz. Bu projeyi ülkemizdeki ve uluslararası sivil toplum kuruluşları desteğiyle hayata geçireceğiz. Azez-Cerablus-El Bab-Tel Abyad ve Resulayn başta olmak üzere 13 bölgedeki yerel meclislerle yürüteceğimiz proje bir hayli geniş kapsamlıdır. Konuttan okul ve hastaneye kadar, tarımdan sanayiye kadar kendi kendine yeterli tüm ekonomik altyapı projenin içinde yer alacaktır. İnşallah Suriye’nin diğer kısımları da güvenli hale geldiğinde oralarda da benzer çalışmalar yürüterek gönüllü geri dönüşler için gereken zemini hazırlamanın gayreti içinde olacağız” diye konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Mushafı programına katıldı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Mushafı programına katıldı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Çamlıca Camii Konferans Salonunda düzenlenen İstanbul Mushafı’nı Takdim ve Tanıtım Programında katıldı.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih farklı medeniyetlerin yükselişine ve düşüşüne şahitlik etmiştir. Dünyanın son birkaç asrına ise Avrupa ve Amerika merkezli batı medeniyetinin damga vurduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz. Bu sürecin elbette kölelikten katliamlara, sömürüden istismara kadar uzanan boyutları vardır. Ama batı medeniyeti dünyayı asıl, sanatıyla, kültürüyle, sinemasıyla, dizisiyle, müziğiyle, resmiyle, sporuyla yani modern tabirle yumuşak güç unsurları denen içerik üretimiyle istila etmiştir. Tabii burada teknolojinin bizatihi kendisiyle muhteviyatının ayrımını iyi yapmak gerekiyor. İnterneti, sosyal medyayı ve benzeri uygulamaları kullanmak herkesin hakkıdır. Herkese kolaylık sağlar. Şayet bu teknolojik imkanın içeriğini siz üretmiyor, dilini ve mesajlarını siz yönetmiyorsanız hak ve kolaylık olarak gördüğünüz şey kısa sürede sizi gönüllü şekilde esir alan bir silaha dönüşür. Benzer örnekleri tüm medya mecraları tüm iletişim araçları için vermek mümkündür. Bu mecraların yeni bir faşizm dalgasının araçları haline dönüşmeye başlaması dünyayı ve insanlığı geçmiştekilerden çok daha güçlü bir tehdidin kucağına doğru hızla itmektedir. Geçmişte yaşanan acılardan, felaketlerden, zulümlerden yeterince ibret alınmamış olacak ki dünya yeniden ırkçılığın, İslam düşmanlığının, ötekileştirmenin yükselişe geçtiği bir döneme girdi. Avrupa ülkelerindeki seçimlerde ırkçı partilerin iktidara ortak olma hatta tek başına iktidara gelme seviyesinde desteklere ulaşmaları üzüntü ve kaygı verici bir tablodur. Müslümanlar olarak bu kötü gelişmelere karşı en büyük gücümüz, en büyük imkanımız hiç şüphesiz inancımızdır, imanımızdır. Onunla birlikte birliğimiz ve beraberliğimizdir. Bunun yanında medeniyetimizin zengin birikimini ihya etme kabiliyetimizi harekete geçirerek maruz kaldığımız ön yargıların, ithamların, dayatmaların hatta saldırıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Elbette yüzümüze tokat atana, ayağımıza çelme takana, canımıza kast edene, haysiyetimize saldırana eyvallah edecek değiliz” dedi.

    “Asıl mesafe kat etmemiz gereken yumuşak güç alanlarını, sanatı, kültürü, edebiyatı, akademiyi, medyayı, sporu ihmal etmeyeceğiz”

    “Devletimizi güçlendirerek, ekonomimiz geliştirerek, siyasi ve sosyal birliğimizi tahkim ederek mücadelemizi sürdüreceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunu yaparken asıl mesafe kat etmemiz gereken yumuşak güç alanlarını, sanatı, kültürü, edebiyatı, akademiyi, medyayı, sporu ihmal etmeyeceğiz. En az diğer hususlar kadar bu alanlara da ihtimam göstereceğiz. Bu anlayışla biz de ülkenin temel altyapı eksiklerini tamamladıkça milletin demokrasi ve özgürlük taleplerini karşıladıkça vaktimizi ve enerjimizi bu alana daha çok vermeye başladık. Mimarimizi yeni bir yorumla tekrar ihya ettik. Birileri rahatsız olabilir. Varsın onlar rahatsız olsun. Ama biz onlar rahatsız oluyor diye o izi sürmekten geri duramayız. Hatta televizyon dizilerinden müziğe, sinemadan bilgisayar oyunlarına kadar geniş bir alanda özgün kültür ve sanat içeriklerimizle şimdi dünyaya açıldık. Bilim insanlarımız sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, sivil toplum temsilcilerimiz uluslararası düzeydeki çalışmaları ve başarılarıyla elhamdülillah takdir topluyor. İstanbul Mushaf’ını da medeniyetimizin bu alandaki inkişafının yeni bir işareti, yeni bir sembolü olarak görüyorum” diye konuştu.

  • Erdoğan’a 80 bin lira tazminat ödeyecek

    Erdoğan’a 80 bin lira tazminat ödeyecek

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a tazminat ödeyecek.

    Kılıçdaroğlu’nun 26 Ocak 2021 tarihindeki grup toplantısında Erdoğan’a yönelik kullandığı “firavun, hortumcu” ifadeleriyle ilgili davada karar çıktı.

    Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle, 80 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kurban Bayramı mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kurban Bayramı mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kurban Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Erdoğan mesajında, “Aziz milletim, Sevgili kardeşlerim, Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Vasıl olduğumuz Kurban Bayramınızı gönülden tebrik ediyorum. Rabbimize, hepimizi bir Kurban Bayramına daha kavuşturduğu için hamd ediyoruz. Bu mübarek günlerin, milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyoruz. Geçtiğimiz yıl Kurban Bayramını, koronavirüs salgınının gölgesinde, buruk bir şekilde yaşamıştık. Bu yıl, salgını önemli ölçüde kontrol altına almış, normalleşme adımlarını atmış bir ülke olarak, bayrama biraz daha iyi şartlarda kavuştuk. Tüm kurumlarımız, vatandaşlarımızın huzur içinde bir bayram geçirmesi için gereken tedbirleri almıştır. Tabii, Kurban Bayramının ayrılmaz bir parçası durumundaki Hac farizasını hala yerine getiremiyor olmamızın üzüntüsü içindeyiz. Sınırlı bir katılımla gerçekleştirilecek Hac ibadetinin yeniden milyonların katılımıyla, aşkla, coşkuyla, muhabbetle yerine getirileceği günlere de bir an önce erişmeyi ümit ediyoruz.” dedi.

    “YERLİ AŞIMIZI YIL SONUNA KADAR KULLANIMA HAZIR HALE GETİRMEYİ UMUYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavirüs aşılamasında Türkiye’nin dünya ortalamasına göre, iyi bir seviyede olduğunu belirterek, “Dünyanın tamamıyla birlikte ülkemizi de etkileyen salgın musibetinin olumsuzluklarından tamamen kurtulmak için hep birlikte dikkati, tedbiri elden bırakmamalıyız. Salgına karşı en büyük savunma silahlarımız; temizlik, maske, mesafe diye ifade ettiğimiz tedbirler ile aşılamadır. 2 Aşılamada, dünya ortalamasına göre, hamdolsun gayet iyi bir seviyedeyiz. Aşı tedariki konusunda da herhangi bir sıkıntımız bulunmuyor. Yerli aşımızı yıl sonuna kadar kullanıma hazır hale getirmeyi umuyoruz. Tüm vatandaşlarımızı, artık 18 yaş üzerindeki herkesin istifadesine sunduğumuz aşı hizmetinden yararlanmaya davet ediyorum. Türkiye’nin kendini diğer ülkelerden olumlu yönde ayrıştırarak, ekonomisiyle, sosyal ve ticari hayatıyla, uluslararası ilişkileriyle her alanda güçlü olması buna bağlıdır. Her bir vatandaşımızın hayatı bizim için değerlidir. Bu hastalığın kimi, nerede yakalayacağı, nasıl etkileyeceği, hangi sonuçlara yol açacağı hala bilinemiyor. Öyleyse, tedbirleri elden bırakmayarak, aşılarımızı olarak, bu sinsi tehdide karşı kendimizi korumaya almamız şarttır. Aşılama yoluyla vaka, hasta ve vefat sayılarında sağlayacağımız ilerleme, hem bireylerin sağlığı, hem milletin morali, hem ülkenin hedefleri bakımından kritik öneme sahiptir. Elimize salgın tehdidiyle mücadelede daha iyi imkânlar geçene kadar, bu şekilde yolumuza devam edeceğiz.” diye konuştu.

    “TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN TÜM İMKÂNLARI, 84 MİLYON VATANDAŞIMIZIN EMRİNDEDİR”

    Erdoğan’ın mesajının devamında şu ifadeler yer aldı:

    “Salgın döneminde ülkemizdeki her kesimin, her bireyin sıkıntı yaşamaması, ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için gereken tedbirleri aldık. Normalleşme süreciyle birlikte, sınırlamaların çoğu ortadan kalktığı için bu zorluklar önemli ölçüde azalmıştır. Buna rağmen sıkıntısı devam eden vatandaşlarımız varsa, elbette önümüzdeki dönemde de onların yanında yer almayı sürdüreceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm imkânları, 84 milyon vatandaşımızın emrindedir. Asıl olanın reel ekonomiyi güçlendirmek, ülkeyi yatırımla, üretimle, istihdamla, ihracatla büyütmek olduğunun bilinciyle hareket ediyoruz. Bunun için de, temel hizmet altyapılarını güçlendirme yanında, üretimin ve ticaretin bel kemiği olan sektörlere destek veriyoruz. Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada giderek artan gücünün ortaya çıkardığı güven, istikrar, huzur, umut ikliminde hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Hayata geçirdiğimiz her yeni hizmet, devreye aldığımız her yeni eser, tamamladığımız her yeni proje, temelini attığımız her yeni yatırım büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda bir adımdır. Rabbimden, içinde bulunduğumuz mübarek günler hürmetine, ülkemizin ve milletimizin önünü açmasını, sıkıntılarını çözmesini, önünü aydınlatmasını niyaz ediyorum. Her bayramda olduğu gibi bu defa da sözlerimi, yola çıkacak sürücülerimize, trafik kurallarına harfiyen uymaları, yola yorgun çıkmamaları, varacakları yere yaklaştıkça dikkatlerini artırmaları çağrısında bulunarak bitirmek istiyorum. Bayram sevincimizin, maddi kayıplarla, yaralanmalarla, vefatlarla yürek yangınına dönüşmemesi için hep birlikte daha sorumlu davranmamız gerekiyor. Bu duygularla, bir kez daha Kurban Bayramının hepimizin kurtuluşuna, gönlümüzden geçenlerin gerçekleşmesine vesile olmasını diliyorum. Bayramınız mübarek olsun. Kalın sağlıcakla.”

  • İlk bombanın düştüğü alanda yapılan törende konuştu

    İlk bombanın düştüğü alanda yapılan törende konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin 5’inci yıl dönümünde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlenen anma töreninde, “Hiç kimsenin, özellikle bu güzide çatı altında görev yapanların 15 Temmuz gecesi milletin verdiği bu şanlı mücadeleyi önemsizleştirmeye hakkı yoktur. 15 Temmuz, milletin, milli iradenin, demokrasiye gönül verenlerin zaferidir” dedi.

    https://twitter.com/RTErdogan/status/1415607162265559043

    ’15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kapsamında TBMM’nin bahçesinde ilk bombanın düştüğü alanda yapılan 15 Temmuz Şehitler Anıtı’nda düzenlenen törene Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ile çok sayıda bakan ve AK Parti ve MHP’li milletvekili katıldı. CHP’liler resmi törene katılmazken, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile İYİ Partili bazı milletvekilleri törene katıldı. Törende saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Ardından Kuran’ı Kerim tilaveti ve şehitler için dua okundu.

    ‘KİM GÖLGELEMEYE ÇALIŞIYORSA İHANET EDİYOR’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz gecesi vatana sahip çıkan millete şükranlarını sunarak, Abdurrahim Karakoç’un ‘Bir sabah gelecek kardan aydınlık’ şiirini okudu. Erdoğan, “O gece çıplak elleriyle tankları durduran, ölüm kusan silahlara meydan okuyan cesaret abidelerinin hakkını ödeyemeyiz. O gece yurdu yaşatmak için can veren; ama canından aziz bildiği vatanından vazgeçmeyen kahramanların haklarını ödeyemeyiz. 15 Temmuz şehitleri Bedir’den Çanakkale’ye, İstiklal Harbinden Kıbrıs Barış Harekatı’na, terörle mücadeleden yurt dışı operasyonlarımıza bütün bunlarla birlikte batıla, zalime ve küfre karşı yürütülen halk mücadelesinin günümüzdeki temsilcileridir. Onlar tarihi ile büyük değerleri ile büyük vicdanı, merhameti, adaleti ile büyük bir milletin göz bebekleridir. Her kim bunu gölgelemeye çalışıyorsa; ülkesine, milletine, hepsinden önemlisi o gece kanlarıyla destan yazan aziz şehitlerimize ihanet ediyor demektir” diye konuştu.

    ‘KİMSENİN ÖNEMSİZLEŞTİRMEYE HAKKI YOKTUR’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitleri ile yaşayan, şehitlerin ölmediğine inanan bir dinin mensupları olduklarına işaret ederek, “Minarelerimizden ‘Allahuekber’ nidaları eksik olmuyorsa, bağımsızlığımızın timsali al bayrağımız 780 bin kilometre karenin her karışında gururla dalgalanıyorsa, bu millet geleceğine umut ve güvenle bakabiliyorsa, Türkiye hedefleri ve idealleri doğrultusunda kararlılıkla ilerliyorsa bunların hepsinin gerisinde ölümü öldüren kahramanların canı, gayreti, fedakarlığı vardır. Hiç kimsenin, özellikle bu güzide çatı altında görev yapanların 15 Temmuz gecesi milletin verdiği bu şanlı mücadeleyi önemsizleştirmeye hakkı yoktur. 15 Temmuz, milletin, milli iradenin, demokrasiye gönül verenlerin zaferidir. 15 Temmuz hakkın batıla, adaletin zulme, istiklalin istiskale galip gelmesinin adıdır. Milletimiz 15 Temmuz’daki direnişiyle hem bir darbe girişimini püskürtmüş hem de ülkemizi teslim almayı hedefleyen bir işgal teşebbüsünü engellemiştir. Genci yaşlısıyla bu millet Türkiye’nin geçilmez olduğunu dünyaya bir kez daha göstermiştir” ifadelerini kullandı.

    ‘YENİ TÜRKİYE’NİN İSTİKLAL MÜCADELESİ’

    Türk milletinin sokakta istiklalini korurken milletin vekillerinin de Meclis’te milli iradeye sımsıkı sahip çıktığını söyleyerek, “Milletvekillerimiz gazi Meclis’in şanına yaraşır bir şekilde tepelerine atılan bombalara rağmen halkın emanetini yere düşürmemiştir. Bu vesileyle o gece engelleri aşarak, tankların çevresinden dolanarak, namluların ucundan yürüyerek TBMM’ye gelen ve milletin vekili olmanın sorumluluğunu bir hakkın yerine getiren herkese şahsım, milletim ve ülkem adına şükranlarımı sunuyorum. Tarih 15 Temmuz gecesi yaşanan diğer kahramanlıklar gibi Gazi Meclisimizin çatısı altında sergilenen bu dayanışmayı da altın harflerle yazacaktır. Nasıl İstiklal harbimizi sevk ve idare eden Büyük Millet Meclisimizin üyeleri aradan geçen bir asra rağmen halen hayırla yad ediliyorsa yeni Türkiye’nin İstiklal mücadelesinin önderleri de inşallah hep şükran ve minnetle alınacaktır” diye konuştu.

    ‘SORUMLULUK DUYGUSUYLA HAREKET ETMELİ’

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 84 milyonu ilgilendiren meselelerde milli mutabakat ruhuyla hareket edilmesi gerektiğine inandıklarını belirterek, “Siyasi partilerimiz, fikirlerimiz, hayata bakış açılarımız farklı olsa da hepimiz aynı vatanın, aynı toprağın, aynı iklimin insanlarız. Kökenlerimiz, görüşlerimiz ayrı olsa da hepimiz binlerce yıllık ortak bir mazinin inşallah kıyamete kadar sürecek ortak bir geleceğin sahipleriyiz. Yeni anayasa başta olmak üzere Türkiye’nin demokrasisini güçlendirecek, refahını artıracak, itibarını yükseltecek, toplumsal barışını perçinleyecek tüm milli meselelerde siyaset kurumunun gereken uzlaşma kültürünü yaşatması gerekiyor. Türk demokrasisinin bir daha böyle menfur saldırılara maruz kalmaması için, sorumluluk sahiplerinin özellikle sorumluluk duygusuyla hareket etmesi büyük önem arz ediyor. Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlayacağımız 2023’e eski Türkiye’nin alışkanlıkları ve kamburları ile değil inşallah yeni Türkiye’nin vizyonu ve heyecanı ile girmek istiyoruz. Siyaset kurumunun bunu başarabilecek olgunluğa, dirayete ve basirete sahip olduğuna inanıyorum. 84 milyonun her bir ferdinin de bizimle aynı inancı, aynı hissiyatı paylaştığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    ŞENTOP: UNUTULAN HER İHANET, MİLLETİMİZE KARŞI SUİKASTTIR

    Törende TBMM Başkanı Mustafa Şentop da konuştu. Şentop, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en hain saldırılardan biri olduğunu vurguladı. Şentop, “Geçmişte de bütün darbelerin ilk hedefi bu yüce ve gazi Meclis olmuştur. Fakat 15 Temmuz darbe girişiminin diğerlerinden farkı Gazi Meclisin doğrudan hedef alınması, milletten gasp edilmiş uçaklarla bu yüce mekanın bombalanmış olmasıdır. Sergiledikleri bu vahşetle 15 Temmuz’u gerçekleştirenler kendilerinden önceki darbecilerden çok daha ileriye gitmişlerdir. Unutulan her ihanet Türkiye’ye ve milletimize karşı suikast niteliğinde olan yeni saldırıların önünü açmakla eşdeğerdir. 15 Temmuz siyasi bir tartışma başlığı değildir. Milletimizin varlık yokluk mücadelesidir. Kalbi ve zihni Türkiye’den yana olan, kafi miktarda izana sahip herkesin teslim ve tespit edeceği hakikat şudur ki bu darbe girişimi Türkiye’ye yönelik dış destekli bir işgal hareketidir” diye konuştu.