Türkiye’nin en büyük 5. gölüne ev sahipliği yapan dünyaca ünlü tarihi ilçe İznik’i gezmek için Kore’den gelen turistlere, Türk rehberler halay çekmeyi öğretti. Koreli turistlerin mutlulukları yüzlerinden okunurken yaklaşık yarım saat boyunca halay çektiler. Koreli turistler daha sonra ise İznik’in tarihi dokusunu incelemek için ilçe merkezine gitti.
Etiket: rehber
-
Ukraynalı rehber Diyarbakır’da Müslüman oldu
Ukrayna’nın Kiev şehrinde bir acentede tur rehberi olarak çalışan 57 yaşındaki Polina Andriienko, ilk kez 2018 yılında bireysel olarak Mardin’i ziyaret etti. Daha sonra Türkiye’nin doğu illerine turlar düzenleyen Andriienko, 2019 yılında Ramazan ayında bir kafileyle Diyarbakır’a geldi. Andriienko, burada Sur ilçesindeki Ulu Cami rehberi Yaser Aydın ile tanıştı. Turistlere ve Andriienko’ya İslam dininin güzellikleri ve cami ile kentin tarihini anlatan Aydın, Andriienko’yla irtibatı kesmeyip kendisine İslam dinini anlatmaya devam etti. Pandemi ve daha sonra Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Diyarbakır’a gelemeyen Andriienko, geçtiğimiz günlerde kente gelip Aydın’a Müslüman olmak istediğini söyledi. Sur Müftülüğünde düzenlenen ihtida programıyla Andriienko, Elif ismini alarak Müslüman oldu.
Müslüman olmasındaki süreci anlatan Andriienko, Türkiye’nin manevi güzelliklerini ülkesinde kimsenin pek fazla bilmediğini söyledi. Andriienko, “Turizmciyim, 2019 yılında bir gezi grubumuz acente ile Diyarbakır’a geldik. Burada Yaser hocamız, Ulu Cami’de bize İslam dinini tek tek anlattı. 2019’dan önce de ilk kez Mardin’e gitmiştim. Orada karar verdim ki bizim ülkemizde kimse Türkiye’nin güzelliklerini pek fazla bilmiyor. Ülkemizdekilerin çoğu Türkiye’nin sadece deniz ve sahilleriyle meşhur olduğunu biliyor. Ama Mezopotamya hakkında kimse bir bilgi sahibi değil. Mezopotamya’nın Dicle ve Fırat arasında olduğunu sadece biliyorlar. Mardin’e gittikten sonra artık tur acentemle Mezopotamya turları yapmayı planladık. Artık turistleri doğu şehirlerine getirmeye başladım” dedi.
Müslüman olması ile kendisi için yepyeni bir hayatın başladığını ifade eden Andriienko, “Diyarbakır’a 2019 yılının Ramazan ayında gelmiştim. Diyarbakır’a getirdiğim turistler İslam dinine şaşkınlıkla hayran kaldı. Çünkü Ramazan ayının bir maneviyatı vardı Diyarbakır’da. Daha sonra Yaser hocamız bize İslam dininden bahsetti. Kendisi hepimize Ukraynaca Kur’an-ı Kerim hediye etti. Daha sonra İslam dinini araştırdım ve gerçekten İslam dininin hak din olduğuna karar verdim. Benim için Müslüman olmak çok zor oldu. Çünkü benim için yepyeni bir hayatın başlangıcı oldu” ifadelerine yer verdi.
Andriienko’nun Müslüman olmasında aracı olan Ulu Cami rehberi Yaser Aydın ise, şunları söyledi:“Polina arkadaşımız tur rehberi olarak birkaç yıl önce Diyarbakır’a turist getirmişti. Bu esnada kendisiyle Ulu Cami’de tanıştık. Onlara caminin tarihçesiyle ilgili güzel bir bilgilendirmede bulundum. İslam tarihi hakkında vurgulamalarda bulundum. Tabii geldikleri ay Ramazan ayıydı. Ben bu durumu Ramazan ayının bereketi olarak görüyorum. Ben de kendilerine küçük paketler içerisinde Kur’an-ı Kerim ve şeker hediye ettim. Bu hediyeler aramızda bir bağ oluşturdu.”
“Aslında Polina Diyarbakır’a geldiği yılın bir sonraki yılında gelip Müslüman olacaktı” diyen Aydın, “Ancak cereyan eden savaştan dolayı kendisi buraya gelemedi. Bu süreçte zaten bağlantımı kesmedim. Kendisi bana yakın zamanda Diyarbakır’a geleceğini söyledi. Müslüman olmak için yardım etmemi istedi. Biz de bugün Polina hanımın Müslüman olması için program geçekleştirdik” dedi.Sur Müftüsü İlhan Günay, Ramazan ayında böylesine mutluluk verici duygunun tarif edilemez olduğunu söyleyerek, “Ramazan-ı Şerif’te, bereket ve rahmet mevsiminde Ukrayna’dan Polina adında bir kardeşimizin gelip Diyarbakır’da İslam dinini seçmesi bizi çok mutlu etti. Bir insanın hidayetine şahitlik etmek gibi mutluluk verici bir an yoktur. Bunu tarif etmek çok zor. Bir insanın kalkıp Müslüman olması, İslam dinini seçmesi, hele hele dünyanın bu kargaşa içerisinde olduğu dönemde İslamiyet’i seçmesi bizi çok mutlu etti” diye konuştu.
-
Afet İletişim Yönetimi Rehberi yayınlandı
Gerçekleşen afetlerde iletişim sürecinin hayati bir önemi olduğuna vurgu yapılan rehberde, “İyileşme, özünde, etkilenen topluluk, daha geniş anlamda halk, hükümetler, yardım kuruluşları ve özel sektör arasında bir ortaklıktır. Dolayısıyla başarılı bir iyileşme, bu kilit paydaşlar arasındaki etkili iletişime bağlıdır” denildi.
Sağlık odaklı sürdürülebilir kentsel çevre oluşturulmasına yönelik stratejiler ile kentlerin kapasitelerinin gelişmesine katkıda bulunmak vizyonuyla projeler üreten Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği, Doğuş Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Burcu Zeybek tarafından kaleme alınan Afet İletişim Yönetimi Rehberi yayınlandı.
Gerçekleşen afet sonrası ivedi bir şekilde yaraları sarmanın ve iyileşme sürecine geçilmenin önemli olduğuna vurgu yapan Zeybek, iyileşmede iletişimin önemine değindi. Zeybek, “İyileşme, özünde, etkilenen topluluk, daha geniş anlamda halk, hükümetler, yardım kuruluşları ve özel sektör arasında bir ortaklıktır. Bu kilit paydaşlar arasındaki etkili ve doğru iletişimle deprem yaralarını sarabilir ve iyileşebiliriz. Hükümetin ne yapıp ne yapamayacağı, hükümet içinde kimin iyileşme çabalarına öncülük etmekten sorumlu olduğu ve toplulukların iyileşme sürecinde ne gibi yardımlar bekleyebileceği gibi konularda toplumun beklentilerini yönetmek için de iyi bir iletişim gereklidir” diye konuştu.
Üç temel kural
İyileşme sürecinde etkili iletişimin temelini oluşturan üç temel kural olduğunu belirten Zeybek, “İletişim; ilgili, açık ve hedefe yönelik olmalıdır. Etkilenen topluluklar genellikle stres altında oldukları ve bilgileri akıllarında tutamadıkları bir dönemde büyük ölçekli bilgilerle boğulurlar. Yerel yönetimler, etkilenen topluma iletilen tüm bilgilerin konuyla ilgili olmasını sağlamalıdır. İnsanlar genellikle iyileşme sürecinde neler olduğunu, hangi destek kanallarının mevcut olduğunu, bu desteğe hak kazanmak için ne yapmaları gerektiğini, soruları, endişeleri veya şikayetleri olduğunda ne yapabileceklerini bilmek isterler” dedi.
Zeybek açıklamalarını şöyle devam etti:
“Şeffaf iletişimi desteklemek ve toplulukları kendi kendilerini toparlamaları için güçlendirmek amacıyla, topluluklara sağlanan bilgilerin kolay anlaşılır bir şekilde sunulması önemlidir. Teknik bilgilerin iletilmesi gerekiyorsa, bu bilgiler mümkün olduğunca teknik olmayan bir dil kullanılarak aktarılmalıdır. Ayrıca, bilginin duyusal bozukluğu olan veya kültürel ve dilsel açıdan farklı geçmişlerden gelen kişiler için erişilebilir formatlarda sunulmasını sağlamak önemlidir. Bu nedenle, iletişim ürünlerinin farklı dillerde üretilmesi gerekebilir ve topluluk toplantılarında işaret dili tercümanlarına ihtiyaç duyulabilir.”
Kullanılan iletişim yönteminin hedef kitleye göre uyarlanması gerektiğini ifade eden Zeybek, “Bu nedenle, hedeflenen toplulukların iletişim kültürünü (yani, iletişimi ve ilgili davranışları etkileyen ve yönlendiren inançlar, dil ve değer sistemleri) ve onlara ulaşmanın en iyi yolunu anlamak önemlidir” diye konuştu.
-
Sağlık Bakanlığı’ndan ‘maymun çiçeği’ rehberi
Başta Avrupa olmak üzere dünyada yayılmayı sürdüren maymun çiçeği salgınına karşı Sağlık Bakanlığı bir rehber hazırladı. Rehberde mjaymun çiçeğinin; ateş, halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, kızarıklık semptomları ve şişmiş lenf nodları ile kendini gösterdiği bir kez daha hatırlatıldı.
AĞIR VAKALAR ORTAYA ÇIKABİLİR!
Genelde 2 ila 4 hafta süren semptomlarının olduğu ve kendini sınırlayan bir hastalık olduğu da raporda yer aldı. Ancak ağır vakaların da ortaya çıkabileceği belirtildi.
Maymun çiçeğinin, çiçek hastalığına benzediği de raporda yer aldı. ‘Maymun Çiçeği, çiçek hastalığından daha az bulaşıcı ve daha az ciddi hastalığa neden olur” denildi.
İşte bakanlığın rehberinde yer alan diğer ayrıntılar…
ÇİĞ ETE DİKKAT
Çiğ ve az pişmiş enfekte hayvanların etleri ve enfekte hayvanların diğer hayvansal ürünlerini yemek olası bir risk faktörü.
İnsandan insana bulaşma, enfekte kişiyle uzun süreli yakın temas, cilt lezyonları ile doğrudan bütünlüğü bozulmuş deri veya göz, burun, ağız mukozalarıyla temas veya yakın zamanda cilt lezyonlarına temas etmiş yatak çarşafı, havlu gibi yakın temastan kaynaklanabilir.
Enfekte anneden bebeğe plasenta yoluyla geçebilir.
Cinsel yolla bulaş bir diğer risk faktörü. Ancak ilişki sırasındaki yakın temas bulaşmanın nedeni de olabileceğinden cinsel yolla bulaşma bugün için netleşmemiştir.
KULUÇKA SÜRESİ NE KADAR?
Maymun çiçeğinin kuluçka süresi, riskli temastan semptomların başlangıcına kadar genellikle 6-14 gündür, ancak 5-21 gün arasında değişebilir.
MAYMUN ÇİÇEĞİ BELİRTİLERİ NELER?
Klinik tablo, ateş, yoğun baş ağrısı, lenf düğümlerinin şişmesi, sırt ağrısı, kas ağrıları ve yoğun halsizlik ile başlar.
Bu bulgular ilk 5 gün ön plandadır. Deri döküntüsü genellikle ateşin ortaya çıkmasından sonraki 1-3 gün içinde başlar.
AVUÇLAR VE AYAK TABANLARI
Vakaların yüzde 95’inde ellerin avuçlarını ve yüzde 75’inde ayak tabanlarını etkiler. Genital bölge ve kornea da etkilenir. Klinik tabloda bazı kişilerde ışığa hassasiyet, üşüme, terleme de görülebilir.
İZOLASYON AYRINTISI
Uçak, tren, otobüs gibi toplu taşımalarda vakanın hemen yanında oturan yolcular, evdeki izolasyonlarında hane halkı ile aynı ortamda bulunmadan kendilerini mümkünse ayrı bir odada izole edecekler. Hane halkı ile aynı ortamda bulunulduğunda maske takılacak.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaklaşık bir ay önce Türkiye’deki ilk maymun çiçeği vakasını duyurmuştu. Ancak bugüne kadar vakanın durumuyla ilgili bir açıklama yapılmadı.
-
Yüz yüze eğitim rehberi 81 ile gönderildi
Son dakika haberine göre Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı, yüz yüze eğitim rehberini 81 ile gönderdi.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğinde hazırlanan “Kovid-19 Salgınında Okullarda Alınması Gereken Önlemler Rehberi” il milli eğitim müdürlüklerine gönderildi.
Buna göre, öğrencilerle aynı ev içerisinde yaşayan kişilerin, öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları ve öğrenci servisi personelinin tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerildi.
KOVİD-19 SALGININDA OKULLARDA ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Genel Kurallar
Öğretmenler, eğitim personeli, kantin çalışanları ve öğrenci servisi personelinin tam doz aşılarının tamamlanmış olması önerilir.
Öğrencilerle bir araya gelmesi zorunlu olan öğretmen ve okul çalışanlarının aşı olmamaları durumunda haftada iki kez PCR testi ile taranmaları istenir ve sonuçlar okul tarafından gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altında tutulur.
Öğrencilerle aynı ev içerisinde yaşayan kişilerin de aşılı olmaları, tam doz aşılarını tamamlamış olmaları önerilir.
Tüm okullarda öğrenci, öğretmen ve personelin ihtiyacı olması halinde kullanabilmeleri için yeterli sayıda maske Millî Eğitim Bakanlığı tarafından temin edilir.
Okul içerisinde, ortak alanlarda, sınıflarda, öğretmen odalarında maske atık kutularının bulundurulması ve günlük olarak boşaltılmaları sağlanmalıdır.
Öğrenci ve personelin hasta, temaslı veya risklilik durumları Millî Eğitim Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasındaki veri entegrasyonu yolu ile izlenir ve okullara gerekli bildirim yapılır.
Seminer haftasında enfeksiyon kontrolü ve okula giriş koşullarını içeren eğitim verilir ve okul yönetimince belirlenecek görevli tarafından bu programın uygulanması ve alınacak önlemlerin takibi yapılır.
I. Tıbbi Maske;
a. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullardaki tüm öğrenciler okula maske ile gelmelidir ancak gelişimsel sorunu olan veya maske takmakta zorlanan çocuklar için istisna olabilir.
i. Maskenin çocuklar için uygun boyutta olması sağlanmalıdır,
ii. Maskelerin nemlenmesi durumunda değiştirilmesi için okul içerisinde yedek maske bulunması sağlanmalıdır,
iii. Maske takamayan öğrenciler; gelişimsel sorunları veya tıbbi nedenler (doktor raporu ile kayıt altına alınmış olan) ile maske takamayan çocuklarda mümkün ise yüz koruyucu kullanımı sağlanmalıdır,
iv. Çok yakın temasın gerektiği durumlarda maske ile birlikte yüz koruyucu kullanılması önerilir.
b. Öğretmenler; aşılanma durumundan bağımsız olarak okul bahçesine girişlerinden itibaren, okulda bulundukları süre boyunca sürekli maske takmalıdır,
i. Farklı sınıflarda ders vermeleri durumunda öğretmenlerin dersler arasında maskelerini değiştirmeleri önerilir,
ii. Öğretmen odaları ve diğer ortak alanlarda bulunan kişilerin, aşılananlar da dâhil olmak üzere, sürekli maske takmaları sağlanmalıdır,
iii. Yiyecek içecek tüketiminin mümkün olduğu kadar ayrı zamanlarda ve mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi için özen gösterilmelidir.
c. Diğer görevliler;
i. Okulda bulunulan süre boyunca ve her ortamda aşılanma durumundan bağımsız olarak sürekli maske takmalıdır,ii. Maskenin nemlenmesi durumunda yeni bir maske kullanılmalıdır.
d. Veli ve ziyaretçiler;
i. Salgın döneminde mümkün olduğu kadar okul bahçesi de dâhil olmak üzere okul içerisine girişlerine izin verilmemelidir,ii. Okul bahçesi dâhil, okula girişin gerekli olduğu durumlarda okul bahçesine giriş, bahçenin olmadığı durumlarda da en dış noktadan itibaren maske takmaları sağlanmalıdır.
II. Sınıfların havalandırılması;
a. Ders sırasında sınıf camları öğrenciler açısından risk yaratmayacak şekilde (her türlü düşme ve travmayı önleyecek önlemler alınarak) mümkün olduğu kadar açık kalmalı ve doğal havalandırma sağlanmalıdır,b. Ders aralarında mümkün olduğu kadar tüm öğrencilerin açık alana çıkmaları, sınıfın camlarının ve kapısının tamamen açılarak hava akımı yaratacak şekilde en az 10 dakika süre ile havalanması sağlanmalıdır,
c. Okul ortak kapalı alanlarındaki camların sürekli açık kalması ve/veya mümkün olduğu kadar dış ortam havası alacak şekilde havalandırılması sağlanmalıdır,
d. Merkezi havalandırma sistemleri bulunan binalar için;
i. Havalandırması mümkünse %100 taze hava sirkülasyonunu sağlayacak şekilde düzenlenmelidir,
ii. Havalandırma sistemlerinin bakımı ve filtre değişimleri zamanında yapılmalıdır,
iii. Havalandırma mümkün olan en düşük hızla çalıştırılmalıdır,
iv. Havalandırma sistemi çalışıyor bile olsa camları açılabilen alanlarda camların açılması sağlanmalıdır.
III. Okul ortamında mesafe;
a. Okul bahçesinde ve çevresinde öğrencilerin, öğretmenlerin, diğer çalışanların kalabalık gruplar oluşturması önlenmelidir,b. Teneffüs saatleri okul bahçesinde kalabalık oluşmaması için okulun fiziksel kapasitesi ve öğrenci mevcudu dikkate alınarak farklı zamanlara gelecek şekilde ayarlanmalıdır,
c. Okul bahçesinde öğrenciler arasında sosyal mesafeye uygun olmasına özen gösterilmesi sağlanmalıdır,
d. Okula giriş, çıkış ve teneffüslerde sosyal mesafenin korunması için gerekli düzenlemeler yapılabilir,
i. Okul kapalı alanlarında farklı sınıf öğrencilerinin bir araya gelmesini en aza indirecek şekilde planlanmalıdır,
ii. Okul giriş ve çıkış saatleri değiştirilemiyorsa, ders başlangıç zamanları ve ders araları farklı sınıf öğrencilerinin bir araya gelmesini en aza indirecek şekilde planlanmalıdır.
e. Sınıf içerisinde öğrencilerin oturma düzeni yüzleri aynı yöne dönük olacak şekilde yapılandırılmalıdır,
f. Öğrenciler arasındaki mesafenin belirlenmesinde okuldaki derslik ve öğrenci sayısına dikkat edilerek okul yönetimi tarafından sosyal mesafeye uygun düzenleme yapılır,
g. Vaka hızının ve bulaş riskinin yüksek olduğu ya da vaka sayısında ani yükselme görülen bölgelerde il ve ilçe sağlık müdürlükleri koordinasyonunda gerekli tedbirler alınır,
h. Tükürük ve sekresyon çıkışına neden olabilecek şarkı söyleme gibi yüksek sesle yapılan egzersizler mutlaka açık alanda ve öğrencilerin arasında tercihen en az 2 metre mesafe bırakılarak yapılmalıdır,
i. Öğrencilerin evlerinde veya okul dışında egzersizler yapması özendirilmelidir,
j. Beslenme saatlerinin okulun fiziki kapasitesi göz önüne alınarak mümkün oldukça farklı zamanlara yayılması için zaman aralıkları farklılaştırılmalı ve sınıf dışında mümkünse açık alanda, mümkün değilse okulun geniş ve tavan yüksekliği yüksek olan havalandırılabilir açık alanlarında yapmaları sağlanmalıdır. Maskeler, sadece sıvı alımı veya beslenme sırasında çıkartılmalıdır.
IV. Ders sürelerinin sınıf boyutları ve öğrenci sayısı da dikkate alınarak 40 dakikayı
aşmayacak şekilde planlanması uygun olacaktır.V. Temizlik;
a. Okulun rutin temizliğinin sıklaştırılması önerilir,
b. Çocukların, öğretmenlerin ve diğer okul çalışanlarının el hijyeni için su ve sabun ile el yıkama olanakları sağlanmalı ve ortak alanlara uygun sayıda el antiseptikleri konulmalıdır.
VI. Okulun başlangıcında velilere olası hastalık durumunda bilgi paylaşabilmeleri için Bilgilendirme Formu verilir (EK.1).
VII. Ziyaretçiler zorunlu olmadıkça okula alınmamalı, alınması gerektiğinde ise ziyaretçilerin HES kodu kontrolünde durumları “Risksiz” olmalıdır.