Etiket: risk

  • Fransa’da yüksek yangın riski

    Fransa’da yüksek yangın riski

    Fransız Meteoroloji İdaresi, Bouches-du-Rhone bölgesinde yarın için “çok yüksek yangın riski” oluşacağı konusunda uyarıda bulundu.

    Uyarı nedeniyle, hava koşullarının orman ve bitki örtüsü yangınlarına yol açma ve yayma riskini çok yüksek hale getireceği gerekçesiyle bölgede kırmızı alarm durumuna geçildi.

    Diğer yandan Fransa’nın denizaşırı toprağı Korsika Adası’nda, sıcaklığın gün içinde 40 dereceyi bulma ihtimali üzerine kırmızı alarmın bir alt derecesi olan “turuncu alarm” verildi.

    Bölgede hava sıcaklığı halihazırda 34 dereceye ulaşmış durumda.

    Meteoroloji İdaresi ayrıca, hassas bünyeli kişilerin kavurucu sıcaklar karşısında çok dikkatli olmaları çağrısı yaptı.

     

  • Bolu Dağı Tüneli 70 metre uzayacak

    Bolu Dağı Tüneli 70 metre uzayacak

    Bolu Valisi Erkan Kılıç başkanlığında İl Özel İdaresi’nde gerçekleştirilen İl Koordinasyon Toplantısı’na katılan Aytekin, Karayolları Genel Müdürlüğünün il genelindeki yatırım ve çalışmaları hakkında bilgilendirme yaptı.

    Aytekin, 2 Nisan 2022’deki aşırı yağışların ardından meydana gelen heyelanda ulaşıma kapanan tünelin İstanbul istikameti kısmında uzatma çalışması yapılacağını aktardı.

    Zemin anlamında heyelanı durdurmanın mümkün olmadığına vurgulayan Aytekin, “Heyelanın enerjisini kıracak yapı düşünüyoruz. Projelendirdik, bunun da çalışmalarına başlayacağız. Flüt yapısını 70 metre uzatacağız. Düzce tarafına doğru tünel 70 metre daha uzayacak.” dedi.

    Aytekin, Anadolu Otoyolu’nda ciddi trafik yoğunluğu bulunduğu için projelendirmenin, çalışmaların hızlı bitirilmesi yönünde devam ettiğine değinerek şunları kaydetti:

    “Mümkün mertebe çalışmalarımızı yaparken ulaşımı aksatmayacak bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bu yüzden betonarme yapmayacağız. Tüplerin uzatımını beton değil çelik olarak düşündük. Çelik üretimi fabrikada yapılarak sahada montajı yapılacak. Çok daha kısa sürede imalatları yapılıyor. Bu yıl içinde en azından flüt yapısını tamamlamayı hedefliyoruz.”

  • Sıcaklar tarlalarda yangın riskini artırıyor

    Sıcaklar tarlalarda yangın riskini artırıyor

    Bir yanda sararmış buğday tarlalarının hasadı yapılırken, diğer yanda ise kavurucu sıcaklar etkili olmaya devam ediyor. Edirne’de hava sıcaklığının 43 dereceye kadar çıkması insanları olduğu gibi buğday hasadını da etkiliyor. Geçtiğimiz haftalarda şehir merkezi ve ilçelerde hasada hazır birçok buğday tarlasında dikkatsizlik ve sıcak hava nedeniyle yangın çıktı. Hasada hazır tarlalarda çıkan yangınlar, üreticiyi endişelendiriyor. Uzmanlar aşırı sıcaklıklarda yapılan hububat hasadında yangın riskine karşı üreticilerin hem gerekli önlemleri alması hem de dikkatli olması gerektiğini belirtiyor. Özellikle yol kenarındaki tarlalar risk altında bulunuyor.

    Trakya Üniversitesi Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, hasat döneminde sıcak havadan etkilenmemek için yapılması gerekenleri anlattı. Sıcak havanın buğday tarlalarında çıkan yangınları tetiklediğini ve büyük tehlike oluşturduğunu söyleyen Trakya Üniversitesi Bitki Islahı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Yalçın Kaya, yangına neden olan en önemli sebeplerden bir tanesinin tarlada bulunan ve mercek etkisi oluşturarak tutuşmaya neden olduğunu söyledi. Prof. Dr. Kaya, çevreden geçen traktörlerden veya yol kenarlarında olan birtakım materyallerden, insanların çevreye gelişi güzel attığı izmaritlerden kaynaklı da yangın çıkabildiğine değindi. Üreticilere ürünlerinin sigorta yaptırması konusunda çağrıda bulunan Prof. Dr. Kaya, yangınların hem ülke açısından hem de ekonomik kayıplar noktasında büyük zarara yol açtığını belirtti.

    “Yangınların çoğu insan kaynaklı”

    Biçilmiş ürünlerin yanında halihazırda biçilmemiş ürünlerde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kaya, “Biçilmiş ürünlerde saman da aslında ekonomiden sayılıyor. Geçen seneki fiyatlara baktığımız zaman neredeyse çiftçi tarladan aldığı ürün kadar samandan da bir ekonomik değer elde etti. Hatta saman da ithal ediyoruz. Bu yangınların çoğu insan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Özellikle tarlanın kenarlarından geçen traktörler, gayriihtiyari olsun egzoz gazları. Öncelikle vatandaşlarımızın duyarlı olması lazım. Bir diğer önemli noktalardan bir tanesi yine izmarit ve benzeri şeyler atılması, dikkatsizlik. Bu anlamda da yangınlara sebep oluyor. Buna karşı çiftçi hazırlıklı olmalı ve önlemini almalı. Sadece çiftçilerimiz değil, kırsal kesimde yaşayan ve bu tür tarlaların yanlarından geçen herkes dikkatli olmalıdır” ifadelerine yer verdi.

    “Yol kenarlarında cam ve metal kaynaklı atıklar çok fazla oluyor”

    Özellikle yol kenarlarında tarlası olan üreticilerin erken hasat edip, yeteri kadar nemli değilse sadece bir biçerdöver tablosu gibi o kısmı tamamen hasat etmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, yol kenarlarında cam ve metal kaynaklı atıkların çok fazla olduğunu ve hasat sonunda tarlalarda tedbirin arttırılması gerektiğini ifade etti.

    Kurak geçen bir kışın ardından gelen yağışların tarlalara yaradığını ve kuruyan otların neredeyse insan boyuna ulaştığını belirten Prof. Dr. Kaya, sıcak havanın da etkisiyle çoğalan kuru otların potansiyel yangın tehlikesi olduğunu söyledi.

  • Deprem riski yüzünden kapatıldı

    Deprem riski yüzünden kapatıldı

    Erzurum Mareşal Çakmak Devlet Hastanesi, deprem analiz raporundan dolayı risk oluşturduğu gerekçesiyle kapatıldı. Bu durumdan habersiz vatandaşlar geri dönmek zorunda kaldı.
    Dün akşam saatlerinde Sağlık Müdürlüğü’nce sosyal medya hesabı üzerinden yapılan açıklamada, “Hastanemizin beton malzeme kalitesinin ortalama 3-5 MPa gibi çok düşük düzeyde olduğu, bazı kolonlarda malzeme dayanım durumunun 0,9 MPa’ya kadar düştüğü ortaya çıkmıştır. Bu haliyle binaya güçlendirme yapmanın mümkün olmadığı, yıkılmasının uygun olacağı rapor edilmiştir.

    Bu rapor doğrultusunda insanlarımızı riske atmamak için, 10.07.2023 tarihli Bakanlık oluru ile Mareşal Çakmak Devlet Hastanemizde sağlık hizmeti sunumu durdurulmuştur. Bugün itibariyle hastanemizin tüm birimleriyle Şehir Hastanemize taşınmasına başlanmıştır. Bu süreçte önceden alınmış randevuların, hangi bölümden alındıysa, Şehir Hastanemizde de aynı bölümlerde muayene ve her türlü işlemleri devam edecektir” denilmişti.

    Bu karardan habersiz olan çok sayıda vatandaş sabah saatlerinde geldikleri hastane girişinden geri çevrildi. Güvenlik görevlileri tek tek mevcut durumu vatandaşlara anlattı ve Erzurum Şehir Hastanesine yönlendirdi. Hastanenin girişine asılan dev afişlerde de hastanenin kapatıldığı ve hizmetlerin sonlandırdığı ifade edildi. Birçok vatandaş durumdan habersiz bir şekilde muayene olmak ya da randevularına yetişmek için hastane kapısından geri döndü. Kimi vatandaş hastanenin kapatılmasının doğru olmadığını ancak deprem riski noktasından da alınan karara saygı duyduklarını söyledi.

  • Boyalar ve Kanser Riski

    Boyalar ve Kanser Riski

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü tarafından oluşturulan Bursa İl Kanser Danışma Kurulu toplandı. Kurul’un Bursa Şehir hastanesinde gerçekleşen toplantısına, Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Dr. Gökçe Taner davetli konuşmacı olarak katıldı.

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü, kanserli hastaların tanı, tedavi ve seyrinde karşılaşılan sorunları tartışmak, kanser tarama farkındalığını artırmaya yönelik önerileri belirlemek ve danışma komisyonlarının beklentilerini Bursa İl Kanser Kurulunda görüştü. Kurul, yaşanılan çağın büyük sağlık sorunlarından biri olan kanser hastalığı ile Bursa’da sürdürülen mücadeleyi istişare etti.

    Bursa Şehir Hastanesinde gerçekleştirilen Kurul’a; Sağlık Bakanlığı ve Tarım Orman Bakanlığı’ndan yetkililer, İl ve İlçe Sağlık Müdürlüğü Yöneticileri, Birim Temsilcileri, öğretim üyeleri, hekimler, halk sağlığı uzmanları ve STK temsilcileri katıldı.

     

    Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Mustafa Çetin ve Başkan Yardımcısı Dr. Yunuz Arslan’ın açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği Kurul’da, BTÜ Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Dr. Gökçe Taner “Boyalar ve Kanser Riski” konulu bir bilgilendirme sunumu gerçekleştirdi. Uzun yıllardır genetik toksikoloji alanında çalışmalarına devam eden bir moleküler biyolog ve sitogenetik uzmanı olduğunu belirten Dr. Taner yürüttükleri bilimsel çalışmalar ve projeler hakkında Bursa İl Kanser Danışma Kurulu’nda bilgi verdi.

    Sunumunda boyaların sağlık üzerindeki etkileri hakkındaki güncel verileri paylaşan Taner ‘Endüstriyel kimyasallar toplum sağlığı açısından etkilerinin anlaşılması için son yıllarda sıklıkla araştırılmaktadır. Bu kimyasal risklerden biri de boyalardır.’ dedi. Konuşmasının devamında, boya kullanıcılarının, boya ile birlikte binlerce farklı organik, inorganik; doğal veya sentetik kimyasal maddeye maruz kaldıklarını kaydeden Taner, bu maddelerin büyük bir kısmının kanserojen olmasının yanı sıra insan sağlığı üzerinde pek çok etkilerinin olabileceğini söyledi. Dr. Taner sunumunda, bireyin günlük hayatta pek çok gıda, kozmetik ve tekstil ürününe maruz kaldığını; tekstil boyaları, gıda boyaları ve saç boyalarının içeriğindeki muhtemel kanserojen birleşiklere de özellikle dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.

  • Çocuklar için yeni risk: Dijital kir

    Çocuklar için yeni risk: Dijital kir

    Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ülkemizin %85’i internet kullanırken, %81’i de sosyal medyada aktif olarak yer alıyor ve günde 3 saatini bu platformlarda geçiriyor. İletişim Profesyoneli ve Eğitmen Gamze Nurluoğlu ise sosyal medya kullanıcılarının %5,7’sinin 17 yaş altındaki gençlerden oluştuğuna dikkat çekiyor. Bu noktada dijital ebeveynlik kavramına değinen Nurluoğlu, yetişkinlerin çocuklara zarar verebilecek sosyal medya paylaşımlarını değerlendirdi.

    Ailelerdeki dijitalleşme akımı, çocukları için riskler doğurabiliyor. Özellikle gelişme çağındaki çocukları etkileyen bu faktörlere karşı ebeveynlere çeşitli sorumluluklar düşüyor. Çocukları dijital dünyanın siber zorbalık gibi olumsuzluklarından korumak için dijital kullanımını kontrol altında tutmanın yanı sıra ebeveynlerin de bilinçli birer kullanıcıya dönüşmesi gerekiyor.

    Birçok insan, sosyal medyada özel hayatından fotoğraf, video ve konum paylaşırken, çocukları hakkında çeşitli bilgilere yer veriyor. Ancak çocuklar hakkında paylaşım yaparken daha çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü çocukların okul-kreş gibi bilgilerini açık bir şekilde belirtmek ve onların fotoğraflarını paylaşmak, çocuklar adına dijital ayak izi oluşturulmasına yol açıyor. Çocuğun dijitaldeki kimliği, haberi olmadan başlatıldığı için kişi yaş aldıkça bunu yönetmek zorlaşıyor. Öte yandan güvenlik tehditleri yaratabiliyor ve siber zorbalıkla birlikte psikolojik açıdan oluşabilecek sorunları tetikleyebiliyor.

    Sharenting, ailelerin 18 yaşından küçük çocuklarına ait bilgi ya da görselleri sosyal medyada rızaları olmaksızın paylaşmaları, bunu alışkanlık haline getirmeleri ve onlar adına hesap açmaları olarak tanımlanıyor. Bu davranış modeli de çocukların ileriki yaşlarda dijitaldeki kimliğini şekillendirmesine engel olan sorunlar arasında yer alıyor. Dolayısıyla ebeveynlerin çocuklarını sosyal medyada etkileşim aracı olarak kullanmamaları kritik bir önem taşıyor.

    Dijital ebeveynlik, çocukların sosyal, duygusal, psikolojik, zihinsel ve fiziksel gelişimlerini dijital dünyanın olumsuzluklarından uzak tutarak sürdürebilmelerini sağlamak şeklinde açıklanıyor. Başarılı bir dijital ebeveyn olmanın yolu ise dijital okuryazarlık kazanmaktan geçiyor. Buna göre çocuklarına dijital dünyada rol model olan dijital ebeveynler; yasaklar koymaz veya baskıcı kontrol mekanizması oluşturmaz. Bunun yerine çocuğu teknolojik araçlarla denetler, bilinçlendirir,

  • 38 yıl sonra patlama riski

    38 yıl sonra patlama riski

    Kolombiya Jeoloji Servisi (SGC) açıklamasında, Caldas yönetim bölgesine bağlı Manizales’teki yanardağında yalnızca dün 9 bin 600 sarsıntı kaydedildiği bildirildi.

    Uzmanlar, yanardağda meydana gelebilecek muhtemel bir patlama riskine karşı yetkililerden Turuncu Alarm durumuna geçmesini istedi.

    SGC, Nevado del Ruiz yanardağının duman ve kül püskürttüğünü ve patlama olduğu takdirde volkanik tepkinin şiddetli olacağı hususunda uyarıda bulundu.

    Söz konusu volkanik hareketliliğin devam etmesi durumunda ülkede uçuş faaliyetlerinin sekteye uğrayacağını hatırlatan SGC, başkent Bogota dahil birçok bölgenin etkileneceğini belirtti.

  • “Bursa’daki yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi risk altında”

    “Bursa’daki yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi risk altında”

    Biz dönüşmezsek deprem bizi dönüştürecek. Bursa’daki yaklaşık 1 milyon 400 bin kişinin 1999 öncesi binalarda risk altında olduğunu tahmin ediyoruz. “Biz iyi bir bina ortaya çıksın” diye çaba sarf ederken, binayı denetlemeye giden personel dayak yiyor” dedi.

    Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Bursa Temsilcisi Serkan Işık; Kahramanmaraş merkezli 11 ilde büyük yıkıma ve binlerce can kayıplarına sebep olan deprem sonrası bölgedeki gözlemleriyle hazırladıkları deprem ve yapı denetim raporlarını basın mensuplarıyla paylaştı.
    Serkan Işık, büyük yıkıma ve binlerce can kayıplarına sebep olan deprem sonrasında Türkiye’deki birçok il gibi Bursa’yı beklenen Marmara depremi endişesinin sardığını söyledi.


    Işık, “Yaklaşık 1 ay boyunca deprem bölgelerinde raporlama çalışmaları yaptık. Deprem olması gereken bir gerçektir. Ancak deprem olduğu zaman insanlar canlarını kaybediyor. Biz bu canların kaybolmasını istemiyoruz. Hiçbir şekilde hiçbir sebep, hiçbir maddi gelir, bu insanların can kaybının bir telafisini geri getiremez. 1999 depreminden sonra yapı denetim sistemi, 4708 sayılı kanunla yapılıyor. Bu kanunun asıl hedefi can ve mal güvenliğini korumaktır” dedi.

    “Bugün birinci derece deprem bölgesinde ne yaşanıyorsa, bizde Bursa’da da onu yaşayacağız”

    Deprem bölgesinde yapı denetime tabi binalarda hiçbir hasar görmediklerini ifade eden Işık, “Her bir deprem bölgesinde bölge yapılarına ve yerleşim alanlarına göre ayrılır. Birinci derede deprem bölgesinde yaşıyoruz. Bugün diğer birinci derece deprem bölgesinde ne yaşanıyorsa bir gün bizde yaşayacağız. Acilen önlem almamız gerekiyor. Kentsel dönüşümü arttırmamız gerekiyor. 2021 yılında bakanlık bina kimlik sistemi diye bir sistem çıkarttı. Bu bina kimlik sisteminde artık bu binalar mevcut binalardaki asansörler her yıl denetlediği gibi bunlarda da beş yılda bir binalar denetlenecek. Bununla ilgili de şu anda 2021 yılının sekizinci ayından itibaren yapı kullanma alanı bütün binalara tabi hale geldi” dedi.


    “Biz dönüşmezsek deprem bizi dönüştürecek”

    Bursa’nın depreme karşı acil eylem planlarının yapılması gerektiğini ifade eden Işık, “Kentsel dönüşümün hızlandırılması gerekiyor. Bursa’da doğudan batıya geliş var. Ancak doğu boşaldığı zaman o bölgenin de dönüşüme ihtiyacı var. Şehrin en güzel yerlerinin kentsel dönüşüm yapıldığında göç alabileceği bir şehir de biz Bursa’da göç veriyoruz. Bu deprem Bursa’ya bir gün gelecek. Bursa’nın hızlı bir şekilde dönüşüme ihtiyacı var. Siyasi kavgası olmadan bizim dönüşmemiz lazım yoksa deprem bizi dönüştürecek. Bursa’da acil eylem planlarının oluşması gerekiyor.

    İnsanların konaklayacağı yerlerden araç sayılarına kadar her an görev başında olabilecek gibi hazırlık yapılması gerekiyor. Yerel yönetimlerin hazırlık yaptığını biliyorum. Ancak bu hazırlığın biraz daha hızlı yapılması gerekiyor. Bunun önlemlerini almak zorundayız. Şehirleşme anlamında almak zorundayız. Binaları yenilemek anlamında almak zorundayız. Kentsel dönüşümü bir an önce arttırmamız gerekiyor. Şehrin içerisindeki insan yoğunluğunu şehrin dışlarına aktaracak planlarla bunları yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.

     


    “Bursa’daki yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi risk altında”

    Bursa’nın bu zamana kadar 96 milyon metrekare yapı denetime tabi olarak yapıldığını belirten Işık, “Bunların betonerme kısmı yapı denetime tabi olan ancak daha sonra yapı kayıt belgesi alan 7 milyon metrekare inşaat var. Toplan 103 milyon metrekareden bahsediyoruz. Bunların yüzde 40’ı konut ve ticari alanlar, yüzde 60’ı ise konut alanlarıdır. Yani 66 milyon metrekareye tekabül eden bir konut alanı var. Bunu da 100 emsale varsayımlarla böldüğümüzde 660 bin konut ediyor. Ortalama 3 kişi ile yaşandığını düşünecek olursak, 2 milyona yakın insanın şu anda yapı denetime tabi, sağlık ve güvenli binalarda oturduğunu düşünüyoruz. Bursa nüfusu belli, 3 milyon 400 bin olduğuna göre, 1 milyon 400 bin kişisi eski Bursa dediğimiz 1999 öncesi yapılmış binalarda oturuyor” dedi.

    “Binayı denetlemeye giden personel dayak yiyor”

    Türkiye’nin birçok yerinde yaşanan olaylara da değinen Işık, “Denetimimizi karşı tarafla birlikte etik kurallara göre yaptığımız zaman düzgün bir modellemeyle inşaatı yaptırıyoruz. Ancak hayatı boyunca teknik terimi bilmeyen imalatı alaylı bir şekilde yapan insana da biz sahada dert anlatamıyoruz. En son Bursa’da benim denetleme personelime saldırdılar. İnsanlara biz doğruyu anlatamıyoruz. Onlar kendi bildiği alaylı doğruyu bize anlatmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

  • Tekirdağ’da deprem riskleri masaya yatırılıyor

    Tekirdağ’da deprem riskleri masaya yatırılıyor

    Bu konuda ilk adımı atan Süleymanpaşa Belediyesi ve Namık Kemal Üniversitesi oldu. İki kurum arasında hazırlanan protokol ile hayata geçirilecek olan acil eylem planı çerçevesinde, Tekirdağ merkez ilçe Süleymanpaşa’da bulunan başta eski binalar ve riskli zemine sahip olduğu bilinen bölgeler olmak üzere zemin etütleri ve binaların risk analizleri ivedilikle gerçekleştirilecek.

    Karşılıklı protokol imzalandı

    Süleymanpaşa Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, Süleymanpaşa’daki binaların durumları ile ilgili fikir alışverişinde bulunmak üzere NKÜ Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer ile bölüm öğretim görevlilerini misafir etti. İlgili birim müdürlerinin de katıldığı toplantıda başta Hatay olmak üzere deprem bölgesinde bina ve zemin analizleri yapan öğretim görevlilerinden bilgi alan Başkan Yüksel, toplantının ardından Rektör Şahin ile birlikte protokole imza attı.

    Daha sonra NKÜ Rektörü Prof. Dr. Şahin ile birlikte açıklamada bulunan Belediye Başkanı Yüksel, verdiği destekten ötürü Şahin’e teşekkür etti. Yüksel, “Asrın felaketi, deprem gerçeği ile her an karşı karşıya bulunduğumuzu bizlere bir kez daha gösterdi. Devlet-Millet dayanışmasıyla afetin yaraları hızla sarılmaya çalışılırken, biz de şehrimiz için acil eylem planı çerçevesinde önemli bir projeye ‘Bismillah!’ diyoruz. Süleymanpaşa Belediyesi olarak, Namık Kemal Üniversitesi işbirliğinde hayata geçireceğimiz projeyle, Süleymanpaşa’mızdaki riskli zemin ve eski binalar öncelikli olmak üzere tüm binaların risk analizlerini yaparak, şehrimizin zemin etütlerini mikro düzeyde yenileyeceğiz. Bu hayati projemizin şimdiden tüm hemşerilerimize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

    Rektör Prof. Dr. Şahin de zemin etütleri ve bina risk analizlerinin son derece önem arz ettiğini belirterek gerçekleştirdikleri işbirliğinden dolayı Başkan Yüksel’e teşekkür etti.

  • Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin büyük kısmı kapatıldı

    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin büyük kısmı kapatıldı

    İstanbul Üniversite Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Fatih’te bulunan binalarındaki sağlık ve eğitim hizmeti, binalardaki deprem riski sebebiyle durduruldu. Konuyla ilgili konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörü Prof. Dr. Nuri Aydın, “6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen, merkez üsleri sırasıyla Gaziantep’in Şehit kâmil ilçesi ve Kahramanmaraş’ın Ekinözü ilçesi olan ve 11 ilimizi filen etkileyen depremlerden sonra beklenen İstanbul depremi nedeniyle, üniversitemizdeki tüm binaların güvenlik seviyeleri tekrar sorgulanmaktadır. Cerrahpaşa yerleşkemizde hali hazırda eğitim, araştırma, hasta hizmetleri ve yönetim binalarından oluşan yaklaşık 180 bin metrekarelik kapalı alan kullanılmaktadır.

    Bu binaların bir kısmı tarihi özelikte, bir kısmı betonarme ve bir kısmı da geçici çelik konstrüksiyon yapılardan oluşmaktadır. Yaşanan son depremlerden sonra, betonarme, bina stokumuzun değerlendirilmesi amacıyla geçtiğimiz hafta başında rektörlüğümüzce, üniversitemiz inşaat mühendisliği bölümü öğretim üyelerinde oluşan bir heyet görevlendirilerek Cerrahpaşa Yerleşkesindeki tüm yapılar değerlendirilmiştir. Yapılan değerlendirme neticesinde, tüm dahili ve cerrahi bilimleri içerisinde barındıran toplam 17 ayrı binadan oluşan monoblok binalar kompleksi ile yemekhane binası ve öğrenci yurt binalarının emniyetle hizmeti yerine getirecek güvenlik seviyesine sahip bulunmadığı ve bu binaların risk taşıdığı tespit edilmiştir.

    Bu nedenle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin ana omurga yapısını oluşturan yaklaşık 105 bin metrekarelik kapalı alan hizmete devam edemeyecektir. Bu kapsamda, su andan itibaren geçerli olmak üzere, aci| ve çocuk sağlığı ve hastalıkları birimi haricindeki sayacağım şu birimler devre dışı kalacaktır: Dahili ve cerrahi bölümlere ait toplam 800 hasta yatağı, 32 ameliyathane yoğun bakım, kemik iliği ve diyaliz üniteleri, karaciğer ve böbrek nakil merkezi ayaktan sağlık hizmeti veren 117 birim ve ünite, ileri düzey robotik cerrahi merkezi endoskopi üniteleri ileri düzey girişimsel ve tanısal görüntüleme üniteleri ile birlikte tüm erişkin ayaktan ve yatan hasta kabulü ve tüm ameliyatlar durdurulmuştur” dedi.


    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin eğitim ve sağlık hizmetlerinin bir kısmının Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum ve Afet Hastanesi’nde yapılacağını belirten Aydın, “Gelişen bu acil durum nedeniyle, Cerrahpaşa Tip Fakültesi’nin eğitim ve sağlık hizmetinin kesintisiz devamı için gerek ulaşım, gerekse koordinasyon açısından Cerrahpaşa yerleşkesine yakın konumda bulunan Yeşilköy’de Atatürk Havalimanı komşuluğundaki Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum ve Afet Hastanesi’nin tamamının, yapım amacına uygun şekilde, geçici süreyle Cerrahpaşa Tip Fakültesi’nin kullanımına verilmesi konusunda gerekli görüşmeler yapılmıştır” şeklinde konuştu.