Etiket: ruh sağlığı

  • “Toplumsal ruh sağlığı tablomuz bozuk”

    “Toplumsal ruh sağlığı tablomuz bozuk”

    Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, birçok bedensel hastalığın temelinde ruhsal sorunlar yattığını belirtti. Bu alanda yapılan araştırmaların, depresyon ve kronik stresin bağışıklık sistemini zayıflattığını, bedeni daha savunmasız hale getirdiğini kaydetti. Bu nedenle ruh sağlığını korumanın sadece duygusal iyilik halini değil, fiziksel sağlığı ve toplumsal geleceğimizi de yakından ilgilendirdiğine dikkat çekti.

    “Artan şiddet olaylarının sebebi, içsel sıkıntılar ve agresyon”

    Büyük depremlerin ve ekonomik zorlukların ruh sağlığımız üzerinde derin izler bıraktığına değinen Şirvanlı Özen, “Depremler, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), kaygı bozuklukları ve depresyona neden olurken, son zamanlarda ekonomik sıkıntılar da toplum genelinde yaygın bir stres kaynağı oldu. Bu süreçte birçok insan kendini güvensiz, umutsuz ve çaresiz hissetti. Artan sokak şiddeti, ev içi gerilimler ve okullardaki zorbalıklar aslında bu ruhsal durumların dışa vurumları olarak görülebilir. Bireylerin yaşadığı içsel sıkıntılar, agresyon ve şiddet olarak toplumda kendini göstermeye başladı” diyerek önemli uyarılarda bulundu.

    Bilinçsiz Antidepresan kullanımına dikkat

    Son yıllarda Türkiye’de antidepresan kullanımında ciddi bir artış yaşandığını da dile getiren Şirvanlı Özen, bu artışın toplumda ruh sağlığı sorunlarına karşı farkındalığın arttığının ve insanların daha fazla destek arayışında olmalarının bir göstergesi olarak görülebileceğini ifade etti. Öte yandan, antidepresan kullanımının bir “moda” haline geldiğini söylemenin de mümkün olduğunu kaydetti. Özellikle antidepresanların, çözüm gibi görülmeye başlandığı ve insanların bilinçsizce bu ilaçlara yönelmeye başladığı tespitinde bulundu. Oysa ruh sağlığını düzeltmenin, sadece ilaçlarla değil, aynı zamanda destekleyici terapiler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile mümkün olabileceğine dikkat çekti.

    “Sorunları en baştan önleyecek adımlar atılmalı”

    Şirvanlı Özen, ruh sağlığının nasıl korunacağına dair önemli önerilerde bulundu. Sadece sorun ortaya çıktığında müdahale etmenin yeterli olmadığını, sorunları en baştan önlemeye yönelik adımlar atılması gerektiğini anlattı. Şirvanlı Özen, “Hastalıkları tedavi etmek yerine, henüz ortaya çıkmadan önlemek hem daha etkili hem de daha kolaydır. Ruh sağlığımız yalnızca genetik ve biyolojik faktörlere bağlı değildir. Sosyal çevremiz, ekonomik durumumuz, eğitim imkanlarımız, barınma şartlarımız ve genel fiziksel sağlığımız gibi birçok dış etken de ruh halimizi şekillendirir. Bu yüzden ruh sağlığını korumak, sağlıklı ilişkiler kurmak, stresle başa çıkma becerilerini geliştirmek ve duygusal zekamızı güçlendirmekle mümkündür” dedi.

  • Ruh ve beden sağlığı için öneriler

    Ruh ve beden sağlığı için öneriler

    Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Beril Özturan, 10 Mayıs Sağlık İçin Hareket Et Günü dolayısıyla uyarılarda bulundu. Egzersizin faydalarını sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Beril Özturan, “Egzersiz kas kuvvetini, dayanıklılığını, esnekliğini artırır, kiloyu azaltır ve korur, kalp damar hastalıklarının riskini azaltır, kan şekeri ve kan yağlarının düzeylerini düşürür, psikolojik durumu ve uyku kalitesini düzeltir, kemik mineral yoğunluğunu artırır, bazı kanser tiplerini ve kronik ağrıyı azaltır” şeklinde konuştu.

    “Ruh ve beden sağlığı için günde 30 dakika egzersiz yapın”
    Yetişkinlerde kalp hastalıkları ve inme riskinden korunmada Amerikan Kalp Derneği’nin egzersiz önerilerinde bulunduğuna dikkati çeken Özturan, “Günde en az 30 dakika, haftada en az 5 gün orta şiddette aerobik egzersiz ya da haftada 3 gün, 25 dakika şiddetli egzersiz önerilmektedir. Dirençli egzersizlerin kan basıncını düşürdüğü, oksijen tüketim değerini arttırdığı ve vücut yağlarını azalttığı bilinmektedir. Ayrıca metabolik sendrom risk faktörleri olan obezite, HbA1c ve sistolik kan basıncı üzerine de etkileri bulunmaktadır ”ifadelerini kullandı.

    “Egzersiz depresyon ve demans riskini azaltır”
    Egzersiz programları ile depresyon semptomlarında ve demans gelişim riskinde azalma görüldüğünü belirten Özturan, “Obezite yani fazla kilolu olmak, pek çok kronik hastalıklar ve psikolojik sorunlarla ilişkilidir. Obezite tedavisinde egzersizin kilo kaybı üzerine etkisi diyetten daha azdır. Egzersiz özellikle diyetle birlikte etkili bir kilo verme aracıdır. Başlangıçta haftada 3-5 gün, 30-45 dakikalık orta şiddette egzersiz, uzun dönemde ise haftanın her günü veya çoğu gününde, en az 30 dakika veya üzerinde orta şiddette fiziksel aktivite olmalıdır” şeklinde konuştu.

    “Kireçlenmeye karşı etkili”
    Obezite ile birlikte bulunan kireçlenme (osteoartrit), fibromiyalji, bel ağrısı ve migren gibi kronik ağrı sendromlarında da egzersizin oldukça etkili olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Özturan şu bilgileri paylaştı:
    “Osteortritte kilo vermek ekleme olan yükü azalttığı gibi inflamasyonuda azaltarak şikâyetlerde gerileme yapmaktadır. Özellikle karın yağlanması ciddi bel ağrısı ile ilişkili bulunmuştur. Osteoporozda koşma, sıçrama gibi egzersizler önerilirken, 50 yaş üzeri ve egzersiz alışkanlığı olmayanlarda aerobik, aralıklı koşma gibi düşük şiddetteki egzersizler daha uygundur.”

    “Günlük yaşamınızda hareket alışkanlığı kazanın”
    Günlük yaşamda da hareket etmek için fırsatlar oluşturabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Özturan, “Sağlığınız elverdiği ölçüde asansör yerine merdiven kullanın, evcil hayvanlarınız varsa onu gezdirin, işleriniz kendiniz yapın, dans edin. Unutmayın düzenli egzersiz ruh ve beden olarak daha sağlıklı, daha mutlu ve enerjisi yüksek bireyler olmanızı sağlayacaktır” diyerek sözlerini sonlandırdı.

  • ‘Sevmek, ruh sağlığına iyi geliyor’

    ‘Sevmek, ruh sağlığına iyi geliyor’

    Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Dilek Günaydın,14 Şubat Sevgililer Günü nedeniyle sevginin iyileştirici gücü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Psikiyatrik hastalıklarla mücadele eden kişiler için sevgi ve anlayış dolu bir ilişkinin tedavi sürecinde destekleyici bir etkiye sahip olabildiğini belirten Uzm. Dr. Günaydın, “Sevgililer Günü gibi günler, bu duygusal bağların ve ilişkilerin önemini vurgulamak için harika bir fırsattır. İlişkilerde bağlılığı artırabilir ve psikolojik refahı güçlendirebilir. Bu özel gün, sevdiklerimize olan sevgimizi ifade etmek ve birlikte geçirdiğimiz zamanı değerlendirmek için güzel bir fırsattır” diye konuştu.

    “Bağışıklık sistemini güçlendiriyor”

    Sevginin bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkisi olabileceğini gösteren bazı araştırmalar olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Günaydın, “Sevgi ve bağlılık dolu ilişkilerin, stresi azalttığı, stresin bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen etkilerini dengelediği düşünülmektedir. Günlük yaşamda stresin tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. Stres, kortizol gibi hormonların salınmasına neden olarak bağışıklık sistemini zayıflatabilirken, sevgi ve destekleyici ilişkilerin varlığı, stresle başa çıkma becerilerini artırabilir ve dolayısıyla bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir” ifadelerine yer verdi.

    “Stresi azaltıyor”

    Uzm. Dr. Günaydın, sevginin ve mutlu ilişkilerin stresi de azalttığını ifade ederek, “Örneğin, endorfin ve oksitosin gibi kimyasalların salınması, stresi azaltabilir ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir. Pozitif sosyal ilişkilerin ve sevginin genel sağlığımız üzerinde birçok olumlu etkisi vardır. Sevginin gücü, her gün hayatımıza anlam ve değer katmaktadır” şeklinde konuştu.

  • Ruh sağlığına dikkat çeken etkinlik

    Ruh sağlığına dikkat çeken etkinlik

    Etkinliğe üniversite Rektör Yardımcıları Prof. Dr. A. Ercan Ekinci, Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Prof. Dr. Çağrı Çırak, Genel Sekreter Doç. Dr. M. Cihat Özgenel, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mücahit Kağan, ERDAM Müdürü Prof. Dr. Fikret Gülaçtı, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

    Etkinlikte katılımcıların, günlük hayat içinde duygu durumlarının değişkenliğini deneyimlemeleri adına uygulamalar yapıldı. Ruh sağlığını korumanın yolları hakkında bilgiler verildi. Son olarak katılımcılara ruh sağlığına iyi gelecek tavsiyeler verildi.