Etiket: sağlık çalışanları

  • Sağlık çalışanlarını bıçakla tehdit eden şahıs tutuklandı

    Sağlık çalışanlarını bıçakla tehdit eden şahıs tutuklandı

    Olay, 28 Mayıs tarihinde Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Eğitim Araştırma Hastanesi’nde meydana geldi. O.K. isimli kişi ehliyet belgesi için almak zorunda olduğu sağlık raporu nedeniyle hastaneye müracaat etti. Psikiyatri hastası olduğu için kliniğe yönlendirilen O.K. burada olumlu sağlık raporu alamayacağını öğrendi.

    Bunun üzerine cebinden çıkardığı bıçak ile sağlık çalışanlarını tehdit etmeye başlayan O.K.’yi sağlık çalışanları sakinleştirmeye çalıştı. Hastane polisinin olaya müdahil olurken, sağlık çalışanlarının çabaları sonucunda ikna edilen O.K. hakkında sağlık çalışanlarına tehdit ve hakaretten soruşturma başlatıldı.

    Gözaltına alınan şahıs emniyetteki işlemlerinin yapılmasının ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

  • Bursa’da Sağlık Çalışanları Vergide Adalet İstiyor

    Bursa’da Sağlık Çalışanları Vergide Adalet İstiyor

    Açıklamaya Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, BTO Yönetim Kurulu Saymanı Dr. Abdullah Karadağ, SES Bursa Şubesi, Genel Sağlık İş Bursa Şubesi, Bursa Diş Hekimleri Odası, Dev-Sağlık İş Bursa Şubesi, Aile Sağlığı Merkezi Çalışanları Ebe ve Hemşire Derneği ve çok sayıda hekim katıldı.

    Zümrütevler Aile Sağlığı Merkezi önünde, ‘Vergide Adalet İstiyoruz’ pankartı açan hekimler adına konuşma yapan Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, “Biz işçiler, emekçiler, emekliler, hekimler, dişhekimleri, hemşireler… yani ücretli geçinenler olarak yüksek enflasyon ve durmak bilmeyen zamlarla her gün yoksullaşıyoruz. Ülkemizde gelir dağılımı hızla bozuluyor. Düşük ücretlerle, azalan alım gücümüzle, sendikalaşmanın ve hak aramanın önündeki engellerle, meslek örgütlerinin işlevsiz hale getirilmeye çalışıldığı bir düzende emek sömürüsü her gün biraz daha katmerleniyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi adaletsiz vergi sistemi nedeniyle kaşıkla verilen kepçeyle geri alınıyor. Enflasyonun altında ezilen ücret artışları dahi cebimize yansımadan vergilerle geri alınıyor. Türkiye’de vergi yükü giderek daha fazla işçilerin, emekçilerin, emeklilerin dar gelirlilerin omuzlarına yıkılmaktadır. Vergide adaletin kantarı her gün biraz daha bozulmaktadır” dedi.

    En düşük vergi tarife dilimi artışının bilinçli biçimde düşük artırılması sonucunda tüm ücretliler erkenden daha yüksek vergi tarife dilimine girdiğini vurgulayarak, “Cumhurbaşkanı ilgili mevzuat gereğince ortaya çıkan bu tutarı yüzde 50’sine kadar artırmaya, yüzde 50’sine kadar da indirmeye yetkilidir. Ancak Cumhurbaşkanı bu yetkiyi 2024 yılında da kullanmamış, işçilerin erkenden üst vergi dilime girmesini engellememiştir. Öte yandan ücretlilerin gelir vergisi oranı da oldukça yüksektir. Bu oran yüzde 10 olarak saptanmalıdır. Bu yönde vergi mevzuatı değişikliği yapılmalıdır. Ayrıca, asgari ücret istisnası vergiden indirim değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır” şeklinde açıklama yaptı.

    Basın açıklaması metninin tamamı şu şekilde;

    Sağlık Emek ve Meslek örgütlerinin yöneticileri ve üyeleri, şifa bulmaya gelen hastalar ve hasta yakınları bugün burada bir kez daha hepimizi ilgilendiren bir konuda yan yana gelmiş bulunmaktayız. Aslında daha önce emek ve meslek örgütlerinin sık sık dile getirdiği ve 21 Şubat’tan itibaren de kesintisiz olarak her çarşamba günü ASM’lerde dile getirilen konudan bahsediyoruz.

    Biz işçiler, emekçiler, emekliler, hekimler, dişhekimleri, hemşireler… yani ücretli geçinenler olarak yüksek enflasyon ve durmak bilmeyen zamlarla her gün yoksullaşıyoruz.

    Ülkemizde gelir dağılımı hızla bozuluyor. Düşük ücretlerle, azalan alım gücümüzle, sendikalaşmanın ve hak aramanın önündeki engellerle, meslek örgütlerinin işlevsiz hale getirilmeye çalışıldığı bir düzende emek sömürüsü her gün biraz daha katmerleniyor.Tüm bunlar yetmezmiş gibi adaletsiz vergi sistemi nedeniyle kaşıkla verilen kepçeyle geri alınıyor.

    Enflasyonun altında ezilen ücret artışları dahi cebimize yansımadan vergilerle geri alınıyor.

    Türkiye’de vergi yükü giderek daha fazla işçilerin, emekçilerin, emeklilerin dar gelirlilerin omuzlarına yıkılmaktadır. Vergide adaletin kantarı her gün biraz daha bozulmaktadır.

    2024 gelir vergisi tarife dilimleri 30 Aralık 2023 tarihinde Resmi Gazete’de “Gelir Vergisi Genel Tebliği” başlığında yayımlandı. Yayımlanan tebliğe göre ilk gelir vergisi dilimi 110 bin TL olarak belirlendi.

    Vergi tarife dilimleri yıllardır bilinçli olarak yeniden değerleme oranı ve asgari ücret artışından az artırılmaktadır. Böylece ücretlilerin erkenden bir üst vergi dilimine girmesine ve daha yüksek oranda vergi vermelerine neden olmaktadır. Bu kadar yüksek enflasyon ortamında, yıl içinde bir üst vergi dilimine girdiği için eline geçen ücreti düşen ücretlilerin geçim mücadelesi daha da zorlaşmaktadır.

    2000 yılında 2 bin 500 TL olan ilk vergi tarife dilimi, yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2024’te ilk vergi tarife dilimi 288 bin 571 TL olarak uygulanmalıydı. Oysa 2024 için ilk vergi dilimi 110.000 TL olarak saptandı. Yeniden değerleme oranına göre olması gereken ilk vergi tarife dilimi ile mevcut ilk vergi tarife dilimi arasında 178 bin 571 TL’lik bir fark oluştu.

    En düşük vergi tarife dilimi artışının bilinçli biçimde düşük artırılması sonucunda tüm ücretliler erkenden daha yüksek vergi tarife dilimine girmeye başladık.

    Cumhurbaşkanı ilgili mevzuat gereğince ortaya çıkan bu tutarı yüzde 50’sine kadar artırmaya, yüzde 50’sine kadar da indirmeye yetkilidir. Ancak Cumhurbaşkanı bu yetkiyi 2024 yılında da kullanmamış, işçilerin erkenden üst vergi dilime girmesini engellememiştir.

    Öte yandan ücretlilerin gelir vergisi oranı da oldukça yüksektir. Bu oran yüzde 10 olarak saptanmalıdır. Bu yönde vergi mevzuatı değişikliği yapılmalıdır. Ayrıca, asgari ücret istisnası vergiden indirim değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır.

    Zenginin de fakirin de işçinin de patronun da aynı oranda ödediği ve bu yüzden adaletsiz olan KDV gibi dolaylı vergiler devletin tüm vergi gelirlerinin dörtte üçüne ulaşmış durumda. Herkes bilmektedir ki KDV gibi dolaylı vergiler bir ülkede ne kadar fazlaysa, o ülkede vergi sistemi o kadar adaletsizdir. Bizler ücretimizi almadan peşin gelir vergisi öderken, üstelik bu gelir vergisinin oranları çok yüksek iken zenginlere, patronlara sürekli olarak vergi afları geliyor.

    Oysa yüksek enflasyon dönemlerinde ülkeyi yönetenlerin görevi işçilerin, emekçilerin, emeklilerin alım gücünü korumaktır; gelirde ve vergide adaleti sağlamaktır.

    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın VI. Vergi ödevi başlıklı 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmü yer almaktadır.

    Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı için:

    Gelir vergisi dilimleri üst sınırı, ücretlilerde yüzde 15’e düşürülmelidir.

    Vergi tarife dilimleri en az yeniden değerleme oranı veya asgari ücret artış oranı kadar artmalıdır.

    Asgari ücret vergi istisnası vergiden indirim yoluyla değil matrahtan indirim yöntemiyle uygulanmalıdır. Böylece bu istisnadan çalışanlar yararlanmalıdır.

    İşverenlere sağlanan 5 puan SGK prim desteği herkese sağlanmalıdır.

    Çağdışı damga vergisi tümüyle kaldırılmalıdır.

    Her zaman her yerde söylediğimiz bir cümleyi yeniden burada etmek istiyoruz. Vergide adalet olmadan gelirde adalet olmaz…

    Ücretlerden ve tükettiklerimizden değil, kardan, ranttan daha fazla vergi alınan, az kazananın az, çok kazanın çok vergi ödediği bir vergi düzeni için,

    Gelirde, vergide ve memlekette adalet için bugün sağlık emek ve meslek örgütleri ile birlikte vergide adalet mücadelemiz sürecektir.

    ASM emekçilerinin kesintisiz bir şekilde vergide adalet için yaktığı çoban ateşlerini bugün biraz daha büyütüyoruz. Gelirde, vergide ve memlekette adalet için bugün sağlık emek ve meslek örgütleri ile birlikte vergide adalet mücadelemiz sürecektir.  Tüm emeği ile geçinenleri ve ücretlileri bu mücadeleyi birlikte büyütmeye çağırıyoruz.

    Vergide adaleti, gelirde adaleti, ülkede adaleti kazanacağız!

    Direne direne kazanacağız!

  • Kuşadası Belediyesi sağlık çalışanlarını unutmadı

    Kuşadası Belediyesi sağlık çalışanlarını unutmadı

    Güvercin Masa Gezici ekibi ile birlikte ilk olarak Kuşadası İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne giden Belediye Meclis Üyesi Funda Şenol ve Kuşadası Belediyesi Özel Kalem Müdürü Cevat Göğez, doktor ve sağlık çalışanlarıyla bir araya geldi. Çalışanlara görevlerinde başarılar dileyerek kendileri için özel olarak hazırlanan pasta, çiçek ve Başkan Ömer Günel’in kutlama mektubunu veren Şenol ve Göğez daha sonra kentteki diğer sağlık kuruluşlarını ziyaret etti.

    Gecesini gündüzüne katarak çalışan fedakâr doktor ve sağlık emekçilerine gayretleri için teşekkür eden Belediye Meclis Üyesi Funda Şenol, “Kendimizin ve en yakınlarımızın canlarını gönül rahatlığıyla emanet ettiğimiz değerli sağlık çalışanlarımızın hakkını ödememiz mümkün değil. Başkanımız Ömer Günel adına hepsinin 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum” diye konuştu.

  • Sağlık çalışanları Gazze için yürüyüş düzenledi

    Sağlık çalışanları Gazze için yürüyüş düzenledi

    Siirt’te görevli doktorlar, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek için giydikleri önlüklerle sessiz yürüyüş düzenledi. Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hekimler, ellerinde taşıdıkları Türk ve Filistin bayrakları ile İsrail aleyhine Türkçe yazıların yer aldığı dövizler eşliğinde Kızılay binası önüne kadar yürüyerek basın açıklamasında bulundu.

    Grup adına basın açıklamasın yapan Dr. Hüseyin Atwan, 360 bin ev yıkıldığını, 2 milyon kişinin yerinden edildiğini söyledi. 400 okul ve üniversitenin saldırıya uğradığını belirten Atwan, “Tam 30 hastane ve 53 sağlık merkezi hizmet dışı bırakıldı. Yine de meslektaşlarımız, sağlık çalışanları; elektriksiz, susuz, oksijensiz ilaçsız şartlarda tedavi vermek için destansı biçimde mücadele ediyor. Gazze’ye giren su vanaları kapatıldı. Boykot, hayatımızın her alanında ve mesleklerimizde ‘boykot’ çağrımızı tekrarlıyoruz. Şirketlerin açıkladığı son rakamlardan anlıyoruz ki; günlük hayatımızda gösterdiğimiz en ufak boykot çabası, hep birlikte olunca çığ olup büyüyor. Tüm meslektaşlarımıza zulme destek olan ilaç firmalarını boykota devam etmeyi hatırlatıyor, Sağlık Bakanlığı yetkililerinden de aynı hassasiyeti hastane eczanelerinde göstermesini bekliyoruz. Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız” dedi.

    Program, Dr. Hamit Evin tarafından yapılan dua ile son buldu.

  • Sağlık çalışanları Filistin için yürüdü

    Sağlık çalışanları Filistin için yürüdü

    Hürriyet Meydanı’ndan başlayan yürüyüşe doktorlar, sağlık çalışanları, üniversite öğrencileri, akademisyenler ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. Kadeş Meydanı’nda son bulan yürüyüşün ardından grup adına bir açıklama yapan Mehmet Sait Değer, işgalci İsrail’in Filistin’de on yıllardır devam ettirdiği sistematik işgal ve zulmün 7 Ekim’den bu yana soykırımdan başka hiçbir kelimeyle anlatılamayacak boyutlara ulaştığını ve Gazze’de sivil, hasta, hekim, çocuk, kadın fark etmeksizin büyük bir katliam bütün dünyanın gözü önünde devam ettiğini söyledi.

    İnsan hakları ve uluslar arası hukuk kuralları açıkça ihlal edilerek binlerce sivil, kadın ve çocuğun acımasızca katledildiğine dikkat çeken Değer, ayrıca tıbbi malzeme temini ve sağlık hizmetlerinin sunumunun da engellenerek küvözdeki bebeklerin dahi ölümüne neden olunduğunu vurguladı.

    Hekimler olarak İsrail’in saldırılarına karşı tepki göstermeye, Gazze’deki sivillerin, çocukların kadınların, hekimlerin ve hastaların hayatlarının korunması adına hekimlik mesleğine yakışır bir duruş ortaya koymaya kararlı olduklarının altını çizen Değer, “Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere tüm hekim, sağlık çalışanı ve vicdanlı insanları harekete geçmeye çağırıyoruz. Ayrıca meslektaşlarımızı yapılan zulme açıktan desteğini bildiren ilaç firmalarını boykot etmeye davet ediyoruz” dedi.

  • Bursa’da sağlık çalışanları Filistin için tek yürek oldu

    Bursa’da sağlık çalışanları Filistin için tek yürek oldu

    İsrail’in Gazze’ye insanlık dışı saldırıları tüm hızıyla devam ederken, tepkiler de çığ gibi büyüyor. Sağlık-Sen üyeleri de 81 ilde İsrail’in zulmüne karşı basın açıklaması gerçekleştirdi. Bursa’da Dörtçelik Çocuk Hastanesi önünde toplanan Sağlık-Sen Bursa Şubesi, İsrail’in saldırılarını kınarken, Filistin’e destek çağrısı yaptı. Gerçekleştirilen basın açıklamasına Memur-Sen’e bağlı sendikaların başkanları ve yönetim kurulları ile çok sayıda sağlık çalışanı katıldı.

    “Kudüs’e, Gazze’ye, Filistin’e selam olsun”
    Sağlık-Sen Bursa Şubesi Başkanı Gökhan Yünkül yaptığı açıklamada, “İlk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Kudüs için, bombardıman altındaki Gazze için buradayız. Vurulan, yıkılan hastanelerdeki bebekler için, şehit olan sağlık çalışanları için buradayız. Gözü yaşlı analar, bağrı yanık babalar için, süt kokulu bebekler için, vicdanların sesi olmak için buradayız. Sağlık-Sen teşkilatları olarak, Türkiye’nin 81 ilinden, hastanelerimizden sesleniyoruz. Kana doymayan, işgalci, katil, Siyonist İsrail’i lanetlemek, mazlum Filistin halkının haklı davasına destek vermek için buradayız. Kudüs’e selam olsun. Gazze’ye ve Filistin halkının haklı mücadelesine selam olsun” dedi.

    “Uluslararası toplum film gibi soykırımı izliyor”
    Terörist İsrail’in kana doymadığını ve Gazze’de savaş suçu işlediği hatırlatan Yünkül, “Gazze’de katil İsrail tarafından soykırım yapılmaktadır. Gazze’de bebekler, çocuklar, kadınlar, siviller katledilmekte. Hastaneler, okullar, camiler bombalanmakta. Sağlık-Sen olarak yaşanan bu vahşete kayıtsız kalmamız mümkün değildir. Bu soykırımı görmezden gelmemiz imkansızdır. Sivil ve masum insanlara yönelik saldırıları nefretle kınıyor, hayatlarını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler diliyor, yaralılara şifalar temenni ediyoruz. Avrupa, Gazze’deki soykırımı film izler gibi izlemektedir. İki yüzlü batı uygarlığı, Gazze’de başını kuma gömmüştür. İki yüzlü batı bu vahşeti görmemektedir. İnsan Hakları Örgütleri üç maymunu oynamaktadır. Dünya Sağlık Örgütünden ses çıktığını duydunuz mu? İnsan hakları savunucularından haber var mı? Dünya, Hiroşima’ya atom bombası atanlardan, sivilleri katledenlerden, tepki vermesini bekliyor” diye konuştu.

    “Bu saldırılar insanlık adına utanç vericidir”
    Şu ana kadar Gazze’ye atılan bombaların 12 bin ton olduğunu vurgulayan Yünkül, “Yazıklar olsun bu vahşeti görmeyenlere. Yazıklar olsun hastanelerin bombalanmasına göz yumanlara. Yazıklar olsun riyakarlık yaparak İsrail’e arka çıkanlara. Gazze’de hastane yok, ilaç yok, doktor yok. Yoğun bakımdaki bebekler çaresiz. Ölüme mahkûm edilmiş durumda. İnsan sağlığına hizmet eden kurumlara, hastanelere saldırı yapılması insanlık dışıdır, insanlık suçudur. Savaşlar dahil her dönemde hastaneler, saldırılmayan, en korunaklı alanlar olarak kabul görmüştür. Ancak bugün, katil İsrail, hastaneleri gözünü kırpmadan vurmaktadır. Katil İsrail’in hastaneye yaptığı hava saldırısında bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar, sağlık çalışanları hayatını kaybetmiştir. Bu saldırı, insanlık adına utanç vericidir. İnsanı yaşatmak için çaba gösteren sağlık çalışanının canına kast etmek insanlığı öldürmektir, vicdanlara savaş açmaktır. İnsan sağlığına hizmet eden kurumların hangi şartlarda, hangi gerekçe ile olursa olsun saldırıya maruz kalması kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

    “Sağlık çalışanlarımız yaraları sarmak için Gazze’de”
    Gazze’de hastanelerin hizmet dışı kaldığını belirten Yünkül, “Sağlık merkezleri, elektrik kesintisi ve yakıt tükenmesi nedeniyle hizmet veremiyor. Tıbbi destek ve ilaç yardımları engellendiği için ulaşamıyor, insanlığın ve merhametin önü kesilmiştir, yolu bağlanmıştır. Gazze’de çocuklar ilaç ve elektrik olmadığı için ölüyor. Yoğun bakımlarda bebekler can veriyor. Yaralılara bakım yapılamıyor. Gazze’nin bekleyecek durumu kalmadı. Gazze’de tıbbi cihazlar kullanılamıyor, çünkü enerji yok. Gazze’de ameliyatlar yapılamıyor, çünkü malzeme yok. Hasta ve masum insanların çaresizliğine kayıtsız kalamayan, mazlum coğrafyalara her zaman elini uzatan alicenap devletimiz bu vicdani görevi de üstlenmiştir. Yüce devletimiz, Sağlık Bakanlığımızın öncülüğünde, cesaret timsali hekimlerimiz ile birlikte acil olarak ihtiyaç duyulan ekipmanları, cihazları, malzemeleri Gazze sınırına ulaştırılmıştır. Sadece milletimize değil insanlığa umut olan sağlık çalışanlarımız şimdi de mazlum Filistin halkının yaralarını sarmak için Gazze’dedir. Duamız yaraların sarılması, zulmün son bulması ve sağlık çalışanlarımızın sağ salim dönmesi içindir” dedi.

    “Yaşasın insanlık, kahrolsun siyonizmin uşakları”
    İsrail makamları Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmasını belirten Yünkül , “Tüm devletler ve uluslararası kuruluşlar bir an önce Gazze’de insani ateşkesin tesisine yönelik girişimlere samimiyetle destek vermelidir. İsrail makamları, insanlığa karşı işlenen suçlara, savaş ve saldırı suçlarına bakan Uluslararası Ceza Mahkemesinde yargılanmalıdır. İsrail-Filistin arasındaki kördüğümün açılması için reçete bellidir. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları dahilinde coğrafi bütünlüğü sağlanmış bağımsız ve egemen Filistin devletinin tanınması şarttır. Ey Siyonist İsrail, Ey işbirlikçi ABD, Bu firavunluğunuza rağmen Elbet bir Musa çıkar, saltanatınızı yıkar. Buradan hep birlikte haykırıyoruz Yaşasın çocuklar, Yaşasın insanlık, Kahrolsun emperyalizm, kahrolsun Siyonizm’in uşakları”

  • Sağlık çalışanlarından kan bağışı

    Sağlık çalışanlarından kan bağışı

    Çekirge Devlet Hastanesi bahçesine kurulan kan bağışı aracına sağlık çalışanlarının ilgisi yoğun oldu. Kan bağışlamak için gönüllü olan sağlık çalışanlarına hasta yakınları da destek verirken çok sayıda bağış toplandı. Kan Bağışçısı Sorgulama Formu’nu dolduran bağışçılara, kan vermelerinin ardından meyve suyu ve bisküvi ikram edildi.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Çekirge Devlet Hastane Başhekimi Op. Dr. Kemal Kaya, “Ülkemizdeki hastaların kan ihtiyacını karşılamada tek kurum olan Kızılay ile ortak bir çalışma yürüttük. Amacımız son dönemde artan kan ihtiyacının karşılanmasına yönelik kan bağışına duyarlılığı ve farkındalığı oluşturmak. Bugün tüm personelimiz ve hastanemizi kullanan hasta yakınlarına yönelik kan bağışını hastanemizde yapıyoruz” dedi.

    Çekirge Devlet Hastanesi olarak bu konuda üzeri düşen görevi yaptıklarını belirten Op. Dr. Kaya, “Kan bağışı hayat kurtaran önemli bir projedir. Hastaların ihtiyaçların zamanında karşılamayla ilgili Kızılay’ın yapmış olduğu, özverili çalışmaya halkımızın da destek olmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    Türk Kızılay’ında görevli Kök Hücre ve Kan Bağışcı Kazanım Uzmanı Ramazan Çiçek ise kan bağışında bulunacak vatandaşların 18 ile 60 yaş arası, kök hücre bağışında bulunacakların ise 18 ile 50 yaş arasında olma şartının gerektiğini vurguladı. Çiçek ayrıca bağışçıların bir kanla bulaşan bir hastalığı ve kanser hastası olmaması gerektiği dile getirerek bir ünite kanın 3 kişiye faydası olduğunu sözlerine ekledi.

  • Sağlık çalışanlarını darp eden 3 kişi tutuklandı

    Sağlık çalışanlarını darp eden 3 kişi tutuklandı

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından paylaşım yaparak, Kocaeli’de sağlık çalışanlarını darp eden 3 kişi hakkında tutuklama kararı verildiğini açıkladı. Bakan Koca yapmış olduğu paylaşımda, “Kocaeli’nin Körfez ilçesi Fatih Aile Sağlığı Merkezinde, medeni insan davranışından yoksun bir şahsın hekime saygı göstermekten uzak davranışı, üç kişinin dahil olduğu bir şiddet olayına dönüştü, üç hekim arkadaşımız darp edildi. Olayı ve şahısları şiddetle kınıyoruz. Savcılık, bu üç kişinin tutuklu yargılanmalarına karar vermiştir. İki kişi tutuklanmış olup bir kişi firaridir. Böylesi kişilerin, toplum önünde sertçe kınanmaları onlara fazla bir anlam ifade etmeyebilir. Anlayacakları dil, kanunun vereceği cevap olacaktır. Yargıya inancımız tam” ifadelerini kullandı.

  • Nilüfer’den sağlık çalışanlarına park jesti

    Nilüfer’den sağlık çalışanlarına park jesti

    Nilüfer Belediyesi, Kovid-19 pandemisi sürecinde görevlerini yaparken hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarına duyulan minnet ve şükran duygularını, özel olarak projelendirilen park ile ifade etti. Salgın sonucu hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına adanan, Doktor Refik Saydam Sağlık Çalışanları Anıt Parkı törenle hizmete açıldı. 29 Ekim Mahallesi’ndeki parkın açılışına hem vatandaşlar hem de sağlık çalışanları katıldı. Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, CHP Bursa Milletvekilleri Prof. Dr. Kayıhan Pala, Hasan Öztürk, Orhan Sarıbal, CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin, Doktor Refik Saydam’ın torunu Adil Refik Saydam, Bursa Tabip Odası Başkanı Tufan Kumaş, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda davetli de açılışta yer aldı.

    Törende konuşan 29 Ekim Mahalle Muhtarı İsmail Keskin, “Pandemide hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarını minnetle anıyoruz. Böyle bir parkın mahallemizde olması da bizim için ayrıca değerli” dedi.

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de şimdiye kadar Nilüfer’e 382 park kazandırdıklarını, ancak açılışı yapılan Dr. Refik Saydam Sağlık Çalışanları Anıt Parkı’nın anlamı ve yerinin çok farklı olduğunu ifade etti. Başkan Erdem konuşmasına şöyle devam etti:

    “Bu park Kovid-19 pandemisinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına adandı. Bize olağanüstü günler yaşatan pandemide, dünya genelinde milyonlarca, ülkemizde de binlerce insan öldü. Sağlık emekçilerimiz de pandemi sürecinde fedakarca görevlerini yaparken virüse yakalanarak hayatını kaybetti. Biz de Nilüfer Belediyesi olarak böylesine özveriyle çalışan, hep bir mücadele içinde olan sağlık emekçilerine olan minnet ve şükran duygularımızı ifade etmek amacıyla bu park projesini hayata geçirdik.”


    Hafıza avlusu oluşturulması hedeflendi

    Yaklaşık 3 bin metrekarelik alanda yapılan park için ulusal çapta proje yarışması düzenlediklerini söyleyen Başkan Erdem, “Park için ulusal çapta düzenlediğimiz ‘Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Eser Yarışması’nda Şimal Avcı’nın projesi birinci seçildi ve burada hayata geçirildi. Projenin mimarı Şimal Avcı tasarımıyla, parkı ziyaret edenleri keşfetmeye davet ediyor. Parkın içinde bir hafıza avlusu oluşturmayı hedefleyen Şimal Avcı aynı zamanda Dr. Refik Saydam ve sağlık emekçilerinin, geçmişten günümüze bıraktığı iz, devamlılık, kararlılık ve tamamlayıcı olma kavramlarını da ele alıyor. Bu parkın, tarih boyunca insan sağlığına yaşamını adayan bütün hekimlere ve sağlık emekçilerine teşekkürlerimizin bir ifadesi olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

    Parka Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı ve 1928 yılında Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kuran Dr. Refik Saydam’ın adını verdiklerini açıklayan Başkan Turgay Erdem, “Bu park mekanı olarak bizlere her zaman sağlık çalışanlarının emeğine saygıyı ve dayanışmanın gerekliliğini hatırlatacak” dedi.

    “Gereken hazırlıkları yapmalıyız”

    Törende konuşan CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala’da pandemi süreci ve sonuçlarına dikkat çekti. Resmi rakamların gerçeği çok farklı yansıttığını vurgulayan Pala, “Ülkemizde 300 binin üzerinde yurttaşımızı kaybettik. Bu tür konuları göz ardı etmeden gereken hazırlıkları yapmalıyız. O günlerde Nilüfer Belediyesi fedakarca çalışmalara imza attı. Örneği var mı bilmiyorum bir belediye bu zorluğu gördü ve tıbbi maske üretti. DSÖ toplantısında bunları söylediğimizde herkes şaşkınlık yaşadı. Sağlık çalışanları o günlerde evlerine gidemezken, Nilüfer Belediyesi kapılarını ücretsiz şekilde bu insanlara açtı. Bugünleri unutmamak gerekir. O günlerde hayatını kaybeden sağlık çalışanları meslek hastalığına geçemedi ve özlük haklarından yararlanamadı. O günlerde sağlık çalışanlarının yanında olan Nilüfer Belediyesi bu anlamlı projeyi hayata geçirdi. Parka, dönemin ilk Sağlık Bakanı ve Cumhuriyet’in kurucu değerlerinden biri olan Refik Saydam’ın adının verilmesi de çok önemli. Türkiye’nin sağlık çalışmaları adına önemli işlere imza atan bu ismin yaşatılması ayrıca anlam içeriyor” diye konuştu.

    “İsmi çok anlamlı”

    CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk de projenin anlam ve önemine dikkat çekerek, “Refik Saydam gibi Bandırma Vapuru içinde yer alan, Cumhuriyet’in ve Kuvâ-yı Milliye’nin kahramanlarından olan ilk sağlık bakanımızın isminin bu parkta yaşatılmasını çok anlamlı. İnsan ve isimler yaşatılmalı ki, gelecek nesil, geçmişten bir ders çıkartıp geleceğe daha güçlü bakabilsin. Böyle anlamlı bir parkın yapılmasında emeği geçen herkesi kutluyorum” dedi.

    Parkın, sağlık emekçilerine adanmasının ve Cumhuriyet’in 100. yılında Dr. Refik Saydam’ın adının parka verilmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş da, “Sağlık emekçilerinin yaşadığı sorunları biliyoruz. Biz, onların hak ettiği değeri görmesini istiyoruz. Zor şartlara, ve yaşadıkları sorunlara rağmen bizlere sağlık hizmetini sunma mücadelelerinden dolayı tüm hekimlere ve sağlık emekçilerine minnet duygularımızı burada ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

    Dedesinin hayatından kesitler anlattı

    Törende konuşma yapan Dr. Refik Saydam’ın torunu Adil Refik Saydam duygusal anlar yaşadı. Dedesi Refik Saydam’ın hayatından kesitler anlatan Adil Refik Saydam, gözyaşlarını tutamadı. Nilüfer Belediyesi’ne anlamlı hizmetinden dolayı teşekkür eden Saydam, “Dedemin isminin burada sonsuza dek yaşatılması bizim için çok gurur verici. O, ülkenin ve sağlık sisteminin gelişmesi için hayatını adamış” şeklinde konuştu.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Tufan Kumaş da oluşturulan park için Nilüfer Belediyesi’ne teşekkür ederek sağlık çalışanlarının sorunlarına dikkat çekti. Kumaş, “Bizler kendini mesleğine adamış insanlarız. Mesleğimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bağımsız bilimsel gereklilikler içerisinde çalışmak istiyoruz. Beş dakikada randevu verilen üç dakikada muayene edilen sistemde bunu yapmak mümkün değil. Bunun sorumlusu sağlık sistemi ve sağlık otoritesidir. Bu zor şartlarda görevimizi yaparken sağlık emekçilerine değer verildiğini gösteren tavır sergileyen Nilüfer Belediyesi’ne projesi için yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından Başkan Erdem, Adil Refik Saydam ve Sağlık Çalışanlarına Adanmış Bir Eser Yarışması”nda birinci olarak projesi uygulanan Şimal Avcı’ya teşekkür plaketi verdi. Başkan Erdem daha sonra törene katılanlarla birlikte parkın açılışını gerçekleştirdi.

  • Yargıtay’dan sağlıkçıları üzen haber

    Yargıtay’dan sağlıkçıları üzen haber

    Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nde bilgi işlem görevlisi olarak çalışan personel, iş sözleşmesine haklı bir sebep bulunmaksızın işveren tarafından son verildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım diğer işçilik alacaklarının davalılardan tahsili talebiyle İş Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkemede ifade veren davalı kurum, davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı davalı kurum temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.

    İçtihat metni niteliğindeki kararda; icap nöbetinde geçen sürenin fazla çalışma sayılıp sayılmayacağına açıklık getirildi. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacı tanık anlatımlarından hareketle, davacının haftanın 5 günü saat 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığı, bir günü ise saat 17.00’den sonra sabah 8.00′ e kadar icap nöbeti tuttuğu, buna göre davacının haftanın 4 günü 08.00-17.00 saatleri arasında bir saat ara dinlenme ile bir günü ise 24 saat çalışarak haftada 11 saat fazla çalışma yaptığı kabulüne göre hesaplama yapıldığı hatırlatıldı. 24 saatlik çalışmadan ara dinlenme süresi düşülmediği hatırlatıldı. Dosya çerçevesindeki belgelere göre, davacının icap nöbeti tuttuğunda kaç kez göreve geldiği ve görevin kaç saat sürdüğü net olarak tespit edilememekte olup fiili olarak davacının nöbetlerde iş başında geçirdiği sürenin belirlenmesi ve buna bağlı olarak haftalık ne kadar fazla mesai yaptığının tespiti mümkün gözükmediğine dikkat çekildi.

    Davacının icap nöbeti sırasında işyerinde olmadığı evinde veya tercih ettiği başka bir yerde zamanını geçirdiği, çağrılması durumunda göreve gittiği dolayısıyla çağrılmadığı zamanlarda imkanı ölçüsünde serbest hareket edebildiği vurgulandı. Yapılan işin niteliği gereği icap nöbeti esnasında sadece çağrılma durumunda iş yerine gidiliyor olunsa da geri kalan zamanı işçinin tamamen özgür hareket ederek geçirmesi de beklenemeyeceğinin altı çizildi. Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: “Zira işçi çağrılmaya hazır olarak beklemektedir ve işverence çağrıldığında makul bir süre içerisinde görevi başında olmak zorundadır. Bu anlamda işçi icap nöbeti esnasında şehir dışına çıkamaz veya işyerine uzak bir yere gidemez. Ne var ki; ihtiyaç duyulduğunda işyerine gidilmek zorunda olması icap nöbetinde geçen tüm sürenin çalışma süresinden sayılmasını gerektirmez. Davacının nöbet sırasında işyerine giderek gerçekleştirdiği çalışma sebebiyle geçen süre, çalışma süresinden sayılacaktır. İşyerine gitmesini gerektirecek bir durumun ortaya çıkmaması durumunda ise, uygun bir sürenin çalışma süresinden sayılması hakkaniyet gereğidir. Tüm bu hususlar dikkate alınarak yerleşik hale gelen içtihatlar ile icap nöbetinde fiilen daha fazla çalışıldığı kanıtlanmadığı takdirde, icap nöbetinde geçen sürenin 1/8’nin çalışma süresinden sayılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Şüphesiz davacı tarafından kanıtlanan fiili çalışma süresi daha fazla ise bu süre haftalık çalışma süresine eklenecektir. Somut uyuşmazlıkta ise; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda icap nöbetinde geçen tüm çalışma süresi hesaplanmıştır.

    Şu halde; az yukarıda açıklanan ilke doğrultusunda değerlendirme yapıldığında; davacının saat 8.00-17.00 saatleri arasında 5 gün çalıştığı, 1 gün 17.00-08.00 arası icap nöbeti tuttuğu, icap nöbeti tutulan sürenin haftada 15 saat olduğu ve bu sürenin 1/8’inin haftalık 40 saat çalışmaya eklendiğinde 45 saati aşan çalışma bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Açıklanan sebepler ile, mahkemece yöntemince ispatlanamayan fazla çalışma ücreti alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”

    İcap nöbeti nedir, kim tutar?

    İcap nöbeti (ev nöbeti); Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde tanımlanmış , sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri personeli tarafından evde nöbet şeklinde ifa edilen bir nöbet türü olarak tanımlanıyor. Kurum tarafından aylık icap nöbet listesi hazırlanmakta; bu listeye göre, sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı personeli kuruma çağırıldıklarında bu çağrıya uyarak çalıştıkları kuruma gelmek zorunda kalıyor. Yataklı tedavi kurumları, seyyar hastaneler, ağız ve diş sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri ve 112 acil sağlık hizmetlerinin yürütüldüğü yerlerde memurlar ile sözleşmeli statüde görev yapan sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı personeli tarafından ifa ediliyor.