Etiket: Sağlık

  • Hipertansiyon hastalarına müjde

    Hipertansiyon hastalarına müjde

    Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Davran Çiçek, hipertansiyonun son derece önemli bir hastalık olduğunun altını çizerek, kan basıncının 14, 9’un üzerinde olmasına hipertansiyon olarak adlandırıldığını kaydetti.

    “Hipertansiyon tedavisinde yeni bir tedavi yönteminin Amerika Birleşik Devletleri’nin FDA kurumu tarafından onaylanmış olması. Bu tedavi yöntemi renal denervasyon (böbrek sinirlerinin yakılması) olarak adlandırılıyor. Hipertansiyon çok yaygın görülen bir hastalık toplumda. Her dört erkekten bir tanesinde, her kadının birinde hipertansiyon mevcut. Bu hipertansiyonu dünya genelinde tedavi etmeye çalışıyoruz. Ancak çok başarılı olduğumuz söylenemez. Hipertansiyon tedavisi verilmiş hasta gruplarının yüzde 40 ile 50’sinde normal değerler elde edemediğimiz saptanmış. Bu durumda yeni tedavi yöntemleri üzerinde uzun yıllardır birtakım çalışmalar sürdürülüyor” diye konuştu.

    Hangi hastalara uygulanıyor

    Bundan önce hipertansiyon tedavisinin iki aşamalı uygulandığını dile getiren Çiçek, “Önce hayat tarzı değişikliği hastalarda uygulanıyor. Bunun ardından ilaç tedavisi veriyoruz. 3’lü, 5‘li tedavi vermemize rağmen bazı hastalarda tansiyon değerlerini istediğimiz seviyelere çekemiyoruz. Bu durumda dirençli hipertansiyon veya kontrol altına alamadığımız hastaların ki bu toplumun çok büyük bir oranından bahsediyorum. Bu durumda renal denervasyon dediğimiz yöntemle hastalarımızın tansiyonunu mümkün olan normal değerlere çekildiği gösterilmiş” ifadelerine yer verdi.

    “İlaç sayısını düşürüyor, bazen hipertansiyonu tamamen ortadan kaldırıyor”

    Renal denervasyon tedavisiyle hipertansiyonun bazı hastalarda ortadan kalkmadığını aktaran Çiçek, “Eğer hastamız beş ya da altılı bir hipertansiyon tedavisi kullanıyorsa bunu ikiye, üçe, bazen bire indirebiliriz. Bir ya da iki tane tansiyon ilacı kullanıyorsa, bazen tamamen tansiyon kalkıyor. İlaçsız döneme geçebiliriz. Ya da bir ilaçla devam edebiliriz. Ama dört ya da beş ilaç kullanmaktansa bir ilaç kullanmak tabi ki çok daha kıymetli. Bu ilaçların bir sürü yan etkileri var. Onlardan kurtulmuş oluyoruz. Bazı hastalarda tamamen ortadan kalktığı da gösterilmiş. Artık gönül rahatlığıyla bu tedaviyi hastalarımıza uygulayabiliyoruz” dedi.

    “Basit ağrısız bir işlem”

    Renal Denervasyon hakkında bilgiler veren Çiçek, “Böbrek arterlerine giren sinirlerin ortadan kaldırılmasıdır. Oldukça basit bir işlem daha 30 ile 45 dakika arasında sürüyor. Yaklaşık 20 gün önce onay almış bir tedavi şekli ve bunu hastanemizde uygulamaya başladık. Bu uygulamayı hangi hastalara yapıyoruz. Öncelikle tansiyonunu kontrol altına alamadığımız iki ya da üçlü hipertansiyon ilacı vermemize rağmen hala on dört dokuz seviyesinin altına inemeyen hastalarımızda bunu önce kanıtladıktan sonra hastalarımıza bu yöntemi anlatıyoruz. Normal koroner anjiyografi uyum işlemi uygulanır gibi hastamızın kasıktaki damarından damar yolu açıyoruz önce. Kataterle oraya giriyoruz. Girdikten sonra hastamızı uyutmuyoruz. Lokal anestezi eşliğinde böbrek damarlarına ulaşıyoruz. Ulaştıktan sonra yaptığımız çok ince Renel Denervasyon yaptığımız kataterler var. Bunlarla beraber böbrek arterinin içerisine hafifçe girerek, girdikten sonra o bölgedeki beyinden gelen sempatik sinirleri ısı vererek onları çalışamaz hale getiriyoruz. Bu durumda böbreğin hipertansiyon yapıcı, tansiyonumuzu artırıcı etkisi ortadan yavaş yavaş kalkıyor. Bunun etkisini bazen hemen görmüyoruz. Üçüncü ay, altıncı ay ve en gerçek etkisini de birinci yılda görmeye başlıyoruz. İşlem son derece basit çok ağrılı bir işlem değil. Bir gün sonra hastalarımızı taburcu ediyoruz” diye konuştu.

    “Dirençli hipertansiyon hastalarında uygulanacak”

    Çiçek, her tansiyon hastasına bu uygulamayı kullanmayacaklarının altını çizerek, 3-4 ilaç kullanan ve dirençli hipertansiyon hastalarında bu yönteme başvuracaklarını kaydetti.

    Çiçek ayrıca, ilaç kullanamayan mide sorunu, ilaç kaplamalarına alerjisi olan hastalarda da bu uygulamayı kullanabileceklerini sözlerine ekledi.

  • Sağlığın Geliştirilmesi Çalışmaları

    Sağlığın Geliştirilmesi Çalışmaları

    İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne “Beslenme Dostu ve Fiziksel Aktiviteyi Destekleyen İş Yeri “Programı kapsamında “Beslenme Dostu ve Fiziksel Aktiviteyi Destekleyen İş Yeri Sertifikası” verilmesi sırasında yapılan ziyarette İl Tarım ve Orman Müdürlüğü çalışanları için sağlığı geliştirme çalışmalarının yürütülmesine karar verildi. Aralık ayının ilk haftasında İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ndeki 70 personele kanser taraması, önemli sağlık konularında bilgilendirme yapıldı ve beslenme ile psikososyal danışmanlık verildi.

    Çalışmada personelin boy, kilo ölçümü, vücut analizi, tansiyon ve kan şekeri ölçümü yapılarak sigara bırakma danışmanlığı da verildi. Ayrıca, bilgilendirme sonrası talep eden çalışanların aile üyeleri için Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi’nde (KETEM) kanser tarama randevuları oluşturuldu.

  • Koca, açılacak sahra hastanesini konuştu

    Koca, açılacak sahra hastanesini konuştu

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Beştepe’de düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı’nın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

    Bir gazetecinin Hamas ve İsrail arasında imzalanan ateşkesin bitmesiyle baskıların tekrar artması sonucu yeni yaralı transferinin planlanıp planlanmadığını sorması üzerine Koca, “Şu ana kadar ülkemize 114’ü hasta, 86’sı refakatçi olmak üzere 200 kişi ulaştı. 114 hastamızdan çocuk hasta sayısı 26 kişiydi. İki hastamızı da maalesef kaybettik. Biri malign melanomu, biri de yaygın metastazları olan akciğer kanseri sebebiyle 63 yaşlarında iki hastamızı kaybettik. Halen 7 hastamız yoğun bakımda takip edilmektedir. Diğer hastalarımızın şu an için ciddi bir sorunu görünmüyor. Takipleri devam ediyor. Bundan sonraki süreç için koordinasyon ekibimiz yeni hastaların transferini yapmak üzere çalışmalarına devam ediyor. Önümüzdeki dönemde bizim temelde yapmak istediğimiz sahra hastanesini yerinde açarak hizmeti yerinde vermek. Bununla ilgili bir ekibimiz Gazze’de üç yerleşim yerini incelemişti. Üç yerleşim yerinin de altyapı açısından çok uygun olmadığını gördük. Dördüncü bir yerleşim yeri için yeniden fizibilite çalışmaları yapıldı. Refah Sınır Kapısı’na daha yakın olan bu dördüncü noktanın uygun olacağını düşünüyoruz. Önceki gün İsrail Sağlık Bakanı, bugün Mısır Sağlık Bakanı ile görüştüm. Bu konuda mutabık kaldık. Önümüzdeki günlerde sanırım altyapısı daha iyi olan bu alanda hızla sahra hastanesini kurma durumumuz söz konusu olacak. O durumda da hastaları daha çok yerinde tedavi etme konusunda imkanımız olacak. 20 ambulansımız ruhsatları alınmış şekilde sınırda bekliyor. Sahra hastanemizle birlikte onların da Gazze’ye geçişi söz konusu olacak” ifadelerini kullandı.

    “İki Gazzeli çocuğumuza da ulaştık”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yardım çağrısında bulunan Gazzeli çocuğun hatırlatılması üzerine Koca, “Bir değil iki küçük kardeşimiz vardı. Birisi Cumhurbaşkanımıza özellikle çağrıda bulunmuştu. İki çocuğumuza da, yavrumuza da ulaştık. Adreslerine ulaştık, onunla ilgili de iletişim halindeyiz” diye konuştu.

    “Hekim arkadaşlarımı, amacı sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olması gereken tabip odalarını desteklemeye davet ediyorum”

    Türk Tabipleri Birliği ile ilgili devam eden adli süreci de değerlendiren Bakan Koca, sözlerine şöyle devam etti:

    “Devam eden hukuki bir süreç var. Hekim haklarının ve saygınlığının mücadele yeri sendikalarda değil, esas tabip odalarında olmalıdır. Tabip odalarının ise amacı sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olmalıdır. Bütün hekim arkadaşlarımı, amacı sadece hekim hakları ve saygınlığını korumak olması gereken tabip odalarını desteklemeye davet ediyorum.”

  • Sağlık çalışanlarından öğrencilere kitap desteği

    Sağlık çalışanlarından öğrencilere kitap desteği

    Doktor, hemşire ve sağlık memurlarından oluşan Kocaeli Sağlık Çalışanları Derneği tarafından düzenlenen Mini Voleybol Turnuvasında toplanan kitaplar, Muş Şeker Ortaokuluna gönderilerek dağıtımları gerçekleştirildi. Okulun konferans salonunda düzenlenen kitap dağıtım törenine katılan İl Millî Eğitim Müdürü Enver Kıvanç, “Kocaeli Sağlık Çalışanları Derneği üyeleri tarafından Şeker Ortaokulu öğrencilerine hediye edilmek üzere gönderilen kitapları dağıtım törenindeyiz. Bu kitaplar, Kocaeli Sağlık Çalışanları Derneği tarafından okulumuzun öğrencilerine gönderilmiştir. Okulumuzun kütüphanesinde çocuklarımızın faydalanabileceği hikâye, roman ve kaynak kitaplar anlamında büyük katkılar sunmuş bulunmaktalar. Çocuklarımız da bunlardan faydalanarak hedefledikleri mesleklere ulaşmaları anlamında kendilerine büyük katkı sunacağından hiçbir şüphemiz yok” dedi.
    Doktor ve hemşirelerden okullarına kitap desteği sağlandığını söyleyen Şeker Ortaokulu Müdürü Serdar Koç ise “Eylül aynıda Kocaeli Sağlık Çalışanları Derneği okulumuza ziyarette bulundular. Okul için kitap yardımında bulunmak istediklerini belirttiler. Bu amaçla 18-19 Kasım 2023 tarihlerinde Mini Voleybol Turnuvası yaparak elde edilen gelir ile okulumuza kaynak ve okuma kitabı gönderdiler. Biz de şu an o kitapların dağıtımını yapıyoruz. Çocuklarımızın geleceği açısından güzel bir etkinlik oldu. Kocaeli Sağlık Çalışanına Derneğine teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.
    8. sınıf öğrencisi Anıl Özdemir de, “Kocaeli Sağlık Çalışanları Derneği tarafından bize 8. sınıf test kitapları ve roman kitaplar gönderdiler. Bizim çalışmamız için ve daha iyi yerlere gelebilmemiz için bize kitap gönderdiler. Biz de buna karşılık iyi yerlere gelerek karşılığını vereceğiz” dedi.

  • Geçen yıl sağlığa 606,8 milyar TL harcandı

    Geçen yıl sağlığa 606,8 milyar TL harcandı

    Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2022 yılı sağlık harcamaları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, toplam sağlık harcaması 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 71,5 artarak 606 milyar 835 milyon TL’ye yükseldi. Genel devlet sağlık harcaması yüzde 65,4 artarak 463 milyar 516 milyon TL’ye ulaştı. Özel sektör sağlık harcaması ise yüzde 94,4’lük bir artış oranı ile 143 milyar 319 milyon TL olarak tahmin edildi.

    Toplam sağlık harcamasının yüzde 76,4’ü genel devlet bütçesinden karşılandı

    Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2022 yılında yüzde 76,4, özel sektör sağlık harcamasının oranı ise yüzde 23,6 olarak gerçekleşti. Genel devlet ve özel sektörün alt bileşenlerine bakıldığında, 2022 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu yüzde 44,2, merkezi devlet yüzde 31,6, hanehalkları yüzde 18,5, sigorta şirketleri yüzde 2,7, hanehalklarına hizmet eden kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile diğer işletmeler yüzde 2,4, mahalli idareler yüzde 0,6’lık bir paya sahip oldu.

    Cari sağlık harcaması 555 milyar 944 milyon TL oldu

    Cari sağlık harcaması 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 68,0 artarak 555 milyar 944 milyon TL’ye yükseldi. Sağlık harcamaları kapsamındaki yatırımlar yüzde 121,1 artarak 50 milyar 891 milyon TL’ye ulaştı.

    Toplam sağlık harcamasının yüzde 50,3’ü hastanelerde yapıldı

    Toplam sağlık harcamasının sağlık hizmeti sunucularına göre dağılımı incelendiğinde, ilk üç sıra 2022 yılında da değişmedi. Sağlık hizmetleri ve ürünleri satın almak için başvurulan sağlık kurumları içerisinde en büyük payı 2022 yılında yüzde 50,3 ile hastaneler oluşturdu. Hastaneleri sırasıyla yüzde 21,7 ile perakende satış ve diğer tıbbi malzeme sunanlar ve yüzde 10,6 ile ayakta bakım sunanlar izledi.

    Kişi başına sağlık harcaması yüzde 69,8 artarak 7 bin 141 TL oldu

    Kişi başına sağlık harcaması 2021 yılında 4 bin 206 TL iken, 2022 yılında yüzde 69,8 artarak 7 bin 141 TL’ye yükseldi.

    Toplam sağlık harcaması gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 4,0’ını oluşturdu

    Toplam sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2021 yılında yüzde 4,9 iken, 2022 yılında yüzde 4,0 oldu. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı 2021 yılında yüzde 4,6, 2022 yılında yüzde 3,7 olarak hesaplandı.

    Hanehalkı cepten sağlık harcamasının toplam içindeki payı yüzde 18,5 oldu

    Hanehalkları tarafından tedavi, ilaç vb. amaçlı yapılan cepten sağlık harcaması 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 98,8 artarak 112 milyar 18 milyon TL’ye ulaştı. Hanehalkı cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcamasına oranı 2022 yılında yüzde 18,5 olarak gerçekleşti.

  • “Gripte işi baştan sıkı tutmak gerekir”

    “Gripte işi baştan sıkı tutmak gerekir”

    Uzman Dr. Murat Yaycı, “Grip deyip geçmemek gerekiyor. Kış aylarında en çok karşılaşılan hastalıklardan biri olan grip, halk arasında çok ciddiye alınmıyor. Ancak grip, doğru tedavi edilmediğinde ciddi hastalıklara yol açabiliyor. Grip hastalığı özellikle çocuklar ve yaşlılar, gebeler, obez kişiler ve bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde oldukça ağır seyredebiliyor. İlaçla 7 gün, ilaçsız 1 hafta” anlayışının tamamen yanlış olduğuna dikkat çekti. Dr. Yaycı, “Kontrol altına alınamayan grip hastalığı zatürre ve menenjit gibi daha ciddi hastalıklara dönüşebiliyor” dedi.

    1- ”Kalp ile ilgili problemlere yol açabilir”

    Grip nedeniyle zatürre gelişen hastaların 4’te 1’inde kalp ile ilgili problemlerin de ortaya çıkabildiğini vurgulayan Dr. Yaycı, hastalığa yakalanma durumunda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

    2- ”En kısa sürede hekiminize gidiniz”

    ”Grip hastalığının tedavisi vardır. Risk grupları başta olmak üzere, kişilerin belirtilerin başladığı ilk andan itibaren hekimlerine danışması çok önemlidir. Grip hastalığına yol açan virüse yönelik spesifik tedavi mevcuttur. Hekiminizin başlayacağı antiviral tedavi ile hastalığın süresini belirgin şekilde kısaltabilir ve belirtilerin hafif geçmesini sağlayabilirsiniz. Hatta erken dönemde başlanacak antiviral tedavinin zatürre gibi gelişebilecek daha ağır sonuçlarda yüzde 50’nin üzerinde azalmaya yol açtığı bilinmektedir.

    3- ”Evde dinlenin”

    Belirtilerin başladığı andan, hatta 1 gün öncesinden bulaştırıcılığınız başlamıştır. Belirtilerin olduğu süre boyunca bulaştırıcılığınız devam etmektedir. Evde hastalığınız süresince dinlenmek hem toparlanmanıza yardımcı olur hem de çevrenize hastalığın bulaşmasını önlemiş olursunuz. Ateş düştükten 1 gün sonra okula veya işe dönmek en iyisidir.

    4- ”Bol miktarda sıvı alın”

    Hastalığınız süresince fazla miktarda sıvı alın. Bu sıvının yalnızca su olması da gerekli değildir. C vitamininden zengin portakal suyu, ıhlamur, ada çayı, limonlu çay içebilirsiniz. Bu sıvıların hepsi solunum sisteminde mukusu yumuşatarak balgamın daha rahat atılmasını sağlar. Bunu yapabilmek çok iyidir çünkü, balgamın solunum yollarında kalması hastalığın ağırlaşmasına neden olur. Öksürüğünüzün doğal tedavisi bol sıvı almaktan geçer.

    5- ”İyi ve dengeli beslenin”

    C vitamini vücudun savunma sistemini güçlendirir. Özellikle turunçgiller olmak üzere meyve tüketin. Koyu yeşil yapraklı taze sebzeleri sıkça tüketmek direncinizi artıracaktır. Tavuk suyu çorbası da iyileşmenize çok yardımcı olur.

    6- ”Ağrı ve ateş için önleminizi alın”

    Ateşinizin olması vücudunuzun virüsle savaştığının göstergesidir. Ateşiniz yükseldiğinde antiviral tedaviye ek olarak alınacak ağrı kesici ve ateş düşürücüler, rahatlamanızı sağlayacaktır.

    7- ”Burnunuzu açık tutun”

    Burnunuzu tuzlu su ile temizlemeye özen gösterin. Kaynatılmış ve soğutulmuş 1 bardak suyun içine 1 çay kaşığı tuz atılarak tuzlu su hazırlanır. Hazırladığınız karışımı burun deliği içine sıkarak burunu temizleyebilirsiniz. Suyla temizlendiğinde yeterli bir açıklık sağlanamaz ise sıcak bir duş yapmak buhar etkisiyle mukozaları gevşeterek tıkanıklığa çözüm olabilir. Yine ev ortamında burun sağlığı açısından sıcak su ve mentol ile buğu yapmak burun ve bronşları rahatlatır.”

  • Güçlü bağışıklık için beslenmenin önemi

    Güçlü bağışıklık için beslenmenin önemi

    Kış mevsimde kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını ve hareketsiz geçirilen zamanın da arttığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, “Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması sebebiyle vücut ağırlığında istenmeyen yönde değişiklikler olabilmektedir. Bu sebeple birçok kronik hastalığa sebep olan vücutta fazla yağ birikimi olarak adlandırılan ‘obezite’ artmaktadır. Ancak sağlıklı hayatı sürdürülmesi için mevsimine uygun sağlıklı beslenme ile ideal kilonun korunması önemlidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak gerekir. Günde en az 2-2,5 litre su içilmeli, sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı, açık çay gibi içecekler tercih edilmelidir” dedi.
    Kış mevsiminde artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazla olduğunu ifade eden Güngör, “Mevsimine uygun, günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin, portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir. Ayrıca E vitamini kaynakları olan kuru baklagiller ve kuruyemişlerde yeterli ve dengeli biçimde günlük beslenmede bulunmalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, nohut ve barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir” diye konuştu.

    Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamininin güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamin olduğunu belirten Göngör, şu ifadeleri kullandı;
    “Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini ihtiyacının karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir. Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılmalı, margarin, tereyağ, yağlı etler, yüksek kolesterol içeren sakatat ürünleri sıklıkla tüketilmemeli, sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığı görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün önerisine göre günlük şeker alımı toplam enerji alımının en fazla yüzde 10 kadarını oluşturmalıdır ve mümkünse daha da azaltılmalıdır. Sağlıklı hayat biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar ile sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı ürünler tercih edilmelidir.”

    Sağlıklı beslenme açısından sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılarak hazırlanan ev yapımı geleneksel gıdaların üretimi ve tüketiminin kış aylarında arttığının görüldüğüne dikkat çeken Güngör, “Kış ya da yaz ayları için besinin bol bulunduğu aylarda yapılan geleneksel yiyecek hazırlama teknikleri ile hazırlanan geleneksel ev yapımı gıdalar temel işleme ve hazırlama metotlarına dayanan, yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen, doğal ve raf ömürleri günümüzün işlenmiş ürünlerine oranla uzun olmayan ürünlerdir. Günümüzün önemli sağlık sorunları arasında yer alan obezitenin önüne geçilmesi hedefiyle ev yapımı sağlıklı üretimin özendirilmesi ve özellikle çocukların hazır ve paketli besinler yerine ev yapımı sağlıklı besinlerinin tüketimi konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Doğa şartlarının zorlayıcı etkisini azaltmak adına mevsiminde toprağını ve ürününü kirletmeden, mevsiminde bol ve ekonomik olduğu dönemlerde ulaşılabilen besin ürünlerinin ekseriyeten güneşin ısısından yararlanarak sağlıklı ve yerel yollarla oldukça düşük maliyetle farklı yiyeceklere dönüştüren bir kültürel mirasın sürekliliği ve toplumsal dayanışmanın sürdürülüyor olmasının yerel üretime, sağlıklı yaşama ve sağlıklı beslenmeye katkısı önemli düzeyde önemlidir” dedi.

  • Fermuar sistemi hayat kurtarıyor

    Fermuar sistemi hayat kurtarıyor

    İHA ekibi 1-7 Aralık tarihleri arasında kutlanan “Acil Sağlık Hizmetleri Haftası”nda Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde görev yapan ambulans ekiplerinin trafikte yaşadıkları amansız mücadeleye tanıklık etti. Komuta Kontrol Merkezinden gelen ihbar üzerine Keçiören’deki istasyondan hızlı ve güvenli bir şekilde vakaya doğru hareket eden ekipler, trafiğin yoğun, araçların ise usulsüz park edip yolu kapattığı bölgelerde zorlu görevlerini başarıyla yerine getiriyor.
    Bu zorlu mücadelede kontrol merkezinden gelen çağrı üzerine teslim alınan vakayı hastaneye yetiştirme mücadelesinde olan acil sağlık ekiplerine ise kimi sürücü yol verirken, kimi sürücülerin umurunda olmuyor. Öte yandan bazı sürücüler ise hızlı bir şekilde hastaneye ulaşmaya çalışan ambulansın peşine takılarak hem hastanın hem de acil sağlık ekiplerinin hayatını riske atıyor.
    Paramedik Ambulans Sürücüsü Adem Arıkan, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, fermuar sisteminin emniyet şeridi olmayan yollarda sağdaki aracın sağ tarafa, soldaki aracın da sol tarafına yanaşarak ambulansın ortadan geçmesini sağlayan sistem olduğunu vurguladı.

    Trafikten kurtulmaya çalışan vatandaşlar kazaya sebebiyet verebiliyor

    Ambulansın geçeceği esnada trafiğin yoğun olmasıyla bazı vatandaşların trafikten kurtulmak için ambulansı takip ettiklerini ifade eden Arıkan, “Arkadan gelen kişi bana yol verdiklerini bildiği için bu şekilde takip sağlıyorlar ama arkadan gelen bir kişi benim aracımın önünü göremiyor. Bu sebepten dolayı benim ne zaman frene basacağım belli olmadığı için herhangi bir kazaya sebebiyet verme olasılığı yüksek” diye konuştu.
    Öte yandan Arıkan, bazı vatandaşların yol kenarına bilinçsizce park etmesi sonucu alan kalmadığı için fermuar sisteminin uygulanamadığını dile getirdi.
    Trafikteki araç sürücülerine çağrıda bulunmayı da unutmayan Arıkan, sözlerine şöyle devam etti:
    “Vatandaşlarımız ambulansların sesini duyunca ilk önce sesin nereden geldiğine odaklanmalı. Aynalarını kontrol edip ambulansı görmeye çalışmaları ve uygun bir şekilde yol vermelerini bekleriz.”

  • 58 bin 897 hastaya evde sağlık hizmeti

    58 bin 897 hastaya evde sağlık hizmeti

    Tıbbi bakım ihtiyacı olan bireylere evinde ve aile ortamında, hastanın muayene, tetkik, tedavi, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinin verilmesi olarak bilinen evde sağlık hizmetleri Bursa’da çalışmalarını çeşitli kamu hastanelerine bağlı 25 birimde yürütüyor.

    Kurulduğu günden bu yana 58 bin 897 hastaya hizmet veren Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı evde sağlık hizmetlerinin, 2023 yılında aktif kayıtlı 12 bin 10 hastası bulunurken bunların, 4 bin 985’ini 80 yaş üstü hastalar, 5 bin 122’si ise 65 yaş üstü kişilerden oluşturuyor.

    Bursa’da 119 personel ve toplam 23 araç ile evde sağlık hizmeti verildiği bilgisini veren Bursa İl Sağlık Müdürlüğü Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanı Doç. Dr. Salih Metin, ‘Ekiplerimiz 2023 yılında ocak-ekim ayı arası 10 aylık süreçte kayıtlı 12 bin 10 hastamızı toplamda 54 bin 243 kere ziyaret etti. Bu ziyaretlerde hasta vatandaşlarımıza muayene ve diğer hemşirelik işlemleri gerçekleştirildi” diye konuştu.

    Evde sağlık hizmetinin efektif bir şekilde çalışmasının hastanelerin yoğun bakım servislerini önemli ölçüde rahatlattığının altını çizen Doç. Dr. Metin, evde sağlık hizmetinin koordine edilerek düzgün iletilmediği takdirde, hastanelerde yoğun bakım ve palyatif bakım yataklarında yığılmanın önüne geçilemeyeceğini sözlerine ekledi.

  • Bulanık görmenin sebebi ‘şeker’ olabilir

    Bulanık görmenin sebebi ‘şeker’ olabilir

    Kan şekerinde yaşanan ani yükseliş ve düşüşler, gözün görmeyi sağlayan sinir tabakası olan retinadaki damarların etkilenmesiyle diyabetik retinopati hastalığına sebep olabiliyor. Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Adnan İpçioğlu, özellikle 10 yıldan fazla diyabet hastası olan kişilerde diyabetik retinopati görülme sıklığının arttığını belirterek, “Diyabeti olan bütün hastalar için bu göz hastalığı riski bulunuyor. Diyabeti olan herkesin en azından yılda bir kere kapsamlı göz muayenesi yaptırmasında fayda var. Bir kimse ne kadar uzun süredir diyabet hastası ise bu kişide diyabetik retinopati gelişme riski o kadar fazlalaşıyor” şeklinde konuştu.

    “Diyabetliler 3 ayda bir göz muayenesi olmalı”

    Uzman Op. Dr. Adnan İpçioğlu, diyabet teşhisinin hemen ardından hastanın göz muayenesi olması gerektiğini ve 1 yıllık aralıklarla diyabet kontrollerinin bir parçası olarak rutin göz muayenelerine devam etmeleri konusunda uyardı. İpçioğlu, “Bilhassa göz dibi muayenesi, retinada meydana gelen değişikliklerin erken safhada tespit edilmesini sağlar ve hastaya başarılı şekilde tedavi olma imkânı sunar. Diyabet teşhisi sonrası 1 yıllık aralıklarla 5 yılı geçen diyabet hastalarının 6 ayda bir, göz dibi problemi tespit edilen diyabetlilerin 3 ayda bir göz muayenesi olması gerekmektedir. Muayene sıklığı göz doktoru tarafından gerektiği şekilde belirlenir” dedi.

    “Ciddi görme kayıplarını önler”

    Diyabetik retinopatiyi tedavi eden etkisi ispatlanmış tek yöntemin “lazer fotokoagülasyon” olduğunu ifade eden Op. Dr. İpçioğlu şu bilgileri verdi:
    “Tedavideki esas maksat yeterince beslenemeyen periferdeki retina dokusundan kaynaklanan uyarıları bastırmak, böylece yeni kanayacak damarların ve kanamaların oluşmasını engellemek ve hastanın görme seviyesini korumaktır. Bu tedavi, uygun zamanda ve uygun şekilde uygulandığı takdirde şeker hastalığına bağlı ciddi görme kayıplarını önlemenin tek yoludur. Retinopati belirtilerinin erken dönemde tespit edilmesi, tedavi başarısının anahtarıdır. Diyabet hastalığının erken döneminde bulanık görme şikâyeti ile sıkça karşılaşılıyor. Bunun sebebi retinopati değil, o sırada kan glikoz seviyesindeki yükseklikten kaynaklanabilir. Kan glikoz seviyesinin normale dönmesi birkaç hafta alabilir, kontrol sağlandığında görme bulanıklığı ortadan kalkar. Bu geçici bulanıklık döneminde, gözlük değişimi yapılması ise uygun bir yöntem değildir.”