Etiket: Sağlık

  • Karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uzmanlar uyardı

    Karbonmonoksit zehirlenmelerine karşı uzmanlar uyardı

    Bolu’da havaların soğumasıyla birlikte karbonmonoksit gazına bağlı zehirlenme vakaları artmaya başladı. Evlerde yakılan sobalardan çıkan renksiz ve kokusuz gaz olan karbonmonoksit gazı kaynaklı zehirlenmelere karşı Acil Uzmanı Dr. Yakup Kale, önemli uyarılarda bulundu. Ortamların iyi havalandırılması gerektiğini dile getiren Dr. Kale, uyku halindeyken dikkat edilmesini belirtti.

    “Renksiz kokusuz fark edilemeyen bir gaz”

    Karbonmonoksit gazının renksiz ve fark edilemeyen bir gaz olduğunu dile getiren Uzman Dr. Yakup Kale, “Karbonmonoksit, fosil yakıtların işte odun kömür gibi yakıtların tam olarak yanması ile ortaya çıkan renksiz kokusuz fark edilemeyen bir gaz. Zehirli bir gaz vücutta oksijen yerine karbonmonoksit bağlandığı zaman hücrelerin oksijen ihtiyacı karşılanıyor ve çeşitli bulgular ortaya çıkıyor” dedi.

    “Ölümlerde en çok zaten uyku sırasında oluyor”

    Karbonmonoksit gazından kaynaklı ölümlerin en çok uyku sırasında meydana geldiğini belirten Dr. Yakup Kale, “Bunlardan özellikle ilk bulgular genelde baş ağrısı işte baş dönmesi mide bulantısı göğüs ağrısı olabiliyor. Daha ileri zehirlenmelerde hasta fark edemediği için işte bilinç bulanıklığı bilinç kaybı, koma, ölüm görülebiliyor. Özellikle gebeler, çocuklar, yaşlılar buna daha hassas. Zehirlenme onlarda daha şiddetli şekilde görülebiliyor. Özellikle uyurken çok fark edilemiyor ve daha şiddetli zehirlenmeler meydana geliyor. Ölümlerde en çok zaten uyku sırasında oluyor. Gece yanmaya devam ediyor ise soba, karbonmonoksit çıkışı daha fazla oluyor ve iyi de havalanmıyorsa eğer bulunduğu ortam kişinin zehirlenmeye neden oluyor. Hastane dışında öncelikle hastayı bir temiz havaya açık havaya çıkarmak lazım kesinlikle. Sonrasında da en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak lazım. Hastanede verdiğimiz tedavi de yüksek akımdan oksijen tedavisi veriyoruz ki kandaki karbonmonoksit yerine oksijeni tekrar bağlayalım ve hasta normal vücut işlerine devam etsin” diye konuştu.

    “Ortamların iyi havalandırılması lazım”

    Vatandaşlara uyarıda bulunan Dr. Kale, “Şimdi öncelikle karbonmonoksit gazını direk renksiz ve kokusuz olduğu için ayırt edemiyoruz. O yüzden oluşmasını önlemek lazım özellikle işte bacalar iyi çalışması lazım ki çıkan karbonmonoksit gazı, dışarıya çıksın. Ortamın havalandırması iyi olması lazım. Özellikle sanayide çalışanlar risk altında olduğu için o çalıştıkları ortamların iyi havalandırılması lazım. Özellikle kapalı garajlarda araba çalışıyorsa yine zehirlenme riski çok yüksek oraların iyi havalandırılması lazım. Yine oluşan semptomlarda da hızlıca sağlık kuruluşuna başvurmak gerek” ifadelerini kullandı.

  • Mevsim geçişleri en çok kadınları etkiliyor

    Mevsim geçişleri en çok kadınları etkiliyor

    Sosyal bir canlı olan insanı fiziksel ve psikolojik olarak en çok etkileyen faktördelerken birinin mevsim geçişleri olduğunu belirten Öğretim Üyesi Uzman Psikolog Tuğçe Alemdar, “Yaz aylarında mutluluk hormonu dediğimiz serotonin hormonunda bir artış gözlemleniyor. Serotonin hormonu bizi daha enerjik hissettiriyor. Daha erken uyanıyoruz, güne daha güçlü başlıyoruz. Bu geçiş mevsimlerinde sirkadiyen ritimde (dünyanın kendi ekseni etrafında yaklaşık 24 saat süren dönüşünün canlılar üzerinde oluşturduğu biyokimyasal, fizyolojik ve davranışsal ritimlerin tekrar edilmesi) bir bozulma oluyor. Uyku düzenimiz değişiyor. Serotonin yerine melatonin salgılanımı artıyor. Melatonin karanlıkta artan ve uyku yapan bir hormon” dedi.

    Depresyona neden oluyor

    Melatonin hormonunun sonbaharla birlikte artışa geçtiğini ifade eden Uzman Psikolog Tuğçe Alemdar, bu hormonun insanda neden olan fiziksel ve ruhsal etkilerini şöyle sıraladı:

    “Sabahları uyanamama hali, gergin olma, huzursuzluk, sürekli bir uykulu olma hali, halsizlik, agresyon, düzensiz iştah, üzgün olma, iş stresinin verdiği bunalımlar, kaygı ve umutsuzluk gibi belirtiler bu semptoma eşlik ediyor. Bunlar görüldüğünde genelde ‘mevsim geçişlerindendir, geçer’ diye tepki veriyorlar ancak böyle diyerek hafife almak tehlike arz ediyor. Çünkü iki haftadan daha uzun bir sürede kendini depresyona çevirebiliyor. Bu belirtiler iki haftadan daha uzun sürüyorsa mutlaka bir uzmana başvurmak gerekiyor.”

    “Kadınlarda daha sık görülüyor, erkekler daha ağır geçiriyor”

    Mevsim geçişlerinin daha çok kadınları etkilemesinin nedenlerini anlatan Alemdar, “Kadınlar yapısal olarak daha hassas, daha empatik ve dışa dönük oldukları için daha çok etkileniyorlar. Depresyon geçmişi olan ya da genetik olarak depresyona yatkın kişilerde de çok sık rastlanıyor. Ayrıca mükemmeliyetçi yapısı olan, esnek olmayan, alerjik rahatsızlıklara sahip olan kişilerde rastlanıyor. Alerjik rahatsızlıkların depresyonla ilgili bir bağlantısının olduğu bulundu. Ayrıca sosyal iletişime kapalı, içe dönük kişilik yapısına sahip olan kişilerde de çok sık rastlanıyor. Nitekim kadınlar daha çok etkilense de belirtiler erkeklerde daha ağır yaşanıyor” şeklinde konuştu.

    “Etkiyi en az indirmek için kendinize vakit ayırın”

    Mevsim geçişlerinin olumsuz etkilerinden korunmak için öncelikle uyku düzenine dikkat edilmesi gerektiğini belirten Alemdar,

    “Uyku saatiyle kalkış saatinin aynı olması gerekiyor. Uyumadan bir saat önce sıvı tüketimi, üç saat önce de yemek tüketimi yapılmaması gerekiyor. Kahvaltı mutlaka yapılmalı. Çünkü vücuttaki şekeri düzenliyor ve duygusal dalgalanmaları etkiliyor. Kişi gün içinde hareket halinde olmalı. Sürekli oturulan bir işe sahipsek, kalkmalı, yürüyüşler yapmalıyız. Kendimize vakit ayırmalıyız. Yaz döneminde yoğun bir döneme geçiş yaşadığımız için stres yükü de artıyor. Bu yüzden kişinin kendine vakit ayırması, rahat hissedeceği, stresten uzaklaşacağı etkinlikler gerçekleştirmesi gerekiyor. Unutkanlıkları artacağı için hafızaya yatkın kitap okumak gibi eylemler yapılmalı. En önemlisi psikoterapi desteği alınması gerekiyor” dedi.

  • Binlerce hekim kamuya döndü

    Binlerce hekim kamuya döndü

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda 2024 yılı Bütçe Kanunu Teklifi görüşmelerinde Sağlık Bakanlığının 2024 yılı bütçesi ve 2022 yılı kesin hesabı hakkında bir sunum yaptı.

    Koca, Beyaz Reform ile atılan adımlar sayesinde sağlık sisteminde önemli iyileşmeler sağladıklarını ifade ederek, beyaz kod sayısının 1 milyon başvuruda ortalama 23’ten 17’ye düştüğünü kaydetti. Bakan Koca, Beyaz Reform çerçevesinde yapılan düzenlemeler sayesinde 8 bin 855 hekimin de açıktan atamayla kamuya döndüğünün altını çizdi.

    Toplam sağlık personeli sayısı 1 milyon 420 bin oldu

    Sağlık Bakanlığı, vatandaşların ihtiyaç duydukları anda etkin ve kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak için her geçen gün sağlık personeli sayısını artırmaya devam ediyor. Türkiye genelindeki devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerde toplam sağlık personeli sayısı 1 milyon 420 bin oldu. Bu sayının yüzde 7,30 ile 103 bin 707’sini uzman hekim, yüzde 3,06 ile 43 bin 549’unu asistan hekim, yüzde 4,08 ile 57 bin 948’ini pratisyen hekim, yüzde 3,10 ile 44 bin 113’ünü diş hekimi, yüzde 21,81 ile 309 bin 803’ünü hemşire ve ebe, yüzde 60,64 ile 861 bin 204’ünü ise diğer personel oluşturdu.

    Son 10 yılda 13 bin 370 uzman hekim istifa etti, 68 bin 552 uzman hekim göreve başladı

    İstifa eden uzman hekim sayısı 2013 yılında bin 405, 2014’te bin 229, 2015’te bin 365, 2016’da 998, 2017’de 957, 2018’de bin 466, 2019’da bin 626, 2020’de bin 651, 2021’de 2 bin 558, 2022 yılında 2 bin 475 ve 2023 yılında ise bin 640 oldu. Buna karşın 2013’te 5 bin 721, 2014’te 3 bin 553, 2015’te 5 bin 301, 2016’da 5 bin 563, 2017’de 4 bin 897, 2018’de 6 bin 63, 2019’da 5 bin 975, 2020 yılında 6 bin 307, 2021’de 6 bin 26, 2022’de 10 bin 614 ve 2023 yılında 8 bin 532 uzman hekim göreve başladı.

    2013’ten bu yana 13 bin 649 hekim istifa etti, 111 bin 592 hekim göreve başladı

    İstifa eden hekim sayısı 2013’te 478, 2014’te 496, 2015’te 602, 2016’da 635, 2017’de 778, 2018’de 877, 2019’da bin 96, 2020’de bin 571, 2021’de 2 bin 841, 2022’de 2 bin 259 ve 2 bin 16 oldu. Buna karşın 2013’te 5 bin 589, 2014’te 5 bin 731, 2015’te 7 bin 757, 2016’da 8 bin 170, 2017’de 8 bin 484, 2018’de 9 bin 881, 2019’da 11 bin 304, 2020’de 12 bin 98, 2021’de 12 bin 804, 2022’de 15 bin 810 ve 2023 yılında 14 594 hekim göreve başladı.

  • Koca: “150 sağlık tesisi açacağız”

    Koca: “150 sağlık tesisi açacağız”

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı bütçesinin görüşmelerine başlandı.

    AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan Komisyonda Sağlık Bakanlığının 2024 yılı bütçesinin yanı sıra Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı, Sağlık Bilim ve Teknolojileri Anonim Şirketinin bütçe, kesin hesap ve Sayıştay raporları görüşülecek.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bakanlığın bütçesine ilişkin sunum yapıyor.

    Açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

    “Hastanelerin yatak sayısı 171 bin 932’ye yükselmiştir”

    Bakanlığımıza bağlı sağlık kurumu sayısı yaklaşık 15 bindir. Bunların 977’si hastane, 8 bin 157’si Aile Sağlığı Merkezidir. Bakanlığımıza bağlı hastanelerde yatak sayısı 171 bin 932’ye yükselmiştir. Nitelikli yatak oranını yaklaşık 13 kat artırarak yüzde 6’dan yüzde 81’e çıkarmış durumdayız

    Hatay- Antakya, Erzin, Altınözü, Payas, Gaziantep-Oğuzeli, Nurdağı, Kahramanmaraş-Merkez, Nurhak, Türkoğlu ve Adıyaman Çelikhan’da toplam 1.588 yatak kapasitesine sahip 10 acil durum hastanelerimizle Mart 2024 tarihi itibarıyla vatandaşlarımıza hizmet sunmayı hedefliyoruz. Bununla birlikte Hatay, Malatya ve Kahramanmaraş illerimizde de şehir hastaneleri yapmak için proje çalışmalarına başladık.

    İnşaatı devam eden 144, ihale aşamasında 73, proje ve arsa aşamasında 195 olmak üzere toplamda 412 adet hastane yatırımımız bulunuyor. Önümüzdeki yıl için 55’i hastane olmak üzere toplam 150 yeni sağlık tesisinin açılışını yapacağız.

    “COVID-19 her geçen gün doğaya yeniliyor”

    Başta Eris varyantı olmak üzere, yeni mutasyonların, virüsün ortaya çıktığı ilk döneme kıyasla hasta yapıcı özelliğinin artık çok az olduğunu biliyoruz.

    COVID-19 her geçen gün doğaya yeniliyor ve hayat devam ediyor.

    “Yenidoğan tarama programına SMA’yı da ekledik”

    Aralık 2021 tarihi itibarıyla başlattığımız ‘’Evlilik Öncesi SMA Taşıyıcı Tarama Programı’’ çerçevesinde 1 milyon 100 bini aşkın kişiye tarama yaptık. Yenidoğan tarama programına SMA’yı da ekledik. Bugüne kadar 1 milyon 4 yüz bin bebeğimiz taramadan geçirildi.

    Uzaktan sağlık hizmetini yaygınlaştırıyoruz. 2023 yılının ilk 8 ayında 3 bin 75 hastaya uzaktan sağlık kurulu raporu düzenlenmesini sağladık.

    “Türk Devletleriyle sağlık alanında da bir araya geliyoruz”

    Yeni kurulan Sağlıklı Yaş Alma Merkezleri, 3 ay gibi kısa bir sürede 69 ilimizde 464 sağlık tesisinde faaliyete başladı. Türk Devletleri Teşkilatı öncülüğünde Türk Devletleriyle sağlık alanında da bir araya geliyoruz.

    Gazze’de yaşanan insanlık dramı sağlık hzimetlerinin verilemez hale gelmesi ile şiddetlenerek devam ediyor. İsrail’in Gazze’de sebep olduğu yıkım insanlığın tüm değerlerini enkaz altında bıraktı. Sağlık hizmetlerine destek vermek üzere, sahra hastanelerinin kurulması dahil Mısır Sağlık Bakanlığı ile ilk günden beri koordinasyon içindeyiz. Ancak bu çabalarımız sağlık hizmetinin sağlanması için bugüne kadar yeterli olmadı. Bunun üzerine, dün akşam saatlerinde İsrail Sağlık bakanı ile görüştüm.

    Bakanlığımız yetkilileri ve uzman doktorlardan oluşan 20 kişilik bir heyet, ilaç ve tıbbi malzeme ile 22 Ekim Pazar günü Cumhurbaşkanlığına ait uçakla Mısır’a giderek, çalışmalarına başladı. Yoğun temaslarımıza rağmen, planladığımız hizmetleri, hayata geçirebildiğimizi söyleyemiyorum. Beklediğimiz şartlar oluşur oluşmaz gereken her şeyi yapabilecek şekilde hazırlanmış durumdayız.

  • Kadınlar sağlık için yürüdü

    Kadınlar sağlık için yürüdü

    İzmit Belediyesi Spor İşleri Müdürlüğü, sağlıklı yaşam yürüyüşlerini her hafta SEKA Park’ta gerçekleştiriyor. Uzman spor eğitmenleri eşliğinde düzenlenen yürüyüşe bu hafta da kadınlar yoğun ilgi gösterdi.

    Yürüyüş organizasyonunda Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk anıldı. Güzel havanın tadını çıkararak hem sosyalleşen hem de spor yapma imkanı bulan kadınlar İzmit Belediyesi ekiplerine teşekkür etti.

  • Şiddetli kaşıntı uyuz belirtisi olabilir

    Şiddetli kaşıntı uyuz belirtisi olabilir

    Son birkaç yıldır hekimler tarafından tedavilere iyi cevap vermeyen şiddetli kaşıntı vakalarında bir artışın yaşandığını belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Ümit Bostancı, “Özellikle gece artan, uyumaya engel olan, uykudan uyandıran bazı hastaların dediği gibi, ‘çıldırtıcı kaşıntı’ kişileri bezdirebilmektedir. Maalesef uyuz vakalarında bir artış gözlenmektedir. Bu hastalarda tedavide ilaçlara direnç görülüyor ve yakınmaları geçmeyen kişiler doktor doktor gezip, derdine çare arıyor.

    Birçok kişi ben temizliğime çok dikkat ederim, nasıl ve neden uyuz olabilirim diye düşünüyor ama uyuz kişinin temizliği ile ilgili değildir. Uyuz sadece insandan insana bulaşan akar türü bir parazit ile oluşan deri hastalığıdır. Akarların hepsi gözle görülmeyen, mikroskobik canlılardır. Bazı türleri insanda ürtiker, allerjik nezle, astım gibi rahatsızlıklara sebep olabilirler” dedi.

    Uyuz etkeni sarcoptes scabiei adında bir akar türü olduğunu belirten Bostancı, “İnsan vücudu dışında birkaç günden fazla yaşayamaz. Parazit insan cildinin üst tabakası olan Epidermis içinde tüneller kazarak yerleşir ve yumurtlar. Sadece insandan insana yakın temasla bulaşır. Bulaştıktan sonra belirtiler hemen başlamaz, birkaç haftalık kuluçka sonrasında kaşıntı ortaya çıkar. Kişiler 15-20 dakika kadar yakın temasta olduklarında kolayca bulaşabilir. Ortak kullanılan eşyalar vasıtasıyla hatta giyim mağazalarında deneme amacıyla farklı kişiler tarafından giyilen giysilerden bile bulaşır. Aynı evde yaşayanlar, okul yurtları, huzurevleri, asker kışlalarında kolayca yayılır” diye konuştu.

    Uyuz teşhisi hekim tarafından klinik belirtilere göre konulduğunu ifade eden Bostancı, “Teşhiste herhangi bir kan testi yoktur. Kesin teşhis deri kazıntısının mikroskopta incelenmesi ve parazitin görülmesi ile konur. Tedavide ise deri yüzeyine uygulanan topikal krem ve losyonlar kullanılır. Hekimler tarafından eczanede özel hazırlanan majistral kremler önerilebilir.

    Dirençli vakalarda kremleri tekrar tekrar uygulamak gerekebilir. Uyuzun tedavisinde ivermektin içeren tabletler yurtdışında kullanılabilmektedir. Bu ilaç Türkiye’de kullanımda değildir. Hastalık tedaviden 24 saat kadar sonra genelde bulaşıcılığını kaybetmektedir. İç çamaşırları, çarşaflar 50-60 derecede yıkanmalı. Yıkanamayan giysiler bir poşete konup 3-4 gün bekletilmeli. Aynı evde yaşayanlar ortak eşya kullanmamalı. Belirti göstermese bile aile bireylerinin tümü tedavi edilmelidir” dedi.

  • Bursa Şehir Hastanesi “Dijital Hastane” oldu

    Bursa Şehir Hastanesi “Dijital Hastane” oldu

    Bünyesinde yer alan 600 şirket ve 450 sivil toplum kuruluşu ile küresel çapta bilgi teknolojileri hizmeti sunan HIMMS grubunun uluslararası yetkililerinin Bursa’ya gelerek yaptığı değerlendirme sonucunda EMRAM 22 adı verilen kriterlerin tamamını karşılayan Bursa Şehir Hastanesi, “Dijital Hastane” oldu. Hekimlerin, hastalarına ait bilgilere zaman ve mekân kısıtlaması olmadan güvenli bir şekilde erişebilmesi, konsültasyon süresinde iyileşme, elektronik sağlık kayıtlarının güvenilir bir şekilde tutulması gibi birçok fayda sağlayacak olan “Dijital Hastane” ile tıbbi ve idari hataları en aza indirecek bir bilişim altyapısının kurulması sağlandı.

    Dijital Hastane olma süreci ile ilgili açıklamalarda bulunan Bursa Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Dursun Topal, özellikle tıbbi cihazların entegrasyonunun yapılmasıyla beraber bilgiye hızlı ulaşma ve bilgi güvenliğini sağlama noktasında önemli adımlar attıklarının altını çizdi. Entegrasyon ile birlikte sağlık kayıtlarına daha güvenilir bir şekilde depolandığına dikkat çeken Doç. Dr. Topal, “Bu da performans izlememize ve bu konudaki değerlendirmemizi daha rahat yapmamıza neden oluyor. Ayrıca tıbbi ve idari hataları en aza indirmemize sebep oluyor. Sağlıkta nicelik ve nitelik olarak daha iyi bir noktaya ulaşmamızı sağlıyor” dedi.

    Dünyada ciddi bir network’a sahip HIMSS’in, Bursa Şehir Hastanesi’ni yerinde değerlendirdiğini vurgulayan Doç. Dr. Topal, “HIMSS dünyada bilgi teknolojisi ve sağlık yönetim sistemlerini en iyi şekilde kullanımını hedefliyor. Bu çerçevede kalite, güvenlik ve maliyet etkinliği iyileştirme yönünde seviyelendirme yapıyor. Yeni kriterlere göre HIMSS seviye 6 belgesini almaya hak kazanan ilk şehir hastanesi olduk. Bu anlamda gururluyuz. Bu süreçte desteğini esirgemeyen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

  • Bursa organ bağışında lider

    Bursa organ bağışında lider

    Bursa Bölgesi yaptığı organ bağış ve nakil çalışmalarıyla organ bağışına yıllardır öncülük etmeye devam ediyor. Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Yalova, Düzce ve Bilecik illerinin yer aldığı Bursa Bölgesi 2023 yılında da beyin ölümü tespiti ve aile bağış oranlarında liderliğini korumaya devam etti.
    Bursa bölgesinde bulunan hastanelerin yaptıkları donör bildirimleri ile listenin başında yer alarak Türkiye’nin bu anlamda yüz akı olduklarını belirten Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Orkun Yıldırım, “ Başta Bakanlığımız olmak üzere Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Yalova ve Bilecik illerinde yıllardır sürdürülen organ bağışı farkındalık çalışmalarına destek veren Sağlık Müdürlükleri, hastane yöneticileri, yoğun bakım hekim ve hemşireleri ile büyük özverilerle çalışan organ nakli koordinatörlerimizin bu başarıda katkıları çok büyüktür. Bölgemizin senelerdir organ bağışında zirvede kalmasını sağlayan tüm çalışma arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç bilirim” dedi.

    Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de organ ve doku bekleyen hasta sayısının her geçen gün arttığını söyleyen Dr. Yıldırım, “Bekleme listelerine bakıldığında tüm Türkiye’de 2023 yılı itibari ile 24 bin 449 kişi böbrek, bin 422 kişi kalp, 2 bin 600 kişi karaciğer, 204 kişi akciğer, 277 kişi pankreas, 3 bin 963 kişi kornea nakli için bekliyor. Bursa Bölgesinde ise 2 bin 341 kişi böbrek, 337 kişi karaciğer, 138 kişi ise hala kornea beklemektedir” ifadelerini kullandı.

    ‘Herkesin Bir Gün Organ İhtiyacı Olabilir’

    Geçtiğimiz yıl Türkiye’de bin 711 kişiye beyin ölümü tanısı konulmasına rağmen vefat eden bu kişilerin sadece 289’unun yakınlarının organ bağışına onay vererek başka yaşamlara umut olduğunu söyleyen Dr. Yıldırım “Buradaki rakamlarda da anlaşılacağı üzere ülkemizdeki kadavradan bağış oranları maalesef hala çok düşük oranlarda seyretmekte. Hastalarımız sağlıklarına ancak sağlıklı olan başka bir yakınlarının organı ile hayata tutunabilmektedir. Sağlık Müdürlüğü olarak organ bağışına yönelik toplumsal farkındalık çalışmaları en önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Hastalarımızın bir an önce sağlıklarına kavuşabilmesi için organ bağışının yapılmasına her zaman ihtiyaç duymaktayız. Yapılan bağışların sayısının azalması birçok hastanın organ nakli yapılmadan vefat etmesine neden olmakta. İnsanlarımızın bu noktada hassasiyetle davranacağına, özellikle vefat eden yakınlarının organlarını bağışlama noktasında bir gün kendilerine ya da bir yakınlarına organ ihtiyacı olacağı düşüncesiyle hareket edeceklerini inanıyorum” şeklinde konuştu.

  • İnmenin başlarında hareket çok önemli

    İnmenin başlarında hareket çok önemli

    İnmenin ani gelişen veya hızla yerleşen, herhangi bir sebebe bağlı olarak beyin hücrelerinin ya da beyin damarlarında oluşan tıkanıklık nedeniyle vücudun sağ veya sol tarafında hareket kaybıyla sonuçlanan bir tablo olduğunu söyleyen  Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden Doç. Dr. Mustafa Aziz Yıldırım, inmenin ve buna bağlı gelişen felcin yaşamın bir döneminde herkesin başına gelebilecek bir sorun olduğunu söyledi.

    İnmenin kalp hastalıkları, diyabet, sigara ve alkol tüketimi, beyin tümörleri, bazı enfeksiyonlar, mikrobik hastalıklar, yüksek tansiyon gibi sebepleri bulunduğunu ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, “Ani gelişen bilinç kaybı, kol ve bacaklarda güç kaybı, dengesizlik, konuşma bozukluğu, anlama güçlüğü, görme sorunları inme belirtileri arasında yer alır. Bu belirtilerin ilk görüldüğü an zaman kaybedilmeden bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır. Hastalar sağlık kurumuna geldiği andan itibaren de nörolojik tetkikleri hızla uygulanmalı ve tedavi yöntemleri belirlenmelidir” dedi.

    “İnmede fizik tedavi de erken başlamalı”

    İnmenin nedeni ve şiddetine göre tıbbi ve girişimsel tedaviler uygulandıktan sonra inmenin nüks etmesinin engellenmesi için inme rehabilitasyonuna en uygun zamanda başlanması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Yıldırım, “Bu süreç sonrasında fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları başlamaktadır. İnme hastalarının fizik tedavi süreci ne kadar erken başlarsa o kadar faydalı olmaktadır. Hastalar nöroloji ya da nöroşirürji gözetimindeyken süreç fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından da incelenmelidir. Fizik tedavide erken dönemde uzun süreli basıya bağlı yatak yarasının gelişmemesi açısından da takip yapılmalıdır. Erken dönemde hastalara pasif eklem hareket açıklığı egzersizleri başlarken, hastanın durumuna göre aktif egzersizlere geçilir. Bu süreçten sonra ayakta durma, yürüme egzersizleri, denge hissini artırıcı egzersizler yapılır. Solunum fizyoterapisi, yutma güçlüğü varsa yutma rehabilitasyonu, konuşma zorluğu varsa konuşma terapileri de uygulanır. Kas sertliğini önlemek için egzersizle beraber ilaç tedavileri gerekebilir. Psikolojik destek, uyku sürelerinin planlanması da tedavi sürecinde önemlidir” şeklinde konuştu.

    “Amaç erken dönemde ayağa kaldırmak”

    İnme tedavisinde robotik sistemlerden de faydalanılabildiğini kaydeden Doç. Dr. Mustafa Aziz Yıldırım, şöyle devam etti:

    “Robotik rehabilitasyon yönteminde yürüme robotu yöntemi de kullanılmaktadır. Robotik sistemlerle hastanın yerçekimine karşı vücut yükü, askılar yardımı ile alınarak hastanın eklem ve omurga problemleri yaşaması önlenir. Robotik sistemle yürüme tedavileri pasif yürüme ve ileri dönemde aktif yardımlı yürüme olarak sürdürülür. Özellikle yürüme yeteneğini kısmen ya da tamamen kaybeden hastalarda kullanılır. Fizik tedavi sürecinde hastaların erken dönemde ayağa kalkması, yürümesi amaçlanır. Hareketlerle de farklı sağlık sorunlarının gelişmesi engellenmeye çalışılır. Burada rutin egzersizlerle birlikte yürüme robotlarından da faydalanılır. Robotik rehabilitasyon inmeye bağlı felcin yanında omurilik yaralanmaları, travmatik beyin yaralanmaları, parkinson hastalığı veya nöromusküler hastalıklar gibi nedenlerle yürüme yeteneğini kaybeden kişilere yürüme pratiği sağlayabilmektedir. İnmede kas gücünün artırılması, kas sertliğinin önlenmesi de önem taşır.”

  • Sağlık ekiplerinden bilgilendirme eğitimi

    Sağlık ekiplerinden bilgilendirme eğitimi

    İlk yardım uygulamaları anlatıldı. Mobil Ketem aracı, mobil röntgen aracı, Umke araçları ve 112 ambulansları tanıtıldı. Kurulan stantlarda hemşireler, tansiyon ve şeker ölçümü, diyetisyenlerle sağlıklı beslenme ve kronik hastalıklardan korunma konularında danışmanlık hizmeti, organ bağışının önemine, akılcı ilaç kullanımına dikkat çekildi. Hastane hizmetleri tanıtılarak gebe okulu ve 182 MHRS (Merkezi Randevu Sistemi) hakkında bilgilendirme yapıldı.

    Programa katılan Çankırı Karatekin Üniversitesi Sağlık Fakültesi öğrencisi Sıla Bıyıklı, “ ‘Cumhuriyetin 100. Yılı’ etkinlikleri çerçevesinde İl Sağlık Müdürlüğünce düzenlenen, ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Sağlığın Yüzü’ etkinliğine katılım sağladık. Valimiz ve İl Sağlık Müdürümüz de bizlere eşlik etti. Programda, ilk yardım uygulamaları, mobil sağlık araçları ve 112 ambulansları tanıtıldı” dedi.

    Etkinliğe davet eden İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, “Cumhuriyetimizin 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde, sayın valimiz Mustafa Fırat Taşolar’ın önderliğinde, vali yardımcılarımız, kurum müdürleri, sağlık çalışanları ve katılım sağlayan vatandaşlarımız ile İl Sağlık Müdürlüğümüzce ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Sağlığın Yüzü’ etkinliği açılışı gerçekleştirilmiştir. 3 gün devam edecek olan etkinlikte, kanser, kronik hastalıklar ve sağlıklı beslenme birimi, çeşitli sağlık araçları ve çeşitli stantlar yer almakta. Tüm halkımızı etkinliğe davet ederek sağlıklı günler diliyorum” diye konuştu.