Etiket: Sağlık

  • Gülten ninenin 108 yaşına rağmen hiçbir hastalığı yok

    Gülten ninenin 108 yaşına rağmen hiçbir hastalığı yok

    Rize merkeze bağlı Hamidiye mahallesinde 65 yaşındaki kızı Sunay Balıkçı ile birlikte yaşayan 108 yaşındaki Gülten Saruhan, neşesiyle birlikte bütün herkesi kendine hayran bırakıyor.

    Küçük bir kız iken annesinin vefatı üzerine babasının sırtında Erzurum’dan Rize’ye getirilen Saruhan, bir aileye evlatlık olarak verildi. Uzun yıllar evlatlık edinildiği aileyle beraber yaşayan Saruhan, sonrasında evlendi. Evlenmesi üzerine 4 çocuk sahibi oldu. Yetim olarak büyüyen Saruhan, buna rağmen hayatta gülmeye devam ediyor. Saruhan, 108 yaşına gelmesine rağmen ne kötü bir hastalığı var ne de ilaç kullanıyor. Yaklaşık 3 yıl öncede Korona virüse yakalanan Saruhan, yoğun bakıma bile yatmadan virüsü atlattı. Yürümekte problem yaşayan Saruhan, evden çıkabilmek için bir tekerlekli sandalye istedi. Bunun üzerine kızı Sunay Balıkçı da Rize’de gönüllü olarak hayır işleri yapan Yasemin Özçelik’e ulaştı. Özçelik’te gelen bu isteği geri çevirmeden 10 gün içerisinde sandalyeyi bularak Gülten nineye teslim etti. Gülten nine, çocukluğunda mutlu hatıraları bile olmasa 108 yaşında dışarıya verdiği pozitif enerjiyle herkese örnek oluyor. Gülten nine boş zamanlarında ise yattığı yerden çorap örerek vakit geçiriyor.

    “Beni köyde çok severler”
    Kendisinin herkes tarafından çok sevildiğini küçük yaşlardan itibaren yetim büyüyerek bu yaşa kadar geldiğini söyleyen 108 yaşındaki Gülten Saruhan, “Gençliğimde çok açlık çektim. Annemi tanımam. Bir babam vardı. Babam ben ufakken arkasına aldı. Eskiden araba yoktu. Annem öldü, babamda dedi ki, ‘ben yarın ölürsem bu çocuk buralara yokluk çekecek. Babam şehre indirdi beni. Arkasına aldı. Koluma tuttu. Gece olurdu hanlarda kalırdık. Yoldayken bir evden ekmek istedi. O da gitti karısına ‘biz alalım onu’ dedi. Onlar beni aldı baktı ama anne ve baba gibi değildi. Yetim büyüdüm. Vücuttan iyiyim de bacaklarım iyi değil. Korona oldum. Başka hastalıklarda geçirdim. Buraya evlendim, çocuk sahibi oldum. Beni köyde çok severler” şeklinde konuştu.

    “15 gün içerisinde belki de 15 kişi yanımızda öldü ama anam atlattı”
    Annesinin koronaya yakalandığını fakat yoğun bakıma bile girmeden sadece tedavi ile virüsü atlattığını belirten Sunay Balıkçı, “Anne ve kız burada yaşıyoruz. Her şeyini yapıyorum. Kendisi gezmek istediği için tekerlekli sandalye istedi. Bende Rize’mizin Müge Anlı’sı var. Ona yazdım. Hemen bana karşılık verdi. Bana 10 gün içerisinde buldu getirdi. Annem korona oldu. Hastaneye götürdük. Koronayı atlattı. 15 gün içerisinde belki de 15 kişi yanımızda öldü ama anam atlattı. Koronayı annem tedavi ile atlattı. Doktorların hepsi şaşırdı. Annemin vücudunda hiçbir sıkıntı yok. Annem normal yemek yemez. Hep kahvaltı eder” ifadelerini kullandı.

    “Bana gelen bu çağırıya kayıtsız kalmadım”
    Sandalye isteği üzerine hemen arayışa geçtiğini ifade eden yardımsever Yasemin Özçelik, “Sosyal medya üzerinden beni takip eden kardeşimiz bana 108 yaşında bir annesi olduğunu ve sandalyeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Bana gelen bu çağırıya kayıtsız kalmadım. Eşimize dostumuza söyledik. Çamlıhemşin’den bir yardımsever arkadaşımız beni aradı. Hayırseverimizin bağışladığı sandalyeyi alıp teyzemize getirdim” dedi.

  • Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden astım hastalarına uyarı

    Tekirdağ İl Sağlık Müdürlüğü’nden astım hastalarına uyarı

    Açıklamada, astımın akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle ortaya çıktığı, bu iltihabın hava yollarında daralmaya yol açarak nefes darlığı, hırıltı, göğüste baskı ve öksürük gibi belirtilere neden olduğu ifade edildi. Dünya genelinde her yıl 400 binden fazla kişinin astıma bağlı olarak hayatını kaybettiği belirtilirken, Türkiye’de ise 2017 verilerine göre 15 yaş üstü bireylerin yüzde 6,9’unun astım tanısı aldığı vurgulandı.
    Astım tedavisinde en önemli hedefin, hastalığın belirtilerinin kontrol altına alınması ve hastaların yaşam kalitesinin korunması olduğu belirtildi. Tedavi sürecinde ilaçların doğru teknikle ve düzenli kullanımı, astım tetikleyicilerinden kaçınılması, sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi gerektiği ifade edildi. Özellikle inhaler cihazların doğru kullanımıyla tedavi etkinliğinin artırılabileceği vurgulandı.
    Astım kontrolünü güçleştiren faktörler arasında, ilaçların düzensiz kullanımı, sigara dumanına maruz kalma, solunum yolu enfeksiyonları ve alerjenler sayıldı. Hastaların sigara bırakma, kilo verme, düzenli egzersiz yapma ve solunan ortam havasını temiz tutma gibi önlemlerle astımın kontrolünü kolaylaştırabilecekleri aktarıldı. Ayrıca, astım hastalarının hastalık hakkında bilinçlenmesinin ve düzenli doktor takibinin önemine dikkat çekildi.
    Bu çerçevede, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Türk Toraks Derneği ve Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği iş birliğiyle her yıl Dünya Astım Günü’nde toplum ve sağlık çalışanları için eğitim ve farkındalık toplantıları düzenlendiği belirtildi. Bu yılın Dünya Astım Günü teması ise “Astımda Eğitim Güç Verir: Bilgi Anahtardır” olarak belirlendi ve güncel astım eğitimi ile bilgiler güçlendirileceği ifade edildi.

  • Ermenek’te gıda denetimi yapıldı

    Ermenek’te gıda denetimi yapıldı

    Tarihi geçmişiyle ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkan Zeyve Pazarı ziyaretçilerin akınına uğruyor. Hafta sonları binlerce vatandaşın ziyaret ettiği tarihi pazarda Ermenek İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri denetim yaptı.

    Denetimlerde lokantalar başta olmak üzere gıda satışı yapan işletmeler tek tek denetlendi. Yapılan denetimlerle ilgili bir açıklama yapan İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, “Müdürlüğümüz personelince mesai gözetmeksizin hafta içi ve hafta sonları 7/24 halkımızın sağlığı için gıda denetimlerimize devam ediyoruz. Bundan sonrada devam edeceğiz” denildi.

     

  • İnsan sağlığına yararlı mineraller bulunuyor

    İnsan sağlığına yararlı mineraller bulunuyor

    Tunceli’nin Pülümür ilçesinde bulunan 3 tuzladan yıllık bin tonun üzerinde kaynak tuzu üretimi gerçekleştiriliyor. Haziran ayının ilk haftasında üretime başlanan tuzlalardaki mesai, mevsime göre eylül ayı sonuna kadar devam ediyor. Yeraltındaki kaya tuzu kaynağına tatlı suyun geçmesi sonucu iyon haline gelen tuzlar, biriktirme havuzlarına akıtılıyor. Tuzlar, burada dinlendirildikten sonra küçük kristalize havuzlara geçiyor. Bu havuzlarda biriken tuz, 3-4 günde bir çekiliyor. Doğal kaynak tuzları, birlik, ikilik, beşlik, onluk ve sofralık olarak paketlendikten sonra iç piyasanın yanı sıra yurt dışına ihraç ediliyor.

    Pülümür ilçe merkezine 3 kilometre mesafede bulunan Hiver tuzlasının işletmeciliğini yapan ve tuz üretimi hakkında bilgi veren Mehmet Zeki Tosun, “Bu dağların altında bulunan kaya tuzu yatağından tatlı su geçerek tuzu iyon halinde bünyesine alıyor ve tuzlu su olarak on metre yerin dibinden dinlendirme havuzlarına pompalıyor. Buradan ufak kristalize havuzlara alıyoruz. 3-4 günde bir üretim yapıyoruz. Herhangi bir katkı maddesi olmadan üretildiği şekilde piyasaya sürüyoruz. Bunlar en sağlıklı tuzlardır. İlkbaharda yağış vardı iki, üç haftadır havalar düzeldi üretim şu anda güzel devam ediyor” dedi.

    Doğal olarak ürettikleri tuzları öncelikle bölgeye sattıklarını söyleyen Tosun, “Yurt dışına da gidiyor. Yurt dışından gelen vatandaşlarımız alıyor. Balıkesir, İstanbul ve İzmir’e yolladık. Son derece kaliteli ve beğeniliyor. En sağlıklı en doğal tuz budur. Güneş enerjisiyle doğal ortamda üretiliyor. Tahlilleri sürekli yapılıyor, çok sağlıklı. İçinde insan sağlığına yararlı 84 mineral var. Tesisleri sürekli modernize ediyoruz. Ambalajlama yaptığımız noktaya yakın yol kenarında satış noktamız var. Üretim olarak iyi bir noktadayız. İnşallah daha iyi olacak. Önümüzdeki yıl farklı ambalaj şekli ile sıvı tuz üretmeyi de planlıyoruz. Bu tuzu bulaşık makineleri için düşünüyoruz. Kendim bu tuzu normal haliyle makinede denedim ve çok güzel sonuçlar aldım” şeklinde konuştu.

  • Yaz aylarında beslenme tüyoları

    Yaz aylarında beslenme tüyoları

    Metabolizma terleme ile vücut ısısını dengede tutulmaya çalışsa da, aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamayacağını ifade eden Diyetisyen Hande Güngör, “Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile tedavi hedefli bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar söktürücüler gibi) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir. Sıcak havalarda metabolizmanın uyum becerisini arttırmanın en önemli yollarından biri beslenmedir. Özellikle susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 12-14 su bardağı sıvı tüketilmelidir. Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir. Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber, su dışı sıvı alımında kahve, çay, şekerli ve gazlı içecekler gibi kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları, meyve ve sebze suları, sade maden suyu tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir” dedi.

    Beslenmeye dikkat

    Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı ve mineral alınması gerektiğini belirten Diyetisyen Hande Güngör, “Terlemeyle sodyum, kalsiyum, potasyum ve magnezyum gibi mineraller büyük ölçüde kaybedilir. Mineral kayıplarının önüne geçmek için peynir, zeytin, kuruyemiş gibi sodyum kaynaklarından, yumurta, süt ve süt ürünleri ve koyu yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum kaynaklarından, muz, pazı, patates, ve baklagiller gibi potasyum kaynaklarından, tam tahıllar, badem, havuç, hurma, ayçiçeği ve muz gibi potasyum kaynaklarından zengin beslenmek gerekir. Su oranı yüksek, mevsimine uygun sebze ve meyvelerden destek alınmalıdır. Yaz mevsimde öne çıkan su içeriğinden zengin salatalık, marul, kabak, kavun, karpuz, limon, ananas, çilek, üzüm gibi yiyeceklerin çiğ tüketimi sıvı ihtiyacının karşılanmasını destekler. Mide kramplarına sebep olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. Bu gibi besinler tüketilecekse yavaş ve küçük porsiyonda tüketilebilir. Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir. Tüm sebze ve meyvelerin iyi yıkanması gıda güvenliği açısından önem taşır. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı, yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir. Gıda zehirlenmelerinin önüne geçmek için bitkisel bazlı beslenme tercih edilmelidir. Sıcak yaz aylarında bu beslenme önerilerine özen göstererek sağlıklı bir yaz geçirilebilir” diye konuştu.

  • “En iyi sağlık hizmetini sunuyoruz”

    “En iyi sağlık hizmetini sunuyoruz”

    Sağlık Bakanı Prof. Dr. Memişoğlu, saban saatlerinde Elazığ’a geldi. İlk olarak Elazığ Valiliğini ziyaret eden Bakan Memişoğlu, daha sonra Elazığ Belediyesine geçti. Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’ndan çalışmalar hakkında bilgi alan Bakan Memişoğlu, ardından 3 No’lu Sağlıklı Hayat Merkezi’nin açılışına katıldı. Burada açıklamalarda bulunan Bakan Prof. Dr. Memişoğlu, “Burası ücretsiz olarak birçok hizmetin alındığı, aynı zamanda danışıldığı ve hayatta bedenimizin korunması için olacak tüm ilgililerin olduğu yerdir. Bugün baktığımız zaman toplumuzun en büyük 3 temel riski var. Bunlardan birisi kilo, obezite, yanlış beslenme. Özellikle çocuklarda baktığınız zaman covid salgınından sonra maalesef kilo oranları yükselmiş durumda. Bu yaşlanınca kalp, eklem, dolaşım sistemi hastalıklarına sebep olacak. Onun için kilo, daha çocukluk zamanından itibaren korunması gereken, düzgün ve doğru beslenmenin öğretileceği yerler burasıdır. İkincisi, hareketsizliktir.

    Burada fizyoterapistlerimizle, diyetisyenimizle, danışmanlarımızla toplumumuzun nasıl hareket edeceğini, besleneceğini ücretsiz insanlarımıza anlatacağımız hizmet alanlarımızdır. 3’üncü en büyük riskimiz ise bağımlılıktır. Bu bağımlılıkla beraber kötü yaşam tarzı. Sigara ve internet bağımlılığı, bunun sosyal yaşama etkilerini önleyici anlamda burası esasında sağlık üssümüzdür. Burada psikoloğumuz, sosyal çalışmacımız, çocuk gelişimci var. En önemlisi de 40 yaşından büyük insanlarımızın varsa meme ve rahim kanserinin ücretsiz taramasının, şüphesi varsa hastaneye yönlendirmesinin en önemli yeri burasıdır. Sağlıklı Hayat Merkezleri, bu hizmetleri mahallesinde hizmete sunan en önemli araçtır. Şu anda biz bunun 4’üncüsünü açıyoruz. Birçok şehrimizde hizmete devam ediyorlar. Biz sağlık hizmetleri olarak Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünyanın en iyi sağlık hizmetini sunuyoruz. Bunu ücretsiz her yerde yapabiliyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde en iyi sağlık hizmetini sunuyoruz” diye konuştu.

    Bakan Prof. Dr. Memişoğlu, açılışın ardından sağlık çalışanlarını ziyaret edip merkezi gezdi.
    Bakan Memişoğlu’na, Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, AK Parti Elazığ milletvekilleri Prof. Dr. Erol Keleş ve Ejder Açıkkapı, Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ile kurum müdürleri eşlik etti.

  • Aşırı sıcaklarda “günde en az 2,5 litre su tüketin” önerisi

    Aşırı sıcaklarda “günde en az 2,5 litre su tüketin” önerisi

    İl Sağlık Müdürlüğünden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Deniz, Türkiye’nin sıcak bir yaz geçirmesi ve nem oranının artması sonucu bireylerin sağlığının olumsuz etkilenebildiğini, bundan en çok etkilenen grupların 65 yaş üzeri bireyler ve kronik hastalığı bulunanlar olduğunu belirtti.

    Bu kişilere güneş ışınlarının en dik açıyla geldiği öğle saatlerinde mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmamalarını, ayrıca bu saatlerde denize girmemelerini tavsiye eden Deniz, “Dışarıda bulunulduğunda açık renkli hafif ve geniş kıyafetler tercih edilmeli, hava delikleri olan kalın kenarlı şapkalar giyilmeli, güneşin zararlı ışınlarından korunmak için ise güneş gözlüğü ve güneş kremi kullanılmalıdır. Yoğun fiziksel aktivite ve spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, ağır fiziksel aktiviteden kaçınılmalıdır.” ifadesini kullandı.

    Çay, kahve ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu”

    Sıcak havaların insan cildinde farkına varılamayan sıvı kayıplarına yol açtığına dikkati çeken Deniz, bu durumun yaşlılarda ölümcül sonuçlara sebebiyet verebileceğini bildirdi.

    Doç. Dr. Deniz, açıklamasını şöyle sürdürdü:

    “Doktorunuz tarafından sıvı kısıtlaması yapılması belirtilmedikçe ve susama hissi olmasa bile günde en az 2,5 litre yani 12-14 su bardağı sıvı tüketilmesi gerekmektedir. Sıvı tüketilmesinde su içmek esas olmakla birlikte su dışı sıvı alımında çay, kahve ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu tercih edilmelidir. Alkol, kafein ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan fazla sıvı atımına yol açabileceği için uzak durulmalıdır. Ayrıca mide rahatsızlıklarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir.”

    Hava sıcaklıklarının arttığı bugünlerde en sık karşılaşılan sağlık sorunlarının başında sıcak çarpmasının geldiğini vurgulayan Deniz, önemli ve tehlikeli sorunlara yol açabilen bu durumun 41 dereceye kadar çıkabilen yüksek ateş, halsizlik, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi, nabız hızında yükselme gibi bulgularla kendini gösterebileceğini kaydetti.

    Bu bulgulardan bir veya birkaçı varsa mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmasını öneren Deniz, “Yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve açık tenliler daha fazla etkilendiği için sıcak çarpmasında komaya kadar gidebilen nörolojik bozukluklar da görülebilmektedir. Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az 2 kez sıcak çarpması açısından yakın gözlem altında olmalıdır.” değerlendirmesini yaptı.

  • Basit önlemlerle mantar enfeksiyonundan korunun!

    Basit önlemlerle mantar enfeksiyonundan korunun!

    Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı Dr. Zahide Sevil Aytekin, yaz aylarında artan mantar enfeksiyonlarının sebepleri ve korunma yöntemleri hakkında vatandaşlara çeşitli bilgiler aktardı.

    Mantar enfeksiyonuna sebep olan mikroorganizmaların sıcak havalarda daha çok üreme yeteneğine sahip olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Aytekin, “Terleme fonksiyonu çok arttığı için özellikle kıvrım bölgelerinde koltukaltı, kasık, ayak parmak arası, kalça gibi hava almayan bölgelerde daha çok mantar enfeksiyonu oluşuyor. Ayrıca abdest faktörü var ülkemizde, sık yıkanma ve iyi kurulanamama gibi durumlarda mantar enfeksiyonları daha da kolaylaşıyor” dedi.

    Mantar enfeksiyonlarının çok çeşitli türleri olduğunun bilgisini veren Uzm. Dr. Aytekin, “Şiddetli seyredenleri de var. Daha lokalize seyredenleri de var. Mantar enfeksiyonlarında genelde krem, sprey, şampuan gibi ilaç gruplarını tercih ediyoruz. Çok şiddetlendiği dönemlerde hap tedavileri de gündeme gelebilir. Tabi ki hastanın yaşına göre ve mevcut kullandığı diğer ilaçların durumuna göre tedaviler değişebiliyor. Genelde bir ya da bir buçuk ay sürebilen tedaviler. Hastalarımızın alması gereken bazı önlemler var. Bunları da hastalarımıza anlatıyoruz” şeklinde konuştu.

    Vücut Hijyenine Dikkat Edin

    Terlemenin artması ile mantar enfeksiyonunun yayılmasının daha da kolaylaştığını vurgulayan Aytekin, mecbur kalmadıkça aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılması gerektiğini ifade etti. Vücut hijyenine çok dikkat edilmesine gerektiğinin altını çizen Aytekin, “Özellikle koltukaltı, kasık, kalça, ayak parmak arası gibi zaten çok iyi havalanamayan bölgeleri iyi temizlemek ve kuru kalmasına dikkat etmek çok önemli. Ayrıca ev içerisinde kişisel eşyaların, özellikle terlik, havlu, çorap gibi eşyaların ortak kullanılmaması da önem arz ediyor. Bunun dışında pamuklu kıyafet tercih edilebilir. Vücuda çok yapışan sıkı ve dar çamaşırlar ile sentetik kumaşlar, terlemeyi daha da arttırdığı için enfeksiyonların daha kolay oluşmasını sağlıyor” diye konuştu.

  • Yaz mevsiminde ishalden korunmak için öneriler

    Yaz mevsiminde ishalden korunmak için öneriler

    Yaz mevsimindeki sıcak hava ve artan nem, ishal gibi sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Yaz mevsiminde ishalden korunmak için uyarılarda bulunan Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, sıcak hava sebebiyle besinlerin hızlı bozulabildiğine dikkat çekerek, yemeklerin günlük olarak pişirilmesi gerektiğini söyledi. İshalden korunmak için temiz su tüketilmesi ve hijyene dikkat edilmesi gerektiğini belirten Sarıkaya, suyu temiz olmayan deniz ve havuzlarda yüzülmemesi gerektiğini kaydetti.

    “Yemekler günlük olarak yapılmalı ve soğumadan tüketilmelidir, tekrar ısıtılmamalıdır”
    Açıkta bekletilen yemeklerin ishale sebep olabildiğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Sıcak havalarda besinlerin daha hızlı bozulması ve bakteri üremesinin daha kolay olması ishal ortaya çıkmasını kolaylaştırmaktadır. Bunun yanında yazın toplu ortamlarda veya dışarıda yemek yeme alışkanlığının artması, deniz, havuz, kaplıca kullanımı veya seyahat sırasındaki etkenler, ishal vakalarının artış sebepleri arasında gösterilebilir. Ayrıca temiz olmayan suların içilmesi ve bu sularla yıkanan yiyeceklerin tüketilmesi de ishal oluşumunun önemli nedenleri arasındadır. Yaz aylarında eller gün içerisinde sık sık bol su ve sabunla, en az 20 saniye süreyle iyice yıkanmalıdır. Kullanılacak suyun temiz kaynaktan temin edildiğine emin olmak gereklidir. Gıdalar kapalı ortamda muhafaza edilmeli, hayvanların temas ettiği besinler tüketilmemelidir. İshali olan kişilerin kullandığı ya da ortak kullanılan lavabolar temizlenerek dezenfekte edildikten sonra kullanılmalıdır. Deniz ve havuz suyunun temizliğinden emin olunmalı ve yutmamaya özen gösterilmelidir, yemekler günlük olarak yapılmalı ve soğumadan tüketilmelidir, tekrar ısıtılmamalıdır. Pişirilen yemekler açıkta uzun süre bekletilmemeli, hemen tüketilmeyecek buzdolabına kaldırılmalıdır, temiz su kaynakları ile sebze ve meyveler iyice yıkanarak tüketilmelidir ve besinler buzdolaplarında 4 dereceden düşük sıcaklıkta saklanmalıdır” dedi.

    “Kuruyemiş, çikolata ve kızartma gibi gıdalardan uzak durulmalıdır”
    İshale sebep olan yiyeceklerden uzak durulması gerektiğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Posasız ve yağsız gıdalar tüketmeye ve bol sıvı alımına dikkat edilmelidir. Yağsız makarna, pirinç pilavı, haşlanmış patates ya da patates püresi, haşlanmış yağsız et tüketilmelidir. Kuruyemiş, çikolata ve kızartma gibi gıdalardan uzak durulmalıdır” diye konuştu.

    Sağlık kuruluşuna başvurulmalı
    Yaz ishalinin büyük sağlık problemlerinin habercisi olabileceğini kaydeden Dr. Sarıkaya, “Özellikle risk grubundaki, bağışıklık sistemi düşük hastalarda, iki yaşından küçük çocuklarda ve 65 yaş üstü vatandaşlarda, ishal ve kusma sonucunda kaybedilen sıvının, su ve gıdalarla yerine konulamadığı durumlarda, kanlı ishale dönüşebilir. 24 saatten sonra şikayetler de gerileme olmaması veya artması, hızlı kilo kaybı ya da idrar miktarında azalma durumlarında da sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir” şeklinde konuştu.

  • DSÖ’den korkutan “Yaz Covid”i uyarısı!

    DSÖ’den korkutan “Yaz Covid”i uyarısı!