Etiket: Sağlık

  • Topuk Dikeni nedir,nasıl oluşur?

    Topuk Dikeni nedir,nasıl oluşur?

    Sıklıkla kas ve bağ dokusunda görülen uzun süreli gerginliğin sonucudur. Sert yüzeylerde yürümek, koşmak veya zıplamaktan kaynaklanan tekrarlayıcı stres, aşırı kilo topuk dikeninin yaygın bir nedenidir.Topuk dikeni, ayak  ayak tabanında bulunan plantar fasia adlı zarın kronik olarak zedelenmesi sonucu oluşan bir sağlık sorunudur. Bir kemik hastalığı değildir. Ayağın iç kısmında bulunan ve ayağın uzun arkı denilen çukurluk sayesinde ayağa gelen yükler dengeli bir şekilde dağıtılarak yumuşak dokular ve kemiklere aşırı yük gelmesi engellenir. Aşırı ayakta durma, ayağın arkının çökmesi, uzun uzun yürüyüşler, kötü ve yanlış ayakkabı kullanımı nedeniyle bu arkı destekleyen plantar fasiaadlı taban zarı aşırı gerginleşir.

    Bu zedelenme sonucunda (kronik zedelenme) plantar fasiada kalınlaşma ve özellikle topuk kemiğine yapıştığı yerde yumuşak doku ödemi meydana gelir. Ayak tabanında oluşan bu romatizmal duruma plantarfasiit denir.Hastalık ilerlemeye başladıkça bu zar kalınlaşmaya başlar ve  topuk kemiğine yapıştığı noktada kronik zedelenmeler ilerlemeye  başlar. Vücutta bu kısımda yeni kemik oluşturarak stresi en aza indirmeye çalışır. Oluşan kemik yapısı sivri bir şekil oluşturduğunda buna topuk dikeni denir.

    Topuk dikeni belirtileri nelerdir ?

    En önemli belirtisi ayakta oluşan ağrıdır. Bu ağrı özellikle sabahları daha da belirgin hale gelir. Sabah yataktan kalkınca bu ağrı nedeniyle kişi bir süre topuğunun üzerine basmakta zorlanır. Hastalık ilerleme gösterince sabah görülen ağrılar tüm gün kendini göstermeye başlar. Topuklu ve sert tabana sahip ayakkabıların giyilmesi zorlaşır. Daha da ağır hastalarda bu ağrılar dinlenme halinde bile devam edebilir.

    Topuk dikeni tanısı nasıl konulur ?

    Topuk dikeni ilerlememiş evresindeyse muayene ile tanı konulabilir. Ayrıca MR ve bazen Ultrason görüntüleme ile taban zarındaki ödem ve kalınlaşma tespit görüntülenebilir.Basit bir röntgen ile de tanı koyulabilir. Ancak önemli bir nokta var ki ayak altı ağrısı ve topuk dikeni iltahaplı omurga romatizmasının ilk belirtisi de olabilir. Ayrıca Fibromiyaljisendromu olan hastalarda da görülebilir. Özellikle topuk arkasında da ağrı varsa ve tedaviye dirençli ise bu hastalık önemsenmeli ve mutlaka araştırılmalıdır.

    Topuk dikeninde kullanılan tedaviler nelerdir ?

    Topuk dikeni tedavisinde amaç ayağa binen basıncı azaltmak, ağrı ve iltihabı kontrol altına almak, doku iyileşmesini teşvik etmek ve yumuşak dokuların esnekliğini artırmaktır. İstirahat. Bol miktarda istirahat ayağa uygulanan baskıyı azaltarak etkilenen bölgedeki iltihabi durum ve ilişkili ağrı ve şişliğin azaltılmasına yardımcı olabilir.Buz tatbiki. Buz tatbiki iltihabı baskılayarak ağrı ve şişliği azaltmaya yardımcı olabilir.Halka şeklindeki tabanlıklar topuktaki baskıyı almak için ayakkabının içine yerleştirilerek kullanılır.Gece ateli, Germe egzersizleri, Fizik tedavi, Darbe emici spor ayakkabı,ayaktaki yumuşak dokulara uygulanan basıncı hafifletmeye ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir.Antienflamatuar ilaçlar,  iltihabi süreci baskılayarak şişliği azaltmaya yardımcı olabilir. Ekstrakorporeal şok dalgası tedavisi (ESWT). Yüksek enerjili ses dalgaları ilgili bölgeye yönlendirilerek plantar fasyadaki hasarın iyileşmesine yardım edebilir. Radyoferkans uygulanabilir. Proloterapi. Hasarlı yumuşak dokuya dekstroz enjekte edilerek iyileşme süreci ne katkı sağlanır. PRP topuk bölgesine enjekte edilerek doku iyileşmesi hızlandırılır. Akupunktur, lazer ışınları vücudun iyileşme ve tamir mekanizmalarını uyarır.Nadir durumlarda, topuk dikenini çıkarmak için ameliyat gerekebilir.  Çoğu olguda diğer tedaviler yeterli olmaktadır ve ameliyata gerek kalmamaktır.

  • Teşhis konulamayan hastayı kurtardı

    Teşhis konulamayan hastayı kurtardı

    Bursa’da gitmediği hastane, uygulamadığı tedavi yöntemi kalmayan Aylin Yılmaz, çareyi tavsiye üzerine gittiği Hastane’de buldu. Yapılan araştırmalar, incelenen MR’lar sonucu Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Sami Evirgen tarafından pankreasın kuyruk kesimindeki kistik tümör tespit edilen Aydın, kansere dönüşmek üzere olan lezyonu operasyonla alınarak sağlığına kavuştu.

    Yaptığı başarılı operasyon sonrası Aylin Yılmaz ve Emine Turhan ile bir araya gelen Uzman Dr. Sami Evirgen, “Aylin hanım’ın 3 senelik bir hikayesi var. Birçok sağlık kuruluşuna tedavi için gitmiş, ancak bir sonuca varamamış. Kendisinden MR’larını istedik. Pankreasın kuyruk kesiminde gözden kaçan bazı lezyonları gördük. Kansere dönüşmesi yüksek ihtimal olan bir kesimi de tespit edilerek ameliyatla alındı. Bu kistten de kurtulmuş oldu” dedi.

    Emine hanımın şikayetlerini dinledikten sonra MR incelemelerini de değerlendiren Evirgen, “Kronik pankreatit hastasıyla karşı karşıya olduğumuzu gördük. Hem diyetini, hem de ilaç tedavilerini düzenledikten sonra hızla güzel sonuçlar aldık. Ağrıları belirgin bir şekilde azaldı. Diyetine dikkat ettiği sürece, güzel bir hayat onu da bekliyor” şeklinde konuştu.
    Kronik pankreatit hastası olduğunu Dr. Evirgen sayesinde öğrendiğini belirten Turhan, “Bir süredir tedavi görüyorum. Daha önce gittiğim hastanelerde sonuç alamadım. Eve gönderildikten 4 gün sonra kötüleşmeye başlıyordum. Tekrar hastaneye yatıyordum. Herhangi bir teşhis konulamadı. Yaptığım araştırmalar sonucu buraya geldim. Şuan sağlığım yerimde. Her hangi bir atağım ve ağrım yok” dedi.

    Yaklaşık 4 yıldır pankreatit rahatsızlığı çektiğini belirten Yılmaz ise, “Sürekli rahatsızlanıyordum. Gittiğim farklı hastanelerde teşhis konulamadı. Değerlerim kimi zaman çok düşük kimi zaman ise çok yüksek çıkıyordu. Emine hanım sayesinde bu hastaneye geldim. 4 yıl önceki MR’larıma varıncaya kadar hepsi tek tek incelendi. Diğer doktorların bulamadığı rahatsızlığımı Dr. Sami Bey fark etti. Teşhisi koyduktan sonra da tedaviye başladık. Kansere çevirebilecek lezyon olduğu için acil ameliyata alındım. Şimdi çok şükür çok iyiyim” diye konuştu.

  • Zayıflamak isterken canından oluyordu

    Zayıflamak isterken canından oluyordu

    Sivas’ta üniversite okuyan Ceren Karabulut isimli genç kız, fazla kilolarından şikayetçi olduğu için hızlı bir şekilde zayıflamak istedi. O sırada kolay kilo vermenin yollarını arayan genç kızın dikkatini, sosyal medyada bitkisel olduğu iddia edilen zayıflama tozu çekti. Bir aktara giderek tozu temin eden genç kız tarif edildiği gibi tozu kullanmaya başladı. 3 gün süren kullanımın ardından gece saatlerinde kaldığı yurtta fenalaşan Karabulut, arkadaşlarının durumu sağlık ekiplerine haber vermesinin ardından, baş ağrısı, mide bulantısı ve tansiyon düşüklüğü şikayetleriyle ambulansla hastaneye kaldırıldı. Hastanede yapılan tahlillerin ardından karaciğer değerleri normalin üzerinde görüldü. Doktorun zayıflama tozunu kullanmaya devam ettiği takdirde karaciğerinin iflas edeceğini söylemesinin ardından şok yaşayan genç kız, tedavisinin ardından hastaneden taburcu edildi.

    “Karaciğerimin iflas edebileceği söylendi”

    Karabulut konuyla ilgili konuşurken, “Daha önce internette gördüğün zayıflama tozunu bir aktara gidip aldım. Kilolarımdan şikayetçi olduğum için bunu kullanma gereksinimi duydum. Daha sonra bu ilacı kullanmaya başladım. 3 kaşık yoğurdun içerisine bir kaşık bu tozu koyup tüketiyorsun ve başka bir şey yememek gerekiyor. Ben de hiçbir şey yemeyerek bu tozu kullandım. 2 gün boyunca mide bulantım devam etti. Gece saat 2 sularında mide bulantısı, baş ağrısı ve tansiyon düşüklüğü yaşayarak fenalaştım. Arkadaşlarımla ambulansı aradık ve acil servise götürüldüm. Acilde serum ve kan tahlili yapıldı. Tahlil sonucunda karaciğer değerlerimde yükseklik gördü. Bu tozu daha fazla kullandığım taktirde karaciğerime vuracağını bu tür tozları kullanmamam gerektiğini ve bundan dolayı karaciğerimin iflas edebileceği söylendi. Bu tozu aldığım aktarda ise bunlarla ilgili hiçbir uyarı yapılmadı” dedi.

    “Sosyal medyada özendiriliyor”

    Karabulut, bu tarz kilo verme ürünlerinin sosyal medyada çok fazla özendirildiğini ifade ederek, “Genelde genç nesil olarak bu ürünleri biz çok fazla kullanıyoruz. Çünkü kilolarımızdan çok fazla şikayetçiyiz. İnsanlar kilolarımız hakkında konuştuğu için bu ürünlere daha fazla yönlendiriliyoruz. Bu yüzden bu ilaçları kullanmayıp daha doğal yollarla spor, egzersiz yapıp kilo verme konusunda diyetisyenlerden yardım istenmesi gerekiyor. Benim gibi sonunu düşünmeden hiç bir şey yapmayın. Çünkü ben biraz daha fazla kullanıp hastaneye başvurmasaydım belki de sonuçları ölümcül olacaktı ya da karaciğerimi kaybedebilirdim. Tavsiyem internette özendirilen bu tarz ilaçları kullanmayın” şeklinde konuştu.

  • Yıldırım’da sağlıklı nesiller yetişiyor

    Yıldırım’da sağlıklı nesiller yetişiyor

    Yıldırım Belediyesi Sağlık Müdürlüğü ekipleri tarafındanVakıf, Çınarönü ve Şirinevler Ana Kucağı Merkezlerinde eğitim gören miniklere ağız ve diş sağlığı eğitimi verildi. Çocuklar, doğru diş fırçalama yöntemleri, ağız ve diş sağlığı, ağız bakımının önemi, diş çürükleri ve tedavisi, diş çürüklerinin yol açtığı hastalıklar konularında bilgilendirildi. 200’e yakın çocuğun ağız ve diş sağlığı konusunda bilgilendirildiği programlar önümüzdeki haftalarda ilçedeki diğer kreşlerde de gerçekleştirilecek.

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, çocukların küçük yaşlarda ağız ve diş sağlığı konusunda bilinç kazanmasının önemine dikkat çekti. Sağlık İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından sık sık ağız ve diş sağlığı eğitimleri verilirken ilçe genelinde de sağlık taramaları gerçekleştirildiğini ifade eden Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Diş sağlığı vücut bütünlüğü açısından büyük öneme sahip. Yıldırım Belediyesi olarak ekiplerimiz, diş sağlığına dikkat çekmek amacıyla Yıldırım’da bulunan anaokullarımızı ziyaret ederek çocuklarımızda farkındalık kazandırıyorlar. Çocuklarımızın eğlenirken öğrendiği bu tarz eğitimleri önemli buluyorum. Bu anlamda gayretle çalışmalar yürüten ekip arkadaşlarımı tebrik ediyorum” diye konuştu.

    İstihdamdan eğitime, sosyal destekten sağlık hizmetlerine kadar birçok alanda insana dokunan projeleri hayata geçirdiklerini belirten Başkan Oktay Yılmaz, “Kentlerin ana unsuru insandır. Bu nedenle hizmet anlayışımızın merkezinde insan var. Yaptığımız her iş, ürettiğimiz her proje ve hizmet ile insanlara dokunmaya, hayatları kolaylaştırmaya gayret ediyoruz.

    Kimsenin kendini yalnız hissetmediği bir Yıldırım hedefiyle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Her işin başı sağlık. Yıldırım Belediyesi olarak, sağlık alanında yürüttüğümüz çalışmalar ile vatandaşlarımızı bilinçlendirmeye, hastalıklar ortaya çıkmadan önlemeye gayret ediyoruz. Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde görevli arkadaşlarımız, ilçemizin dört bir yanında önleyici sağlık taramaları gerçekleştiriyor. Yıldırım Belediyesi olarak 69 mahallemizde sağlık alanındaki çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

  • “Sağlıkta kadro cetveli yenilenmeli”

    “Sağlıkta kadro cetveli yenilenmeli”

    Türkiye’de ‘Sağlık Kurumları İşletmeciliği ve Yönetimi’ dalında ön lisans ve lisans mezunu olan binlerce gencin akademik olarak meslek-branş tanımı yapılmış olsa da kamuda kadro tanımlamalarının henüz yapılmaması ciddi mağduriyetlere yol açtığını belirten MHP Bursa Milletvekili Mustafa Hidayet Vahapoğlu, “Bu durumda olup da atama bekleyen binlerce gencin sıkıntı ve beklentileri var” dedi.

    Vahapoğlu, TBMM’de gündeme getirdiği konuyla ilgili Meclis’te bir konuşma yaparak, sağlık kurumları işletmeciliği ön lisans ve sağlık yönetimi lisans yönetimi lisans bölümü mezunlarının Sağlık Bakanlığı’ndan atama beklediklerini hatırlattı.
    “Sağlık yönetimi bölümünün adı ve nitelik kodu 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkındaki KHK’nin sağlık hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı cetveline eklenmediği için Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde kendi unvanlarıyla çalışma imkânı bulamamaktadırlar” diyen Milletvekili Vahapoğlu, şunları kaydetti: “Sağlık Bakanlığı’nın yapacağı yeni atama planlamasında sağlık yönetimi mezunlarına da yer verilmesi, mikro-ihtisasın geçerli olduğu günümüzde insan gücü, eğitim, istihdam planlaması açısından yararlı olacaktır. Eğitim aldıkları bilim dalında istihdam imkânı bulamayan bu gençlerimizin sorunlarının çözümlenmesi için Sağlık Bakanlığını konuya el atmaya davet ediyorum.”

    Bu arada, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın konuya mutlaka duyarlılık göstereceğine vurgu yapan TBMM Milli Savunma Komisyonu ile Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Üyesi MHP Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Hidayet Vahapoğlu, “Atama yapılmaması, yine her yıl ilgili bölümlerden binlerce mezunun oluşturacağı istihdam sorunu bir yana, geleceğimiz olan gençlerimizin yani insan kaynağımızın verimsiz kullanımı hem ailelerde hem de gençlerde hayal kırıklığı yaşatıyor” diye konuştu.

    Vahapoğlu, bu durumdaki gençlerden lise ve diğer üniversite mezunlarına da açık olmak kaydıyla kamuda sadece uzman yardımcılığı veya veri hazırlama kontrol işletmeni kadrolarına sınırlı sayıda alım yapıldığına işaret etti. Mevcut halin fırsat eşitsizliği gibi bir sorunu da gündeme getirdiğini belirten Vahapoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Şu bir gerçek ki Sağlık Bakanlığımız, özellikle son yıllarda sağlık idarecisi ihtiyacını karşılamak ve en alt kademeden başlayarak bütün kamuda profesyonel sağlık idarecisi açığını kapatma gayretinde. Bizim de desteklediğimiz bu hedefe tam anlamıyla ulaşılabilmesi için 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin ‘Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı’ cetveli içine ‘Sağlık İdarecisi’ kadrosunun ilave edilmesi önemli bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca şu an Sağlık Bakanlığımız ile üniversite hastanelerimizde idari hizmetlerde yaklaşık 150 bin sağlık yöneticisinin çalışabileceği pozisyon mevcuttur”

  • Anaokulu öğrencilerine sağlık hizmetleri eğitimi

    Anaokulu öğrencilerine sağlık hizmetleri eğitimi

    İlçede uzun yıllardır ihtiyaç duyulan Engelsiz Taksi, Hasta Nakil Ambulansı ve Evde Yaşlı Bakımı gibi hizmetleri bir bir yerine getiren Gemlik Belediyesi, çalışmalarını yediden yetmişe tüm Gemlikliler ile paylaşıyor. Sağlık İşleri Müdürlüğü ekipleri son olarak minik öğrenciler ile bir araya gelerek hasta nakil ambulansını tanıttı, öğrencilere temel sağlık hizmetleri hakkında bilgi verdiler.


    Hasta nakil ambulansını öğrenciler ile buluşturan ekipler, miniklere meyve suyu da ikram ettiler. Gemlik Belediyesi’nde acil tıp teknisyeni ve paramedik olarak görev yapan personel, çocuklara aracı tanıtırken hatıra fotoğrafı da çekildiler.
    Gemlik Belediyesi tarafından tüm Gemliklilere ücretsiz sunulan Hasta Nakil Ambulansı hizmetinden Ortopedi ameliyatı olan, kemoterapi ve radyoterapi alan yatağa bağımlı diyaliz servisi ile nakil olamayacak tam ve kısmi felç geçiren kişiler öncelikli olarak faydalanabiliyor. İlgili yönetmelik gereği mavi şeritli olan ve rutin hizmetlerde kullanılan ambulansta acil durumlara müdahale etmek amacıyla elektroşok gibi ekipmanlar da bulunuyor.

    Gemlik Belediyesi olarak sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı her zaman ön planda tuttuklarını söyleyen Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan, Gemliklilerin ihtiyaç duydukları her an sağlık hizmetlerini almalarına yardımcı olduklarını söyledi.


    Başkan Sertaslan şöyle konuştu: “Sağlık İşleri Müdürlüğümüz ve Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğümüz bünyesinde temel sağlık hizmeti almaya devam eden ya da bedensel engeli nedeniyle ulaşımda problem yaşayan hemşerilerimiz için önemli çalışmalara imza attık. Engelsiz Taksi’de ulaşımdaki engelleri ortadan kaldırdık. Hasta Nakil Ambulansımızda ise sağlık durumu nedeniyle gitmesi gereken sağlık kuruluşuna ulaşmakta zorlanan hemşerilerimizi ücretsiz olarak gidecekleri kuruluşa götürüyor ve tekrar evlerine getiriyoruz. Hizmetimizden yararlanmak isteyenlerin en geç bir gün önce belediyemizi arayarak randevu almaları yeterli. Gemlik Belediyesi olarak hemşehrilerimizin ihtiyaç duyduğu her alanda yanlarında olmaya devam edeceğiz.”

  • Organlarını bağışlayanlar dualarla anıldı

    Organlarını bağışlayanlar dualarla anıldı

    Programla ilgili konuşan Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, “Organ ve doku bağışlayan ebediyete intikal etmiş olan merhumlarımız için onların ruhuna ithafen bir mevlit programı icra ettik. Bunu da bugün ilimizin manevi mekanlarından biri olan Yeşil Camii’de organize ettik. Vatandaşlarımız, organ bağışında bulunanların yakınları, yine organ nakli olup hayata yeniden tutunanlar ve personelimizin katıldığı bir program oldu. Hepsinden Allah razı olsun. Organ Bağışı Haftası’nda böyle bir farkındalık oluşturmak istedik. Emeği geçenlere ve İl Müftülüğümüze bu programda bize olan desteği için teşekkür ederiz” dedi.


    Mevlit programının sonunda Sağlık Müdürlüğü tarafından vatandaşlara lokma ikramı yapıldı.
    Yeşil Camii’nde düzenlenen programa Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Süleyman Çelik, Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz, Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve nakil olmuş kişilerin yanı sıra vatandaşlar da katıldı. Öğle namazını müteakip gerçekleşen mevlit programında organ bağışında bulunan merhumlar dualarla anıldı.

  • Bolu’da feci kaza: 3 ölü, 16 yaralı

    Bolu’da feci kaza: 3 ölü, 16 yaralı

    Kaza, TEM Otoyolu İstanbul istikameti Bolu geçişinde meydana geldi. Kamil Koç’a ait şehirlerarası Setra marka yolcu otobüsü bilinmeyen bir sebeple devrildi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler, yaralılara müdahale etti. Yaralılar, sağlık ekiplerinin olay yerindeki müdahalesinin ardından hastanelere kaldırıldı.


    Bolu Valisi Erkan Kılıç, kazada 3 kişinin yaşamını yitirdiğini, 16 kişinin de yaralandığını açıkladı.
    Öte yandan kazanın boyutu dron ile havadan görüntülendi. Ekiplerin olay yerindeki çalışması sürüyor.

  • Sağlık çalışanlarına şiddetin önüne geçmek ilginç teklif

    Sağlık çalışanlarına şiddetin önüne geçmek ilginç teklif

    Bursa’da bir gazetenin canlı yayınına katılan Sağlık-Sen Bursa Şubesi Başkanı – Memur Sen Bursa İl Temsilcisi Gökhan Yünkül, pandemi şartlarının sağlık çalışanlarını çok yıprattığını belirtti.

    Mevcut problemlerin çözümü adına gece gündüz demeden çalıştıklarına vurgu yapan Yünkül, sendika olarak çalışanların hakkını korumaya özen gösterdiklerini söyledi. Sağlıkta şiddetin önüne geçmek adına somut adımlar atılması gerektiğini kaydeden Yünkül, “Sendika olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz konulardan biri şiddet olayı. İnsan hayatıyla ilgili bir meslekten söz ediyoruz. Elbette ki eksiklikler, aksaklıklar vardır. Nihayetinde bütün sağlık çalışanları iyi niyetli olmaya çaba göstermekte. Şiddetin yanı sıra maalesef cinayetler de yaşanıyor. Vatandaşın sağlık çalışanlarına tahammülsüzlüğü söz konusu. Bankada sıra beklerken insanların sesi bile çıkmıyor ancak iş hastaneye geldiğinde böyle olmuyor. Gerginlik oluyor ve vatandaş hırsını sağlıkçılardan çıkarıyor. Yetkililer sağlıkta şiddet konusunda ağır cezalar vermeli. Sağlıkçıya saldıran insanlar dışarda elini kolunu sallayarak gezmemeli. Vatandaşa ilk yardım eğitiminin yanında birçok eğitimi vermek lazım. Mevcut eğitimsizlik şiddete zemin hazırlamakta” dedi.

    “Acillerde gereksiz yoğunluk var”

    Sağlık çalışanlarına karşı yapılan saldırıların hastanelerin acil bölümünde daha sık yaşandığının altını çizen Yünkül, “Acillerde insan yoğunluğu var. Bu yoğunluğun sebebi ise sağlık çalışanları değil. Boğaz ağrısı şikayeti olan insan da acile gidiyor ülkemizde. Acile normalde hayati tehlikesi olan vakalar gelmeli. Yoğunluk nedeniyle acilde hizmet vermek tabi zor oluyor. Acildeki yoğunluğun nedeni, kendi durumunun acil olduğunu düşünen vatandaşlar. Aile hekimliğinde çözülecek problemi vatandaş acile taşıyor ve olaylar şiddete kadar dayanıyor. Bu durumun önüne geçmek için öncelikle eğitim ve caydırıcı cezanın olması şart” değerlendirmesinde bulundu.

    Sosyal medya itibarsızlaştırıyor

    Devlet memurlarının sosyal medya üzerinden itibarsızlaştırıldığını öne süren Yünkül, “Mesleklerin itibarıyla oynama durumuna engel olmalıyız. Öğretmen ve doktorun yaptığı işe karışmamak lazım. Bugün bir doktor, bir öğretmen kolay yetişmiyor. Onlar da bir annenin babanın çocuğu. Bu insanlar şehit ediliyor. Sosyal medyada bulunan kirlilik ve doktorları itibarsızlaştırma girişimleri ise çok korkunç. Maalesef sosyal medya üzerinden yapılan bu algıların önüne geçmek lazım” açıklamasını yaptı.

    Doktorlarda insan

    Yünkül sözlerine şu şekilde devam etti:
    “İnsan hayatının konu olduğu bir meslekle uğraşmak zor bir iş. Düşünün, yıpratıcı bir eğitim sonrası vatandaşın sağlığı size emanet. Hastanelerde şiddet uygulayan insanları acil serviste çalıştırmak lazım ki zorluğu görsünler. Hayatta her olumsuzluk yaşanabilir. Doktorlar ve sağlık çalışanlarının da özel bir hayatı var. Onlar da insan. Sağlık çalışanları yıpratan en büyük unsurlardan bit tanesi de uzun süreli nöbet koşulları.”

    Kamuoyunun gündeminde olan ek gösterge düzenlemesi hakkında da konuşan Yünkül, “3600 ek gösterge uzun yıllardır gündemimizdeydi. Sağlık çalışanları için bu durum hayati önem taşımakta. Haksızlık olmasın ve her meslek grubu bu desteği alsın istiyoruz. Herkese 600 puanlık artış sağlandı ve yılbaşından sonra hayata geçecek. Bazı meslek grupları 3600’den yararlanamadı maalesef. Bu arkadaşlarımızın da sisteme girmesi için bir çabamız var”diye konuştu.

  • Rus kızın yüzü Türkiye’de güldü

    Rus kızın yüzü Türkiye’de güldü

    Rusya’da yaşayan 22 yaşındaki Modelina Aleksandra, 12 yıl önce omurgasında eğrilik olduğunu fark etti. Ailesi ve yakınları tarafından birçok ülkeye tedavi için götürülen Aleksandra en sonunda Türkiye’nin yolunu tuttu. Her geçen gün omurgasındaki eğriliğin arttığını fark eden Aleksandra, yaptığı araştırmalar sonucu Bursa’ya geldi. Skolyoz eğriliğinin 60 derece olduğu tespit edilen Aleksandra, Robotik Skolyoz Cerrahisi ile sonunda sağlığına kavuştu.

    Kısa sürede ayağa kalkan kadın kontrolleri için geldiği doktoruna nasıl teşekkür edeceğini bilemedi. Yapılan tedaviden sonra yüzü gülen Aleksandra, “12 yaşındayken omurgamda eğriliğimin olduğunu fark ettik. Avrupa’da gitmediğim ülke kalmadı. Kullanmadığım krem ve korse kalmadı. 5 yılın üzerinde korse kullandım. Rusya’da doktorlar bana skolyozumu bir korse ile düzeltemeyeceklerini söyledikten sonra araştırmaya başladım. Çünkü yaklaşık üç yıl öncesine kadar, skolyoz eğriliği rahatsız etmiyordu. Hiç acı çekmedim. Sadece kozmetik bir düzensizlikti. Ama üç yıl önce her şey değişti. Şiddetli ağrılarım başladı. Yarım saatlik yürüyüş benim için artık bir sorun oluyordu. Bir an önce omurgamı düzeltmek istiyordum. Hayat kalitemi yükseltmek istiyordum. En son olarak yaptığım araştırmalar sonunda Türkiye’ye gelmeye karar verdim. Çünkü modern teknolojide son nokta olan Robotik Omurga Cerrahisinin sadece Türkiye’de Bursa’da olduğunu öğrendim” dedi.

    Aleksandra’nın kendilerine skolyoz şikâyetiyle geldiğini belirten Opr. Dr. Yunus Uysal, “Rusya’dan bize filmlerini gönderdiğinde omurgasında yaklaşık 60 derecelik bir eğriliği vardı. Ameliyat olması gerektiğini ilettik. Bizim önerimiz doğrultusundan Rusya’dan Türkiye’ye geldi. Burayı tercih etmesinin sebebi, Türkiye’deki tıp uygulamalarının üst seviyede olması olmuş. Kurumumuzda mevcut olan robotik omurga cerrahisini tekniğinden faydalanarak skolyoz ameliyatını gerçekleştirdik. Ameliyattan önce 60 derece olan eğriliği, neredeyse ‘0’ derecesine kadar düzelttik ve yüz güldürücü bir sonuç aldık” diye konuştu.

    Robotik omurga cerrahisinin şuan Türkiye’de sadece Bursa’da uygulanmakta olduğunu ifade eden Uysal, “Dünya çapında da uygulanması henüz çok yeni bir teknolojidir. Giderek daha fazla ilgi çeken bir alan oluyor. Avantajları, hastaya ameliyattan önce bilgisayar ortamında çektiğimiz tomografi üzerinden bir planlama yapıyoruz. Her bir vidanın kaç milimetrelik olacağına ve kaç derecelik açı ile işlem yapılacağına karar veriyoruz. Daha sonra ameliyat sırasında bu sonuçları robota yüklüyoruz. Robotun bir kolu var. Ameliyat esnasında her bir vida için robotun kolu pozisyon alıyor. Bu pozisyondayken biz vidanın nerede olduğunu canlı olarak eş zamanlı görüyoruz. Bu ameliyatlarda vidanın yanlış yerleşmesini önleyerek, sinir hasarlarının önüne geçilmiş oluyor. Çünkü ameliyat esnasında böyle bir robot kullanılmıyorsa, hekim kendi hissiyatıyla o vidaları yerleştirmiş oluyor” dedi.

    “Robotik skolyoz cerrahisi ile ameliyat riski azalıyor”

    Omurga eğriliği ameliyatı risklerini en aza indirmek için ameliyatın yüksek hassasiyetle yapılmasını sağlayan modern teknolojiler ile skolyoz ameliyatlarının artık çok daha güvenilir hale geldiğini belirten Uysal, “Bu zamana kadar omurgada gerçekleşen ameliyatların beraberinde birtakım riskleri de getirmesinin birçok kişiyi düşündürmekteydi. Robotik skolyoz ameliyatı felç de dâhil olmak üzere birçok riski azaltıyor.

    Robotik omurga cerrahisi sayesinde omurgaya yerleştirilecek vidalarda yüzde 99,5 ve üzeri doğruluk oranının sağlanması, günümüzde skolyoz ameliyatlarından alınabilecek en iyi başarı oranını bizlere sunuyor” diye konuştu.

    Aynı zamanda omurga eğriliği olarak bilinen skolyozda ameliyat kararını belirleyen faktörlerden birinin ileri derecede eğrilik olduğunu dile getiren Opr. Dr. Uysal, “Omurga eğriliğinin 40 derece ve üzeri olduğu hastalara, ameliyat dışı tedavilerin yeterli olmaması durumunu ve şiddetli ağrıların olup olmadığını da değerlendirerek cerrahi tedavi önermekteyiz. Robotik omurga cerrahisinde kullandığımız yeni nesil MAZOR robotu ile ameliyat öncesi veya ameliyat sırasında, her hastanın omurga yapısına özel olarak planlama yapabilmekteyiz. Buradaki hedefimiz omurlara vida ve rod adını verdiğimiz metal çubuklardan oluşan implantlar yerleştirerek eğriliğin düzeltilmesi ile düzeltilen bölgedeki omurların birbiriyle kaynaşmasını sağlamaktır. Robotik omurga cerrahisinin buradaki inanılmaz etkisi, implantların yerleştirileceği noktaları son derece hassas ve detaylı hesaplamalarla gerçekleştirerek en iyi açının sağlanması ve minimum hata ile ameliyatın tamamlanmasıdır. Ameliyat sırasında yapılan işlemleri eş zamanlı ve en önemlisi 3 boyutlu olarak takip edebiliyor olmamız ise robotik omurga cerrahisinin bizlere sağladığı bir diğer avantajdır” şeklinde ifade etti.

    Son olarak robotik skolyoz cerrahisinin ameliyat sonrası süreçteki avantajına değinen Opr. Dr. Yunus Uysal “Hastaların meydana gelebilecek risklerden korkması doğaldır. Fakat robotik skolyoz cerrahisi sonrasında hastalar, geleneksel skolyoz ameliyatlarına göre daha az ağrı hissetmekte ve daha hızlı bir iyileşme sürecinden geçmektedir” dedi.