Etiket: Sağlık

  • Günde 5 saatten az uyumak ‘kronik hastalık riskini artırıyor’

    Günde 5 saatten az uyumak ‘kronik hastalık riskini artırıyor’

    Tıp dergisi PLOS’ta bireylerin uyku alışkanlıklarına ilişkin yapılan bir araştırmanın sonuçları yayınlandı.

    İngiltere’de yapılan çalışmada 50 yaşında kronik hastalığı bulunmayan 8 bin kamu çalışanının 25 yıl boyunca uyku düzenleri takip edildi. Çalışma süresince uzmanlar, katılımcılardan 4 ila 5 yılda bir ne kadar uyuduklarını bildirmelerini talep etti.

    Araştırmanın sonuçlarına göre, günde 5 saat ya da daha az uyuyanların kronik hastalıklara yakalanma riskinin en az 7 saat uyuyanlara göre yüzde 30 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Çalışmaya göre, günde 5 saatten daha az uyuyanların 70 yaşına geldiklerinde ise kronik rahatsızlıklara yakalanma riski yüzde 40’a yükseliyor.

    Araştırma süresince görülen kronik hastalıklar arasında diyabet, kanser, koroner kalp hastalığı, felç, kalp yetmezliği, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), kronik böbrek hastalığı, karaciğer hastalıkları, depresyon, demans, akıl hastalıkları, parkinson ve artrit rahatsızlıklarının yer aldığı belirtildi.

    Günde kaç saat uyumalıyız?

    ABD merkezli Ulusal Uyku Vakfı (NSF) tarafından yapılan çalışmanın verilerine göre, sağlıklı bir yaşam için yeni doğanların her gece 14-17 saat, 4-11 aylık bebeklerin 12-17 saat, 1-5 yaş arasındaki çocukların 10-14 saat ve 6-13 yaş arası çocukların 9-11 saat uyuması geriyor. Bu süre 14-17 yaş arası gençler için 8-10 saat olarak belirtilirken, 18-64 arası yetişkinlerin günde 7-9 saat, 65 ve üstü yetişkinlerin ise ortalama 7-8 saat uyuyarak sağlıklı bir yaşam sürebileceği ifade ediliyor.

  • 83 ilaç geri ödeme listesinde

    83 ilaç geri ödeme listesinde

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu Resmi web sitesinde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) düzenlemesi olmaksızın listeye ilave kararı verilen ve tümü imal olan 83 ilacın yayımlandığını duyurdu.

    Geri ödeme listesine ilave edilen 83 adet ilaç kullanıldıkları tedaviler için yeni alternatifler ve erişim kolaylıkları doğurdu. Vatandaşlar bu ilaçları Sosyal Güvenlik Kurumu ile sözleşmeli eczanelerden temin edebilecekler.

    Listeye ilave kararı verilen 83 ilacın; 1’i antihipertansif, 7’si analjezik, 1’i analjezik-antipiretik, 2’si anestezi ilacı, 12’si antibakteriyel, 5’i antidot, 1’i antiemetik, 2’si antifungal, 3’ü antineoplastik, 1’i antispazmodik, 2’si antiviral, 1’i çinko eksikliğinde kullanılan ilaç, 1’i demans ilacı, 1’i demir eksikliğinde kullanılan ilaç, 5’i diyabet tedavisinde kullanılan ilaç, 2’si grip ilacı, 1’i hipertansif acilde kullanılan ilaç, 2’si kalp yetmezliğinde kullanılan ilaç, 2’si kas gevşetici, 4’ü mukolitik, 1’i multiple skleroz tedavisinde kullanılan ilaç, 1’i opioid analjezik, 1’i osteoporoz ilacı, 6’sı peptik ülser ve gastritte kullanılan ilaç, 1’i prostat tedavisinde kullanılan ilaç, 1’i pulmoner hipertansiyonda kullanılan ilaç, 4’ü radyolojik görüntülemede kullanılan ilaç, 5’i solunum sistemi ilacı, 1’i topikal akne ilacı, 1’i topikal anestezik, 3’ü topikal mantar ilacı, 1’i varis tedavisinde kullanılan topikal ilaç ve 1’i vertigo ilacından oluşuyor.

  • Kış aylarında Omicron geçirenleri uyardılar

    Kış aylarında Omicron geçirenleri uyardılar

    Koronavirüsü salgını can almaya ve yeni varyantlarla bulaşmaya devam ederken Duke Üniversitesi’nde görevli bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Cameron Wolfe açıklamalarda bulundu.

    ABD medyasında yer alan haberlerde Dr. Wolfe, kış aylarında koronavirüsünün en çok mutasyona uğrayan türü olan Omicron varyantı bulaşan kişileri uyardı. Wolfe, kış aylarında koronavirüsüne yakalanan kişilerin yeniden hastalanma ihtimalini değerlendirdi.

    Son dönemde ABD’de vaka sayısının artış gösterdiğini ve bazı bölgelerde Mart ayındaki vaka sayılarına ulaşıldığını aktaran bilim insanları daha önce Omicron varyantı geçirenlerin tekrar hastalanma riskinin olduğunu duyurdu.

    Wolfe, daha önce koronavirüsü bulaşan ve tekrar hasta olan kişilerde başka bir varyant tespit edildiğine dikkat çekerken Omicron varyantındaki durumun ise çok daha farklı olduğunun altını çizdi. Dr. Wolfe, Omicron varyantı olan bireylere tekrar Omicron varyantı bulaşabildiğini söyledi.

    Duke Üniversitesi’nden Dr. Adia Ross ise koronavirüsü sebebiyle hastaneye kaldırılanların ya aşı olmadığını ya da kronik hastalıkları olduğunu söyledi.

  • Avrupa’da en fazla kilolu Türkiye’de

    Avrupa’da en fazla kilolu Türkiye’de

    Medya takip kurumu Ajans Press, ülkelerdeki obezite ve aşırı kilo oranlarını konu alan araştırmaları inceledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) raporu Avrupa’da yaşayan yetişkinlerin yarısından fazlasının kilolu olduğunu ortaya koydu.

    Türkiye ise aşırı kilo sıralamasında Avrupa’da ilk sıraya yerleşirken, yetişkin nüfusun yüzde 66,8’inin aşırı kilolu olduğu kaydedildi. Bu oran kadınlarda yüzde 69,3 iken erkeklerde yüzde 64 olarak saptandı. Obez olarak nitelendirilen kısımda ise yüzde 32,1 ortalamada yer aldı.

    Türkiye’nin ardından aşırı kiloluların en yüksek olduğu diğer ülkeler; Malta, İsrail, İngiltere oldu. Raporda 53 ülke yer alırken, obezitenin 50 yılda büyük artış gösterdiği kaydedildi.

    EN AZ TACİKİSTAN

    Aşırı kilo sorununun en az görüldüğü ülkeler ise yüzde 45 ile Tacikistan, yüzde 48 ile Özbekistan ve Kırgızistan olarak açıklandı.

     

  • DSÖ açıkladı: Vaka sayısı 131’e yükseldi

    DSÖ açıkladı: Vaka sayısı 131’e yükseldi

    Dünya Sağlık Örgütü, hızla yayılmaya devam eden maymun çiçeği virüsü ile ilgili açıklama yaptı. İlk maymun çiçeği vakasının 7 Mayıs’ta tespit edilmesinin ardından bu sayının 131’e yükseldiğini duyuran DSÖ, şüpheli 106 vaka için çalışmaların sürdüğünü belirtti.

    Bir ülkede daha tespit edildi

    Slovenya, İspanya’nın Kanarya Adaları’ndan dönen bir kişide, maymun çiçeği virüsünün tespit edildiğini duyurdu. Hastalığı hafif geçiren kişinin hastaneye yatırılmadığı belirtildi.

    Dün, DSÖ tarafından yapılan açıklamada, maymun çiçeği virüsünün mutasyona uğradığına dair bir kanıt olmadığı bildirilmişti. Maymun çiçeği virüsü bugüne kadar İngiltere, İspanya, Portekiz, ABD, Kanada, İsveç, İtalya, Fransa, Belçika, Almanya, Avustralya, İsrail ve İsviçre’de tespit edilmişti.

  • Ameliyat öncesi PCR testi kalktı

    Ameliyat öncesi PCR testi kalktı

    Salgın sürecine ilişkin bir kural daha kaldırıldı. Artık ameliyat ya da endoskopi gibi diğer işlemler öncesinde yapılması zorunlu olan PCR testi yapılmayacak. Sağlık Bakanlığı yeni uygulamayı hastanelere resmi yazıyla duyurdu. Karar 26 Nisan’da yapılan son Bilim Kurulu toplantısında alındı.

    BAKANLIK RESMİ YAZIYLA BİLDİRDİ

    Sağlık Bakanlığı hastanelerin artık ameliyat ya da endoskopi, kolonoskopi gibi girişimsel işlemler öncesinde hastalara tarama amaçlı test yapılmamasını istedi.

    Resmi yazıda kararın vaka sayıları, aşılama oranı, ilaç kullanımı gibi etkenlerin göz önünde bulundurularak alındığı belirtildi.

    Uzmanlara göre yeni uygulama hekimler ve sağlık çalışanlarının dışında diğer yatan hastaların sağlığı için risk oluşturacak.

    21 Nisan’da da Sosyal Güvenlik Kurumu, hastanelerdeki corona virüs hastası ayrımını sona erdirmiş, Covid hastaları için ödenen ek ücretler kaldırılmıştı.

  • Hayatını kaybeden hekim ve sağlık çalışanları anıldı

    Hayatını kaybeden hekim ve sağlık çalışanları anıldı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan’ın yaptığı açıklama şöyle:

    Ülkemizde COVID-19 nedeniyle 214’ü doktor olmak üzere 554 sağlık çalışanı hayatını kaybetmiş halen de hastalanmakta/yaşamını yitirmektedir. 1 Nisan 2020’de COVID-19 nedeniyle görevi başındayken kaybettiğimiz ilk hekim Dr. Cemil Taşçıoğlu idi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) 72. Büyük Kongresi Taşçıoğlu’nun ve kaybettiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anısına 1 Nisan, “COVID-19 Nedeniyle Kaybettiğimiz Hekim ve Sağlık Çalışanlarını Anma Günü” olarak kabul etmiştir.

    İlk kez 17 Mart’ta, bir eczacı sağlık çalışanımızı yitirmiştik. Ne yazık ki yöneticiler pandemi bitmiş gibi davranmasına karşın halen hekimler, sağlık emekçileri, yurttaşlar yaşamını yitirmektedir. Bunda salgını koruyucu hekimliğin öncelendiği birinci basamak yerine kinci ve üçüncü basamaklarda karşılamanın etkisi çok büyüktür. Salgının ikinci ve üçüncü basamakta karşılanması nedeniyle sağlık çalışanları büyük bir riskle karşı karşıya kalmıştır.

    Sağlık çalışanlarını, hekimleri koruyamayan “salgınla mücadele politikası” toplumu da koruyamaz. Koruyamamıştır da… Gerçekten çok uzak olduğunu belirttiğimiz resmi sayılar bu güne dek Türkiye’de 15 milyona yakın yurttaşımızın hastalandığını, yaklaşık 100 binini yitirdiğimizi söylüyor.

    “DOĞRULARI SÖYLEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

    Bugün Türkiye’nin dört bir yanında yitirdiğimiz sağlık çalışanlarını anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. Onların anılarını yaşatmaya, salgınla doğru temelde mücadele etmeye devam edeceğiz, buna söz veriyoruz. Bu salgını bilimsel ilkelerle yönet(e)meyenlere karşın yaşamlarını yitirme pahasına mücadele eden tüm meslektaşlarımıza, sağlığa emek verenlere verebileceğimiz en güçlü söz: Toplum sağlığını onlara bırakmayacağımız, bilimin gereklerini yapacağımız, doğruları söylemekten asla vazgeçmeyeceğimizdir.

    “GİTMİYORUZ GİTMEYECEĞİZ”

    “COVID-19’un Meslek Hastalığı Sayılması” için illiyet bağı isteyenler; pandemi sürecinde istediğimiz 120 gün yıpranma payını bize çok görenler; “giderlerse gitsinler”, “gidişleri olsun da dönüşleri olmasın” diyebilecek kadar minnetsiz olanlar bilsinler ki: Gitmiyoruz, gitmeyeceğiz… Kaybettiklerimizin haklarını sormak; emek verenlerimizin haklarını korumak için gitmiyoruz, kalıyoruz! Topluma sözümüz var, hekimlere sözümüz var: Gitmeyeceğiz. Sizin, bizim, hepimizin sağlığı için, emeğimiz için söyleyecek sözümüz yapacak işimiz var…

    “HAKKIMIZ OLANI VERİN”

    Tükeniyoruz “Çığlıklarımıza kulak tıkayanlar bilmelidir ki, bu toplumun parçası olan bizler yalnızca haklarımızı istiyoruz, toplumun sağlık hakkını korumak istiyoruz! COVID-19’un sağlık çalışanlarında meslek hastalığı sayılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Hakkımız olan yıpranma payının uygulanmasını istiyoruz. Hayatımızı korumamıza yardım edecek çalışma koşulları istiyoruz. Hedef göstermeye, itibarsızlaştırmaya, toplumla karşı karşıya getirmeye çalışmayı bırakın, hakkımız olanı verin.

    Pandemide yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarının anıları önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz. Onlara, topluma sağlıklı bir gelecek için mücadele sözümüzü hatırlatıyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz. Anıları, sağlık hakkı mücadelemizde bize ışık olacaktır.

    Bizler gitmiyoruz, gitmeyeceğiz.

    Yitirdiklerimizi Unutmayacağız! Unutturmayacağız! Unutulmayacaklar!

  • Bir ilk! İnsan kanında rastlandı

    Bir ilk! İnsan kanında rastlandı

    Çalışmada, kan örneklerinin yarısında içecek şişelerinde yaygın olarak kullanılan PET plastik, üçte birinde gıda ve diğer ürünlerin paketlenmesinde kullanılan polistiren, dörtte birinde de plastik poşet yapımında kullanılan polietilene rastlandı.

    Araştırma, mikroplastiklerin vücutta hareket edebildiğini ve organlara yerleşebileceğini gösterdi.

    ENDİŞE VERİCİ SONUÇLAR

    Hollanda’daki Vrije Üniversitesinden ekotoksikolog Prof. Dick Vethaak, çalışmalarının insan kanında polimer parçacıklarının bulunduğuna dair ilk gösterge olduğunu belirterek, sonuçların endişe verici olduğuna işaret etti.

    Vethaak, “Bu parçacıklar vücudumuzda dolaşıyor. Ayrıca bebeklerin ve küçük çocukların bu tür kimyasallara karşı daha savunmasız olduklarını biliyoruz. Bu beni çok endişelendiriyor.” ifadelerini kullandı.

    Dick Vethaak, bununla ilgili acilen çok daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguladı.

  • Rehavet uyarısı! Vaka sayılarını artırabilir

    Rehavet uyarısı! Vaka sayılarını artırabilir

    Prof. Dr. Levent Akın, yaptığı açıklamada, açık havada maske kullanma zorunluluğunun kaldırılması kararını hatırlatarak, bundan sonra bireysel büyük sorumluluk düştüğünü söyledi. Akın, Türkiye’de hala 25 bin yeni vaka çıktığını belirterek, “Eğer siz kendinizi koruma konusunda dikkatli davranmazsanız o zaman vaka sayısını farkında olmadan artırabilirsiniz” dedi. Açık alanda maskenin kaldırıldığı ancak pek çok kimsenin hala maskesini taktığını hatırlatan Akın, “Sokakta yürüyen insanlarla olan mesafenizi 2 metrenin altında tutacak şekilde koruyamayacağınıza inanıyorsanız muhakkak maske takmanız lazım. Ayrıca kapalı mekanlarda her halükarda risk çok yükseliyor. Şu anda kış mevsimindeyiz havalar da aniden soğudu, kapalı mekanlarda yoğunluk arttı. Bu yüzden muhakkak maskenin takılması lazım” diye konuştu.

    ‘VAKA SAYILARININ ARTMASINA SEBEP OLABİLİR’

    Prof. Dr. Akın, vaka sayılarındaki düşüşle ilgili de “Vaka sayılarındaki düşüş, toplumdaki bıkkınlığa bağlı olarak rehaveti artırabilir. ‘Vaka sayıları düşüyor; hastalık artık dünyayı, ülkemizi terk ediyor’ diye özellikle önlemler konusunda gösterilen titizlikte azalma olur. Bu da vaka sayılarının artmasına, buna bağlı olarak da hastane kullanımının ve ölümlerine artmasına sebep olabilir. Bunun kesin çözümü kişilerin maskelerini takması ve muhakkak hatırlatma dozu da dahil olmak üzere aşılarını tamamlatması. Aksi takdirde rehavet hastalık zaten ortalıkta bekliyor, ‘Nasıl yayılsam, nasıl fırsat bulsam’ diye bekliyor. Bizim buna olanak yaratmamamız lazım. Kendimize güvenimiz güzeldir ama o özgüveni fazla kullandığımız zaman kendimize zarar veririz. Hastalığın kimde ne kadar ne şekilde seyredeceği konusunda çok kesin kanıtlar yok. Risk faktörlerini söylüyoruz ama genç birinin de yaşlı birinin de öldüğünü görüyoruz. O zaman aldığınız mikrop miktarı, vücudunuzun o sıradaki direncine bağlı olarak çok etkili olabilir” dedi.

    ‘YENİ VARYANTLAR KARŞIMIZA ÇIKABİLİR’

    Prof. Dr. Akın, yeni varyantın söz konusu olabileceğini belirtip, “Yeni varyantın çıkma olasılığını artıran vaka sayısının fazlalığıdır. Ne kadar fazla vaka varsa o kadar yüksek olasılıkla yeni varyantlara gebe olursunuz. Ayrıca Ukrayna’da savaşın yarattığı baskı ve getirdiği yoksulluk, sefillik, sıkıntı toplumda koronavirüs enfeksiyonlarının kontrolünü hemen hemen sıfırlamış durumda. Ukrayna’dan Avrupa bölgesine çok büyük bir göç geliyor. Bu da Avrupa’da yeni bir hareketlenmeye sebep olabilir. Avrupa’daki hareketlenme Türkiye’de yeni hareketlenmeye yol açabilir. O yüzden de bir risk yaratıyor. Bu yüzden de yeni varyantlar Afrika Bölgesi’nden, Amerika kıtasından, Uzak Doğu’dan ya da Asya kıtasından her an karşımıza çıkabilir. Bununla ilgili taramalar yapılıyor. Şu anda yeni varyantlar var ama bu yeni varyantlar dünyayı tehdit edecek, yeni bir dalgalanmaya yol açacak şekilde ortada gözükmüyor” diye konuştu.

  • Beyne iyi gelen 6 besin

    Beyne iyi gelen 6 besin

    ABD’de yer alan Harvard Üniversitesi’nden bir bilim insanı tarafından beyin sağlığına en faydalı besinler açıklandı.

    Harvard Tıp Okulu’nda beslenme psikiyatristi ve beyin uzmanı Dr. Uma Naidoo, araştırmasında diyet ve akıl sağlığının ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunu söylerken ve aralarındaki bağlantının iki yönlü olduğunu aktardı.

    Beyin sağlığı için en faydalı besinler nelerdir? Harvard’lı beslenme uzmanı açıkladı – 2
    Yönlerden birinin iyi beslenme seçeneklerinin olmamasının akıl sağlığı sorunlarının artmasına neden olacağını söyleyen Naidoo zihinsel sağlık sorunlarının da kötü beslenme alışkanlıklarına yol açacağını vurguladı.

    Dr. Uma Naidoo tarafından yüzlerce hastayla yapılan çalışmada ise beyin sağlığına en iyi gelen besinler açıklanırken, kişilerin bu besinleri yeterince yemediğinin tespit edildiği belirtildi.

    İşte Harvard Tıp Okulu beslenme psikiyatristi ve beyin uzmanı Dr. Uma Naidoo tarafından ruh haline iyi gelebilen, hafızayı keskinleştiren ve beynin en yüksek verimlilikle çalışmasına yardımcı olan besinler:

    BAHARATLAR

    Baharatların yemeklere lezzet katmasının yanı sıra antioksidan özelliklerinin altını çizen Naidoo, beynin zararlı serbest radikallerle savaşmasına yardımcı olduğunu ve bu nedenle dokulara zarar verebilecek oksidatif stresi önlediğini söyledi.

    Dr. Uma Naidoo, özellikle zerdeçal ve safranın beyin sağlığı için çok faydalı olduğunu sözlerine ekledi.

    FERMENTE GIDALAR

    Fermente gıdaların, süt, sebze veya diğer ham maddeleri maya ve bakteri gibi mikroorganizmalarla birleştirerek yapıldığını belirten Naidoo, bunların sağlıklı bağırsak fonksiyonunu artırabilen ve kaygıyı azaltabilen canlı bakteri kaynakları olduğunu vurguladı.

    Fermente gıdaların beyni koruyabileceğine, hafızayı iyileştirebileceğine ve bilişsel gerilemeyi yavaşlatabileceğine dair birçok araştırma olduğunu söyleyen Harvard Tıp Okulu’nda beslenme psikiyatristi, probiyotik açısından zengin yoğurtun güçlü bir parçası olabileceğini belirtti.

    BİTTER ÇİKOLATA

    “Bitter çikolata, nöronları koruyan kaplamayı oluşturmaya, ruh halinde yer alan kimyasalların ve kimyasal yolların sentezini kontrol etmeye yardımcı olan mükemmel bir demir kaynağı” diyen Dr. Uma Naidoo, 2019’da 13 binden fazla yetişkinle yapılan bir çalışmada, düzenli olarak bitter çikolata yiyen kişilerin depresyon belirtilerinin yüzde 70 daha az olduğunun tespit edildiğini aktardı.

    AVOKADO

    Harvard Tıp Okulu’nda beslenme psikiyatristi ve beyin uzmanı, avokadonun uygun beyin fonksiyonu için önemli olan yüksek miktarda magnezyum içerdiğini söylerken, depresyonun magnezyum eksikliği ile ilişkili olduğuna dair çalışmalar olduğunu vurguladı.

    KABUKLU KURUYEMİŞLER

    Dr. Uma Naidoo, “Kuruyemişler, temel vitamin ve minerallerin yanı sıra beynimizin iyi çalışması için ihtiyaç duyduğu sağlıklı yağlar ve sıvı yağlara sahiptir, örneğin, Brezilya fıstığındaki selenyum” derken, günde bir avuç yendiği takdirde omega-3 yağ asitlerinin anti-inflamatuar ve antioksidan etkileri nedeniyle düşünme ve hafızayı geliştirmede etkiye sahip olduğunu bildirdi.

    YAPRAKLI YEŞİLLİKLER

    Harvard Tıp Okulu’nda beslenme psikiyatristi ve beyin uzmanı Dr. Uma Naidoo, yaptığı araştırmasında son olarak yapraklı yeşilliklerin beyin sağlığı üzerinde etkileri olduğunu söylewdi.

    Lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerin sağlıkta fark yarattığını söyleyen Naidoo, yapraklı yeşilliklerin bunama ve bilişsel gerilemeye karşı koruma sağlayan besinler olan E vitamini, karotenoidler ve flavonoidler içerdiğinin altını çizdi.

    Yeşilliklerin diğer bir faydasının ise, “kırmızı kan hücresi oluşumunda önemli olan doğal bir B9 vitamini formu olan inanılmaz bir folat kaynağı olmaları” diyen Dr. Uma Naidoo, “Ispanak, pazı ve karahindiba gibi yeşillikler de mükemmel bir folat kaynağıdır” ifadelerini kullandı.