Etiket: Sağlık

  • DSÖ: Omicron’dan daha bulaşıcı olacak

    DSÖ: Omicron’dan daha bulaşıcı olacak

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetkilileri, Omicron’un (BA.1) alt varyantı BA.2 ile ilgili açıklamalarda bulundu. Covid-19 teknik heyet lideri Maria Van Kerkhove, BA.2′nin halihazırda dünya çapında baskın olan BA.1′den daha bulaşıcı olduğunu ve muhtemelen daha yaygın hale geleceğini söyledi. Covid vakaları yöneticisi Dr. Abdi Mahamud ise, BA.2’nin daha önce BA.1 olan kişileri yeniden enfekte edip edemeyeceğinin ise belirsiz olduğunu söyledi.

    Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yetkilileri, Omicron’un alt varyantı BA.2 ile ilgili açıklamalarda bulundu.

    Yeni varyantın (BA.2) Omicron’un orijinal halinden (BA.1) daha bulaşıcı olduğunu belirten yetkililer, BA.2’nin dünya çapında yaygınlaşacağını söyledi.

    ‘BA.2’NİN TESPİTİNDE ARTIŞ GÖRMEYİ BEKLİYORUZ’

    Covid-19 teknik heyet lideri Maria Van Kerkhove, küresel sağlık kurumunun Omicron’un dört farklı versiyonunu izlediğini belirtirken, halihazırda baskın olan BA.1 versiyonundan daha bulaşıcı olan BA.2 alt varyantının muhtemelen daha yaygın hale geleceğini aktardı.

    Van Kerkhove, DSÖ’nün sosyal medya platformlarında canlı yayınlanan bir soru-cevap oturumu sırasında “BA.2, BA.1’den daha bulaşıcıdır, bu nedenle dünya çapında BA.2’nin tespitinde artış görmeyi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    Covid-19 teknik lideri, DSÖ’nün, alt varyantın Omicron vakalarında hızlı bir artış ve ardından keskin bir düşüş gören ülkelerde yeni enfeksiyonlarda artışa neden olup olmadığını görmek için BA.2’yi izlediğini söyledi.

    Van Kerkhove, araştırmaların devam ettiğini belirtmesine rağmen, her iki alt varyantın neden olduğu enfeksiyonların ciddiyetinde bir fark belirtisi olmadığını vurguladı.

    ‘AŞILAR CİDDİ VAKA VE ÖLÜMLERE KARŞI ETKİLİ’

    Danimarka’daki araştırmacılar daha önce, BA.2’nin BA.1’den yaklaşık 1,5 kat daha bulaşıcı olduğunu ve aşılanmış ve hatta güçlendirilmiş kişilere bulaştırma konusunda daha usta olduğunu açıklamıştı.

    Bununla birlikte, tam olarak aşılanmış kişilerin, aşısızlara kıyasla virüsü yayma olasılığının daha az olduğu belirtilmişti.

    Van Kerkhove, aşıların tüm enfeksiyonları önlemese de ciddi vaka ve ölümleri önlemede oldukça etkili olduğunu söylerken, kişileri kapalı alanlarda aşı yaptırmaya ve maske takmaya çağırdı.

    DSÖ’nün Covid vakaları yöneticisi Dr. Abdi Mahamud ise, BA.2’nin daha önce BA.1 olan kişileri yeniden enfekte edip edemeyeceğinin belirsiz olduğunu söylerken, bunun, virüsün ne kadar yayılabileceği üzerinde önemli bir etkisinin olabileceğini vurguladı.

    ‘OMİCRON’A YAKALANANLARIN ÜÇTE İKİSİ DAHA ÖNCE COVİD-19 OLDU’

    İngiltere’de yapılan bir araştırma, Omicron’a yakalanan kişilerin üçte ikisinin daha önce Covid-19 olduğunu belirtmişti.

    Covid varyantlarını izleyen uluslararası bir veri tabanına göre ABD’deki çoğu eyalette şimdiye kadar onaylanmış toplam 460 vaka olduğu bildirilirken, düşük bir seviyede dolaşımda olmasına rağmen BA.2’nin varlığını doğrulanmıştı.

  • Omicron varyantı yoğun bakımlara yansımadı

    Omicron varyantı yoğun bakımlara yansımadı

    Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Covid-19 Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Ayşe Özcan, koronavirüs salgınında ‘Omicron’ varyantı döneminde yoğun bakımlarda bir miktar azalış olduğunu; fakat salgının hala ciddiyetini koruduğunu söyledi. Özcan, “‘Omicron’ varyantı çok kolay bulaşıyor, hızlı yayılıyor. Bunu hasta sayılarından da görüyoruz ama bizi yoğun bakım açısından sevindiren şey, hasta sayısındaki artışın aynı oranda yoğun bakım artışına yansımamış olması” dedi.

    Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Covid-19 Yoğun Bakım Sorumlusu Prof. Dr. Ayşe Özcan, şu anda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ‘Omicron’ varyantının önde gelen hastalık etkeni olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özcan, “‘Omicron’ varyantı çok kolay bulaşıyor, hızlı yayılıyor. Bunu hasta sayılarından da görüyoruz ama bizi yoğun bakım açısından sevindiren şey, bu hasta sayısındaki artışın aynı oranda yoğun bakım artışına yansımamış olması. Yoğun bakım ihtiyacı olan hastalar hala var; ama daha az. Ağır, ileri basamak yoğun bakım ihtiyacı olan hasta sayısı da azaldı. Bu da bizim için sevindirici. Covid-19 yoğun bakımlarında önceki 2 aya göre bakarsak yüzde 20-25 oranında bir azalmanın olduğunu söyleyebilirim fakat salgın hala ciddiyetini koruyor. Böyle net sayılar vermek çok doğru değil belki; ama hasta sayısındaki artışa göre yoğun bakım ayağında bir azalma olması bizleri sevindiriyor” diye konuştu.

    ‘AŞILAMA AZALIŞTA ETKİLİ’

    Prof. Dr. Özcan, Covid-19 yoğun bakımlarına yatışın azalmasında aşılamanın önemine dikkat çekerek, şunları söyledi:

    “Bireylerin aşılamaya önem vermesi, aşılamanın artması, hatırlatma dozlarının yapılmış olması; bunlar çok önemli. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına uyulması ve aşılamanın da özellikle yatışların azalmasında etkili olduğunu düşünüyorum. Aşı yaptıranlar sayesinde bu salgından çıkabilecekmişiz gibi geliyor bana. Biliyoruz ki bu virüs savunmasız kişilerde hastalığa yol açıyor. Yoğun bakım hasta profiline baktığımızda özellikle bir bölümde 70 yaş üzeri hastalar, ek ve kronik hastalığı olanlar çoğunluğu oluştururken diğer bölümde de genç ve aşısız olan hastaları görüyoruz. Yoğun bakımda hala aşısız hastalarımız var. Hiç aşı olmamış hastalarımız var ya da hatırlatma dozunu önerilen zamanda yaptırmamış hastalarımız var. Genç hastalarda hiç aşısını olmamış hastaları yatırıyoruz ve ciddi tutulumlarla hastalıkları seyredebiliyor. Yani savunmanız yoksa hastalığı ağır geçiriyorsunuz. Aşılama ile birlikte bir savunma mekanizmasının güçlendirilmiş olması, buna karşı bir ön korumanın olması yoğun bakım ihtiyacındaki azaltmayı sağladığını düşünüyorum.”

    ‘DELTA’YA GÖRE BİRAZ DAHA İYİ GEÇİRİLİYOR’

    Prof. Dr. Özcan, Covid-19 salgınında ‘Omicron’ varyantının son varyant olduğuna ve grip benzeri reaksiyon gösterdiğine dair yapılan açıklamalarla ilgili, “‘Grip benzeri’ ya da ‘Hafif atlatılıyor’ demek için biraz erken olduğunu düşünüyorum. Bunu biraz daha görmemiz biraz daha tecrübe etmemiz gerekiyor. Genel olarak bakarsak çok ağır yoğun bakım hastalarımız olmadı ama yine bunları söylemek için erken olduğunu vurguluyorum. ‘Delta’ varyantı çok ağır seyrediyordu. Kronik hastalığı olanlarda, savunması düşük olan hastalarda çok daha hızlı ölüme götüren süreçler görüyorduk. ‘Delta’ varyantına göre hastalık biraz daha iyi geçiriliyor, diye söyleyebilirim” dedi.

  • Bitkisel yağ felç riskini azaltıyor

    Bitkisel yağ felç riskini azaltıyor

    ABD’de yapılan yeni bir araştırmada, bitkisel bazlı yağ tüketmenin felç riskini azalttığı açıklandı. 120 bin sağlık çalışanı üzerinde yapılan çalışmada, bitkisel bazlı yağı çok tüketenlerin az tüketenlere göre felç geçirme riskinin yüzde 12 daha az olduğu aktarıldı.

    ABD’de yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, bitki bazlı yağlar yemenin felç riskini düşürdüğü açıklandı.

    Amerikan Kalp Derneği tarafından yapılan bilimsel oturumlarda açıklanan yeni bulgularda, çok bitkisel bazlı yağ yiyenlerin, az yiyenlere kıyasla felç geçirme olasılığının yüzde 12 daha az olduğu belirtildi.

    Çalışmada ayrıca, yüksek düzeyde hayvansal kaynaklı doymuş yağ tüketen kişilerin, az tüketenlere göre felç geçirme olasılığı yüzde 16 daha fazla olduğu aktarıldı.

    Harvard’ın beslenme bölümünde araştırmacı olan çalışmanın baş yazarı Fenglei Wang, “Bulgularımız, yağ türünün ve farklı gıda kaynaklarının inme dahil kardiyovasküler hastalıkların önlenmesinde yemeklerdeki toplam yağ miktarından daha önemli olduğunu gösteriyor” dedi.

    27 YIL BOYUNCA 120 BİN KİŞİ İNCELENDİ

    27 yıllık sağlık verilerine dayanarak 120 bin hemşire ve sağlık personelinin incelendiği çalışmada, sıvı bitkisel yağlar, mısır yağı, aspir yağı, ayçiçeği yağı, soya fasulyesi yağı gibi çoklu doymamış yağ asitleri yüksek olan şeyler ve daha sonra tekli doymamış yağ asitleri yüksek olan kanola yağı ve zeytinyağı gibi yağlar incelendi.

    Doymuş ve trans yağların sağlıklı olmadığı belirtilen çalışmada, sucuk, salam ve sosis gibi işlenmiş et ürünleri de incelendi.

    KIRMIZI VE İŞLENMİŞ ET TÜKETİMİNİ AZALTMAK RİSKLERİ AZALTABİLİR

    Harvard TH’de beslenme bölümü başkanı Dr. Frank Hu, “Sağlıklı bir beslenme düzeni içinde kırmızı ve işlenmiş et tüketiminde ılımlı bir azalma, toplam ölüm oranını yüzde 13, kalp hastalığı ölümlerini yüzde 14, kanser ölümlerini yüzde 11 ve tip 2 diyabet riskini yüzde 24 azaltabilir” dedi.

    Araştırmada son olarak süt ürünleri incelenirken, peynir, tereyağı, süt, dondurma ve krema dahil olmak üzere süt yağının felç riskiyle ilişkisi olmadığı vurgulandı.

  • Araştırma: Yüzde 90 oranında azaltıyor

    Araştırma: Yüzde 90 oranında azaltıyor

    İngiltere kanser araştırma kurumu Cancer Research UK tarafından yapılan araştırmada, İngiltere’de 2008 yılında başlatılan HPV (human papillomavirus) aşı programı kapsamında aşının rahim ağzı kanseri vakalarını yaklaşık yüzde 90 oranında azalttığı belirtildi.

    Cancer Research UK tarafından araştırmaya dair yapılan açıklamada, ülkede 2008 yılında genç kızlar için HPV aşı programının başlatıldığı ve ‘ilk kez’ bir çalışmanın, İngiltere HPV aşı programının ‘işe yaradığını ve hayat kurtaracağını’ gösterdiği ifade edildi. Açıklamaya göre çalışmada aşının, 11-13 yaşlarında aşıyı olan ve şu an 20’li yaşlarındaki kadınlarda rahim ağzı kanseri oranını neredeyse yüzde 90 oranında azalttığı ortaya çıktı. Araştırmacılar tarafından HPV aşılama programının yaklaşık 450 rahim ağzı kanserini ve 17 bin 200 kanser oluşumunu önlediğini tahmin ediliyor.

    ‘SONUÇLAR UMUT VERİCİ’

    Hakemli tıp dergisinde de yayınlanan çalışmanın, İngiltere aşı programına odaklanan türünün ilk örneği ve iki değerlikli rahim ağzı kanseri aşısının (Ceravix) etkinliğini analiz eden ilk çalışma olduğu ifade edildi. Ekibin, Ocak 2006 ile Haziran 2019 arasında İngiltere’de 20-64 yaş arası kadınlarda teşhis edilen tüm rahim ağzı kanserlerini incelediği ve sonuçların ‘umut verici göründüğü’ belirtildi. Aşının, 16-18 yaşları arasında aşılananlarda rahim ağzı kanseri oranını yüzde 34, 14-16 yaşları arasında yüzde 62 ve 12-13 yaşları arasında aşılananlarda yüzde 90 oranında azalttığı açıklandı.

    Ayrıca, neredeyse tüm rahim ağzı kanserlerine HPV’nin neden olduğu ve bu bağlantının 20 yıldan uzun bir süre önce Cancer Research UK bilim insanları tarafından kanıtlandığına yer verilirken, HPV aşısının, virüsün kansere neden olan ana suşlarına (HPV 16 ve 18) karşı koruma sağladığı ifade edildi.

    “BİRÇOK HAYAT KURTARMA ŞANSIMIZ VAR”

    Araştırmayla ilgili Cancer Research UK Başkanı Michelle Mitchell’in, “HPV aşısının, binlerce kadını rahim ağzı kanseri geliştirmesine karşı koruduğunu ve korumaya devam edeceğini gösteren ilk çalışmayı görmek tarihi bir an. Cancer Research UK, uzun yıllardır bu alandaki araştırmaları finanse ediyor ve aşılama programının başlamasından bu yana bu sonuçları sabırsızlıkla bekliyorduk. İngiltere’de her yıl yaklaşık 850 kadın rahim ağzı kanserinden ölüyor, bu yüzden birçok hayat kurtarma şansımız var” ifadelerine de yer verildi.

  • Türk Telekom Basketbol Takımı Ankara Medi̇cana Internati̇onalda Sağlık Kontrolünden Geçti̇

    Türk Telekom Basketbol Takımı Ankara Medi̇cana Internati̇onalda Sağlık Kontrolünden Geçti̇

    Türk Telekom Basketbol Takımı yeni sezon öncesi PCR testleri dahil pek çok tetkikini Medicana International Ankara Hastanesi’nde yaptırdı.

    Medicana International Ankara Hastanesi, Türk Telekom Basketbol Takımı sporcularını ilk olarak genel sağlık durumlarını öğrendikten sonra sporcuları detaylı olarak muayene etti. İlk olarak PCR testleri ile başlayan kontrollerinin ardından detaylı kan tetkikleri yapılan basketbolcular, iç hastalıkları, kulak burun boğaz, kardiyoloji kontrollerinden geçti. Hekimlerimler ile birebir görüşen sporcular muayene sırasında ve sonrasında beraber fotoğraf çekimleri gerçekleşti.

  • Antalyada Falezlerden Düşen Adamın Sağlık Eki̇pleri̇ne Söyledi̇kleri̇ Duygulandırdı

    Antalyada Falezlerden Düşen Adamın Sağlık Eki̇pleri̇ne Söyledi̇kleri̇ Duygulandırdı

    Antalya’nın dünyaca ünlü falezlerinden deniz manzarası izleyen bir kişi düşme sonucu yaralandı. Yaralı adamın kendisini hastaneye götürmek için gelen sağlık ekiplerine, “Benim bir şeyim yok. Siz başkasına bakın. Ben uyumak istiyorum. Size zahmet veriyorum” sözleri ekipleri duygulandırdı.

    Olay, Muratpaşa ilçesi Konyaaltı Caddesi Yavuz Özcan Parkı falezlerde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, falezlerden denizi izleyen Deniz Eryılmaz (45) aldığı alkolün de etkisi ile bir anda dengesini kaybederek düştü. Yerde acı içerisinde yatan adamın çığlığını duyan vatandaşlar yardımına koştu. Eryılmaz, vatandaşların da yardımı ile düştüğü yerden çıkarılarak yukarı taşındı.

    “Size zahmet veriyorum”

    Durum 112 Acil Çağrı Merkezine bildirildi. İhbarın ardından olay yerine sağlık ve polis ekipleri geldi. Vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Eryılmaz’a sağlık ekipleri ilk olarak olay yerinde müdahale etti. Bu sırada sedyeye alınmak istenilen Eryılmaz, sağlık çalışanlarına, “Benim bir şeyim çok. Siz başkasına bakın. Ben uyumak istiyorum. Size zahmet veriyoruz” sözleri sağlık çalışanlarını duygulandırdı.

    Sağlık çalışanları ise “Hastaneye gidelim. Sonra geri gelirsin. Sen şimdi bilmiyor olabilirsin. Bize neden zahmet olsun. Zahmet olmaz” dedi.

    Yaralı adam daha sonra sağlık ekiplerince Atatürk Devlet Hastanesine kaldırıldı. O anları gören Murat Çağlan, “Amca yerde yatıyordu. Uçurumdan düştüğünü söylediler. Yazık olmuş amcaya. Allah yardımcısı olsun” dedi.

  • Koronavirüse’ten yüzde 60 daha bulaşıcı

    Koronavirüse’ten yüzde 60 daha bulaşıcı

    Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, Delta varyantının koronavirüs ve Alfa varyantına göre yüzde 60 daha bulaşıcı ve etkin olduğunu söyledi.

    AÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, kişilerde boğaz ağrısı, baş ağrısı, burun akıntısı gibi bulgularla karşılaşıldığında hem bulaşıcılığı hem de ölümcüllüğü nispeten yüksek Delta varyantını akla getirmek gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Yalçın, bu gibi bulguları olanların kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurmalarında yarar olduğunu aktardı.

    ‘YÜZDE 60 DAHA BULAŞICI VE ETKİN’

    2020 yılı sonu itibari ile ilk kez ana virüs sonrasında İngiltere’de Alfa varyantının tanımlandığını, ardından Brezilya ve Güney Afrika’dan Beta ve Gama varyantlarının tanımlandığını kaydeden Prof. Dr. Yalçın, son olarak da Hindistan’da Delta varyantının tanımlandığını söyledi. Prof. Dr. Yalçın, “Delta varyantı, başlangıçtaki orijinal virüs ve Alfa varyantına göre yüzde 60 daha bulaşıcı ve daha etkin. Sonuçları daha sıkıntılı görülüyor. Delta varyantına karşı belli aşıların daha etkin olduğunu biliyoruz” dedi.

    7 FARKLI VARYANT MEVCUT

    Prof. Dr. Yalçın, “Bu 4 varyant sonrasında şu an için ülkelerde daha az görülen, belli yerlerde kümeler halinde gördüğümüz 7 farklı varyant mevcut. Bu varyantlarla ilgili veriler giderek artıyor. Fakat belirttiğimiz 4 varyanta göre daha hafif seyrediyor. Son zamanlarda daha çok dikkat çekici olan Delta varyantı, klasik Covid-19 enfeksiyonundan daha farklı. Ateş, öksürük, nefes darlığı, tat ya da koku bozukluklarının olmadığı bir klinik tablo ile karşımıza çıkıyor. Delta varyantında ise dikkat çeken husus, kişilerde boğaz, baş ağrısı, burun akıntısı gibi soğuk algınlığı bulgularının olması” diye konuştu.

    ‘mRNA AŞISI DELTA VARYANTINA KARŞI ETKİN’

    Özellikle mRNA aşısının Delta varyantına karşı yüksek derecede etkili olduğunun bilindiğini ifade eden Prof. Dr. Yalçın “Daha önce inaktif aşı olmuş bireylerin en az 3 ay geçmiş ise üçüncü aşıyı olarak, ciddi rahatsızlıkları yok ise (kalp, alerjik hastalıklar) özellikle mRNA aşılarından birinin yapılmasını öngörüyoruz. Daha önce hastalığı geçirmiş bireylerin de mRNA aşısı yaptırmalarında, en az üç ay sonra yaptırmalarında yarar var” dedi.

  • Koronavirüs tedavisinde nar kabuğu yöntemi

    Koronavirüs tedavisinde nar kabuğu yöntemi

    Türkiye’de laboratuvar ortamında araştırması yapılan ‘nar kabuğu ekstresi, zerdeçal ve zencefil içeren formüle edilmiş ağızda eriyen ürün’ Hindistan’da hastalar üzerinde destek tedavi olarak denendi. Çalışma hakkında bilgi veren Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, “Ürünün, 10 gün boyunca, günde 3 kez kullanılması sonrası PCR negatifleşme oranı neredeyse 2 kat arttı” dedi.

    Hindistan’da yapılan bir araştırmaya göre, nar kabuğu özütü içeren besin takviyesinin, PCR’ın negatifleşmesi ve virüsün üst solunum yolu mukozasında etkisiz hale gelmesi etkinliği gösterildi. Araştırma hakkında değerlendirmede bulunan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, “Hindistan’da yapılan bir çalışmanın sonuçları da yayınlandı. Çalışma semptomatik ancak evde takip edilen, hafif ve orta semptom gösteren kişiler üzerinde yapıldı. 10 gün süreyle, günde 3 kez bu ürünün kullanılması sonrası 10’uncu gündeki PCR negatifleşme oranının neredeyse 2 kat fazla olduğu gösterildi” diye konuştu.

    “VİRÜSÜ TÜKÜRÜKTE ETKİSİZLEŞTİRİYOR”

    Ürünün tükürük salgısını artırdığını da ifade eden Prof. Dr. Dilek Arman, “PCR’ın negatifleşmesi ve virüsün üst solunum yolu mukozosunda etkisiz hale getirilmesi alt solunum yoluna inmesini, sistemik etkilerinin azalmasını da sağlıyor. Bu anlamda önemli bir çalışma. O nedenle bu tür bir ürünü özellikle aşılanmamış ya da aşılanmış bireylerde AVM’ye, kalabalık ortama girmeden hemen önce günde 3 kez kullanılmasını öneriyorum. 3 saat süreyle etkisinin devam ettiğini biliyoruz. Tükürük bezleri aynı akciğerdeki gibi, daha yoğun olarak ACE reseptörlerini taşıyan dokular. Dolayısıyla tükürükteki virüsün etkisizleştirilmesi, vücuttaki giriş kapısında virüs yükünün azalması gibi bir katkı sağlıyor. Bu ürün ise tükürük salgısı 5 kat artırıyor” değerlendirmesinde bulundu.

    “AŞILAMADA YÜZDE 70’LERE ULAŞMALIYIZ”

    Aşılama oranlarındaki artışa da dikkat çeken Prof. Dr. Arman, tedbiri elden bırakmamak adına şu önerilerde bulundu:

    “Aşılanma sürecinde vaka sayılarında bir azalma da görüyoruz. Ancak bununla birlikte bir gevşeme görüyoruz. Aşılara olan güven son derece önemli ama unutulmaması gereken bir şey var ki aşılar belirtili enfeksiyon, ağır enfeksiyon ve ölümleri önlemede çok başarılı. Ama enfeksiyonu önlediği konusunda elimizde şu anda bir veri yok. Dolayısıyla enfeksiyon toplumda yayılmaya devam edebilir. 2 doz aşısını olmuş insan sayısı 18 milyon civarında. Toplam 50 milyon üstü doz uygulanmış olmakla birlikte tekrarlayan dozlar olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla toplumsal olarak korunabiliyoruz diyebilmek için aşılamada yüzde 70’lere ulaşmamız lazım ki yeni bir varyant çıkmaz ve değişen koşullar söz konusu olmazsa. O nedenle tüm korunma önlemlerini elden bırakmamak gerekli.”

    “TÜRKİYE’DE DE GÖSTERİLMİŞ ETKİLERİ VAR”

    Önlemlerden birinin bu ürün olduğunu belirten Arman, “Bu önlemlerden bir tanesi de nar kabuğu ekstresi, zerdeçal ve zencefil içeren formüle edilmiş ağızda eriyen ürün kullanımı. Bu ürünün Türkiye’de de gösterilmiş etkinlikleri vardı. Gerek invitro koronavirüse etki gösterdiği ama hücrelerde toksik etki göstermediği belirtilmişti. Soğuk algınlığındaki klinik etkisini de biliyoruz. Daha önce koronavirüs geçiren ama asemptomatik bireylerde üçüncü günde PCR negatifleşmesini sağladığını önemli ölçüde artırdığını biliyoruz” dedi.

    Aşıdan uzak duran aşıyla ilgili çekinceleri olan kişilerin olduğunu söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Dilek Arman, son olarak şu uyarılarda bulundu:

    “Bugüne kadar aşıya dair saptanan hiçbir yan etki hastalığın etkisinden daha sık ve ağır değil. Hastalıkta gerçekten çaresiz kalınabilen zamanlar oluyor. Bu nedenle aşıya dört elle sarılmak gerekiyor. Aşılansak dahi maske, mesafe ve el hijyeni konularını elden ve gündemden düşürmemek gerekiyor. Bunun yanı sıra enfeksiyonu önlemeye yönelik ek tedbirler içinde de nar kabuğu ekstresi, zerdeçal ve zencefil içeren formüle edilmiş bir ürün katkı sağlayabilir.”

  • Pandemi döneminde çocuklarda beslenmeye dikkat

    Pandemi döneminde çocuklarda beslenmeye dikkat

    Koronavirüs salgını, yetişkinleri etkilediği kadar çocukları da olumsuz yönde etkiliyor. Günlük hayatında arkadaşlarıyla birlikte oyunlar oynayarak, yeteri kadar fiziksel aktivite gerçekleştiren çocuklar, pandemi kısıtlamaları nedeniyle boş zamanlarının büyük bir bölümünü bilgisayar veya televizyon başında geçiriyor. Bu dönemde çocukların daha fazla hareketsiz kaldığını dile getiren Bursa İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Diyetisyen Canan Tanrıöver, “Yetersiz fiziksel aktivite ile birlikte şeker içeriği yüksek yiyeceklerin de fazla tüketilmesi enerji dengesizliğine yol açtığı için çocuklarda kilo alımına neden olur” dedi.

    Obezitenin çocukluk çağında önüne geçilmesinin oldukça önemli olduğunun altını çizen Tanrıöver, çocukluk döneminde sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılmasının erişkin yaşta ortaya çıkabilecek çeşitli sağlık sorunlarının önlenmesi açısından çok büyük önem arz ettiğinin altını çizdi. Bu nedenle obezite konusunda alınacak önlemlerin sadece çocuk için değil tüm aile fertlerini kapsaması gerektiğini vurgulayan Tanrıöver, “Çünkü sizlerin yapamadığı bir davranışı, çocuktan beklemek gerçekçi bir bakış açısı değildir. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra çocukların daha hareketli bir yaşam tarzını benimsemeleri, çocukların sosyal, zihinsel ve bedensel gelişimlerine önemli katkılar sağlayacaktır” şeklinde konuştu.

    Çocukların ebeveynlerinin duygusal durumlarından daima etkilendiklerini ifade eden Tanrıöver, “Özellikle pandemi döneminde ebeveynlerin hissettikleri endişe ve kaygı, çocukların duygu durumlarına da etki etmiş ve bu da yeme davranışını değiştirmiş olabilir. Çocuğun reddettiği bir yiyecek için ısrar etmek doğru bir çözüm olmayacaktır. Bu durumun geçici olduğunu bilin ve sadece güvende hissetmesini sağlayın. Sizin duygunuz değiştiğinde çocuğun yemeğe olan tavrı da değişecektir” diye konuştu.

    Çocuklarına sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak isteyen ailelerin bazı konularda dikkatli olması gerektiğini dile getiren Dyt. Tanrıöver, çocukluk döneminde bütün besin öğelerinden zengin ve dengeli bir şekilde beslenilmesi gerektiğini söyledi. Üç ana öğünle beraberinde 2-3 ara öğünün de mutlaka yapılması gerektiğini belirten Dyt. Tanrıöver, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Özellikle kahvaltı öğünü çocukluk döneminde hem büyüme ve gelişmesi için hem de okul performansı için oldukça önemlidir. Gece boyunca harcanan enerji ile karbonhidrat depoları boşalmakta ve kan şekeri seviyesi düşmektedir. Çeşitli besin gruplarının bir arada olduğu sağlıklı kahvaltı öğünü hem kan şekeri dengesini sağlamakta ve çocuğun zihinsel gücünü desteklemektedir. Öğünlerde; sebze, meyve, yoğurt, tahıl, et ve süt ürünleri gibi besinler dengeli bir şekilde tüketilmelidir”

  • Moderna yeni etki oranını açıkladı

    Moderna yeni etki oranını açıkladı

    Moderna, elde edilen yeni verilerin Covid aşısının ikinci dozdan altı ay sonra virüse karşı yüzde 90’dan fazla etkili olduğunu gösterdiğini söyledi. Yapılan açıklamada aşının ikinci dozundan altı ay sonrasına kadar ciddi hastalıklara karşı yüzde 95’ten fazla etkili olduğu belirtildi.

    ABD’li ilaç şirketi Moderna, Covid-19 aşısı ile ilgili elde edilen yeni verileri açıkladı. Yapılan açıklamada, Covid-19 aşısının virüse karşı korumada yüzde 90’dan fazla etkili olduğu ve aşının ikinci dozundan altı ay sonrasına kadar ciddi hastalıklara karşı yüzde 95’in üzerinde etkili olduğu belirtildi.

    Elde edilen yeni verilerin 9 Nisan’a kadar gerçekleşen 100’ü ağır olmak üzere 900’den fazla Covid-19 vakası incelenerek elde edildiğini belirten Moderna, elde edilen verilen ön sonuçlar olduğunu, yıl boyunca asemptomatik enfeksiyona karşı etkililik ve antikorların kalıcılığına ilişkin güncellenmiş verileri paylaşacağını söyledi.

    Moderna elde ettiği yeni verileri, New England Journal of Medicine’de yayınlanan bir çalışmanın, Moderna aşısının neden olduğu antikorların ikinci dozdan altı ay sonra hala mevcut olduğunu gösterdikten sonra açıkladığı bildirildi.

    TAM ONAYA BİR ADIM DAHA YAKLAŞTI

    Açıklanan yeni veriler Moderna’yı Covid-19 aşısı için ABD ilaç dairesinden tam onay almaya bir adım daha yaklaştırdı.

    Halihazırda iki aylık olarak acil kullanım izni bulunan aşının tam onay alması için daha titiz bir inceleme sürecinden geçeceği belirtilirken onay alınması halinde Moderna, aşılarını doğrudan tüketicilere ve özel şirketlere satmaya başlayabileceği belirtildi.

    Tam onay aldıktan sonra Moderna, çekimleri doğrudan tüketicilere pazarlamaya ve bunları ABD’deki bireylere ve özel şirketlere satmaya başlayabilir.

    17 YAŞ VE ALTI İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

    Moderna aşısı 18 yaş üzeri kişiler için uygulanırken şirket 17 yaş ve altı için çalışmalarını sürdürüyor.

    BioNTech – Pfizer da geçtiğimiz günlerde aşı verilerini güncelleyerek Kasım ayında 44 bin kişi üzerinde yapılan çalışmaya göre aşının etkinlik oranı yüzde 91,3 olarak açıklamıştı. Yapılan açıklamada ayrıca, aşının Covid-19’a karşı en az altı ay koruma sağladığı belirtilmişti. Aşının etkinlik oranı daha önce yüzde 95,3 olarak açıklanmıştı.