Etiket: Sağlık

  • Eline ayak parmakları dikildi

    Eline ayak parmakları dikildi

    Konya’da otomotiv yedek parça üretimi yapan bir fabrikada çalışan 23 yaşındaki Enes Çelik’in, 2 elinin baş parmaklarına 350 tonluk pres düştü. Başvurduğu hastanenin Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Operatör Doktor Harun Kütahya, Enes Çelik’e, ayaktan ele parmak naklini tavsiye etti. Ameliyatı kabul eden Çelik’e nakil yapıldı.

    “Ben bu kadar toplanacağını tahmin etmiyordum”

    Parmaklarına 350 tonluk pres düşerek iki el baş parmağını kaybeden Enes Çelik, “Geçtiğimiz Eylül ayında iş kazası geçirdim. Her iki elimin başparmağına 350 tonluk pres düştü. Dibinden kopmuştu, umudum yoktu. İlk ameliyattan sonra bu operasyonu söylediler. Ben de kabul ederek nakil oldum. Olmaz diye düşünürken eskisi gibi her şeyi kendim yapabiliyorum. Bir ağrım falan yok, ağırlık kaldırabiliyorum, yazı yazabiliyorum. Şuan her şey kontrol altında. Her şeye rağmen umudunuzu yitirmeyin. İyi bir hocayla normale dönebilir. Ben memnumum halimden, bu kadar toplanacağını tahmin etmiyordum. Ben daha kötüsünü bekliyordum açıkçası ama şuan her istediğimi yapabiliyorum” dedi.

    “Yaklaşık 6 aylık dönemde ellerinde ciddi fonksiyonları kazandık”

    Ameliyat sonrası Enes Çelik’in el fonksiyonlarının verimli olduğunu kaydeden Operatör Doktor Harun Kütahya, “İş kazalarında el yaralanmaları oldukça fazla. Bazen uzuv kayıpları meydana gelebiliyor. Elin fonksiyonlarını tekrar kazandırmak için eğer mümkünse kopan uzuvlar tekrar replantasyon (vücudun kopan bir parçasının işlevini yeniden kazandırmak amacıyla tüm yapılar ile beraber yeniden onarılması) dediğimiz işlemle yerine dikilebiliyor. Fakat bunların mümkün olmadığı durumlarda fonksiyonları tekrar kazandırabilmek, hastayı hem gündelik hem de iş hayatına döndürebilmek için bazen organ nakilleri gibi ayaktan ele gibi nakillerle işlem yapmak gerekebiliyor. Bizim hastamız da 2023 yılı Eylül ayında bir iş kazası sonrasında her iki elde başparmağın kopmasıyla bize başvurdu. Peş peşe olan süreçte her iki ayağından her iki eline başparmak nakil işlemlerini gerçekleştirdik. Yara iyileşmeleri, kemik kaynamalarının ardından fizik tedaviye başladık. Daha sonrasında ise yaklaşık 6 aylık dönemde ellerinde ciddi fonksiyonları kazandık. Gündelik işlerini yapabilir aşamasına getirebildik. Bundan sonraki süreçte ise bu fonksiyonları daha da ilerletip özellikle iş kazanımına da artık döndürmeyi planlıyoruz” diye konuştu.

  • Uzmanından kurban eti önerisi

    Uzmanından kurban eti önerisi

    Kurban Bayramı’na sayılı günler kala etlerin muhafaza edilmesi ve tüketilmesi noktasında dikkat edilmesi gerekenler hakkında et tüketimi ve tescilli kebabıyla meşhur Adana’da kebapçılar uyarılarda bulundu.

    Kentte uzun yıllardır kebapçılık yapan Yaşar Aydın, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada kurban etinin ilk olarak 3-4 saat dışarıda bekletilerek dinlenmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca Aydın, kurban etiyle ilk gün Adana kebap yapılmasının lezzet açısından uygun olmadığını anlattı.

    “Gelişigüzel kurban kesmemeliyiz”

    Kurban kesimi sırasında dikkat edilmesi gerekenleri de vurgulayan Aydın, “Kurban kesimi sırasında vatandaşlarımız gelişigüzel yerlerde hayvanları kesmesinler. Sinekler ve böcekler kana geliyor. Bu da hastalığa neden oluyor. Kurbanları belediyelerin belirlediği alanlarda kesip parçalamalıyız. Buna dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

    “İlk günkü et sulu olur”

    Etin kesildikten sonra sulu olduğunu ve kebap için uygun olmadığını belirten Aydın, “Sulu eti kebap yapmak mümkün değil. İlk gün ya hayvanın sakatatlarını yiyeceğiz ya da kavurma yapacağız. İkinci gün ama istediğimiz gibi kebap yapabiliriz. Dinlenmemiş et sert olur ve kebap olmaz. Et gevşek olur. İkinci gün daha bir tadını alırsınız. Et dinlediğinde lezzetli olur” ifadelerini kullandı.

    Kurban etinin dağıtılması gerektiğini de anlatan Yaşar Aydın, depremzedelerin unutulmaması gerektiğini söyledi.

  • İyot eksikliği ciddi bir sorun

    İyot eksikliği ciddi bir sorun

    İyot eksikliğinin ilk ve en önemli belirtisinin tiroid büyümesi(guatr) olduğunu ifade eden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Gelir, “Tiroid bezine yeterli miktarda iyot aktarılmadığında tiroid bezi ihtiyacımız olan tiroid hormon üretemez” diye vurguladı. Dr. Gelir, bununla birlikte vücutta iyot eksikliği belirtilerini; Boyundaki tiroid bezlerinde şişlik ve guatr, yorgun ve halsiz hissetme, saçlarda seyrekleşme, ciltte kuruma, kilo alımı, boğulma hissi.” olarak sıraladı.

    Çocuklarda zeka geriliğine neden oluyor

    Yapılan araştırmalar son 30 yıl içerisinde insanlarda iyot düzeylerinin yaklaşık yüzde 50 azaldığını gösteriyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya yüzünde 2 milyarı aşkın kişide iyot eksikliği bulunduğuna dikkat çeken Dr. Gelir, bunlardan 50 milyon kadar insanın ise beyin hasarı dahil ciddi semptomlarla karşılaştığını belirtti. Günümüzde iyot eksikliğinin; Dünya Sağlık Örgütü tarafından çocuklarda beyin ve zeka gelişiminin önlenebilen en yaygın ve en kolay önlenebilen sebebi olarak kabul edildiğini ifade ederek ; iyot eksikliği nedeniyle yeterli zeka gelişimi gösteremeyen en az 30 milyon çocuk bulunduğunu vurguladı.

    İdrar testi ile anlaşılıyor

    İdrar testiyle iyot eksikliğinin belirlenebildiğini dile getiren Dr. Gelir, “İyot eksikliğinin belirlenmesinin ardından uygun beslenme destekleriyle ve besinlerle bu eksikliğin tamamlanması gerekir. İyotlu tuz kullanımı da iyot eksikliğinin gidermenin bir diğer yolu olarak bilinir. İyot eksikliğini gidermek için, kabak, sarımsak, şalgam, ıspanak gibi sebzeler, morina, mezgit ve ton balığı gibi bazı balıklar, süt, yoğurt ve peynir gibi süt ürünleri, çilek gibi besinlerden yararlanabilirsiniz” dedi.

  • Kulak temizleme çöpleri masum değil

    Kulak temizleme çöpleri masum değil

    Kulak sağlığını korumak için yapılması gerekenlerle ilgili açıklamalarda bulunan Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görevli Kulak, Burun ve Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Hakkı Caner İnan, kirinin ‘Serumen’ adı verilen ve kulakta olması gereken bir salgı olduğunun altını çizdi. Serumenin dış kulak yolunu bakterilere karşı koruyan asidik bir yapıya sahip olduğunun bilgisini veren Doç. Dr. İnan, “Bazı insanlarda çeşitli sebeplerle serumenin birikmesi olabiliyor. Bu da kulak kiri dediğimiz buşona yol açıyor. Sağlıklı bir kulak zarı aslında kulak kirini dışarı doğru atar. Her banyo yaptıktan sonra kulak kepçemizin içinde bunu görebiliriz. İnce bir havlu ya da bezle silebiliriz” dedi.

    Kulakları temizlerken kulak çöpü kullanmanın yanlış olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. İnan, “Çünkü biz bu kulak kirini, kulak çöpü ile temizlerken kontrolsüz bir şekilde iyice içeriye doğru itebiliyoruz. Kirin daha da ileri gitmesine, kulak zarına yapışmasına yol açabiliyor. O yüzden kulak çubuğu, kullanılmasını çok istemediğimiz bir alet. Bazı durumlarda dikkatsiz kullanılırsa veya temizlerken yanınızdan biri geçerken kolunuza çarptığında bu kulak çöpü kontrolsüz bir basınçla kulak zarınıza baskı yapması sonucu kulak zarında delikler de karşımıza çıkabilir” şeklinde konuştu.
    Dış kulak yolunun ince bir cilt yapısına sahip olduğunu ve temizlerken bu ciltte küçük sıyrıklara yol açıldığı takdirde bakterilerin yerleşmesinin kolaylaştığını dile getiren Doç. Dr. İnan, “Daha sonra ağrılı bir tablo olan dış kulak yolu enfeksiyonları gelişebilir. Bu akutta olabilir. İki, üç günlük şiddetli ağrı ile de başlayabilir. Bazen tedavisi daha da uzayan 10 günlük, 15 günlük, bir aylık tedaviler gerektiren, çeşitli damlaları kullandığımız hastalıklara da yol açabilir. Bu yüzden kulak çöplerinin kullanılmamasını ve kulakta herhangi bir tıkanık hissettiyseniz ya da kirlilik biriktiğini düşünüyorsanız mutlaka kulak, burun, boğaz uzmanına muayene olmanızı öneriyoruz” diye konuştu.

  • Yaza formda girmek için formüller

    Yaza formda girmek için formüller

    Diyetisyen Berna Ertuğ, yaz mevsiminin yaklaşılmasıyla birçok insanın yaz diyetine başladığını ifade ederek, hayal edilen vücudun bazı kişilerin genetik yapısı için mümkün olamayabileceğini söyledi. Yaz diyetlerine yaklaşımın yeniden düşünülmesi gerektiğine vurgu yapan Ertuğ, “Yılın bu döneminde sıkı bir diyet uygulamanın artıları ve eksilerini göz önünde bulundurulmalı ve bu diyetlerin gerçekten gerekli olup olmadığını sorgulanmalıdır. Doğru besinleri tercih ederek, sağlıklı kilo vermek için atılabilecek ilk adımlardan biri metabolizma hızı ölçümüdür. Kişiden kişiye farklılık gösteren metabolizma hızının ölçümünde en doğru sonucu elde etmek için; kişinin ağzı ve burnu bir maske ile örtülür. Yaklaşık 10-15 dakika süren ölçümde, kişinin oksijen tüketim kapasitesine göre metabolizma hızı ölçümü yapılır. Bu ölçümün sonunda diyetisyen kişiye özel bir beslenme programı hazırlar” diye konuştu.

    “Yanlış diyetlerden uzak durun”

    Hızlı kilo vermek için yapılan bilinçsiz diyetlerin uzun vadede sağlıksız sonuçlara neden olabileceğine dikkat çeken Diyetisyen Berna Ertuğ, doğru beslenme şeklinin kişiye özel olduğunu kaydetti. Ertuğ, şöyle devam etti:
    “Doğru beslenme şekli kişiye özeldir ve bireyin yaşı, vücut yapısı, boyu, cinsiyeti gibi birçok faktörün birleşmesiyle şekillenir. Fazla kiloları verebilmek için aceleci davrananlar, yanlış diyetler ve hızlı kilo kaybı ile vücudunu olumsuz etkilemektedir. Yanlış beslenme şekliyle yağ yerine kas kaybedildiğinde, kilo verildiği zannedilir; fakat vücutta sarkmalar, kırışmalar, selülit görüntüsündeki artışlar gözlenmeye başlar. Bu nedenle metabolizma hızı oksijen tüketimi yöntemiyle ölçülmeli, detaylı vücut analizi yapılmalı, kişinin sağlık durumu, yaşam şekli ve diğer tüm özelliklerine göre ‘diyetisyen’ tarafından önerilen sağlıklı beslenme yöntemi planlanmalıdır.”

    “Aç kalmayın”

    Diyetisyen Berna Ertuğ, diyet aşamasında kan şekerinin dengelenmesi için aç kalmamaya özen gösterilmesi gerektiğini dile getirdi. Ertuğ, şu tavsiyelerde bulundu:
    “Tüm gün boyunca tüketilen besinler 3 ana öğün ve ihtiyaca göre 1-2 ara öğün olarak paylaştırıldığında kilo vermek de sancılı bir süreç olmaktan çıkacaktır. Kan şekerinin dengelenmesi için aç kalmamaya özen gösterilmelidir. Bu sayede gün içinde tetiklenen tatlı krizlerini bastırmak ve tek bir öğünde çok fazla yemek yeme isteğinden kurtulmak kolaylaşacaktır. Beslenmede ‘4 yapraklı yonca’ modeli; doğru besin gruplarından, uygun miktarlarda tüketmek ve kilo verirken sağlıklı kalmak için takip edilmesi gereken bir kuraldır. Her yaprak 1 besin grubunu oluşturmaktadır. Bu gruplar; süt ve ürünleri grubu (süt, yoğurt, ayran, cacık), et-kuru baklagiller-yumurta-peynir, ekmek-tahıl grubu (ekmek, makarna, pilav, çorba), meyve ve sebze grubudur. Diyetisyen kişiye en uygun diyet programını oluştururken, her bir gruptan alınması gereken miktarları da belirler.”

    “Sağlıklı beslenmeyi hareketle destekleyin”

    Yaza formda girmek için sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmanın yanı sıra düzenli egzersiz, hareketli yaşam ve su tüketiminin de ihmal edilmemesi yönünde açıklamalarda bulunan Diyetisyen Berna Ertuğ, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
    “Yüzmek yaz aylarında oldukça rahatlatıcıdır ve farkında olmadan kilo vermenizi sağlar, bu nedenle fırsat buldukça yüzün. Daha çok su içmeye özen gösterin. Günde ortalama 2,5 litre su tüketin. Buzlu çay, soğuk kahve, gazlı içecekler, limonatalar vb. son derece ferahlatıcı hissettirse de, yüksek şeker ve kafein içeriği nedeniyle vücudun ciddi şekilde susuz kalmasına neden olabilir. Bu içeceklerden mümkün oldukça uzak durun. Açık havada egzersiz yapmak başlı başına önemli ölçüde daha fazla kalori yakmanıza neden olabilir. Sabah erken saatlerde antrenman yapın. Açık havada yürüyüş yapın. Günde iki kez açık havada 30 dakikalık bir yürüyüş yapmak bile, doğru beslenmeyle eşleştirildiğinde gözle görülür değişiklikler gösterebilir.”

  • Sağlıkta yeni dönem başladı

    Sağlıkta yeni dönem başladı

  • Hayvanların sağlığı için dağları aşıyorlar

    Hayvanların sağlığı için dağları aşıyorlar

    Veteriner Hekimler; kedi, köpek, kuş gibi evcilleştirilmiş hayvanlar, keklik, yaban domuzu, ceylan gibi vahşi hayvanlar, koyun, keçi, sığır gibi küçükbaş-büyükbaş hayvanlar ve tavuk, hindi, ördek gibi kümes hayvanlarının üretimi ve tedavileri, hayvan ırklarının ıslahı ve yetiştirilmesi, verimliliklerinin artması, sağlıklarının korunması, hastalıkların tedavisi, salgın hastalıkların önlenmesi, iguana, bukalemun, şempanze gibi egzotik hayvan yetiştiriciliği ve tedavileri, et, süt, bal gibi hayvansal ürünlerin insan sağlığına uygunluğunun denetimi, gıda hijyeni ve kontrolü, hayvansal ürünlerde kirlenme ve çevre kirliliği konularıyla yakından ilgileniyor.
    Üzümlü İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, yüksek dağ köylerinde bulunan hayvanlara ulaşmak için büyük çaba sarf ediyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın programlı aşılama kampanyası kapsamında ilçeye bağlı köylerde çalışmalarını sürdüren ekipler zorlu doğa koşullarını aşarak küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara ulaşarak salgın hastalıklara karşı hayvanları aşılıyorlar.
    İlçe Tarım ve Orman Müdürü Dilek Özgül, veteriner sağlık hizmetlerinin ilçe genelinde titizlikle yürütüldüğüne dikkat çekerek “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarda aşılama çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Veteriner sağlık ekiplerimiz, zaman zaman coğrafi açıdan zorluklara karşı mücadele ederek bu hizmeti veriyorlar. Ekiplerimiz büyük bir özveri ile çalışarak ilçemiz genelinde aşılanmadık hayvan bırakmıyor” şeklinde konuştu.

  • Duygusal açlık obeziteye yol açar

    Duygusal açlık obeziteye yol açar

    Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Taha Can Tuman, obezitenin altında yatan psikolojik nedenlere dikkat çekti. Doç. Dr. Tuman, obezitenin ülkemizde en hızlı büyüyen sağlık sorunlarının başında geldiğini belirterek, “Son yıllarda obezite oranlarında çok ciddi artış yaşanmaktadır. Obezite hipertansiyona, tip 2 diyabete, felç riskinde artışa ve uyku apnesi, safra kesesi hastalıklarına, kolesterol yüksekliğine neden olarak beden sağlığını da olumsuz etkiler. Obezite bedensel hastalıklara neden olmasının dışında depresyona ve başta sosyal anksiyete bozukluğu olmak üzere anksiyete bozukluklarına neden olur. Obezite hem ek bedensel hastalıklar hem de ek psikiyatrik sorunlar nedeniyle ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Beden kitle indeksi 25-30 arası aşırı kilolu, 30’un üstü ise obez olarak nitelendirilir. Obezite gelişiminde genetik, hormonal, sosyokültürel, psikolojik ve çevresel faktörlerin rolü bulunur” açıklamasında bulundu.

    Uyuşturucu madde gibi ödül merkezini uyarıyor

    Obeziteye neden olan psikolojik faktörleri sıralayan Doç. Dr. Tuman, şöyle devam etti:
    “Tıkınırcasına yeme, yemek yeme üzerinde denetim kaybı, stres, üzüntü, iç sıkıntısı, kaygı, endişe, mutsuzluk gibi duygusal sıkıntı dönemlerinde aşırı yeme ve gece yeme gibi faktörlerin olduğunu görüyoruz. Bunun dışında dürtüsellik, hazzı ve doyumu erteleme güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, atipik depresyon, anksiyete bozuklukları ve bipolar bozukluk obezite gelişimi ile ilişkilidir. Olumsuz duygularla baş edememe, stres, iç sıkıntısı, keyifsizlik, mutsuzluk gibi olumsuz duygularla baş etmek için aşırı yemeyi bir başa çıkma stratejisi olarak kullanma, yemek yiyince kendini daha iyi hissetme duygusal yemeye neden olarak obezite gelişimine neden olur. Stresli yaşam olayları, algılanan stres düzeyinin yüksek olması, duygu düzenleme güçlükleri olanlarda yani olumsuz duygularla baş etme güçlükleri olanlarda yemek yeme bir rahatlama aracı ve ödül olarak işlev görmekte. Yemek yemek, aynı bağımlılık yapan maddelerde olduğu gibi beyinde dopamini ve endojen opioidleri arttırarak ödül merkezini uyarır ve kişinin haz almasını sağlar. Yemek yemenin verdiği haz pozitif pekiştireç, yemek yiyerek stres, sıkıntı, kaygı ve mutsuzluk gibi olumsuz duygulardan kurtulmak ise negatif pekiştireç olarak aşırı yeme davranışının artarak sürmesine neden olur.”

    Tıkınırcasına yeme ve gece yeme bozukluklarına dikkat

    Doç. Dr. Taha Can Tuman, obezite hastalarında en sık görülen yeme bozukluğunun tıkınırcasına yemek olduğuna işaret ederek şu bilgileri verdi:
    “Tıkınırcasına yeme bozukluğu 2 saatten az bir sürede çoğu kişinin yiyebileceğinden daha çok miktarda gıda tüketilmesi ve bu sırada kişinin yemek yeme üzerinde kontrolü kaybetmesidir. Tıkınırcasına yeme dönemlerinde çok daha hızlı yeme, rahatsızlık verecek düzeyde tokluk hissedene kadar yeme, bedensel açlık duymuyorken aşırı miktarda yeme, çok yediğinden utandığı için tek başına yeme, yemek sonrası tiksinti hissetme ya da suçluluk duyma gibi belirtiler görülür. Bunun dışında obezitesi olanlarda bir diğer yeme bozukluğu olan gece yeme sendromu da sık görülür. Psikolojik faktörler obeziteye neden olduğu gibi obezite de psikolojik sorunlara yol açar. Obezite, beden imajından memnuniyetsizliğe, daha mutsuz olmaya, özgüvende ve özsaygıda azalmaya, yaşam kalitesinde düşmeye neden olur. Bu nedenle obeziteye sıklıkla depresyon eşlik eder. İkinci derece obeziteye sahip kişilerin normal kilolulara göre son bir yılda majör depresyon atağı geçirme riski 5 kat fazladır. Obezite depresyon ilişkisi kadınlarda daha güçlü görünür. Bu durum kadınlarda dış görünümün erkeklere göre benlik saygısını daha fazla etkilemesidir. Bir çalışmada kadınlarda obezitenin depresyonda yüzde 37’lik bir artışla ilişkili olduğu gösterildi. Obezite dış görünümü etkilediği ve bedeninden memnuniyetsizliğe neden olduğu için bu kişilerde sosyal anksiyete bozukluğu da sık görülür.”

    “Obezite cerrahisi tek başına yeterli olamayabilir”

    Psikolojik kaynaklı obezitede cerrahinin tek başına yeterli olmadığına değinen Doç. Dr. Tuman, “Psikolojik faktörlerin yani tıkınırcasına yeme, dürtüsel yeme, yeme üzerinde kontrol kaybı, gece yeme, duygusal yeme gibi problemli davranışların olduğu hastalarda obezite cerrahisi sonrası kişinin tekrar kilo aldığı veya eski kilosuna döndüğü görülür. Psikolojik kaynaklı obezitede cerrahi girişimler de tek başına etkili bir çözüm değildir. Obezite tedavisinde bilişsel davranışçı terapi etkilidir. Terapide sağlıksız beslenme alışkanlıklarının değişmesi hedeflenir. Yemek sıklığı ve porsiyon büyüklüğünü azaltma, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri hedeflenir. Bununla birlikte obezite, nedenleri ve neden olduğu bedensel ve psikiyatrik hastalıklar ile ilgili bilgilendirme, uyaran kontrolü, hedef belirleme, kendini izleme, yapılan davranışın ödüllendirilmesi gibi davranışçı yöntemler kullanılır. Kilo vermeyi engelleyecek işlevsiz düşüncelerin bilişsel olarak yeniden yapılandırılması, duygusal yemeleri azaltmak için kişinin duygu düzenleme, stres yönetimi ve sorun çözme becerilerinin arttırılması gibi yöntemler kullanılır” dedi.

  • Müdür Şenkul, sağlık hizmetlerini inceledi

    Müdür Şenkul, sağlık hizmetlerini inceledi

    Her geçen gün büyüyen sağlık altyapısı ile dikkatleri üzerine çeken Aydın’da, sağlık yatırımları aralıksız devam ediyor. Bu çerçevede ilçe ziyaretlerinde hız kesmeyen Aydın İl Sağlık Müdürü Dr. Eser Şenkul, Nazilli Devlet Hastanesi’ni ziyaret etti. Sunulan sağlık hizmetlerini yerinde inceleyen ve hastane başhekiminden yürütülen çalışmalar hakkında bilgi alan Müdür Şenkul, özverili çalışmaları dolayısıyla da sağlık personellerine teşekkür etti. Ayrıca hastanede yatan hasta ve yakınlarıyla da görüşen Müdür Şenkul, ‘geçmiş olsun’ dileklerinde bulundu.

    Müdür Şenkul, sağlık hizmetlerini yerinde inceledi

    Konu ile ilgili Aydın İl Sağlık Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada “İl Sağlık Müdürümüz Dr. Eser Şenkul, Nazilli Devlet Hastanesi’ni ziyaret ederek yürütülen sağlık hizmetlerini değerlendirdi. Müdürlüğümüz Kamu Hastaneleri Hizmetleri, Sağlık Hizmetleri Başkan ve Başkan Yardımcısı ile İl Ambulans Servisi Başhekimimizin eşlik ettiği ziyarette İl Sağlık Müdürümüz, Hastane Başhekimimizden yürütülen ve planlanan çalışmalar hakkında bilgiler aldı. İl Sağlık Müdürümüz, ziyareti esnasında tedavi gören hastalarla sohbet ederek, geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Doğum Servisi, Doğum Ünitesini ve anjiyo merkezini ziyaret ederek sağlık personelimiz ile bir araya gelen İl Sağlık Müdürümüz hemşire ve ebe personellerimiz ile sohbet etti. İl Sağlık Müdürümüz ebe ve hemşirelerimizin hemşireler haftasını ve ebeler günlerini kutlayarak, çalışmalarındaki üstün gayretlerinden dolayı teşekkür etti ve görevlerinde başarılar diledi” ifadeleri yer aldı.

  • Depremzede, Bayburt’ta şifa buldu

    Depremzede, Bayburt’ta şifa buldu

    Bayburt Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği yapılan başarılı ameliyatlarla dikkat çekmeye başladı. Klinikte katarakt ameliyatları ile birlikte göze et yürümesi olarak bilinen pterjium ameliyatı, gözyaşı kanal tıkanıklığı tedavisi olan dakriyosistorinostomi (DSR) ameliyatı, göz kapağı düşüklüğü ve kirpik dönmesi ameliyatları yapılmaya başlandı. Aynı zamanda Bayburt Devlet Hastanesi’nde bir ilk olarak uzağı ve yakını aynı anda gözlüksüz görmeye imkan sağlayan, halk arasında akıllı mercek olarak da bilinen çok odaklı merceklerin de takılabildiği belirtildi.

    Geçtiğimiz sene yaşanan deprem sonrasında Bayburt’a gelen 20’li yaşlarda olan ve deprem sonrasında tek gözünde tamamen görme kaybına sebebiyet veren katarakt gelişen bir depremzede Bayburt Devlet Hastanesine başvurdu. Yaşının henüz genç olmasından dolayı yakın gözlüğü kullanmak istemediğini belirten depremzedeye akıllı merceği temin edildi. Hastanede kataraktı alınarak temin edilen akıllı mercek takılan ve ameliyat öncesinde görmeyen gözü, ameliyattan sonra yüzde yüz oranında açılarak hem uzağı hem yakını gözlüksüz görecek şekilde şifa buldu.