Etiket: sağlıklı beslenme

  • Sağlıklı beslenme öğrencilerin başarısını etkiliyor

    Sağlıklı beslenme öğrencilerin başarısını etkiliyor

    Diyetisyen Ayşe Büşra Kaygısız okul dönemindeki çocukların kazandığı beslenme alışkanlıklarının ömür boyu devam ettiğine dikkati çekerek sağlıklı beslenme alışkanlığının çocukluk döneminden kazandırılması gerektiğini söyledi. Kaygısız; “Okula yeni başlayan özellikle 6-12 yaş gruplarda gelişim çok hızlıdır. Bu süreçte çocukların bedensel ve zihinsel gelişimi açısından beslenme çok önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının erken yaşta kazanılması ilerleyen dönemlerde kronik rahatsızlıkların önlenmesinde son derece önemlidir” dedi.

    “Sağlıklı kahvaltı öğrenmeyi olumlu etkiliyor”

    Sağlıklı ve protein zengini kahvaltının okul çağındaki çocuklarda öğrenmeye büyük katkılar sağladığını söyleyen Diyetisyeni Ayşe Büşra Kaygısız ambalajlı gıdalara karşı da uyarılarda bulundu.
    Kaygısız; “Yumurta, peynir, zeytin, ceviz ve tam buğday ekmek tüketimi çocuklar için kahvaltı tercih edilmelidir. Kahvaltı öğününün atlanması konsantrasyon düşüklüğüne, halsizlik, yorgunluk ve öğrenme güçlüğüne sebep olabilir. Gün içerisinde tüketilen abur cuburlar, fast food ürünler boş enerji kaynaklarıdır ve ilerleyen dönemlerde obezite sebebiyet verebilirler. Bu süreçte paketli ve ambalajlı gıdalar tüketilmemesine özen gösterilmeli, çocuklar için sağlıklı beslenme çantaları oluşturmalı. Beslenme çantalarında taze veya kuru meyveler, kuru yemişler içecek olarak da süt veya ayran tercih edilebilir. Hazır meyve suları bu süreçte tercih edilmemelidir, onun yerine taze sıkılmış meyve suları beslenme çantalarına konulmalıdır. Okul dönemindeki çocukların su tüketimi de önemlidir. Onların ilgilerini çekebilecek suluklarla çocuklar su içmeye teşvik edilebilir. Aktivite de çok önemli. Çocuklar okulda yaptıkları aktivitelerin dışında her gün 30-40 dakika kadar daha fiziksel aktivite yapmalıdır” diye konuştu.

  • “Ramazan’da sağlıklı kilo vermek mümkün”

    “Ramazan’da sağlıklı kilo vermek mümkün”

    Ramazan ayı, oruç tutanlar için manevi bir deneyim olmanın yanı sıra, sağlıklı yaşamı da destekleyen fırsatlar sunuyor. Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uzman Diyetisyen Ege Ramadanoğlu, Ramazan’da oruç tutarken bir yandan da kilo vermek isteyenlerin dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgilendirmede bulundu.

    “Sahur ve iftar arasında besin çeşitliliğine dikkat edilmeli”
    Ramazan ayında kilo vermenin, kişinin beslenme düzenine ve yaşam tarzına bağlı olarak mümkün olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Ege Ramadanoğlu, “Oruç tutarken, uzun süreli açlık metabolizmayı yavaşlatabilir, ancak bu, doğru beslenme ile dengelenebilir” diye konuştu. Sahur ve iftar arasındaki zaman diliminde alınan kalori miktarı ve besin çeşitliliğinin büyük önem taşıdığını ifade eden Uzm. Dyt. Ramadanoğlu, fiziksel aktivite düzeyinin korunması ve uyku düzenine dikkat edilmesinin kilo verme sürecini destekleyen diğer faktörler arasında olduğunun altını çizdi.

    Oruç sırasında vücudun, enerji kaynağı olarak öncelikle karbonhidrat depolarını kullandığını, bu depolar tükendiğinde ise yağ yakımına geçiş yaptığını söyleyen Uzm. Dyt. Ramadanoğlu ”Bu dönemde sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemek ve aşırı kalori alımından kaçınmak, kilo kaybını teşvik edebilir. Ancak, iftarda aşırı yemek yeme eğilimi, bu potansiyel faydayı ortadan kaldırabilir ve hatta kilo alımına yol açabilir” dedi.

    “Ramazan’da sağlıklı kilo vermek için yapılması gerekenler”
    Ramazan ayında zayıflamak isteyenler bazı noktalara dikkat ederek kolay ve sağlıklı bir şekilde kilo verebileceğini ifade eden Uzm. Dyt. Ege Ramadanoğlu, “İşlenmiş gıda olarak da bilinen paketli yiyecekleri tüketmekten kaçınmalısınız ve şekerli, tuzlu, yağlı yiyecekler tüketmemeye özen göstermelisiniz. Asitli içecekler tüketmemelisiniz. Gün içerisinde hafif aktivitelerde bulunabilir, egzersiz yapabilirsiniz. İftar sonrası ve sahur öncesi bol bol sıvı tüketmelisiniz. Dehidrasyon veya sıvı eksikliği durumlarında ise baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, sinirlilik gibi durumlar ve kan basıncının düşmesi, böbrek fonksiyonlarının bozulması, kabızlık ve sindirim sorunları gibi çeşitli sağlık problemleri yaşanabilir. Sahurda yeterli miktarda su içmek, gün boyunca bu tür sağlık sorunlarını önlemeye yardımcı olacaktır. Sahurda besleyici ve doyurucu gıdalar ve yeşil çay tüketebilirsiniz. İftarda hafif yiyeceklerle orucunuzu açmaya özen göstermelisiniz. Son olarak da sabırlı ve tutarlı olmalısınız” şeklinde konuştu.

    “Doğru bir sahur menüsü planlanmalı”
    Ramazan ayında iftar ve sahur arasındaki beslenme sürecinin, sağlıklı bir şekilde o ayı geçirmek adına dikkatli ve doğru planlanması gerektiğine işaret eden Uzm. Dyt. Ramadanoğlu, “Gün boyunca vücudumuzun ihtiyaç duyduğu sıvı, vitamin, mineral ve kalori miktarının büyük bir kısmını sahurda almak önemlidir. Bu sebeple sahurda ne yediğimize dikkat etmek ve doğru bir sahur menüsü oluşturmak sağlık açısından çok önemlidir. Araştırmalar sahurda tüketilen yiyeceklerin gün boyunca tokluk hissi vermesi ve gerekli besin maddelerini sağlaması için lifli tahıllar, proteinler, meyve ve sebzeler ağırlıklı olmasını önerir. Lif yoğunluğu yüksek olan bu beslenme tarzı hem açlık hissini bastırır hem de sindirim sistemini destekleyerek kalori alımını dengelemeye yardımcı olur. Sahurda yanlış beslenmenin sonucunda iftar saatine kadar kontrolsüz gıda tüketimi kilo vermemizi engeller” dedi.

    “İftarda aşırı yağlı yiyeceklerden uzak durun”
    Uzm. Dyt. Ege Ramadanoğlu, “Ramazan ayında oruç tutanların yaşadığı uzun süreli açlık süreci kişide yorgunluk ve halsizliğe neden olmaktadır. Gün içerisindeki hareketler ise kısıtlanmaktadır. Gün boyu su içmemek, uzun süreli açlık ve hareketsizlik, metabolizmanın yavaşlamasına neden olmaktadır. Ramazan’da kilo aldıran bir diğer etmen ise yanlış besin seçenekleridir. Uzun süreli açlık sonunda iftarda yediklerimize çok dikkat etmeliyiz. Çünkü gün içerisinde yavaşlayan metabolizmaya iftarla beraber yağlı ve kalorili besinleri yüklediğimizde o besinler hem hazımsızlık ve şişkinlik yapabilir hem de besinlerin vücutta yağ olarak depolanmasını sağlayabilir” ifadelerini kullandı.

    “Sıvı tüketimine özel önem gösterilmeli”
    Ramazan’da kilo almamak için öncelikle sahur ve iftar öğünlerinde sağlıklı seçimler yapılması gerektiğine vurgu yapan Ramadanoğlu, “Sahurda uzun saatler boyunca tok tutacak, lifli ve protein açısından zengin gıdalar tercih edilmelidir. İftarda ise ağır yemekler yerine hafif ve dengeli öğünler oluşturmak önemlidir. Yavaş yemek ve iyi çiğnemek, hem sindirimi kolaylaştırır hem de daha az yemekle doyma hissi sağlar. Sıvı tüketimine özel önem verilmelidir. İftar ve sahur arasında bol miktarda su içmek, vücudun ihtiyacı olan hidrasyonu sağlar ve tokluk hissine katkıda bulunur. Ayrıca, tatlı ve şekerli içecekler yerine su, bitki çayları veya az şekerli içecekler tercih edilmelidir. Fiziksel aktivite düzeyini korumak da kilo kontrolüne yardımcı olur. İftar sonrası hafif tempolu yürüyüşler veya oruç tutmanın engel olmadığı saatlerde yapılacak düzenli egzersizler metabolizmayı canlandırır ve kalori yakımını artırır” dedi.

    “İftardan sonra içilen çay ve kahveye dikkat”
    İftarda yemekle birlikte tüketilen çay ve kahvenin demir emilimini azalttığına işaret eden Uzm. Dyt. Ege Ramadanoğlu, “İftardan hemen sonra çay tüketmek yerine 1 saat, kahve tüketmek için ise 2 saat beklemelisiniz. Gereğinden fazla tüketilen çay ve kahvenin diüretik etkisi vardır. Bu etki, vücutta su atılımına neden olur. Bu yüzden iftardan sonra çay ve kahve tüketiminde aşırıya kaçarsanız kabızlık sorunu yaşama ihtimaliniz oldukça yüksektir” diye konuştu.

  • “Sofrada yavaş yenilmeli”

    “Sofrada yavaş yenilmeli”

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Ramazan ayında beslenme ve oruç tutarken dikkat edilmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.

    “Sofrada yavaş yenilmeli”
    Oruç tutacak bireylerin iftar ve sahurda yanlış beslenme risklerine karşı dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Sofrada yavaş yenilmeli, lokmalar küçük alınmalı, uzun süre çiğnenmelidir. Yemekte sohbet edilmeli, acele karın doyurulmamalıdır. Yemek öncesinde su içilmeli, meyve veya salata gibi bir hafif porsiyonu takiben ana yemek alınmalıdır. Yemeklerin fazla yağlı pişirilmemesine özen gösterilmelidir. Kızartmalardan uzak durulmalıdır” diye konuştu.

    “Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilebilir”
    İftarla sahur arasında bol sıvı (su, ayran, çorba, vb.) içilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özlü, “Fazla yememeli, gerekiyorsa iftardan birkaç saat sonra bir ara öğünde meyve, süt veya sütlü tatlılar alınmalıdır. Kek, pasta, hamur işleri ve işlenmiş etten mamul gıdalar tüketilmemelidir. Şerbetli tatlılar yerine, hurma, incir, üzüm, kayısı, ceviz ve fındık gibi kuru meyveler veya hafif sütlü tatlılar alınırsa sağlık için çok yerinde bir tercih olur. Bol süt, yoğurt, mevsim sebze ve meyveleri tüketilmelidir. Meyve suyu yerine meyvenin kendisi yenmelidir. Yemekten sonra 2-3 saat bir şeyler yiyip içmeden geçirilip, mide boşalmadan yatılmamalıdır” dedi.

    “Oruç için riskli bireyler”
    Kimlerin oruç tutabileceğine değinen Prof. Dr. Özlü, “Sağlıklı, herhangi bir hastalığı ve hastalık nedeniyle tedavi görmekte olmayan kişilerin eğer iş ve yaşam şartları uygunsa ve dilerlerse oruç tutmalarında tıbben bir sakınca yoktur. Yaşlı ve çocuklarda, aşırı sıvı kaybı olabilecek işlerde/çevrede çalışan/yaşayanlarda oruçlu saatlerde su alınamaması sağlıklı kişiler için bile risk oluşturabilir. Bunun yanında herhangi bir hastalığı olan veya hastalık nedeniyle tedavi almakta olan kişilerin oruç tutmaları da sağlıkları bakımından risk oluşturabilir. Belirli aralıklarla beslenmesi gerekenlerin ve düzenli ilaç kullanması gerekenlerin oruç nedeniyle sağlıkları bozulabilir, hastalıklarının kontrolü kaybolabilir. Bu yüzden oruca başlamadan önce hekimlerine başvurmalarını ve oruç tutmalarının hastalık ve tedavileri bakımından sorun oluşturup oluşturmayacağını öğrenmelerini tavsiye ederim. Bazı hastaların oruç tutmalarına tıbben bir engel olmasa olsa bile; tedavilerinde/ilaçlarında ramazan ayına özel bir düzenleme yapılması gerekebilir” ifadelerini kullandı.

  • Ramazan’da beslenmede dikkat edilmesi gerekenler

    Ramazan’da beslenmede dikkat edilmesi gerekenler

    Uzman Diyetisyen Mısra Beste Köleoğlu, Ramazan’da iftarda ve sahurda beslenmede dikkat edilmesi gerekenler konusunda açıklamalarda bulundu.

    “Kızartma ve aşırı yağlı besinlerden uzak durulmalı”
    İftarda sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat etmenin önemli bir faktör olduğunu söyleyen Uzm. Dyt. Köleoğlu, “Tercih edilmesi gereken besinler daha çok et, tavuk, balık ve yumurta gibi protein kaynakları; tam tahıllı ekmek, bulgur gibi kompleks karbonhidratlar, lifli gıdalar ve sebzelerdir. Kızartmalar, aşırı yağlı, şekerli ve çok tuzlu besinlerden uzak durulmalıdır” diye konuştu.

    “Tatlıyı ana yemeğin ardından tüketmeyin”
    İftara hafif besinlerle başlamanın en sağlıklı seçenek olduğunu dile getiren Uzm. Dyt. Köleoğlu, “Bir bardak su ile iftar açıldıktan sonra çorba ile devam edilmelidir. Çorba, mideyi yormadan besin alımını sağlarken sindirimi de kolaylaştırır. Çorba sonrası 10-15 dakikalık bir moladan sonra kompleks karbonhidrat, protein ve sebzelerden oluşan bir ana öğün tercih edilmelidir. Tatlıyı ana yemeğin hemen ardından tüketmek, kan şekerinin ani yükselmesine ve düşmesine neden olurken açlık ve yorgunluk hissine yol açabilir. Bu yüzden porsiyon kontrolüne dikkat edilerek ana yemekten 1-2 saat sonrasında tüketilmeli ve şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar veya kuru meyveler tercih edilmelidir” dedi.

    “İftar sonrası tatlı yerine meyve tercih edilebilir”
    İftardan birkaç saat sonra nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Uzm. Dyt. Köleoğlu, “İftar yemeği sonrası çok fazla tüketimden kaçınıp, yavaş yavaş besinleri sindirmek mühimdir. Tatlı yerine ara öğün olarak meyve, yoğurt veya daha hafif sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmelidir. Su tüketimi de bu süreçte ihmal edilmemelidir” açıklamasında bulundu.

    “Sahurdan sonra hemen yatılmamalı”
    Sahurdan hemen sonra yatılmasının mide sorunlarına neden olabileceğine dikkat çeken Uzm. Dyt. Köleoğlu, “Sahur sonrasında hemen yatmak mide problemlerine yol açabilir ve uyku kalitenizi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu yüzden sahur sonrası mümkünse bir süre ayakta veya oturarak vakit geçirmelidir” dedi.

    Tok tutan besinler
    Ramazan ayında sık tercih edebileceğimiz tok tutan besinleri belirten Uzm. Dyt. Köleoğlu, “Sağlıklı yağlar, lif ve protein içeren gıdalar daha çok tokluk hissi oluşturmaktadır. Tam tahıllı ekmek, yoğurt, fındık, badem, ceviz, baklagiller ve sebzeler bu besinlere örnek olarak gösterilebilir” dedi.

    “Sahur öğünü aksatılmamalı”
    Uzm. Dyt. Köleoğlu, Ramazan ayında sağlıklı beslenmek için şu uyarılarda bulundu:
    “Sahur öğününü atlamamalı, tok tutucu ve lifli besinler tüketmelisiniz. İftar ve sahurda dengeli beslenmeye özen göstermeli, farklı besin gruplarından yeterli miktarda almaya dikkat etmelisiniz. Oruç süresince sıvı alımına dikkat edilmeli, mutlaka iftar ve sahur arasında yeterli miktarda su içilmelidir. Aşırı yağlı, şekerli ve tuzlu besinlerden kaçılmalı, sağlıklı yağlar ve kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. İftarda yemekleri hızlı yemekten kaçılmalı, sindirim sisteminizi zorlamayacak şekilde yavaşça yemeğinizi tüketmelisiniz. İftar ile sahur arasında açlık hissederseniz, hafif ve sağlıklı ara öğünler tüketebilirsiniz. Oruç tutarken aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılmalı, iftar sonrası hafif egzersizler yapılmalıdır. İftar ve sahurda besin gruplarını dengeli bir şekilde tüketmeli, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral ihtiyacınızı mutlaka karşılamalısınız.”

    “Sık yapılan beslenme yanlışları”
    Uzm. Dyt. Köleoğlu, “Ramazan ayında sık yapılan beslenme yanlışlarıyla ilgili şu bilgileri paylaştı:
    Aşırıya kaçmak: İftarda ve sahurda aşırı yemek tüketimi sindirimi zorlaştırır ve kilo artışına neden olabilir. Dengeli ve porsiyon kontrolüne mutlaka özen gösterilmelidir.
    Yeterli su tüketmemek: Oruç tutarken vücudumuz susuz kalır. İftar ile sahur arasında yeterli miktarda su içmek oldukça önemlidir.

    Sağlıklı atıştırmalıklar: İftar ve sahur arasında sağlıksız atıştırmalıklar tüketmek, kan şekerinde ani yükseliş ve düşüşlere neden olabilir. Bunun yerine sağlıklı atıştırmalıklar tercih edilmelidir.
    Dengesiz beslenme: İftarda tek tip besinlerle beslenmek yerine protein, karbonhidrat, yağ ve lif dengesine dikkat etmek önemlidir.

    Sahuru atlamak: Sahurun atlamak, gün boyunca enerji düşüklüğüne ve daha fazla yeme isteğine yol açabilir. Bu yüzden sahur yaparak sağlıklı bir şekilde beslenmek önemlidir. ”

    İftar ve sahur menüsü
    Uzm. Dyt. Köleoğlu, iftarda ve sahurda tercih edebileceğimiz yemek menülerini şöyle paylaştı:
    “İftar için: Çorba (sebzeli veya mercimek çorbası), ızgara tavuk veya balık, bulgur pilavı, yoğurt, yeşil salata.
    Sahur için: 1 adet haşlanmış yumurta, peynir, zeytin, domates, salatalık gibi sebzeler, 1-2 adet ceviz veya 5-10 adet badem.”

  • Kışın sağlıklı beslenme ve kilo kontrolü

    Kışın sağlıklı beslenme ve kilo kontrolü

    Kış aylarında mevsim değişimi ile gelen hastalıklar, hava şartlarına bağlı mutsuzluk, stres, depresyon halleri, düzensiz ve yetersiz beslenmenin bağışıklık sistemini ve metabolizmayı koruyabilmeyi olumsuz yönde etkilediğinin altını çizen Dyt. Merve Aytaç Kılınç, “Kış mevsiminde enfeksiyonlara karşı vitamin ve minerallerden zengin beslenerek bağışıklık sistemimizi desteklemeliyiz. Özellikle A ve C ve E vitamininden zengin turunçgiller, havuç, brokoli, kabak, yeşil biber, karnabahar, Brüksel lahanası, maydanoz, roka, tere, mandalina, greyfurt ,portakal gibi sebze ve meyveler sofralardan eksik edilmemelidir. Bu besinler hazırlanırken doğru yöntemler kullanılarak vitamin ve mineral kaybına uğratmadan tüketilmesine gayret edilmelidir. Yine Fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler ve kurubaklagillerin yeterli miktarda tüketilmesi E vitamini ihtiyacının karşılanması bakımından önemlidir” dedi.

    “Fiziksel aktivite azaldığı için istenmeyen kilo artışları olabilir”

    Fiziksel aktivitenin azalması, kapalı ortamlarda fazla vakit geçirilmesi, akşam saatlerindeki artış ve beslenme şeklindeki değişiklikler nedeniyle yağlı ve şekerli besinlere yönelimin artması ile vücut ağırlığında artış olduğunu belirten Dyt. Merve Aytaç Kılınç, “Atıştırmalık tüketimine yönelim ile yağlı ve şekerli besin tercihlerinin artması nedeniyle kilo artışı olabilmektedir. Yağlı, şekerli gıdalar, hamur işi tüketimi yerine kış meyvelerini tercih etmeliyiz. Gün içerisinde öğün atlamamaya özen göstermeli az ve sık olacak şekilde beslenmeye dikkat etmeliyiz. Hareketsizlik ile beraber gelen kabızlık sorunu için kurubaklagiller haftada 2-3 gün tüketilmeli ve kepekli tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna) ile sebze, meyve tüketimine de dikkat edilmelidir” şeklinde konuştu.

    Kış mevsiminde balık tüketimi

    Diyetisyen Kılınç, “Kış aylarının vazgeçilmezi olan balık, en önemli özelliği omega-3 deposu olmasıdır. Kalp damar hastalıkları riskinin azalmasında, kolesterol yüksekliği ve karaciğer yağlanması gibi rahatsızlıklara karşı oluşturulabilecek bir tedavide mutlaka olması gereken balık, haftada 1-2 gün tüketilmesini önerilmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Su tüketiminizi artırın”

    Diyetisyen Kılınç, “Havanın soğuması ile günlük su tüketiminde azalmalar meydana gelir. Ancak vücudumuzun işlevlerini yerine getirebilmesi için her zaman suya ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Günde en az 2-2.5 litre su tüketilmesine özen gösterilmelidir” diye konuştu.

  • Sağlıklı beslenme  tüyoları

    Sağlıklı beslenme  tüyoları

    Her  hafta perşembe günü yayınlanan Haber Ekstra’nın bu hafta ki konuğu Diyetisyen Eda Akgün oldu. Akgün, sağlıklı beslenmenin detaylarını paylaştı.

    Akgün,  Türkiye’nin coğrafi olarak en uygun diyet türünün Akdeniz diyeti olduğunu vurguladı.

    Öte yandan Akgün, çağımızın en büyük hastalığı olan obeziteye karşı nasıl önlemler alınacağını anlattı.

  • Diyetisyeni ile birlikte kıyafete sığdılar

    Diyetisyeni ile birlikte kıyafete sığdılar

    Elazığ’da önemli sağlık sorunları yaşayan 24 yaşındaki Pelin Gençer, azimle uyguladığı diyet ve spor programıyla fazla kilolarından kurtulmanın ve yeniden sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Gençer, çocukluğundan bu yana fazla kiloları yüzünden günlük yaşamında zorluk çekmeye başlayınca zayıflama kararı verip diyetisyene gitti. Burada Beslenme ve Diyet Uzmanı Kübra Tekay’dan aldığı diyet programını aksatmayan Gençer, spor da yaparak 6 ayın sonunda 108 kilodan 58 kiloya düştü.

    Fazla kiloları nedeniyle zor günler geçirdiğini belirten Gençer, “Çevremdekiler ‘ameliyat mı oldun’ deyip şaşırıyorlar. Ben de tabi ki sağlıklı beslenme ile de bu sonuca varılabileceğini çevreme gösterdim. Zayıflamadan önceki hayatımda giydiğim kıyafetlerime şimdi benle diyetisyenim girebiliyoruz” dedi.

    Kilo vermesindeki en önemli etkenin sağlıklı beslenme olduğunu dile getiren Pelin Gençer, “Bundan 6 ay önce diyet yapmaya karar verdim. Benim için öncelikli olan şey, sağlıklı beslenmekti. Kübra hanım sayesinde sağlıklı beslenmeyi öğrendim. Bu diyet sürecinde benim için önemli olan dengeli beslenmekti ve aynı zamanda motiveydi. Dengeli beslendik hem de Kübra hanım ile iletişimimizi hiçbir şekilde kesmedik. Aynı zamanda her şeyden yeteri kadar miktarda yiyerek süreci tamamladık. 6 ayda 50 kilogram verdim.

    Zayıflamadan önceki hayatımda yürümekte zorluk çekiyordum. Kan değerlerimde ciddi miktarda düşüş vardı ve bunun için tedavi gördüm. Bu sebeple diyete başlamıştım. Şimdi kan değerlerim iki katına çıkmış aynı zamanda rahat hareket edebiliyorum ve dış görünüşümden de oldukça memnunum. Diyete ilk başladığımda 50 beden kıyafeti tam dolduruyordum, şu anda ise 36 bedene kadar düştüm. 108 kilogramdan totalde 58 kilograma kadar ulaştık. Çevremdekiler ‘ameliyat mı oldun’ deyip şaşırıyor. Ben de tabi ki sağlıklı beslenme ile de bu sonuca varılabileceğini çevreme gösterdim. Zayıflamadan önceki hayatımda giydiğim kıyafetlerime şimdi benle diyetisyenim girebiliyoruz” diye konuştu.


    Diyetisyen Kübra Tekay ise hastasının fazla kilolarından kurtulması için diyet programı uyguladıklarını belirterek, “Pelin hanım bize geldiğinde hem hayat tarzını değiştirmek istediğini hem de yeni bir sayfa açmak istediğini söyledi. Bunun için sağlıklı ve dengeli beslenerek kilo vermek onun için bir adımdı. Biz de bu süreçte kendisine destek olmak istiyoruz. Kendi özelliklerini baz alarak kişiye özel bir beslenme yani kendisine özel program düzenledik. İletişimi hiç bozmadan ve aksatmadan doğru egzersiz ve beslenme programı ve yanında yeterli miktarda sıvı tüketimi ile ideal kilosuna ulaştık. Yaklaşık 6 aylık bir süreçte 50 kilogram kadar verdik. Kendisini tebrik ediyoruz” şeklinde bilgi verdi.

  • Kışın beslenmenin 7 altın kuralı

    Kışın beslenmenin 7 altın kuralı

    Kışın kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi ve gecelerin uzaması sebebiyle fiziksel aktivitenin azaldığını belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı H.G, “Kışın tüketimi artan ev yapımı geleneksel gıdalar tam bir şifa deposudur. Yapay koruyucu ve katkı maddesi içermeyen ev yapımı salça, turşu, tarhanaya öğünlerde mutlaka yer verilmelidir. Kış aylarında azalan hava sıcaklığı sebebiyle vücut ısısının korunması için yeterli sıvı almak çok önemli. Günde en az 2-2.5 litre su içilmeli. Ayrıca sıvı alımının karşılanmasında ıhlamur, adaçayı, kuşburnu çayı gibi bitki çayları da tercih edilmeli” dedi.

    Kış aylarında yüksek yağlı besin tüketiminden kaçınılması gerektiğini belirten Güngör, “Margarin yerine sağlıklı yağ asitleri içeren zeytinyağı, uygun miktarda tereyağı, yağlı tohumlar, kuruyemişler uygun ve yeterli porsiyonda tüketilmelidir. Kışın artan soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı A, C, D ve E vitamininden zengin beslenmenin bağışıklık sistemine katkısı oldukça fazladır. Mevsimine uygun günde en az 2 porsiyon meyve ve 3 porsiyon sebze tüketilmesi önerilmektedir. Bu aylarda havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, pırasa, maydanoz gibi sebzelerin; portakal, mandalina, elma gibi meyvelerin tercih edilmesi önerilmektedir” diye konuştu.

    D vitamininin önemine de vurgu yapan Güngör, “Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D vitamini, güneş ışınlarıyla deri tarafından üretilen bir vitamindir. Ancak kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D vitamini gereksiniminin karşılanamamasına sebep olmaktadır. D vitamini besinlerden aktif olarak karşılanamıyor olsa da balık, D vitamini ile beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (omega 3), kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot mineralleri ve E vitamini içerir. Bu sebeple kış aylarında haftada 2-3 kez balık tüketilmelidir” şeklinde konuştu.

    Bu mevsimde basit karbonhidrat içeren şekerli besinlere ve tatlılara yönelimin arttığının görüldüğünü ifade eden Güngör, “Dünya Sağlık Örgütü önerisine göre günlük şeker alımı, toplam enerji alımının en fazla yüzde 10’u kadar olmalıdır. Sağlıklı yaşam biçiminde basit şekerler yerine kompleks karbonhidratlardan olan tam buğday ekmek, bulgur gibi tahıllar, kurubaklagiller, meyveler ve şekeri azaltılmış sütlü ya da meyveli tatlılar tercih edilmelidir. E vitamini kaynakları olan kurubaklagiller ve kuruyemişler de kış beslenmesinin içinde yeterli ve dengeli biçimde mutlaka yer almalıdır. Haftada 2-3 kez nohut, kuru fasulye, mercimek, barbunya gibi kurubaklagiller, günde 20-30 gram kadar ceviz, badem, fındık gibi kuruyemişler tüketilmelidir” dedi.

  • Uzmanından sağlıklı beslenme için 10 tavsiye

    Uzmanından sağlıklı beslenme için 10 tavsiye

    Diyetisyen Ramle Duzcan, sağlıklı beslenmeye geçişi kolaylaştıran on adımı maddeler halinde sıraladı.

    Çamlıca Medipol Üniversitesi’nden Diyetisyen Ramle Duzcan, Covid 19 ile mücadele ettiğimiz pandemi sürecinde önemi daha da artan sağlıklı beslenme konusunda bilgi verdi.Bireylerin sağlıklı beslenmek konusunda adım atmaları ve bunu kendi sağlıkları için yaptıklarının bilincinde olmaları gerektiğini söyleyen Diyetisyen Ramle Duzcan, “Genellikle sağlıklı beslenmeyi kilo vermek, ideal kilomuza kavuşmak için yapıyoruz. Sonrasında da eski alışkanlıklarımıza geri dönüyoruz. Sağlıklı beslenme, hayatımızın tümüne yaymamız gereken bir konu. Sağlıklı beslenirsek, sağlıklı bir vücuda sahip oluruz” dedi.

    Diyetisyen Ramle Duzcan sağlıklı beslenmeye geçişte atılacak 10 etkili adımı şöyle sıraladı:

    • “Sağlıklı tabak modülünü benimseyin. Tabaklarınızda tüm besin gruplarına yer vererek çeşitlilik sağlayın. Ama en büyük kısmı mevsim sebzelerine ayırın.
    • Şeker bağımlılığından kurtulun. Kendinizde kısa süreli denemeler yaparak aslında tatlılar ve hamur işleri olmadan da hayatınızın devam ettiğini ve üstünüzden kocaman bir yükün atıldığını fark edin.
    • Sofranızdaki hiçbir yiyeceğe ekstra tuz atmayın. Sağlıklı bir bireyin ihtiyacından fazlasını günlük beslenmemizle karşılıyoruz, unutmayın.
    • Acıktığınızı hissettiğinizde önce su içmeyi deneyin. Vücudunuz aslında susamış olabilir. Günlük su içme alışkanlığı için zorlanıyorsanız, telefonunuza alarm kurabilirsiniz. Bu size su içmeniz gerektiğini hatırlatacak yöntemlerden biridir.
    • Kahvaltı öğününü ihmal etmeyin. Güne enerjik başlamanızda, gün boyu yeme kontrolünüzü sağlamada etkili olacaktır. Bu şekilde düzenli beslenmenin ilk adımını tamamlamış olacaksınız.
    • Katı yağlar yerine mutfağınıza zeytinyağı ekleyin. Yiyeceklerinizi haşlama, buğulama, fırınlama yaparak pişirin. Kızartmalardan uzak durun.
    • Mevsim sebze ve meyvelerine sofranızda yer açın.
    • Beyaz un ile yapılmış besinleri hayatınızdan çıkartın. Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, pirinç yerine bulgur tüketimini yaygınlaştırın.
    • Hazır paket ürünlerinden, gazlı içeceklerden, salam, sucuk, sosis gibi şarküteri ürünlerden sakının.
    • Porsiyonlarınızı küçülterek, kendinizi kontrol altına alın. Büyük yemek tabağı yerine kâsede yemek, yemek kaşığı yerine tatlı kaşığı ile yemek bu konuda size yardımcı olacaktır.”