Etiket: saklı cennet

  • Gümüşhane’nin saklı cenneti

    Gümüşhane’nin saklı cenneti

    Kentin doğal güzelliklerinden biri olan ve ilçeye bağlı Yeşilköy köyü Gücükdene mevkiinde bulunan Çağlayandibi Şelalesi Tabiat Parkı, bahar mevsiminde karların erimesiyle su debisi en yüksek noktaya ulaştı. Derin bir vadideki Örümcek Ormanları sahasında ise yan derelerde çok sayıda minik şelale oluştu.

    2014 yılında Tabiat Parkı ilan edilen Çağlayandibi Şelalesi’ne araç yolundan 150 metrelik yürüyüş yoluyla ulaşılıyor. 15 metre yükseklikten düşen suyun oluşturduğu hava ziyaretçilerine seyrine doyulmaz anlar yaşatırken, şelale Kürtün ilçe merkezine 5, Gümüşhane il merkezine ise 64 kilometre mesafede yer alıyor.

    Örümcek Ormanları Tabiatı Koruma Alanına komşu, Kabaktepe şehitliği, Çıkrıkdüzü, Güvende, Kazıkbeli gibi dünyaca ünlü yaylaların yolu üzerinde yer alan şelale denizden 870 metre yükseklikte yer alıyor.

    Avrupa ve Kafkaslar’ın en yüksek ve en geniş ladin ve köknar ağaçlarının bulunduğu ve doğal ağaç müzesi olarak nitelendirilen Örümcek Ormanları’nın hemen dibinde yer alan şelale flora ve fauna açısından da çok zengin bir bölgede yer alıyor.

    Bahar mevsiminde doğanın yeniden canlanmasıyla birlikte şelale, coşkulu bir şekilde akarak çevresine ferahlık ve canlılık katıyor. Ziyaretçiler, suyun güçlü akışını ve doğanın yeniden canlanışını izlerken, şelalenin etrafındaki yeşilliklerle bütünleşen manzara görsel bir şölen sunuyor.

    Gümüşhane’nin en güzel sonbahar manzaralarından birisine sahip olan Örümcek Ormanları Tabiatı Koruma Alanıyla bütünleşik alan ilkbaharda da ziyaretçilerine eşsiz manzaralar sunarken, yeniden canlanan doğada ağaçların rengarenk görüntüleri görenleri mest etti.

    Bölgeye Gümüşhane’den gelen fotoğraf sanatçısı Metin Aydın, ilkbahar mevsiminde ilk kez gördüğü ve çok etkilendiği manzara karşısında şu ifadeleri kullandı:

    “Dağlardaki karların erimesinden dolayı çok güzel su var burada. Müthiş şelale manzarası var. En son buraya sonbaharda gelmiştik. Sonbaharda da çok güzel oluyor burası, rengarenk oluyor. İlkbaharda böyle bir renk beklemiyorduk, çok güzel renkler var. Ayrıca su da geçen yıla göre daha fazla. Burası aynı zamanda bir tabiat parkı, herkesi burayı ziyaret etmeye bekliyorum. Gelenler hem Örümcek Ormanlarını gezebilir hem de şelaleyi gezebilir.”

  • Kastamonu’nun saklı cennetleri hayran bıraktı

    Kastamonu’nun saklı cennetleri hayran bıraktı

    Doğa turizmi ile dikkat çeken Kastamonu’nun Karadeniz kıyısında bulunan ilçelerindeki doğal güzellikler, ziyaretçilerini hayran bırakıyor. Kastamonu’nun İnebolu ilçesine bağlı Sakalar köyünde bulunan Gürleyik Şelalesi’ni ziyaret eden doğa tutkunları, unutulmaz bir gün yaşadı. Şelalenin altında bulunan gölette yüzme fırsatı bulunan doğa tutkunları, manzarayı cep telefonları ile görüntüleyerek ölümsüzleştirdi.


    Kastamonu’nun Abana ilçesinde bulunan Hacıveli Kanyonu da doğa tutkunlarından yoğun ilgi görüyor. Doğa tutkunları düzenledikleri doğa gezisinde Hacıveli Kanyonu’ndaki yürüyüş parkurundan yürüdü. 6 kilometre boyunca kanyonda yürüyen doğa tutkunları, kanyondaki şelalelerin aktığı alanlardaki suda serinleme fırsatı buldu.


    Şelale ve kanyonu ziyaret eden vatandaşlar, Kastamonu’nun gizli kalmış doğal güzelliklerinin olduğunu belirterek, herkesi bu doğal güzellikleri görmeye davet etti.

  • Diyarbakır’ın saklı cenneti ihtişamını koruyor

    Diyarbakır’ın saklı cenneti ihtişamını koruyor

    Kulp, Silvan ve Hazro ilçeleri arasında bulunan ve halk arasında “Gorderni” olarak bilinen Taşköprü ve kanyon doğal güzelliğiyle büyülüyor. Kaya mağaraların bulunduğu bölgenin tarihi İlk Çağ’a kadar dayanıyor. Sultan 2. Abdülhamid döneminde yapılan Taşköprü ise, o günden bu yana vatandaşların ulaşımını sağlıyor. Köprü, yol ve güzergah, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1. Dünya Savaşı’nda kullandığı ve Hazro ilçesinde konaklandığı yer olarak da tarihi belgelerde yerini alıyor.

    “Diyarbakır’a devam eden önemli bir kervan yolu güzergahıdır”

    Muhabirlere bölge ile ilgili açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İrfan Yıldız, yerin Kulp ilçesine bağlı olduğunu, ancak Kulp, Hazro ve Silvan ilçesi üçgeninde yer aldığını belirtti. Prof. Dr. Yıldız, “Buradaki kaya yerleşmelerine baktığımız zaman ilk çağlardan beri bir yerleşme olduğu, kaya sığınaklarında milattan önce 10 bin, 11 binlerden günümüze, 12, 13 bin yıllardan önce yerleşim olduğunu görüyoruz. Köyün eski ismi, ‘Gordern’ dediğimiz ölülerini küplere koyan köy anlamına geliyor. İsmini oradan alıyor. Bu aynı zamanda Muş, Kulp, Hazro üzerinden Diyarbakır’a devam eden önemli bir kervan yolu güzergahıdır. Burada yer alan köprü, Sultan 2. Abdülhamid Han döneminde inşa edilen bir köprüdür. İki gözlü bir köprüdür, Osmanlı dönemi özeliklerini gösteriyor” dedi.

    “Bu yola aynı zamanda ‘Atatürk yolu’ deniliyor”

    Bölgedeki yola aynı zamanda “Atatürk yolu” denildiğini dile getiren Prof. Dr. Yıldız, “Bu yolun en önemli özelliklerinden biri de budur. Mustafa Kemal Atatürk, 1. Dünya Savaşı esnasında Rus saldırılarını Muş cephesinde durdurmak için cepheye giderken bu yolu kullanıp, bir gece Hazro’da kalıyor. Devamında bu yolu kullanıp Kulp-Muş sınırına gidip 1. Dünya Savaşı’na katılıyor. Ondan dolayı bu yola Atatürk yolu deniliyor. Gorderni kanyonu, doğasıyla, suyuyla çok güzel bir kanyon. Hafta sonları Diyarbakırlıların piknik yaptığı bir yer. Sarum Çayı da Lice’nin karlı dağlarında doğan bir sudur. Lice, Kulp, kısmen Silvan sınırlarını aşarak Batman Çayı’na, oradan da Dicle Nehri’ne karışıyor” diye konuştu.
    Bu yıl özelikle kurak bir yıl beklendiğini kaydeden Yıldız, “Özelikle nisan ayında güzel yağışların olmasından dolayı hem doğa çok canlıdır hem de sular coşkuludur. Bunun üzerine Silvan Barajı yapılıyor. Devamında bu suyun Silvan Barajı’na da çok büyük katkısı olacak” şeklinde konuştu.

    “Bölgede istikrar, güvenlik olunca insanlar buralara akın etmeye başladı”

    Bölgenin güvenli hale gelmesiyle insanların akın etmeye başladığını aktaran Yıldız, “2016 yılından sonra özelikle bu Taşköprü kanyonu çok yoğun ilgi görüyor. Hem piknikçiler tarafından, hem doğaseverler tarafından, hem doğa yürüyüşçüleri tarafından çok ilgi gören bir yerdir. Bölgede böyle bir huzur ortamı olunca bu tür yerler de ön plana çıkıyor” dedi.


    Prof. Dr. Yıldız, sözlerini şöyle tamamladı:
    “2011 yılında Diyarbakır ili ve ilçelerinde Orta Çağ ve sonrasına ait mimari sanat eserlerinin tespiti için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni, Dicle Üniversitesi’nin katkılarıyla çalışma yapmıştım. O dönemde bu kanyonu ve köprüyü de çalıştık. Bunu ‘Diyarbakır’ın Kulp İlçesindeki Kültür Varlıkları’ adlı bir makale ile bilim dünyasına tanıttım.”