Etiket: salgın

  • Nijerya’da kolera salgını: 11 ölü

    Nijerya’da kolera salgını: 11 ölü

    Batı Afrika ülkesi Nijerya’nın Kano eyaletinde kolera salgını nedeniyle son bir haftada 11 kişi hayatını kaybetti.

    Nijerya Hastalık Kontrol Merkezinin (NCDC) Kano Koordinatörlerden Ubali Dawud Ebubekir, yaptığı açıklamada, eyaletin Dan Tarko ve Tumfafi köylerinde son bir haftada 11 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti.

    Ebubekir, eyalete bağlı 2 bölgede son 5 günde 150’ye yakın vaka tespit edildiğini dile getirerek, bölgelerde 60 kişinin tedavi altına alındığını kaydetti.

    Halkın salgın nedeniyle panik yaşadığını aktaran Ebubekir, belirtiler ortaya çıktığında hastanelere başvurulması tavsiyesinde bulundu.

    Nijerya’da temiz su ihtiyacının karşılanamaması ve tıbbi müdahalenin anında ve etkili bir biçimde yapılamaması, salgın hastalık ve ölüm riskini artırıyor. Ülkede çocuk felci, tifo, sıtma, ishal ve maymun çiçek virüsü gibi salgın hastalıklara sıklıkla rastlanıyor.

  • Gıda enflasyonu dünyada düşüyor, Türkiye’de artıyor

    Gıda enflasyonu dünyada düşüyor, Türkiye’de artıyor

    Dünyada koronavirüs salgınının olumsuz etkileri nedeniyle gıda fiyatlarındaki gerileme eğilimi hızlanırken, Türkiye’de bunun tersi bir tablo söz konusu.

    Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün gıda fiyatları endeksi mayıs ayında bir önceki aya göre 3,1 puan gerileme kaydederek, Aralık 2018’den bu yana en düşük aylık ortalamaya işaret etti.

    Yıllık değişime bakıldığında ise küresel gıda enflasyonunun ekside olduğu görülüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre gıda enflasyonu yüzde 6,5 gerileme kaydetti.

    Deutsche Welle Türkçe’de yeralan habere göre, Türkiye’de ise resmi istatistik kurumunun verileri mayısta gıda enflasyonunun sürdüğünü gösterdi. Buna göre mayısta gıda fiyatları yıllık olarak yüzde 12,9 arttı. Böylelikle Türkiye’de yıllık gıda enflasyonu dokuz ayın en yüksek seviyesini gördü.

    SALGIN SÜRECİNDE MAKAS DAHA DA AÇILDI

    Küresel gıda fiyatları ile Türkiye gıda fiyatları arasındaki makas, koronavirüs salgını süresince daha da açıldı. Küresel olarak koronavirüsün talep üzerinde yarattığı baskı fiyatların yönünü aşağıya çevirmesine neden olurken, Türkiye’de birçok ürün grubunda talep düşerken, gıdada talebin seyrini koruması fiyatların yukarı gitmesine neden oldu.

    Verilere göre 2019 yılının sonunda küresel gıda enflasyonu ile Türkiye gıda enflasyonu arasındaki makas tamamen kapanırken salgının küresel olarak etkilerinin güçlü şekilde hissedildiği şubat ayında bu fark üç puan oldu. Söz konusu makas nisan ayında 14 puana, mayıs ayında ise 19 puana çıktı.

    Türkiye’de bu dönemde özellikle işlenmemiş gıdada fiyatların yükseldiği görüldü. Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı mart ayından sonra sebze ve meyve fiyatlarında artış dikkat çekti. Mayıs ayında fiyatları en çok artış kaydeden ürünler çilek, havuç ve elma oldu.

    MAİYET ARTMASI VE İTHALAT FİYATI YUKARI ÇEKİYOR

    Uzmanların değerlendirmelerine göre Türkiye’de gıda fiyatlarını yukarı çeken unsurların başında üretim ve lojistik maliyetlerinin artması geliyor. Koronavirüs süresince üretimin bazı süreçlerindeki kalemlerde yaşanan artış, tarladan sofraya uzanan zincirde fiyatların artmasına da neden oldu.

    Tarım uzmanı gazeteci Ali Ekber Yıldırım’a göre bu süreçte Türkiye’nin gıda ithalatına devam etmesi de fiyatların yukarı çıkmasına yol açtı. Türkiye’nin birçok ürün grubunda net ithalatçı olduğunu söyleyen Yıldırım, Türkiye’de gıda ithalatında bir miktar azalma olsa da ithalatın daha pahalı bir hale geldiğini açıkladı.

    Doların, Türk Lirası karşısında salgın süresince hızla artış kaydetmesi ve rekor seviyelerini görmesi ithalat tarafındaki maliyetlerin yükselmesine neden olmuştu.

    HALCİLERE GÖRE SEBZE MEYVE FİYATLARINDA MAKAS AÇILMIYOR

    Türkiye’de yaş meyve sebze ticaretinin önemli aktörlerinden biri olan halciler ise Türkiye’deki sebze ve meyve fiyatlarının dünyadaki ortalamalara kıyasla yüksek olmadığını savunuyor.

    Gıda fiyatlarındaki son tabloyu değerlendiren Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan son dönemde özellikle yaş meyve ve sebze tarafında fiyatlarda gerileme eğiliminin söz konusu olduğunu belirtti.

  • Türkiye’de yeni vaka alarmı! İkinci dalga başladı mı?

    Türkiye’de yeni vaka alarmı! İkinci dalga başladı mı?

    30 gündür koronavirüsü vakası görülmeyen Bingöl’de, bazı kişilerin test sonucu pozitif çıktı. Pozitif vaka çıkanların temasta bulunduğu kişiler filyasyon ekipleri tarafından belirlenerek tedbir alındı. Elazığ’da da uzun süre sonra dün yeniden vaka görülmüş ve şehre dışarıdan gelen bir kişide tespit edildiği açıklanmıştı. Artvin’de de bir ay aradan sonra önceki gün 4, Rize’de ise 21 Mayıs’ta yeni bir vaka kayda geçmişti.

    Koronavirüsüle mücadele kapsamında “Evde Kal” çağrısına uyulmasıyla son bir aydır yeni vakanın görülmediği Bingöl’de, bayram için şehir dışından 4 günlük kısıtlama öncesi kente gelen bazı kişilerin testi pozitif çıktı. Bunun üzerine İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı filyasyon ekipleri sahada çalışma yaptı. Yapılan çalışma ile yeni vakalar ile birlikte temas ettiklerinin kontrol altına alındığı öğrenildi.

    BİR AYDIR VAKA YOKTU

    Kısıtlama öncesinde kente gelenlerin 14 gün süreyle kimseyle temas etmemesi istenirken, bayram sonrasında da tedbirin elden bırakılmamasının önemli olduğu vurgulandı.

    Son bir aydır yeni vakaların olmadığını ancak şehir dışından gelen vatandaşların birkaçının testinin pozitif çıktığını belirten İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mehmet Emin Gündoğdu, vakaların ve temasların kontrol altına alındığını söyledi.

    “MAALESEF KISMİ ARTIŞ”

    Gündoğdu, “Pandemi sürecinde tüm sağlık çalışanlarımızın göstermiş olduğu gayretle son bir aydır salgın ilimizde kontrol altında tutulmuştu ancak şehir dışından gelen vatandaşlarımızla beraber son birkaç gündür maalesef kısmi artışlar görülmekle beraber, bunlar da filyasyon ekiplerimizin ve hastane çalışanlarımızın yoğun bir gayretiyle tekrar kontrol altında tutulmuştur” dedi.

    “ÖNEMLİ” DİYEREK UYARDI

    Bayram sonrasında da tedbirlere uyulması gerektiğinin altını çizen Gündoğdu, “Bayram sonrası da vatandaşlarımızın kontrollü sosyal mesafe ve tedbirlere uymasıyla salgın kontrol altında tutulabilir, istenilen düzeyde salgını götürebiliriz. Özellikle 1,5 metre kuralına uyulması ve maske takılmasına dikkat edilmesi şart ve bizler için önemli” ifadelerini kullandı.

    ELAZIĞ’DA DA AYNI OLAY

    Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım, kentte uzun bir aradan sonra dün yeniden koronavirüs vakası görüldüğünü duyurdu. Vali Yıldırım, vakanın kaynağının şehir dışından gelen bir kişi olduğunu açıkladı.

    ARTVİN’DE YENİ VAKALAR

    ‘Evde kal’ çağrılarına uyulmasıyla 30 gündür ‘Covid-19’ çıkmayan Artvin’de ise önceki gün yeni vakalar ortaya çıktı. Test sonuçları pozitif çıkan 4 kişi hastanede tedaviye alındı.

    RİZE’DE 3 GÜN ÖNCE ÇIKTI

    Rize Valisi Kemal Çeber, 22 Mayıs’ta yaptığı açıklamada kentte uzun süre sonra yeni bir vaka çıktığını belirtmişti.

    Çeber şöyle konuşmuştu:Uzun süredir yeni vakamız yoktu. Dün yeni bir vakamız oldu. Rize’de yaşayan bir kamu görevlisi, mecburi bir iş için Ankara’ya gitti, geldi ve Ankara’da kaldığı otelde büyük ihtimal virisü kapıyor. Ama anında tespit edildi, yalnız da yaşadığı için temas ettiği biri yok. Bununla beraber böyle 3-5 hastamız var.

  • Salgının yeni merkezinde bir günlük ölü sayısı 1001

    Salgının yeni merkezinde bir günlük ölü sayısı 1001

    Dünya genelinde küresel salgınla mücadele sürerken Covid-19 bulaşan kişi sayısı 5 milyon 307 bin 412′ye çıktı. Koronavirüs görülen ülke ve bölgelerdeki yeni vakalara ilişkin güncel verilerin derlendiği “Worldometer” internet sitesine göre, dünya genelinde virüs nedeniyle 340 bin 75 kişi yaşamını yitirdi, virüs bulaşan 2 milyon 160 bin 592 kişi iyileşti.

    Güney Amerika ülkelerinden Brezilya’da koronavirüs (Covid-19) nedeniyle son 24 saatte 1001 kişi yaşamını yitirdi. Brezilya vaka sayısında Rusya’yı geride bıraktı ve ABD’nin ardından ikinci sıraya yerleşti. Ülke, salgının yeni merkezi olma yolunda.

    Sağlık Bakanlığının verilerine göre, ülkede Covid-19 kaynaklı can kaybı son 24 saatte 1001 artarak 21 bin 48’e yükseldi. Ülkedeki vaka sayısı 19 bin 969 artışla 330 bin 890’a ulaştı. Cuma günü ise rekor kırıldı. Bir günde 20 bin 803 yeni vaka tespit edildi.

    Demografik nedenler ve yoksulluk sebebiyle diğer ülkelere kıyasla daha fazla genç ve orta yaşlının Koronavirüsten yaşamını yitirdiği belirtiliyor

    DEVLET BAŞKANINA TEPKİLER DİNMİYOR

    Koronavirüsü “hafif bir grip” olarak niteleyen devlet başkanı Jair Bolsonaro’ya tepkiler sürüyor. Brezilya devlet başkanının başı kabine toplantısında sarf ettiği sözler nedeniyle dertte.

    Brezilya Yüksek Mahkemesi, eski Adalet Bakanı’nın Bolsonaro’yla ilgili federal emniyet teşkilatına müdahale ettiği suçlamalarını inceliyor. Bolsonaro, salgın nedeniyle önlem alan belediye başkanlarına da öfkeli.

  • Gıda sektörü salgından nasıl etkilendi?

    Gıda sektörü salgından nasıl etkilendi?

    Gastromasa Gastronomi Konferansı Genel Müdürü Gökmen Sözen, yeme-içme sektörünün acil bir hareket planı oluşturması gerektiğini söyledi.

    Koronavirüs salgınının tüm dünyada ve yeme-içme sektörü üzerinde neden olduğu olumsuz süreçte çözümler geliştirmeye çalışan restoran işletmecileri, doğru adımlarla yaşanan krizi fırsata çevirmeye çalışıyor. HoReCa sektörünün içinde bulunduğu durum ile ilgili Uluslararası Gastromasa Gastronomi Konferansı Genel Müdürü Gökmen Sözen, “Karamsarlığı bir kenara bırakıp, acil bir hareket planı oluşturmamız gerekiyor” dedi.

    Kimin ne yaptığının değil, hep beraber neler yapıldığının artık çok daha önemli olduğunu belirten Gökmen Sözen “Sıra dışı bir durumla karşı karşıya kaldığımızı biliyoruz ama artık panik ve karamsarlığı bir kenara bırakıp, acil bir hareket planı oluşturmamız gerekiyor. Ama bu hareket planı kesinlikle bireysel veya belli gruplar arasında olmamalı, ortak akıl oluşturup, tüm sektör birlikte hareket edebilmeli. Maalesef sektörün birlikte hareket etme kası çok zayıf ama bütün paydaşların oluşturacağı çözümler çok önemli ve kapsayıcı.

    STK’lara üye olsun olmasın tüm sektör adına bir hareket planı oluşturulmalı. Yeme- içme ve ağırlama sektörü alışveriş merkezlerinden, sokak lezzetlerine, şeflerinden, çiftçisine ve otellerine kadar çok büyük bir sektör. Bu sektörün tüm paydaşlarının bir araya gelip çalışma grupları oluşturması gerekiyor. Paydaşlar bir araya geldiğinde masada 2 konu öne çıkacaktır; nakit akışı ve yeni operasyon standartları.

    Tedarikçilerin, bankaların, kredi kartı ve yemek kartı şirketlerinin ön ödemeleri ve kredileri sağlayabileceğine inanıyorum. Hem bankalarımızın hem de yemek kartı şirketlerinin risk analizi yaparak bir bütçe oluşturabileceklerini düşünüyorum. Bu konuda ilgili Bakanlıkların desteğine ve yönlendirmesine ihtiyaç var. Likit akışının başlaması yavaş yavaş çarkları çevirmeye başlayacaktır. Sistemin bütün kesimleri yavaş yavaş nefes almaya başlayacaktır. Tüm bu sistem için teminatların alınmasının ve risk analizlerinin yapılmasının gerekliliğinin altını tekrar çizmek isterim.

    Yeni operasyon standartları; hijyen ve gıda güvenliği ile ilgili gelen uygulama kitlerinin hızlı bir şekilde restoran ve otellerde çalışmalarının başlaması ve eğitimlerinin aldırılması gerekmektedir. Bu kısımda ise gıda güvenliği dernekleri ve hijyen uzmanlarının desteği önemlidir. Gerekli ekipmanların, malzemelerin ve eğitimlerin konunun tedarikçileri tarafından desteklerle devreye sokulmasına ihtiyaç vardır.

    Kaynakların bu kadar az olmasına karşın hala bütün paydaşların bir araya gelip efektif bir hareket planını oluşturamaması çok acı. Hem eforun hem de kaynakların doğru kanalize edilmesi için hep birlikte hareket edilmesi gerekiyor. Artık kimin ne yaptığı değil, hep beraber neler yaptığımız önemli. Kaybedecek zamanımız yok, çok hızlı bir şekilde hareket planına geçip hazırlıklarımızı yapmalıyız. Bu zor günleri ancak ortak akılla aşabiliriz.”

  • Bakanlar salgın sürecinde Antalya’yı değerlendirildi

    Bakanlar salgın sürecinde Antalya’yı değerlendirildi

    Toplantıda Bakan Çavuşoğlu ve Bakan Ersoy korona virüs sürecinde Antalya’nın en başarılı illerden bir tanesi olduğunu vurgulayarak Vali Münir Karaloğlu’nu ve yerel yöneticileri kutladı. Korona problemi başladığında en yüksek riskli olarak gösterilen iki ilden birisinin Antalya olduğunu belirten Vali Karaloğlu “Antalya’nın riskli gösterilmesinin sebebi Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olmasıydı. Ama bugün geldiğimiz noktada Allah’a hamd olsun Antalya’da bu süreci bütün taraflarıyla beraber başarılı bir şekilde yürüttük. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümetimizin ve hayırseverlerimizin destekleriyle bugün kabine kararıyla yedi büyükşehirden birisi olarak giriş çıkışın serbest olduğu bir il konumuna gelmiş olduk” dedi.

    İhracat miktar bakımından yüzde 27 değer bakımından yüzde 24 arttı

    Korona virüsün insan sağlığı kadar şehirdeki ekonomik hayatı da olumsuz etkilediğine dikkat çeken Vali Münir Karaloğlu “Antalya’da taşıyıcı sektör turizmdi. Sayın Bakanımızın da belirttiği gibi büyük oranda kepenk kapatmak zorunda kaldık. Turizmle birlikte Antalya’daki diğer başat sektör tarımdı. Biz bu süreçte tarıma hiçbir kısıtlama getirmedik. Çiftçimizin ekimi, biçimi, hasadı ve pazarlamasıyla ilgili hiçbir kısıtlama getirilmeden Antalya hem Türkiye’yi hem dünyayı beslemeye devam etti. Bu sene Antalya’da Ocak- Nisan döneminde yapılan yaş sebze meyve ihracatı miktar bakımından yüzde 27 değer bakımından da yüzde 24 arttı. Korona virüse rağmen Antalya’nın yaş sebze meyve ihracatı artıyor, artmaya da devam edecek. Bu süreç ilk başladığında yaş sebze meyve fiyatlarında özellikle domates fiyatlarında bazı sorunlar oluştu ve vatandaşlarımızdan şikayetler geldi ama son dönemde fiyatlar da makul seviyelere geldi. Şu anda Korona virüsten en az etkilenen sektör tarım sektörü oldu” şeklinde ifadeler kullandı.

    149 bin kişiye kısa çalışma ödeneği

    Turizm sektörünün toplu olarak kepenk indirmesiyle birlikte Antalya’da işini kaybeden çok sayıda vatandaş olduğunu belirten Vali Karaloğlu “Antalya’mızda 20 bin işyeri kısa çalışma ödeneğine başvurdu. Yüzde doksanının incelemeleri tamamlandı. Antalya da 148 bin 974 işçimizin kısa çalışma ödeneği ödemeleri kimlik ve iban numaralarının son rakamlarına göre ödenmeye başladı. Yaklaşık 2000 firmanın incelemesi devam ediyor. Bizim tahminimiz bu süreçte 150-155 bin kişi Antalya’da kısa çalışma ödeneğinden istifade etmiş olacak. 6 bin 061 kişi de işsizlik ödeneğinden istifade etti. Şu anda Antalya elindeki başvuruların yüzde 90’dan fazlasını sisteme girerek Türkiye’deki en başarılı il olarak birinci sırada. İŞ-KUR’daki arkadaşlarımız da gece gündüz çalıştılar, çok teşekkür ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

    271 bin çağrıya cevap verildi

    Konuşmasını Vefa Sosyal Destek Hattı’na yapılan çağrıları değerlendirerek sürdüren Karaloğlu “65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlarımıza sokağa çıkma yasağı konulduktan sonra bütün şehirlerde vefa sosyal destek grupları (VSDG) oluşturuldu. Antalya’da da 19 ilçemizde VSDG’ye şu ana kadar 112 çağrı merkezimiz üzerinden 153 bin çağrı yapıldı. Yine açık kapı çağrı merkezimiz var buraya da 118 bin çağrı yapıldı. Biz bu çağrılar üzerinden vatandaşlarımızın taleplerini karşılamaya devam ediyoruz. Sahada polislerimiz, jandarmalarımız, bekçilerimiz, öğretmenlerimiz, imamlarımız diğer kamu kurumlarımızdan arkadaşlarımız gerçekten çok yoğun bir tempoyla vatandaşlarımızın taleplerini karşılamaya çalışıyor” dedi.

    93 bin kişiye 93 milyon TL yardım

    Ekonomik İstikrar Kalkınma Paketi kapsamında Antalya’da yapılan yardımları da açıklayan Vali Karaloğlu “Antalya’mızda birinci fazda 38 bin 714 kişiye, ikinci fazda 38 bin 667 kişiye, üçüncü fazda ise vakıflarımız tarafından şu ana kadar onay verilen 15 638 kişiye yardım 1000 TL nakdi yardımlarını ilettik. Toplamda 93 bin 19 kişiye biner lira olmak üzere 93 milyon 19 bin TL yardım ilettik. Bu yardımlar ihtiyaç sahiplerinin hesaplarına aktarıldı. Biz bunları yine evden takip edip vatandaşlarımıza elden teslim ettik. Şu ana kadar 93 Milyon 19 bin vatandaşlarımıza ulaştırmış olduk. 3 fazda da tahminimce yine 40 bine yakın vatandaşlarımıza yardımlarını ulaştırmış olacağız” şeklinde değerlendirme yaptı.

    47 bin gıda kolisi yardımı yapıldı

    Yine ihtiyaç Sahibi vatandaşlara özellikle turizm sektöründeki hayırseverlerden bağış kabul ederek yardım kolileri ilettiklerine değinen Vali Münir Karaloğlu bugüne kadar 47 bin gıda paketinin vatandaşlara ulaştırıldığını ve yenlerinin ulaştırılmaya devam edeceğini belirtti. Maske dağıtımı konusunda da en düzenli çalışan illerden bir tanesinin Antalya olduğuna dikkat çeken Karaloğlu “Şu ana kadar eczaneler aracılığıyla 5 Milyon 650 bin vatandaşımıza maske ulaştırdık. 4 milyon maske de ulaştırılmaya devam ediyor. Ulaşan ve ulaştırılmaya devam eden 9 milyon 650 bin maske eczaneler üzerinden 60 bin 711 maske PTT aracılığıyla vatandaşımıza ulaştırılıdı. Yine on işçiden fazla çalışanı olan işletmelere 807 bin adet maske ulaştırdık. Kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları için milli eğitim müdürlüğümüze bağlı meslek liselerimizde günde 40 bine yakın maske üretiyoruz. Polisin, Jandarmanın, kışladaki askerlerimizin, diğer kamu kurumlarımızda çalışan memurlarımızın ve kamu kurumlarımıza giren vatandaşlarımızın taleplerini kendi ürettiğimiz maskeler aracılığıyla karşılıyoruz” dedi.

  • Yüksek sesle konuşma salgın riskini arttırıyor

    Yüksek sesle konuşma salgın riskini arttırıyor

    Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Reşit Mıstık, toplu taşıma araçlarında yüksek sesle konuşmanın ağızdan çıkacak damlacık sayılarını arttırdığı için virüs bulaşma riskini arttıracağını söyledi.

    Hayatı her açıdan oldukça kolaylaştıran toplu taşıma araçları, her gün yüzlerce kişi tarafından kullanılmaktadır. Araçlarda uyulması gereken nezaket kuralları yanında özellikle solunum yolu ile bulaşan bulaşıcı hastalıkların önlenmesi açısından da yazılı olmayan kurallar olduğunu belirten Medicana Bursa Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Reşit Mıstık, “Nezaket kurallarının bir kısmı aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların önlenmesi açısından da faydalıdır. Örneğin; yüksek sesle konuşmak, telefonla konuşmak, yemek yemek ve temiz giysiler giymemek bulaşıcı hastalık riskini arttırır. Yüksek sesle veya telefonla konuşma, ağızdan çıkan damlacık sayısını arttırarak hasta bir kişinin salgılarının çevreye yayılmasını ve çevredekilerin belki de bu hastalığı almasına sebep olabilir. İkinci bir durumda atıştırmak ve yemek yemek çevreden bazı mikropların gıda ile alınmasına sebep olabilir. Üçüncü bir şık ise kirli giysilerdir. Bu kirli elbiselerin barındırabildiği bazı hastalık yapıcı mikroorganizmaların toplu taşıma aracındaki kişilere aktarılması söz konusu olabilir. Bu sebeple toplu ulaşım araçlarında gereğinden fazla yolcu taşımanın önlenmesi ve yukarıdaki nezaket kurallarına uyum çok önemlidir” dedi.

    Sadece salgınlar sırasında değil, her zaman solunum yolu ile bulaşan hastalıkları olanların toplu taşımayı kullanmamaları, kullanmak zorunda kalırlarsa tıbbi maske kullanmaları ve diğer yolculara sırtını dönerek ve mümkünse hiç konuşmayarak seyahatlerini tamamlamaları gerektiğini belirten Mıstık, “Çok ciddi ve karantina ihtiyacı olan salgın hastalıklar sırasında toplu taşımanın kısıtlanması, kullanılmaması veya kullanılacaksa yolcular arasındaki mesafenin uzun tutulması gerekir. Bunlar yapılamaz ise solunum yolu ile bulaşan sadece virüsler değil birçok bakteriyel etkenlerin de bulaş ihtimali artar” diye konuştu.

  • Salgının yarattığı kriz Türkiye’de işsizliği tırmandırıyor

    Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) hazırladığı “Korona Salgınının Türkiye Ekonomisine Etkisi Değerlendirmeler Ve Öneriler Raporu”, salgının yarattığı ekonomik krizin 10 milyonu aşkın kişiyi işsiz bırakabileceğini ortaya koydu.

    “Sadece başkasının yanında çalışanlar değil, işverenlerin kendileri de işsiz kalmaya başladı” denilen raporda, “Hizmetler sektörü içerisinde başta turizm, lokanta, eğlence sektörleri olmak üzere her alanda işler durdu. Bu nedenle, hizmetler sektöründe yer alan çalışanların yarıdan fazlasının işini kaybetmiş olmaları olasılığı bulunuyor. Böyle bir durumda Türkiye, yılın üçüncü çeyreğinde 10 milyonu aşan yeni işsiz sayısı ile karşılaşabilir. Sanayi sektöründe de çok fazla işten çıkarmalar olduğu unutulmamalı” ifadelerine yer verildi.

    Gelir desteği şart

    Gelişmiş ülke hükümetlerinin, gelirsiz kalan tüm kitlelere doğrudan gelir aktarımı niteliğinde önlemler alırken, Türkiye’de ise bu önlemlerin “en düşük emekli maaşını 1500 TL’ye çıkarmak”, “65 yaş üzeri muhtaç olanlara ayda 1000 TL ödemek”, “kısa çalışma ödeneğini devreye sokmak” ile sınırlı kaldığına dikkat çekildi. Raporda, şu ifadeler yer aldı: “Bu krizden en fazla etkilenen kesimlerin başında esnaf geliyor ancak yaklaşık 2 milyon oldukları düşünülen esnaf için alınan tedbirler zayıf: Yalnızca yükümlülükleri ötelendi, doğrudan kaynak aktarımını içeren önlemler yok. İşletmelerin faaliyetlerini sürdürmeleri, özellikle KOBİ’ler için zorlaştı. İnsanları açlığa ve çaresizliğe karşı korumak artık kamusal bir sorumluluktur.”

    TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu ise, “Zincirleme baş gösteren ekonomik çöküşü önlemek için bir strateji ve program dahilinde kısa vadede ekonomiye yapılacak desteklerde kararlı bir duruş gösterilmeli. Öncelikle işsizler ve yoksulların asgari geçinebilecekleri bir gelir desteğine kavuşması gerekiyor” dedi.

    Gelirsiz kalanlara nakit desteği verilmeli

    TÜRMOB’un söz konusu raporunda krizi ve sonuçlarını yönetebilmek amaçlı önerilen önlemlerden bazıları şunlar:

    – Evde kalmak zorunda olanların bazı zorunlu ödemeleri üstlenmeli.

    – Gelirsiz kalanlara mutlaka nakit destek verilmeli. Maaş, vergi, elektrik, su gibi ödemelerde ilave destek sağlanmalı.

    – İşsiz kalanlara hayatlarını idame ettirebilecek bir ücret sağlanmalı.

    – Başta esnaf ve küçük orta boy işletmeler olmak üzere, nakit akışı bozulan bütün işletmelere nakit akımı yaratılmalı.

    – İflasların, bankaları etkileyerek, sonraki aşamanın bir finansal kriz süreci olacağı dikkate alınarak, finansal sisteme sağlanacak destekler ile bu durum engellenmeli.