Etiket: Sanat

  • Öğrenciler ara tatili sanatla geçirecek

    Öğrenciler ara tatili sanatla geçirecek

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, ara tatile giren öğrenciler için İzmit ve Gebze’de 11-15 Kasım tarihleri arasında sanatla dolu programlar düzenleyecek.
    Etkinliklere, İzmit’te SEKA Sanat İhtisas Merkezi, Gebze’de ise Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi ev sahipliği yapacak. Öğrenciler böylece, tablet ve bilgisayarın hapsettiği sanal dünyadan ayrılarak, tatillerini en verimli şekilde geçirme olanağı yakalayacak. 8-12 yaş arasındaki çocukların katılabileceği ara tatil etkinlikleri 11-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek.

    İzmit’te SEKA Sanat İhtisas Merkezi’nde
    İzmit’teki etkinliklerin gerçekleştirileceği SEKA Sanat İhtisas Merkezi’nde; resim, seramik, ebru, tezhip, hat ve kat-ı atölyeleri oluşturulacak. Resim 12 Kasım Salı, seramik 13 Kasım Çarşamba, ebru ve tezhip 14 Kasım Perşembe, hat ve kat-ı atölyeleri ise 15 Kasım Cuma düzenlenecek. Atölyelerdeki eğitimler, Büyükşehir Belediye Konservatuvarı Güzel ve Geleneksel Sanatlar eğitmenleri tarafından verilecek ve 11.00-12.00 ile 14.00-15.00 arasında iki seans halinde gerçekleştirilecek.

    Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi çocukları bekliyor
    Gebze’deki etkinliklerin düzenleneceği Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi de bir hafta boyunca minik konuklarını ağırlayacak. Burada kurulacak Cam Boncuk Atölyesi’nde çocuklar birbirinden renkli boncuklar yapmayı öğrenecek. Haluk Turgut tarafından verilecek eğitimler; 11.00- 12.00 ve 13.00-14.00 arasında iki seans halinde yapılacak. Ayrıca, Gebze Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’nde sahnelenecek olan “İbiş İnternet Canavarı, Ramazan Abimle Şarkılar Söylüyorum, Volkan Abi, İllüzyon Şov ve Burak abi ile şarkılar” gösterileri ücretsiz izlenebilinecek.

    Başvuru nasıl yapılacak?
    Etkinlik başvuruları için iki ayrı link belirlendi. Buna göre İzmit Seka İhtisas Merkezi’ndeki etkinlikleri katılmak isteyenler, https://kocaeli.link/SekaEtkinlikleriBaşvuru linki üzerinden başvurularını yapacak. Gebze Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi’ndeki etkinlikler için ise, https://kocaeli.link/GebzeCamBoncukAtölyesi linki kullanılacak.

     

  • Kalemişi sanatı hayat buluyor

    Kalemişi sanatı hayat buluyor

    Geleneksel Kalemişi sanatı, Kütahya’da hayat buluyor. Türk halk sanatı olan ‘Kalemişi’ sanatını günümüzde de sürdüren Sibel Temelkıran’ın, Kütahya Belediyesinin Zanaat ve Halk Sanatları Deneyimleme Konağı’nda açtığı kurs ilgi görüyor.
    Temelkıran, Osmanlı döneminde hat sanatı ile etkileşime girerek ahşabın yanı sıra sıva üstü, mermer ve taşa da yazılan kalem sanatının, günümüzde sayılı ustalar tarafından yapıldığını ifade etti.

    Kalemişi sanatını yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğünü belirten Sibel Temelkıran, “Kalem işi, Selçuklulardan günümüze kadar gelmiş Türk sanatlarındandır. Selçuklular, Osmanlılar ve günümüzde sivil ve dini mimaride kullanılıyor. Camilerin iç süslemelerinde yer alır. O zamanlar sarayların içlerinde de kullanılmış; Topkapı Sarayı’nda büyük camilerde de bu sanatı görebiliriz. Günümüze kadar ulaşmış ve biz de Kütahya Belediyesi’nin destekleriyle bu sanatı sürdürmeye çalışıyoruz. Öğrencilerimiz var ve onları yetiştirmeye gayret ediyoruz. Kalem işi, sivil ve dini mimaride iç mekanları süsleme sanatıdır.

    Aslında çok bilinen bir sanat ama ismini çoğu kişi bilmiyor. Yıllardır bu sanatın adını anlatmaya çalışıyorum. Basit bir sanat ama ismi tam bilinmiyor. ‘Kalem işi’ dendiğinde insanlar ‘kalemle mi yapılıyor?’ diye soruyorlar. Aslında bu sanat, kullanılan fırçaların adına dayanıyor. Bizler de ‘kalemkar’ olarak bu geleneği sürdürüyoruz. Ancak fazla bilinmediği için öğretmeye çalışıyoruz çünkü bu bizim geleneksel sanatlarımızdan biri ve unutulmaması gerekiyor.

    Nasıl atalarımız bu sanatı bu zamana kadar getirdiyse, biz de öğrencilerimiz vasıtasıyla geleceğe taşıyoruz. Kalemişi nereye yapılır diye sorulduğunda, ilk zamanlarda sıva üzerine yapılmış. Yine sıva, ahşap, deri ve mermer üzerine de yapılabiliyor. Ben ahşap üzerine çalışıyorum ve öğrencilerime de ahşap üzerine yaptırıyorum. Malzeme olarak akrilik boya kullanıyoruz ve ahşap büyük sunta levhalar üzerinde çalışıyoruz.

    Geleneksel desenlerimizi hazırlıyor ve bu desenleri önce kağıda, ardından ahşaba aktarıyoruz. Geleneksel renklerle boyayarak işi tamamlıyoruz. Öğrencilerimiz de bu sanatı sevdiler çünkü her şey geleneksel, desenler ve renkler de öyle. Bir yıllık bir çalışmamız var ama bu bir yılda bitmiyor tabii ki; öğrenmeye devam ediyoruz. Öğrenmek hiç bitmez” diye konuştu.

    “Sanat bana huzur veriyor ve günlük hayatın stresinden uzaklaştırıyor”
    Kursiyerlerden Diyetisyen Sümeyye Korkmaz, “Biz burada Sibel Hocam’ın izinden gidiyoruz ve onun öğrettiği şekilde sanatı sürdürmek istiyoruz. Sanata ilgim olduğu için buradayım, sanat bana huzur veriyor ve günlük hayatın stresinden uzaklaştırıyor diyebilirim. Sanatı seven ve öğrenmek isteyenleri bekleriz” dedi.

    “Türk kültürünü yansıtıyor”
    Kursiyerlerden Doç. Dr. Sibel Işık, “Kalemişi sanatını tanıyarak gelmedim, aslında bir terapi amacıyla geldim. Ancak içine girdikçe, her camiye girdiğimde kendime ait hissettiğim desenlerin içinde kaybolduğumu fark ettim. Türk motiflerini yansıtan turkuazlar, mercan renkleri ile kendimi Türk kültürüne daha bağlı hissediyorum.

    Şu anda öğrencilerimle burada çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Geçen hafta Sibel Hocam öğrencilerimizi ağırladı, tanıtım ve atölye çalışması yaptı. Gelecek nesillere bu sanatı aktarmak için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.
    Kalemişi Sanatı kursunun haftada bir gün olmak üzere 8 ay boyunca devam edeceği belirtildi.

  • 3 kez kanseri yendi, keçe sanatıyla hayata tutundu

    3 kez kanseri yendi, keçe sanatıyla hayata tutundu

     Adana’da önce lösemiye ardından da tiroit ve meme kanserine yakalanan Havva öğretmen, unutulmaya yüz tutmuş keçe sanatıyla hayata tutundu. Kanserleri atlatan Havva öğretmen, ilk sergisini doktorlarının da katılımıyla açtı.

    51 yaşındaki el sanatları öğretmeni, 2 çocuk annesi Havva Kutun, çocukken lösemiye yakalandı. İlik nakli olan ve lösemiyi atlatan Kutun, 17 sene önce de tiroit kanserine yakalandı. Ailesinin ve doktorlarının desteğiyle zorlu tedaviler gören Kutun, bu kanseri de atlattı.

    Günlük yaşamına devam eden Havva Kutun, 2022 yılında gittiği doktorda meme kanserine yakalandığını öğrendi. Dünyası başına yıkılan Kutun, kemoterapi görmeye başladı. Bu sırada çok sevdiği öğretmenlik mesleğini de asla bırakmayan Havva Kutun, keçe sanatıyla da ilgilenmeye başladı.
    Keçeyi ilmek ilmek işleyen Kutun, yaklaşık 1 sene boyunca onlarca eser yapıp kanseri adeta sanatla yendi.

    Farkındalık ayında sergi açtı
    Kanseri yendikten sonra Havva Kutun, geçtiğimiz gün Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde eserlerin yer aldığı ‘İlmek İlmek Umut: Küllerinden Yeniden Doğmak’ isimli sergisini açtı. Sergiye Kutun’un meslektaşlarının yanı sıra doktorları da katıldı.

    “Kansere yakalananlar asla umutsuzluğa kapılmasın”
    İhlas Haber Ajansı’na konuşan Havva Kutun, “Ben önce lösemi, sonra tiroit sonra da meme kanserine yakalandım. Bu süreçler çok zorlu geçti. Bazı günler kolumu kaldıracak halim olmuyordu. Ancak keçe sanatıyla tanıştım ve bu sanatla eserler yaptım. Sanatla hayata tutundum adeta. Bugün de sergimi açtım ve çok mutluyum. Ben 3 kere kanseri yendim. Kansere yakalananlar asla umutsuzluğa kapılmasın” dedi.

  • 40 yılda 10 bin antika eşya biriktirdi

    40 yılda 10 bin antika eşya biriktirdi

    Sivas’ın Zara ilçesinde emlakçılık yapan Cemalettin Temur, 40 yılda topladığı 10 bin antika eşyayı adeta müzeye dönüştürdüğü ofisinde sergiliyor.
    Sivas’ın Zara ilçesinde emlakçılıkla uğraşan Cemalettin Temur, gençlik yıllarından itibaren dedesinin yönlendirmesiyle başladığı ticaret yolculuğunda, ilçesinin kültürel mirasını koruma ve yaşatma misyonunu üstlendi.

    Temur, ilçesinin kültürüne ve yaşam biçimine olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmeyerek, bu ilgisini yıllar içinde anlamlı bir koleksiyona dönüştürdü. 15 yıldır emlak sektöründe hizmet veren Cemalettin Temur, hayatı boyunca biriktirdiği antika eşyaları, ofisinin bir odasını adeta müzeye dönüştürerek sergilemeye başladı. Yıllık bine yakın vatandaşın ücretsiz ziyaret ettiği müzede, vatandaşlar taş plaklardan müzik dinleme imkanı da buluyor.

    “10 binden fazla ürünüm var”
    Müzedeki ürünleri 40 senede topladığını belirten Temur, “Bu müzedeki ürünleri 40 senede topladım. Çocukluğumdan bugün kadar toplamaya, biriktirmeye bir isteğim vardı. Daha sonra eskiye dair ürünleri topladım. 1990’lı yıllarda köylere gidip eskicilik yapıyordum. Köy meydanına sergi açıyordum.

    Ben insanlardan eskiye dair ürünleri toplayıp yeni ürün veriyordum. Bu ürünler atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Evimin altında bir dükkan ayarlayıp 2000 yılında kendime dair bir müze açtım. Her gittiğim yerden, araştırdığım, gördüğüm yeni ürünleri de almaya başladım. Müzemi bu şekilde canlandırdım. Zara’mızın medarı, iftiharı taş plaklarından Zaralı Halil Söyler’in plaklarını dinliyorduk. Onun taş plaklarını topladım. Sonra Diyarbakırlı Celal’i topladım.

    Binden fazla taş plak sergim açıldı. Koleksiyon yapan insanlar Türkiye’de çok ama ben hepsinden topladım. Diğer bazıları sahada taş plak topluyor, çakmak topluyor, saat topluyor. Müzemde aşağı yukarı 10 binden fazla ürünüm var. Elliden fazla gramofonum var. Çakmak, saat, radyo, teneke kutu, kibrit, biblolar, süs eşyaları, anahtar, para koleksiyonum var.

    Bir tondan fazla bakır topladım Zara’dan. Evraklara da bir zaafım oluştu. Bunun yanında da evrak toplamaya başladım. Cumhuriyet dönemine ait 1800’lü yılların sonları, eskiye dair tapular, eski sözleşmeler, muhtar yazışmaları var. Mektup toplamaya başladım. 10 binden fazla evrak da var elimde” dedi.

    “Açık hava müzesi yapmak istiyorum”
    Temur, hedefinin büyük bir konak alıp açık hava müzesi yapmak olduğunu belirterek, “İnsanlara da göstermeye başladığım zaman baktım insanlar da bu eskiye dair ürünlere karşı bir ilgisi alakası var. Ben de bundan mutlu oldum. Bu şekilde de gelen misafirlerimizi müzemizde gezdiriyoruz. Ürünler hakkında bilgiler veriyoruz.

    Taş plak çalıyoruz, bir sosyallik oluyor. Buradaki ürünlerin de hepsini yaşanmışlıkları var, hatıraları var, hatıraları var. Eski dönemde kullanılmış ürünler. İnsanlara bunları anlatıyoruz. Bu değerlere gençler sahip çıkacak. Ben de müzeyi yeni gençlere bir hatıra olarak biriktirdim. Ama hedefim bu biriktirdiğim ürünlerin tamamı burada yok.

    Allah nasip ederse de ileriki zamanlarda büyük bir Zara’mızın eski konaklarından bir tanesini alıp onarıp bu ürünleri oraya dağıtıp göstermek istiyorum. Böyle bir projem de var. Elimde at arabası, öküz arabası var eskiye dair. Ayrıyeten taş da topladım. Elimde 2-3 kamyon da taş var. Değirmen taşları, eskiye dair güzel taşlar var.

    Onlarla da bir amfi tiyatro kurup bir açık hava müzesi yapmak istiyorum. Zara’mıza da gelen insanlarımızı, misafirlerimizi her zaman ağırlayacakları bir kapıları burada var. Ne zaman ben hepsini misafir eder, müzemi de gezdiririm. Ailemiz burada, hatıralarımız var, hatıralarımız var. Zara’dan hiçbir dışarıya çıkamıyoruz. Zara dışında da benim hiçbir evim, yatırımım yok” diye konuştu.

  • Irgandı Köprüsü’nde sanat buluşması

    Irgandı Köprüsü’nde sanat buluşması

    Bursa’da, yüzyıllar boyunca doğal afetler ile savaşlara direnerek şehrin tarihine tanıklık eden 576 yıllık Irgandı Çarşılı Köprüsü, geleneksel halk sanatları atölyeleriyle yerli ve yabancı turistlerin uğrak mekanları arasında yer alıyor.

    Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlayan Gökdere mevkiindeki tarihi Irgandı Köprüsü’nün üzerinde yaklaşık 12 yıldır faaliyet gösteren Irgandı Sanat Galerisi’nde Ertuğrul Topsakal isimli ressamın yağlı boya eserleri Bursalı sanatseverlerle buluşuyor.

    Her yıl çeşitli sanatçıların ebru, hat, tezhip gibi geleneksel sanata dayalı eserlerinin sergilendiği ve fotoğraf sergilerinin gerçekleştirilmesinin yanı sıra görsel sanatlar alanında el becerisi kazandırmak için çeşitli kurslar düzenlenen galeride açılacak olan sergi 14 Eylül Cumartesi günü ziyaretçilerini ağırlayacak.

    Bursa’nın merkez Osmangazi ve Yıldırım ilçelerini birbirine bağlayan, Gökdere’nin üzerine 1442 yılında inşa edilen Tarihi Irgandı Köprüsü, sedefkarlıktan çiniciliğe el işçiliğinin en güzel örneklerini sunan zanaatkar esnafa ev sahipliği yapıyor.

  • Osmangazililer eylül ayında kültür sanata doyacak

    Osmangazililer eylül ayında kültür sanata doyacak

    Osmangazi Belediyesi, ‘Şadırvanlı Han Avlu Buluşmaları’ adı altında düzenleyeceği etkinlikler ile Osmangazililere kültür sanat dolu akşamlar yaşatacak. Birbirinden güzel programların yer aldığı ‘Şadırvanlı Han Avlu Buluşmaları’ etkinlikleri, Eylül’ün Nağmesi Türk Sanat Müziği Konseri ile başladı.

    Şadırvanlı Han’da gerçekleştirilen konsere musiki severler yoğun ilgi gösterdi. Birbirinden değerli saz sanatçılarından oluşan orkestra ile birlikte sahneye çıkan Solist Gülce Kureyş, yaklaşık iki saat süren konserde bir çok usta bestekarın eserlerini Osmangazililer için seslendirdi. 18 parçanın icra edildiği konser ‘Kalbim Kanıyor Durmadan En Tatlı Çağında’ adlı eser ile başladı. Şadırvanlı Han’ı dolduran musiki severler, kürdili hicazkar, hicaz ve nihavend makamında seslendirilen şarkılara hep birlikte eşlik etti. Konser bitiminde orkestra ve Solist Gülce Kureyş, dakikalarca ayakta alkışlandı.

    Gecenin sonunda sahneye davet edilen Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, tüm orkestra adına Solist Gülce Kureyş’e çiçek takdim etti. Böyle güzel bir gece yaşattıkları için değerli saz ve söz sanatçılarına ayrı ayrı teşekkür eden Esendemir, “Harika bir konser ile başlattığımız ‘Şadırvanlı Han Avlu Buluşmaları’ etkinliklerimiz, birbirinden güzel kültür sanat programları ile devam edecek. Tüm halkımızı etkinliklerimize bekliyoruz” dedi.

  • Bursa sokaklarında 3 boyutlu sanat

    Bursa sokaklarında 3 boyutlu sanat

    Bursa’nın estetik bir kent olması ve sanatla buluşması amacıyla çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, cadde ve meydanlardaki modern kent imajını güçlendirmek için Kent Estetiği Şube Müdürlüğü bünyesindeki ressamlarıyla her geçen gün yeni çalışmalara imza atıyor.

    Türkiye’de halen yaygın olmayan, Avrupa’daki örneklerinde ise daha çok tebeşir gibi geçici boyalarla yapılan 3 boyutlu uygulamalar, Bursa’da vatandaşların uzun süre etkileşim halinde fotoğraflar çekebilmesi amacıyla dayanıklı özel boyalarla resmediliyor.

    3D sokak boyama sanatı çalışmaları belli bir açıdan bakıldığında vatandaşları hayrete düşürüyor. Boyaması tamamlanan Gemlik sahilindeki 3D kılıç balığı, Mudanya sahilindeki 3D martı ve Tirilye sahilindeki 3D balina uygulamaları görenleri gülümsetiyor. Vatandaşlardan da olumlu tepkiler alan yeni 3 boyutlu sanat uygulamaları, özellikle yaya hareketliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaygınlaştırılacak.

    BURSA'DA GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ OLUŞTURAN TÜM YÜZEYLERİ BİR TUVAL GİBİ KULLANIP, SANAT ESERİNE DÖNÜŞTÜREN BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ RESSAMLARI, CADDE VE MEYDANLARI 3 BOYUTLU RESİMLERLE BULUŞTURUYOR. (YUNUS ŞİMŞEK/BURSA-İHA)<br />
Bursa'da görüntü kirliliği oluşturan tüm yüzeyleri bir tuval gibi kullanıp, sanat eserine dönüştüren Bursa Büyükşehir Belediyesi ressamları, cadde ve meydanları 3 boyutlu resimlerle buluşturuyor.

     

  • Atık tekstil malzemeleri sanata dönüştü

    Atık tekstil malzemeleri sanata dönüştü

    Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü öğretim üyesi Doç. S. Tuğba Arabalı Koşar’ın yürütücülüğünü, Selçuk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr. Tülay Gümüşer ve Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda Giyim Tasarımı Bölümü öğretim üyesi Doç. Selda Kozbekçi Ayranpınar’ın araştırmacılığı yaptığı Çukurova Üniversitesi SBA-2021-14266 numaralı Bireysel Araştırma Projesi kapsamında gerçekleştirilen “III Denim Hikayesi Sürdürülebilir Tekstil Sanatı” sergisi Seyhan Belediyesi 100. Yıl Çırçır Sanat Merkezinde açıldı.
    Açılışını Çukurova Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Neslihan Boyan, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Ayşehan Deniz Abik’in yaptığı sergide 3 sanatçı akademisyenin sürdürülebilirlik çerçevesinde ürettikleri 21 eser yer aldı.

    Bu sergide, sürdürülebilir geçmişi yeniden keşfetmek ve daha sürdürülebilir bir geleceğin geliştirilmesine odaklanılmış, yöntem olarak ileri dönüşüm ele alındı. Bossa TAŞ.’nin işbirliği ile üretim tesisinden temin edilen atık kumaş, iplik, elyaf yeniden kullanarak ileri dönüşüm teknikleri ile tasarım ve sanat nesnelerine dönüştürüldü.

    “Dünyanın giderek artan tekstil atıkları sorunuyla boğuştuğu günümüzde, denim kumaş üretim atıkları ile sanat nesneleri ortaya koyarak, denim kumaşın sanattaki yaşam döngüsünü aktarmak ve izleyicilerin sürdürülebilirlik bilincinin gelişmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Sergideki eserler, hem estetik hem de işlevsel açıdan dikkat çekici olup, İzleyicilere atık malzemelerin dönüştürücü gücünü göstermektedir. Bu çalışmalar, çevresel sürdürülebilirlik ile sanatsal ifade arasındaki bağı güçlendirerek, izleyicilere hem fikri hem de duygusal bir deneyim sunmayı amaçlamaktadır. Eserleriyle sadece malzemelerin fiziksel dönüşümünü değil, aynı zamanda toplumsal bilinç ve duyarlılığı da artırmayı hedeflemektedir. Böylece, atık malzemeler yeni bir anlam ve değer kazanırken, sanat aracılığıyla sürdürülebilir bir gelecek için önemli mesajlar iletilmektedir.”

  • Kırklareli’nde atık malzemeler sanata dönüşüyor

    Kırklareli’nde atık malzemeler sanata dönüşüyor

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan himayesinde yürütülen ‘Sıfır Atık Projesi’ çerçevesinde Kırklareli’nde ‘Atık Malzemeler Kadın Eliyle Sanata Dönüşüyor Projesi’ ile sanata dönüşüyor.

    Kırklareli Aile ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ile OSB’de faaliyet gösteren bir tekstil firması arasında protokol imzaladı. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Bilgin Özbaş, imalata atık olarak çıkan malzemelerin kadınlarım emekleriyle sanata dönüştüğünü söyledi. Özbaş, proje ile yapılan ürünlerin satılarak bütçeye katkı sağlayacağını ifade etti.

  • Bitkiler sanata dönüşüyor

    Bitkiler sanata dönüşüyor

    6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrası hasar gören İskenderun HATMEK binası, Kurtuluş Mahallesi’ndeki yeni yerinde hizmete girdi. Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, kursa kayıt yaptıran kadınlar bataklıktan topladıkları su sandalyesi bitkisiyle yaşadıkları afeti unutmaya çalışarak ekonomiye katkı sağlıyorlar.

    bitkiler, afetzede kadınların elinde sanata dönüşüyor

    Halk Eğitim ve Hatay Büyükşehir Belediyesi Meslek Edindirme Kurs Merkezi (HATMEK) bünyesinde eğitmen ve usta öğretici Azize Alay, “Şu anda 35 kişiyiz daha çok ekonomiye katkısı olması açısından ucuz malzemeyle kaliteli ürün çıkarmaya çalışıyoruz burada elimizden geldiğince de endemik olan bitkileri kullanıyoruz. Palmiye olsun, su sandalyesi, hasır otu olsun bunlar endemik olan bitkilerdir. Şimdiye kadar da kullanılmış olan bitkiler değil bunlar bir örücülük furyası oldu insanlar daha çok rattan örmeye rağbet etti, hazır ürün ıslayıp işliyorlardı. Bizler biraz daha araştırınca palmiyeyi de biz trend olarak oluşturduk. Su sandalyesini keşfettik bataklıkta yetişen bir bitki endemik olduğu için de kullanımı da ulaşımı çok kolay olan bir bitki. Öğrencilere verdik işlemesi gerçekten çok güzel ve çıkan ürünler çok güzel oluyor. Bataklıkta hiçbir işe yaramayan bir bitki bu tamamıyla bizim, şöyle söyleyeyim hasır otu toplarken fark ettiğimiz bir bitki ne olduğunu bilemediğim bir bitki resmini attım İstanbul Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı bölümüne geldiler ilgilendiler araştırdılar aslında bu başka yerden gelmiş bizim burada ortamını bulmuş olan bir bitki olduğu söylendi ve su sandalyesi otu olarak geçiyor suyun içinde içi çok fazla su dolu onları topluyoruz, baş aşağı asıyoruz bütün suyunu salıyor suyunu saldıktan sonra da ıslayıp yeniden işliyoruz ve gerçekten bakın gördüğünüz gibi çok mukavemetli. Çok kullanışlı bir bitki haline geliyor çıkan ürünler de gerçekten çok güzel. Tedarik kısmını bizim nehirlerden ve bataklıklardan toplayarak sağlıyoruz kadınlar çizmeler buraya kadar bataklığa dalıp topluyoruz. Su sandalyesinden manken yapmak, bir büstiyer işlemek veya yelek işlemek gerçekten hiç de zor değil. Zamanım yetse sergiye onları da ekleyeceğim inşallah” ifadelerini kullandı.

    bitkiler, afetzede kadınların elinde sanata dönüşüyor

    El sanatının terapi olduğunu ve kendisini mutlu hissettirdiğini söyleyen 53 yaşındaki afetzede Halide Bayırlı, “Depremden sonra bize daha çok terapi gibi geldi, yani hem arkadaş ortamımız hem hocamızın bize sağlamış olduğu ortam çok güzel. Üretim durumunda yani o kadar güzel şeyler üretiyoruz ki, yani pozitif yönde etkiliyor bizi unutuyoruz bütün dertlerimizi tasalarımızı her şeyi bir kenara atıyoruz. Bir tek buna odaklanıyoruz yani güzel şeyler ortaya çıkınca çok mutlu ediyor bizi. Güzel bir dönüşüm çıkıyor ortaya” şeklinde konuştu.