Etiket: Sanatçı

  • Kanseri yenen sanatçıdan hastanede konser

    Kanseri yenen sanatçıdan hastanede konser

    Yumurtalık kanserini atlatan Antalya Devlet Senfoni Orkestrası keman sanatçısı Melike Demirel, 8 Mayıs Yumurtalık Kanseri Farkındalık Günü’nde sanatçı arkadaşlarıyla, Memorial Antalya Hastanesi Kemoterapi ve Sanat Merkezi’nde kanser hastalarına moral vermek amacıyla farkındalık günü konseri düzenledi.

    “Annem, yumurtalık kanserinden vefat etti”
    2021 yılı Ağustos ayında yumurtalık kanseri teşhisi konulan Melike Demirel, annesini de yumurtalık kanseri nedeniyle kaybettiğini aktardı. Demirel, şu sözlere yer verdi:

    “Annemi kanserden kaybettim, kanseri üç kez tekrarlamıştı ve son olarak yumurtalık kanserinden vefat etti. Dolayısıyla bunun bilincindeydim ve düzenli kontrollerimi yaptırıyordum. Bir kontrolüm sonrasında çıktı maalesef, kontrollerimi yaptırmış olmama rağmen bir müddet sonra kendini gösterdi. Karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve iştahsızlık gibi şikayetlerim vardı, bir iki ay kadar bu şikayetleri çekmiştim. Daha sonra doktora başvurup, kadın hastalıkları muayenesi yaptırdığımda teşhis kondu, sağ yumurtalığımı kaplayan büyük bir tümör tespit edildi ve hemen acil bir şekilde yayılımı önlemek adına ameliyata alındım.”

    “Kemoterapi, zorlu bir süreç”
    Annesinden dolayı yabancı olmadığı kanser hastalığına yakalanması nedeniyle çok etkilendiğini ifade eden Melike Demirel, gerekli tetkikler yapıldıktan sonra yayılım olmadığı için hemen ameliyata alındığını açıkladı.
    Demirel, ameliyatın ardından devam eden kemoterapi sürecinin de kendisini çok zorladığını şu şekilde dile getirdi:
    “Teşhis konduktan sonra gerekli kan tahlilleri, MR çekimleri gibi tetkikler yapıldıktan sonra yayılım olmadığı tespit edildi ve acil bir şekilde ameliyata alındım. Sağ yumurtalığım tümörle birlikte temizlendi ve akabinde benim için kemoterapi süreci başlamış oldu. Kemoterapi de son derece zor bir süreçti. Dört kür kemoterapi aldım, yatarak alıyordum. Çünkü, beş gün aralıksız bir şekilde devamlı alıyordum. Son derece yorgun geçen, vücut direncinin çok düştüğü, mikroplara çok açık olunan bir süreç. Aslında en can sıkıcı yanlarından biri saçlarınızı kaybetmeniz oluyor, gerçekten kadınlar için yıkıcı bir şey. Benim için de çok zor bir durum oldu, onun haricinde ne yazık ki cildimde bir takım lekelenmeler söz konusu oldu. Çünkü, kemoterapi sırasında hücreler kendini yenileyemiyor maalesef. Bir alerjik reaksiyon geçirmiştim, cildime müdahalede bulunmuştum ve izleri kaldı. Kesinlikle böyle bir tedavi sırasında cilde müdahale edilmemesi gerekiyor, o da bana bir tecrübe olmuş oldu.”

    Kanseri yenen sanatçıdan hastanede konser

    Tedaviden bir buçuk yıl sonra eski haline döndü
    Melike Demirel, tıbbi onkoloji tedavisini yapan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’ın tedavi sonlandıktan sonra bir buçuk yıl içinde eski hayata dönebileceğini söylediğini ve vücudunun toparlanmasının da Özdoğan’ın söylediği şekilde gerçekleştiğini aktardı. Demirel, “Doktorum Mustafa Özdoğan Bey, tedavi bittikten bir bir buçuk yıl kadar sonra tamamen eski hayatına dönebileceğimi söylemişti. Kemoterapiye bu bilinçle başlamıştım. Çünkü ilaç bitti, her şey bitti gibi bir şey maalesef söz konusu olmuyor. Vücut ilaç bittikten sonra kendini toparlamaya çalışıyor” diye konuştu.

    Doktorunun önerisiyle yumurtalıklarını dondurdu
    Ameliyat olduktan sonra doktorunun önerisi üzerine yumurtalığını dondurduğunu açıklayan Melike Demirel, genç yaşta yumurtalık kanserine yakalanan tüm kadınlara önerilerde bulundu. Demirel, “Ameliyat ve kemoterapi arasında bir süreçte doktorumun da yönlendirmesiyle yumurta dondurma işlemim söz konusu oldu, doğum yapma yaşı kadınların bayağı bir ileri yaşlara doğru ilerledi. Tek yumurtalığım alındığı için tek yumurtalığım kaldığından dolayı ve kemoterapi de yumurtalık da kalan yumurtalığıma zarar vereceği için, doktorum böyle bir yönlendirme yaptı. Yumurta dondurma işlemi gerçekleştirdim, bunu da genç hanımlara tavsiye olarak söyleyebilirim” dedi.

    Kanser hastalarına moral verdi
    Yumurtalık Kanseri Farkındalık Günü’nde tüm kadınların muayenelerini yaptırmaları için çağrıda bulunmak amacıyla konser düzenlediklerini belirten Demirel, kısa bir süre önce kendisinin de kanser hastaları arasında yer aldığını ve hazırladıkları dinletiyle kanser hastalarına moral vermeyi amaçladıklarını söyledi. Sanatçı arkadaşları Çağla Bilgin ve Akça Bilgin ile Memorial Antalya Hastanesi Kemoterapi ve Sanat Merkezi’nde konser veren Demirel, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:

    “Kimse kendine kanser vakasını konduramıyor ama her zaman risk altında olduğumuz bir hastalık. Dolayısıyla, muayenelerini yaptırmaları konusunda farkındalık gününde bir konser gerçekleştirmek istedim. Çünkü, ben de bu buralarda tedavi almış olduğum için, sanatın herhangi bir yanının iyileştirici gücünü bildiğimiz için, benim de geçmiş geçirmiş olduğum bir hastalık olması nedeniyle böyle bir farkındalık konseri yapmak istedik.”

    “Yumurtalık kanserinin doğasını öğrendik”
    Keman sanatçısı Melike Demirel’in tedavisini gerçekleştiren Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Demirel ise Demirel’in farkındalık gününde konser verme talebini mutlulukla karşıladıklarını ifade etti. Özdoğan, Demirel’in hastaneyi evi gibi görmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirirken, yumurtalık kanseri tedavisindeki gelişmeleri paylaştı.
    Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, şu ifadelere yer verdi:

    “Bugün için umutsuz bir cümle etmek doğru değil Yumurtalık kanseri için de tüm kanserlerde olduğu gibi çok önemli gelişmeler var. Tabii ki bu hastalıktan da yaşamını kaybeden hastalarımız var ama geçmişe göre yani son 20 yıla göre kurtulan hasta sayısının oranında çok önemli artış oldu. Bir kadının, bir karın ağrısı ya da bir şikayeti olduğunda doğrudan doktora gitmesi, yıllık kadın doğum kontrollerinin yapılması bu kanserin erken tanısı için çok önemli. Erken tanı konulduğunda ne oluyor, yumurtalıklar o bölgeden ameliyatla temizleniyor. Bir de yumurtalık kanserin doğasını da öğrendik, yumurtalık kanserinin neredeyse yüzde yirmi-yirmi beşlik kısmının yani dört hastadan birinin, anneden geçen bir gene bağlı olduğunu gördük. Artık bu insanları tanıdığımızda aileyi koruyabileceğiz. Gelecekte kanser geni taşıyan bireyleri tespit edebileceğiz, belki nesilden nesle aktarılmasını önleyebileceğiz. Doğum yaparken, tüp bebek yöntemiyle yapmalarını önereceğiz. Önleme ve tedavi açısından yapacağımız çok şey var.”

  • Belediye otobüsünün çarptığı yerel sanatçı hayatını kaybetti

    Belediye otobüsünün çarptığı yerel sanatçı hayatını kaybetti

    Akşam saatlerinde Kızılay Meydanı’nda yaşandı. Ankara’nın yerel sanatçılarından Metin Çelik, araçların geçişi esnasında karşıdan karşıya doğru yürümeye başladı. Bu sırada belediye otobüsü Çelik’e çarptı. Kazayı gören vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptığı kontrolde Metin Çelik’in yaşamını yitirdiği belirlendi. Ankara Büyükşehir Belediyesine ait cenaze aracıyla Çelik’in cenazesi Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

  • 7 bine yakın çini deseni kitap haline getiriliyor

    7 bine yakın çini deseni kitap haline getiriliyor

    77 yaşındaki çini ustası Üstünkaya, yaptığı açıklamada, babasından devraldığı çini sanatını bugünlere taşıdığını ifade etti. Ateşte açan güller” olarak nitelendirdiği çini sanatanın kolay olmadığını dile getiren Hamza Üstünkaya, “İnsan çini yaparken düşüncelere dalar. Yaparken zevk aldıran, fırından çıkarken heyecanlandıran bir eserdir. Çini bir göz zevkidir” dedi.

    “Kütahya çinimizin simetriği, rengi ve deseni boldur. Günümüzde bu tarz çalışma yapan çok fazla kişi yok. Ben de yaklaşık 33 yıldır çinimiz için özgün desenler çiziyorum” diyen Üstünkaya, “Reis-i Cumhur Kütahya’ya geldiği zaman fabrikaların olduğu yere gittim, ben öyle fabrikaların Kütahya’da olduğunu bilmiyordum. Bunlar zengin kişilerin işi. Bu zengin kişiler ziyaret etse, gelip baksalar, kendi reklamlarını koyacaklar, kitapların arkasındaki reklamlar kendilerine yarayacak. Benim hesabıma göre 17 ila 20 kitaplık desen var. Yani bu 17 kitap basılırsa, bu desenler hiçbir yerde yok. Benim zaten iddiam var, dünyada desen olarak bu tarzda şeklini değiştireceğim. Sanırsam da değiştirirdim. Basıldığı zaman dünyada ses getirecek binlerce yepyeni desen var.Benim bir tabiatım var. Ben bir evimi bilirim, bir işimi bilirim. İnsan içine çok çıkmam. Hiçbir yere gidip de bana şu makamı verin, şöyle bir şey yapın demem ama sanatımı gördükçe gelen, soran, arayan çok olur. Ben atölyemde çalışırken bir heyet geldi, bu ödülü vermek istediklerini söylediler ve bunun olduğunu müsteşarın yanında öğrendim ben. Bir heyecanlandım ama o günden bugüne çevrem çoğaldı. Bunun bana nakti hiçbir katkısı olmadı. Benim bir tabiatım var. Ben bir evimi bilirim, bir işimi bilirim. İnsan içine çok çıkmam. Hiçbir yere gidip de bana şu makamı verin, şöyle bir şey yapın demem ama sanatımı gördükçe gelen, soran, arayan çok olur. Ben atölyemde çalışırken bir heyet geldi, bu ödülü vermek istediklerini söylediler ve bunun olduğunu müsteşarın yanında öğrendim ben. Bir heyecanlandım ama o günden bugüne çevrem çoğaldı. Bunun bana nakti hiçbir katkısı olmadı” dedi.

  • Haluk Levent: Müzik susmasın

    Haluk Levent: Müzik susmasın

    Haluk Levent, şehit haberleri ve felaketlerden sonra müziğin susmasını eleştirdi. Pençe-Kilit Harekatı operasyon bölgesinde şehit olan Müslüm Özdemir’in ailesine AHBAP Derneği’yle ev alan şarkıcı, “Şehit haberleri gelince içimiz parçalanıyor ama sadece müzik susuyor ve spor müsabakaları devam ediyor, olan hep emekçilere, müzisyenlere oluyor. Müzik susmasın, konser verilsin ama buradan elde edilen gelir şehit ailelerine bağışlansın, ben bunu kendime ilke edindim” dedi.

    KKTC’deki Merit Crystal Cove Hotel’de sahne alan Levent, dernekle birçok insanın hayatına dokunduklarını söyledi. Şarkıcı, “Bu zor zamanlarda insanların birbirlerine kenetlenmiş olması mutlu ve umutlu hissettiriyor herkesi… İnsanlar önceden bana şarkıcı Haluk Levent olarak sarılıyor, eserleri konuşuyorduk, şimdi ise sarılıp, depremden ve bu tarz şeylerden söz ediyoruz. Bundan rahatsız değilim, kendi tercihim” açıklamasında bulundu. Levent, Avrupa turnesine de hazırladığını belirtti.

    Kaynak: Milliyet

  • Serdar Ortaç Tarkan’a küfür etti

    Serdar Ortaç Tarkan’a küfür etti

    53 yaşındaki Serdar Ortaç, alkolün etkisiyle sosyal medya hesabından açtığı canlı yayında kontrolünü kaybedip muhalefet partisi seçmenlerine ve Tarkan’a küfür etti. Ortaç’ın evindeki yardımcısı telefonu ele geçirip yayını sonlandırdı.

    Daha önce de TikTok’taki küfürlü bir yayını sebebiyle platform kendisini engellemişti. Ortaç, bu engellemeye yine küfürle karşılık vermişti.

  • Rober Hatemo: Kimse aramadı

    Rober Hatemo: Kimse aramadı

    Habertürk‘ten Nazif Şahin Karpuz’un haberine göre; Rober Hatemo, Maslak’taki bir mekânda sahne aldı. Sahne öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan şarkıcı, bir süredir sağlık sorunları yaşadığını söyledi.2022’de babası Şahin Hatemo’yu kaybeden Robet Hatemo, “Babamı kaybettikten sonra garip şeyler olmaya başlamıştı. Karnım ağrımaya başlıyordu, sahnede şarkı söyleyemiyordum, bağırsak sorunlarım vardı. İki üç tane profesör ile görüştüm. Hepsi anksiyete olduğunu söyledi. Küçük bir doz antidepresan kullanıyorum. İki hafta falan oldu, iyi geldi galiba. Hiç problem yaşamıyorum. İlk başta çok zorladı beni bulanık görmeler, terlemeler yaptı. Biraz sıktım dişimi ama alıştım. Bu ilaçları Türkiye’nin %80’i kullanıyormuş, aşırı şaşırdım” dedi.

  • Usta sanatçılara taş çıkarıyor

    Usta sanatçılara taş çıkarıyor

    Reyhanlı ilçesinde yaşayan 39 yaşındaki sınıf öğretmeni Halil Uyan, 2010 yılında halk eğitim merkezinde tezhip sanatı kursuna yazıldı. Hobi olarak başladığı sanatla kendini özdeşleştiren Uyan, 7 yıl boyunca eğitimini sürdürdü. Kendini geliştirmeyi sürdüren ve çalışmalarıyla ön plana çıkan Uyan, 7 yıllık bir eğitimin ardından özel siparişler alarak sanatını ulusal ve uluslararası alana taşıdı.

    Tezhip sanatına hobi olarak başladığını söyleyen Uyan, “Hatay Reyhanlı’da sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Bir yandan da tezhip sanatıyla meşk etmekteyim. Tezhip sanatına 2010 yılında eşimi Halk Eğitim Merkezi müdürlüğüne bir kursa yazdırmaya götürmüştüm. Sonrasında da tek açılan kurs tezhip sanatıydı. O şekilde başladık. 7 yıl eğitim aldıktan sonra bir süre de özel siparişlerle devam ettim. Şu anda hobi olarak başladığım sanat yoğun emek ve çalışma sonucunda bir nevi benim işime dönüştü diyebiliriz. Siparişlerimizi alıyoruz, çalışmalarımızı tamamlıyoruz. Sergilerimize çıkıyoruz. Bir yandan da eğitim hayatına devam ediyoruz” dedi.

    Tezhip sanatında eserin ortaya çıkma süreci hakkında bilgi veren Uyan, “Öncelikle nasıl olacağına yönelik biz bir desen tasarlıyoruz. Genellikle hat yazılarının etrafını süslüyoruz. Önümüze hat yazısı geldikten sonra onun ölçülerini alıyoruz. Ölçülerini aldıktan sonra desenin tasarım aşamasına geçiyoruz. Yoğun uğraş ve emek gerektiren bir sanat hata kabul etmeyen bir sanat. Bunu yaparken çok fazla emek sarf ediliyor. Bu sanatı yaparken düşünce ve davranışın da orada olması gerekiyor.

    Başka şeylerle kafanın meşgul olmaması gerekiyor ki hata yapmayalım. Ama yoğun bir çalışma sonucunda da herkesin başarıya ulaşacağını düşünüyorum. Bir eseri yapmamız büyüklüğüne göre değişiyor. En ufak eser parçamız A4 kağıdın da bir boyutu ele alacak olursak 1 hafta gibi bir aşama da bitiyor. Eser büyüdükçe yapım aşaması ve süresi değişiyor. Bizim en büyük işlerimiz bitim aşaması olan işlerimiz Hilye-i Şeriflerdir. Hilye-i Şerifler özel eserler olduğu için bunların yapımı 1 yıla kadar buluyor. Yaptığım çalışmalar ile bir çok ulusal sergiye katıldık. Bu sayede bir çok sergiye katıldığımız için ulusal ve uluslararası bir çok satışımız oldu. Yaptığımız eserleri birçok müze için restorasyon amaçlı satın aldılar. Yurtdışı satışımız olarak Almanya oldu. Bir eserin tasarım aşaması 5 gün sürüyor. Ne yapacağıma dair fikirler sürekli kafada dolanıyor. Bu süreçte ilham vermesi amaçlı birçok kitap inceleniyor. Çizim aşaması başlıyor. 10 ya da 15 gün gibi bir süreç oluyor. Daha sonra bunun kağıda aktarımı ve uygulama aşaması geliyor” ifadelerini kullandı.

  • Rüştü Onur Atilla, bir yılda 45 kilo verdi

    Rüştü Onur Atilla, bir yılda 45 kilo verdi

    Bir yıl önce mide küçültme operasyonu geçiren Rüştü Onur Atilla, hayranlarından gelen binlerce “Nasıl zayıfladın?” sorusu üzerine bir açıklama yapma gereği duydu.

    “365 gün, 45 kilo… ‘Nasıl oldu?’ diye soranlar ve cevap vermediğim için kızanlar da oldu” diyen Rüştü Onur Atilla, sevenlerine uyarıda bulundu.

    Mide küçültme ameliyatının çabuk karar verilip girilmesi gereken bir operasyon olmaması gerektiğini vurgulayan Rüştü Onur Atilla, şu ifadeleri kullandı: Operasyon geçireli tam bir yıl oldu. Bunu derhal paylaşmayı doğru bulmadım. Kilo sorunu olanlar, zayıflamak isteyip de zayıflayamayanlar için bir umuda tutunmanın ne demek olduğunu iyi biliyorum. Fakat bu, her ne kadar teknolojisi son noktada bir operasyon olsa da tanınmış birinden etkilenerek çabuk karar verilip girilecek bir operasyon olmamalı. Kimsenin vebalini almak istemem. Hayati tehlikesi olduğunu biliyoruz. Yine çok temkinli olarak kendi yolculuğumda aldığım bu kararın beni şimdiye kadar mutlu ettiğini söyleyebilirim. ‘Yapın ya da yapmayın’ demem, diyemem… Sadece mide küçültme ameliyatı olup zayıflamanın mümkün olmadığını, hayat boyu beslenme alışkanlığıyla birlikte hayatımıza sporu da dahil etmek gerektiğini, kan değerlerinden tutun da birçok kontrolü sık yaptırmak gerektiğini söylemeliyim.

  • Melek Mosso’dan Serenay Sarkaya’ya övgü

    Melek Mosso’dan Serenay Sarkaya’ya övgü

    Habertürk’ten Nazif Şahin Karpuz’un haberine göre; Maslak’taki bir mekânda sevenleriyle bir araya gelen Melek Mosso, sahne öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mosso; “İstanbul sahnelerimiz devam ediyor. Bir çok sahnemiz var aslında… Son zamanlarda tribüte albümlerden ve yolda olan yeni şarkılarımız var. Onur Can Özcan albümünden bir şarkımız çıkacak. 14 Şubat’da da yeni Mert Demir’in bir şarkısını çıkaracağız ama yetiştirebilirsek” dedi.

    Mert Demir’in bir şarkısını söyleyecek olan Melek Mosso, ayrıca Serenay Sarıkaya hakkında da konuştu. Demir ile aşk yaşadığı ileri sürülen Sarıkaya’nın sesini de değerlendiren Mosso; “Serenay’ın çok güzel bir sesi var. Bu kadar yeteneği bir arada bulundurduğu için çok şanslı bir insan olduğunu düşünüyorum. Kadın sanatçı dostu olarak da gurur duyduğum bir insan” diyerek övgü dolu sözler sarf etti.

    2023’ün Ekim ayında Serkan Sağdıç ile nikâh masasına oturan Melek Mosso, evliliği hakkında da samimi açıklamalarda bulundu. Eşi Serkan Sağdıç ile evlendikten sonra ilk kez 14 Şubat Sevgililer Günü’nünü kutlayacağını söyleyen Mosso; “O gün için biz birbirimize ‘Hakkı bir çiçektir’ dedik. Birlikte bir yemek yeriz. Benim ona yapacağım bir sürpriz var tabii. Malum Melek Mosso eşiniz ise gitarı eline alıp şarkılar söyler eşine. ‘Hatun hadi bakalım gitarı al da bir gel’ diyor” ifadelerini kullandı.

  • Ünlü oyuncu oğlunu kaybetti

    Ünlü oyuncu oğlunu kaybetti

    Ünlü oyuncu Engin Yüksel’in epilepsi hastası olan 28 aylık oğlu Çınar Aziz hayatını kaybetti.
    Oyuncu ve seslendirme sanatçısı Engin Yüksel’in 28 aylık oğlu Çınar Aziz hayatını kaybetti. Acı haberi Instagram hesabından duyuran Engin Yüksel, “1 Ekim 2020 annenizin ve benim size hamile olduğunu öğrendiğimiz gün ve tarih. 1 Ekim 2023. 28 ay boyunca vermiş olduğun yaşama savaşını bıraktığın gün. Canım oğlum yaşamak ne zormuş be, bunu seni yitirdiğim vakit anladım. ‘Ne dündü be, ne gündü’ dedim ve ben ve biz can dostlarım senden çok şey öğrendik. Bana ve bize bir kız kardeş emanet edip gittin. Emanetin kalbimizin başımızın üstüne. Ben ve biz ve can dostlarım seni çok sevdik. Seni, beni, bizi var eden benden, bizden çok sevdi seni. Huzurunda uyu, ben de senin huzurunda uyuyacağım oğlum” ifadelerini kullandı.

    Selma Yüksel’in evlat acısı

    Engin Yüksel’in eşi Selma Sünger Yüksel ise evlat acısını takipçileriyle paylaşarak, “1 Ekim 2020. Hayatımızın en güzel haberi bebeklerimizin varlığını öğrenmek oldu. 1 Ekim 2023 acıların en büyüğünü yaşadık. Çınar Aziz’im melek oldu. Dünya üzerinde ne kadar duygu varsa hepsini aynı anda yaşadık. Aramıza ışık sızdıran Çınar’ın üzerimize düşürdüğü gölge ebedi olacaktır. Her an bizimle olan, iyi kötü tüm anlarımızda ruhumuza sarılan tüm dostlarımıza, yol arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Çınar’ım, bize 28 ayda yaşattığın, öğrettiğin, gösterdiğin her şey için çok teşekkür ederim oğlum. Bir gün yeniden kucaklaşacağız. O zamana kadar hoşça kal” dedi.
    1 Ekim 2020’de ikiz bebek müjdesi alan ünlü çift, doğumdan kısa bir süre sonra oğullarının epilepsi hastası olduğunu öğrenmişti.