Etiket: Sanayi

  • O sanayinin içinde açan bir çiçek oldu

    O sanayinin içinde açan bir çiçek oldu

    Afyonkarahisar’da yıllarca sanayi sektöründe makine mühendisi olarak çalıştıktan sonra kendi iş yerini açmak isteyen Çetin, İŞKUR’un girişimcilik kurslarının desteğiyle açtığı işletmede araçların iç dış bakımlarını yapıyor. Yıllarca sanayi sektöründe edindiği bilgi ve tecrübeyi oto yıkama işletmesinde harmanlayan Çetin, ‘kadınların yapamayacağı iş yok’ diyor.
    1 çocuk annesi Çetin, kendine çizdiği yolda en büyük destekçisinin eşi olduğunu söylüyor. Sanayide bir kadın olmak çok zordu diyen Çetin, 2016 yılında katıldığı İŞKUR Girişimcilik kursuyla hayatının yönünün değiştiğini söylüyor.

    “Bir iş yeri açıp kendimi erkeklerin içinde kabullendirmem de çok zor oldu”

    Emine Çetin, uzun yıllar sanayide çalıştıktan sonra kendi iş yerini açma fikrinin nasıl oluştuğunu şöyle anlattı:
    “1 çocuk annesiyim. Makine mühendisiyim aslında. Uzun yıllar sanayi tecrübem var. Hep başkalarıyla beraber çalıştım yıllarca. Bunun tabi özel sektörde başkalarıyla birlikte çalışmanın rahatsızlığını bir bayan olarak çok yaşadım. Özellikle sanayide bir bayan olmak çok zordu. Daha sonra 2016 yılında İŞKUR’un Girişimcilik Kursları’nı duydum. Bunun üzerine kurslara katıldım. Daha sonra 2017 yılında da kendi iş yerimi oto yıkama detay merkezi üzerine kendime dair böyle bir yapılanmaya gittim. 2017 yılından beridir de bu sektörde faaliyet göstermekteyim. Kadın olarak zaten sanayi sektöründe çalışmak Türkiye şartlarında zaten çok zor. Yani böyle kendime dair bir iş yeri açıp kendimi erkeklerin içinde kabullendirmem de çok zor oldu. Ama biraz da sektöre ve sanayiye yatkın olduğum için eşim de sağ olsun beni çok destekledi bu konuda. O yüzden çok fazla zorluk yaşamadım. Yanımda hep profesyonel insanlar vardı. Bu işte bir düzen sağlayana kadar.”

    “Kadınlar her işi yapabilecek güçteler”

    Hem kendi geçimini sağlayıp hem de gençlere istihdam sağlayan Çetin, bunu gurur verici bir şey olduğunu söyleyerek şöyle devam etti:
    “Kendimi bir bayan olarak kabullendirmek gerçekten zordu. Gençlerle çalışmayı tercih ettim. Yıl içinde 2 3 tane elemanım oluyor. Yazın bazen 5 6 elemanımız oluyor. Yani insanlara ekmek parası kazandırmak hem kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak para kazanmak gerçekten bir bayan olarak çok güzel. Yani bütün bayanlara bunu tavsiye ediyorum. Her bayanın yapabileceği bir iş mutlaka vardır. Herkes kendi ihtiyacı istikametinde çalışmasını gerçekten çok istiyorum. Kadınlar her işi yapabilecek güçteler. Yani bunu öğrenmek zor olmadı. Ben zaten saç demir üzerine çok uzun yıllar sanayide eğitim aldığım için yani bu sektörde de çalıştığım için yani çok fazla zorlanmadım açıkçası. Zaten temizlik bayanların vazgeçilmezi. Pasta cilada ben saca üzerindeki astara, verniğe, boyaya kaç mikron olduğuna kadar hakimimdir. Sektörden de biliyorum daha doğrusu. O yüzden bir bakınca bile üzerinde kaç mikron boya olduğunu az çok anlayabilirim. Mesleğimden kaynaklı birazcık yatkınlığım vardı. Sanayiyi buraya birleştirmiş olduk. Hep imalat üzerine çalışmıştım. Bu da hizmet sektörü. Bütün birikimimi 45. Yılımda harmanlayıp bu şekilde bir oluşuma gittik.”

  • “Üniversite-sanayi iş birliğinin öncüsü”

    “Üniversite-sanayi iş birliğinin öncüsü”

    BŞEÜ BARUM, sanayi kuruluşlarının yaşadığı sorunların başında gelen Araştırma Geliştirme (AR-GE) ve Ürün Geliştirme (ÜR-GE) çalışmalarına destek sağlamak amacıyla BARUM’da yapılan analiz sonuçlarını bilimsel olarak yorumlayarak, firma talebi doğrultusunda teknik rapor şeklinde paylaşıyor. Bu hizmet ile gerek kentte gerekse ülkedeki sanayi kuruluşlarına önemli bir hizmet veriliyor. Konuya ilişkin açıklama yapan BŞEÜ Rektörü Prof. Dr. Şükrü Beydemir, BARUM’un çalışmaları ve gelecek hedeflerini paylaştı.

    “Üniversite-sanayi iş birliğinin öncüsü”

    Rektör Beydemir, BARUM’un bir yandan akademisyenlerin bilimsel çalışmalarına destek olduğunu, diğer yandan da çok geniş bir yelpazede çeşitli sanayi kuruluşlarına hizmet verdiğini belirtti. Üniversite-sanayi iş birliğinde etkin rol oynayan BARUM için öncü tanımlaması yapan Rektör Beydemir, “Merkezimiz hem üniversitemiz akademisyenlerine hem de diğer üniversitelerin akademisyenlerine araştırma yapma imkanı sağlıyor. Öte yandan sanayi kuruluşlarının çalışmalarına bilimsel nitelik kazandırmalarına yardımcı oluyor. BARUM’da 2 gün gibi kısa bir sürede analiz ve teknik yorum raporlarını sanayicilerimize vermekteyiz. Rekabetçi piyasa koşullarında sanayicimizin yanında yer alıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Ulusal ve uluslararası fuarlarda BARUM’a büyük ilgi”

    BARUM’un sanayicilerin ihtiyaçlarını belirlemek ve sektörün nabzını tutabilmek amacıyla çeşitli faaliyetlere katıldığını belirten Rektör Beydemir, “Merkezimiz, 2022 yılında düzenlenen ve kimya esaslı bir fuar olan TUKCHEM’e katılmıştır. Avrupa’nın en büyük poliüretan ve reçine fuarı olan PUTECH’e katılım sağlayacaktır. Ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli konferanslar, kongreler ve fuarlar vasıtasıyla sektörel gelişmeleri yakından takip ediyoruz. 2022 yılının istatistik verilerine baktığımızda merkezimizde analiz yaptıran sanayi kuruluşlarında 3 buçuk kat artış görülmektedir. BARUM’da yapılan analiz sayılarında ise 4 buçuk kat bir artıştan söz edebiliriz. Bu verilerin her geçen gün katlanarak devam etmesi ve sanayimizin üretiminin bilimsel verilerle desteklenmesi için yoğun emek vermekteyiz” dedi.

    “Web Of Science verilerine doğrudan katkı sunuyor”

    Rektör Beydemir, “BARUM sadece sanayi işbirliğiyle kalmıyor, üniversitemizin akademisyenlerine, bölge üniversitelerinin akademisyenlerine de bilimsel katkıda bulunuyor. Üniversitemize baktığımız zaman bunun katkısını nasıl görebiliriz? Web Of Science verilerine baktığımızda dergilerde yayınlanan makale sayımız 2019 yılında 151 iken, 2022’ye geldiğimizde 250’leri geçmiştir. Bu da yüzde 63’lük bir yükselme anlamına gelmektedir. Atıf sayılarımıza baktığımızda 2019 yılında 800’lerdeyken atıf sayımız, bugüne geldiğimizde 2 bin 600’lere yükselmiş durumdadır. Bu da merkezimizin üniversitemize ve bölge sanayimize ne kadar katkılar verdiğini zaten göstermektedir. BARUM bundan sonraki çalışmalarına da aynı hızla devam edecektir. BŞEÜ olarak laboratuvarımızı daima geliştiriyoruz ve daima farklı sanayi kuruluşları ile irtibat halindeyiz. Hem sanayi kuruluşlarına hem de üniversitemize ve diğer üniversitelere bilimsel katkıda bulunmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

  • “Deprem bölgesinde sanayi üretimini sürdürmek zorundayız”

    “Deprem bölgesinde sanayi üretimini sürdürmek zorundayız”

    Cumhuriyet tarihinin en önemli felaketleri arasına giren ve toplam 11 ilde 13,5 milyon insanı doğrudan etkileyen Kahramanmaraş depreminin ardından depremzedelerin yaralarını sarmak için başta devlet kurumları olmak üzere tüm ülke seferber oldu. Ülke genelinde başlatılan yardım seferberliği ile bölgeye ihtiyaç duyulan malzemeler ulaştırılırken afetin kapsadığı alanın genişliği ve yıkım gücünün büyüklüğü hesaba katıldığında sürecin zorlu olacağı ve zaman alacağı tahmin ediliyor.


    Başkan Erol Gülmez, bölge sanayicileri olarak depremi haber aldıkları ilk andan itibaren yardım seferberliği başlattıklarını belirterek ilk etapta gıda, giyim ve hijyen başta olmak üzere bölge halkının acil ihtiyaç duyduğu malzemeleri hızlıca toparlayarak bölgeye ulaştırdıklarını kaydetti. Maddi manevi bölge halkının her zaman yanında olacaklarını vurgulayan Gülmez depremzedelerin öncelikli olarak çadır, ısınma, gıda, giysi, tuvalet ve hijyen gibi temel insani ihtiyaçlarını karşılamak gerektiğini ancak daha da önemlisi kalıcı barınma ve güvenlik ihtiyaçlarının giderilmesi için vakit kaybedilmeden çalışmalara başlanması gerektiğinin önemini vurguladı. Barınma ihtiyacını karşılamak üzere NOSAB olarak ilk etapta 100 adet konteyner hazırladıklarını kaydeden Gülmez, “Demonte olarak hazırlanan konteynır evler, bir tır ile 25 adet gönderebilecek şekilde özel hazırlandı. Böylelikle bölgeye daha hızlı ve daha çok miktarda konteynır gönderebilme imkanı yakaladık” şeklinde ifade etti.


    Böylesine büyük bir felaketi yaşamış insanların korkuya kapılmasını ve ilk panikle bölgeyi terk etmeye çalışmasını gayet insani bir refleks olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Gülmez, ancak orta ve uzun vadede herkesin bölgeyi terk etmesi halinde bölgenin tıpkı tarihteki Pompei kenti gibi hayalet bir bölgeye dönüşmesi riskinin altını çizdi. Afete maruz kalan bu 11 ilin 2022 yılında 20,1 milyar dolar gibi bir rakamla ülke ihracatının yaklaşık yüzde 10’unu gerçekleştirdiğini hatırlatan Gülmez, bu şehirlerdeki sanayici meslektaşlarının ve OSB yönetimlerindeki tanıdıklarının bu göç sebebiyle fabrikalarını kapatmak ya da taşımak zorunda kalacaklarını kendilerine ilettiklerini söyledi. OSBÜK Yönetim Kurulu’nda da gündeme gelen bu konu hakkında OSBÜK’ün tersine göçün başlatılması için çalışmalar yapılması gerektiği kararının alındığını hatırlattı.

  • Hatay’da yan sanayi yok oldu

    Hatay’da yan sanayi yok oldu

    Depremden en çok etkilenen illerden biri olan Hatay’da ekonomik bilanço da ağır. Kent birçok medeniyete ev sahipliği yaparken, tarih ve gastronomi merkezi konumunda. Demir-çelik, mobilya, ayakkabı, tarım ve turizm kentte öne çıkan sektörler.

    Depremde dağ yamacına kurulu iki organize sanayi bölgesi çok yüksek zarar almazken, yan sanayi adeta yok oldu.

    “1700 İŞLETME YIKILDI”

    Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Çinçin, yan sanayi olarak tabir edilen 2 bin işletmenin neredeyse 1700’ünün yıkılmış durumda olduğunu söyledi.

    “İNSAN KAYNAĞINDA CİDDİ SIKINTI VAR”

    Barınma ihtiyacı nedeniyle pek çok vatandaş kenti terk ediyor. Çalışacak personel bulunamayacağını belirten Çinçin şunları kaydetti:

    “İnsan kaynağında ciddi bir sıkıntı var. Haklı olarak mavi ve beyaz yakalılar şehri terk etmiş durumda. Özellikle çocuklu aileler eğitim için çevre illere akın etmiş durumda. Bizim bu mavi ve beyaz mavi yakalılara güvenli ortamlar yaratma mecburiyetimiz var. Bunu ne kadar başarabilirsaek üretime dönmek mümkün.”

    Kentteki sanayiciler, şehirde yaşamın normale dönmesi için yan sanayinin canlandırılmasının şart olduğunu belirtiyor. Aksi halde ana sanayinin de çalışamayacağını belirtiyor.

  • Oto sanayide soba patladı

    Oto sanayide soba patladı

    Kurtuluş Mahallesi’nde Adem Şentürk’e ait iş yerinde, sobada gaz sıkışması aniden parlamaya sebep oldu. Parlama esnasında ısınmak için sobaya yakın oturan Samet Ş. (22), Muhammed Çağrı Ç. (24) ve Lokman T. (26) hafif şekilde yaralandı.
    Olay, iş yerinin güvenlik kamerasına anbean yansıdı. Güvenlik kamerası görüntülerinde, iş yerinde bulunan Samet Ş.’nin sobanın kapağını açıp kapatması sonrası parlamanın meydana geldiği görülüyor. Sobadan çıkan alevler; Samet Ş.’nin kaş, kirpik ve saçında yanıklara neden oldu.

  • Bacağı kırılan koyuna sanayi usulü destek

    Bacağı kırılan koyuna sanayi usulü destek

    Bursa’nın İznik ilçesine bağlı Bayındır Köyü’nde Erdal Yıldız’a ait bir koyunun bacağı kırıldı. Yıldız, durumu üye olduğu Bursa Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği’ne bildirdi. Bacağı kırılan koyun Birlik Başkanı Veteriner Hekim Yıldırım Oran ve ekibi tarafından İznik Koyutürk Sanayi Sitesinde profil ustası Mesut Acar’ın dükkanına getirildi. Burada Mesut Acar koyuna özel aparat yaptı. Sanayi önünde bulunan koyuna hemen aparat takıldı ve koyun yürümeye başladı.

    Konuyla ilgili açıklamada bulunan Bursa İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Veteriner Hekim Yıldırım Oran, “Koyun sahibi bizim üyemiz. Bu iş için bir aparat yapılması lazımdı. Bunun da yapılacağı yer burasıydı. Onun için buraya getirdik. Biz bunu 1980 yılından beri bu şekilde yapıyoruz” dedi.

    Profil ustası Mesut Acar ise, “Profilciydim protezci oldum. Benden bu aparatı yapmamı istediler bende yapmaya çalıştım. İnşallah sonuca ulaşırız da faydalı olur” diye konuştu.

  • Bursa’da bir fabrikada yangın çıktı

    Bursa’da bir fabrikada yangın çıktı

    Alınan bilgiye göre, bir holdinge ait fabrikada 15.30 sularında yangın çıktı.
    Yangın sebebiyle işçiler dışarıya çıkarıldı. Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlı 8 ekip yangına müdahale ediyor. İşçilerin fabrika bahçesindeki endişeli bekleyişi ise sürüyor.

  • “Sanayici üretim heyecanını kaybetmemeli”

    “Sanayici üretim heyecanını kaybetmemeli”

    Çevikel, BDDK’nın son kararının üretici ve ihracatçıları zor duruma düşüreceğine dikkat çekerek, Türkiye’nin üretim gücünü artırması gerekirken, bu tür kararların sanayicileri başka alternatifler arayabileceğini bildirdi. Çevikel, bunlar içinde en kötüsünün ise yatırımın başka ülkelere kaydırılması olduğunu vurguladı.

    Türkiye Genç iş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, sanayicinin tüm olumsuz gelişmelere rağmen üretim heyecanı ve ihracatı artırma çabasını sürdürdüğünü belirterek, “Ekonomik kriz dünyada birçok ülkeyi etkiliyor ancak, başta yüksek enerji maliyetleri olmak üzere sanayicinin çözüm beklediği sorunlara bir an önce el atılmalı” dedi.

    TÜGİAD’ın ‘Geleneksel Ege Buluşmaları çerçevesinde bölgedeki üyeleriyle İzmir’de buluşan Genel Başkan Nilüfer Çevikel, toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

    TÜGİAD Ege Şubesi Başkanı Melih Sebastien Durmuş ile birlikte soruları yanıtlayan Çevikel, Türkiye’nin ilk ulusal ve tek uluslararası genç iş insanları derneği olan TÜGİAD’ın 60’dan fazla sektörü temsil eden 900’ü aşkın üyesi ile 100 den fazla ülkede, 58 milyar dolarlık hacme sahip olduğunu ve yılda 15 milyar doların üzerinde katma değer sağladığına dikkat çekti. Türkiye genelinde üyelerle yapılan istişare toplantılarında sorunların ve beklentilerin masaya yatırıldığını söyledi.

    Dünyayı etkisi altına alan pandeminin yanı sıra jeopolitik risklerin tüm küresel piyasalarda köklü değişimlere yol açtığını ve ihracat odaklı büyüme yolunda bazı zorlukları ortaya çıkardığını kaydeden Çevikel, “Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enerji başta olmak üzere zincirleme fiyat artışına neden olurken, yıllık yüzde 132’yi aşan üretici enflasyonu da iş dünyamızın rekabetçilik gücünü zayıflatan yüksek maliyet tablosunu gözler önüne seriyor. Ocak-Mayıs döneminde ihracat artışımız yüzde 20.4 artarak 102.5 milyar dolar oldu. 12 aylık ihracatımız ise yüzde 25.6 artarak 242.5 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar bize yüksek girdi maliyetleri ve iç piyasadaki dengesizliklere rağmen iş dünyasının istikrarlı bir şekilde ihracat odaklı üretime devam ettiğini gösteriyor. Ancak, bunun sürdürülebilir olması gerekli” diye konuştu.

    “BDDK kararı üretici ve ihracatçıyı sıkıntıya sokacaktır”

    Kurlardaki oynaklığın, üreticinin en büyük gider kalemlerinden olan enerji ve hammadde fiyatlarında kaçınılmaz bir yükselişe neden olduğunu hatırlatan Çevikel, “Halen devam eden tedarik zincirindeki bozulmalar, lojistik maliyetlerindeki artışlar, hammadde teminindeki problemlerin olumsuz etkilerine rağmen kararlılıkla üretim yapmaya devam ediyoruz. Ekonomi yönetimi, enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmayı kontrol altına alabilmek için bir dizi uygulamayı yürürlüğe koyuyor. Son olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) Türk Lirası kredi kullanımı için döviz varlığı sınırı koyması oldu. Buna göre 15 milyon TL üzerinde döviz varlığı olan şirketler, kredi kullanamayacak. 15 milyonun altında olanlar ise bu oranı aşmama sözü verecek. Birçok etkenlerden ötürü zaten sıkıntıda olan ihracatçı firmalar bu karardan olumsuz etkilenecekler. Çünkü, ihracat yapabilmek için aramalı kullanan firmalar mecburen döviz bulundurmak zorunda. Günümüzde işletme sermayesi kullanan ya da ihracat için TL kredi kullanmadan iş yapan şirket sayısı çok az. Alınan bu karar ise firmalara neredeyse döviz alımını yasaklar nitelikte.
    Bugün ortalama bir daire fiyatının 2-3 milyon TL olduğu ortamda, 15 milyon TL sınırlama olması ise ayrı bir konu. Türkiye’nin birçok ilindeki üyelerimiz ile konuşuyoruz sorunlarımız aynı. Ülkemizin üretime, istihdama, ihracata ihtiyacı var. Bizler de bunu sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ancak, alınan bu kararların ve kısıtlamaların ardından şirketler alternatif çözüm arayışına girebilirler. Hatta, yatırımlarını yurt dışına taşımak isteyenler olabilir. Biz ülkemize inanıyoruz ve bu ülkede katma değer üretmek için çaba sarf ediyoruz. Büyümek için yurtdışında yeni yatırım yapmak olumlu bir gelişme ancak, sorunlara çözüm bulmak için yatırımını yurt dışına taşımak hepimiz için sıkıntı yaşatacağı gibi, üretmekten başka bir seçeneği bulunmayan Türkiye’nin ekonomik performansını olumsuz etkiler” şeklinde konuştu.

    Enerji maliyetleri ve kur yeni yatırımlar için risk oluşturuyor

    Türkiye’nin ekonomik anlamda sağlıklı büyümesi için yeni yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu ifade eden TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, Başta enerji olmak üzere üretim maliyetlerinin, kur dalgalanmalarının ve finansmana erişim imkanlarının yaşattığı birtakım olumsuzlukların yeni yatırımlar için de risk oluşturduğunu ve reel sektörün kararlarında belirleyici olduğunu söyledi. Çevikel, enflasyon konusunda ise “Yurt içinde belirsizliği artıran, ara mallardaki yüksek fiyat artışları kanalıyla üretimde aksamalara yol açan enflasyon, uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındıran etkileriyle, hâlihazırda reel sektörün karşı karşıya kaldığı zorlukların derecesini de artırmaya devam edecek gibi görünüyor. Üretim, yatırım, istihdam ve ihracat cephelerinde sürdürülebilir başarı için tüm gücümüzle enflasyonla mücadeleye odaklanmalıyız” diye konuştu.

    Enerjide dışa bağımlılığı azaltmalıyız

    Sanayinin en önemli girdilerinden olan elektrik fiyatlarındaki astronomik yükselişin, doğal olarak üretim bandından çıkan her üründe fiyat yükselmesi anlamına geldiğini kaydeden Nilüfer Çevikel, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu çerçevede elektrikte dışa bağımlı yapıdan uzaklaşarak, sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim ve yatırımının teşvik edilmesi, daha uygun koşul ve fiyatlardan enerji maliyetlerinin sağlanması öncelikli hedefimiz olmalı. Sanayicinin kendi elektriğini üretmesi konusunda bakanlıklara sunduğumuz raporun dikkate alınması sevindirici bir gelişme. Yer darlığı çeken Organize sanayi bölgelerimizin dışında da kurulacak Güneş Enerji Santralleri (GES), sanayicilerimizin enerji ihtiyacını karşılayacağı gibi, oluşturulacak GES tarlalarında gerçekleştirilecek olan yenilenebilir enerji üretimi aynı zamanda yeşil dönüşüm yolcuğunun da önemli bir dinamo taşı olacak. Bu şekilde, Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumluluk sürecimizi de hızlandıracağız. Çünkü, İhracat pazarımızın büyük bir bölümünü oluşturan Avrupa Birliği ülkelerinin şart koştuğu Avrupa Yeşil Mutabakatı ve iklim kriziyle mücadele çerçevesinde ortaya çıkan Paris İklim Anlaşması’na taraf olmamız, temiz üretim dönüşümünün alternatif değil zorunluluk olduğunu bize gösterdi.”

    Yüksek katma değerli üretime ağırlık verilmeli

    İhracat odaklı büyüme hedefleyen ülke ekonomimizin sürdürülebilirliği için kapasite artırıcı yatırımların devreye alınması ve katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi gerektiğini savunan TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, ”Son dönemde mal ticaretinde yaşanan küresel değişim ve dönüşüm, ülkelerin ekonomi ve ihracat hacimlerinde de köklü değişimlere neden oldu. İleri teknoloji, Ar-Ge bazlı ve fark yaşatan ve sürdürülebilir ürünler dünya pazarlarında daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bu süreçle birlikte ihracatın niteliği güçlenirken, ülkelere yeni pazarların kapısı da aralandı. Ülke olarak bu konuda önemli yol aldık. Oluşan bu fırsatı değerlendirmek için daha iye organize olmalı ve hiç zaman kaybetmemeliyiz” şeklinde görüş bildirdi.

    Kadın girişimcilerin sayısı artırılmalı

    TÜGİAD ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (DOSABSİAD) tarihlerindeki ilk kadın Başkanı olan Nilüfer Çevikel, iş dünyasında kadına hak ettiği değerin verilmemesine dikkat çekti. Çevikel, “Avrupa’da, nüfusun yüzde 52’si kadın olmasına rağmen, kendi işletmesinde çalışanların yüzde 34,4’ünü ve Start-Up girişimcilerinin yüzde 30’unu kadınlar oluşturuyor. Yaklaşık 1.4 milyon girişimciye sahip olan Türkiye’de ise kadın girişimci sayımız, son beş yılda yüzde 40 artmasına rağmen 100 bin sınırına anca ulaştı. Bizim de temel stratejimiz, hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyamızda da kadınlarımızın daha etkin ve güçlü bir şekilde yer almasını sağlamak olmalı. Başkanı olduğum TÜGİAD ve DOSABSİAD’da ilk işim isimlerindeki ‘İş Adamları’ ibaresini değiştirerek ‘İş İnsanları’ yapmak oldu. TÜGİAD’da Yönetim Kurulumuzun yarısının kadınlardan oluşmasını sağladık. Kadın üye sayımızı da artırıyoruz. Burada cinsiyetçi yaklaşmıyoruz. Başarılı olması, bu işe gönül vermesi, vizyoner olması, sektöründe kuvvetli olması gibi özellikler bizim tercih sebeplerimiz. Devlet destekleriyle kadınları cesaretlendirmek ve kendi işletmelerini kurarak hem aile ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla kadın girişimcilere özel önem verilmelidir. Ayrıca Ulusal ve bölgesel düzeyde kadın girişimcilerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, sürdürülebilir kalkınma için vazgeçilmez olmalıdır” dedi.

  • Bursa’da otomotiv devi üretime 24 gün ara veriyor

    Bursa’da otomotiv devi üretime 24 gün ara veriyor

    Bursa’da fabrikası bulunan otomotiv devi Oyak Renault da 25 Haziran Cumartesi gününden itibaren revizyona gireceğini ve üretime 24 gün ara vereceğini duyurdu.

    Geçtiğimiz günlerde Toyota, tedarik zinciri ve yarı iletken sıkıntısı sebebi ile Sakarya’nın Arifiye ilçesinde bulunan fabrikasındaki üretime 4-18 Temmuz tarihlerinde ara vereceğini duyurmuştu.

    Üretim planlamasında değişiklik yapan Oyak Renault’da fabrika tarafından yapılan bilgilendirmede, araç fabrika direktörlüğü departmanlarında ve ilgili yan birimlerde; 25 Haziran-18 Temmuz tarihleri arası üretim yapılmayacağı duyuruldu.

     

     

     

     

  • Üniversite sanayi işbirliğine çalıştay desteği

    Üniversite sanayi işbirliğine çalıştay desteği

    Bursa Organize Sanayi Bölgesi (BOSB) ev sahipliğinde BTSO Binası’nda düzenlenen ’Üniversite-Sanayi İşbirliği Çalıştayı’na BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün, ÜSİGEM Yönetim Kurulu Üyeleri, iş dünyası temsilcileri, Fakülte Dekanları, ULUTEK ve Teknoloji Transfer Ofisi yöneticileri ile akademisyenler katıldı.

    Programda bir açılış konuşması yapan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, göreve geldikleri ilk günden itibaren Üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesi adına yoğun bir mesai harcadıklarını vurguladı.

    ÜSİGEM’i sırf bu amaçla güçlendirdiklerini ve gönüllü olarak burada görev alacak kıymetli iş insanlarını platforma aldıklarını aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Gerçekleştirdiğimiz toplantılarda görüştüğümüz projelerin hangi aşamada olduğunu ve ilerleyen süreçlerde neler yapacağımızı ele alıyoruz. Toplantılarımızı bir ay üniversitemizde, diğer ay ise sanayi kuruluşlarında olacak şekilde aksatmadan gerçekleştiriyoruz. Birinci olarak her yaptığımız toplantıda samimiyetin biraz daha artmasını hedefliyoruz. İkinci olarak da şehirle bütünleşmiş konu başlıklarını dikkate aldığımızda merkezi yönetimler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleriyle, sanayicilerle bir araya gelerek çalışmalar yürütüyoruz. Çok sayıda proje belirledik. Bu projeleri yürütebilecek akademisyenler ile sanayicileri buluşturuyoruz” diye konuştu.

    “Bugüne kadar gelinen en iyi noktadayız”

    Üniversite sanayi işbirliği konusunun yıllardır gündemde olduğunu ancak bir türlü istenilen düzeyde geliştirilemediğini belirten Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Bu olguyu yıkmak için daha fazla çalışmamız gerektiğine inandık. Üniversite ile sanayi ilişkisini güçlendirecek temelde dört mekanizma var. Bilimsel Araştırmalar Birimimiz, Teknoloji Transfer Ofisimiz, ULUTEK Teknoparkımız ve ÜSİGEM. Bunun yanı sıra Kamu Üniversite İşbirliği Portalı (KÜSİ) da kuruldu. Elimizdeki tüm imkanlarla sanayicilerimizin yanına gidiyoruz ve işbirliğini geliştirmek için her türlü yöntemi deniyoruz. Bu anlamda Üniversitemizde bugüne kadar gelinen en iyi noktadayız diyebiliriz. Ancak, Bursa çok daha iyilerini hak ediyor. Bizler de sanayi odaları, ticaret odalarıyla ve diğer tüm paydaşlarımızla bir araya gelerek çalışmalarımıza artı değer katmaya gayret ediyoruz. Bizlere destek veren, fikirlerimize ilgi gösteren ve işbirliği yapan tüm paydaşlarımıza gönülden teşekkür ediyorum. İstediğimiz sonucu elde etmek için çalışmaya devam edeceğiz. Karşılıklı iyi niyet ile Üniversitemizi, iş dünyası temsilcilerini, Bursa’mızı ve ülkemizi çok daha üst basamaklara taşımak için gayret ediyoruz” açıklamasında bulundu.

    Sanayi doktora programında Türkiye 1. Ligi

    Yönetim olarak altı ayda bir memnuniyet anketleri yaptırdıklarına işaret eden Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, öğrenci, akademik ve idari personel ile dış paydaşların memnuniyet oranlarını ölçümlediklerini açıkladı. Tüm kulvarlarda oranların yükselişte olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Üniversite sanayi işbirliği için yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada bu işbirliğinin yükselişe geçtiğini söyleyebiliriz. ULUTEK Teknoparkımıza doluluk oranları neredeyse yüzde yüzlere çıktı. ÜSİGEM, Üniversite-Sanayi işbirliğinin gelişmesine önemli oranda vesile oldu. İki tarafın da birbirine ihtiyacı olduğunu ve burada bir iletişim eksikliği olduğunu düşündük. Bu iş birliklerini çeşitli alanlarda geliştirmemiz gerekiyor. 2244 Sanayi Doktora Programı var. Bu alanda Türkiye’de 81 öğrenci ile birinciliğe sahibiz. En yakın rakibimize fark atmış durumdayız. Bu birincilik, Bursa sanayisinin Ar-Ge’ye, bilime aslında çok fazla önem verdiğini gösteriyor” şeklinde konuştu.

    ULUTEK ve TTO çalışmalara değer katıyor

    Sanayicinin taleplerini karşılayabilecek bilgi birikimi ve özgüvene sahip olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Kılavuz: “Göreve geldiğimizde kapanmak üzere olan bir Teknoloji Transfer Ofisimiz vardı. Şuanda Türkiye’nin önemli teknoloji transfer ofislerinden biri haline geldi. Bu kuruluş, üniversite ile sanayi arasında köprü görevi görmektedir. Patent konusunda da çok iyi mesafeler kat ettik. ULUTEK, hali hazırda en fazla patent üreten firmaların yer aldığı sıralamada ilk 5 teknokent arasında gösteriliyor. En fazla patent başvurusu yapan ilk 6 üniversite arasında yer alıyoruz. Son iki yıl içerisinde patentlerimizden ticarileşenler oldu. ÜSİGEM aracılığıyla yürütmüş olduğumuz faaliyetler karşılıklı işbirlikleriyle güzel projeler ortaya çıkmaya devam ediyor” dedi.

    Hedef en iyiler arasında yer almak

    Bursa’nın her zaman daha iyisini hak ettiğini belirten Rektör Kılavuz, hedeflerinin İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi ve Gebze Teknik gibi belli alanlarda mesafe kat etmiş üniversiteler düzeyine gelmek olduğunu söyledi. Kılavuz: “Bu hedefe ulaşabilmenin yolu da iş dünyası ile birlikte hareket etmekten geçiyor. Bu potansiyel üniversitemizde de şehrimizdeki iş dünyası temsilcilerinde de vardır. Bilgi gücüne sahip akademisyenlerin potansiyellerinin yükseltilmesi için çalışıyoruz. Bugün geldiğimiz nokta, akademik kadromuzun mevcut potansiyelinin sadece yüzde 30’unu kullanmasıyla mümkün olmuştur. Bu potansiyeli yüzde 40 veya yüzde 50’lere çıkarabilirsek, çok daha başarılı sonuçlara imza atacağımıza inanıyoruz” şeklinde konuştu. Çalıştaya katılan iş dünyası temsilcileri ve akademisyenler de Üniversite-Sanayi işbirliğinin geliştirilmesi adına atılması gereken adımlar konusunda fikirlerini paylaştı. Benzer programların ilerleyen günlerde tekrar edilmesi kararlaştırıldı.