Etiket: sanduka

  • Tarihi mezarlıkta 6 sanduka bulundu

    Tarihi mezarlıkta 6 sanduka bulundu

    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ve mali desteğiyle Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Sanat Tarihi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz başkanlığında yürütülen kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında yürütülen kazı çalışmalarında yeni mezarlar da gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Selçuklu Meydan Mezarlığı’nın ‘Seyitler’ bölümünde yapılan kazı çalışmalarında yüzey toprağının alınması sonucu 13’üncü ve 14’üncü yüzyıldan kalma yazıları, geometrik ve bitkisel süslemeleri ile çok nitelikli Selçuklu dönemine ait 6 yeni sanduka gün yüzüne çıkarıldı.

    Yapılan çalışmalar hakkında gazetecilere bilgi veren Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı ve Eski Ahlat Şehri Kazı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz, yer altında gün yüzüne çıkmayı bekleyen binlerce mezar taşının olduğunu söyledi. Kulaz, “2024 yılı kazı çalışmaları Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığ’ında devam ediyor. Özellikle bu yılki çalışmalar ‘Geleceğe Miras’ projesi kapsamında gerçekleştiriliyor. Ana girişten hemen sonra yer alan Seyitler Mezarlığı bölümünde yaklaşık 2 bin metrekarelik alanda gerçekleştirildi ve devam ediyor. Bu gittikçe de mezarlığın bütününe yayılacak” dedi.

    “Toprak altında binlerce mezar taşı var”

    Selçuklu Meydan Mezarlığı’nda yüzey toprakları alındıkça ve kazılar yapıldıkça yeni mezarların gün yüzüne çıkmaya devam ettiğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Kulaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bu seneki çalışmalarda daha önce söylediğim gibi toprak altında belki binlerce mezar taşı var. Bunların açığa çıkarılması, özgün haline kavuşturulması gerekiyor şeklinde fikir beyan etmiştik ve fikirlerimiz zaten adım adım hayata geçiriliyor. Bu seneki çalışmalarda toprak altından çok nitelikli mezar taşları çıktı. Özellikle 6 tane sanduka hem yazıları hem süslemeleri ile Selçuklu üslubunu önemli ölçüde yansıtan örnekler. Çünkü hem bitkisel hem geometrik süslemeler hem yazı karakteri tamamen Selçuklu dönemini aksettiriyor. O nedenle bu mezar taşlarını fazla önemsiyoruz. Bu çalışmalar devam ettikçe de bu tür yeni mezarlar ortaya çıkarılacak ve alanda koruma altına alınarak sergilenecek. Çalışmaların bir diğer önemli boyutu, süreç içerisinde zemini bozulmuş mezar taşlarına müdahale ederek özgün hallerine kavuşturma konusudur. Onu da adım adım gerçekleştiriyoruz. Bu meyanda da yaklaşık 80 mezar taşına blokaj uygulaması gerçekleştirildi. Zeminler düzeltiliyor, yüzey toprağı alınıyor ve mezarlık çok daha güzel hale geliyor.”

  • 2 yıldır ilmek ilmek işleniyor! Son aşamaya gelindi

    2 yıldır ilmek ilmek işleniyor! Son aşamaya gelindi

    Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından işlenen Osman Gazi’nin Tophane’deki türbesinin sanduka örtüsü (Puşide) 2 yıldır işleniyor. İlmek ilmek işlenen puşidenin eylül ayında tamamlanması hedefleniyor.

    Türk-İslâm motifleriyle birçok çalışmaya imza atan Bursa Olgunlaşma Enstitüsü, Osman Gazi Türbesi’nin sanduka örtüsünün sadece nakışlarını 1,5 yıl inceledikten sonra örtünün bire bir aynısını işliyor. Hiçbir kimyevi maddenin kullanılmadığı örtülerde hayvani yapıştırıcı ve 15 kilo bin ayar gümüş tel kullanıldı.

    Bursa Olgunlaşma Enstitüsü El Nakışları Bölüm Şefi Güleser Sencar, “Osman Gazi türbesinin sandukasına yeni örtü işlemesi yapıyoruz. Bu örtüye 2 yıl önce başladık. Bu örtüyü daha önce yapılmamış bir teknikle işlediğimiz için karar verme süreçleri ve desenlerin çözümlenmesi uzun bir zaman aldı. Bu örtüyü 2 yıldır işliyoruz.

    Normalde türbe örtülerinin puşideleri Maraşi tekniğinde çalışılır. Osmangazi Han’ın türbe örtüsünün diğer tekniklerden bir farkı kullandığımız kağıtları oymacılık tekniğiyle oyuyoruz. Üzerini tellerle işliyoruz. Örtümüzü sandukanın üzerindeki eserin aynısından işliyoruz.

    200 yıl öncesinde işlenen tekniğin aynısını uyguluyoruz. Örtünün büyüklüğü 15 metrekare olacak. Örtünün tamamında 15 kilo bin ayar gümüş tel kullandık” dedi.

  • Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar

    Padişah türbelerine sanduka örtüsü işliyorlar

    Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi padişahlarının türbelerindeki sanduka örtüleri (puşide), Bursa Olgunlaşma Enstitüsünce geleneksel yöntemler kullanılarak hazırlanıyor.

    Enstitüde, Orhan Gazi ve Yıldırım Bayezid’in Bursa’daki, 1. Murad’ın ise hem bu şehirde hem de Kosova’daki türbeleri için ustalıkla ilmek ilmek işlenerek örtüler yapıldı. Osman Gazi Türbesi’ne puşide hazırlanması çalışmaları ise yaklaşık 3 yıldır sürüyor.

    Araştırmaları sonrası tarihi geçmişi bulunan “Maraş işi” tekniğini kullanan ekip, 11 yıldır puşideler konusunda uzmanlaşan Elif Şeref, Hayriye Öztürk, Mürvet Bayram, Vildan Özdamar, Perihan Tunca, Semra Özaydın, Nilüfer Kiracı ve Nalan Akın’dan oluşuyor.

    Çalışmalar, enstitünün el sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar’ın koordinasyonunda yürütülüyor.

    Diğer türbe örtülerinden farklı olarak ahşap oymacılığı tekniği bulunan Osman Gazi Türbesi’nin puşidesi için enstitüdeki kadın ustalar ve öğretmenler, İnegöl’de ahşap oymacılığı dersi de aldı. Örtünün hattatlığını ise İstanbul’un yeni simgelerinden Çamlıca Camisi’nin de hatlarını yazan hattat Hüseyin Kutlu yapıyor.

    Öğreticiler, uyguladıkları ve yeni keşfettikleri teknikleri ise diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşıyor.

     “Ciddi sabır isteyen bir iş”

    Enstitü müdürü Nilüfer Karakoç, yıllardır Bursa’daki padişah türbelerine sanduka örtüsü işlediklerini söyledi.

    Orhan Gazi, Yıldırım Bayezid ve 1. Murad türbelerinin ardından Osman Gazi’nin türbe örtüsünü işlemeye başladıklarını belirten Karakoç, “Bu türbe örtüsünü ‘ustalık eserimiz’ olarak adlandırıyoruz. Diğer türbe örtülerinden edindiğimiz tecrübenin yanında bunu böyle adlandırmamızın sebebi, teknik olarak diğerlerinden çok daha farklı ve detaylı bir teknikte olması.” dedi.

    Karakoç, bütün detaylarıyla aslına uygun olarak puşideyi işlemeye başlamadan önce farklı tekniği görmelerinin ardından bunu tanıma ve desenini çözmek için 1 yıl uğraştıklarını anlattı.

    Aslına uygun, tamamen doğal yöntem ve malzemelerle çalışmaya devam ettiklerini dile getiren Karakoç, şöyle konuştu:

    “Ecdadımıza, atamıza olan borcumuzu bu anlamda yapabilmenin gururunu, mutluluğunu arkadaşlarımızla beraber taşıyarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu iş maneviyatla yapılacak bir iş. Ciddi sabır isteyen bu işi o maneviyata taşımadığınız sürece zaten yapamazsınız. Yaklaşık 100-150 yıl türbenin üstünde kalan bu puşideden sonra bizim yapacağımız puşidenin 150-200 yıl yaşayacak olması, okulumuzun geleceğe olan imzası.”

    Örtü işlemeye 2009’da başlayan ekipteki isimler hiç değişmedi

    El sanatları teknolojisi alan şefi Güleser Sencar da müdür yardımcısı Hanife Işılar ile 2009’dan bu yana türbe örtüleri üzerine ihtisas yaptıklarını aktardı.

    Osmanlı sarayına dayanan “Maraş işi” tekniğini kullandıklarını bildiren Sencar, “Türbe örtülerindeki işlerimizi birebir eski usullerin aynısıyla yapıyoruz. Kullanılan yapıştırıcılar hayvansal ve bitkiseldir. Kullanılan kumaşlar özel dokunuyor, ipler özel hazırlanıyor. Tozla, nemle baş edebilmesi için özel üretilmiş ürünler. Teknik olarak da aynen sarayda 200 yıl önce uygulananları mümkün olduğunca yapmaya çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Sencar, 2009’da göreve başlayan 8 kişilik ekibin hiç değişmediğini, bu sayede çok önemli deneyim kazandıklarını aktardı.

    Puşide yapımına ilişkin bilgi veren Sencar, şunları kaydetti:

    “Özel hamur kağıtlara önce desenlerimizi hazırlıyoruz. Bu tekniğin çok eski zamanlara dayanan malzemeleri vardır; möhlikesi, bizi, kullanılan tezgahları var. Güncel hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Desenler kesilip çıkarıldıktan sonra her birinin numuneleri belirleniyor, kaç kattan oluşuyorsa, bunlar eğer türbenin üstünde orijinal örtüsü varsa onun üzerindeki ölçülere göre çalışılıyor. Osman Gazi Türbesi’nde ahşap oymacılığı tekniği var, türbe örtüsünü gümüşle işliyoruz. Yazıları hattat Hüseyin Kutlu yazıyor. İşlemelerimiz, örtülerimiz bütün dünyaya Türk’ün aslına, mirasına hala ne kadar sahip çıkan nesiller yetiştiğini gösteriyor.”

    Bunu bir “gönül işi” olarak gördüklerini ifade eden Sencar, gelecek nesillere miras bırakacakları işler yaptıklarını dile getirdi.

    Sanduka örtülerindeki deneyimlerini Türkiye’deki diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaştıklarına değinen Sencar, “Osman Gazi örtüsü hem yazısı hem de işlemesi anlamında Türkiye’de bir ilk işleme. Bunu da diğer olgunlaşma enstitüleri ile paylaşacağız. Bizim okullarımız biten sanatlara çok değer verir, bu biten değil unutulmuş bir sanat.” değerlendirmesinde bulundu.