Etiket: sanık

  • Narin Güran cinayeti davasında 3’üncü gün

    Narin Güran cinayeti davasında 3’üncü gün

    Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava, 4 sanık ve 26 tanığın dinlenmesiyle tamamlandı. 3’üncü gününde devam eden duruşmada sanık ve tanıklar adliyeye getirildi.
    Merkez Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan, 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ilk duruşması, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor.

    Duruşmanın ilk gününde “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan anne Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran, amcası Salim Güran ve komşuları Nevzat Bahtiyar’ın savunmaları ve davada müşteki olan baba Arif Güran’ın ifade işlemleri tamamlanmıştı.

    Dün, saat 09.00’da başlayan duruşmada 4 sanık ve 26 tanığın beyanları dinlenerek tamamlandı. Güran ailesinin avukatlarının talebi üzerine bugün yeni tanık ve avukat savunmaları dinlenecek.
    Sanık ve tanıklar, yoğun güvenlik önemleriyle adliyeye getirildi.
    Duruşma, saat 10.00’da başlayacak.

  • Oğlu öldürülen acılı baba: “Çocuğumun ölümünden sonra eşim akıl hastası oldu”

    Oğlu öldürülen acılı baba: “Çocuğumun ölümünden sonra eşim akıl hastası oldu”

    Güney Mahallesi Fatih Caddesi’nde bulunan tekstil atölyesinde 21 Eylül 2022’de meydana gelen olayda Fırat C. (30), ağabeyi R.C. (31) ile birlikte aralarında husumet bulunan Savaş Taş’ın iş yerine geldi. Taraflar arasında çıkan tartışmada Savaş Taş silahla vurularak ağır yaralandı. Savaş Taş, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Tekstil atölyesinde çalışan İlter Kılıç da ayaklarına gelen kurşunla yaralandı. Gözaltına alınan şüphelilerden Fırat C. tutuklandı, R.C. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
    Sanık daha önceki duruşmalarda, maktulün kendisine eski model makine satması sebebiyle maddi açıdan mağdur olduğunu ve olayın bu sebeple meydana geldiğini ifade etmişti.

    “Oğlumun ölümünden sonra eşim akıl hastası oldu”
    Olaya ilişkin açılan davanın duruşması Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşmaya tutuklu sanık Fırat C., taraf avukatları ve Savaş Taş’ın ailesi katıldı. Sanıktan şikayetçi olduğunu söyleyen Savaş Taş’ın babası Aydın Taş, “Çocuğum haksız yere öldürüldü. Benim çocuğumun da geleceği, gençliği vardı. Oğlum kavgayı bile bilmezdi. Çocuğumun tek silahı diplomasıydı. Oğlum mezarda çürüdü, sanık da hapiste çürüsün. Sanık takım elbise giydi diye indirim yapılmasını kabul etmiyorum. Oğlumun ölümünden sonra eşim akıl hastası oldu, ben ise sadece ilaçlarla uyuyabiliyorum. Bunun hesabını kim verecek?” diyerek gözyaşı döktü.
    Söz hakkı verilen sanık Fırat C. ise “Takdir mahkemenindir” dedi.
    Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

  • Yavru köpeğin canına kıyan sanık yargılanıyor

    Yavru köpeğin canına kıyan sanık yargılanıyor

    Kırklareli’nde 1 Nisanda 3 aylık köpeğe eziyet edip öldüren sanığın yargılaması devam ediyor.

    2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuksuz sanık F.B ile müşteki Ezgi Uvalıoğlu, müşteki avukatı ile Hayvan Hakları ve Etiği Derneği ve Kırklareli Tarım ve Orman Müdürlüğü avukatları katıldı.

    Gerçekleşen duruşmada Cumhuriyet Savcısı esas hakkında mütalaa verdi. Mütalaada F.B.’nin eziyet ederek öldürdüğü yavru köpeğin kameralara görüntülerinin sabit sabit olduğu anlaşıldığı yer alırken “ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldürme” suçundan cezalandırılmasını talep etti.

    Müşteki sanığın cezalandırılmasını istedi. Sanık ise beraatını talep etti.

    Yapılan savunmaların ardından mahkeme heyeti duruşmayı ertelendi.

  • Korkunç cinayetin sanığı hakim karşısına çıktı

    Korkunç cinayetin sanığı hakim karşısına çıktı

    Bahçelievler’de 39 yaşındaki Özbekistan uyruklu Umida Tulyaganova’yı, kaldırım taşıyla öldürüp cesedini parçalara ayırıp derin dondurucuda saklayan 61 yaşındaki sanık Rıza Beler’in yargılanmasına başlandı.
    Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada sanık Rıza Beler hazır bulundu.

    “Bana karşı tavırları değişmeye başladı”

    Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Rıza Beler “Umıda ile 3 yıl önce AVM’de tanıştım. İç çamaşırı mağazasında çalışıyordu. Bana telefonunu verdi. Buluştuk. Sevgili olduk. Bir daha ayrılmadık. Onu çalıştırmadım. Kendisiyle gayri resmi karıkoca ilişkimiz vardı. Özbekistan’daki arsasına 300 bin TL vererek ev yaptırdım. Birlikte orada yaşayacaktık. Son 20 günde bana karşı tavırları değişmeye başladı. Bana ‘evden git’ diyordu. Olayın olduğu gün Umıda’yı yatakta bir erkekle yakaladım. O adama ‘çık git’ dedim. Hatta ayakkabısını pencereden attım. Adam gittikten sonra Umıda’yla tartıştık” dedi.

    “Kollarını kesip dolaba koydum, parçalama kısmını hatırlamıyorum”

    Aralarındaki tartışmanın 5-6 saat sürdüğünü söyleyen sanık “Tartışma en sonunda kavgaya dönüştü. Balkon kapısı açık kalsın diye önüne taş koymuştuk. İkimiz kavgaya başlayınca birlikte yere düştük. Umıda taşı alıp bana vurmak istedi. Ancak ben ondan hızlı davrandım. Taşı aldım ve ona vurdum. 7 kez daha taşla vurdum. Ağzından ses geldiği için ağzına havlu soktum. 15 dakika geçti. Kirpikleri hala titriyordu. Bu kez ölmedi diye onu boğdum. Kıyafetlerini yırttım. Kanları sildim kokmasın diye. Sonra kollarını kesip dolaba koydum. Cinnet getirmişim. Parçalama kısmını asla hatırlamıyorum. Ben Umıda’yı öldükten 2 saat sonra kestim. Olayda sonra 3 saat evde kaldım. Dışarı çıktığımda kız kardeşimi aradım. Ona ‘ben kötü bir şey yaptım’ dedim. O da bana ‘sen karıncayı incitemezsin’ dedi. Eve getirip cesedi gösterdim. Yüzüme tükürür gibi bir hareket yaptı. Karakola haber verilmiş zaten, polisler geldi beni aldı, pişmanım” diye konuştu.

    Tanık: “Ağabeyim bana ‘keseceğim, poşetlere koyacağım her bir parçasını bir yere atacağım, yakalandığım yere kadar gider’ dedi.
    Tanık olarak dinlenen Rıza Beler’in kız kardeşi Saadet Özdemir ise “Ağabeyim beni telefon ile aradı. ‘Çok kötü bir şey yaptım acil gel görüşmemiz lazım’ dedi. Abimle buluştuk. Bana ‘Umıda’yı öldürdüm. Aramızda tartışma çıktı. Başka erkek var çok zoruma gitti. Bana sürekli kredi çektiriyordu. Kendisine ev yaptırdı. Ben artık ona yetemiyordum’ dedi. Ben kendisine inanmadım ‘bana göster’ dedim. Eve gittik bana ‘korkar mısın’ dedi. Ben korkmayacağımı söyledim. Daha sonra mutfaktaki derin dondurucuyu açınca kolları gördüm. ‘Ceset nerede?’ dedim. Odaya geçtik. Battaniyeye sarılı halde yerdeydi. Ayaklarına ve baş tarafına 2 tane pervaneli soğutucu koymuştu. Ben ‘bunlar nedir?’ dedim. Kokmasın diye yaptığını söyledi. Ağabeyim battaniyeyi kaldırdı. İçinde sadece iç çamaşırı olan bir bayan vardı. Ben çok korktum. Bir an önce o evden çıkmak istedim. Ağabeyime ‘bundan sonra ne yapacaksın?’ diye sordum. Bana ‘keseceğim, poşetlere koyacağım her bir parçasını bir yere atacağım, yakalandığım yere kadar gider’ dedi. Sonra abim beni dolmuşa bindirdi. Çok kötüydüm kızım Melis’e olayı anlattım. Kızım hemen ağabeyim Tuncay’ı aradı. Tuncay polistir, benim Kocasinan Karakolu’na gelmem gerektiğini söyledi. Kızım ve damadım beni alarak karakola götürdü. Ben bildiklerimi polise anlattım” dedi.
    Tanık beyanının ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

    İddianameden

    Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 23 Mart 2023 günü Bahçelievler’de meydana gelen olay anlatıldı. İddianamede 39 yaşındaki Özbekistan uyruklu Umida Tulyaganova’nın, 61 yaşındaki sanık Rıza Beler tarafından öldürüldüğü üzerine bir ihbar geldiği belirtildi. Gözaltına alınan sanık Beler, soruşturma dahilinde alınan ifadesinde Tulyaganova ile 2020 yılının Ocak ayında tanışıp birlikte yaşamaya başladıklarını, aralarında çıkan tartışma sonucu maktulün kendisini evden atmaya çalıştığını söyledi. Olaydan 3 ay önce dışarıdan bir kaldırım taşı alarak maktulü öldürmeyi istediğini söyleyen Beler, olay günü maktulle kredi kartı borcu nedeniyle tartıştığını belirtti. Beler olay günü sahur yaptıktan sonra uyuyan maktule balkondaki kaldırım taşını alarak vurduğunu ve cesedi parçalayarak derin dondurucuya koyduğunu itiraf etti. İddianamede Rıza Beler’in ‘tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme’ suçundan, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi.

  • Sanığa avukattan “Meclis kartı” sorusu

    Sanığa avukattan “Meclis kartı” sorusu

    14 Ekim 2021’de Ömer Türkçakal Bulvarında meydana gelen olayda, İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin rutin trafik uygulaması sırasında 06 CHP 50 plakalı otomobil durduruldu. Polis memuru B.Y.’nin kontrol etmek istediği otomobilin sürücüsü kaçmak için aracı hareket ettirdi. Bu sırada polis memuru B.Y., aracı durdurmak isterken yaklaşık 30 metre sürüklenerek yaralandı. Polis memurunun vücudunda kırıklar oluştu.
    Kaçan sürücünün ise CHP’de bir dönem ilçe gençlik kolları başkan yardımcılığı ve il gençlik kolları başkan vekilliği yapan Bülent Sadıkoğlu olduğu belirlendi. Gözaltına alınan Sadıkoğlu tutuklandı. Yaklaşık 3 ay cezaevinde tutuklu bulunan Bülent Sadıkoğlu, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

    Duruşma görüldü

    Olaya ilişkin açılan davanın duruşması Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Duruşma salonunda tutuksuz sanık Bülent Sadıkoğlu, avukatı ve tanıklar hazır bulunurken, müşteki polis memuru B.Y. ve avukatı SEGBİS ile duruşmaya katıldı.

    “Şekerim yükseldi ve panikledim”

    Savunması için söz hakkı verilen Bülent Sadıkoğlu, olay gününü anlattı. Sadıkoğlu, “Gökhan isimli arkadaşımla aracımla seyir halindeyken görevli polis memuru beni durdurdu. Kimliğimi istedi, benden istediği belgeleri kendisine verdim. Polis memuru bana aracın yakalaması olduğunu söyledi. Ben de ekonomik çıkmazın içindeydim, borcum vardı. Aynı zamanda şeker hastasıyım, şekerim yükseldi ve panikledim. Her şey o an gerçekleşti. O sırada polis memurunun kafası aracın içerisinde değildi. Ben bir anda gaza bastım, polis memuru eliyle araca tutundu, sürüklenmesi bu sebeple oldu. O panikle uzaklaştım. Pişmanım, böyle bir şeyin yaşanmasını istemezdim. Müştekiden de özür diliyorum. Normal de sakin bir yaşantım var” dedi.

    “Meclis kartını kullanmadım”

    Müşteki avukatı Hasan Dalak, sanığa aracında neden Meclis kartı bulunduğunu sordu. Dalak, “TBMM 26. Dönem CHP milletvekili misiniz? Değilseniz neden araç camının ön kısmında adınıza düzenlenmiş Meclis kartı vardı?” diyerek sonu yöneltti. Bülent Sadıkoğlu, avukatın sorusunu, “Ben o kartı hiçbir şekilde kullanmadım. Kart, camın ön kısmında değildi. O kart aracın ya torpidosundadır ya da güneşliktedir” şeklinde cevapladı.

    “Sanık Meclis kartını göstererek ‘Bırak gideyim’ dedi.

    Olay tarihinde yaralanarak hastanelik olan polis memuru B.Y., “O gün radar uygulaması yapıyorduk. Radar ekipleri telsizden 06 CHP 50 plakalı aracın şehir içinde aşırı hız yaptığını ve cezalandırılması için durdurulması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine usulüne uygun bir şekilde aracı durdurdum. Aracın sorgusunu yaparken otomobilin yakalaması olduğunu fark ettim. ‘Beyefendi aracınız yakalaması var, bilginiz var mı?’ diye sordum. Kendisi de camın ön kısmında bulunan Meclis kartını göstererek ‘Bilgim var, bırak gideyim’ dedi. İşlem yapmak için aracı bağlamam gerektiğini söyledim. Tabletten sanığa aracın yakalaması olduğunu söylediğim ve aracı bağlamam gerektiğini gösterdiğim esnada sanık benim kolumdan tutarak aracı hareket ettirdi. Sanık yanında bulunan vatandaşın ‘Bırak düşsün’ dediğini hatırlıyorum” diye konuştu.

    “320 gün fizik tedavi gördüm”

    Yere düştükten sonra bir süre hafıza kaybı yaşadığını söyleyen B.Y., “Aracı ben tutmadım. Aracın beni sürüklemesi ve sanığın beni bırakmasıyla yere düşerek başımı yere çarptım. Şikayetçiyim. Meclis kartının camın önünde olduğunu kendi gözlerimle gördüm. 320 gün fizik tedavi gördüm. 2018 yılından bu yana polis memuruyum. Daha önce buna benzer bir olayla karşılaşmadım” şeklinde konuştu.

    “Bülent aracın bağlaması olduğunu duyunca afalladı, korktu”

    Olay tarihinde sanık ile aynı araçta bulunan Gökhan T., “Bülent ile seyir halindeyken polis çevirmesine takıldık. Aracın yakalaması olduğu anlaşıldı. Bülent bunu duyunca afalladı, korktu. Aynı zamanda şeker hastası olması sebebiyle bir anda olay gerçekleşti. Bülent polise, ‘Bırak gideyim’ dedi. Polis memuru Bülent’in omuzundan tuttu, o esnada Bülent gaza bastı. Polisin sürüklendiğini görmedim. ‘Bırak düşsün’ diye bir şey demedim” ifadelerini kullandı.

    “Araç daha da hızlandı ve arkadaşımız sürüklenerek yere düştü”

    Tanık olarak dinlenen başka bir polis memuru, “Drone uygulamalı kural ihlali yapanlara yönelik ekiplerimizi bilgilendiriyorduk. Bir ses duydum, arkamı döndüğümde 50-100 metre ilerde B.Y.’nin bir aracın sorgusunu yaptığını gördüm. B.Y.’nin bir eli camın içindeydi, diğer eliyle de bize sesleniyordu. Ona ‘Bırak’ diye bağırdım. Daha sonra B.Y.’yi içeriden bir mi tuttu, o mu araca tutundu bilmiyorum ama B.Y. daha da aracın içine çekildi. Araç daha da hızlandı ve arkadaşımız sürüklenerek yere düştü. Telsizle aracın plakasını bildirdim ve ambulans çağırdım” dedi.
    Mahkeme heyeti, sanığın tutuksuz yargılanmasının devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

  • Cinsel saldırı sanığını dövdüler

    Cinsel saldırı sanığını dövdüler

    Antalya’da Çiğdem Yaylak’ı çalıştığı iş yerinden eve bırakma bahanesiyle alıp götürdüğü marangoz atölyesinde tecavüz ettiği iddia edilen ve olayın travmasıyla intihara teşebbüs ederek yüzde 99,9 engelli kalmasına sebep olduğu öne sürülen Murat K. (36), saldırıya uğradı. İş yerinin önünde kimliği belirsiz kişilerin darbettiği Murat K., “Cep telefonumu açamıyorum. Binlerin üzerinde tehdit mesajları geliyor. Ailem ve ben sokağa çıkamaz hale geldik” dedi.

    30 Eylül 2019 tarihinde olay Antalya’da meydana geldi. Eğlence merkezinde çalışan bir çocuk annesi Çiğdem Yaylak, iddiaya göre, iş bitimi patronunun söylemesi üzerine Murat K. isimli müşterinin aracına binerek taksi durağına bırakılmak üzerine yola çıktı.

    Durağa gelindiğinde Murat K., araçtan inmesine izin vermediği Çiğdem Yaylak’ı dövdü. Ardından kadını otomobiliyle marangozhanesine götürdü. Burada kadını dövmeyi sürdüren Murat K., Çiğdem Yaylak’a tacizde bulundu.

    Cep telefonu ile annesi Hülya Baran’ı arayan Çiğdem Yaylak, “Anne ben ölüyorum. Oğluma iyi bak” dedikten sonra Murat K. müdahale ederek, telefonu elinden aldı ve kadına cinsel saldırıda bulundu. Anne Hülya Baran’ın ısrarlı aramaları sonrası telefonu açan Murat K., “Kızına şu an tecavüz ediyorum” dedikten sonra telefonu kapattı.

    Daha sonra Çiğdem Yaylak’ı marangozhanenin birinci katına çıkaran Murat K., G.K. adlı çalışanını çağırarak, genç kadına zorla uyuşturucu kullandırttı. Yaylak’ın çantasındaki 850 TL’yi de alan Murat K., kadına saatlerce cinsel saldırıda bulundu. Murat K. daha sonra aracına aldığı Çiğdem Yaylak’ı bilmediği bir yerde bırakarak ayrıldı.

    İKİ ŞÜPHELİ SERBEST

    Polise giden Çiğdem Yaylak şikayetçi olurken, gözaltına alınan Murat K. ile G.K., üzerlerine atılan suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, iftira atıldığını öne sürdü. Ancak olay anına ait iş yeri güvenlik kameralarını inceleyen Siber Suçlar Şube Müdürlüğü, olayın gerçekleştiği tarih ve saat aralığını gösteren kamera kayıtlarının silindiğini tespit etti. Veri kurtarma uzmanlarının yaptığı çalışma sonunda olay anına ilişkin bir kısım kamera kayıtları kurtarıldı. Murat K. ile G.K., çıkarıldıkları Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’nce adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

    Hazırlanan iddianamenin ardından 2 şüpheli hakkında Antalya 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘nitelikli cinsel saldırı’ ve ‘nitelikli yağma’ suçlarından dava açıldı.

    Genç kızın avukatı Bilgenur Yalçın da şüphelilerinin avukatının kendisini cinsel saldırıyla, ailesini de öldürmekle tehdit ettiğini öne sürdü.

    İŞ YERİ ÖNÜNDE DÖVDÜLER

    Tutuksuz yargılanan Murat K., bu sabah iş yerinin önünde kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. Başından yaralanan Murat K., “Bulunduğum bölgede bana bakış açıları değişti. Cep telefonumu açamıyorum. Binlerin üzerinde tehdit mesajları geliyor. İş yeri çıkışında beni darbettiler. Ailem ve ben sokağa çıkamaz hale geldik” dedi.

    “İLİŞKİ YAŞIYORDUK”

    Çiğdem Yaylak ile bir yılı aşkın süre ilişki yaşadıklarını öne süren evli ve 2 çocuk babası Murat K., olay gecesi tartıştıklarını söyledi. Murat K., “Ayrılmak istediğimi söyleyince bana hırçın bir şekilde saldırdı ve ağır hakaretler ettiği için olaylar bu boyuta geldi. Onun haricinde onunla hiçbir sorunumuz yoktu. Onu zorla götürmedim. Onunla daha önce de defalarca o iş yerinde birlikte olduk. Ayrılmak istiyordum. Tecavüz etmediğim doktor raporlarında da var. Böyle bir durum olsaydı mahkeme beni tutuklardı. Şikayetçi olaydan 4 gün sonra Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden raporlar aldı. Hepsi temiz çıktı” diye kendisini savundu.

    Silinen kamera kayıtlarıyla ilgili olarak Murat K., mahkemedeki ifadesinde, “Müşteki iş yerime gelmişti. Eşimin öğrenmemesi için kamera kayıtlarını ben sildirmiştim” diye konuşmuştu.

    “KIZIM SANIKLA SEVGİLİ DEĞİLDİ”

    Öte yandan dün olayla ilgili açıklamalarda bulunan Çiğdem’in annesi Hülya Baran, şunları söyledi:

    “Evet, kızım intihara teşebbüs etti. 11 yıl önceki ilk teşebbüsü ailevi sorunlardan kaynaklandı. Bunu zaten medya yazdı. İkincisi de 5-6 yıl önceydi. 4 yıllık beraberlik yaşadığı ve sevdiği kişinin dayağından kurtulmak için kendisini 5’inci kattan attı. Kızım buna rağmen bu kişiyi sevdiği için şikayetçi olmamıştı. Evladımın birçok yerinde platin var. Ama yine de hayata tutunmayı başardı. Kızım, sanıkla sevgili değildi. Çok güzel bir hayatımız vardı. Ta ki kızımın başına bu olay gelene kadar. İnsanların başına her şey gelebilir. Bizim davamızla, geçmişte yaşadıklarının bir bağlantısı olmadığını düşünüyorum. Sanık kendilerinden avukatımız aracılığı ile para talebinde bulunduğumuzu iddia ediyor. Biz asla para talebinde bulunmadık. Varsa böyle bir şey ispatlasınlar. Sanık kendisi etrafımızdaki insanlar vasıtası ile uzlaşma talebinde bulundu. Madem suçlu değildi, neden aracıları gönderdi. Neden bize para teklif etti.”

  • Barış Atay’a saldıran üç sanık tahliye edildi

    Barış Atay’a saldıran üç sanık tahliye edildi

    İstanbul Kadıköy’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Barış Atay’a saldırdıkları gerekçesi ile tutuklu yargılanan 3 sanığın adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi.

    MAHKEME KARANTİNADA OLDUĞU İÇİN DOSYA BİLİRKİŞİYE GEÇ YOLLANDI

    İstanbul Anadolu 46. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Ömür Canpolat, Çağlar Baş ve Çağrı Hasan Çalışkan , Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) sistemi ile katıldı. Barış Atay Mengüllüoğlu ve avukatları İsmail Demirci, Şerif Özgür Urfa ve Onur Güneş de duruşmada hazır bulundu. Duruşma tutanağına, “1 numaralı celse sonrası her ne kadar dosyanın bilirkişiye verilmesi kararı alınmış ise de; mahkememiz ve personelinin tamamının COVİD-19 sebebi ile izolasyona alınmış olması nedeni ile dosyanın bilirkişiye ancak 23 Kasım 2020 tarihinde verilebildiği ve henüz bilirkişiden dönmediği anlaşıldı” şeklinde yazıldı.

    “OLAY KESİNLİKLE YOL VERME KAVGASI DEĞİLDİR”

    Duruşmada söz verilen müşteki Barış Atay, olay gecesi Kadıköy’de bir kadın arkadaşı ile buluşup bir mekana gittiklerini ve gece 01.00 sıralarında mekandan çıktıktan sonra olayın meydana geldiğini söyledi. Atay, “Çıktıktan 30 metre kadar yürüdükten sonra arkamdan ayak sesleri duydum. Sonra bir şahıs arkadan boğazıma sarılıp sinkaflı sözlerle küfür ederek, ‘Vatan haini, ş……’ diyerek yumruk sallamaya başladı. Daha sonra bu kişinin Ömür Canpolat olduğunu öğrendim. Canpolat’ın sağında ve solunda oturan diğer sanıklar Çağrı Hasan Çalışkan ve Çağlar Baş’ın da bana vurmaları ile yere düştüm. Ben yerdeyken kapandım. Sanıklar o şekilde tekme ve yumruklarla beni darp etmeye devam ettiler. Çevreden bir şahıs, ‘Polisi aradım’ deyince sanıklar kaçmaya başladı. Arkadan gördüğüm kadarı ile 4 kişiydiler. Ancak ben dördüncü kişiyi teşhis edemedim. Olay kesinlikle yol verme kavgası değildir. Sokak geniş bir sokaktı” dedi. Sanıkları tanımadığını söyleyen Atay, “Sanıkların beni tanıyıp tanımadıklarını bilmiyorum. Ancak bana hakaret ederlerken ‘vatan haini’, ‘ş……’ gibi şeylerle ilişkilendirdikleri için politik kimliğimi bildiklerini düşünüyorum. Sanıklardan şikayetçiyim” dedi.

    TANIK DİNLENDİ

    Tanık olarak dinlenen Pınar G. ise olay gecesi Barış ile Kadıköy’de buluştuklarını, bir mekana gittiklerini, mekandan ayrıldıktan sonra herhangi tartışma olmadan Atay’ın saldırıya uğradığını söyledi. Pınar G., “SEGBİS sistemi ile duruşmaya katılan sanık Ömür Canpolat müştekiye ‘vatan haini’, ‘ş……’ şeklinde hakaret ediyordu. Yol verme kavgası değildi” dedi. Mahkeme, adli kontrol şartı ile üç sanığın da tahliyesine karar verdi. Sanıkların haftada bir gün karakola giderek imza vermesine kararlaştıran mahkeme, sanıkların yurt dışına çıkışlarını da yasaklayarak duruşmayı erteledi.

    İDDİANAMEDEN

    İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Barış Atay’ın 31 Ağustos 2020 gecesi Kadıköy’de saldırıya uğradığı belirtiliyor. Olay sonrası yapılan soruşturmada Atay’a, Ömür Canpolat, Çağlar Baş, Çağrı Hasan Çalışkan’ın saldırdığı belirtilen iddianamede, şüphelilerin bir dakika süreyle müştekiyi darp ettikleri kaydediliyor. Olaydan dolayı müşteki Atay’ın basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralandığı kaydedilen iddianamede, şüpheli Ömür Canpolat’ın, “Kamu görevlisini kasten yaralama” ve “Kamu görevlisine alenen hakaret etmek” suçlarından 1 yıl 8 aydan 3 yıl 10 aya, şüpheliler Çağlar Baş ve Çağrı Hasan Çalışkan’ın da, “Kamu görevlisini yaralama” suçundan 6 aydan 1,5 yıla kadar ayrı ayrı hapis cezası istemiyle cezalandırılmaları talep ediliyor.

    DÖRDÜNCÜ ŞÜPHELİ HAKKINDA EK İDDİANAME DÜZENLENDİ

    İddianamede bir şüphelinin de yakalanamadığı belirtilirken, iddianame hazırlandıktan sonra Osman Avşar’ın isimli bir kişi de gözaltına alınmış, hakkında da ek iddianame hazırlanarak aynı mahkemeye gönderildi. Mahkemenin 15 gün içinde Osman Avşar hakkında hazırlanan bu iddianamenin kabulü veya reddi yönünden karar vermesi bekleniyor.

  • MİT TIR’ları davasında 27 sanığın cezası belli oldu

    MİT TIR’ları davasında 27 sanığın cezası belli oldu

    Adana ve Hatay’da MİT tırlarının durdurulmasını organize ettikleri gerekçesiyle FETÖ/PDY’nin 11 “sivil imamı” ile eski bir tuğgeneralin de aralarında bulunduğu 50 sanıktan 27’si 1 yıl 10 ay 15 gün ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.

    Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesince sanık sayısının fazla olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu 12 sanık cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Salonda taraf avukatları da hazır bulundu.

    Duruşmada değerlendirmesi sorulan cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek, 27 sanığın cezalandırılmasını, MİT tırlarını durduranlardan eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Hamza Celepoğlu’nun da arasında bulunduğu 13 sanık hakkındaki davanın Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesince yargılamalarının yapıldığı gerekçesiyle reddedilmesini, 10 firari sanığın da dosyalarının ayrılmasını istedi.

    Son savunmaları alınan sanıklar, tahliye ve beraatlerini talep etti.

    Mahkeme başkanı, tutuklu sanıklardan Ömer Arık’ı “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse, Süleyman Gürbüz ve Mehmet Cevher Koyuncu’yu “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçundan 34’er yıl hapis cezasına çarptırdı.

    Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde 1 Ocak 2014’te MİT tırlarının durdurulması olayında jandarmaya ihbarda bulunduğu belirlenen ve saklandığı hücre evinde yakalanan FETÖ sanığı Mustafa İlhan’a da “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama, resmi belgede sahtecilik” suçlarından 30 yıl 5 ay hapis cezası verildi.

    Sanıklardan Hasan Bektaş ise “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçundan 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme ve açıklama” suçlamasıyla yargılanan sanık Özgür Yalçın da 10 yıl hapse mahkum edildi.

    Heyet, 21 sanığa da “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün ile 8 yıl 9 ay arasında değişen hapis cezaları verdi.

    Sanıklardan 13’ü hakkındaki dava reddedildi

    MİT tırlarını durduranlar arasında yer alan, eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu’nun da bulunduğu 13 sanık hakkındaki dava, Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesince yargılamalarının yapıldığı gerekçesiyle reddedildi.

    Mahkeme heyeti, firari 10 sanığın dosyalarının ayrılmasına karar verdi.

    Heyet, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına, tutuksuz yargılanan 9 sanığın ise tutuklanmak üzere yakalanmasına hükmetti.

    Adana ve Hatay’da MİT tırlarının durdurulması

    MİT tırları, 1 Ocak 2014’te Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde, 19 Ocak 2014’te ise Adana’nın Ceyhan ilçesinde durdurulmuştu.

    Tırların durdurulması ve arama işlemlerini organize ettikleri gerekçesiyle FETÖ/PDY’nin 11 “sivil imamı” ile eski bir tuğgeneralin de aralarında bulunduğu 55 sanık hakkında açılan ve duruşmaları kapalı görülen davayla ilgili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince yetkisizlik kararı verilerek dosya, Adana’ya gönderilmişti.

    Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ara kararıyla bazı sanıkların tahliyesine, bazı sanıkların da dosyasının ayrılmasına hükmetmişti.

  • Bursa’da cinayet sanıklarının tahliye talebine ret

    Bursa’da cinayet sanıklarının tahliye talebine ret

    Bursa’da alacağını isteyen Aydın Aktaş’ı (53) öldürüp, 2 kişiyi de yaraladıkları iddiasıyla tutuklanan baba-oğul ile damatlarının 3’er kez müebbet hapis cezası istemiyle yargılanmalarına devam edildi. Tutuklu sanıkların tahliye talepleri reddedilen duruşma ertelendi.

    Olay, Osmangazi ilçesinde, geçen yıl ekim ayında bir iş hanında meydana geldi. Aydın Aktaş, kendisine 40 bin lira borcu bulunan Cengiz Beran’ın (50) kayınpederi Murat Beran’a (63) ait ganyan bayiine, arkadaşlarıyla gitti. Aydın Aktaş’ın Murat Beran’a kafa atması sonucu taraflar arasında kavga çıktı. Kavgaya, Beran’ın oğlu Kadir Beran (35), damadı Cengiz Beran ile Aktaş’ın oğlu Kaan Aktaş ve yakını Yusuf Gökçe de dahil oldu. Cengiz Beran ve Kadir Beran, tabancayla ateş ederek, yaralanan Aydın Aktaş, Kaan Aktaş ve Yusuf Gökçe hastaneye kaldırıldı. Durumu ağır olan Aydın Aktaş, kurtarılamadı. Olaydan sonra gözaltına alınarak, Bursa Adliyesi’ne sevk edilen Murat Beran, oğlu Kadir Beran ve akrabaları da olan damat Cengiz Beran, tutuklandı.

    Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘Kasten adam öldürmek ve öldürmeye teşebbüs’ suçlarından 3’er kez müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan baba-oğul ve damatları ile 9 müşteki sanığın yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya, tutuklu sanıklar Cengiz Beran ve Kadir Beran, SEGBİS aracılığıyla katıldı. Diğer tutuklu sanık Murat Beran ise karantina koğuşunda bulunması nedeniyle katılmadı. Davanın müşteki-sanıkları ile taraf avukatları da salonda hazır bulundu.

    ‘SEN BURAYA ÖLMEYE Mİ GELDİN?’

    Duruşmada ifadesi alınan müşteki-sanık Kaan Aktaş, babasının olaydan bir gün önce alacak verecek meselesi yüzünden darp edildiğini öne sürerek, “Özür dilemek için şahısların dükkanına gittik. Murat Beran, babama, ‘Sen buraya ölmeye mi geldin?’ dedi. İçeri yürüdük, Kadir Beran bizi görünce silahını çıkardı, babama doğru ateş etmeye başladı. Babam vurulup düştü, sonra bana yakın mesafeden ateş edip bacağımdan vurdu. Arkadan da silah sesleri duydum, kim kime ateş etti bilmiyorum?” diye konuştu. Müşteki Yusuf Gökçe de kendisini Kadir Beran’ın vurduğunu öne sürdü.

    Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına ve eksik evrakların tamamlanmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.

  • Bursa’da FETÖ’ye darbe! 7 kişi tutuklandı

    Bursa’da FETÖ’ye darbe! 7 kişi tutuklandı

    Bursa merkezli 4 ilde düzenlenen FETÖ/PDY operasyonunda, illegal dershane açıp, örgüt üyelerini yeniden bir araya getirmeye çalıştıkları iddiasıyla gözaltına alınan 17 şüpheliden 7’si, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

    Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, FETÖ/PDY üyesi kişilerin bir araya gelerek, örgütü ayağa kaldırmaya çalıştığını belirledi. Yaklaşık 6 aylık takibin ardından illegal dershane açan, örgüte üye oldukları gerekçesiyle görevden ihraç edilen öğretmenleri de burada toplayan şüpheliler tespit edildi. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, yeniden bir yapılanma içine giren ve irtibatı kopan örgüt üyelerini tekrar bir araya getiren 26 kişi hakkında yakalama kararı çıkardı. Operasyon için harekete geçen ekipler, Bursa merkezli İzmir, Konya, Giresun ve Manisa’da 33 adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Baskınlarda, daha önce örgüte ait özel okul ve dershanelerde çalışan 16 öğretmen ile meslekten ihraç edilen 1 kişi gözaltına alındı. Bursa İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürülen şüpheliler, emniyetteki işlemlerinin ardından dün sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi.

    7 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI

    Şüphelilerden 1’i, savcılıkta ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Şüphelilerin 7’si çıkarıldıkları mahkemece tutuklanırken, 9’u ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerin ifadelerinde suçlamaları kabul etmediği, açtıkları dershane ile ilgili ise herhangi bir bilgi vermedikleri belirtildi.