Etiket: savaş

  • Macron: “Gazze’de savaş sona ermeli”

    Macron: “Gazze’de savaş sona ermeli”

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, sosyal medya hesabından Fransızca, Arapça, İngilizce ve İbranice dillerinde yaptığı paylaşımda, ABD Başkanı Joe Biden’ın açıkladığı ateşkes teklifine destek verdi. Macron, “Gazze’deki savaş sona ermeli. ABD’nin kalıcı barış için açıkladığı teklifi destekliyoruz” ifadelerini kullandı. Macron rehinelerin serbest bırakılması, barış ve iki devletli çözüm yolunda ilerleme kaydedilmesi için kalıcı ateşkesin gerekli olduğunu belirtti.

    Biden 3 aşamalı ateşkes teklifini açıklamıştı
    ABD Başkanı Joe Biden dün akşam, İsrail’in Katar aracılığıyla Hamas’a yeni bir ateşkes teklifi sunduğunu duyurarak yeni önerinin “kalıcı bir ateşkes ve tüm esirlerin serbest bırakılması için bir yol haritası” olduğunu söylemişti. Biden, 3 aşamadan oluşan önerinin ilk aşamasının 6 haftalık ateşkes sürecinde İsrail’in Gazze’deki yerleşim yerlerinden çekilmesini ve tarafların elindeki esirlerin bir bölümünü serbest bırakmasını öngördüğünü ifade etmişti. Planın 2. aşamasında İsrailli askerler de dahil yaşayan tüm esirlerin serbest bırakılması karşılığında İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nden çekileceğini kaydeden Biden, son aşamada ise Gazze için geniş kapsamlı yeniden inşa planı başlatılacağını belirtmişti.

  • “NATO savaşa daha çok yaklaşıyor”

    “NATO savaşa daha çok yaklaşıyor”

    Macaristan Başbakanı Viktor Orban, NATO Dışişleri Bakanlarının gayrıresmi toplantı çerçevesinde Çekya’nın başkenti Prag’da bir araya gelirken Macar radyosuna konuştu. Açıklamasında Rusya-Ukrayna Savaşı’na değinen Orban, NATO’nun Ukrayna savaşına daha fazla dahil olma planlarının daha çok bir itfaiyecinin alev makinesiyle yangını söndürmeye çalışmasına benzediğini söyledi. Macar Başbakan, NATO’nun her hafta savaşa daha fazla yaklaştığını ifade etti. Orban, “Fransız askerleri eğitmenlerin Ukrayna’ya gönderilmesi ve Ukrayna ordusunun Batının sağladığı silahların Rus hedeflerinin vurulmasında kullanılmasına izin verilmesi müzakereleri fikri endişe verici ve NATO’yu her hafta savaşa yaklaştırıyor” dedi.
    NATO’nun Ukrayna misyonunun ittifaka üye ülkeleri korumak yerine dünya savaşı riski taşıdığını söyleyen Macar Başbakanı Orban, “NATO’nun bizi korumak yerine bizi bir dünya savaşına sürüklemesi saçmalık. Bu, bir itfaiyecinin gelip alev makinesiyle yangını söndürmeye karar vermesi kadar saçma” ifadelerini kullandı.

    Zelenskiy’den Batılı devletlere “sınırlandırmaları kaldırın” çağrısı

    Moskova ile ilişkilerini geliştiren Orban, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş başlatmasından bu yan Ukrayna’ya destek konusunda Batılı ülkelerle anlaşmazlık yaşıyor.
    Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, kendilerine sağlanan silahların kullanımına ilişkin sınırlandırmaların gevşetilmesi çağrısında bulunurken Batılı ülkeler son haftalarda Ukrayna’nın Rusya’daki hedefleri vurmasına izin verilip verilmemesi noktasında fikir ayrılığı yaşıyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg dün yaptığı açıklamada, NATO üye ülkelerinin Ukrayna’ya sağladığı silahların kullanıma getirilen bazı sınırlandırmaları gözden geçirilmesi zamanı geldiğini ifade etmişti.
    Macaristan Dışişleri Bakanlığından bu ayı başında yapılan açıklamada, Bir NATO üyesi olan ülkesinin, ittifakın “çılgın görev” olarak tanımladığı uzun süreli Ukrayna’ya yardım planının parçası olmayacağı kaydedilmişti.
    Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlığı ise Pazartesi günü, Ukrayna’ya milyarlarca euroluk askeri yardım paketini engellemekten vazgeçme çağrısında bulunmuştu.

  • “Altında yeni zirveler görmek mümkün”

    “Altında yeni zirveler görmek mümkün”

    İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi (İİSBF) Öğretim Üyesi Finans Uzmanı Doç. Dr. Hakan Yıldırım, ülkeler arasında yaşanan gerilimler ve savaşların küresel piyasalarda ciddi bir paniğe yol açtığını söyledi. Yıldırım, özellikle yaşanan olayların stratejik konumu jeopolitik risklerin artmasına neden olabilecek bir bölgede ise bölgesel istikrar ve enerji tedarikinde kayda değer endişelere sebep olarak durumun ciddi noktalara ulaşabildiğini kaydetti. Doç. Dr. Hakan Yıldırım, artan jeopolitik risklerin, yatırımcıları güvenli liman olarak ifade edilen altına yönlendirdiğini vurguladı.

    “Kripto piyasası panik havasından anlık etkilendi”

    Doç. Dr. Hakan Yıldırım, “Kripto varlık fiyatlarının, yaşanan panik havasından anlık olarak etkilendiği göze çarpıyor. Özellikle ilk sekiz kripto varlık değerlendirildiğinde Bitcoin, Ethereum, BNB, Solana, XRP ve Dogecoin gibi kripto varlıklar ciddi kayıplar yaşarken, değeri Amerikan Doları’na sabit olan Tether sınırlı bir yükseliş içerisinde hareket etti.” dedi.

    “Yeni zirveler görmek mümkün”

    Doç. Dr. Hakan Yıldırım, İran ile İsrail arasındaki gerilimin başlamasından önce ons cinsinden altın fiyatları her geçen gün tarihi zirvelere imza atmakla birlikte uluslararası finans kuruluşların altın fiyatlarındaki yukarı yönlü trendin devam edeceği izlenimi verdiğini dile getirdi. Yıldırım, İran ile İsrail arasındaki gerilimin devam etmesi, savaş olasılığının artması ya da savaşın söz konusu olmasının altın fiyatlarında yeni zirveler oluşturabileceğini belirtti.

    “Petrol fiyatlarında büyük sıçrayış görülebilir”

    Doç. Dr. Hakan Yıldırım, “Özellikle savaş ihtimallerinin artması veya savaşın söz konusu olması durumu, bölgedeki petrol arzının güvenliği üzerinde tehdit oluşturabilir. Bu durum piyasalarda büyük bir endişe oluşturabilir. Petrol üretim veya taşımacılığının yapıldığı bölgeler üzerinde bir tehdit söz konusu olursa petrol fiyatlarında büyük bir sıçrayış görülebilir” sözlerini kullandı.

  • Filistin’deki şiddete karşı sessiz yürüyüş

    Filistin’deki şiddete karşı sessiz yürüyüş

    DPÜ’nün Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren Lisan-ı Hâl, Geçerken, Hadis ve Fıkıh toplulukları tarafından düzenlenen ve İnsani Yardım Vakfı Kütahya Şubesi’nin destek verdiği etkinlikte Filistin halkına yönelik eziyetler protesto edildi.

    Olimpik Havuz önünden başlayıp İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde sona eren protesto sessiz yürüyüşünde öğrenciler, ellerinde pankart ve dövizlerle İsrail Devleti’nin başta yaşama olmak üzere bölgedeki insanların temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan girişimlerini kınadı.

  • Çanakkale Savaşları’ndan kalma yeni bir şehitlik alanı tespit edildi

    Çanakkale Savaşları’ndan kalma yeni bir şehitlik alanı tespit edildi

    Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Valiliği, Çanakkale İl Özel İdaresi ve Çanakkale Savaşları Enstitüsünün destekleri ile yürütülen çalışmalar neticesinde, savaşın devam ettiği 1915 yılında var olduğu anlaşılan ancak günümüze ulaşmamış olan Topçu Batarya Şehitliği, tarihi resmi verilerle ortaya çıkartıldı.
    1915 yılında Çakaltepe-İntepe Mıntıkası içerisindeki birliklerde görev yaparken şehit olanlarla ilgili yapılan çalışma esnasında 21-22 Mart 331 (3-4 Nisan 1915) tarihinde hazırlanan askerî bir krokiye rastlayan Prof. Karataş, krokiye koordinatlandırılmış şekilde “Ay Yıldızlı Türk Bayrağı” simgesi ve “Batarya Şehit Mezarı” ifadesinden hareketle Halileli 12’lik Batarya Şehitliği’ni tespit etti.
    1915 yılına ait bu askeri krokinin üzerine, şehitliğin yerini belirlemek için Türk bayrağı çizilmişti. Bayrağın yanında da Osmanlıca “Batarya Şehit Mezarı” yazılmıştı.
    ÇOMÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Karataş, çizildiği tarih itibarıyla 1915 yılının Nisan ayından önce bölgede var olan bataryalara ait bir şehitlik olabileceğini göstermesi nedeniyle bu tarihten önce bölgede kurulu olan bataryalar ve bölgede şehit olmuş Türk topçu askerlerinin kimler olabileceği üzerine çalıştı. Bataryanın Halileli köyündeki 12’lik Batarya olduğunu ve bölgede şehit olan Türk askerlerinin künyelerini belirledi.
    Tüm bu çalışmalara dair bilimsel makale, “Çanakkale Cephesi’ne Ait Yeni Askeri Veriler Işığında Kayıp Şehitler ve Kayıp Bir Batarya Şehitliğinin Tespiti” başlığı ile “Vakanüvis” isimli “Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi”nde yayınlandı. Bunun ardından Anafarta isimli Askeri Tarih Dergisi, konuyu daha geniş çevrelere tanıttı. Akabinde şehitlik tespiti yerel ve ulusal, basılı ve görsel medyanın ilgisini çekti. Birçok televizyon kanalı ve gazete/dergi gibi basılı medya, konuyu duyurdu.
    ÇOMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Karataş, Kumkale Şehitliği’nin tespitinden sonra askeri ve resmi tarihi veriler kullanarak Çanakkale Savaşları’ndan kalma yeni bir şehitliğinin tespitini gerçekleştirmiş bulunuyor. Prof. Karataş, konu ile ilgili şunları söyledi:
    “İçinde yaşadığımız toprakları bizlere vatan yapan aziz şehitlerimizin ruhu şâd olsun. İsmini 18 Mart Zaferi’nden alan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinin bir mensubu olarak, aradan geçen 109 senelik ihmalin mahcubiyetiyle de olsa bugün, Kumkale Şehitliği’nden sonra yeni bir şehitliğimizin daha tespitini yapmış olduk. Onların hatıralarını yaşatmak, onları layık oldukları şekilde anmak için gerekli bilimsel ve akademik çalışmalar, üniversitemizin tüm imkanları ile devam edecektir.”
    Günümüzde merkeze bağlı Halileli köyü yakınlarına konumlanan bu topçu şehitlik alanına dair jeoradar taraması, yüzey araştırması ve sondaj kazıları gibi bilimsel çalışmaların yapılması, şehitliğin tescil işlemlerinin gerçekleştirilmesi, şehitliğin imar ve ihyası için ilgili devlet kurumlarıyla iş birliği sağlamak noktasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, akademik ve bilimsel tüm varlığı ile konunun takipçisi olacak.

  • Açlıktan ölenlerin sayısı artıyor

    Açlıktan ölenlerin sayısı artıyor

    İsrail ordusu, 153 gündür Gazze Şeridi’ne saldırıyor. Filistin Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail’in abluka altına aldığı ve yardım girişine büyük ölçüde izin vermediği Gazze Şeridi’nde 2 kişinin daha açlık ve susuzluk nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi.

    Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi’nde 15 yaşında bir çocuğun, Beyt Lahya şehrindeki Kamal Adwan Hastanesi’nde ise 72 yaşında bir kişinin yetersiz beslenme ve dehidrasyon nedeniyle yaşamını yitirdiği aktarıldı.

    Son olarak Gazze Şeridi’nde açlık ve susuzluktan ölenlerin sayısının 20’ye yükseldiği kaydedildi. Açıklamada, “Yetersiz beslenme ve dehidrasyon nedeniyle açıklanan ölü sayısı yalnızca hastanelerdeki ölüm sayısını yansıtıyor.

    Onlarca kişinin hastanelere ulaşamadan açlıktan sessizce öldüğüne inanıyoruz” ifadeleri kullanıldı.

  • Ukrayna savaştan sonra yerle bir oldu

    Ukrayna savaştan sonra yerle bir oldu

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçtiğimiz günlerde Ukrayna’ya asker gönderilmesine ilişkin açıklaması Ukrayna- Rusya Savaşı’nın yeni bir boyuta taşınması ihtimalini gözler önüne getirmişti. Macron’un açıklamalarının ardından hem NATO hem de pek çok NATO ülkesi böyle bir niyetlerinin olmadığını ifade etmişti. Macron’un açıklamaları büyük yankı uyandırırken Ukrayna’ya asker göndermeyen Batı, Rusya’nın Ukrayna işgalinin üzerinden 2 yıl geçse de Ukrayna’ya yönelik ekonomik yardımlarını arttırarak devam ettiriyor.

    Savaştan sonra ülke yerle bir oldu

    Rusya’nın Ukrayna’ya 24 Şubat 2022 tarihinde başlattığı saldırılar ülkede büyük bir yıkıma neden oldu. İç savaşta büyük hasar alan Donbass Bölgesi, Rusya’nın doğrudan saldırılarıyla da enkaza döndü. Dünya Bankası, Rusya’nın saldırıları başlattığı ilk günden 31 Aralık 2023 tarihine kadar ülkedeki toplam zararın sonuçlarını açıkladı. Birleşmiş Milletler (BM), şu anda Ukrayna’da yeniden inşa ve iyileştirmenin toplam maliyetinin 31 Aralık 2023 itibarıyla önümüzdeki 10 yıl içinde 486 milyar dolar olacağını tahmin ediyor. Ukrayna’daki doğrudan hasarın konut, ulaşım ve ticaretle birlikte toplamda 152 milyar dolara ulaştığı tahmin edilirken hasarın en çok görüldüğü bölgelerin Donetsk, Harkov, Luhansk, Zaporijya, Herson ve Kiev bölgeleri olduğu ifade edildi. Ukrayna yaşanan ekonomik yıkıma karşı da ABD, İngiltere, AB ülkeleri, IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlardan hibe ve mali destek almaya devam ederek ayakta kalmaya çalışıyor.

    Ülke altyapısı da büyük hasar gördü

    Ukrayna’da savaş sonrasında 2 milyon civarında konut yani ülkedeki konut sayısının yüzde 10’u yıkıldı veya büyük hasar gördü. Kakhovka Barajı ve hidroelektrik santraline geçtiğimiz Haziran ayında yapılan saldırıdan sonra barajın yıkılması da bölgede büyük barınma, su, gıda ve tarımsal üretim sorunlarını da beraberinde getirdi. Ayrıca bölgede altyapı neredeyse tamamen yok oldu. Çatışma bölgelerinde konut ve ticaretin yanı sıra ulaşım, sanayi, tarım ve enerji altyapıları da büyük zarar gördü. Ukrayna hükümeti ise Dünya Bankası’nın açıkladığı rapora ilave yaparak savaş bölgelerindeki acil konut ihtiyacı ve enerji için sadece bu yıl içerisinde 15 milyar dolar bir desteğe ihtiyaç duyduklarını açıkladı.

    Ukrayna dışında yaklaşık 6 milyon kişi yaşıyor

    Savaşta en çok siviller zarar gördü. Ülkedeki seferberlik yasasına göre Ukrayna’daki erkekler ülkeden çıkamazken kadınlar, yaşlılar ve çocuklar ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Dünya Bankası’nın son raporuna göre 43.79 milyon nüfusu bulunan Ukrayna’da, Rus işgalinden bu yana 10 binden fazla sivil hayatını kaybetti, binlerce sivil yaralandı. Ayrıca, milyonlarda sivilin evsiz kaldığı ülkede 5.9 milyon Ukraynalı şuan kendi ülkesi dışında bulunuyor. Geçtiğimiz yılın başında bu sayı 8.1 milyon olarak açıklandı.
    BM Mülteci Örgütü ise Ukraynalılara dair başka bir araştırma yaptı. Araştırma sonuçlarına göre Ukrayna dışında bulunan kişilerin yüzde 65’i ülkesine geri dönmek istiyor. Kendi ülkeleri dışında yaşayan Ukraynalılar en çok komşu ülkeler olan Polonya, Slovakya, Slovenya, Estonya gibi ülkelerde yaşarken Almanya, Fransa, Türkiye, Macaristan, Moldova ve Romanya gibi ülkelerde de savaştan kaçan Ukraynalıların sayısı oldukça fazla.

  • “Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır”

    “Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bir araya geldi. İkili görüşmenin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Mahmud Abbas ile ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Türkiye ve Türk milletinin Filistin davasına her zaman destek verdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin’in gönlümüzde müstesna bir yeri olmuştur. Değerli kardeşim en son geçtiğimiz Temmuz ayında ülkemiz ziyaret etmişti. Bugün yaptığımız istişarelerde Filistin’deki son durumu etraflıca ele aldık. Filistinli kardeşlerimiz tarihlerinin en zor dönemlerinden birini yaşıyor. 7 Ekim’den bu yana Gazze ve Ramallah’ta masum insanlara karşı İsrail’in düzenlediği saldırılar sonucunda 32 bine yakın Filistinli şehit oldu. 72 binden fazla kişi yaralandı” dedi.

    “Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır”

    2 milyona yakın Filistinlinin evini terk etmek zorunda kaldığını, 2,3 milyon Filistinlinin günlük temel ihtiyaçlarına ulaşamadığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail Gazze halkını sadece açlık ve susuzlukla değil aynı zamanda masum insanların tepelerine bomba yağdırarak da vahşice katlediyor. Tam 151 gündür son asrın en büyük barbarlıklarından birine şahit oluyoruz. Batılı güçlerin de sınırsız desteğiyle Netanyahu ve gözü dönmüş yönetimi Filistin halkına yönelik apaçık bir soykırım uygulamaktadır” diye konuştu.

    “Türkiye olarak bunun için çalışmaya, tüm kapıları zorlamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz”

    Türkiye’nin, İsrail saldırılarının sona ermesi için çabalarının devam ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
    “Bu vesileyle Mahmut Abbas kardeşimin şahsında Filistin halkına ülkem ve milletim adına taziyelerimi ifade ediyorum. Rabbim şehitlerimize rahmet eylesin. Onları cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Yaralılara Mevla’dan acil şifalar niyaz ediyorum. Bildiğiniz gibi bine yakın yaralı ülkemizin değişik hastanelerinde tedavi görmeye devam ediyor. Netanyahu ve cinayet ortakları, döktükleri her damla kanın hesabını hukuk ve mahşeri vicdan önünde mutlaka verecektir. Türkiye olarak bunun için çalışmaya, tüm kapıları zorlamaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. 26 Şubat’ta Uluslararası Adalet Divanı’nda sözlü sunumda bulunarak meselenin çeşitli yönlerine ilişkin tutumumuzu beyan ettik. İsrail soykırım sözleşmesindeki yükümlülüklerini ihlalden uluslararası adalet divanı önünde yargılanmaktadır. Ancak alınan ihtiyati tedbir kararına rağmen İsrail yönetimi kadın, çocuk demeden kardeşlerimizi öldürmeyi, gıda sırası beklerken sivilleri katletmeyi sürdürmektedir.”

    “Ajansın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla yoğun bir çabanın içindeyiz”

    “İsrail’in bu şımarıklığının ve hukuk tanımaz tavrının en büyük sebebi batılı güçlerin Holokost’taki günahlarından dolayı İsrail’e verdikleri destektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bunda İslam dünyasının vahdet olamamasının büyük payı vardır. Türkiye’nin Filistin meselesinde duruşu, hassasiyeti ve Filistin halkına güçlü desteği bellidir. 7 Ekim’den beri bu yönde olağanüstü çaba harcadık. Yaptığımız her görüşmede, her yurt dışı ziyaretimizde işgal edilmiş Filistin topraklarındaki İsrail saldırıları gündemimizin ilk sırasında yer almıştır. İnsani yardım noktasında bugüne kadar toplam 37 bin tonu aşkın malzemeyi gemiler ve uçaklarla bölgeye sevk ettik. Ayrıca 900’den fazla hasta ve refakatçiyi tedavi için Türkiye’ye getirdik. Gazze’deki bir sahra hastanesi kurulması için çalışmalarımız devam ediyor. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistin mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na yaptığımız mali ve ayni yardımları artırdık. Ajansın kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla yoğun bir çabanın içindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

    “Uygulamalarının amacı esasen sahada emrivakiler oluşturmak suretiyle iki devletli çözüm vizyonunu baltalamaktır”

    İsrail’in yalan ve iftira ile ajansı itibarsız hale getirmeye yönelik propagandalarına prim verilmemesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ajansın mevcudiyetine halel getirilmemelidir. Son olaylarla ilgili olarak İsrail Filistin meselesine adil bir çözüm bulunmadığı takdirde Orta Doğu’da barışın hakim olamayacağı artık iyice anlaşılmıştır. Kalıcı barışın tek yolu ise 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti’nin tesisidir. Uluslararası toplumun, bunun yerine süregelen işgalin sonuçlarını yönetmeye çalışması beyhudedir, anlamsız ve faydasız bir yaklaşımdır. Bu itibarla sorunun taraflarına da yardımcı olacak şekilde tüm ilgili devletlerin elini taşın altına koyması gerekiyor. Her geçen gün artan işgal uygulamalarının amacı esasen sahada emrivakiler oluşturmak suretiyle iki devletli çözüm vizyonunu baltalamaktır” dedi.

    “Müslümanların, Haremi Şerife girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır”

    Sözde yerleşimciler adı verilen, aslında Filistinlilere ait topraklara çöken, çalan gaspçıların eylemlerinin çözümün önündeki en büyük engellerden biri olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası hukuku hiçe sayan bu aleni hırsızlıklar sonucunda Filistin’in coğrafi bütünlüğünden bahsetmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Artık sadece lafta kalan barış çabaları yerine teminatlara sahip, adil bir barışa ihtiyaç duyulduğu apaçık ortadadır. Türkiye olarak bu bağlamda garantörlük mekanizması çerçevesinde sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu açıkladık. Önümüzdeki dönemde bununla ilgili çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Yaklaşmakta olan Ramazan ayı bağlamında provokasyonların önlenmesi gereğine ilişkin mesajlarımızı ilgili yerlere iletiyoruz. Radikal İsrailli siyasetçilerin, Müslümanların, Haremi Şerife girişinin kısıtlanması yönündeki talepleri tam anlamıyla bir hezeyandır” açıklamasını yaptı.

    Böyle bir adım atılmasının sonuçlarının şüphesiz çok ağır olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistinli kardeşlerimiz arasında birlik ve mutabakat sağlama gayretlerini de yakından takip ediyoruz. Gelinen aşamada İsrail’in zulmüne verilecek en güzel cevaplardan biri Filistinliler arası birliğin ve beraberliğin sağlanmasıdır. Bu alanda da üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazırız. Sözlerime son verirken Filistin davasını elimizden gelen en güçlü şekilde savunmaya, Filistin Halkın güvenliğini ve refahını artırmaya yönelik her türlü gayreti desteklemeye devam edeceğimizi vurgulamak istiyorum. Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan-ı Şerif’in şimdiden İslam dünyası ve tüm için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Tüm Filistinli kardeşlerimize en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum” ifadelerini kullandı.

    “Biz Türkiye’nin rolünü önemsiyoruz”

    Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, “İsrail her türlü vahşeti yürütmektedir. Bizler Ramazan ayına girmek üzereyiz. Filistin’in BM daimi üyeliğe sahip olması bizim arzuladığımız bir şeydir. Bu bağlamda AB ülkeleri Filistin’i tanımalıdır. Biz Türkiye’nin rolünü önemsiyoruz. Gazze, Filistin devleti topraklarının ayrılmaz parçasıdır. Bölünmesi mümkün değildir. Barış ve güvenlik sadece İsrail işgalinin son bulmasıyla mümkündür. Bizler Filistin toplumunun bileşenlerini bir araya getirmek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Filistinlileri bir araya getireceğiz. Sizlere ve Türkiye halkına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Filistin’e desteğinizden dolayı müteşekkiriz. Filistin halkına gönderdiği yardımlardan dolayı da minnettarız. 120 binden fazla Filistinli yaralı ve ölü var. Batı Şeria’da da zulüm devam ediyor” açıklamasını yaptı

  • Rusya-Ukrayna Savaşı’nda 3. yıla girildi

    Rusya-Ukrayna Savaşı’nda 3. yıla girildi

    Rus tanklarının Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük güvenlik krizine yol açarak Ukrayna topraklarına girmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Ukraynalıların hayatları, dökülen kan ve verilen kayıplarla tamamen değişti. Ukrayna’nın Batı’nın askeri ittifakı NATO’ya yakınlaştığı düşüncesiyle ülkesinin tehlikede olduğunu savunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova saatiyle 05.30’da televizyonda yayınlanan konuşmasında Ukrayna’ya “özel askeri operasyon” başlatıldığını duyurdu. İlk patlamalar saat 06.27’de başkent Kiev’de duyuldu ve Ukraynalılar güne bomba sesleriyle uyandı. Saatler 07.58’i gösterdiğinde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ülke genelindeki füze saldırılarına ilişkin haberleri doğruladı. İlerleyen saatlerde alarma geçen NATO, 14.56’da Kuzey Kutbu’ndan Akdeniz’e kadar 100’den fazla jet ile 120 geminin hazırda bekletildiği savunma planlarını devreye soktu. Dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson 15.03’te yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, “En büyük korkumuz gerçekleşti ve tüm uyarılarımızın trajik bir şekilde doğru olduğu ortaya çıktı. Rusya Devlet Başkanı Putin, herhangi bir provokasyon ve inandırıcı bir mazeret olmaksızın savaşı başlattı” ifadelerini kullandı. Saatler 21.50’ye geldiğinde stratejik öneme sahip liman kenti Mariupol, Rus güçleri tarafından ağır bombardımana tutuldu. Saat 00.40 itibariyle Rusya’nın 40 şehrinde düzenlenen savaş karşıtı protestolarda 2 bin civarında kişi gözaltına alındı. Ukrayna lideri Zelenskiy 01.59’da sıkıyönetim ilan etti ve Rus saldırısının ilk gününde 137 Ukraynalının hayatını kaybettiğini açıkladı.

    26 Şubat 2022: “Araca ihtiyacım yok”

    Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rus tanklarının Kiev’e ilerlemesiyle ABD’den gelen “tahliye teklifini” reddetti. Zelenskiy, “Benim araca değil, cephaneye ihtiyacım var” diyerek Rusya’ya karşı sonuna kadar mücadele mesajı verdi.

    16 Mart 2022: Mariupol tiyatrosunun bombalanması

    Rusya’nın hafızalara kazınan acımasız saldırılarının en kötü örneklerden biri, Mariupol tiyatrosunun bombalanması oldu. Saldırı öncesinde bin 300’den fazla sivilin içeride bulunduğu tiyatro binasının önünde havadan görülebilen dev Kiril harfleriyle “çocuk” yazılıydı. Ukraynalı yetkililere göre Rusya’nın sivillerin sığınak olarak kullandığı tiyatro binasına gerçekleştirdiği saldırıda 300 kişi hayatını kaybetti.
    O tarihten bu yana sivil hedeflere yönelik çok sayıda saldırı düzenlendi. Ocak 2023’te Dnipro’da çok katlı bir apartmana yönelik saldırıda 40’tan fazla kişi yaşamını yitirdi. Ekim 2023’te ise Harkov bölgesindeki Hroza’da bir kahve ve dükkanın hedef alındığı saldırıda en az 51 kişi hayatını kaybetti.

    1 Nisan 2022: Bucha katliamı

    Kısa süre sonra Bucha, dünya gündemine oturdu. Rusya’nın Bucha’dan çekilmesiyle bölgeye geri dönen halk, kolları arkadan bağlı ve çok sayıda kurşun yarası bulunan cansız bedenlerle ve toplu mezarlarla karşılaştı. Uluslararası uzmanlar, Rus kuvvetlerinin Bucha’dan çekildiği sırada uluslararası insancıl hukukun “ciddi şekilde ihlal edildiğini” tespit ettiklerini açıkladı.

    14 Nisan 2022: Moskva’nın batması

    Rus Donanması Karadeniz Filosunun amiral gemisi olan “Moskva”, 14 Nisan 2022’de battı. Ukrayna, gemiyi gemisavar seyir füzeleriyle vurduğunu iddia ederken, Rusya ise geminin yangın sonucu battığını öne sürdü. Geminin batışı, Rusya için büyük bir kayıp oldu.

    9 Kasım 2022: Sonbahar, Herson’un kurtuluşuyla Ukrayna için başarılı geçti

    Sekiz ay süren Rus işgalinin ardından Herson şehri kurtarıldığında büyük sevinç yaşandı. Rus askerlerini geri çekilmesi “Putin’e büyük darbe” olarak nitelendirildi. Herson, Rus birliklerinin Şubat ayındaki işgalden bu yana ele geçirdiği tek bölgesel başkentti. Rus birliklerinin Dnipro Nehri boyunca doğuya çekilmesiyle Ukrayna sonbaharı başarılı bir şekilde geride bıraktı, ayrıca Rusya’nın savaşın ilk günlerinden bu yana işgal ettiği toprakları geri almış oldu. Kış mevsimine girilince Rus ordusu Ukrayna’nın enerji ağını yoğun bombardımana tuttu ve “yıldırma politikası” olarak adlandırılan saldırılar sonucu milyonlarca Ukraynalı sivil elektrik, ısınma ve su gibi temek hizmetlerden mahrum kaldı.

    3 Mayıs 2023: Kremlin hedef alındı

    2023’ün bahar aylarında moral bulan Kiev, savaşı Rus topraklarına taşıdı. Başkent Moskova dahil birçok şehirden patlama sesleri yükseldi. 3 Mayıs’ta ise iki dronla Moskova’nın kalbindeki Kremlin’i hedef alındı. Kremlin, dronların herhangi bir hasar veya yaralanmaya yol açmadan imha edildiğini açıklarken, Ukraynalı yetkililer olayla ilgilerinin olmadığını belirtti. Rusya, Moskova’ya düzenlenen, 2 kişinin yaralanması ve çok sayıda binanın hasar görmesiyle sonuçlanan farklı bir saldırıdan yine Ukrayna’yı sorumlu tuttu. Putin saldırıyı “terörist faaliyetin açık bir işareti” olarak nitelendirdi, Ukrayna hava kuvvetleri ise saldırının “savaşın uzak olduğunu hisseden Rusları hedef aldığını” açıkladı. Daha sonra Rusya’daki petrol tesislerine ve diğer altyapılara yönelik saldırılar gerçekleşti. Rusya, Ukrayna saldırılarının artmasının ardından sınırdaki Belgorod’dan bazı sakinleri tahliye etti.

    20 Mayıs 2023: Rusya Bakhmut’un kontrolünü ele geçirdi

    Rus ordusu kuşatma altında tuttuğu Ukrayna’nın doğusundaki Bakhmut’u, aylarca süren mücadelenin ardından ele geçirdi. Ancak NATO kaynakları Rusya’nın zaferinin büyük bir kayba yol açtığını, Bakhmut’u savunurken öldürülen her Ukraynalı askere karşılık Rusya’nın 5 asker kaybettiğinin tahmin edildiğini aktardı.

    Haziran 2023: Ukrayna karşı saldırısı

    Ukrayna ordusu, Rusya’nın ele geçirdiği toprakları geri almak için Haziran 2023’te Rusya’ya “karşı saldırı” başlattı, ülkenin güneyinde ve doğusunda yoğun çatışmalar yaşandı. Ancak aylar geçtikçe Ukrayna, büyük bir ilerleme kaydedemedi. Batılı ülkeler savaş alanının durgunlaşabileceği ve savaşın “donmuş ihtilafa” dönebileceği uyarısında bulundu. Kış geri geldiğinde Ukrayna’nın karşı saldırısı son buldu.

    23 Haziran 2023: Wagner isyanı

    Bakhmut’ta önemli rol oynayan paralı asker grubu Wagner’in lideri Yevgeny Prigojin, 23 Haziran 2023’te Ukrayna savaşını yönetmede başarısız olduğu gerekçesiyle Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu ve Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’u hedef alarak Rus ordusuna karşı silahlı ayaklanmaya başlattı. Ancak Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun araya girmesiyle isyan bir gün sonra durduruldu. Prigojin’e yönelik suçlamalar düşürüldü, ancak Putin o dönem yaptığı bir konuşmada “vatana ihanet yolunda” olanların cezalandırılacağını söyledi. Prigojin aylar sonra, içinde bulunduğu uçağın Moskova’nın kuzeybatısında düşmesi sonucu hayatını kaybetti.

    Ocak 2024: ABD’nin yardımı durdu

    Batılı ülkelerden özellikle de ABD’den sürekli olarak gelen askeri yardımın, Ukrayna ordusu için “hayati öneme” sahip olduğu ortaya çıktı. 2024’ün başlarında ABD’nin Ukrayna’ya yönelik yardım paketi durdu. ABD Senatosu uzun tartışmaların ardından 13 Şubat’ta Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a 95.3 milyar dolarlık yardım paketini onayladı. Söz konusu ülkelerin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan paketin 60 milyar dolarının Ukrayna’ya verilmesi bekleniyordu. Ancak Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Temsilciler Meclisi’nin Başkanı Mike Johnson 14 Şubat’ta yardım paketini oylamaya sunmayı reddetti. Meksika sınırında ABD’ye yasa dışı göçü durdurmaya yönelik sert önlemler alınmadan Ukrayna’nın güvenliği konusunun çözülemeyeceğini söyleyen Mike Johnson, tasarıyı oylamak için gündeme dahi almayacağını söyledi.

    17 Şubat 2024: Avdiika’nın düşüşü

    Ukrayna birlikleri doğudaki Donestk kentine açılan kapı olarak bilinen Avdiivka’dan çekildi ve Rusya, Mayıs 2023’te Bakhmut’ta kontrol sağlamasının ardından savaş alanında en büyük zaferini elde etti. Ukrayna birlikleri savaş üçüncü yılına girerken azalan mühimmat tedariki nedeniyle cephede giderek daha fazla zorluk yaşamaya başladı. ABD Başkanı Joe Biden Avdiivka’nın kaybını, ABD’de yaşanan anlaşmazlık sonucu Ukrayna’ya yardımın durmasına bağladı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Putin liderliğindeki Rusya’nın zafere ulaşması halinde Ukrayna ile sınırlı kalmayacağını belirterek Batı’ya ülkesine askeri yardımları arttırma çağrısında bulunuyor.

    Batılı liderler dayanışma için Kiev’de

    Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde 2 yıl geride kalırken, Batılı liderler dayanışma göstergesi olarak Ukrayna’ya geldi. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Belçika Başbakanı Alexander De Croo ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Polonya’dan bindikleri trenle başkent Kiev’e ulaştı. Von der Leyen Kiev ziyaretine yönelik yaptığı paylaşımda, “Ukrayna halkının olağanüstü direnişini kutlamak için Kiev’deyiz. Her zamankinden daha fazla Ukrayna’nın yanındayız” ifadelerini kullandı.
    Rusya şu anda Ukrayna’nın yaklaşık dörtte birinin kontrolünü elinde bulundururken, savaşın ne zaman biteceği henüz bilinmiyor. Barış görüşmelerine hazır olduğunu sık sık dile getiren Rusya lideri Putin, Kiev yönetiminin müzakereleri reddettiğini belirtiyor.

  • Ne savaş ne deprem onun hayallerini yıkamadı

    Ne savaş ne deprem onun hayallerini yıkamadı

    Suriye’de kendilerine ait evde yaşayan Ahmed ailesi, 15 Mart 2011 yılında çıkan iç savaşın ardından kabus dolu günler yaşamaya başladı. 2012 yılında daha da şiddetlenen iç savaşta gerçekleştirilen bombalı saldırılarda evi yıkılan 4 kişilik Ahmed ailesi, aylarca süren yolculuğun ardından Türkiye’ye ulaşmayı başardı. Kilis’e yerleşen aile, Türkiye’de yaşadıkları zorlu süreçlerin ardından Kilis Merkeze bağlı Yavuzlu Köyü’nde tek katlı bir evde yaşamaya başladılar. Aile nüfusu 9 kişiye ulaşan Ahmed ailesi, geçen yıl yaşanan 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde de büyük darbe aldı. Savaş kabusunu geride bırakan aile bu kez ise deprem ile sarsıldı. Kaldıkları evi yıkılan Ahmed ailesinin 9 ferdi de şans eseri yara bile almadan sağ kurtulmayı başardı.

    4 yaşında ailesi ile Türkiye’ye sığının Ahmed ailesinin en büyük kızı Emine, yaşadığı tüm zorlu süreçlere rağmen bilek güreşi ile stresini atmaya başladı. Deprem öncesi iç savaşın yaralarını bilek güreşi yaparak saran Emine Ahmed, okul müsabakalarında birinci oldu. Türkiye şampiyonu olma hayaliyle hazırlanan Emine, depremin izlerini yine antrenman yaparak sildi. Deprem öncesinde okulda ve evde günde yaklaşık 7-8 saat boyunca diğer arkadaşlarıyla antrenman yapan Emine, deprem sonrasında da pes etmedi. Zorlu günlere rağmen çadırda, tarlada kardeşleri ile antrenman yapan Emine Ahmed, kendisi gibi depremzede kardeşleri ile bulduğu her fırsatta çalıştı.

    Ülkelerindeki iç savaş sonrasında sığındığı Türkiye’de bilek güreşi ile tanışan Emine Ahmed için, ağır ve zorlu şartların yaşandığı 6 Şubat depremleri de dönüm noktası oldu. Deprem sonrasında bilek güreşinde başarıları artarda gelen Ahmed, hayallerini süsleyen madalyaları tek tek toplamaya başladı. Kilis’te düzenlenen maçlara katılan Emine Ahmed, 35 kilo da sağ ve sol kolda rakiplerini yenerek Kilis şampiyonu olurken, Karaman’da düzenlenen Bölge şampiyonasında ve Kayseri’de düzenlenen Türkiye Şampiyonası’nda sağ kolda şampiyon oldu.

    2 kız kardeşine ilham oldu

    Azmi ve çalışkanlığı ile kız kardeşlerine örnek olan Emine Ahmed, elde ettiği birincilik madalyaları sürekli birlikte çalıştığı kardeşlerine ilham oldu. Kendisini örnek alan kardeşleri ile her fırsatta çalışmalarını sürdüren Ahmed, hem kendi için antrenman yaparken hem de kendisi gibi yarışmalarına hazırlanan kardeşlerine antrenörlük yapıyor.

    “Üzüntümüz kızımızın madalyaları ile hafifledi’’

    Deprem sonrasında sabah çobanlık yapan babasına, akşam ise ev işlerinde kendisine yardım ettiğini anlatan Döne Ahmed, öğlen de okula giden kızının tüm bu zorluklara rağmen antrenmanlarını da aksatmadığını kaydetti. Yaşadıkları acı ve üzüntülerinin de kızının madalyaları ile hafiflediğini belirten Döne Ahmed, “Kahramanmaraş depremlerinde çocuklarım da, bende çok korktuk. Çok şükür kimseye bir şey olmadı. Ama evimiz yıkıldı. Zorlu şartlarda evsiz kalmamız nedeniyle bir süre kızım spora ara verdi. Ama turnuvalar yaklaşınca, çalışmaya başladı. Sabah babasıyla çobanlık yaptı, öğlen okula gitti, derslerine çalıştı. Akşam da ev işlerinde hem bana yardım etti, hem de babasıyla antrenman yaptı ve Türkiye şampiyonu oldu. Evimiz yıkıldı, zorlu günler yaşadık ama kızımın aldığı madalyalar üzüntümüzü, acımızı hafifletti” dedi.

    ‘‘Erkek oğlum yok ama şampiyon kızım var”

    7 kızı olduğunu belirten baba Sami Ahmed ise, en büyük kızı Emine’nin azmi ve çalışkanlığı ile erkek evlatlara bedel olduğunu ifade etti. Depremde yaşadıklarını da anlatan Sami Ahmed, ‘‘6 Şubatta yaşanan depremde biz uykuda yakalandık. Sesler geldi ve eşimin bağırmasıyla birlikte çocuklarımı toparlayarak hemen dışarıya çıktık. Çocuklarımızla birlikte evsiz kaldık. Havalar çok soğuktu, yağmur ve kar yağıyordu. Depremden birkaç saat sonra devletimiz bizleri yalnız bırakmadı. Bizlere çadır ve yiyecek gönderdi. Çadırda kalıyorduk ama kızım sabah çobanlık yapıyor, öğlen okula gidiyor. akşamları da beraber çadırda kalıyorduk. Kızım hem tarlada, hem okulda, hem de çadırda, antrenmanlar yaptı. Tüm olumsuzluklara rağmen başardı ve kızım Türkiye şampiyonu oldu. Hiç erkek evladım olmadı ama şampiyon kızım var. Kızımın her türlü arkasında durdum ve şimdi de çok gururluyum’’ şeklinde konuştu.

    Yaşadığı zorlu günleri anlatan Emine Ahmed, ülkelerindeki iç savaş sonrasında geceleri bomba ve silah sesleri ile uyandığını, Türkiye’ye sığındıklarında ise yıllarca kabus gördüğünü ifade etti. Savaşı unutmak için başladığı bilek güreşi ile geçmişin izlerini silmeye başladığını belirten Emine Ahmed, deprem sonrasında ise geceleri deprem korkusundan uyuyamadığını söyledi. Deprem korkusunu da sıkı bir şekilde yaptığı bilek güreşi antrenmanları ile yendiğini anlatan Emine Ahmed, “Bölgede yaşanan depremlerde evimizin yıkıldığını gördüm. Çaresiz bir şekildeydim ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Sadece kurtulduğumuza sevindim ve depremler hiç durmadan devam ediyordu. Gidebileceğimiz yerimiz ve akrabamız olmadığı için kardeşlerim, annem ve babamla sokakta yaktığımız ateşin başında kaldık. İç savaş sonrası tutunduğum bilek güreşinde şampiyonluklar, madalyalar elde etmek için antrenman yapmamız gerektiğini biliyordum. Bende düşündüm ve çok yakın tarihte maçlarım vardı hemen antrenmanlara devam etmem gerekiyordu. Sabah babamla çobanlık yaptım, öğlen okula giderek hocamla antrenman yaptım, akşam ise babamla çadırda bilek güreşi yaparak maçlara hazırlandım ve girdiğim 4 maçın hepsini de kazandım’’ dedi.

    ‘‘Çadırdan Türkiye şampiyonluğuna’’

    Çadırda yaşayarak ve çobanlık yapan öğrencisinin zorluklara rağmen yıkılmadığını ve Türkiye şampiyonu olduğunu dile getiren Beden Eğitimi Öğretmeni Erdem Çelik, ‘‘Emine, 2023 yılında Okullar arası Bilek Güreşi Turnuvasında Türkiye şampiyonu oldu. Bu şampiyonluğu anlamlı kılan olay ise 6 Şubat’ta yaşanan depremde Emine ve ailesinin evi yıkılmasıdır. Emine’nin çadırda yaşamına rağmen pes etmemesi ve aksine çobanlık yapan babasına, ev işlerini yapan annesine yardım etmesi ve her fırsatta antrenman yapmasıdır. Antrenmanlarını aksatmayan Emine’nin çabalarının karşılığını alması ve şampiyonluklar yaşaması sadece kız kardeşlerine değil, tüm gençlere örnek oldu. Avrupa’da şampiyon olma hayaliyle hazırlanan Emine’nin ve bu sene birlikte çalıştığı kız kardeşlerinin de şampiyon olacaklarına inanıyorum” diye konuştu.