Etiket: savaş

  • Liselilerin kavgası savaşa döndü

    Liselilerin kavgası savaşa döndü

    Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde basketbol maçı olan Tekirdağ Anadolu Lisesi ve Namık Kemal Lisesi öğrencileri maç öncesi İsmet Paşa İnönü Kapalı Spor Salonun önünde bir araya geldi. Burada bir süre karşılıklı atışan liseliler, torpil benzeri patlayıcı maddeleri patlatarak ortalığı tozu dumana kattı.

    Ortalık savaş alanına döndü

    Karşılıklı atışmada sinirler gerilince liseliler birbirine girdi. Yumrukların atıldığı, birbirilerinin üzerine su şişesi, torpil ve meşale parçalarının atıldığı kavga bir anda savaş alanına döndü. Kavga sonrası bazı öğrencilerin çeşitli yerlerinden hafif şekilde yaralanırken, polis ekipleri de olay yerine geldi. Polisin geldiğini fark eden liseliler sakinleşerek spor salonuna girdi.

    Öğrenciler, kavgada yara alan arkadaşları için ambulans çağırmak yerine kendi imkanlarıyla yaralarını sarmaya çalıştı.

  • Yapay zeka Filistin’i haklı buldu

    Yapay zeka Filistin’i haklı buldu

    “Gazze kimindir” sorusuna ChatGPT “Gazze şehri Filistin topraklarının bir parçasıdır ve Filistin halkının yaşadığı bir bölgedir” derken Google Bard, “Filistin-İsrail savaşında kim haklı” sorusuna, “İsrail’in kuruluşu Filistinlilerin evlerinden ve topraklarından edilmesine neden oldu” yanıtı verdi. 

    Sosyal Medya Uzmanı Furkan Talay, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Talay, şunları söyledi: 

    “ChatGPT ve Google Bard, tüm dünyanın kullandığı ve dillerden düşmeyen iki uygulama. Aklınıza ne gelirse soruyorsunuz ve doğru sorular sorarsanız tarihsel gerçeklerle yanıtlar veriyor. Siyasetten sağlığa, spordan psikolojiye kadar bilimsel ve sosyolojik ne kadar konu varsa bu konulara hakim. Pek çok mesleği tarihe gömecek gibi görünüyor ve istihdama ciddi etkide bulunmaya da başladı. Bazı ülkelerde ChatGPT farklı gerekçelerle yasaklandı ama bu, etkisinin ve albenisinin azalacağı anlamına da gelmiyor. Mesela sorduğunuz bazı sorulara verdiği yanıtlarla gerçeğin ne olduğunu aslında bilsek de bize yeniden hatırlatıyor. O yüzden İsrail-Filistin savaşında kimin haklı olduğu sorusuna vereceği yanıtı merak ederek her iki uygulamaya da bu soruyu sordum. Verdiği yanıtlar, kimin haklı olduğu dünya kamuoyunda değişik sekilllerde yorumlansa da tarihsel gerçeklerle Filistin’in haklılığına daha fazla gerekçe sunuyor.” 

    “FİLİSTİNLİLER EVLERİNDEN VE TOPRAKLARINDAN OLDU” 

    İşte ChatGPT ve Google Bard’ın İsrail-Filistin savaşına ilişkin sorulan sorulara verdiği yanıtlar şöyle: 

    Soru: İsrail-Filistin savaşında kim haklı? 

    ChatGPT: Uluslararası toplum, genellikle iki devletli çözümü ve barış görüşmelerini desteklemektedir. Bununla birlikte, bu konudaki görüşler değişebilir ve tartışmalıdır. Özellikle bu konuda tarafsız ve ayrımcı olmayan bir perspektife ihtiyaç vardır. 

    Google Bard: Filistin-İsrail savaşında kimin haklı olduğu, tarihsel ve siyasi açıdan karmaşık bir sorudur. Her iki tarafın da kendi haklı gerekçeleri vardır. Filistinlilerin haklı gerekçeleri arasında şunlar yer alır: Filistinliler, Filistin topraklarında yüzyıllardır yaşıyorlar ve bu topraklara tarihsel bir bağları var. İsrail’in kuruluşu, Filistinlilerin evlerinden ve topraklarından edilmesine neden oldu. İsrail, Filistinlilere karşı ayrımcı politikalar uyguluyor. İsraillilerin haklı gerekçeleri arasında şunlar yer alır: İsrail, Yahudilerin tarihi vatanıdır. İsrail, Filistinlilerin güvenliğini tehdit eden terörist gruplarla karşı karşıya. Bu iki tarafın haklı gerekçelerini göz önünde bulundurarak, Filistin-İsrail savaşında her iki tarafın da hatalı olduğu söylenebilir. 

    “GAZZE FİLİSTİN’İNDİR” 

    Her iki uygulamanın Gazze’nin İsrail’in mi Filistin’in mi olduğu sorusuna verdiği yanıt ise şöyle: 

    ChatGPT: Gazze şehri, Gazze Şeridi’nin en büyük şehri ve idari merkezidir. Gazze şehri, tarihsel olarak önemli bir liman şehri olmuş ve bu bölgedeki en büyük yerleşim yerlerinden biridir. Gazze şehri, Filistin topraklarının bir parçasıdır. 

    Google Bard: İsrail, Gazze’nin kendi toprağı olduğunu iddia etmektedir. Bu iddianın temelinde, Gazze’nin 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’nda İsrail tarafından işgal edilmiş olması yatmaktadır. Ancak Filistinliler, Gazze’de kendi bağımsız bir devlet kurma hakları olduğuna inanmaktadır. 

    Günümüzde Gazze, Filistin Özerk Yönetimi’nin kontrolü altındadır. Ancak Hamas’ın 2007 yılındaki seçimleri kazanmasından sonra İsrail, Gazze’ye abluka uygulamaktadır. 

  • “75 yıldır süren bu zülüm artık bitsin”

    “75 yıldır süren bu zülüm artık bitsin”

    Yaklaşık 1 hafta önce başlayan Filistin ve İsrail savaşıyla birlikte dünyanın her yerinde ailesinden uzakta okuyan üniversite öğrencileri gibi Türkiye’de okuyan 4500 Filistinli öğrenci de sevdikleri için endişeli durumda. Beykent Üniversitesi İlk ve Acil Yardım Bölümünde okuyan Filistinli Fady Nazli da özellikle savaş mağduru olan abileri için endişelerini İHA’ya aktardı. Anne ve babasıyla birlikte Türkiye’ye üniversite eğitimi için gelen ve ikinci sınıfta okuyan Nazlı’nın Filistin’de bulunan erkek kardeşleri saldırılar sonucunda hem işyerleri bombalandı hem de evleri. Abilerinin daha fazla zarar görmemek için bir hastaneye sığındığını ifade eden Nazlı, “fakat artık hiçbir yer güvenli değil. Bu savaş bitse bizde dönmek istiyoruz ama artık dönecek bir şehrimiz yok” dedi.

    İsrail ile olan çatışmalara 2017 yılında Türkiye’ye gelmeden önce Gazze şehrinde 3 kez şahit olduğuna ve çok fazla acılara sahne olduklarını aktaran Nazli, “Savaş gerçekten çok kötü bir şey. Ben 2017’de Türkiye’ye geldim. Daha önce Gazze’de yaşarken 3 kez savaş yaşadım. Baya hasarlar, acı haberler gördük gözümüzle” dedi.

    Evleri ve işyerleri bombalandı, aile fertleri hastaneye sığındı

    Anne ve babasının Türkiye’de olduğunu fakat iki abisinin de Filistin’de kalacakları yerler bombalandığı için hastaneye sığındığını söyleyen Nazli, “2 abim var Filistin’de. 2 gün önce bizim evimizi bombaladılar, çok eskiden bu yana mağazalarımız vardı, onlar da yok. Artık abim için kalacak yer olmadığı için de hastanede kalıyor. Tabi ki de hiçbir yer güvenli değil. Neler olacağı da belli değil. Bir anda her şey değişebilir. Çok üzülüyorum. Abimle konuştuğumuz zaman ‘Sürekli ayaktayız, sabırlıyız’ diyor. Biz Filistinli olarak zaten hep öyle insanlarız” şeklinde konuştu.

    “Artık bu zülüm bitsin”

    Sivillerin öldüğü ve geriye dönmeye şehirlerin bile kalmadığı savaşın artık bitmesini ifade eden Nazli, “İsrail 75 yıldır, sürekli katliam ve soykırım yapıyor. Bu yeni bir şey değil. Fakat bugünlerde yine baya arttı. Diğer yandan sivillerin ölmesi gibi bir gerçek de var. Şimdiye kadar 2000 şehit var. Bunların 600 kadarı ise 15 yaş altı çocuklar. Hala da devam ediyor. Hatta daha da kötüye gidiyor. Sakinleşecek bir şey değil. Herkes zaten bu savaş için üçüncü dünya savaşı diye konuşuyor. Bize karşı uluslararası yasaklı silahlar kullanıyorlar fosfor gibi. Yazık ki kimsenin de sesi çıkmıyor. İlk olarak bu zülüm ve savaş bitmeli. Yıkılan yerler tekrar inşa edilmeli. Aslında ülkeme dönmek istiyorum ama gerçekten yaşamak için bir alanımız ve şehrimiz kalmadı” diyerek sözlerini sonlandırdı.

  • İsrail savaş kabinesi kurdu

    İsrail savaş kabinesi kurdu

    Cumartesi günü Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan gerginlik topyekun savaşa doğru evriliyor. Aralıksız Gazze’yi bombalayan İsrail ordusu, kara harekatına geri sayıyor.

    Olası operasyon öncesi Başbakan Binyamin Netanyahu, muhalefet lideri Benny Gantz ile savaş kabinesi kurdu.

    Birlik hükümeti adı verilen yeni kabineye 5 isim daha katıldı. Ayrıca, eski savunma bakanı olan Gantz ile mevcut Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Başbakan Netanyahu’nun yer aldığı mini bir savaş kabinesi kuruldu.

    Hükümetin diğer üyeleri rutin işlerle ilgilenecekken, bu 3 isim Hamas’a karşı savaşı yönetecek. Anlaşma sonrası Netanyahu ve gantz kamaralar karşısına geçti.

    “Her Hamas üyesi kendini ölü bilsin” diyen netanyahu, Amerika’nın desteğinin kritik olduğunu söyledi.

    Hükümetin yeni ortağı Gantz ise, “savaş zamanı” olduğunu vurgulayarak, Hamas’ı Gazze’den silip atacaklarını ifade etti.

  • Erdoğan Hamas’ın elindeki rehineler için devreye girdi

    Erdoğan Hamas’ın elindeki rehineler için devreye girdi

    İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalarda beşinci gün geride kaldı. Bölgede gerilimin düşmesi ve sivil can kayıplarının engellenmesi için Türkiye girişimlerde bulunuyor.

    Edinilen bilgiye göre; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hamas’ın elindeki rehineler için devreye girdi.

    Erdoğan’ın Hamaslı yetkililer ile Ankara’da görüşmeler yaptığı öğrenildi. 

    Gerilime ilişkin telefon diplomasisi de yürüten Erdoğan, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile bir telefon görüşmesi yaptı.

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, İsrail-Filistin çatışması ve bölgede ortaya çıkan insani sorunların çözümü için yapılabilecekler ile sükunetin sağlanması adına bölgesel ve küresel düzeyde atılması gereken adımlar ele alındı.

    Erdoğan görüşmede, çatışmaların bölge geneline yayılma ihtimaline karşı teyakkuzda olunması gerektiğini belirterek, Türkiye’nin, gerilimin sonlandırılması için arabuluculuk dahil her türlü desteğe hazır olduğunu ifade etti.

    Uluslararası camianın desteğinin beklendiğini de belirtti

    Cumhurbaşkanı ardından Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tebbun ile görüştü.

    İletişim Başkanlığı tarafından görüşmeye ilişkin yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Görüşmede, İsrail- Filistin arasındaki kaygıları artıran çatışmalı süreç, ayrıntılı bir biçimde ele alındı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan görüşmede, gerginliğin bölgedeki başka ülkelere de sıçramadan sonlandırılması ve adil bir barışa müzakereler yoluyla ulaşılması için bir yol açılmasının hedeflendiğini söyledi. Bunun için Türkiye’nin samimi ve barışçıl çabalarına, başta bölge ülkeleri olmak üzere, uluslararası camianın desteğinin beklendiğini de belirtti.”

    Sivil yerleşim yerlerinin bombalanması kabul edilemez

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir görüşme de Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman bin Abdülaziz El Suud ile yaptı.

    Görüşmede, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmalar çerçevesinde son gelişmeler ele alındı.

    Cumhurbaşkanımız Erdoğan görüşmede, Türkiye’nin saldırılardan etkilenen masum sivillere yardım ulaştırılması için çalışma başlattığını, sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasının kabul edilemeyeceğini ve bölge ülkelerinin çatışmaların sona ermesi için yapıcı mesajlar vermesinin önemli olduğunu söyledi.

  • “Savaş bir an önce durmalı”

    “Savaş bir an önce durmalı”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

    İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların, bir an önce son bulması gerektiğini söyleyen Erdoğan, taraflara itidal çağrısı yaptı. Erdoğan, Türkiye’nin arabuluculuğa açık olduğu mesajını da verdi.

    YEREL SEÇİM İÇİN “DURMAK YOK” MESAJI

    Erdoğan’ın gündeminde 31 Mart 2024’te gerçekleştirilecek yerel seçimler de vardı.

    Türkiye’ye hizmet etmek isteyen herkese, Cumhur İttifakı kapısının açık olduğunu söyleyen Erdoğan, “Mevcut belediyelerimizi daha güçlü bir şekilde elde tutarken, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere milletimizi gerçek belediyecilikle tanıştırana kadar bize durmak yok.” dedi.

    “ENFLASYON TÜM DÜNYANIN SORUNU”

    Erdoğan ekonomideki son gelişmelere ilişkin de konuştu. Enflasyonun dünya genelinde bir problem olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, “Yeni yol ve yöntemlerle, enflasyonun ve yol açtığı sorunların üstesinden gelecek bir programı uyguluyoruz.” şeklinde konuştu.

    “Milletimizin takdiri ile 14 Mayıs seçimlerinde, AK Parti’den milletvekili seçilen siz kardeşlerimi bir kez daha tebrik ediyorum. Cumhur İttifakı’nın sergilediği sağlam ve tarihi duruş, tarihe altın harflerle nakşolunmuştur. Bu vesileyle, Cumhur İttifakı’ndaki tüm ortaklarımıza şükranlarımı sunuyorum. İnşallah, Türkiye Yüzyılı Destanını, Cumhur İttifakı olarak beraberce yazacak, gelecek nesillere armağan edeceğiz.

    “CUMHUR İTTİFAKI’NIN KAPISI AÇIK”

    Milletinin bekası ve istiklali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese, Cumhur İttifakı’nın kapısının tabii ortaklarımızın rızası şartıyla açık olduğunu belirtmek isterim.

    Kuruluşumuzdan bugüne girdiğimiz her seçimde olduğu gibi 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde de oylarıyla, dularıyla yanımızda olan milletimizin tüm fertlerine teşekkür ediyorum.

    Kendilerinden başka kimseye tahammülü olmayan faşist zihniyet, bu son hezeyanının bedelini Mayıs seçiminde olduğu gibi 2024 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nde de ödeyecektir. Anadolu insanının ferasetinden nasibini almamış olanlar, suçu kendinde aramak yerine hala millete yüklemeye kalkıyor.

    Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine, Gazi Meclisimize hürmetsizlik ediyorlar.

    Geçtiğimiz hafta yine bir demokrasi şöleni havası içinde gerçekleşen 4. Olağanüstü Büyük Kongremizi yaptık. Olağan kongremizde ise performans ve temsil odaklı bir anlayışla tekrar gözden geçireceğiz.

    “İSTANBUL VE ANKARA BAŞTA OLMAK ÜZERE GERÇEK BELEDİYECİLİKLE TANIŞTIRANA KADAR DURMAK YOK”

    Mevcut belediyelerimizi daha güçlü bir şekilde elde tutarken, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere milletimizi gerçek belediyecilikle tanıştırana kadar bize durmak yok.

    Sizlerin Mayıs seçimlerinin ardından yaz döneminde de dolaştığınızı, hem teşkilatımızla hem vatandaşımızla kucaklaştığınızı biliyorum. Derdine derman olmak için gönlüne girdiğimiz her vatandaşımız bizim için bir kazançtır.

    Bu süreçte bakanlarımız da 81 vilayetimize adeta çıkartma yaptılar. Verimini hep birlikte gördüğümüz şehir buluşmalarımızı, devam ettireceğiz. Seferberlik ruhuyla koşturarak 783 bin kilometre karelik vatan toprağının hiçbir köşesinde ayak basılmadık yer bırakmayacağız.

    Muhalefet kadrolarının milletten kopuk, iç mücadeleye dönük, ülkenin sorunlarına ilgisiz, üretken değil çığırtkan tavrı sizleri şaşırtmasın. Bunlar hep böyleydi. Sadece iyi birer tiyatro oyuncusu oldukları için dışarıya karşı farklı bir duruş ve söylem sergiliyorlardı.

    Milletin önüne çeyrek asır boyunca hiç sandık koymayan, ilk koyduğunda da açık oy gizli tasnif oy yöntemini kullanan, milletin tercihiyle başa gelmiş başbakanı asan, darbelere alkış tutan bir zihniyetten bahsediyoruz.

    “KALKINMA ATILIMLARINI BUNLARA RAĞMEN HAYATA GEÇİRDİK”

    Rahmetli Menderes ülke ve millet için ne yaptıysa bunlara rağmen yaptı. Rahmetli Özal, tarihe damgasını vuran reformlarını bunlara rağmen gerçekleştirdi. Biz de 21 yıldır sessiz devrimlerimizi, kalkınma atılımlarımızı hep bunlara rağmen hayata geçirdik.

    Siyaset, şayet siz üzerinize düşenleri hakkıyla yapmazsanız, daima sürprizlere açık bir alandır. Belediye başkanlığı seçimlerinde bu tür sürprizler yaşadık. Önümüzdeki seçimlerde her şeyi olması gerektiği şekilde yaparak, sürprizi karşımızdakilere yaşatmak istiyoruz. Bu konuda en büyük görev de sizlere düşüyor.

    Önümüzdeki süreci önce ülkem, önce memleketim, önce partim anlayışıyla yürütürsek hep birlikte kazanırız. “Önce benim çıkarlarım” diyenlerin ise karşımızdakilerden farkı kalmaz. Bu konuda her birinize güveniyorum, inanıyorum.

    ENFLASYONDAKİ ARTIŞ TÜM DÜNYANIN SORUNU

    Son dönemde insanımızın canını en çok yakan ve sıkan konu hiç şüphesiz hayat pahalılığıdır. Esasen her ülkenin, kendi gerçeklerine göre farklı seviyelerde seyreden enflasyondaki yüksek oranlı artışlar tüm dünyanın sorunudur. Türkiye olarak biz de birden fazla faktörün üst üste gelmesiyle bu sorundan muzdarip durumdayız.

    Yeni yol ve yöntemlerle, enflasyonun ve yol açtığı sorunların üstesinden gelecek bir programı uyguluyoruz.

    Milletimden fırsatçılara hak ettikleri cevabı, gerektiğinde malını satın almayarak, gerektiğinde hizmetini başka yerlerden temine yönelerek, yapılan ahlaksızlığı ifşa ederek vermesini istiyorum. Otomobilden konuta, kiradan gıdaya pek çok alanda yaşanan dengesiz fiyatlamaların önüne ancak bu şekilde geçebiliriz.

    Hükümet olarak aldığımız tedbirlerin etkilerini yavaş yavaş görmeye başladık. Milletimiz de mücadelemize destek verdiğinde süreç daha da hızlanacaktır.

    Emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa hafifletmek için kasım ayının ortasında ödenecek şekilde, bir defaya mahsus 5 bin lira ikramiye ödemesi yapmayı kararlaştırdık.

    “SAVAŞIN DA BİR AHLAKI VAR”

    Bizim hem kendi terörle mücadelemizde, hem de bölgemizdeki savaş ve çatışmalardaki tavrımız gayet açıktır. Sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna inanıyoruz. Maalesef İsrail ve Gazze’deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir.

    İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz.

    “İSRAİL ÖRGÜT GİBİ DAVRANMAMALI”

    Elektriğini, giriş-çıkışlarını kesip, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, içinde sivillerin yaşadığı binaları yerle yeksan ederek, her türlü utanç verici yöntemle yürütülen çatışma, savaş değil katliamdır.

    Gazze’ye yönelik orantısız saldırıları dünya kamuoyu nezninde, İsrail’i hiç beklemediği bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamak, bölgeye insani yardım getiren araçları engellemek, bütün bunları maharet gibi sunmak, devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir.

    İsrail bir devlet gibi değil, örgüt gibi davranırsa örgüt gibi muamele görecektir.

    “SAVAŞ BİR AN ÖNCE DURMALI”

    Türkiye olarak biz tarafları itidale davet ediyoruz. Bölgedeki savaşın bir an önce durmasını, taraflar arasındaki sorunların görüşmeler yoluyla çözümünü istiyoruz.

    Pazartesi gününden itibaren bu doğrultuda pek çok telefon görüşmesi gerkeçekleştirdim.

    Türkiye olarak arabuluculuk dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. İnşallah bu tavrımızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz.

    Ne Gazze’de, ne İsrail’de, ne Suriye’de, ne Ukrayna’da çocuklar, siviller, masum insanlar ölmesin, daha fazla kan akmasın istiyoruz.”

  • 200’den fazla hedef vuruldu

    200’den fazla hedef vuruldu

    İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) savaş uçaklarının Gazze Şeridi’nde gece boyu 200’den fazla hedefi vurduğunu açıkladı. İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılarda hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı ise 704’e yükseldi.
    İsrail-Hamas arasındaki çatışmalarda 4. güne girildi. İsrail Savunma Kuvvetlerinden (IDF) yapılan açıklamada, İsrail ordusuna ait onlarca savaş uçağının gece boyunca Gazze şehrindeki Rimal Mahallesi ve Han Yunus şehrindeki 200’den fazla hedefe saldırı gerçekleştirdiği duyuruldu. Han Yunus’ta askeri altyapı ve silah deposunun hedef alındığı belirtildi. Vurulan yerlerin arasında bir caminin içindeki silah deposunun bulunduğu aktarıldı.
    Ayrıca Hamas ile devam eden çatışmalarda 38 askerin daha öldüğü, hayatını kaybeden İsrailli asker sayısının 123’e yükseldiği açıklandı.
    İsrail’de bin 500 Hamas mensubunun cesedi bulundu
    IDF Sözcüsü Richard Hecht ise gazetecilere yaptığı açıklamada, İsrail ve Gazze Şeridi çevresinde bin 500 Hamas mensubunun cansız bedeninin bulunduğunu duyurdu. Hecht, güvenlik güçlerinin kuşatma altındaki Gazze Şeridi’yle sınır hattındaki kontrolü yeniden sağladığını belirterek, “Dün geceden beri sınırdan kimsenin girmediğini biliyoruz. Ama yine de sızmalar olabilir” ifadelerini kullandı.
    Sözcü Hecht ayrıca İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah Sınır Kapısının kapatıldığını vurguladı.

    “Son 24 saatte sızma olmadı”

    İsrail Savunma Kuvvetleri’nin baş sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari ise Hamas’ın cumartesi sabahı sınırdaki çitilerin bazı kısımlarını havaya uçurmasının ardından ordunun Gazze sınırında kontrolü yeniden sağladığını ifade etti. Hagari, “Son günde tel örgüden tek bir terörist bile içeri girmedi” dedi.


    Yüzden fazla İsrail askeri esir

    İsrail Ordu Radyosu’na göre 100’den fazla İsrail askeri, Hamas tarafından esir alınarak Gazze’ye götürüldü. İsrail’in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Gilad Erdan ise esir tutulan asker sayısının “100 ila 150 arasında” olduğunun tahmin edildiğini aktardı.

    Filistin’de can kaybı 704 oldu, 2 gazeteci de yaşamını yitirdi

    Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada ise İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılarda hayatı kaybeden Filistinlilerin sayısının 704’e yükseldiği bildirildi. Hastanelere acil yardımın girişini sağlamak için “güvenli bir koridor” açılması çağrısında bulunuldu. İsrail ordusunun Han Yunus şehrinin doğusunda 4 ambulansı hedef aldığı, Beyt Hanun şehrinde ise saldırı sonucu hastanenin hizmet dışı kaldığı aktarıldı. Açıklamada, “Sağlık sistemini ayakta tutacak elektrik sıkıntısı devam ediyor. Bu durum tüm hasta ve yaralıların hayatını tehdit ediyor” ifadeleri kullanıldı.
    Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre İsrail’in saldırılarında 2 Filistinli gazeteci de hayatını kaybetti.

    137 binden fazla Filistinli BM okullarına sığındı

    Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansından (UNRWA) yapılan açıklamada ise 137 binden fazla Filistinlinin ajansa ait 83 okula sığındığı duyuruldu.

  • İsrail ordusu ‘savaş durumu alarmı’ ilan etti

    İsrail ordusu ‘savaş durumu alarmı’ ilan etti

    Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed Deif, İsrail’e karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatıldığını duyurdu. “Bu, dünyadaki son işgali sona erdirecek en büyük savaşın günüdür” diyen Deif, operasyonun ilk 20 dakikasında İsrail’e ait askeri noktalara 5 bin roket ve havan fırlatıldığını aktardı. Deif, tüm Filistinlilere operasyona katılma çağrısında bulundu.

    İsrail ordusu “savaş durumu alarmı” ilan edildi

    Hamas’ın operasyon başlatmasının ardından İsrail Savunma Kuvvetlerinden yapılan açıklamada, “savaş durumu alarmı” ilan edildiği ve askerlerin harekete geçirildiği duyuruldu. Açıklamada, “Hamas, Gazze Şeridi’nden İsrail topraklarına yoğun roket atışı başlattı ve İsrail topraklarının birçok farklı noktasına sızdı. Hamas, bu saldırının sorumlusudur. Bu olayların sonuçlarına katlanacaktır” ifadeleri kullanıldı. Silahlı bir grubun İsrail topraklarına sızmasının ardından Gazze sınırında yaşayan İsraillilere dışarı çıkmama uyarısı yapıldı.

    Çatışma anları kamerada

    Hamas’ın operasyonunun ardından Kudüs ve İsrail’in farklı noktalarından siren sesleri, alevler ve dumanlar yükseldi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, İsrail topraklarında silahlı bir grubun kamyonetle ilerlediği görüldü. İsrail’in güneyindeki Sderot’ta ise silahlı grupla çatışma yaşandığı anlar kameraya yansıdı.

    İsrail’de 5 kişi öldü

    Gazze Şeridi’nden fırlatılan roketler nedeniyle İsrail’in farklı noktalarından siren sesleri yükseldi. İsrail Ulusal Acil Servisi (MDA) Gderot bölgesindeki Kfar Aviv’de 70 yaşlarındaki kadının hayatını kaybettiğini açıkladı. İsrail’in güneyindeki Kuseife’nin belediye başkanı Abdülaziz Nassara ise İsrail medyasına yaptığı açıklamada, roketli saldırı sonucu en az 4 kişinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda kişinin de yaralandığını belirtti. Bedevi kasabası olan Kuseife, Gazze Şeridi’nden yaklaşık 65 kilometre uzaklıkta bulunuyor.

  • “Kaybettiğim her asker bir pişmanlıktır”

    “Kaybettiğim her asker bir pişmanlıktır”

    ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, ABC televizyonunda yayınlanan “This Week” programında Martha Raddatz’ın sorularını yanıtladı. Programda, ABD’nin Afganistan’dan geri çekilmesine ilişkin açıklamalarda bulunan Milley, ABD’nin 20 yıl sonra 2021’de Afganistan’dan çekilmesiyle ilgili “pek çok pişmanlık duyduğunu” belirterek, “İstediğim gibi bitmedi. Hiçbirimizin istediği gibi bitmedi. Düşman başkentinizi işgal ettiğinde bu stratejik bir gerilemedir, stratejik başarısızlıktır. Ben de kamuoyu önünde buna tanıklık ettim. Ve bunu stratejik bir başarı olarak tanımlamanın hiçbir yolu yok.” dedi.

    Afganistan’daki savaşın kaybedildiğini açıklayan Milley, “Daha geniş anlamda savaş kaybedildi. Taliban ve müttefikleriyle 20 yıldan fazla bir süredir savaşıyorduk. Onlar, burada değinmeye vaktimin olmadığı birçok nedenden dolayı o başkentte galip geldiler. Elbette çoğumuz 11 Eylül’den bu yana pek çok pişmanlık yaşadık.” dedi.

    “Kaybettiğim her asker bir pişmanlıktır”

    Milley, “Savaşlar son 10 günde veya 10 ayda kaybedilmez. Tipik olarak bunlar, uzun yıllar boyunca gerçekleşen birçok dönüş ve değişimin kümülatif etkisidir. Ve bu savaşın, son tarihi yazıldığında aynı şekilde ortaya çıkacak. Alınan pek çok ders var. Sağa gitmeniz gerekirken pek çok sol var ve bunların hepsi zamanı gelince ortaya çıkacak. Ama pek çok pişmanlık var, kesinlikle, yüzde yüz. Kaybettiğim her asker bir pişmanlıktır.” dedi.

    “ABD’yi 20 yıl üst üste Afganistan’dan gelecek saldırılara karşı koruduk”

    Afganistan’da görev yapan askerlere seslenen Milley, “Orada üniforma giyen herkesin başını dik tutmasını istiyorum, çünkü onlar uluslarının istediğini yaptılar. ABD’yi 20 yıl üst üste Afganistan’dan gelecek saldırılara karşı koruduk ve Afgan halkına daha iyi bir yaşam için umut verdik.” dedi.

    “Bazı kararların biraz daha erken alınabileceğini düşünüyorum”

    Geri çekilme sırasındaki başarılara da dikkat çeken Milley, tahliyeyi “inanılmaz bir lojistik başarı” olarak nitelendirerek, 124 bin kişinin tahliye edildiğini hatırlattı.
    ABD ordusunun Afganistan’dan tahliyeleri erken başlatması gerektiği konusunda hata ve pişmanlıklara katılıp katılmadığı yönündeki soruya cevap veren Milley, “Evet, buna katılıyorum. Geriye dönüp baktığınızda, büyükelçiliğin ve Dışişleri Bakanlığı’nın taşınmasıyla ilgili bazı kararların biraz daha erken alınabileceğini düşünüyorum” dedi.
    Öte yandan Taliban, 15 Ağustos 2021 Afganistan’ın başkenti Kabil’e girerek yönetimi yeniden ele geçirmişti. ABD ordusu ise 20 yılın ardından müttefikleri ile birlikte Afganistan’ı terk etmişti.

  • Savaştaki kayıpları 70 bine dayanıyor

    Savaştaki kayıpları 70 bine dayanıyor

    Ülkenin doğusundaki Donetsk’de, cephe hattı yakınlarındaki tuğla morgda kimliği belirsiz asker cesetleri yığılmış durumda.

    26 yaşındaki Margo burada her gün ölülerle konuştuğunu söylüyor.

    Margo, “Garip gelebilir ama öldükleri için onlardan özür dilemek, bir şekilde onlara teşekkür etmek istiyorum. Sanki beni duyuyor ama bana yanıt veremiyorlar” diyor.

    Margo, morgun dışındaki üstü kağıtlarla dolu masada, eline kalem almış oturuyor. Ukrayna savaşında ölenlerle ilgili detayların kaydını tutmak, onun işi.

    Ukrayna, savaşta ölenlerin sayısına dair resmi bir açıklama yapmıyor. Ukrayna silahlı güçleri, savaşta ölenlerin sayısının devlet sırrı olduğunu söylüyor ancak Margo, kayıpların ne kadar fazla olduğunu gözleriyle görüyor.

    ‘En zoru daha 20’sine basmamış gençleri görmek’

    New York Times gazetesinin ABD’li yetkililere dayandırdığı haberine göre savaşta ölen Ukrayna askeri sayısı 70 bine, yaralı sayısı da 120 bine yakın.

    Yalnızca yarım milyon askerden oluşan Ukrayna ordusu için bu denli büyük bir kayıp oldukça sarsıcı.

    Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre bugüne kadar savaşta 9 binden fazla sivil de öldü.

    Morg çalışanı Margo’nun sağ kolunda, bir anne ve çocuğun resmedildiği bir dövme var; aynı zamanda oğlunun doğum tarihi de dövme olarak kolunu kazılı.

    Üzerinde “Ben Ukraynalıyım” yazan siyah bir t-shirt var. Tırnaklarını ise Ukrayna bayrağının renklerine boyamış. “En zoru, henüz 20 yaşına basmamış ölü bir genç adamın getirildiğini görmek. Onlar kendi toprakları için savaşırken öldürüldüler” diyor.

    Margo için en zoru, partnerinin bu morga getirildiği gündü. 23 yaşındaki Andrii 29 Aralık 2022’de bir çatışmada ölmüştü.

    Margo bu ölüm sonrası sonra savaşta hayatını kaybedenlere yardım etmesi gerektiğine ikna oldu ve morgda çalışmaya başladı.

    Margo, yaptığı işin onu çelik gibi sert bir kadına dönüştürdüğünü söylüyor. Morga getirilen ölü bedenleri görmek ne kadar zor olursa olsun Margo insanların içinde asla ağlamadığını belirtiyor.

    Morgda çalışanlar, doğrudan cepheden getirilen ismi belirsiz askerlerin kimliklerini belirlemeye çalışıyor.

    Dışarıdan sırayla ceset torbaları getiriliyor ve içlerinde kimliklerine dair bir ipucu aranıyor. Gelen ilk ceset torbasında gözleri hala açık, kolları dikkatle kucağında katlanmış bir asker yatıyor. Yüzü kesilmiş ve bacağının kenarında da derin bir yara var. Getirilen başka bir cansız bedenin sağ elindeki bazı parmaklar yok. Üniformasının üzerinde kan ve cephedeki çamurların lekeleri duruyor.

    Her birinin cepleri, günlük yaşamlarına dair izler bulmak için aranıyor. Anahtarlar, cep telefonları, cüzdanlar, bunların hepsi, kimliği belirsiz ölüleri aileleri ile buluşturmak için birer ipucu. Bir diğer ceset torbasının üzerindeki “kimliği belirlenemeyen” yazısı silinerek siyah bir kalemle üstüne askerin ismi ve çalıştığı askeri birim yazıyor.

    Daha fazla ceset torbası ortaya çıkıyor. Sayılarını ise sınırlamalar nedeniyle veremiyorum.

    Bir mezarın başında, tek başına ağlayan 31 yaşındaki Oksana duruyor.

    Ölen kocasının fotoğraflarına bakıyor. Bu sakallı ve güçlü genç çavuş, ağırlık kaldırma şampiyonuydu. Kasım ayında, İzyum şehri yakınlarında bir Rus helikopterin attığı füze askeri konvoyunu vurduğunda yaşamını yitirdi.

    Eşinin gönüllü olarak ülkesini savunmaya savaşa gittiğini söyleyen Oksana, “O, özgürlük düşkünü bir savaşçıydı. Ukrayna ruhunun canlı bir örneğiydi” diyor.

    Sarı-mavi yüzlerce Ukrayna bayrağı, her bir mezarın üstünde hafif esen bir rüzgarla dalgalanıyor.

    Savaşın üzerinden bir buçuk yıl geçti ve ülkede yas tutmayan aile sayısı çok az.

    Yine de savaşma iradelerinden bir şey kaybetmemiş görünüyorlar. Hatta yaşanan kayıplar, zafer kazanma konusundaki kararlılıklarını daha da güçlendirmiş gibi.

    Oksana ve kaybettiği eşi Pavlo, savaş zamanı bir anlaşma yapmışlar. Pavlo’nun ölmesi durumunda Oksana orduya katılacağını söylemiş. Genç kadın iki ay önce Bahmut yakınlarında bir insansız gözetleme uçağı birimine katılmış.

    Neden bu kararı verdiğini sorduğumda, bir yandan sağ elindeki evlilik yüzüğü ile oynarken, bunun ahlaki görevi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Onun başladığı şeyi devam ettirmeliydim. Böylece çabaları boşa gitmeyecek.”

    Ukrayna Savunma Bakanı Hanna Maliar ölü ve yaralı sayısını paylaşanlar hakkında cezai soruşturma başlatacaklarına dair bir açıklama yaptı. “Neden mi bu veriler gizli?” diyen Maliar, savaşın aktif döneminde düşmanların bir sonraki adımını belirlemek için ölü ve yaralılara dair hesaplardan yola çıktığını ifade etti, “Düşman bu bilgiye sahip olursa, bizim atacağımız sonraki adımları da anlamaya başlayacaktır” diye de vurguladı.

    ABD’nin son tahminlerine göre Rusya’nın kayıpları Ukranya’nınkinden de fazla ve 120 bin kişinin öldüğü düşünülüyor.

    Ancak Rusya’nın ordusu da nüfusu da işgal ettiği komşusuna göre sayıca çok daha fazla.

    BBC Muhabiri Quentin Sommerville