HSK Birinci Dairesinin bugün tarihli ve 92 sayılı adli yargı kararnamesiyle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı görevini yürüten Zafer Koç, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına atandı. Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekili Yakup Ali Kahveci ise Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı görevine getirildi.
Etiket: savcı
-
İhmalkar savcıya ceza
Adalet Bakanlığı ile Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) çalışmalarıyla yargılama sürelerinde ciddi düşüş yaşanıyor. Bu çerçevede HSK, kendisine soruşturulmak üzere dosya tevdi edilen cumhuriyet savcılarının performansını da yakından takip ediyor. Meslektaşlarının inceledikleri ortalama dosya sayısından çok daha az soruşturma evraklarını inceleyen savcılar hakkında dava açılmasına da izin veriliyor. Bu kapsamda, kendisine tevdi edilen yaklaşık 950 dosyanın 460’ına makul sürede herhangi bir işlem yapmayan cumhuriyet savcısı hakkında HSK’dan soruşturma izni çıktı. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nde yargılanan cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanığın, belirtilen dönem içerisinde kendisine tevdi edilen yaklaşık 950 soruşturma dosyasının 460 adedinde makul sürede işlem yapmadığı öne sürüldü. Belirtilen evrakın yaklaşık 245’inde bir yıldan iki yıla, kalan evrak üzerinde ise beş aydan sekiz aya varan sürelerle herhangi bir işlem tesis etmediği dile getirildi. Buna rağmen genel soruşturma bürosunda görevli diğer Cumhuriyet savcılarının uhdelerinde bulunan derdest evrak sayısının ortalama 350-400 civarında olduğuna dikkat çekildi. Yargıtay 5. Ceza Dairesi, sanığın bu ortalamanın çok üzerinde evrak bulundurmak suretiyle teraküme (birikmeye) yol açtığı ve atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği gerekçesiyle sanık savcıya Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 257/2, 43/1, 62, 50/1-a, 52/2 ve 53/5. maddeleri uyarınca adli para cezası verdi. İlk Derece Mahkemesi vasfı ile kararını açıklayan Daire; sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların yazılmaması, ifadeye çağırma işlemlerinin yapılmaması ve gereği yerine getirilmeyen müzekkerelerin tekit edilmemesi gibi soruşturma evrakı ile ilgili işlem yapmama eylemlerine dikkat çekti. Kararı sanık Cumhuriyet savcısı temyiz edince dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine geldi.
Genel Kurul kararında; Cumhuriyet Başsavcılığı genel soruşturma bürosunda cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanığın, belirtilen dönem içerisinde kendisine tevdi edilen yaklaşık 950 soruşturma dosyasının 460 adedinde makul sürede işlem yapmadığı hatırlatıldı. Sanık savcının kendisine tevdi edilen dosyaların gereğini, üzerlerine notlar alıp müzekkereler yazmak suretiyle yerine getirdiğini ancak zabıt kâtiplerinin kendilerine bu şekilde teslim edilen dosyaların gereğini yapmadıklarını söylediği vurgulandı. Sanığın da aralarında yer aldığı cumhuriyet savcılarınca yapılan işlemleri belirli sürelerle denetlemekle görevli cumhuriyet başsavcı vekilleri olan tanıkların da sanığın teraküme yol açtığını tespit ettikleri hatırlatıldı.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Sanığın iş bölümü gereği kendisine tevdi edilen soruşturma evrakının akıbetini takip etmek, gereğini yapmak, imkanı olan en kısa sürede sonuçlandırmak ve bu işlemler sırasında kalem personelini denetlemekle görevli ve yükümlü olduğu halde, görevini mevzuatın öngördüğü şekilde yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Kalem personelini denetlemediği, soruşturma evrakının akıbetini takip etmediği, personel yetersizliği, trafik kazası geçirmesi ve boşanması gibi mazeretlere dayalı savunmasının ise aynı büroda görev yapan diğer cumhuriyet savcılarının uhdelerinde bulunan ortalama dosya sayısının sanığa oranla çok daha az olduğu dikkate alındığında makul olarak değerlendirilemeyeceği ortadadır. Açıklanan sebeplerle görevinin gereğini yapmakta ihmal ve gecikme göstererek mevzuata aykırı davranan ve gerek söz konusu soruşturma dosyalarındaki suçlardan dolayı mağdur olan kimselerin yasal haklarını elde etmelerini geciktirmek gerekse soruşturmaların olağan sürede sonuçlanmaması nedeniyle şüphelilerin hukuksal durumunu askıda tutarak bir an önce aklanmaları olanağının önüne geçmek suretiyle kişilerin mağduriyetine yol açan sanığa atılı ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu kabul edilmelidir. Öte yandan sanığın aynı suç işleme kararının icrası kapsamında gerçekleştirdiği iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların yazılmaması, ifadeye çağırma işlemlerinin yapılmaması ve gereği yerine getirilmeyen müzekkerelerin tekit edilmemesi gibi soruşturma evrakı ile ilgili işlem yapmama eylemlerinin çeşitlilik göstermesi, Cumhuriyet Başsavcı Vekillerince yapılan olağan denetimler sonucu uyarılmasına rağmen sanık tarafından suça konu eylemlerin sürdürülmesi ve dosyaları toplu olarak devraldıktan sonra dahi sanığa tevzi edilen dosya akışının sürmesi nedenleriyle sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin mahkumiyet hükmünün onanmasına oy birliği ile karar verilmiştir.” -
Yargıtay Savcısından “Can Atalay” mütalaası
Mütalaada, özetle şu ifadelere yer verildi:
“Can Atalay’ın 2013 yılında işlediği suç nedeniyle soruşturma ve kovuşturmaya milletvekili seçilmesinden çok önce başlandığı, mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin TCK’nın 312’nci maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığında, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83/2 maddesinde öngörülen yasama dokunulmazlığından yararlanmayacaktır.
Anayasa’nın 14’üncü maddesi kapsamına giren suçların tahdidi olarak sayılmaması kanun koyucunun bilinçli tercihidir. Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir.
Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin 28 Eylül 2023 tarihli kararı sonucu Can Atalay hakkında verdiği onama kararıyla hüküm kesinleşmiş ve infazı kabil hale gelmiştir. Sanık onama kararı sonrasında hükümlü statüsündedir ve Yüksek Daire de kararını TBMM’ye göndermiştir. Bu aşamada, Yüksek Daire temyiz incelemesi sırasında tahliye hususunda bir değerlendirme yapmış olmakla, tahliye talebinin reddi veya kabulü konusunda takdir Yüksek Daire’nindir.”
NE OLMUŞTU?
14 Mayıs 2023’teki genel seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nden aday olan Can Atalay, Hatay’dan milletvekili seçilmişti.
Can Atalay hakkındaki, “milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebi Yargıtay 3. Ceza Dairesince reddedilmişti.
Bunun üzerine Atalay’ın avukatları yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Bu arada Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı.
Anayasa Mahkemesi, Atalay hakkında hak ihlali kararı vermiş, ihlalin sonuçlarının giderilmesini istemişti. Karara rağmen Atalay hakkında tahliye kararı vermeyen yerel mahkeme, dosyayı Yargıtay’a göndermişti.
-
Kendini savcı olarak tanıtan dolandırıcı tutuklandı
Olay, Küçükçekmece’de 23 Ekim Pazartesi günü meydana geldi. Bir şahıs, kendisini polis, savcı gibi unvanlarla tanıtıp E.B. isimli kişiyi aradı.
E.B. isimli kişi, şüpheli şahsa 1 milyon lira döviz ve ziynet eşyasını elden teslim etti. Daha sonra dolandırıldığını anlayan E.B., polise ihbarda bulundu. Konuya ilişkin çalışma başlatan ekipler şüphelinin Abdullah O. olduğunu tespit etti.
Çalışmaların devamında, yakalanarak gözaltına alınan Abdullah O. isimli şüpheli, emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. Şahıs, çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Öte yandan şüpheli şahsın parayı aldıktan sonraki görüntüleri güvenlik kameraları tarafından kaydedildi.
Görüntülerde, elinde çantayla yürüdüğü görüldü.
-
Dolandırıcılar çetesine operasyon
İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre, mağdur şikayeti üzerine harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, dolandırıcılık yapan bir şebekeyi takibe aldı. Yapılan inceleme sonucunda, İstanbul ve Balıkesir’de birçok kişiyi dolandıran şebekenin, telefonla irtibat kurdukları kişileri, kendilerini polis ya da savcı olarak tanıtarak tehdit tehdit yoluyla ya da telefon sim kartlarını kopyalayarak kendi hesaplarına para aktarmak şeklinde dolandırdıkları tespit edildi.
Yapılan bu tespitlerin ardından 11 Eylül’de şebekeye yönelik düzenlenen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 8 şüpheliyi yakaladı. Şebeke üyesi olduğu belirlenen bir kişi de Bursa’da Bursa Emniyet müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınarak İstanbul’a getirildi.
Emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından dün mahkemeye sevk edilen şüphelilerden E.K. (30), Ş.Ö. (30), Ö.C. (37), Ü.Y. (31), M.K. (44) ve N.Y. (40) tutuklandı. V.Y.G. (36, F.F (31) ve A.G. (30) ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
-
Orhaneli’ye atanan savcı göreve başladı
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), 2023 Yılı Adli ve İdari Yargı Kararnamesi ile Orhaneli Cumhuriyet Savcılığı görevine atanan Savcı Serkan Kahraman görevine başladı. 1995 Kütahya Hisarcık doğumlu olan Kahraman, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 2021-2023 yılında Hatay’da 2 yıl görev yapan Kahraman, evli.
Kahraman, “Orhaneli’yi hoş, güzel ve tatlı bir ilçe olarak gördüm. İnsanları sıcakkanlı burada verimli bir şekilde görev yapacağımı düşünüyorum” dedi. -
Komşu cinayetinde dedikodu iddiası
Kocaeli’nin Derince ilçesinde eski kiracısını av tüfeğiyle vurarak öldürmekten tutuklanan sanık, yeniden hakim karşısına çıktı. Olayı ağır tahrik altında gerçekleştirdiğini söyleyen sanık, “Maktul benim kadınlara sarkıntılık yaptığım dedikodusunu çıkarmıştı. Öfkeyle hareket ettim” dedi. Mütalaada ise sanığın “kasten öldürme” suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi.
Olay, 13 Eylül 2021 tarihinde Mersincik Mahallesi 17 Ağustos Caddesi’ndeki bir apartmanda meydana geldi. Evinin bahçesinde komşusunun saçlarını tıraş eden Salih Çelik’in (57) yanına eski ev sahibi Mustafa A. geldi. Mustafa A., av tüfeğiyle Salih Çelik’e iki el ateş ederek sırtından ve karnından vurdu. Salih Çelik kaldırıldığı hastanede hayatını kaybederken, Mustafa A. ise çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
“Ağır tahrik altında eylemi gerçekleştirdim”
Hakkında “kasten öldürme” suçundan dava açılan sanık Mustafa A.’nın Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık Mustafa A., Salih Çelik’in ailesi ve taraf avukatları katıldı. Savunması için söz hakkı verilen Mustafa A., “Salih benim kadınlara sarkıntılık yaptığım dedikodusunu çıkarmıştı. Öfkeyle hareket ettim. Ağır tahrik altında eylemi gerçekleştirdim. Bu hususun dikkate alınmasını, beraat ve tahliyemi istiyorum” dedi.“Salih’in sanıkla ilgili dedikodu çıkardığını duymadım”
Duruşmada dinlenen tanık H.K. ise, “Salih’in Mustafa ile ilgili dedikodu çıkardığını duymadım” ifadelerini kullandı.
Şikayetçi olduğunu söyleyen Salih Çelik’in kızı Esra K., “Babamın suçu günahı yokken öldürüldü. Sanığın en ağır cezayı almasını istiyorum” şeklinde konuştu.Cumhuriyet savcısı, mahkemeye sunduğu mütalaasında sanığın gerçekleştirdiği eylem sebebiyle “kasten öldürme” suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti. Müşteki avukatı, eylemi canavarca hisle işlediğini düşündükleri sanığın “kasten öldürme” suçunun nitelikli hallerinden cezalandırılmasını istedi. Sanık avukatı ise mütalaayı kabul etmediklerini ifade etti.
Mahkeme heyeti, avukatların süre talep etmesi üzerine duruşmayı erteledi -
Palu Ailesi’nin damadından şok savunma
Kocaeli’de Meryem Tahnal’ın öldürülmesi olayıyla ilgili yargılanan Palu ailesi ve damatları Tuncer Ustael hakkında verilen karar tekrardan Yargıtay tarafından bozuldu. Bugün görülen duruşmada suçlamaları kabul etmeyen Tuncer Ustael, “Sizin bilmediğiniz, benim bildiğim çok şey var. Meryem Tahnal’ın geberdiği doğrudur ama ben öldürmedim.
Meryem diğer sanıkların yanında öldü, buna dair kamera kaydı vardır ancak bu kayıt yukarılarda görev yapan bir savcıdadır. Sanıklar ölüm anında orada olmadıklarını söylüyorlar ancak kayıtlar bunun tersidir” dedi.
Kocaeli’nin Körfez ilçesinde 2008 yılında Meryem Tahnal ve küçük kızı Melike Tahnal’ın kaybolması ile ilgili en son 7 Eylül 2021 tarihinde 6 sanıklı dava görülmüş ve karar verilmişti. Sanık Tuncer Ustael’e Meryem Tahnal’ı ‘kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan 4 yıl, ‘banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması’ suçundan ise 3 yıl hapis cezası verilmişti.
Diğer sanıklardan İsa Palu, Havva Palu ve Ayşe Palu ise ‘kasten öldürmeye yardım etme’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından 14 yıl 2’şer ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Emine Ustael’e 12,5 yıl hapis, o dönem yaşı küçük olan Fatih Palu’ya ise 8 yıl 4 ay hapis cezası verilmişti. O dönem Fatih Palu ve Havva Palu tahliye edilirken, diğer sanıklar tutuklu yargılanmaya devam etmişti. Onanmak üzere Yargıtay’a gönderilen dosya, 31 Mart’ta karara çıkmıştı. Yargıtay, tutuklu bulunan İsa Palu, Ayşe Palu ve Emine Ustael’in tahliyelerine karar verirken, Tuncer Ustael’in ağırlaştırılmış müebbet cezasını onamıştı.
Cumhuriyet savcısı bozma ilamını kabul etmedi
Yargıtay, kararı tekrardan bozdu. Olayla ilgili duruşma Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya tutuksuz sanıklar İsa Palu, Ayşe Palu, Emine Ustael, Fatih Palu, Havva Palu, tutuklu sanık Tuncer Ustael ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı Atilla Darı, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin bozma ilamını okudu.Cumhuriyet savcısı Aydın Can, sanıklar Hava Palu, İsa Palu, Emine Ustael, Ayşe Palu ve Fatih Palu’nun eylemlerinde kasten öldürme suçuna iştirak suçunun unsurlarının oluşmadığı yönündeki bozma gerekçesinin usul ve yasaya uygun olmaması sebebiyle önceki kararda direnilmesini talep etti. Ayrıca sanık Tuncer Ustael’in eyleminin nitelikli kasten öldürme suçunun oluşmadığı yönündeki bozma ilamını da kabul etmeyen savcı, önceki kararda direnilmesini ve sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti.
“Meryem’in ölüm kaydı var”
Suçlamaları kabul etmeyen Tuncer Ustael, “Sizin bilmediğiniz, benim bildiğim çok şey var. Meryem Tahnal’ın geberdiği doğrudur ama ben öldürmedim. Meryem diğer sanıkların yanında öldü. Buna dair kamera kaydı vardır ancak bu kayıt yukarılarda görev yapan bir savcıdadır. Sanıklar ölüm anında orada olmadıklarını söylüyorlar ancak kayıtlar bunun tersidir. Kimse görevini yapmadı. Tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.“Herkes işlediği suçun cezasını çeker”
Suçlamaları kabul etmeyen Havva Palu, “Doğruları söyledim. Tuncer’in aleyhe suçlamalarını kabul etmiyorum. Herkes işlediği suçun cezasını çeker” ifadelerini kullandı.“Meryem, Tahnalların sırrını söylediği için öldürüldü ancak ölüsünü bulamadık”
Önceki beyanlarını tekrar ettiğini söyleyen sanık Emine Ustael, “Meryem’i biz öldürmedik. Meryem, Tahnal’ların sırrını söylediği için öldürüldü ancak ölüsünü bulamadık. Annemin beyanları gerçek dışıdır. Görevinizi daha doğru düzgün yaparsanız başka cinayetler de ortaya çıkar” şeklinde konuştu.
Mahkeme heyeti, Tuncer Ustael’in tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. -
“Savcıyım” diyerek emlakçıyı dolandırmak istedi
Kastamonu’da emlakçılık yapan Tacettin Tan’ı arayan bir şahıs, kendisini Kastamonu Adliyesinde görevli bir cumhuriyet savcısı olarak tanıttı. Telefonda İzmir’de kiralık bir evlerinin olduğunu ve bunu ilana koymak istediklerini söyleyen şahıs, ardından sosyal medya üzerinden ilanın fotoğraflarını ve bilgilerini gönderdi. Durumdan ilk başta şüphelenmeyen Emlakçı Tacettin Tan, kendisine verilen bilgiler ışığında ilanı sayfasında paylaştı. Kısa bir süre sonra üst üste telefonlar alan Tan, müşterilerinin fiyatı çok uygun bulması sebebiyle durumdan şüphelendi. Müşterilerinin verdiği bilgiler ışığında tekrar ilan sahibinden evin tapusunu isteyen emlakçı Tan, kendisine dönüş olmayınca durumun dolandırıcılık olayı olduğunu fark ederek ilanı kaldırdı.
Ardından Tan, kendisini arayan müşterilerine dönüş yaparak herhangi bir yere kapora ya da para göndermemelerini ve ilanın dolandırıcılar tarafından verildiğini söyleyerek uyarıda bulundu.
“Fiyat çok düşük denilince olayın dolandırıcılık olduğunu fark ettim”
Dairenin o bölge için çok düşük ücrete kiraya verilmesi sebebiyle şüphelendiklerini ve dolandırılmaktan kurtulduklarını söyleyen emlakçı Tacettin Tan, “Televizyonlardan sık sık duyuyoruz. ‘Ben savcıyım, terör olaylarına karıştınız’ diyerek para istiyorlar. Bunları çok sık duyuyoruz. Artık bunları bizler de normal karşılıyoruz. Vatandaşı dolandırmak için telefonu kapattırmıyorlar. Ben ise, 30 yıllık meslek hayatımda ilk defa emlakçıya ilan veren bir dolandırıcı ile karşılaştım. Bunun için biraz dolandırıcılık olayını algılamamız geç oldu. Beni telefonla arayarak Kastamonu Adliyesinde savcı olduğunu söyledi. Adını ve soyadını söyledi. Savcı olarak kendisini tanıttıktan sonra İzmir’de bir dairesinin olduğunu ve acilen kiralamak istediğini söyledi. Kardeşinin İzmir’de olduğunu ve ilgileneceğini belirtti. ‘Arayan müşterilerin bilgilerini sizlerden istiyorum, ben de kardeşime vereceğim, kardeşim de İzmir’de müşterilerle ilgilenecek’ dedi. Bizler de burada herhangi bir art niyet görmeden normal şartlarda emlakçılık sektöründe bu şekilde bir dolandırıcılık yapılamaz. Biz de Kastamonuluyuz, kendisi de Kastamonu Adliyesinde görevli olduğunu söyleyince bizlerin de aklına yardımcı olmak geldi ve ilanı siteye girdik. Ama fazla vakit geçmeden bir iki tane müşterinin aramasından sonra bu kadar hızlı aranmaya ilk defa denk geliyoruz. İlan fiyatının İzmir’de o bölge için çok çok düşük olduğunu öğrendik.
Hatta arayan bir bayan müşterimiz, ‘kusura bakmayın, fiyat çok düşük, dairenin bir kusuru mu var’ diye sordu. Öyle deyince benim jetonum düştü, dairenin bir kusuru yok ama ilanı verenin bir kusuru var sanırım. Tahmin ediyorum, bir dolandırıcılık olayına alet oluyoruz. Birazdan ilanı kaldıracağım, sakın hiç kimseye telefondan kapora ya da bir para ödemeyin, herhangi bir sözleşme yapmadan dairenin tapusunu görmeden para ödemeyin dedim. Beni arayan 4-5 arkadaşı ikaz ettim. Hemen ilanı da kaldırdım. Ondan sonra beni arayan arkadaşa dairenin tapusunu atmasını söyledim. Bana herhangi bir cevap gelmedi. Bana söylemiş olduğu adını ve soyadını kendi kaynaklarımızdan ‘böyle bir isim var mı, gerçekten savcı mı’ diye sorguladığımızda böyle bir savcının olmadığını öğrendik. Sonrasında da bir dolandırıcı şebekesine alet olduğumuzu fark ettik. Bunun haber olmasının gerektiğini düşündüm. Biz böyle bir olay yaşadık, diğer illerde de bunun duyulmasını istedik, meslektaşlarımız yanılıp bizler gibi bu tür dolandırıcılık olaylarına alet olmasınlar istedik. Bizler erken davrandık, bu sayede hiç kimse dolandırılmadı ama biz olayı kısa sürede fark ettik. Bunun üzerine emlakçılık sektöründe bazı arkadaşlarımı aradım, onlarında arandığını öğrendim. Hiç kimseye daireyi gezmeden, görmeden, sözleşme imzalamadan, telefonda kapora vermeyin ya da anlaşma yapmayın. Ben, bir emlakçı arkadaşınız olarak sizi ikaz etme gereği duydum. Kimse bu tür dolandırıcıların ağına düşmesin” dedi.
-
“304 ilave savcı bölgede görev yapıyor”
Adalet Bakanlığı sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, bölgede 304 ilave savcının görevlendirildiğini açıkladı. Bölgeye görevlendirilen ilave personel sayısının bin 275 olarak açıklandığı paylaşımda, adli tıp görevlendirilmeleri için 323, CEKUT Arama Kurtarma timi personel sayısı 326, Adalet Bakanlığı tesislerinde konaklayan depremzede sayısı ise 2 bin 146 olarak açıklandı. Hırsızlık ve yağma olayları hakkında 75 vaka olduğu, 64 kişinin gözaltına alındığı ve 57 kişinin tutuklandığı duyuruldu. Yıkılan binalarla ilgili 134 kişi hakkında işlem yapıldığı, 7 kişinin gözaltına alındığı ve 3 kişinin tutuklandığı açıklandı.