Olay, İncilli Mahallesi Karakol Caddesi üzerinde meydana geldi. İlçede çaycılık yapan Cemal Temoçin, savcılık tarafından Adalet Sarayı’na çağrıldı. Kendisine ulaşamayan polis ekipleri, eşiyle birlikte eve gittiğinde Temoçin’i silahla başından vurulmuş halde buldu. Olay yerine sevk edilen sağlık ekiplerince Temoçin’in hayatını kaybettiği belirlendi. Bölgede yapılan ilk incelemelerin ardından Cemal Temoçin’in cenazesi, otopsisi yapılmak üzere adli tıp kurumuna gönderildi. Polis konuya ilişkin inceleme başlatırken, Temoçin’in ölüm sebebi yapılacak otopsinin ardından netlik kazanacak.
Etiket: savcılık
-
Fatih Terim’in hesap hareketlerinin incelenmesi talep edildi
Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 19 kişinin yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırılmasına ilişkin yeni bir gelişme yaşandı.
Fatih Terim’in ‘müşteki’ sıfatıyla verdiği ifade çerçevesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmanın devam ettiği, Savcılığın kurumlardan bir takım belgeler talep ettiği öğrenildi. Ayrıca, Fatih Terim’in hesap hareketlerinin incelenmesinin de talep edildiği öğrenildi.
Öte yandan 20 Kasım’da görülen davanın ilk duruşmasında ise mahkeme, 2 sanığın tahliyesine hükmederken, sanık Erzan’ın tutukluluk halinin devamına karar vermişti.
-
Kayserispor Kulübü savcılığa başvuruyor
Süper Lig ekiplerinden Kayserispor bugün savcılığa başvuru yapacak.
Kayserispor kulübü, resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, “Beşiktaş Kulübü ile Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nda davamız görülürken dönemin Uyuşmazlık Çözüm Kurulu Koordinatörü Av. Sercan Teker’i, Onur Bulut’un avukatı Ercan Sevdimbaş’a belge ve bilgi sızdırdığı için Türkiye Futbol Federasyonu’na yazılı olarak şikâyet etmiştik. Sosyal medya paylaşımından anlaşılıyor ki Sercan Bey, Onur Bulut’un avukatı ile çalışmaya başlamış. Kendilerine hayırlı işler diliyoruz. Kulübümüz bu ilişkiyi yarın savcılığa şikâyet ederek HTS kayıtlarının araştırılmasını talep edecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi.
-
Borsa mağdurundan suç duyurusu
İstanbul’da yaşayan 37 yaşındaki Cem Gümüş, banka aracılığıyla Borsa’dan hisse senedi aldı. Aynı gün hisse senetleri yüzde 10 değer kaybetmeye başladı ve bu hisse senetlerinin satışına izin verilmedi. Ertesi sabah da değer kaybeden hisse senetlerinin toplamda yüzde 30 değer kaybetmesinin ardından 25 bin TL zararı olduğunu belirten Gümüş, savcılığın kapısını çaldı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu dilekçesi sunan Gümüş, sorumluların tespit edilmesini ve mağduriyetinin giderilmesini istedi.
“Benim gibi binlerce insan var”
Konuya ilişkin konuşan Cem Gümüş, “Ülkemizdeki enflasyondan dolayı insanlar güvenli bir yatırım aracı aradılar, ben de onlardan biriyim. Ülkemdeki bankaların güvenli olduğunu düşünerek bir miktar para yatırdım. Tüm bankaların hisseleri de yükseldi bu süreçte. Ama 12 Eylül günü ne olduysa borsada işlem gören tüm bankalar bir anda çakıldı. Saat 16.00’dan ertesi günü sabah 10.00’a kadar yüzde 30 değer kaybettirdi insanlara. Ben de bu mağdurlardan biriyim. Benim aklımdaki soru işareti şu; bizim en güvendiğimiz, para kaynakları konusunda işlem yaptığımız yer bankalar. Bankalara güveniyoruz. Bu yüzde 30 kaybı biz nasıl yaşadık? Şu andaki kayıplar yüzde 100’ü de geçti bankalarda. Benim gibi binlerce insan var. Belki çocuğunun rızkını, gelecek hayallerini yatıranlar var. Büyük bir kayıp yaşadık. Tüm bankalar bir anda yükseldi ve bir anda düştü. Nasıl oldu bu olay? Derin bir şekilde araştırılmalı. Benim gibi insanları mağduriyeti giderilmeli” dedi.
“Bankalar yatırımcılara ters takla attırdı”
Yatırım yapanlara yatırım firması aracılığıyla Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından bir anket yapıldığını söyleyen Gümüş, “Yatırımcı profilinize göre yatırım yaptırır. Mesela gidip de bir futbol takımına yatırım yaptırmaz size. Ama bankalara yaptırır, ‘bankalar güvenli kurumdur’ der. Bugün bankalar yatırımcılara ters takla attırdı. Biz bugün borsamıza, ülkemizdeki bankalara güvenemeyeceksek hangi yatırım fonuna güveneceğiz? Güvenilecek bir kurum kalmadı demek ki bizim için artık” diye konuştu.
“Bizi balık gibi avladılar”
Gümüş, “Tüm yatırımcılara da geçmiş olsun diyorum. Tabiri caizse balık gibi avladılar bizi. Gözaltına alınan insanlar var. 8 kişi gözaltına alınmış. Bu 8 kişi mi yaptı bunu? Burada mevzubahis benim kaybettiğim 25 bin lira değil. Bankalara güvenerek yatırım yapan insanların paraları buhar oldu, gitti” ifadelerini kullandı.
-
“128 milyar dolar nerede?” afişi Mudanya’da tekrar asıldı
Cumhuriyet Halk Partisi Mudanya İlçe Başkanlığı tarafından billboardlara asıldıktan sonra akşam saatlerinde Savcılık kararıyla indirilen “128 Milyar Dolar Nerede?” sorusunun yer aldığı afiş, CHP İl Başkanı İsmet Karaca’nın Bursa milletvekilleriyle birlikte yaptığı basın açıklamasının ardından yeniden yerine asıldı.
CHP İl Başkanı İsmet Karaca afişin indirildiği Mudanya-Güzelyalı kavşağında; CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık ve Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Orhan Sarıbal, Erkan Aydın ve Yüksel Özkan’ın yanı sıra 17 ilçe başkanı, belediye meclisi üyeleri, Kadın ve Gençlik Kolları üyelerinin de katıldığı basın açıklaması yaptı. Açıklamanın hemen başında, “128 Milyar Dolar Nerede” yazılı afiş yeniden billboarda asıldı.
İl Başkanı İsmet Karaca’nın, afişi yerine astıktan sonra yaptığı açıklamadan satır başları şöyle:
“İndirilen afişimizi tekrar astık. Uzun zamandır tüm CHP kadroları soru soruyor, 128 milyar dolar nerede? Bu ülkede pazardan atılan sebzeyle geçimini sağlayan insanlar varken, kısa çalışma ödeneği vermez duruma düşmüşken, tüyü bitmemiş yetimin hakkını hesabını sormak bizlerin en birinci görevi. Biz 128 milyar dolara nerede dedikçe yetkililer rahatsızlık duyuyorlar. Biz soruları sorduk, birileri bundan rahatsızlık duruyor.”
“BURSA’NIN TAMAMINDA BU AFİŞLERİ BİLLBOARDLARA ASACAĞIZ”
“CHP’li belediyelerin afişlerle ilgisi yok. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu örgütlere talimat gönderdi. Ben de gelen talimatı ilçe başkanlıklarına gönderdim. Bursanın tamamında billboardlara çıkacağız. Aynı billdboardı yasa gereğiyle, parasını veren herkes kullanıyor. AKP de kullandı. İlçe başkanımız başvursunu yaptı makbuzu var. 1 hafta bizim. Cuma akşam saatlerinde billboardlara çıkan afiş, AKP Mudanya ilçe başkanının şikayetiyle jet hızıyla sökülüyor. Bu afiş kalsaydı birkaç bin yurttaşımız görecekti ama sayelerinde bütün Türkiye gördü. Dünya gündemine girdi. 128 milyar dolar nerede?”
“AKP İLÇE BAŞKANI COVİD VE EVDE YATIYOR. NASIL YAPMIŞ ŞİKAYETİ”
“Afiş söküldükten kısa bir süre sonra ilçe başkanlarımız, Bursa’da bulunan 4 milletvekilimiz ve hukukçu arkadaşlarımızla ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne gittik. Afiş indirme kararının örneğinin verilmesini istedik. Kolluk güçleri yapacakları bir şey olmadığını belirterek Savcılığa gitmemimizi istedi. Savcıya ulaşamadık. Dört milletvekili, il başkanı, ilçe başkanları, nöbetçi savcıya ulaşamıyoruz. Adliyeye gittik. Mudanyada Adliyesi kapalı. Gece boyunca savcıya ulaşamadık. Ertesi gün gittik gördük ki, Mudanya AKP ilçe başkanı şikayet etmiş. AKP ilçe başkanı Covid-19 pozitif olmuş. Allah şifa versin. Eğer Covid19 iken sokağa çıktıysa, hakkında işlem yapılması gerekiyor. Eğer kendi savcıya gitmediyse, nasıl şikayet etti. Dosyada vekalet yok. Biz de HSYK’ya suç duyurusundan bulunuyoruz. Dosyada bütün ayrıntılar var. Bu ülkede yaşıyorsak hepimiz eşit haklara sahibiz. Eğer koronalıyken sokağa çıktıysa, işlem yapılması gerkeiyor. Eğer çıkmadıysa, şikayetin Savcılığa bu şikayetin nasıl yapıldığının açıklanması gerekiyor. Telefonun kayıtlarının dosyada bulunmasını istedik. Hukuk kırıntısı varsa bu konu açıklığa kavuşacak. Cumartesi günü mudanya da adalet tatile çıkmıştır.”
“BU AFİŞ KALDIRILIRSA,YİNE İTİRAZ EDECEĞİZ”
“Biz zorbalık peşinde değiliz. Bu ülke bizim. Kanunlara aykırı işlerin arayışı içinde de değiliz. Biz demokratik haklarımızı arıyoruz. Bunu Türkiye’ye göstermek istiyoruz. 128 milyar dolar nerede? Bunu kim buharlaştırdı. Tekrar kaldırılırsa itirazımızı yine yapacağız. Parası ödendi, bir hafta bu billboard bizim.”
-
Savcı ‘meşru müdafaa yok’ dedi, müebbet istedi
Antalya’da 2 çocuk annesi Melek İpek’in (31), kendisini dövüp, işkence yaptığını iddia ettiği 12 yıllık eşi Ramazan İpek’i (36) öldürdüğü olaya ilişkin hazırlanan iddianame, mahkemece kabul edildi. İddianamede, olayın meşru müdafaa olmadığı, sanığın ‘kasten öldürme’ suçundan ömür boyu hapis cezası ile yargılanıp tahrik indirimi uygulanması istendi.
Döşemealtı ilçesinde servis şoförlüğü yapan Ramazan İpek ile 12 yıllık eşi Melek İpek arasında, 7 Ocak gecesi yaşadıkları müstakil evde tartışma çıktı. Tartışma sonrası Ramazan İpek, eşini kelepçe takarak çıplak şekilde saatlerce dövdü.
İşkence ve dayaktan gözleri şişen ve morluk oluşan Melek İpek halsiz kalırken, eşi Ramazan İpek kendisini ve 2 çocuğunu öldüreceğini belirterek sabaha karşı evden ayrıldı.
Birkaç saat sonra eve dönen Ramazan İpek, karşısında elleri kelepçeli halde av tüfeğiyle bekleyen Melek İpek’i buldu. İkili arasında çıkan arbede sırasında Melek İpek, tüfekle eşini vurup öldürdü, ardından 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradı.
İhbar üzerine adrese gelen sağlık ekipleri, Melek İpek’i çıplak vaziyette elleri kelepçeli buldu. Kelepçeleri açılan Melek İpek’e ambulansta müdahale edildi. Gözaltına alınan Melek İpek, çıkarıldığı sulh ceza hakimliğince tutuklandı. Çiftin çocukları 9 yaşındaki C. ve 7 yaşındaki İ., annenin yakınlarına teslim edildi.
‘MEŞRU MÜDAFAA DEĞİL’
Ramazan İpek’in öldürülmesine ilişkin Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi.
Cumhuriyet Savcısı Haki Çeliker imzasını taşıyan iddianamede, eşi kasten öldürmek suçundan sanığın ömür boyu hapsi istendi.
Savcı, olayın meşru müdafaa olmadığını, sanığın tahrik indiriminden yararlanmasını istedi.
Davanın görülmesine önümüzdeki günlerde başlanacak.
-
Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin dava 9 Aralık’a ertelendi
Gezi Parkı odaklı olaylarda 16 Haziran 2013’te yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 269 gün sonra 11 Mart 2014’te hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin tutuksuz sanık polis memuru F.D’nin yargılandığı dava, 9 Aralık’a ertelendi.
İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesindeki 17. duruşmaya, tutuksuz sanık F.D, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla görev yaptığı Van’dan katıldı. Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm ve babası Sami Elvan ile kardeşleri de duruşmada müdahil olarak hazır bulundu. Duruşmayı CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da izledi.
Duruşmada, daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesi beklenen 3 kişiye ulaşılamadığı bildirilerek, bu kişilerin tanıklıklarına başvurulmasından vazgeçileceği belirtildi. Görüşü sorulan duruşma savcısı, müşteki ve sanık avukatları, bu kararı mahkemenin taktirine bıraktı. Tanık dinlenilmesinden vazgeçen mahkeme heyeti, bu tanıkların soruşturma aşamasında alınan beyanlarını okudu.
Baba Sami Elvan: “Eren Bülbül de benim çocuğum”
Esas hakkında beyanı sorulan Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, “Adalet arıyoruz. Baskıyla delil karartıldığı bellidir. Oğlumla beni emniyet müdürlüğüne çağırmışlardı ve orada oğluma akıl almaz sorular sordular. Ben fakir olduğum için mi özellikle beni ve çocuğumu seçtiler? Benim çocuğum seçildi. Ve 10 gün sonra evimin arka sokağında ufak tefek çatışmalar oldu. Bu ekrandaki katil, bu tetikçi benim çocuğumu vurdu. Meğerse ben çocuğumu ölüme götürmüşüm.” dedi.
On üç yaşındaki bir çocuğun terörist olamayacağını belirten Sami Elvan, “Eren Bülbül de benim çocuğum. Bir güruh bu iki çocuğu yan yana getiriyor ve ‘biri devlet için öldü, biri teröristti’ diyor. Bize hakaret ediliyor. Bu ‘terörist’ kelimesini aklamanız gerekiyor. Ben bu hakkımı istiyorum. Benim çocuğumu sırf fakir, Alevi çocuğu diye öldürdüler. Benim çocuğum terörist olamaz.” ifadesini kullandı.
Çocuğunun siyasette kullanıldığını ve 9 ay boyunca hastanede yatarken devlet yetkilileri tarafından aranmadığını söyleyen Elvan, mahkemenin adaleti sağlaması gerektiğini, davanın siyasi bir davaya dönüşmesi nedeniyle mahkemenin çok zor bir karar vereceğini ve adalet sağlanırsa ülkenin geleceğinin de kurtarılmış olacağını dile getirdi.
Anne Gülsüm Elvan da, mahkemenin 17 duruşmadır katili akladığını savunarak, “Her şey açıkça ortada. O katil halen görevde. Ben bunu artık hazmedemiyorum. Suçlu devlettir, suçlu sizlersiniz. Adalet sağlanmalıdır. Bunun başka çaresi yok.” diye konuştu.
“Kimsenin ölmesiyle ilgim yok”
Duruşmada konuşan Elvan ailesinin diğer bireyleri de, Berkin Elvan’ın masumiyetini kanıtlamak zorunda bırakıldıklarını, Berkin Elvan’ın adının anılmasının bile suç olduğu bir ülkede adalet istediklerini ve bunun kendileri için zor bir durum olduğunu kaydetti.
Müdahil avukatlarının konuşmasından sonra beyanı sorulan sanık F.D. ise, söylenenlerin varsayım olduğunu öne sürerek, “Baştan beridir avukatların söyledikleri varsayım üzerinedir. Hayali bir dünyadadırlar, ispatlayamadıkları şeyleri söylemektedirler. Başka da söyleyecek bir şeyim yok. Önceki ifadelerimde de söyledim, kimsenin ölümüyle ya da yaralanmasıyla hiçbir ilgim yok.” dedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dava dosyasının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına gönderilmesine karar verdi. Heyet duruşmayı 9 Aralık’a erteledi.
İddianameden
İddianamede, Gezi Parkı odaklı olaylara katılanların olay günü otoyolu kapattığı, bunun üzerine olay yerine giden polislerin gruptakileri dağıtarak yolu trafiğe tekrar açtığı hatırlatılarak, dağıtılan eylemcilerin tekrar ara sokaklarda toplandığı ve polise mukavemette bulunduğu anlatılıyor.
Bunun üzerine polislerin tekrar eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan’ın yaralanarak hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği aktarılan iddianamede, raporlar ışığındaki delillere göre Elvan’ın başına gaz fişeği atan kişinin sanık polis memuru F.D. olduğunun tespit edildiği bilgisi yer alıyor.
İddianamede, sanık F.D’nin “olası kasıtla öldürme” suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.