Etiket: Sıcak hava

  • “Sıcak havalar hamilelerde erken doğumu tetikleyebilir”

    “Sıcak havalar hamilelerde erken doğumu tetikleyebilir”

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Oğuz Özdemir, yaz aylarında gebeliği rahat geçirmenin yolları hakkında bilgilendirmelerde bulundu.
    Sıcak havaların hamileler etkileri

    Günümüzde küresel ısınma ile birlikte birçok gebenin yüksek mevsimsel sıcaklıklara maruz kaldığına değinen Özdemir, “Hamile kadınların aşırı sıcağa karşı savunmasız olduğu düşünülmektedir. Termoregülasyondaki doğal gebelik değişikliklerinin hamile kadınları ısıya maruz kalmaya karşı savunmasız hale getirdiği bilinmektedir. Hamilelik sırasında kazanılan kilo, vücut yüzey alanının vücut kütlesine oranını azaltır ve bu da hamileliği daha da zorlaştırabilir. Hamile kadınların iç ısıyı dağıtması daha zordur. Büyüyen fetüsün metabolik talepleri ısı oluşturarak hamile kadının çekirdek vücut ısısında hafif bir artışa yol açabilir. Hamile kadınlar ayrıca hamileliğin geç evrelerinde dehidratasyona daha duyarlıdır. Dolayısıyla, yüksek sıcaklıklar rahim kasılmalarını ve potansiyel olarak erken doğumu tetikleyebilir” diye konuştu.
    Yüksek ısı anne adayını olumsuz etkileyebilir.

    Bazı çalışmaların yüksek sıcaklıklarda düşüğün tetiklenebileceğini gösterdiğini söyleyen Op. Dr. Özdemir, “Yüksek ortam ısısına maruz kalma, erken doğum ve düşük doğum ağırlığı gibi gebelik komplikasyonlarıyla ilişkilendirmektedir. Aşırı sıcağa maruz kalındığında, plasental kan akışında azalma, dehidratasyon ve erken doğumu tetikleyebilecek inflamatuar yanıt dâhil olmak üzere anneye veya fetüse zarar verebilecek bir dizi süreç meydana gelebilir. Bazı çalışmalar yüksek sıcaklıkların düşüğe sebep olduğu yönündedir” dedi.

    “Seyahat öncesi rutin gebelik muayenesi yapılmalıdır”
    Hamilelikte tatil sürecinde dikkat edilmesi gerekenlerden bahseden Op. Dr. Özdemir, şu bilgileri paylaştı:
    “Seyahat öncesi ve sonrası rutin gebelik muayenesi yapılıp, bir hastalık durumu tespit edilmeli, yolculuğa engel riskli bir durumun olup olmadığına bakılmalıdır. Seyahat edilecek bölgede acil bir durumda başvurulacak sağlık kuruluşu olup olmadığı kontrol edilmelidir. Gebelerde yükselen hormonlar sebebiyle vücut, özellikle de yüz bölgesi güneşe daha hassastır, bu yüzden öğlen saatlerinde güneşe çıkılmamalı ve yüksek faktörlü güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Gebelerde uzun süre araç yolculuğu özellikle ilk 3 ay düşük riski sebebiyle önerilmemektedir. Eğer araç yolculuğu yapılacaksa 1-2 saatte bir mola verilerek yürüyüş yapılmalıdır. Hijyen açısından uygun olmayan tatil bölgelerinden uzak durulmalıdır. 32. gebelik haftasından doğuma kadar olan evrede olabilecek acil durumlar sebebiyle acil olmadıkça il dışı yolculuk önerilmemektedir. Rahim ağzı yetmezliği sebebiyle rahim ağzına dikiş atılan hastalar, gebelik zehirlenmesi, düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, vajinal kanama, tanı konulmamış (dış gebelik-normal gebelik ayrımı) gebelik gibi durumları olan hastalar uzak yerlere seyahat etmekten kaçınmalıdır.”

    “Gebelikte yüzmede bir sakınca yoktur”
    Gebelikte yapılabilecek en ideal sporlardan birinin yüzme olduğunu belirten Op. Dr. Özdemir, “Yolunda giden bir gebelikte yüzme, gebelikteki en yararlı aktivitelerden biridir. Denize girmek ya da yüzmekte sakınca yoktur. Havuz hijyeni tam ve güvenilirse havuza girmekte de bir sakınca yoktur. Denizde ya da havuzda güneş ışınlarına dikkat edilmeli, yüksek faktörlü güneş koruyucu kremler sürülmeli, mümkünse şapka takılmalıdır” ifadelerini kullandı.

    “Günde ortalama 3 litre su içilmeli”
    Hamilelikte sıvı kaybını önlemin yollarına değinen Özdemir, “Aşırı sıcak ya da günün en sıcak vakitlerinde güneş ışınlarından korunulmalıdır. Günde ortalama 3 litre su tüketilmelidir. Terletmeyen ferah kıyafetler tercih edilmelidir. Kahve, çay gibi vücuttan sıvı atılımını arttıran içeceklerden uzak durulmalıdır. Sürekli su içmeyi sevmiyorsanız, aralarda taze meyve suları ya da soda gibi içecekler tüketin. Suyun tadı sevilmiyorsa suya limon benzeri meyveler eklenebilir. Kavun, domates gibi sıvı kaybı düşmanı besinler tüketilmelidir” açıklamasında bulundu.

    Güneş koruyucu kremler güneşten korumaya yardımcıdır
    Güneşten korunmanın yollarını anlatan Op. Dr. Özdemir, şunları söyledi:
    “Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için, zararlı güneş ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği 11.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkmayın. Eğer çıkmanız gerekiyorsa, güneş koruyucu krem kullanmayı asla ihmal etmeyin. Yaz aylarında kullandığınız ürünün güneşten koruma faktörünün 50 (SPF) olmasına da dikkat edin. Güneş koruyucuları güneşe maruz kalmadan önce uygulanmalıdır. Güneş koruyucu ürünlerin etkisi ortalama 2 saat sürer. Dolayısıyla, dışarıda kaldığınız süre boyunca ürünü her 2 saatte bir tekrarlamayı ihmal etmeyin.”

    Yaz aylarında gebeler için sağlıklı beslenme önerileri
    Yaz aylarında hamilelerde alınması gereken en temel besinin yeterli sıvı alımı olması gerektiğine dikkat çeken Op. Dr. Özdemir, “Günlük en az 2.5 litre sıvı tüketilmelidir. Kafein, karbondioksit ve yüksek miktarda şeker içeren sıvılardan uzak durulmalı, hazır meyve suları ve asitli içecekler tüketilmemelidir. Taze sıkılmış meyve suları, ayran, bitki çayları, şekersiz doğal meyve kompostoları tercih edilebilir. Oluşan tuz kaybını önlemek için de tuzu yoğun olmayan ayran tercih edilmelidir. Kasılmaları ve bağırsak hareketliliğini artırmayacak bitki çayları hamilelik döneminde tüketilebilir. Rezene, ıhlamur, papatya, zencefil, anason, nane içerikli bitki çayları tercih edilebilir” dedi.

    “Meyve ve sebze tüketimi önemli”
    Yaz aylarında meyve tüketiminin önemli olduğunu belirten Op. Dr. Özdemir, “Meyve ve sebzeler vitamin, mineral, lif, su ve bebeğin sağlığı için çok iyi olan diğer besin öğeleriyle yüklüdür. Yoğun C vitamini içeren yeşil biber, kırmızı biber, çilek, erik, kiraz, maydanoz; A vitamini açısından zengin kayısı, şeftali, domates, havuç; likopen denilen antioksidan içeriği ile karpuz, çilek, kırmızı erik, kiraz; hem C vitamini hem folik asit açısından zengin hem de anti kanserojen özelliğiyle üzüm tercih edilebilecek meyveler arasında yer alır. Hazır dondurmalar yerine taze sütlü dondurmalar tercih edilmelidir. Gebelerde günlük protein ve Omega-3 alımı önemlidir. Bu fetal beyin fonksiyonları ve bağışıklık sistemi için gereklidir. Günlük 80 gr protein 150 mg Omega 3 alımı önerilmektedir” ifadelerine yer verdi.

  • Sıcaktan kaçarken canlarını hiçe sayıyorlar

    Sıcaktan kaçarken canlarını hiçe sayıyorlar

    Yaz mevsimi nedeniyle yurt genelinde sıcak havalar etkisini sürdürüyor. Yüksek sıcaklıklarda pek çok vatandaş bunaldığını hissederken, bazı motosiklet sürücüleri terledikleri gerekçesiyle kasklarını ve diğer koruma ekipmanlarını takmıyor. Zorunlu olmasına rağmen kaskını bile takmadan eksik şekilde trafiğe çıkan motosiklet kullanıcılarıyla ilgili konuşan sürücü kursu öğretmeni Halil İbrahim Hiçyılmaz, vatandaşların ekipmansız gezmek yerine değerlendirebileceği alternatif çözüm önerilerini paylaştı. Kask takarken pamuklu bandana kullanılabileceğini ve havalandırma sistemlerinin açılması gerektiğini söyleyen Hiçyılmaz, yazlık montların terletici olması nedeniyle ‘body armor’ adı verilen fileli ancak omuz, dirsek, göğüs ve sırt koruması bulunan kıyafetlerin alınabileceğini ifade etti. Kasktan sonra en önemli eşyanın ise eldiven olduğunu belirten motosiklet eğitmeni, arkalarına binecek artçıların ekipmanlarına dikkat etmeleri konusunda da sürücüleri uyardı.

    “Düştüğünüz zaman genelde ilk önce kafayı ya da çeneyi vuruyorsunuz”

    Konuyla ilgili konuşan Halil İbrahim Hiçyılmaz, “Kask takmak mecburi ve 690 TL cezası var. Vatandaşlar kaskın içerisine bandana takabilirler. Zaten kask kirlenmesin diye takıyoruz onu. Mesela onun pamuklularını kullanabilirler. Kasklarda havalandırma sistemleri oluyor. Kullanan sürücü onları açacak. Ekipman olarak yazlık montlar polyester içerikli olduğu için terletebilir. O yüzden body armor dediğimiz fileli ama omuz, dirsek, göğüs ve sırt koruması olan kıyafetler mevcut. Çünkü düştüğünüz zaman genelde ilk önce kafayı ya da çeneyi vuruyorsunuz. Kask o yönden çok önemli. Ondan sonra eldiven çok önemli. Düşerken ilk önce elimizi koyuyoruz, sonra genelde omuz ve kalça çarpar. Mesela belli testlerden geçen kasklar var. Onlara dikkat edilmeli. Zaten 3-4 bin liranın altında düzgün kask alamazsınız. Kask deneyerek alınmalı ve kafaya oturduğu zaman kafatasını sıkmayacak. Artı olarak, kasklarda ilk başta yanakları sıkması gerekiyor. Ben sağa döndüğümde kaskın oynamaması gerekiyor. Artçıda kask mecburiyeti var. Diğer ekipmanlara genelde bir şey demiyorlar ama mesela benim ekipmanım iyi ise çıkarıp artçıya veriyorum yani” dedi.

  • 53 yılın en sıcak ayı

    53 yılın en sıcak ayı

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün verilerine göre son 53 yılın en sıcak Temmuz ayını yaşadık. En yüksek sıcaklık 45.9 derece ile Cizre’de, en düşük sıcaklık 5.2 derece ile Erzurum’da tespit edildi. Önümüzdeki hafta Pazartesi gününden itibaren de hava sıcaklıkları artmaya devam edecek. Bu nedenle vatandaşlarımızdan daha tedbirli olmalarını rica ediyorum” dedi.

  • Tarihi mekanlarda “Eyyam-ı Bahur” sakinliği

    Tarihi mekanlarda “Eyyam-ı Bahur” sakinliği

    Diyarbakır, Eyyam-ı Bahur olarak nitelendirilen yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerini yaşarken, yerli ve yabancı turistlerin tarihi mekanlara ziyareti hava sıcaklığı nedeniyle akşama kalıyor. Gün içerisinde bunaltıcı sıcaklıklar nedeniyle tarihi mekanlar boş kalıyor.

    Yurt dışından memleketi Diyarbakır’a gelen Veysi Kaya, aile ziyaretinin yanı sıra tarihi mekanları gezme fırsatının olduğunu söyledi. Sıcaklıklara rağmen Diyarbakır’ın tarihi kültürel zenginliklerini öğrenmek için güneşe dayanabildiğini ifade eden Kaya, “Diyarbakırlıyım, ama yurt dışında ikamet ediyorum. Aslında ailemizi buraya ziyarete geldik. Ama aynı zamanda Diyarbakır’ı da gezme fırsatımız oldu. Vaktimizi memleketimizi gezerek de değerlendiriyoruz. Hava sıcaklıkları bizi yormuyor. Tarihi mekanları gezmemize engel değil. Yorulduğumuzda dinlenip tekrar devam ediyoruz” dedi.

    Sıcaklıktan bunalan çocuklar ise, tarihi Sur ilçesindeki Anzele süs havuzuna girerek serinliyor.

  • Kavurucu sıcaklar sevimli dostları terletti

    Kavurucu sıcaklar sevimli dostları terletti

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığı yurdun güney ve batı kesimlerde mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Son yılların en kurak yaz mevsiminin yaşandığı Denizli’de de etkisini sürdüren kavurucu sıcaklar, başta yaşlılar ve çocuklar olmak üzere insanları olumsuz yönde etkiliyor. Uzmanlar günün en sıcak saatlerinde vatandaşları dışarıya çıkmamaları konusunda uyarırken, evlerinde bunalanalar soluğu açık alanlarda alıyor. Sıcaktan en fazla etkilenen kesimlerden olan çocukların ise süs havuzlarındaki tehlikeli serinliği endişeye yol açıyor.

    Sevimli kedi kalabalığa aldırmadı

    Sıcaklığın mevsim normallerinin üzerine seyrettiği Denizli’de, termometreler öğle saatlerinde 43 dereceyi gösterdi. Aşırı sıcaklar, insanları olduğu kadar hayvanları da olumsuz etkiledi. Kavurucu sıcaktan bunalan bir kedinin, Denizli Şehirlerarası Otobüs Terminalindeki bir iş yerinin önüne su soğutmak için yerleştirilen fıskiyeden su içmesi ilgi odağı oldu. Sevimli kedi, gelip geçenlere aldırmadan fıskiyeden su içerek serinlemeye çalıştı. Susayan kedinin sergilediği davranışları ilgiyle izleyen vatandaşlar, bu anlar cep telefonlarıyla ölümsüzleştirdi.

  • “Sıcak havalarda bol, hafif ve açık renkli giyinin”

    “Sıcak havalarda bol, hafif ve açık renkli giyinin”

    Özellikle dört yaşından küçük çocukların, gebelerin, 65 yaş ve üzeri kişilerin, kronik hastalığı olanların, sürekli ilaç kullananların, alkol ve madde bağımlıları ile açık alanda çalışanların sıcaklık artışından daha fazla etkilendiğini belirteren Uzman Doktor Edanur Köyceğiz, “ Aşırı sıcakların sağlığınızı kötü yönde etkilememesi için, güneş ışınlarının dik geldiği ve dolayısı ile günün en sıcak saatleri olan 10.00-16.00 arasında mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayın. Yine o saatlerde denize girmeyin ve güneşlenmeyin. Güneş kremi kullanmaya ve birkaç saat arayla kreminizi yenilemeye özen gösterin.” dedi.

    “Bol, açık renkli, hafif elbiseler giyin”
    Dışarıda çalışmak zorunda kalanların, mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Köyceğiz, “Dışarıdayken bol, açık renkli, hafif ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edin. Geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka ile güneşin zararlı ışınlarından koruyan bir güneş gözlüğü kullanın. Park edilmiş araçların içinde uzun süreli kalmayın ve araçta kimseyi uzun süre bekletmeyin. Gün içerisinde duş almak veya ayaklar, eller, yüz ve enseyi soğuk suyla ıslatmak gibi serinletici yöntemleri uygulayın. Susuzluk hissiniz olmasa bile her gün en az 2-2,5 litre (10-12 su bardağı) su tüketin. Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih etmeyin.” diye konuştu.

    “Sıcak döküntüsü ya da isilik nedir?”
    Bazen içinde bulunulan durum ve şartların etkisi ile sıcaktan etkilenmenin kaçınılmaz olabileceğini vurgulayan Doktor Edanur Köyceğiz, sözlerine şöyle devam etti, “Bu yüzden, aşırı sıcakların sağlık üzerindeki sık görülen etkileri ve yapılması gerekenleri de hatırlatmak isteriz. Sıcak döküntüsü yani isilik; sıcak ve nemli havalarda aşırı terlemeye bağlı olarak derinin tahrişi sonucu küçük kızarıklıklar şeklinde döküntü olmasıdır. Sıklıkla boyun, göğüs, dirseğin iç yüzü gibi kıvrım yerlerinde gözlenir. Daha çok bebeklerde olmakla birlikte her yaşta görülebilir. İsilik olduğunda, ılık bir duş almak ve daha fazla tahrişi önlemek için vücudu havluyla kurutmamak etkili olur. Bol ve pamuklu kıyafetler giymek bölgenin daha fazla tahriş olmasını engeller. Bebeklerde kullanılan bebek bezinin sık değiştirilmesi de isiliği önlemek açısından önemlidir. Güneş/sıcak çarpması ise aşırı sıcak yüzünden vücut ısısının düşürülememesi ile karakterize bir durumdur. Vücut ısısı 10-15 dakika içerisinde 40-41 santigrat derecenin üzerine çıkabilir. Vücut ısısını düzenleyen terleme mekanizması bozulduğundan terleme yoktur; deri kuru, kırmızı ve sıcaktır, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı-kusma, göz altı çukurlarının belirginleşmesi ve görme netliğinin bozulması ile komaya kadar gidebilen bilinç bulanıklığı/kaybı vardır. Tedavi edilmezse kalıcı hasara ve hatta ölüme neden olabilir. Kişi hemen serin ve hava akımı olan bir yere alınır (varsa klima, vantilatör vb. ile ortam soğutulur), sıkı giysileri gevşetilir, mümkünse lenf dolaşımının yoğun olduğu koltuk altı ve kasık bölgeleri ile alın bölgesine ıslak bez uygulanır. Bilinci kapalıysa kesinlikle içmesi için sıvı verilmemeli ve en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir.”

    “Sıcak bitkinliğine dikkat”
    Sıcak bitkinliğinin güneş çarpmasının daha hafif şekli olduğunu ve hayati tehlike taşımadığını vurgulayan Köyceğiz, “Sıcak bitkinliği daha sıklıkla yaşlılarda, yüksek tansiyon hastalığı olanlarda ve güneş altında çalışanlarda görülür. Yorgunluk, halsizlik, bayılma hissi, aşırı terleme, nabız hızlanması, ateş yükselmesi belirtileriyle kendini gösterir. Deri soğuk ve nemlidir, nabız hızlı ve zayıftır, solunum hızlı ve yüzeyseldir, şuur açıktır. Uygun müdahale zamanında yapılırsa genel durum hızla düzelir. Kişi serin bir yerde istirahate alınır, giysileri gevşetilir, sırt üstü yatırılarak bacakları yükseltilir. Islak havlu/bezle serinletilmeye çalışılır. Bol miktarda sıvı verilir, aşırı terleme ile mineral kaybı da olduğundan özellikle de tuzlu ayran içirilir. Yaklaşık 1 saat içerisinde kişinin genel durumu düzelmezse mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Sıcak krampları aynı zamanda sıcak bitkinliğinin belirtilerinden birisidir. Sıcak havalarda aşırı aktivite/ağır egzersiz sonucunda terlemeye bağlı olarak vücutta hızlı bir su ve mineral kaybı meydana gelir. Düşük mineral seviyeleri genellikle karın, bacak ve kol kaslarında ağrılı kramplara neden olabilir. Sıcak krampları için tıbbi tedaviye gerek yoktur. Fiziksel aktivite sonlandırılır, kişi sakin ve serin bir yerde oturtulur, meyve suyu veya mineralli içecekler içirilir. Kramp meydana geldikten sonra en az birkaç saat fiziksel aktivitede bulunulmamalı, bir saat içerisinde geçmezse en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.” diye konuştu.

    “Güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmayın”
    Erzurum İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Bülteni’nde “Aşırı Sıcaklarda Ne Yapacağını Bilmek” başlıklı bir yazı kaleme alan Doktor Edanur Köyceğiz, güneş yanıklarının güneş ışığına uzun süre maruz kalmakla meydana geldiğini ve deri kızarık, ağrılı ve aşırı sıcak olduğunu anlatarak, “ Güneş maruziyeti sonlandırılır, vücut bütünlüğü bozulmamış ise güneş yanığı olan yerler soğuk su ile temas ettirilir, etkilenmiş bölgelere nemlendirici tıbbi losyon sürülür. Yağ, salça, yoğurt ve diş macunu vb. maddeler kesinlikle sürülmemeli, büller (su toplaması) patlatılmamalıdır. Eğer etkilenen kişide ateş, bül ve şiddetli ağrı varsa veya bir yaşından küçükse mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Güneş ışınlarının sağlık üzerine oldukça önemli olumlu etkileri mevcuttur. Uzun süre maruz kalındığında olumsuz etkiler de ortaya çıkabilir. Ciltte erken yaşlanma, gözde katarakt gelişimi, deri kanseri ve güneş lekelerinin ortaya çıkması bu olumsuz etkilerindendir.” dedi.

  • Kavurucu sıcakta Ekşisu buz gibi dondurdu

    Kavurucu sıcakta Ekşisu buz gibi dondurdu

    Erzincan Ekşisu mesire alanı kükürtlü suyu ve büyüleyen doğasıyla özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerle dolup taşıyor. Bunaltıcı sıcaklardan kaçmak isteyenler Ekşisu’yun serin sularında ferahlıyor. Erzincan’da hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesiyle birlikte sıcaktan bunalan vatandaşlar Ekşisu’ya gelerek aileleri ile birlikte buz gibi suyun ve serin havanın keyfini çıkarıyor.

    İstanbul’dan Erzincan’a geldiğini belirten bir vatandaş ayağında mantar olduğunu ve şifayı Erzincan’ın Ekşisu’yunda aradığını aktardı.
    Bir başka gurbetçi ise Erzincan’a gelmek için çok yol kat ettiklerini ifade ederek, “Su kükürtlüymüş. Egzama için geldim buraya. Bu su çok şifalı. Türkiye’mizin 7 cennetinin en güzel yerlerinden biri Erzincan. Bizler de şifa bulmaya geldik. Şifa bulmak isteyen herkesi Erzincan’a bekleriz. Sıcak havalarda serinlemek için çok ideal bir yer” dedi.

    Vatandaşlar kavurucu sıcakta Ekşisu’yun buz gibi suyuna kendilerini bırakırken suyun tadını yine en çok çocuklar çıkarttı.

  • Egzama hastaları güneşten korunmalı

    Egzama hastaları güneşten korunmalı

    Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Dr. Nazan Tökmeci, Atopik dermatit (egzema) hastalarının yaz aylarında dikkat etmesi gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.
    Egzama ile ilgili bilgi veren Uzm. Dr. Tökmeci, “Atopik dermatit (egzema) genetik, çevresel ve immünolojik faktörlerle derinin bariyer fonksiyonlarının bozulması sonucu oluşan bir deri hastalığıdır. Ciltte tekrarlayan kuruluk, kaşıntı ve egzemalarla seyreder. Sıklıkla çocuklarda görülmekle birlikte, erişkin yaşlarda da görülebilmektedir. Hastanın gece uykusunu, okul başarısını, sosyal aktivitelerini ve yaşam kalitesini bozan önemli bir sağlık sorunudur” diye konuştu.

    “Sıcak hava kaşıntıların artmasına yol açar”
    Hastaların nelere dikkat etmesi gerektiğine değinen Uzm. Dr. Tökmeci, “Bu hastaların şikâyetlerini artıran aşırı sıcak, nem, tahriş edici maddeler, kimyasallar, alerjenler, enfeksiyonlardan kaçınmaları ve ciltlerini çok iyi nemlendirmeleri önemlidir. Atopik dermatiti olan hastalarımızın şikâyetleri, sıcak yaz aylarında güneş ışınlarının da etkisi ile artmaktadır. Sıcak hava ciltte kuruluğa sebep olarak kaşıntıların artmasına yol açar. Bu hastalarda güneşten korunmak ve cildi nemlendirmek çok önemlidir. Güneşten korunmak için hastalarımızın güneş ışığının yoğun olduğu 10.00-16.00 saatleri arasında dışarıya çıkmamaları, mutlaka şapka ve güneş gözlüğü kullanmaları, uzun kollu açık renkli kıyafetleri tercih etmeleri önemlidir” şeklinde konuştu.

    “Güneş kremi kullanılmalı”
    Güneş kremi kullanmanın önemine dikkat çeken Tökmeci, “Hastaların dışarı çıkmadan 30 dakika önce 50 koruma faktörlü güneş kremi kullanmaları ve sonrasında 2 saatte bir tekrar etmeleri gerekir. Denizin tuzlu, havuzun ise klorlu suyu ciltte kuruluk ve tahrişe sebep olabilir. Bu hastaların deniz veya havuzdan çıktıktan hemen sonra ılık suyla duş almaları, lif, kese ve sabun kullanmamaları, hipoalerjenik parfümsüz bir temizleyici kullanmaları ve nemlendirici kremle ciltlerini nemlendirmeleri, cildin nem dengesini korumak açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.

    “Geniş kıyafetler tercih edilmeli”
    Kıyafet konusuna da dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Tökmeci, “Aşırı terleme hastaların şikâyetlerini artırabileceği için sentetik içerikli kıyafetler giymemeleri, yüzde 100 pamuklu, vücudu sıkmayan geniş kıyafetler tercih etmeleri faydalıdır. Özellikle bol su içmek, sağlıklı ve dengeli beslenmek, lifli gıdalar, mevsiminde meyve ve sebze tüketmek, fermente gıdaları tercih etmek ve Omega-3’den zengin beslenmek hastalarımızın cilt sağlığı açısından da çok yararlı olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.

  • Çocuklar sıcaktan yetişkinlere göre daha fazla etkileniyor

    Çocuklar sıcaktan yetişkinlere göre daha fazla etkileniyor

    Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. M. Hafit Arvas, aşırı sıcak havalara karşı anne ve babaları uyardı. Ebeveynlere çocuklarının sağlığını korumada yardımcı olacak bazı önerilerde bulunan Uzm. Dr. Arvas, “Yaz aylarının gelmesiyle birlikte, sıcak havalar çocuklarınızın sağlığını etkileyebilir. Çocuklar, yetişkinlere göre sıcak hava koşullarına daha duyarlıdır ve bu nedenle ekstra dikkat gerektirirler. Çocuklarınızın gün boyunca yeterli miktarda su içmesini sağlayın. Susuz kalmak, hızlı bir şekilde dehidrasyona yol açabilir. Su dışında, taze meyve suları ve ayran gibi sağlıklı içecekler de tercih edilebilir. Çocuklarınızı güneşin en yoğun olduğu saatlerde (10:00 – 16:00 arası) dışarı çıkarmamaya özen gösterin. Dışarı çıkarken ise mutlaka geniş kenarlı bir şapka, güneş gözlüğü ve çocuklar için uygun güneş kremi kullanın. Çocuklarınızın terletmeyen, hafif ve pamuklu giysiler giymesini sağlayın. Bu, vücut ısısını düzenlemeye yardımcı olur. Çocuklarınızın oyun alanlarını seçerken gölgeli ve serin yerleri tercih edin. Park ve bahçelerde ağaç altları, plajda ise şemsiye altı ideal seçeneklerdir. Çocuklarınızı serin tutmak için sık sık ılık duş aldırabilir veya vücutlarına nemli bezlerle kompres yapabilirsiniz” dedi.

    Çocukların sıcaktan daha az etkilenmesinde doğru beslenmenin önemine işaret eden Uzm. Dr. Arvas, “Hafif ve besleyici gıdalar tercih edin. Taze sebzeler, meyveler ve yoğurt gibi ferahlatıcı yiyecekler, sıcak havalarda çocukların enerji seviyelerini korumalarına yardımcı olur. Aşırı terleme, ciltte kızarıklık, halsizlik, baş dönmesi gibi belirtiler güneş çarpmasının işaretleri olabilir. Bu durumda derhal serin bir yere geçip sıvı takviyesi yapmalı ve gerekirse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız. Çocuklarınızın sağlığı bizim için çok önemli. Önerilere dikkat ederek, çocuğunuzun yaz aylarını keyifli ve sağlıklı bir şekilde geçirmelerini sağlayabilirsiniz” şeklinde konuştu.

  • Sıcak havalarda her gün en az 2-2,5 litre sıvı tüketilmeli

    Sıcak havalarda her gün en az 2-2,5 litre sıvı tüketilmeli

    Aşırı sıcakların çeşitli sağlık problemlerini de beraberinde getirdiğine dikkat çeken Dr. Rengin Yiğit, sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak vücut ısısının arttığı ifade etti.
    Normalde terleme ile vücut ısısısın dengede tutulmaya çalışıldığını kaydeden Dr. Yiğit, “Ancak aşırı sıcaklarda sadece terleyerek vücut ısısı dengede tutulamaz. Yaşlılar, bebekler ve kronik hastalığı olanlarda terleme mekanizması ile vücut ısısının dengede tutulması her zaman mümkün olmayabilir. Yine ortamdaki nem oranı yüksekse terleme suretiyle vücut ısısı yeterli düzeyde düşmeyebilir. Ayrıca şişmanlık, herhangi bir hastalığa bağlı yüksek ateş, aşırı sıvı kaybı (dehidratasyon), kalp hastalığı, ruh ve sinir hastalığı, alkol ve uyuşturucu madde kullanımı ile tedavi amaçlı bazı ilaçların (tansiyon düşürücüler, idrar söktürücüler vb.) kullanımı da sıcak havalarda terlemeyi etkileyen diğer faktörlerdendir. Bu gibi durumlarda yükselen vücut ısısı beyin ve diğer hayati organlarda hasara yol açabilir” dedi.

    Aşırı sıcaklardan 65 yaş ve üzerindeki yaşlılar, 4 yaşından küçük çocuklar, bakıma ihtiyacı olanlar, hamileler, açık alanda çalışanlar, aşırı kilolular, kronik hastalığı (şeker hastalığı, kalp-damar hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, kronik solunum sistemi hastalıkları, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları) olanlar sürekli ilaç (özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçları) kullanan kişiler, sokak çocukları ve evsizlerin etkilenen gruplar olduğu belirten Dr. Rengin Yiğit, özellikle kronik hastalığı bulunan ve yalnız yaşayan yaşlıların en çok risk taşıyan gruplar olduğunun altını çizdi.

    Aşırı sıcaklardan korunmak için 10.00-16.00 saatleri arasında mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmaması gerektiğini belirten Dr. Yiğit, şu açıklamada bulundu:
    “Dışarıda çalışması gerekenler mümkün oldukça güneş altında korunmasız kalmamaya, aşırı hareketlerden kaçınmaya, sık sık tuz içeren sulu gıdalar almaya dikkat etmelidirler. Açık havada geçirilen zamanlarda açık renkli, hafif, bol ve sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılan giysiler tercih edilmeli; geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka giyilmeli ve güneşin zararlı ışınlarından koruyan güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde (10.00-16.00) denize girilmemeli ve güneşlenilmemelidir. Bu saatlerin dışında denize girmek isteyenler güneşten koruyucu krem kullanmalı, şapka ve gözlük gibi gerekli koruyucu önlemleri almalı ve uzun süre kesintisiz güneşlenmemelidir. Yoğun fiziksel aktivite ve spor yapmak için sabah ve akşam saatleri tercih edilmeli, her bir saatlik spor için en az 2-4 bardak sıvı alınmalıdır. Ağır fizik aktivitelerden kaçınılmalıdır.

    Risk altındaki yetişkinler ve yaşlılar, günde en az iki kez güneş veya sıcak çarpması yönünden izlenmelidir. Bebekler ise bu açıdan daha sık izlenmelidir. Bebek, çocuk, engelliler ve hayvanlar kapalı ve park etmiş araçlarda kesinlikle bırakılmamalıdır. Araçların iç ısıları, klima olsa dahi park edildikten çok kısa süre sonra yükselmektedir. Araç terk edilirken herkesin dışarı çıktığından emin olunmalıdır. Kapalı alanlar iyi havalandırılmalıdır. Güneş gören pencereler perde vb. güneşliklerle gölgelendirilmelidir. Vücut ısısının yükselmemesi için sık sık duş alınmalı; bunun mümkün olmadığı durumlarda ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı veya silinmelidir. Susuzluk hissi olmasa bile her gün en az 2-2,5 litre (12-14 su bardağı) sıvı tüketilmelidir.

    Kahvaltıda az yağlı peynirler, zeytin ve taze sebzeler bulunmalı, kafein içeren içecekler yerine de süt, meyve suyu, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı; yemeklerde bitkisel sıvı yağlar kullanılmalıdır. Yemekleri pişirirken kızartma ve kavurma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda veya az suda pişirme gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalıdır. Vücut direncini artırmak ve vücudun yeterli miktarda vitamin ve mineral almasını sağlamak için bol miktarda sebze ve meyve tüketilmelidir. Terleme ile artan sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her zamankinden daha fazla miktarlarda sıvı alınmalıdır. Sıvı alımında su içmek esas olmakla beraber, su dışı sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir. Eğer doktor tarafından sıvı alımı kısıtlanmış veya idrar söktürücü ilaç kullanılması söz konusu ise ilgili doktora başvurmak gerekir. Mide kramplarına neden olabileceği için çok soğuk ve buzlu içecekler tercih edilmemelidir. Kafein, alkol ve fazla miktarda şeker içeren içecekler vücuttan daha fazla sıvı kaybına yol açtığı için tüketilmemelidir. Dışarıda ve açıkta satılan yiyeceklerin, tüketiminden kaçınılmalı, çabuk bozulma riski olan besinler (et, yumurta, süt, balık vb.) açıkta bekletilmemeli, besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi aşamalarında hijyen kurallarına özen gösterilmelidir”